Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/520 Esas
KARAR NO : 2018/857
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2014
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin … Gazetesi sahibi olduğunu, şirket adına imtiyaz sahibi … olduğunu, davalıya ait … Gazete’sinin yayınları nedeniyle her iki müvekkilinin zarar gördüğünü, müvekkillerin sahibi olduğu … Gazetesi’ni karalamaya, küçük düşürmeye, marka değerine zarar vermeye, ticari itibarını sarsmaya yönelik olarak … Gazetesi’nde 29.12.2013, 27.01.2014, 03.02.2014, 02.02.2014, 01.02.2014 tarihli sayılarında davaya konu haberler yayınlandığını, haberlerle, müvekkili gazeteye, okuyucu ve kamuoyu gözünde itibar kaybettirmeye çalışıldığını, davalı şirkete ait gazetenin genel yayın yönetmeni davalı …, gazetenin haberleri ile ilgili yayın politikasını belirleyen kişi olduğundan, davalı şirket ile beraber ortak kusurlu olduğunu, haberler davalıların sahibi ve genel yayın yönetmeni olduğu ….com.tr isimli internet sitesinde de yayınlandığını, … Gazetesi’nin 29.12.2013 tarihli nüshası 1.sayfada ” Abi’ nin …’ sü” başlıklı haberin ayrıntılarına “Abi’ye …” başlığıyla 13.sayfada yer verildiğini, haber içeriğinde “Emniyet’in Abi’si …, ‘li ajan …. ile görüşmelerini savundu. En büyük destekçisi ise … Gazetesi oldu. … avukatına açıklama yaptırdı. İftira atıldığını söyleyip masumiyet dizelerini sıraladı. … Gazetesi de bu savunmaya sayfalarında geniş yer verdi. Desteğini gösterdi.” denilerek, … Gazetesini taraflı göstermekten başka hiçbir anlam ifade etmediğini, müvekkil şirkete ait … Gazetesi’nin …’in savunmalarına yer vermesinin nedeninin tarafsız olarak kamoyunu bilgilendirmek ve hakkında bir takım iddialar çıkan ilgili kişiye de söz hakkı tanıdığını, … Gazetesi tarafından durumun çarpıtılarak …’e destek vermek için haber yapılmış gibi gösterilmek istendiğini, … Gazetesi’nin 27.01.2014 tarihli nüshasının 1.sayfasında yayınlanan “Hocanın …’sü” başlıklı haberin ayrıntılarına ” …’in …’sü” başlığıyla 12.sayfada yer verildiğini, haber içeriğinde … Gazetesi’nden ” Demokrasi çığırtkanı …, Cemaat medyasını solladı. …. … için yapılan malikaneleri görmezden gelerek, nereye saldıracağını şaşırdı.” denildiği, …. … için yapıldığı iddia edilen malikanelerden bahsedildiği ve … Gazetesi’nin bu olayı görmezden gelerek “…’in …’sü” kesildiği şeklinde ifadelere yer verildiğini, 17 Aralık Operasyonu ile gündeme gelen “paralel darbe girişimi karşısında müvekkiller’in tarafsız kalmayarak 3 maymunu oynadığı” iddia edilmiş ve cemaatin yasa dışı faaliyetlerine arkasını dönmek yani gizlemekle itham edildiğini, tamamen yanlı ve siyasi hedef güden davalılar, aynı yaklaşımı müvekkili göstermiyor diye suçlama durumunda olduğunu, … Gazetesi’nin 01.02.2014 tarihli nüshasının 12 ve 13.sayfalarında yer alan ” …” başlıklı haberin ” Tuzluğu Koysak Vekil Yaparız” alt başlığı ile yayınlanan kısmında …’e en yakın kişilerden biri olan …’ in telefon görüşmesi yaptığı kişinin … Gazetesi muhabiri olduğu iddia edilmiştir.”, görüşmeler esnasında 17 Aralık operasyonunun önceden bilindiği ve bu durumun … Gazetesi muhabirine anlatıldığı iddialar ile … Gazetesi …’nin gündemini sarsan 17 Aralık operasyonundan çok önceden haberdarmış gibi yansıtılmaya çalışılarak paralel devlet diye tabir edilen oluşumun yanında gösterilmeye çalışıldığını, 20.10.2013 tarihli bir konuşmadan bahsedilerek yine … ile … Gazetesi muhabiri’nin ” Barış sürecini sonlandırma ve …’yi kan gölüne çevirme projesi üzerinde konuştukları iddia edildiğini, son derece çirkin ithamlar, hiçbir kaynağa dayandırılmamakta olup, amaç sadece akılları bulandırmak olduğundan gerçeği yansıtmadığını, müvekkili Gazete muhabiri …’ın … Cemaati’nin lobiler ve fınans dünyasıyla ilişkiler sorumlusu olduğu ileri sürülen … isimli şahısla görüştüğünü, görüşmede, … ‘ye de vatan olduğu … kulislerinde bilinen ve 2007 seçimlerinde Maliye Bakanı …’in seçim çalışmalarında da ver alan … isimli şahıs, 28 Kasım 2013’ te ‘ de yapılan … Kongresinden önce müvekkili şirket’e ait … Gazetesi muhabiri … ile görüştüğünü, muhabirin haber kaynağıyla yaptığı konuşmanın ardından, İstanbul haber merkezine “…’ da … Açılımı” başlıklı bir haber geçtiğini, … Gazetesince bu olay çarpıtılarak müvekkilleri hakkında çok çirkin ve asılsız ithamlarda bulunulduğunu, “… Gazetesi’ nin 02.02.2014 tarihli nüshasının 1. Sayfasında yayınlanan “Kim Bu … Muhabiri” başlıklı haber’ in ayrıntılarına 12. Sayfada “Kim Bu …” başlığıyla yer verildiği, haber içeriğinde yukarıda bahsedilen 01.02.2013 tarihli haberle bağlantılı olarak “…, bütün kirli planlarını … Gazetesi’nin bir muhabirine anlatıyor. Ulusalcı bir yayın politikası izlemesine rağmen 17 Aralıktan beri cemaat medyasının savunmadığı kadar … ve camiasını savunan …’ de bu muhabirin kim olduğu sorusu kafaları karıştırdı. …nün de aslında cemaatin bir yayın organı olduğu fikri de bu kayıtlarla güçlenmiş oldu. Gazetenin bu kadar bilgiye sahip olduğu halde hiç haber yapmaması da etik dışı bulundu. Laiklik iddiasıyla yayın yapan gazetenin cemaatle yakınlığı okurlarını kızdırdı.” şeklinde asılsız iddialara yer verdiği, … Gazetesi’nin ne cemaatle ne …’le bir ilgisi bulunmadığını, aksine karşılıklı birçok davalar ve şikayetlerin olduğunu, müvekkili şirkete ait gazete, kurulduğundan beri modern ve laik … arzusuyla yayınlarını sürdürüldüğünü, kurucu lider …’ün demokrat ve ilerici kültürünü kendisine düstur edindiğini, bu yöndeki samimiyeti kamuoyu tarafından da benimsendiğini, kısa sürede arkasında hiçbir maddi destek olmadan ve davalıların aksine devlet ve hükümet katkısına ihtiyaç duymadan basın dünyasında kendisine güçlü bir yer edindiğini, davalı … Gazetesi’nin yapmış olduğu bu tarz asılsız ve yanıltıcı haberler nedeniyle … Gazetesi okuyucu kitlesi üzerinde olumsuz etki yaratılmak amaçlandığını, bahsedilen güç ve ulaşılan kitle yok edilmek istenerek marka değerine zarar vermek amaçlandığını, “… Gazetesi’ nin 03.02.2014 tarihli nüshasında 1. Sayfada yayınlanan “Cemaatin …sü Kim” başlıklı haberin ayrıntılarına Gazete’ nin 12. Sayfasında ” Kim bu …’ ın …’sü” başlığıyla yer verildiğini, bu haber 01.02.2014 ve 02.02.2014 tarihinde … Gazetesi’ nde yapılan haberlerle bağlantılı olduğunu, … içerisindeki gelişmeleri yakından takip eden ve önemli isimlerden bilgi alan … … Gazetesi Muhabiri … ile internete sızdırılan kayıttan önce görüşüldüğünü, muhabir, iktidar kulislerinde konuşulan ve Cumhurbaşkanı … …’ ün parti kuracağı iddiasını haberleştirildiğini, bu haber’in başlığı … Gazetesinde ” …’ ün Partisi Hazır ” şeklinde verildiğini, müvekkillerin mesleki ve ticari itibarını zedeleyici şekilde gerçeğe ve hukuka aykırı haberler yayınlandığını, Müvekkili şirkete ait Gazete Basın Etik Kuralları gereğince tarafsız habercilik anlayışını benimsemiş ve bu doğrultuda görevin gereklerini yerine getirerek hiçbir siyasi kurum veya yapılaşma yahut ilgili gazetede belirtildiği gibi cemaate yakın bir kurum olmadığını, bir gazetenin ve gazeteci’nin en önemli görevi yaşanan olayları ve gündemi tarafsızca değerlendirerek kamuoyuna sunmak olduğunu, müvekkil şirketin her zaman bu görev bilinciyle hareket ederek haberleri oluşturduğunu, 03.02.2014 tarihli ve “Kim Bu …’ın …’sü” başlıklı haberde de yine “…’e en yakın isimlerden olan …’in … Gazetesi’ne paralel devletin darbe planını satır satır anlattığı ortaya çıktığını, ama darbeye çanak tutan gazeteden tek bir ses çıkmadı” şeklinde gerçeğe aykırı ifadelere yer verilerek müvekkilleri kamuoyu nezdinde tarafsızlıktan uzak bir gazete olarak yansıtıldığını, haber içeriğindeki ifadeler gerçeğe aykırı ve kişilik haklarını zedeleyici iddialar içerdiğini, haberin doğruluğunu araştırmayarak müvekkili şirketi ve … Gazetesi’ni hedef haline getirmeye çalışan karşı taraf yapmış olduğu hukuka aykırı ve haksız rekabet teşkil eden haberin tüm sonuçlarını ortadan kaldırmakla sorumlu olduğunu, söz konusu haberde “…. …’e çok yakın olan bir ismin yakın bir akrabasının gazetede çalıştığı ve O’ nun korunduğu iddiaları ortaya çıktı” ifadeleri yer aldığını, bu tarz haberlerle … Gazetesi’nin okuyucu kitlesinin kaçırılması ve yanlış bilgilendirilmesi amaçlandığını, gazete’nin logosunu’da kullanmak suretiyle yapılan haberlerin haksız rekabet oluşturacak şekilde … Gazetesi okuyucu kitlesini yanıltmak maksadıyla yapıldığını, davalı taraf müvekkili kendisi gibi görme veya yapma nafile gayretinde olduğunu, ancak müvekkili tarafça benimsenmiş Laik ve Atatürkçü değerlerin buna engel olduğunu bilmesi gerektiğini, dava konusu haberde de müvekkili gazete … ve Cemaat yanlısı olarak lanse edilmeye çalışıldığını, adı geçen kişilerin karşı taraf olduğu, müvekkili gazete aleyhine bir çok derdest dava bulunduğunu, bu durum dahi karşı tarafın yapmış olduğu haberlerin gerçeğe aykırılığını kanıtlamaya yeterli olduğunu, yapılmış olan dava konusu haberlerin asılsızlığı bu davalarla dahi kanıtlandığını, müvekkil şirkete ait … Gazetesi’nin mevcut oturmuş bir okuyucu kitlesi bulunduğunu, bu kitle ulusalcı, Kemalist, cumhuriyetçi, laik devlet anlayışını savunan ve demokratik bir toplumu içinde özümseyebilmiş bir kitle olduğu, … Gazetesi sadece yayıncı olup; ne hükümetten ne de cemaat diye tabir edilen oluşumdan hiçbir beklentisi olmayan sadece haberini yaparak, tarafsızlığını koruyarak tirajını 350.000’lere kadar çıkarmayı başarmış bir gazete olduğu, gazete satabilmek için halkı iyi bilmek ve o halkı gazeteye yansıtabilmek gerektiğini, müvekkili şirkete ait … Gazetesi’nin logosu kullanılmak suretiyle tamamen gerçeğe aykırı ifadeler ile müvekkili cemaate ve …. …’e yakın bir medya organı gibi gösterilmeye çalışıldığı ve kamuoyu nezdindeki tarafsızlığı şüpheye düşürülmek istendiğini, müvekkili şirkete ait gazete, gerçekleri gizleyen, taraflı bir gazete olarak lanse edilerek hakkında hukuka ve maddi gerçeğe aykırı birtakım iddialarda bulunulduğunu, ihtilaf konusu haberlerin ve kullanılan … Gazetesi logosunun haksız rekabet teşkil ettiği ve müvekkili şirketin kişilik haklarına ağır şekilde zarar verdiğini, TTK’nın 56., TBK 58.maddeleri uyarınca kişisel değerlere saldırı halinde manevi tazminata hükmedilebilmesi için; kişilik haklarına bir saldırının olması, bu saldırının hukuka aykırı olması ve kişinin haksız saldırı nedeniyle manevi zarara uğramış olması gerektiğini, kişinin onur ve saygınlığının korunmasına ilişkin M.K 24.maddesi, B.K 58.maddesi Anayasının 24. Maddesinde düzenlenen hükümler basın özgürlüğünün özel hukuk alanındaki sınırlamaları olduğunu, MK 24-25 maddeleri gereği ve hükmü doğrultusunda iş bu saldırıların tedbiren durdurulmasını, bu nedenlerle dava konusu haksız rekabet ve manevi haklara tecavüz teşkil eden yayınlar nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve men’ i, her bir haber için ayrı ayrı 40.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsil olarak tahsili ve kararın en yüksek tirajlı iki gazetede ve … Gazetesi’nde ve ….com.tr isimli sitede masrafı davalılardan alınarak ilan edilmesine, ayrıca saldırıların telafisi imkansız zararlara sebebiyet vermemesi açısından müvekkillerim aleyhindeki … Gazetesi ile ….com.tr isimli internet sitesindeki haberlerin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile basın özgürlüğü çerçevesinde mevcut bir durumun sorgulanması şeklinde hazırlanmış olan haberler, görünen gerçeğe yani olay ve iddiaların beliriş biçimine uygun olduğunu, basın özgürlüğü ifade ve eleştiri hakkı kapsamında kaldığını, manevi tazminatı gerektirecek haksız bir fiilin ve doğmuş bir zararın mevcudiyetinden bahsedilebilmesi mümkün bulunmadığını, müvekkili …’ın pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, … Gazetesi’nin yayın sahibi … Gazete Dergi Basım A.Ş olduğunu, müvekkili … eser sahibi olmadığı gibi yayın sahibi, tüzel kişi temsilcisi veya yönetim kurulu başkanı olmadığını, müvekkilinin Genel Yayın Yönetmeni olmasından ötürü kanunda yer almayan bir sorumluluğun kendisine yüklenmeye çalışılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davanın müvekkili … açısında öncelikle husumetten reddini gerektiğini, davaya konu haberler, basında yer almış ve gündem yaratmış olayların, kamuoyuna yansıdığı şekliyle haber konusu edildiği ve bu çerçevede sorgulandığı yayınlar niteliğinde olduğunu, davacı şirketin sahibi olduğu … Gazetesi’nin Yayıncılık anlayışının basın özgürlüğü çerçevesinde sorgulanmış olması hukuka uygun olduğunu, dava konusu yayınlar bu çerçevede kamuoyuna yansıyan …. …’in ve yakın çevresinin ses kayıtlarına dayanan; bahsi geçen iddia ve olaylar ile kişilere ilişkin bulunan haberlerden ibaret olduğunu, … Gazetesi’nin yayınlarının daha da dikkat çeker hale gelmesinde başlıca etken … Muhabir … ile …. …’in yakınındaki isimlerden bir olan … arasındaki telefon konuşma kayıtlarının internete düşmek suretiyle kamuoyuna yansıtıldığı, bu hususun dava dilekçesinde de reddedilmediğini, davacılar tarafından … Gazetesi Muhabiri …’ın … Cemaatinin lobiler ve finans dünyasıyla ilişkiler sorumlusu olduğu ileri sürülen … ile görüştüğü dava dilekçesinde açıkça belirtildiğini, aynı zamanda bu ses kayıtları pek çok gazete ve internet sitesince de haber haline getirilerek yayınlandığını, tarafların birbirleriyle konuşma biçimleri, … isimli kişinin başta Ülkemiz açısında olmak üzere son derece ciddi ve önem arzeden, hatta dehşet yaratıcı iddia ve olayları tüm açıklığı ile konuştuğu ve bunu bir gazeteciye röportaj verir gibi değil bir arkadaşıyla konuşur gibi paylaştığı dikkate alındığında, ortada bir gazetecilik faaliyeti ile açıklanabilecek durumun söz konusu olmadığını, kaldı ki … Gazetesi Muhabirine anlatılan bu konuların hiçbiri … Gazetesi’nde haber olarak da yayınlanmadığını, bu durumun dahi başlıbaşına … Gazetesi’nin ve yayıncılık anlayışının sorgulanması ve eleştirilmesi için yeterli ve son derece haklı bir neden olduğunu, bununla beraber … Gazetesi’nin diğer pek çok gazetenin haber yaptığı gündem yaratmış olayları manşetlerine taşımadığı veya haber olarak aktarmadığı da ayrıca davaya konu haberlerde sorgulanan hususlardan biri olduğunu, davaya konu 27.01.2014 tarihli haberde bahsi geçen, davacı gazetenin 26.01.2014 tarihli nüshasına ilişkin manşet haberi de bunlardan biri olduğunu, tüm bu hususların görünen gerçekler çerçevesinde değerlendirme konusu yapılması ve akıllarda uyanan sorular çerçevesinde sorgulanmak suretiyle haber haline getirilmesi basın özgürlüğünün ve haber verme hakkının bir gereği olduğunu, dava konusu haberlerde bahsi geçen iddiaların sorgulanmasına sebep olan, aylardır kamuoyuna yansımakta olan gelişmeler ve aynı zamanda yıllardır haberlere konu …. … hakkında kitaplara konu olacak kadar tartışılıp sorgulanmakta olan hususlar olduğu, dava konusu haberler de bu bağlamda, basın özgürlüğü çerçevesinde yapılmış ve mevcut bir durumu sorgular nitelikte yayınlar olduğunu, Sayın Başbakan tarafından ” Devlet İçinde Devlet” Paralel Yapılanma”, ” Paralel Devlet”, “Paralel Örgüt” ve benzeri şekillerde tanımlanan, cemaate dair yapılanmaya ilişkin girişilen hukuki mücadeleler çerçevesinde …. … hakkındaki yıllardır var olan iddialar yeniden gündeme geldiğini, kaldı ki yıllardır …. … ve cemaatinin devlet içinde yapılanmasına dair özellikle 2007 ve 2010 yıllarında itibaren birçok kitap yazıldığı ve haber yapıldığını, yaşanan son gelişmelerin ardından internette yayınlanan ve …. …’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla cemaatin yapısına, işadamları, gazete patronları ve gazeteciler ile bağlantılarına ilişkin bilgiler kamuoyu tarafından öğrenildiğini, davaya konu haberler de tüm bu görünen gerçekler çerçevesinde ortaya çıkan olay ve iddiaların basın özgürlüğü kapsamında sorgulanmasından ibaret olduğunu, 17 Aralık’ta da bir düğmeye basılmışçasına başlatılan operasyonun ardından devlet içerisindeki devlet dışı yapılanmaların varlığının gün yüzüne çıkması, bu bağlamda Sayın Başbakan tarafından kamuoyuna yapılan açıklamalar göz önüne alındığında devlet içerisinde yapılandığı iddia edilen cemaatin lideri olan …. … hakkındaki iddiaların haber yapılması hayatın olağan akışına uygun olduğu gibi, eleştiren, sorgulayan ve mevcut durumu değerlendiren yayınlar yapmak da bir o kadar basın özgürlüğü kapsamında hukuka uygun olduğunu, haberlerin konusu itibariyle yayınlanmalarında kamu yararı bulunduğunu, kaldı ki sadece davacıların beyanına dayanarak haberlerin gerçek dışı olduğu sonucuna ulaşılması da mümkün olmadığını davacılar kendi subjektif beyanları doğrultusunda olay ve iddialara açıklık getirmekte olup bunun ise haberlerin gerçek dışı olduğuna delil teşkil edemeyeceğini, olay ve iddiaların taşıdığı önem dikkate alındığında, söz konusu haberin yayınlanmasının kişi ve kurumları mağdur etmek yerine olayların ve sorumluların açığa çıkmasına, yetkili mercilerce konuya gerekli dikkat ve özenin gösterilmesine vesile olacağı; özellikle de olayların örtbas edilmesine imkan verilmemesinin sağlanacağını, manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığı gibi aynı zamanda istenen tazminat miktarı da fahiş olduğunu, bu nedenlerle haksız ve yerinde olmayan ihtiyati tedbir ile manevi tazminat ve kararın yayınlanması taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının davasına dayanak yaptığı gazetelerin incelenmesinde;
… Gazetesi’ nin 29.12.2013 tarihli nüshasında ” Abi’ nin …’ sü” başlıklı haberde ” Emniyet’teki paralel yapının ‘Abi’si …’in (…) gerçek yüzü meydana çıktı. …, … ajanı ….’ın talimatlarını polisteki uzantılara ‘Abi’nin ilettiğini yazdı. Devletin adın adım izlediği …, ortaya çıkıp konuşmak yerine avukatına açıklama yaptırdı.” kendisine iftira edildiğini” söyledi. Bu savunmaya ise … Gazetesi sayfalarında yer verdi. Akıl …’dan … Abi’den; ” …” kod adını kullanan cemaat’in Emniyet Abisi, 17 Aralık operasyonunda aktif rol aldı. Ekiplere talimat yağdırdı. … ajanı ….’dan aldığı talimatları da polislere saniye saniye aktardı. “Abi’ ye …” başlığıyla 13 sayfada yer verilmiştir. Haber içeriğinde :Emniyet’in Abi’si …, ‘li ajan …. ile gizli gizli görüşmelerine savundu. Ama kendisi değil avukatı konuştu. En büyük destekçisi ise … gazetesi oldu. ” Paralel devletin ” Emniyet’teki Abi’si …’in gerçek yüzü ortaya çıktı. ” …” lakabıyla tanınan …, … adına kayıtlı … nolu hattı kullandı. Bu numara üzerinden ‘nin … Büyükelçiliği’nde görevli …. ile sık sık görüşmeler yaptı. … ajanı olduğu belirtilen …’dan talimatlar alan …, bunları Emniyet’teki örgütlenmeye anlattı…. … de bu ilginç bağlantıları yazdı… … üzerinde oynanan çirkin tezgahları ortaya çıkardı. …’den açıklama: Devletin adım adım izlediği … ise avukatına açıklama yaptırdı. İftira atıldığını söyleyip masumiyet dizeleri sıraladı…. … gazetesi de bu savunmaya sayfalarında geniş yer verdi. Desteğini gösterdi. Öte yandan …. …’nin avukatı …,” Emniyet İmamı” haberlerinin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. ” Müvekkilim hiçbir zaman hukuka aykırı eylem içerisinde olmadı” dedi. ” şeklinde haber yapıldığı,
… Gazetesi’ nin 27.01.2014 tarihli nüshasında ” Hocanın …’sü” başlıklı haberde ” …, …’nın …’deki saraylarını bir bir deşifre etti. Boğaz kıyısında hazırlanan muhteşem yalıyı da gündeme getirdi. Hoca’nın da cemaatin de sesi kesildi. Saray skandalını unutturma görevini ise … üstlendi. Başbakan’ın …’de gizli villası olduğunu iddia etti. Yetmedi. …’da başka birine ait çiftliği de … ailesine verdi! ‘Demokrasi’ çığırtkanı … , cemaat medyasını solladı. …. … için yapılan malikaneleri görmezden gelerek, nereye saldıracağını şaşırttı. 17 Aralık Operasyonu, yargı ve polisin içine sızan ” paralel yapıyı” gün yüzüne çıkarttı. Hatta bu yapıyı okyanus ötesinden yönettiği iddia edilen …. … için …’de büyük hazırlıklar yapıldığı öğrenildi. …, operasyonun ardından beddualar eden … için …, … ve Bebek’te ” işadamı müritleri” tarafından malikaneler yapıldığını deşifre etti. Cemaat basını, konuyla ilgili sessizliğe bürünürken, kendisini ” tarafsız” olarak nitelendiren … gazetesi ise okuyucularını şaşırttı. Gazeteye üç maymunu oynadı: …, Hoca’nın malikanelerini görmezden gelerek, …’in …’sü kesildi! Demokrasi kelimesini dilinden düşürmeyip, paralel darbe girişimi karşısında 3 maymunu oynayan gazetenin, dün Başbakan … …’ın dünürüne ait olduğu iddia edilen …’daki çiftliği manşete taşıması dikkat çekti. Bu durum, cemaatin yasa dışı faaliyetlerine arkasına dönüp iktidarı hedef alan gazetenin beslendiği güçleri merak konusu haline getirdi. …’da … tarafından … için malikane yapıldığı iddia edilmiştir. Aynı şekilde … ve …’de de Hoca için lüks villalar yapıldığı öğrenilmiştir. ” şeklinde haber yapıldığı,
… Gazetesi’ nin 01.02.2014 tarihli nüshasında ” …” başlıklı haberde “Dinlemeye takılanlardan biri de …’in …’da yaşayan sağ kolu, … oldu. “, ” … ile … muhabirinin arasındaki diyaloglardaki kayıtlarda kasetler de anlatılıyor. Söz Konusu konuşmada kasetlerin …’in bağlantıda olduğu bir kaynaktan verildiği söyleniyor.
… Gazetesi’ nin 02.02.2014 tarihli nüshasında “Kim Bu … Muhabiri” başlıklı haber de “Cemaatin …’daki ‘Abi’si ile darbeyi, … terörünü ve …’le işbirliğini konuştu. Tek satır yazmadı. Baronlarla el ele verip …’ye kumpas kuran örgütün kilit ismi …’la … Muhabirinin sık sık konuştuğu ortaya çıktı. Tapelerde yer alan bu görüşmelerin hiç haber yapılmadığı da anlaşıldı. Skandal konuşmaların, gazetecilik faaliyetinden uzak olduğu dikkat çekti. … terörünün yeniden başlaması, cemaatin …’le işbirliği ve darbe planları dinleyenleri şoka etti. Laiklik iddiasıyla yayın yapan gazetenin yakınlığı okurlarını kızdırdı. … cemaatinin dış ilişkiler imamı olduğu iddia edilen …, bütün kirli planlarını … gazetesinin bir muhabirine anlatıyor. Ulusalcı bir yayın politikası izlemesine rağmen 17 Aralık’tan beri cemaat medyasının savunmadığı kadar …. … ve camiasını savunan …’de bu muhabirin kim olduğu sorusu kafaları karıştırdı. Bu arada …’nün de aslında cemaatin bir yayın organı olduğu fikri de bu kayıtlarla güçlenmiş oldu. Bu arada gazetenin bu kadar bilgiye sahip olduğu halde hiç haber yapmaması da etik dışı bulundu.
… Gazetesi’ nin 03.02.2014 tarihli nüshasında ” Cemaatin …sü Kim” başlıklı haberde “…. …’in tapeleri, sağ kolu …’in … gazetesi ile gizli ilişkisini de gözler önüne serdi. Ancak bu gazete, darbe itirafını bile haberleştirmedi. …, çok tecrübeli bir ismin yaptığı temaslar ortaya çıkınca zor durumda kaldı. Genç bir muhabirin adını vererek,” Haber için görüşmüştük” yalanına sarıldı. ” Kim bu …’ ın …’ sü” başlığıyla 12.sayfada “…’e en yakın isimlerden olan …’in … gazetesine, paralel devletin darbe planını satır satır anlattığı ortaya çıktı. Ama darbeye çanak tutan gazeteden tek ses çıkmadı. Devlet içinde paralel yapı kurarak darbe yapmaya çalışan … cemaatinin lideri …. …’e ait son ses kayıtları yankı getirmeye davam ediyor. …’in iş adamlarıyla girdiği çıkar ilişkililerinin yanı sıra hocaya en yakın isimlerden bir olan …’in sözleri de tartışılıyor. Kayıtlarda …’le günde üç kez görüştüğünü hatta …’da bulunduğunu söyleyen Yapı A.Ş’nin sahibi …, … Gazetesi’nin muhabirine itiraflarda bulunuyordu. Yanlış Muhabir, …’in satır satır anlattığı darbe planını dinleyen ve not eden … muhabirinin kimliği ve bu konuları neden haber yapmadığı ise merak konusu oldu. … dün bu muhabirin … bürosunda göre yapan V.T olduğunu bildirdi. Ama yaşı genç olan bu kişinin kayıtlardaki muhabir olmadığı anlaşıldı. İçerideki …ci, … ayrıca 6 Temmuz 2013 tarihinde V.T imzalı” Cemaat destekli … Partisi yolda” haberinde cemaatin parti kuracağı bilgisini haberleştirdiğini belirterek kendisini savunmaya çalıştı. Ancak … ile yapılan görüşmeler öncesinde bu haberi nasıl yazdıkları ise muamma olarak kaldı. …’nün bu tutumu üzerine, …. …’e çok yakın olan bir ismin yakın bir akrabasının gazetede çalıştığı ve onun korunduğu iddiaları ortaya çıktı. ” şeklinde haber yapıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … dosyaya sunduğu rapor ile tarafların her ikisinin de kamuoyunu aydınlatmak üzere yayın yapan ve birbirleri ile rekabet ilişki içinde bulunan yayın kuruluşları olduğu, yayın kuruluşlarının birbirlerine karşı açtıkları haksız rekabet davalarında içsel ve dışsal bakın özgürlüğü ile kamuoyunun bilgi edinme hakkının göz önünde tutulması gerektiği, ancak var olup olmadığı var olsa bile … Gazetesi muhabiri tarafından gerçekleştirildiği söylenen bir röportajın yayınlanmamasından hareketle … Gazetesinin 27/01/2014 tarihli “Hocanın …sü” ibareli manşeti ile …nün aslında cemaatin bir yayın organı olduğu şeklindeki 02/02/2014 tarihli haberin ve 03/02/2014 tarihli “cemaatin …sü kim” ibareli haberlerde gereksiz yere incitici ve davacı yayın kuruluşunun okuyucusunu hedefleyen unsurların olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Uyuşmazlık, davalıların yayın yolu ile gerçekleştirdikleri eylemlerinin davacıya karşı haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Yasanın 54.maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
Haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı hukuka uygun ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Kanun ne “dürüst” ne de “bozulmamış” rekabeti tanımlamıştır. “Dürüst” terimi için kaynak kanunun … metninde “saf, karışık ve katışık olmayan” anlamına gelen “lauter” …ğü için kullanılmıştır. Fransızca metinde ise “loyale” …ğü yer almaktadır. … …ğün sözlükte çeşitli karşılıkları vardır: Sadık, dürüst ve haksız olmayan gibi. Dürüst …ğü Fransızca “loyale”den çevrilmiştir. Ancak, hüküm yorumlanırken bu …ğe Almancadaki “saf, karışık, katışık olmayan” anlamı da verilmeli, ayrıca dürüst kelimesi, sadece doğru veya kanunlara uygun şeklinde anlaşılmamalıdır. Kastedilen saf, geniş anlamda, kurallara uygun, dürüst rekabettir. Hukuka uygun rekabet kanunî rekabete, kanun kurallarına uygun olarak yapılan rekabete öz…emez. Hukuka uygun rekabet, oyunun dürüstlük kurallarına, centilmenliğe uygun olarak oynandığı katışıksız, saf bir rekabettir. “Bozulmamış” rekabet ise güven duyulan bir anlamda “hilesiz” demektir.
Rekabet hükümleri yukarıda vurgulanan “hukuka uygun/saf/dürüst” ve “bozulmamış” rekabeti tüm katılanların menfaatine sağlar. Tüm katılanlar ile rekabet hukukunun ünlü üçlüsü kastedilmiştir: Ekonomi, tüketici ve kamu. “Katılanlar” gibi çok geniş bir …ğün kullanılması ile rekabet kurallarının rakipler arası ilişkilere öz…mesinin yolu kapatılmıştır.
İkinci fıkra haksız rekabete ilişkin ilkeyi koymaktadır. İlkenin taşıyıcı kolonu dürüst davranış kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırılık ya davranışlarla ya da ticarî uygulamalarla olur. Davranışlar ve ticarî uygulamalar iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı olabilir. İsviçre Kanununun gerekçesinde ifade edildiği üzere dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticarî uygulamalar rekabetin işlevsel kurallarını zedeler, rekabetten beklenen sonuçların alınmasını engeller. Buradaki, yani rekabet hukukundaki dürüstlük kuralları İsviçre öğretisinde belirtildiği gibi Türk Medenî Kanununun 2. maddesinin birinci fıkrası hükmündeki dürüst davranış kuralları ile tam örtüşmeyebilir. Çünkü Türk Medenî Kanununu 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralları sözleşmesel veya önsözleşmesel temelde ve taraflar arasındaki ilişkide var olan güvenle ilgilidir. Rekabet hukukunda ise bu anlamda taraf mevcut olmayabilir. Çoğu kez bir haksız fiil konumu bile söz konusu olabilir.
TTK’nın 55/1 maddesine göre “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar arasında, haksız rekabet hallerinin başlıcaları içerisinde gösterildiği gibi TTK’nın 58.maddesinde de haksız rekabetin basın vasıtasıyla işlenmesi halinde basının mesuliyeti hüküm altına alınmıştır. Madde, 6762 sayılı Kanunun 60.maddesinden aynen alınmıştır.
Kötüleme soyut olaya göre karalamayı, perdelemeyi, değerini küçümsetmeyi ve düşürtmeyi kapsar. Kötüleme iki eylemle ifade edilmiştir: yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalar. Bu iki eylemin de nesnel bir değerlendirme ile gerçek olmaması gerekir; yani kötülemede bulunanın açıklamaları gerçekse haksız rekabet oluşmaz. “Yanlış” …ğü hükmün amacını açıkça belirtmektedir. Öğretide ve bazı mahkeme kararlarında “yanıltıcı” kavramı; iş ürününe, faaliyete, mallara veya fiyata ilişkin açıklamanın veya nitelendirmenin, takdim ediliş tarzının, seçilen …klerin, resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenimle, bunların açıklama konusunu olduğundan değişik ve olumsuz algılaması şeklinde ifade edilmiştir. “Yanıltıcı” ibaresi hedef kitle veya farklı bir deyişle muhatapla birlikte değerlendirilmelidir. Gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargılarıdır; amacın aşılmasıyla yargılar (eleştiri de denilebilir), gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmiştir. Ölçüsüzlük ve üslup gerçek payının mevcudiyetine rağmen eleştiri kavramı ile uyuşmuyorsa, eleştiri (beyan) inciticidir. Ölçüsüzlük hatta gerçeğe uygunluk sınırını zorluyorsa, gene gereksiz yere inciticilikten sözedilir. “Mal” ile gerçek anlamda ticarete konu, bir gereksinime cevap veren bir şey kastedilmiştir. İş ürünü ise çok daha geniştir. Bir patent, tasarım, makale, film, sahneye koyuş, bir icra iş ürünüdür. Kötüleme sebebiyle hükmün uygulanabilmesi için kusurun varlığı şart değildir. Hüküm “başkasının” yani doğrudan bir kişinin veya kişiliği olmayan bir topluluğun kötülenmesi halinde de uygulanır.
TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse maddede belirtilen davaları açabilecek ve aynı maddenin d bendi uyarınca kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini ve e bendi uyarınca da Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebilecektir.
Borçlar Kanunu 58 .maddenin Türk Ticaret Kanunu’nun 56. maddesi ile birlikte mütalaası ile çıkan sonuca göre de davacının iktisadi menfaati yönünden zararın veya tehlikenin ve davalının kusurunun olması kafi bir sebeptir. Menfaat ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi şöhretin korunması amaçlanmaktadır.
Öte yandan Basın özgürlüğü Anayasa uyarınca her ne kadar güvence altına alınmışsa da hiç şüphesiz ne basın özgürlüğü ne de bu özgürlüğün sonucu tanınan ayrıcalıklar sınırsız değildir. Basın özgürlüğünün de kişi ve toplum yararı açısından sınırlandırılabileceği kuşkusuzdur. Basın haber verme fonksiyonunu yerine getirirken gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık kurallarına uymakla yükümlüdür. Haber verme hakkı ancak bu sınırlar içinde kaldığı müddetçe hukuka uygundur. Sözünü ettiğimiz temel kurallardan olan, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık, haber gerçeği yansıtsa bile, kullanılacak dil ve ifadenin, yapılacak niteleme ve yorumun, haberin verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde bulunmasını öngörür. Yine yayın yoluyla yapılan bir eylemin kişilik haklarına aykırılık teşkil edip etmediği gerçeğe uygunluk, kamusal ilgi ve toplumsal yarar, güncellik ve şekle uygunluk unsurlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek tespit edilmelidir. Hukuka uygunluğun diğer tüm ilkeler bulunsa bile, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadeler hukuka aykırı olabilir. Herhangi bir haber gerçeğe ne kadar uygun olursa olsun, haber verilişinin gerektirmediği tahkir edici bir dilin kullanılması durumunda, hukuka uygunluk durumu söz konusu olamaz. Kullanılan ifadenin, habere konu olan olay ile düşünsel bir bağlantısının bulunması zorunludur. Bu zorunluluğu aşan ve kişiyi objektif yönden tahkir edici ifadelerin kullanılması durumunda bu hakkın sınırı aşılmış, hukuka uygunluk sebebi ortadan kalkmış olur. Diğer bir deyişle yapılan beyan gerçek payı taşımasına rağmen beyanın üslubu, ölçüsüzlüğü veya zamanı itibarı ile amacın aşılması söz konusu olabilir.Kötüleme sebebiyle haksız rekabet oluşabilmesi için kusurun varlığı gerekli değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde;
29/12/2014 tarihli gazetede “abinin …sü” başlığı ile verilen haberde paralel yapının abisi olarak belirtilen kişinin avukatının açıklama yaptığı ve davacı gazetenin savunmaya yer verdiğinin belirtildiği, haberin 13.sayfadaki devamında da “abiye …” başlığı ile … gazetesinin savunmaya geniş yer verdiği, desteğini gösterdiğinin belirtildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere 6102 sayılı Yasanını 55/1.maddesi uyarınca başkalarının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek dürüstlük kuralına aykırı davranış olarak ve haksız rekabet hallerinden sayılmış olup, somut durumda haberde kullanılan ifadelerin bu kapsamda kalmadığı, amacını aşan bir değer yargısı olmadığı, yazının yazılış biçimi ve şekli, yazıda kullanılan ifadelerde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
01/02/2014 tarihli gazetede …’in …’da yaşayan sağ kolu …’in ses kayıtlarından bahsedilerek, bu kişinin 17 Aralık operasyonlarını önceden bildiği, … gazetesi muhabiri ile telefon görüşmesi yaptığının belirtildiği ve görüşme içeriklerine yer verildiği, haber içeriğinde davacı gazeteye yönelik yukarıda açıklanan kapsamda kalan ve hukuka aykırı olarak nitelendirilebilecek bir söylem bulunmadığı gibi bu haber içeriği konusunda da bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar alınmış, ancak bilirkişi ücreti yatırılmadığından inceleme yaptırılamıştır. Dolayısı ile, davalı gazetenin haber içeriğinin hukuka aykırı olduğunu iddia eden davacı, bu noktada ispat külfetini yerine getirememiştir. Kaldı ki, gazetede yayınlanan haber içeriğinde de muhabir ile … arasında geçtiği belirtilen konuşmaların verildiği, … gazetesine yönelik bir ifade kullanılmadığı, bu hali ile haksız rekabet teşkil ettiğinden söz edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
03/02/2014 tarihli gazetede “cemaatin …sü kim” başlığı ile verilen haberde …’in tapelerinin sağ kolu … ile … gazetesinin gizli ilişkisini gözler önüne serdiği, gazetenin darbe itirafını haberleştirmediği, …’nün zor durumda kaldığı, genç bir muhabirin adını vererek haber için görüştüğü yalanına sarıldığının belirtildiği; iç sayfada ise ” kim bu ….’ın …sü” başlığı altında ses kayıtlarından bahsedilerek, …’in … gazetesi muhabirine itiraflarda bulunduğu, muhabirin bu konuları neden haber konusu yapmadığının merak konusu olduğu, … gazetesinin bildirdiği kişinin kayıtlardaki muhabir olmadığının anlaşıldığı, … …’e çok yakın bir ismin … gazetesinde çalıştığı ve onun korunduğu iddialarının ortaya çıktığı, …’e en yakın isimlerden olan …’ın … gazetesine paralel devletin darbe planını satır satır anlattığı, darbeye çanak tutan gazeteden tek bir ses çıkmadığının belirtildiği; anılan haber içeriğinin de … gazetesi muhabiri ile … arasında geçtiği belirtilen konuşmanın ses kayıtlarına dayalı olduğu, ses kayıtlarının içeriğinin yukarıda belirtildiği üzere denetlenemediği, haber içeriğinde … gazetesinin ve muhabirinin yapmadığı bir haberden bahsedildiği, gerek haber içeriği gerek kullanılan ifade itibari ile ölçüsüzlük bulunmadığı, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
27/01/2014 tarihli gazetede “hocanın …sü” başlığı altında …’in …’nın saraylarını bir bir deşifre ettiği, saray skandalını unutturma görevini ise …’nün üstlendiği; iç sayfada “…’in …sü ” başlığı altında demokrasi çığırtkanı …’nün cemaat medyasını solladığı, … için yapılan malikhaneleri görmezden gelerek nereye saldıracağını şaşırdığı, cemaat basının sessizliğe bürünürken kendisini tarafsız olarak nitelendiren … gazetisinin okuyucularını şaşırttığı, üç maymunu oynadığı, …’in …sü kesildiği, demokrası kelimesini dilinden düşürmeyip paralel darbe girişimi karşısında üç maymunu oynayan gazetenin, cemaatin yasa dışı faaliyetlerine arkasını dönüp iktidarı hedef alan gazetenin berlendiği güçleri merak konusu haline getirdiği yönünde haber yapıldığı, haber içeriğinde … gazetesinin …’e ait sarayları haber yapmamasının eleştirildiği ancak bu eleştiri yapılırken, gazetenin …’in …sü olduğu, skandalı unutturma görevini üstlendiği, cemaat medyasını solladığı, …’in …sü kesildiği, darbe girişimi karşısında üç maymunu oynadığı, cemaatin yasa dışı faaliyetlerine arkasını döndüğü, beslendiği kaynakların merak konusu olduğu ifadelerine yer verildiği, yapılmayan bir haber nedeni ile kullanılan bu ifadelerin haber verilişinin gerektirmediği tahkir edici bir dil olarak kabul edilmesi gerektiği, kullanılan dil ve ifade yapılan nitemele ve yorumun haber verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde olmadığı, bu itibarla eleştiri kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
02/02/2014 tarihli haberde “kim bu … muhabiri” başlığı altında cemaatin abisi ile darbeyi, … terörünü ve … ile işbirliğini konuştuğu, tek satır yazmadığı, …la … muhabirinin sık sık konuştuğu, tapelerde yer alan görüşmelerin hiç haber yapılmadığı, skandal konuşmaların gazetecilik faaliyetinden uzak olduğu, laiklik iddiası ile yayın yapan gazetenin cemaat ile yakınlığının okuyucularını kızdırdığı; iç sayfada “kim bu …” başlığı altında … cemaatinin dış ilişkiler imamı olduğu iddia edilen kişinin kirli planlarını … gazetesinin muhabirine anlattığı, ulusalcı yayın politikası izlemesine rağmen 17 Aralıktan beri cemaat medyasının savunmadığı kadar … ve camiasını savunan …’de bu muhabirin kim olduğu sorusunun kafaları karıştırdığı, bu arada …’nün de aslında cemaatin bir yayın organı olduğu fikrinin de kayıtlarla güçlenmiş olduğu, hiç haber yapmamasının etik dışı bulunduğu yönünde haber yapıldığı, bu haberde de … gazetesi muhabirinin görüşmelerinin haber yapılmamasının eleştirildiği, ancak haber yapmama sonucunda davacı gazetenin cemaat ile yakınlığı, cemaat medyasından daha fazla … ve camiasını savunduğu, cemaatin yayın organı olup kayıtlarla bu fikrin güçlendiği yönünde, eleştiri kapsamında değerlendirilemeyecek amacını aşan gereksiz yere incitici değer yargılarına yer verildiği, yapılmayan bir haber nedeni ile kullanılan bu ifadelerin haber verilişinin gerektirmediği tahkir edici bir dil olarak kabul edilmesi gerektiği, kullanılan dil ve ifade yapılan nitemele ve yorumun haber verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davalı şirkete ait gazetede yapılan 27/01/2013 ve 02/02/0214 tarihli yayının, davacı şirketin yayınladığı … Gazetesi’ne yönelik olarak haksız rekabet oluşturacak yayın niteliğinde bulunduğu; buna mukabil, 29.12.2013, 01.02.2014 ve 03.02.2014 tarihli yayınların gerek içerik olarak gerek ispat külfeti bağlamında, haksız rekabet teşkil ettiğinin ortaya konmadığı nazara alınarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacılardan … Gazetesi imtiyaz sahibi …’a yönelik doğrudan haksız rekabet oluşturan bir eylem söz konusu olmadığından bu davacı bakımından davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir. Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 05/06/2017 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı. Yine davalı … aleyhine, genel yayın yönetmeni olması nedeni ile dava açılmış ise de davalının şirket ortağı olmadığı, hukuki sorumluluğu bulunmadığı nazara alınarak bu davalıya yönelik istemin, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 28/03/2016 tarih, … esas ve … karar sayılı ilamı.
Yukarıda açıklanan çerçevede davanın kısmen kabulü kısmen reddi yönünde aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının 29.12.2013, 01.02.2014 ve 03.02.2014 tarihli yayınlar nedeniyle açmış olduğu davanın reddine,
2-Davacının 27.01.2013 tarihli “Hocanın …sü” başlıklı ve 02.02.2014 tarihli ” Kim bu … muhabiri” başlıklı yayınlar nedeniyle açtığı davanın kısmen kabulü ile her bir haber için ayrı ayrı takdiren 30.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Gazete Dergi Basım A.Ş’den tahsili ile davacı …ye verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
Kararın tirajı en yüksek 2 gazetede masrafı davalıdan alınarak ilanına,
3-Davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
4-Davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
5-Davacı …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 6950,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı … Gazete Dergi Basım A.Ş’den tahsili ile davacı …ye verilmesine,
6-Davalı … Gazete Dergi Basım A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10.maddesine göre belirlenen 6950,00 TL vekalet ücretinin davacı …den tahsili ile davalı … Gazete Dergi Basım A.Ş’ye verilmesine,
7-Davacı … tarafından açılan dava aktif husumet yokluğu nedeni ile reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin bu davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
8-Davalı … aleyhine açılan dava pasif husumet yokluğu nedeni ile reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 ve 7/2.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından karşılanan 782,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre belirlenen 234,60 TL’sinin davalı … Gazete Dergi Basım A.Ş’den tahsili ile davacı …ye verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; davalılar tarafından karşılanan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm tesisine mahal bulunmadığına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 19/07/2018
Katip Hakim