Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/479 E. 2018/748 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/479 Esas
KARAR NO : 2018/748
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/12/2012
KARAR TARİHİ : 26/06/2018
Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalı … yönetimindeki … plaka sayılı motosikletin, 20/01/2012 tarihinde, karşıdan karşıya geçmekte olan davacı küçük …’a çarparak, hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına neden olduğunu, olayla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma numaralı dosyasıyla soruşturma yapıldığını, davacı küçüğün kaza sonrası … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde üç ay yataklı tedavi gördüğünü, iki ay onbeş gün yoğun bakımda kaldığını, bir seri ameliyat geçirdiği, tedavisinin halen sürdüğünü, ancak tamamen iyileşmesinin mümkün olmadığınü, sürekli malul hale geldiğini, davacı anne ve babanın, çocuklarının geçirdiği kaza nedeniyle aylarca hastanelere gelip gitmek zorunda kaldıklarını maddi ve manevi zarara uğradıklarını beyanla öncelikle davalılar adına kayıtlı taşınmaz bulunması halinde, tapu kaydına tedbir konulmasına, kazaya neden olana aracın trafik kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan, davacı anne ve babanın her biri için 10.000,00 TL, davacı kardeşlerin her biri için 5.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, olmak üzere toplam 55.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, kazaya neden olduğu öne sürülen motosikletin, kaza tarihini de kapsayacak şekilde müvekkili tarafından ZMMS ile sigortalandığını, davacıların tedavi gideri ve geçici iş göremezlik zararlarının 6111 sayılı Yasa uyarınca SGK tarafından karşılanması gerektiğini, bakıcı giderlerinin de buna dahil olduğunu, olaydaki kusur durumlarının ve davacı küçüğün sürekli iş göremezlik zararının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin bu zarardan sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz istenilemeyeceğini, müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını savunmuş, davacıların, tedavi gideri, bakım gideri ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin talepleri ile, yargılama masraflarına ilişkin taleplerinin ve tazminata, kaza tarihinden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile, kazanın meydana gelmesinde, davacı küçüğün kusurlu olduğunu, dava dilekçesinde fahiş miktarda tazminat talep edildiğini, olayda ki kusur durumlarının ve zararın tespit edilmesi gerektiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ilk olarak … 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sırasına kayıtla açılmış, bu mahkemenin 24/10/2013 tarih ve … karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Görevsizlik kararı veren Mahkemece ve Mahkememizce yapılan tahkikat kapsamında davacılar çocuğunun kaza nedeni ile gördüğü tedaviye ilişkin tedavi evrakı getirtilmiş, sigorta hasar dosyası istenilmiş, davacılar ve gerçek kişi davalıların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmış, kazaya ilişkin ceza dava dosyası istenilmiştir.
Davacılar çocuğunun yaralanması nedeni ile iş göremezliği bulunup bulunmadığı, var ise oranı hususunda Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesinden rapor talep edilmiş, tanzim edilen raporda %13 sürekli iş göremezlik oranı ve 9 ay geçici iş göremezlik süresi olduğu tespit edilmiştir.
Kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları hususunda … 85.Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince tanzim edilen raporda küçüğün asli ve tam kusurlu ve davalı sürücünün kusursuz olduğu yönünde tespit yapıldığı görülmüştür.
09/02/2017 teslim tarihli olarak dosyaya sunulan heyet raporu ile kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %25 ve küçüğün %75 oranında kusurlu oldukları, geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 27.387,22 TL ve bakıcı giderinin 2044,13 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacılar vekili bu miktar üzerinden davasını ıslah etmiştir.
Kusur oranları hususunda oluşan çelişki nedeni ile …’den seçilen 3 kişilik bilirkişi heyetinden çelişki giderilerek kusur oranlarının tespiti hususunda rapor talep edilmiş, bilirkişi heyetince tanzim edilen raporda davalı sürücü …’in %25 ve küçüğün %75 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir.
Adına velayeten dava açılan ve maddi ve manevi tazminat talep edilen küçük … davanın devamı sırasında vefat etmiştir.
Dava trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine dairdir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Yasa gereğince işleten, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmakla, Yasanın 3.maddesinde tanım çerçevesinde, sürücü ve şoför aracı sevk ve idare eden kişi; araç sahibi araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi; işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Buna göre, kural olarak zarar gören, sürücünün trafik kazasının oluşmasında kusurlu bulunması durumunda Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre sürücüye, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesi hükmünce de motorlu araç işletenine karşı dava açabilecektir. Sürücü ile araç işletenin sorumluluğu BK md 61 anlamında dayanışmalıdır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10, Baskı, s. 264 vd). 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
6098 sayılı Yasanın 49 ve devam maddeleri gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Manevi zarar haksız eylem sonucu kişinin manevi cephesinde meydana gelen zararı ifade eder. Burada kişinin duygu yaşamında uğradığı bir kayıp söz konusu olup kişinin haksız fiil sonucu acı ızdırap ve elemi nedeni ile duygu yaşamında uğradığı bu kaybın giderilmesi bir borç kaynağı oluşturur. Manevi zararın, maddi zarardan farklı olarak, somut olarak kanıtlanması mümkün değildir. Zira kişinin duygu yaşamında uğradığı zararın elle tutulur gözle görülür kanıtlara dayandırılması düşünülemez. Bu nedenle ancak duygu yaşamındaki kaybın dışa yansıyan görüntülerine dayanılarak kanıtlanabilir. Haksız fiil nedeni ile manevi tazminata hükmedilebilmesi için haksız fiilin tüm unsurlarının gerçekleşmiş olması gerekir. Ancak burada haksız fiilin zarar unsuru manevi zarar olarak gerçekleşmektedir. ( Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 5. Baskı)
Manevi zarar tazminatı uğranılan haksız bir eylemden doğan maddi ölçüsü bulunmayan manevi üzüntülerin,duyulan keder elem ve açıların giderilmesini veya dindirilmesini,bozulan ruhsal düzenin dengelenmesini ve yaşama bağlılığı tazelemeyi amaçlayan şahsi menfaatlere yapılan haksız saldırı eyleminin karşılığı olan bir para tutarıdır. BK 47.(6098 sayılı Yasanın 56.maddesi) maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır.Burada amaç zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. BK 47.(6098 sayılı Yasanın 56.madesi) maddesi hükmü özel bir hüküm olup fiziki kişilik değerlerinin yani yaşama hakkı ile vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan hallerde manevi zararların tazminini düzenlemiştir.Sosyal fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldıraya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türü olup amacı kişinin hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi,kişinin duygusal olarak tatmin edilmesidir.Manevi tazminat kişinin çekmiş olduğu manevi acıları dindirmeyi,hafifletmeyi amaçlar.Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. HGK 01/03/2006 tarih ve 2-14/26 sayılı kararı. Ancak böyle bir karşılığın söz konusu olabilmesi için öncelikle kişinin gerçekten manevi tatmin ihtiyacı doğmuş bulunmalıdır.Bu madde kapsamında manevi tazminata kusursuz sorumluluk hallerinde de hükmedilebilir. Hükmedilecek bu para zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminat benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır bir ceza olmadığı gibi mamelet hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. (Zekeriya Yılmaz, Tazminat Sigorta ve Rücu Davaları, 2. Baskı) Manevi zarar tek başına manevi tazminatı gerektirmeyip manevi zarar yanında manevi tazminatı haklı kılan özel durumların bulunması gerekir. Manevi zararın niteliği, zarar gören nezdinde meydana getirdiği ruhi çöküntü, olayın özelliği ve diğer durumlar tazminatı gerektirmelidir. (Hasan Tahsin Gökcan, Tazminat Hukuku, 3. Baskı)
Bu yasal çerçevede tekmil dosya kapsamı incelenip değerlendirilmekle,
Davacılar … ve …’nin oğlu ve diğer davacıların kardeşi …, davalılardan … ‘ a ait, …’in sevk ve idaresinde olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan aracın %25 kusuru ile neden olduğu kaza sonucu yaralanmış, davanın devamı sırasında da vefat etmiştir.
Vefat eden küçüğün, kaza nedeni ile %13 sürekli iş göremezlik oranı oluştuğu Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmiş, yine kazanın meydana gelmesinde küçüğün %75 oranında kusurlu olduğu İTÜ’den seçilen bilirkişi heyetince belirlenmiştir.
Eldeki davada davacılar vefattan önce, küçük için maddi ve manevi tazminat ile kendileri için maddi ve manevi tazminat etmektedirler.
Küçüğün vefatından evvel sürekli iş göremezlik oranı ve bakıcı gideri bilirkişi eli ile hesaplanmış, davacı tarafça bu miktar üzerinden dava ıslah edilmiştir.
Toplanan tüm deliller birlikte incelenip değerlendirilmekle, vefattan evvel ileri sürülen maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne; müteveffanın yaşı nazara alınarak geçici iş göremezlik zararı oluşamayacağından bu istemin reddine, her ne kadar davacı vekili tedavi ve bakım giderini bakım gideri olarak ıslah ettiğini beyan etmiş ise de ıslah ile talep sonucu daraltılamayacağından tedavi gideri isteminin reddine, davacıların ve davalıların ekonomik ve sosyal durumları ile kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları nazara alınarak davacıların kendileri ve müteveffa için manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar Mahkememizce, bilirkişi tarafından farazi olarak kabul edilen yaşam süresi sonuna kadar hesap edilen tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de, esasen ölüm tarihine kadar sürekli iş göremezlik hesabı yapılması gerektiği, ancak hüküm verilirken bu durumun sehven gözden kaçırıldığı, kısa karar tefhim edilmiş olmakla, kısa karara uygun olarak aşağıdaki gerekçeli kararda da aynı hükmün yazılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacı yanın maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 23.885,71 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 2044,13 TL bakıcı giderinin davalılar … ve … yönünden 20.01.2012 tarihi ve davalı sigorta şirketi yönünden 21.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan mütereken ve müteselsilen tahsili ile davanın devamı sırasında vefat eden …’nın … 32. Noterliğinin 23.01.2018 tarih … yevmiye sayılı mirasçılık belgesinde belirtilen hisseleri oranında davacılar … ve …’a ödenmesine,
Davacı yanın tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı istemlerinin reddine,
2-Davanın devamı sırasında vefat eden … yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren 2.000,00 TL’nin kaza tarihi 20.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan tahsili ile davanın devamı sırasında vefat eden …’nın … 32. Noterliğinin 23.01.2018 tarih … yevmiye sayılı mirasçılık belgesinde belirtilen hisseleri oranında davacılar … ve …’a ödenmesine,
3-Davacılar … ve …’nın kendileri yönünden manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile takdiren 1.000,00’er TL’nin kaza tarihi 20.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar … ve …’nın yaşı küçük …, …, …’na verilen manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile takdiren 500,00’er TL’nin kaza tarihi 20.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Kabul edilen toplam dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 2146,97 TL’den peşin harç ve ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 1172,47 TL’nin 967,29 TL’sinin tüm davalılardan, bakiye kısmının davalılar … ve …’tan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 3111,58 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,
Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 420,18 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10.maddesi nazara alınarak hesaplanan 660,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan tahsili ile davacılara verilmesine,
Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10.maddesine göre belirlenen 660,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
8-Davacılar tarafından karşılanan 3068,40 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1142,22 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 26/06/2018

Katip Hakim