Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/739 E. 2022/623 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/739 Esas
KARAR NO:2022/623

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:15/09/2005
KARAR TARİHİ:27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket davalı ile arasında 01.08.2003 tarihinde “…” taşeron sözleşmesi imzalandığını, davalı müteahhit şirkete 150.000 USD tutarında kesin süresiz ve koşulsuz olarak teminat mektubu verildiğini, işe ait geçici kabulün henüz yapılmadığını, sözleşme bedelinin 1.5000.622,57 USD olduğunu, davalı şirket ile henüz geçici kabul işlemi ve ibralaşma tamamlanmamasına ve davalı şirketin bakiye alacağı olmasına rağmen davalı şirketin kesin teminat mektubunu nakde çevirmek için … Bankasına 15.09.2005 tarihinde başvuruda bulunduğunu ancak teminat mektubunun aslı ibraz edilmediği için taleplerinin reddedildiğini, teminat mektubunu nakde çevirecek hiçbir haklı bir sebebin de olmadığını, teminat mektubunun nakde çevrilmesi halinde müvekkili şirketin telafisi çok güç zararlara uğrayacağını, bu nedenle karar kesinleşene kadar teminat mektubunun nakde çevrilmesi işlemi üzerine tedbir kararı konmasını belirterek davalı şirkete verilen 150.000 USD tutarında kesin teminat mektubunun nakde çevrilmemesi için ve ayrıca davalı şirketin asıl işveren …’ta sözleşme konusu işle ilgili tüm hak ve alacakları üzerinde karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasını ve şimdilik 5.100,00 YTL alacağın davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davalıdan alacaklı olduğunu beyanla davalının … nezdindeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati tedbir konulması gerektiğini ifade etmiş ise de konuya ilişkin hiçbir açıklamada bulunmadığını, buna karşın talep bölümünde nedeni anlaşılamayan bir biçimde şimdilik 5.100 YTL’nin davalıdan tahsilini talep ettiğini, hak ve alacak talebini taraflar arasındaki taşeron sözleşmesine dayandıran davacının bu alacak hakkının ne surette doğduğunu hiçbir biçimde açıklamadığını, davacının iddialarına ilişkin beyanlarının alınması ile talebinin açıklattırılması halinde bu iddialara cevap verme haklarının doğacağını, davacının iddialarının aksine davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşme konusu edimleri gereğince ve zamanında ifa edememiş olduğunu ve bu sebeple davacı ile müşterek ve müteselsil olarak 3. Kişilere sorumlulukları kapsamında müvekkili şirketin önemli ölçüde zarara uğradığını, taraflar arasındaki delil sözleşmesi uyarınca taraflar arasındaki her türlü anlaşmazlık halinde davalı defter ve kayıtlarının esas alınacağının belirlenmesi nedeniyle başkaca hiçbir delilin incelenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya safahatının incelenmesinde; Davacı taraf davasını 15/09/2005 tarihinde … 3. Asliye Ticaret Mahkemesine açmış olup, bu mahkemenin 2005/… Esas, 2009/… Karar sayılı ve 28/05/2009 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verildiği, kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı 04.12.2009 tarih 2009/5453 Esas 2009/6538 sayılı ilamı ile onanarak 04.12.2010 tarihinde kesinleştiği ve dosyanın … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/119 Esasını aldığı, ardından mahkemeler arası dosya devri ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/… Esasını aldığı, yine devirle mahkememizin iş bu 2014/739 Esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
… 3. ATM 2005/… Esas sayılı dosyasından aldırılan Yeminli Mali Müşavir bilirkişinin 13.11.2006 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle; 13.11.2006 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin incelemeye sunduğu ticari defter kayıtları ile 2003-2004 ve 2005 yıllarına ait muavin defter kayıtları üzerinde mahallinde yapılan incelemede davalının mevcut kayıtlarına göre davacı yanın alacağının teyit edilmediği belirtilmiştir.
… 3. ATM 2005/… Esas sayılı dosyasından aldırılan İnşaat Yüksek Mühendisi, Yeminli Mali Müşavir ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 03.01.2008 tarihli 7 sayfadan ibaret ön raporunda özetle; dava dosyasındaki mevcut belge ve bilgilerle sağlıklı değerlendirme yapılamadığından yer teslimi tutanağı, kesin hak ediş raporları, 29.08.2015 tarihi itibari ile geçici kabul tutanağı, kesin kabul tutanağı ve davacı taşeron hak edişlerinin ibrazı halinde rapor düzenlenebileceği belirtilmiştir.
… 3. ATM 2005/… Esas sayılı dosyasından aldırılan Yeminli Mali Müşavir bilirkişinin 08/01/2009 tarihli 2 sayfadan ibaret ön raporunda özetle; davacı şirket davalı şirketten 2003 yılında 93.182.622,963-TL, 2004 yılında 382.991.428.604-TL, 2005 yılında 106.360,72-YTL alacaklı bulunduğu bu kayıtlara göre davacı şirketin davalı şirketten toplam 582.534.771.564-TL alacaklı bulunduğunun görüldüğünü, bu tablolara tarafların itirazının olmadığını, …. ATM’ye sunulan 20.09.2007 tarihli raporda davalı şirkete ait muavin kayıtların incelenerek davacıdan alacaklı göründüğü aynı bilirkişi tarafından 09/05/2008 tarihli ek raporda davalı şirkete ait defterlerin incelendiğini, davacı şirket vekilince bu rapora itiraz edildiğinden raporu düzenleyen bilirkişinin itirazı değerlendirmesi, diğer cevapların ise inşaat mühendisi tarafından değerlendirilmesi belirtilmiştir.
… 3. ATM 2005/… Esas sayılı dosyasından aldırılan İnşaat Yüksek Mühendisi ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 25/03/2009 tarihli 4 sayfadan ibaret ön raporunda özetle; 23.03.2009 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda özetle; davalı müteahhit şirketin 150.000,00-ABD dolar tutarındaki kesin teminat mektubunu nakde çevirmekte haklı görülmediği, davacı taşeron şirketin hak ediş ve yevmiye defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre davacı şirketin davalı müteahhit şirketten 106.360,72-YTL alacaklı görüldüğünü, ancak bu miktarın taleple sınırlı olarak 5.100,00-YTL olduğu belirtilmiştir.
… 2. ATM 2010/… Esas sayılı dosyasından aldırılan iki İnşaat Yüksek Mühendisi ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 18/07/2011 tarihli 12 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacının kendisine tevdi edilen işi sözleşme şartlarına uygun olarak yerine getirdiği; davalının cezai şart talep etmeyerek ifayı kabul ettiğinden BK 158.2 gereği cezai şart talep hakkını kaybettiğini, davacının hak ediş alacağının 19.218,88 USD karşılığı TL olduğu, bu konuda heyetin 25.03.2009 tarihli bilirkişi raporundaki değerlendirmeye katıldığını (davalı müteahhit şirketten 106.360,72-YTL alacaklı görüldüğü görüşü) davalının teminat mektubunun paraya çevrilmesi şartının doğduğunu, SSK primlerinin mahsup edilmesinden sonra kalan bedelin talep edilebileceği, davacının şimdilik 5.100-TL talep ettiği alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi gerektiği belirtilmiştir.
… 19. ATM 2011/… Esas sayılı dosyasından aldırılan 12.07.2012 tarihli 6 sayfadan ibaret ek bilirkişi heyeti raporunda özetle; hak edişlerden oluşan nakdi teminat miktarı 14 no.lu hak ediş hariç olarak 104.690,26-TL olduğu, davacının defterlerine göre belirlenen davacı alacağının 379.834,04-TL olduğu, 19 no.lu hak ediş bedelinin davacı tarafından tahsil edilmemiş olduğunun belirlendiği, davalı şirket tarafından inceleme günü defter ibraz edilmediği belirtilmiştir.
… 19. ATM 2011/… Esas sayılı dosyasından aldırılan İnşaat Mühendisi, Mimar ve mali bilirkişi heyetinin 02/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosyada tarafların sunmuş olduğu kayıtlar neticesinde 19. Hak edişten önce tüm davacının alacaklarını tanzim ettiği faturalarının her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğu ancak davalının ödemelerinin davacıda olmayan kısmı sebebiyle taraf kayıtlarından borç alacak bakiyesinin yukarıda belirtilen tutarda farklılık arz ettiği, davalının TTK hükümleri uyarınca usulüne uygun ticari defterlerinde dava tarihi olan 2005 yılında borç alacak hususunda 2006 yılında çek iptal açıklaması ile çıkış kaydı mevcut olan 670.000 TL tutar hariç tutularak davalı kayıtlarından hareketle davacının 85.215,32-TL borcu hesaplandığı yine davalı ve davacı kayıtlarında kayıtlı olmayan 19. Hak Ediş alacağı 134.413, 15 TL ile nakde tahvil edilen 196.500 TL teminat mektubu tutarı da ilave edildiğinde 245.697,83 TL davacının dava tarihinde alacağı hesaplandığı, davalının dava tarihinden sonra 248.385,43 TL davacının SGK borçlarına ilişkin yapılandırma yaptığı ve kısmen ödeme yaptığı, bu iki husus değerlendirildiğinde davacının alacağının kalmayacağı belirtilmiştir.
… 19. ATM 2011/… Esas sayılı dosyasından aldırılan İnşaat Mühendisi, Mimar ve mali bilirkişi heyetinin 16/12/2015 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davalıda olup davacıda olmayan ödemeler için sunulan belgelerin üzerinde görülen isimlerin dar bu isimlerin davacı ile irtibatının kurulabildiği durum ve kurulamadığı durum için dosyada kesin kanaat oluşturulabilecek veriler görülemediğinden alternatifli hesaplama yapıldığını, SGK ödemelerini davalının belgelendirdiğini ve kabul edildiğini, teminat mektubu 196.500-TL hesaplamalarda davacının yapmış olduğu ödeme olması ve davalı uhdesine geçmiş olması hasebiyle ve kayıtlarda davacıya ilişkin hesaplarda borç alacak hesabına alınmaması sebebiyle tarafımızdan hesaplamaya katılmış şekilde, davacının alacağı, davalı ödemelerine ilişkin 2004-2005 ödeme belgeleri kabul edildiğinde 2006-2007’deki SGK ödemeleri de alacaktan düşülerek 5.080,91 TL kalacağını, davalının ödemelerine ilişkin belgelerdeki isimlerin davacı ile irtibatlı olmadığı değerlendirmesinin mahkemece yapılması halinde SGK yine düşülerek davacının 460.359,06 TL alacağının söz konusu olacağını, söz konusu tutarlar 196.500 TL’lik davalının tazmin ettiği bedel de dâhil edilerek oluşturulan tutarlar olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan İnşaat Mühendisi, Mimar, Konu Uzmanı ve mali bilirkişi heyetinin 08/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; teslim borcunun muaccel olmasının geçici kabulün yapılmasına bağlı olduğu, 29.05.2008 tarihi itibariyle geçici kabulün yapılmış olduğu, davalı tarafin ıslah yoluyla zamanaşımı defi ileri sürebileceği, davacı tarafin saklı tutmadığı kısım bakımından zamanaşımı süresi olan 5 yıllık sürenin dolmuş olduğu, banka teminat mektubunun iadesine ilişkin koşulların gerçekleşmediği, davalı iş sahibinin hakkını saklı tutmadığından ceza koşulu talep edemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan SMMM, İnşaat Mühendisi ve Konu Uzmanı bilirkişi heyetinin 27/07/2022 tarihli 14 sayfadan ibaret raporunda özetle; Taşeron sözleşmesi uyarınca davacının işe 01.08.2003 tarihinde başlaması gerektiği, sözleşme konusu işi de mücbir sebep halleri dışında 01.11.2004 tarihinde tamamlaması gerektiği, dosya kapsamında yer alan ihtarnameler, yazışmalar ve 29.08.2005 tarihli geçici kabul tutanağı sözleşme konusu işin teslim tarihi olan O1.11.2004 tarihi itibariyle davacı tarafından tamamlanmamış olduğunu, yani gecikmenin bulunduğunu ortaya koyduğu, Taşeron sözleşmesi uyarınca geçici kabul tarihi işveren …’ın yaptığı geçici kabul ile aynı olacağının kararlaştırılmış olması nedeniyle sözleşme konusu işin geçici kabul tarihinin 29.08.2005 olarak kabul edilmesi gerektiği,
İşveren tarafından işin kabul edilmesine rağmen artık sözleşmenin 27. maddesinde öngörülen prosedürün işletilmesi gerektiğinin ileri sürülemeyeceği, taşeron sözleşmesi kapsamında da geçici ve kesin kabul tarihlerinin işverenin geçici ve kesin kabul tarihleri ile aynı olacağının kabul edilmesi gerektiği, Geçici kabul tarihinin zamanaşımına başlangıç alınabileceği, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi uyarınca eser sözleşmesinden kaynaklı tüm davalar 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu nedenle 20 Aralık 2011 yılı itibariyle zamanaşımı süresinin dolmuş sayılacağı,
Davalı mütcahhidin … ile yapmış olduğu geçici ve kesin kabul tutanaklarında davacı taşerona ilişkin cezai şartlarını saklı tuttuğunu ihtirazı kayıt olarak düşmesi beklenemeyeceğini, davalı tarafından gönderildiği görülen … 16. Noterliği’nin 22 Ağustos 2005 tarihli ve … keşide numaralı ihtarname ile işin gecikmesinden kaynaklı cezai şartın talep edilmiş olduğu, geçici kabulden hemen önce gönderilen bu ihtarname karşısında davalının gecikme cezasını talep ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, sözleşme konusu işin geç teslimi nedeniyle de davalının gecikme cezasına ilişkin isteminin haklı görülebileceği,
Sözleşmenin 14. maddesi uyarınca davalının işin sözleşme veya ana sözleşme hükümlerine uygun olarak ve zamanında yerine getirilmemesine binaen süre vererek sözleşme uygun olarak teminat mektubunu nakde çevirdiği,
Sözleşmenin 19. maddesi ile davalı müteahhite teminatı paraya çevirerek davacının ödenmeyen SGK borçlarını ödemeye yetkisi ve hakkı tanınmış olması nedeniyle davalının ödediği SGK borçlarını teminat mektubundan mahsup etmesinin temelde sözleşmeye uygun olduğu, fakat ödenen prim borçlarının gerçekten de sözleşme kapsamına giren borçlar olduklarının tespit edilmesi gerektiği,
Davalının ödemiş olduğu taşeronun SGK primlerini (eğer sözleşmedeki kapsamda oldukları tespit edilirse) ve cezalarına ilişkin meblağı teminat miktarından mahsup etmesi, davalının başkaca bir alacağı kalmamış ise teminattan kalan meblağı iade etmesi gerekeceği, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.02.2009 tarihli, … Karar Sayılı kararı ile tespit edilen 329.754,48 TL’ye davalının alacağı bakımından kesin hüküm olarak dayanılabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce alınan 13.04.2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; Nakit teminat kesintilerinin, taraflar arasındaki borç alacak durumunun netleşmesinden sonra değerlendirilebileceği açık olduğundan, dava tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yana borcunun bulunup bulunmadığı hususunun tespiti önem arz etmekle bu durumun tespiti için kök raporda dosyaya kazandırılması gereken belgeler ve izahat eksiklikleri açıkça belirtilmiş ise de ek rapor düzenlenmesi için tevdi edilen dosya kapsamında UYAP üzerinden vapılan incelemelerde herhangi bir ilave belgenin sunulmadığı ve gerekli izahat yapılmadığı anlaşıldığından, bu yönde bir tespit ve değerlendirme yapılması da mümkün olmadığını, kök raporda senetler hesaplama dışı bırakıldığında, “davalı yan davacı yana 370.062,91 TL borçlu olacaktır.” ifadelerine yer verilmiş olup, senetlerin takibe konu edildiği anlaşıldığından, 670.000,00 TL bedelleri senetlerin hesaplamaya dahil ve hariç olduğu her iki durumdaki borç/alacak tutarı belirtildiği, ancak taraf ticari defter kayıtları arasında farklılıklar bulunduğundan, nihai bir borç/alacak durum tespiti yapılamamış olmakla, farklılıklara ilişkin olarak yine tarafların dava dosyasına herhangi bir izahat ya da belge sunmadığından takdirin mahkemeye ait olduğunu, kök rapordaki değerlendirmelere aynen muhafaza edildiği belirtilmiştir.
SGK’nın 06/05/2022 tarihli yazı cevabının incelenmesinde; … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nce… sicil sayılı dosyada işlem gören … İnş Tic Ltd Şti adına tescilli iş yeri hakkında yapılan incelemede iş yeri 12.03.2003 tarihinde kanun kapsamına alınmış ve 13.10.2006 tarihinde kanun kapsamından çıkarılmış olup iz işlemi yapılarak imhaya ayrıldığından ilgili iş yerine ait herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Islah; davacı vekilinin 13.06.2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini ….259,06TL arttırarak dava dilekçesinin talep ve sonuç kısmının b) bendini; “fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 460.359,06TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete verilmesine” şeklinde ıslah ettiğini beyan ettiği, ıslah harcının yatırıldığı görülmüştür.
Sözleşmenin incelenmesinde; taşeron … İnşaat Taahhüt San ve Tic Ltd Şti ile müteahhit … İnşaat Tic Ltd Şti arasında 01/08/2003 tarihli taşeron sözleşmesi akdedildiği, taşeron şirketin ana sözleşme ve ekleri ile iş bu sözleşme ekindeki özel şartnamede belirtilen … İletim Hattı Projesi kapsamındaki 40″-24″ boru hattının kaynak, bükme, izole, indirme, tie-in ve hat vanaları ile pig istasyonlarının montajı işini, işveren, müteahhit ve müteahhit yetkililerinin talimatlarına göre yine özel şartnameye uygun olarak yapacağının akdedildiği,
Sözleşmenin 14.maddesinde; sözleşme yapıldıktan sonra taşeronun taahhüdünden vazgeçmesi veya sözleşme veya ana sözleşme hükümlerine uygun olarak ve zamanında yerine getirmemesi ve müteahhitin en az 2 gün süreli ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın teminat mektubunu paraya çevirerek irad kaydedileceği ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edileceği, cezai şart olarak gelir kaydedilen teminat mektubunun taşeronun borcuna mahsup edilemeyeceği, cezai şarttan ayrı olarak müteahhitin sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zarar ve ziyanı ayrıca talep etme hakkının saklı bulunduğu akdedilmiştir.
Sözleşmenin 19.maddesinde; taşeron işçilerinin sosyal sigorta işçi ve işveren primlerinin taşeron tarafından ödeneceği, bu primlerin ödenmemesinden ya da geç ödenmesinden kaynaklanacak her türlü zararın taşeron tarafından karşılanacağı ve bu konuda müteaahhite herhangi bir yükümlülük düşmeyeceği, taşeronun ödemediği ve müteselsilen sorumlu olunan miktarların cezası ile birlikte müteahhit tarafından taşeron adına yatırılacağı ve cari hesabına borç yazılacağı akdedilmiştir.
Sözleşmenin 26.maddesinde; geçici kabul tarihinin müteahhitin işveren ile yaptığı geçici kabul tarihi olacağı, işlerin sözleşme ve eklerindeki hükümlere uygun olarak yapılıp yapılmadığının kontrol edileceği, müteahhit tespit edeceği noksanlık ve kusurların giderilmesi için taşerona uygun bir süre vereceği, verilen süre sonunda noksanlık ve kusurlar giderilmemiş olursa müteahhit, taşeron nam ve hesabına işi tamamlayacak ve/veya üçüncü kişilere tamamlatacak ve bu tür masraflarını taşeronun hal edişlerinden ve/veya temnat mektubunun paraya çevrilmesi suretiyle tahsil edeceği akdedilmiştir.
Sözleşmenin 36.maddesinde; sözleşmeden ve uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili kılındığı, taraflar arasında doğabilecek ihtilaflarda müteahhitin defter ve kayıtlarının münhasıran kesin delil teşkil edeceğinin kabul edildiği akdedilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesi gereğince davalı alt işveren şirkete verilen teminat mektubunun nakde çevrilmemesi, davalı şirketin; asıl işveren dava dışı …’taki sözleşme konusu işle ilgili tüm hak ve alacakları üzerinde ihtiyati tedbir konulmasını ve alacağın davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davacı taşeron şirket yüklenici, davalı müteahhit şirket alt işveren iş sahibidir. Sözleşme kapsamında işin sözleşmeye uygun ifa edilerek teslim edildiğini ispat yükü yüklenicide, işin bedelinin ödendiğinin ispat yükü ise iş sahibindedir.
Taraflar arasında taşeron sözleşmesi bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, hak ediş bedeli ve hakediş bedelinden mahsubu gereken bedel bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesinde sözleşme bedelinin 1.500.622,57 USD olduğu davalı şirketten bakiye alacaklı oldukları iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.100 YTL’nin tahsili talep edilmiş, alacak kalemlerine ilişkin bir somutlaştırma bu doğrultuda neticei talep miktarında bir ayrıştırma yapılmadan dava açılmıştır. Cevaba cevap dilekçesinde ise; davacı şirket tarafından – hakedişlerde görüleceği üzere- sözleşme dışı olarak davalıya sağlanan personel ve yemek gideri 36.171,46 YTL bedel; sözleşmenin 2.3 maddesi gereğince yemek giderleri ve konaklama gideri olarak davalıya fatura edilen 55.001,41 YTL; 1.500.000 USD 8 % 18 KDV hariç) bedelden 1.318.196,74 USD yapılan hakedişler düşüldüğünde 181.803,26 USD kalan sözleşme bedeli alacağı, nakde çevrilen 150.000 USD teminat mektubundan kaynaklanan alacak ile yine davalı veya idareden kaynaklanan nedenlerle davacının şantiyede iş yapamadığı günler için uğramış olduğu zararlar (işçi, yemek, SSK, vergi, konaklama ve diğer nedenlerle uğramış olduğu zararlar -miktar belirtmeksizin-) alacak-tazmin talebine ilişkin kalemleri oluşturduğunu beyan etmiştir.
Sözleşme gereği 2013 yılı içinde 80-100 Km’lik kısmın bitirilmesi halinde iş bedeli 1.500.000 USD olup, 4 ay içinde işin bu kısmın bitirildiği -yargılamanın geldiği bu aşamaya kadar- sabit olmamakla işin bedelinin 1.450.000 USD olarak gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.
Sözleşme dışı olarak davalıya sağlanan personel ve yemek gideri 36.171,46 YTL bedel; sözleşmenin 2.3 maddesi gereğince yemek giderleri ve konaklama gideri olarak davalıya fatura edilen 55.001,41 YTL açısından ve geçici hakedişten kaynaklanan bu talepler kesin hakediş alacağı niteliğinde olmamakla sözleşme dışı işler açısından 10 yıllık zamanaşımı, sözleşme kapsamında yapılan işler açısından 5 yıllık zamanaşımı süresi ıslah tarihi olan 13/06/2018’ne kadar dava tarihi olan 15/09/2005 itibariyle bile dolduğu ve bu nedenle ıslahla artırılan miktarın bu kalemlere ilişkin kısımının reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesi gereğince davacı taşeronun, personelinin yemek, SSK vb giderlerinin davacı taşerona ait olmakla buna ilişkin davacı talebin yerinde de olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı yüklenicinin yapmış olduğu yemek kesintilerinin, -davacı personeli için yapıldığı ispat edilememekle- yerinde olmadığı, bu nedenle davacı tarafın buna yönelik talebinin haklı olduğu, ancak bu hususa ilişkin ıslahla artırılan miktarın zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde, kalem bazında ayrıştırılmadan talep edilen 5.100 YTL’nin, talep edilen 5 ayrı kalem nedeniyle – bu kaleme düşün pay (5100/5 =) 1.020 YTL açısından davacının haklı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf ise düplik dilekçesinde takas definde bulunmuştur. Davalı takas defini cevap dilekçesinde bildirmesi gerekmekte olup, bu aşamadan sonra takas defini ileri sürmesi savunmayı genişletme olarak kabul edilecek ise de, savunmanın genişletilmesine koymaz ise, esasa cevap süresi içinde bildirilmeyen takas defini mahkeme dikkate alınacağından, bu defiye karşı savunmanın genişletilmesi kapsamında davacı tarafça bir karşı çıkma söz konusu olmadığından, iddia yargılama konusu yapılmıştır.
Davacı tarafça karşılanması gereken SSK primleri açısından 06.05.2022 tarihli … SGK cevabı yazısına göre söz konusu işyeri açısnıdan davacı kayıtlarının imhaya ayrılması nedeniyle yapılan işe göre asgari ödenmesi gereken SGK priminin ne olacağı, buna davacının bu primi ödeyip ödemediğine ilişkin dosyada bilgi olmadığı ve buna göre de davalının davacıdan takasa konu isteyebileceği miktarın ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi gereğince davacı tarafın 01.08.2003 tarihinde işe başlamasının gerektiği sabit olup, yer tesliminin geç yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, davacının -mücbir sebepler dışında- işi 01.11.2004 tarihinde teslim etmesi gerektiği, mücbir sebebin de bulunmadığı, davalı veya idareden kayanaklı sebeplerle çalışılamayan günlerin ispatlanamadığı, işin fiilen tamamlanma tarihinin geçici kabul tarihi olan 29.08.2005 tarihi olduğu, işin davacı tarafından zamanında teslim edilmediği anlaşılmıştır.
Bir kısım bilirkişi raporlarında kış şartları nedeniyle çalışılamayacak gün sayısı -Bayındırllık Bakanlığının tablolarından tespit edilerek- işin bitim süresinin hesaplanması yapılmış ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesi gereğince “mücbir sebepler dışındaki hiçbir sebeple ve ÖZELLİKLE hava şartlarını uygunsuzluğuna dayanarak, süre talebinde” bulunamayacağından bu doğrultuna yapılan hesaplama ve buna dayalı varılan sonuca itibar edilmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 24. Maddesine göre “Sözleşmenin 8. maddesinde yer alan süre müteahhidin sebep olacağı haller dışında taşeron tarafından gecikmeye uğratıldığı veya uğratılabileceği görüldüğü takdirde, müteahhit durumu ikaz mahiyetinde taşerona yazı ile bildirecek ve aynı yazıda tespit edilen noksanların ne kadarlık bir süre içinde ikmal edilmesi gerektiğini bildirecektir. Taşeron bu yazıyı aldıktan sonra belirtilen süre içinde eksik, bozuk ve hatalı işleri telafi etmediği takdirde geçecek her gün için gecikme cezası olarak 5000 USD kesilecektir. Bu kesinti taşeronun tahakkuk edecek hakedişlerinden ve veya teminatlarından yapılacaktır” şeklinde olup, bu ceza ifaya ekli ceza niteliğindedir. Bu ifaya ekli ceza asıl borç için belirlenen ifa zamanından itibaren işlemeye başlar.
Sözleşmenin 24. Maddesinde iki ayrı duruma ilişkin cezai şart düzenlenmiştir. Bunlardan birinci durum, sözleşmenin 8. Maddesindeki işin teslim süresi olan 01.11.2004 tarihinde işin teslim edilmemesi düzenlenmiş iken, ikinci duruda ise, daha işin teslim tarihi olan 01.11.2004 tarihi gelmeden işin geciktirileceğinin ortaya çıkması halidir. Davacı taraf, ihtarda sözleşme gereğince eksiklerin giderilmesi için bir süre verilmediği ve bu nedenle ceza şart alacağının şartlarının oluşmadığını iddia etmiş ise de; -davalı tarafın eksik, ayıplı işlere ilişkin teknik rapora da dayalı bir çok ihtarı olup, bir çok kez süre verildiği gibi- aslında dava konusu cezai şart alacağının 24. Maddedeki 1. Duruma ilişkin olmakla, 1. Durum açısından davalı yüklenicinin davacı taşerona bir süre vermesine de gerek bulunmamaktadır.
Davacı taraf cezai şartın işlemeye başlayacağı tarihin işin teslim edilmesi gereken tarihten itibaren başlatılamayacağını iddia etse de 24. Maddedeki 1. Durum açısından bu ifaya ekli ceza, asıl borç için belirlenen ifa zamanından itibaren işlemeye başlayacaktır. Buna göre 01.11.2014 ile teslim ettiğinin kabul edildiği tarih olan 29.08.2005 tarihi arasında 300 gün için 1.500.000 USD davalının cezai şart hakettiği anlaşılmıştır.
Bir kısım bilirkişi raporlarında taraflar arasındaki sözleşmenin 26 ve 27. Maddesi gereğince geçici ve kesin kabul tarihlerinin, yüklenici ve idare arasında düzenlenecek geçici ve kesin kabul tarihleri ile olacağının kararlaştırıldığını, geçici kabul tutanağına göre davalı yükleniciye cezanın kesilmediği ve BK 158/2 maddesine göre ifaya ekli cezai şartta ifa ihtiyari kayıtsız olarak kabul edildiğinden cezai şartın davalı tarafından istenemeyeceği beyan edilmiş ise de; idarenin yükleniciye ceza vermemiş olmasının, taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenen cezai şarta bir etkisinin olamayacağı, 26 ve 27. Maddeler nasıl yorumlanır ise yorumlansın, davalı yüklenicinin, davacı taşerona karşı doğan cezai şartında, davalı yüklenici ile idare arasında yapılan geçici veya kesin kabulde, kabul idare ile yapılıp davacı taraf bulunmamakla, davacıya karşı ileri sürülecek cezai şart için idare ile yapılan geçici veya kesin kabulde ihtirazı kayıt ileri sürmeye gerek bulunmamaktadır. (Sözleşmenin 26. maddesine göre taraflar arasındaki geçici kabul tarihi, davalının idare ile yapılacağı geçici kabul tarihiyle aynı olması kararlaştırılmış ise de; 27. maddesindeki düzenleme taraflar arasındaki kesin kabulün, davalının idare ile yapılan kesin kabul tarihi ile aynı olduğu değil tam tersi ayrıca yapılacağı şeklindedir.) )Aksi düşünülse dahi geçi kabul tarihi olan davalı ile idare arasında yapılan 29.08.2005 tarihli geçici kabul tarihinden önce düzenlenen Beşiktaş 16. Noterliğinin 22.08.2005 tarih ve 116302 sayılı ihtarname ile “yükleniminiz altındaki işlerinizin ifasında meydana gelen gecikmeden dolayı ….uygulanacak olan gecikme cezası hakkında firmanız lehine olacak şekilde bir anlaşmaya varılarak ibarısını teminen en geç bu ay sonuna kadar …. Firmamız merkezine davet ettiğimi ihbaren bildiriz” ihtari ile işin kabulünden önce cezai şartın saklı tutulduğu, buna göre ifaya ekli cezai şartı , ihtirazı kayıt koymaksızın ifayı kabul edenin kaybetmesi gibi bir durum somut olayımızda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının işin teslimini geciktirmesi ve cezai şart alacağının doğması dikkate alındığında davalının 150.000 USD’lik teminat mektubunu, alacağından mahsup etmek üzere paraya çevirmesinde haklı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı veya idareden kaynaklanan nedenlerle davacının şantiyede iş yapamadığı günler için uğramış olduğu zararlar (işçi, yemek, SSK, vergi, konaklama ve diğer nedenlerle uğramış olduğu zararlar -miktar belirtmeksizin-) alacak-tazmin talebinde bulunulmuş ise de; gerek gecikmenin davalı veya idaden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyor ise ne kadarlık sürenin davalı ve idareden kaynaklandığının ispatının gerektiği, bu ispatın yerine getirilemediği anlaşılmakla, bu alacak kalemine ilişkin ispatın yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Çelişkilerin giderilmesi için düzenlenen en son heyet raporunda 19. Hakedişe ilişkin fatura düzenlenmediğinden hesapta dikkate alınmadığı görüşü bildirilmiş ise; alacağın doğumu için fatura düzenlenmesinin gerekmediği, 134.335,97 TL 19. Hakedişten dolayı davacının 134.413,15 TL alacağının bulunduğu, ancak bu hususa ilişkin ıslahla artırılan miktarın zamanaşımına uğradığı, dava dilekçesinde, kalem bazında ayrıştırılmadan talep edilen 5.100 YTL’nin, talep edilen 5 ayrı kalem nedeniyle – bu kaleme düşün pay (5100/5 =) 1.020 YTL açısından davacının talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşme bedeli 4. Madde gereği 1.450.000 USD+ KDV olup, 19. Hakediş dahil gerçekleştirilen imalatın 1.430.781,12 USD olduğu, buna göre davacı taşeronun bakiye alacağının 19.218,88 USD + KDV olduğu, bu miktar açısından da davacının alacağı bulunduğu anlaşılmıştır.
Yüklenicinin taşeronun eksik işine veya ayıplı işine rağmen, kesin kabulün nasıl gerçekleştiğinin ortaya koyması; davacı tarafın ileri sürdüğü gibi işin kendisinin tamamladığının ispat etmesi gerekir. Aksi takdirde, taşeron ile sözleşmesi varlığını koruduğu müddetçe ve taşeronun yapmakla yükümlü olduğu işe yönelik mlülük bulunduğu müddetçe, bu işin taşeron tarafından tamamlandığı kabul edilmelidir.
Tüm bu nedenlere göre davacını yukarıda sabit görülen alacağı ile, davalının takasa konu yaptığı cezai şart alacağından daha az olmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Davalının Kanundan kaynaklanan takas defi’ni ileri sürmesine davacı karşı koymasına rağmen, takas defi Kanuna uygun bulunduğundan, davacı takas defi’nin reddine karar verilmesini talep etmekle “haksız itiraz nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu 80,70-TL harcın, peşin alınan (68,90-TL peşin harç, 7.774,69-TL ıslah harcı olmak üzere) toplam 7.843,59-TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.762,89-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 67.450,27-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 5.734,40-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.27/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır