Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/596 E. 2018/515 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/596 Esas
KARAR NO : 2018/515

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/05/2014
KARAR TARİHİ : 24/04/2018

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile ZMMS’si olmayan … plaka sayılı aracın, 30/11/2008 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde, … istikametinden … istikametine seyir halinde iken … plaka sayılı sürücü …’aın sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, …’ın yaralanarak %13 oranında sürekli sakat kaldığını, davalı kuruma başvuru neticesinde 29.530,00-TL ödeme yapıldığını, vekil edenin 27 yaşında olduğunu, mağduriyetinin yapılan ödemenin çok üzerinde olduğunu, adli yardımlı olarak davanın açıldığını belirterek adli yardım talebinin kabulüne, davacı için 3.000,00-TL sürekli sakatlık tazmitanının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, ödeme ve ibra sözleşmesi gereğince davanın reddinin gerektiğini, ZMMS poliçesinin mevcut olduğunu, dava konusu kazadaki kusur durumu ve kusurlu hareket ile meydana geldiği iddia edilen zarar arasındaki illiyet bağının tespit edilmesinin gerektiğini, maluliyet oranın hesaplanmasının gerektiğini, SGK’ tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu replik dilekçesi ile davalı tarafın itirazlarının yerinde olmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davasının kabulünü, taleplerimiz gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik zararı istemine ilişkindir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91–101.maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası düzenlenmiştir. Bu sigortanın amacı trafik kazaları nedeniyle 3. kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilmesini sağlamaktır. Bu sigorta işleteni değil, aracı takip etmektedir. Zorunlu mali mesuliyet sigortası işletenin Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılmaktadır. KTK’nın 91.maddesinde, işletenlerin bu kanunun 85/1. maddesine göre sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, aynı yasanın 94.maddesinde, sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu, sigortacının sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde feshedebileceği, sigortanın fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Kanunun açık lafzından da anlaşılacağı üzere işletenin değişmesi, kendiliğinden sigorta sözleşmesinin sona ermesine sebebiyet vermez. Sigorta sözleşmesinin sona ermesi için işletenin değişmesinin yanı sıra sigorta şirketi tarafından sözleşmenin feshedilmiş olması da gerekmektedir.
Sigorta sözleşmelerine ilişkin genel şartların normlar hiyerarşisi gereğince kanuna uygun olması gerekmektedir. Bu nedenle genel şartların kanuna aykırı olan hükümlerinin sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan davacı hakkında uygulanması mümkün değildir.
Aynı Yasa’nın 95.maddesinde ise, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabileceği hükümlerine yer verilmiştir. Bu bakımdan olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde KTK’nın 95/2.maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden, sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarih, 2015/9054 tarih ve 2016/73 karar sayılı ilamı; Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22/12/2014 tarih, 2014/10819 esas ve 2014/19087 karar sayılı ilamı.
Somut olayda, dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı aracın 22/02/2008-22/09/2009 tarihleri arasında, bir yıl süre ile dava dışı … Sigorta Şirketi nezdinde sigortası bulunmaktadır. Dava konusu araç 04/03/2008 tarihinde, sigortalı … tarafından …’a satılmış olup yeniden trafik sigortası yaptırıldığına ve aracın satılması nedeniyle Sigorta Şirketi’ne ihbarda bulunulduğuna dair herhangi bir belge sunulmamıştır. Yine Sigorta Şirketi tarafından poliçenin kaza tarihinden önce feshedildiğine dair herhangi bir iddiada bulunulmadığı gibi buna dair bir delil de sunulmuş değildir. Sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan müzekkere yanıtında satış nedeniyle poliçe teminatta olmadığından ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Dava konusu araç hakkında … Sigorta Şirketi tarafından tanzim edilen trafik sigorta poliçesi kaza tarihi olan 30/11/2008 tarihi itibariyle feshedilmemiş olduğundan söz konusu poliçe 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi gereğince kaza tarihi itibariyle geçerli olmaya devam etmektedir. Dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğundan artık …’nın sigortalı olan araç nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94.maddesi gereğince kazaya karışan aracın kaza tarihi itibariyle sigortalı olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve bu yönde aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 05/05/2016 tarih, 2014/8162 esas ve 2016/5564 karar sayılı ilamı; 10/05/2016 tarih, 2014/11917 esas ve 2016/5757 karar sayılı ilamı; 08/06/2017 tarih, 2015/10615 esas ve 2017/6556 karar sayılı ilamı.
HÜKÜM:
1-Davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın, peşin alınan ve ıslah sureti ile yatırılan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 24/04/2018

Katip …

Hakim …