Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1035 E. 2018/46 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1035 Esas
KARAR NO : 2018/46
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2015
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalı … Bankası A.Ş.nin … 34. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası üzerinden … Elektrik Cihazları İç ve Dış Ticaret Ltd. Şirketi, … ve müvekkili … (…) aleyhine 12.01.2012 tarihinde ilamsız takibe geçtiğini, akabinde davalı bankanın mezkur takip alacağını, ilgili yasal hükümler kapsamında diğer davalı …’e devrettiğini, söz konusu takipte borcun mesnedinin 20.09.2010 tanzim tarihli kredi sözleşmesi olarak gösterildiğini, ilgili sözleşme kapsamında asıl borçlu ve kefil sıfatını taşımayan müvekkili için takip muhteviyatı borcun hiç doğmadığını belirterek davalarının kabulü ile müvekkilinin takip miktar olan 56.922,00TL borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip sebebi ile alacağın %20’den aşağı olmamak üzere davalıların müşterek ve müteselsilen tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile dava konusu alacağın … Bankası A.Ş tarafından müvekkili şirkete devir ve temlik edildiğini, açılan davanın haksız, usul ve yasaya aykırı olduğunu, banka müşterisi dava dışı … Elektrik Cihazları İç ve Dış Tic. Ltd.Şti. ve kefiller ile banka arasında imzalanan, 27.12.2010 tarihli ve 20.09.2010 tarihli 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğunu, kefil …’ın 27.12.2010 tarihli GKS’de imzası bulunduğu, davacının 20/09/2010 tanzim tarihli Kredi sözleşmesinde imzasının bulunmamasının, borç sorumluluğundan kurtarmadığını, imzalanan Kredi sözleşmeleri gereği borcun ödenmemesi sebebiyle borçlu ve kefiller aleyhine keşide edilen ihtarnameye konu riskler, Taksitli ticari kredi, esnek hesap ve Trio karttan oluştuğunu, taksitli ticari kredi riskinin 27.12.2010 tarihinde açıldığı, esnek hesabın 19.07.2011 tarihinde eksiye düştüğü, Trio kart riski için ayrıca sözleşme yapıldığı ve bu sözlemede de kefil olarak davacının imzasının bulunduğunu, taksitli ticari kredi ve esnek hesap risklerinin, davacı/kefilin imzasının bulunduğu 27.12.2010 tarihli gks’den sonra oluştuğu anlaşıldığından davacının borçtan sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde davacı ile dava dışı … Elektrik Şirketi ve … aleyhine, temlik eden banka tarafından, kredi sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti borç dayanağı olarak gösterilerek başlatılan takip olup takip talebine 20/09/2010 tarihli sözleşmenin eklendiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı yana 27/12/2010 tarihli sözleşmenin takip konusu olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, davalı temlik alan vekili yazılı beyanı ile temlik eden ile asıl borçlu şirket arasında imzalanan 27/12/2010 tarihli ve 20/09/2010 tarihli iki adet genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, dava dayanağı takip dosyasına dayanak sözleşmenin 20/09/2010 tarihli sözleşme olduğunu beyan etmiştir.
Dava 2004 sayılı Yasanın 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine dair olup, davacı takip dayanağı 20/09/2010 tarihli sözleşmede imzası bulunmadığını beyanla borçlu olmadığının tespitini talep etmiş davalı ise davacının 27/12/2010 tarihli sözleşmede imzasının bulunduğunu beyan etmiştir. Davalının bu beyanı üzerine davacı vekili, bu sözleşme altındaki imzanın vekil edene ait olmadığını bildirmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan husus, takip dayanağı sözleşme nedeni ile davacının borcu olup olmadığı noktasındadır. Temlik eden alacaklı banka takip talebine 20/09/2010 tarihli sözleşmeyi eklediği gibi temlik alan davalı vekili de takip dayanağının 20/09/2010 tarihli sözleşme olduğunu beyan etmiştir. Davalının bu beyanından sonra ve takip dosyasının kapsamı itibari ile borca başkaca dayanak aranmasına lüzum yoktur. Davalının takibe konu kıldığı borcun dayanağı 20/09/2010 tarihli sözleşme olup bu sözleşmede de davacının imzası bulunmamaktadır. Alacaklının takip talebine eklediği sözleşme açıkça ortada iken ve davalının da ara karar uyarınca beyanında takip dayanağının 20/09/2010 tarihli sözleşme olduğunu beyan etmesi karşısında, artık davacının imzasının bulunduğu ve fakat bu imzanın da inkar edildiği sözleşme nedeni ile tahkikat yapılmasına, bu kapsamda hesap yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Temlik eden takip alacaklısı banka da temlik alan davalı da tacir olup basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altında iken, takipten itibaren tüm aşamalarda borcun dayanağı olarak 20/09/2010 tarihli sözleşmeyi gösterdikten sonra diğer sözleşme nedeni ile alacak bulunduğundan söz edemeyeceklerdir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirilmekle, davacının imzasının yer almadığı sözleşmeye dayalı olarak başlatılan takibe konu borç nedeni ile davacının davalı temlik alana borçlu olmadığının tespitine; davalı temlik eden bankanın dava tarihinden evvel alacağını temlik ettiği bu hususun takip dosyasına da yansıdığı nazara alınarak, banka aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine; davalı temlik alanın kötü niyetli olarak hareket ettiğine dair dosyaya yansıyan bilgi belge bulunmadığından tazminat isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile davacının dava dayanağı … 34.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe dayanak 20.09.2010 tarihli sözleşme sebebi ile ve bu takip dosyası kapsamında davalı temlik alan … (…) Varlık Yönetim A.Ş’ye borçlu olmadığının tespitine; Davalı banka aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Kötü niyet tazminatının isteminin reddine,
3-Dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 3888,34 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ile 972,09 TL peşin harç ve davacı tarafından karşılanan 650,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 6611,42 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı banka kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre hesaplanan 2180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 16/01/2018

Katip Hakim