Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/472 E. 2018/226 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/472 Esas
KARAR NO : 2018/226

DAVA TARİHİ : 03/12/2013
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülen tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile 27/05/2011 tarihinde müvekkili … ile davalı … arasında ekte sunulan ve acente lehine hüküm içermeyen matbu acentelik sözleşmesi imzalandığını, … Noterliğinin 05/06/2013 tarih ve … yevmiye numarası ile müvekkiline ihtarname gönderildiğini, ihtarname içeriğinin doğru omadığını, vekil edenin elinden geleni yaptığını ama karşısında bir muhatap bulamadığını, 29/08/2013 gününde davalı tarafça müvekkilinin müşterileriyle ve davalı şirketle arasındaki ticari işleyişi sağlayan tüm sistemin kapatıldığını, … Noterliğinin 04/09/2013 tarih ve … yevmiye numarası ile gerekçesiz bir fesihname gönderildiğini, sözleşmenin tek taraflı ve haksız olarak feshedildiğini belirterek 190,00-TL kurulum bedeli, 1.000,00-TL mahrum kalınan kar, 24.285,64-TL portföy tazminatı olmak üzere toplam 25.475,64-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, 90.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının acenteliğinin haklı nedenlerle ve tek taraflı olarak fesh edildiğini, feshin müvekkili ile davacı arasında akdedilen acentelik sözleyşmesine de aykırılık teşkil etmediğini, davacı tarafın tazminat isteminin sigorta mevzuatı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek tazminat isteme şartları oluşmadığı için haksız yere açılan iş bu maddi ve manevi tazminat davasının reddine, dava tarihinden itibaren ticari fagiz talebi isteminin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı tarafından davacıya hitaben yazılan 27/01/2012 tarihli yazıda acenteliğin 2011 yılı üretim performansına bakıldığında 2011 yıl sonu itibari ile 47.064 TL prim üretimine ulaşılabildiği, söz konusu prim üretiminin 2011 yılı için şirkete taahhüt edilen prim üretimi hedefinin oldukça altında seyrettiği, üretimin yeni acentelerden beklenen asgari yıllık üretimden oldukça uzak olduğunun görüldüğü, nihai olarak acentelikten şirkete taahhüt edilen prim üretimi hedefine ulaşılması için beklenmekte olduğunun hatırlatıldığı, 31/03/2012 tarihinde performansın tekrar inceleneceğinin belirtildiği görülmüştür.
Yine davalı tarafından davacıya Noter kanalı ile keşide edilen 29/05/2013 belge tarihli, 05/06/2013 Noter tarihli yazıda 2011 ve 2012 yılı prim üretim miktarlarının belirtildiği, bu üretimin acentelerin üretim ortalamasından ve üretim hedefinden oldukça uzak seyrettiği, 2012 yılında zarar kaydedildiği ve ağırlıklı olarak kaza branşında üretim yapıldığı, sözleşmenin 11.maddesinde “acente mevzuata uygun olmak koşulu ile üretimini arttırmak ve şirketin vereceği satış hedeflerini gerçekleştirmek zorundadır. Acentenin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına üşmesi ve şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramaması acentelik sözleşmesinin feshi bakımından haklı neden oluşturur” ; 27.maddesinde “taraflardan her biri 3 ay evvel Noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Ancak acente yasal düzenlemelere bu sözleşme hükümlerine ve şirketçe verilecek emir ve talimata uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir.” hükmü yer aldığı, ilgili hükümler çerçevesinde 30/08/2013 tarihine kadar risk seçimine özen göstermek ve portföyü çeşitlendirmek suretiyle prim üretimi ile teknik karın arttırılması ve satış hedefine ulaşılmasının beklendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı tarafça Noter kanalı ile gönderilen 04/09/2013 tarihli fesihname ile sözleşmenin 02/09/2013 tarihi itibari ile feshedildiği bildirilmiş; aynı Noter tarihli ve 02/09/2013 evrak tarihli yazı ile de sözleşmenin 05/06/2013 tarih ve 25271 yevmiye sayılı ihtarnameye istinaden, sözleşmenin feshedildiği belirtilerek poliçe ve matbu belgelerin iadesi istenmiştir.
Bu belgelerden anlaşıldığı üzere davalı davalıyı ilk olarak 27/01/2012 tarihli yazı ile performans hususunda uyarmış, 29/05/2013 belge tarihli, 05/06/2013 Noter tarihli yazı ile feshe ilişkin hükümler belirtilerek uyarmış; 04/09/2013 tarihli yazı ile sözleşmeyi feshetmiş, aynı noter tarihli yazı ile, sözleşmenin ikinci uyarı yazısına istinaden feshedildiği hatırlatılarak poliçe ve matbu belgelerin iadesini istemiştir.
Dosyamız kapsamı itibari ile alınan 20/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin 5, 11, 18, 27, 33.maddeleri irdelenmiş, sözleşmenin 04/09/2013 tarih ve 39441 yevmiyesayılı ihtarname ile feshedildiği, aynı tarihli 39467 yevmiye sayılı yazının sonuca etkili olmadığı, davalın sigorta şirketinin diğer acentelerinin 2011 ve 2012 yılı üretimi ve dolayısı ile üretim ortalaması ile davacı acentenin 2011-2/13 yılları arasındaki üretim hedefinin ne olduğu, davacının bu hedefi kabul edip etmediği, hedefin gerçekçi olup olmadığı hususunda dava dosyasına herhangi bir belge bilgi sunmadığı, feshin haklı nedene dayanmadığı, üç aylık süre verilerek sözleşmenin feshedildiği, ihbar öneli verilerek feshin Kanuna uygun olduğu, davacının performansının pek çok kritere bağlı olduğu, davalının fesih sebebini destekleyen hiçbir delil ve açıklama sunmadığı, fiyat konusunda bağımsız yetkisi olmayan davacının performansı gerekçe gösterilerek feshin hukuka uygun düşmediği, satış hedefinin gerçekçi olmaması , mutabakat bulunmaması gibi hallerde, ki bu hususlara ilişkin delil sunulmadığı, sözleşmenin 11.maddesindeki haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılmasının hukuken mümkün olmayacağı, davacının yeni müşteriler kazandırdığına dair delil sunmadığı, dosyadaki delil durumuna göre sözleşme sonrasında davalı sigorta şirketi nezdinde yenilenen poliçelerin toplam rakamının davalı sigorta şirketinin genel ciro ve karlılığı ile mukayese edildiğinde önem arzedecek tutarda olması gerektiği, sözleşmenin devamı sırasında da davalı sigorta şirketinin davacı acente nedeni ile önemli menfaat elde edemediği sonucuna ulaşıldığı, davalının sözleşmeyi 3 aylık feshi ihbar süresi vermek sureti ile feshetmesi nedeni ile TTK’nın 121/4.madesi uyarınca acentenin komisyon talep etme hakkı bulunmadığı, kaldı ki acente tarafından yapılmak istenen poliçelerin davalı tarafından yapıldığında dair iddia ve ispat bulunmadığından mahrum kalınan kar talebinin haklı olmadığı, sistemin davacı acentenin faaliyeti sebebi ile kullandığı bir sistem olup acentelik faaliyeti için yapılması gereken olağan bir gider olduğu, TTK’nın 117.maddesi gereğince acentenin olağan üstü giderlerin ödenmesini isteyebileceği, bu nedenle kurulum bedeli talebinin de haklı olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
21/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmenin 11.maddeye göre haklı nedenle feshedildiği, dava dosyasında diğer acentelerin üretim ortalamasının ne olduğuna ilişkin bir bilgiye rastlanılmadığından bu konuda değerlendirme yapılamadığı, davacının 195 adet farklı kişi ile sigorta poliçesi düzenlediği, bunların 135’inin yeni müşteri olduğu, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra 33 kişinin devam eden müşteri sayısı olduğu, davalı sigorta şirketinin, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde ettiği kanaatine ulaşıldığı, davacının sözleşmesi süresince elde ettiği yıllık ortalama komisyon tutarının 23.600.04 TL olması nedeni ile davacının davalıdan isteyebileceği denkleştirme tutarının en fazla bu kadar olabileceği, mahrum kalınan komisyon tutarının 2014 yılı için 6369,21 TL ve 2015 yılı için 1936,22 TL olduğu, kurulum bedeli istenen kurulumun davacının faaliyeti gereği yaptığı bir sistem olup acentelik süresince kullanıldığından bedelin iadesinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı belirtilmiştir.
Feshin haklı olup olmadığ hususunda iddia ve savunma ile dosyaya sunulan raporlarda farklılık bulunduğu görülmekle her iki heyet raporunda belirtildiği üzere davalının diğer acentelerinin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ücret ortalaması, davaacının ücret hedefi, hedefin gerçekci olup olmadığı, satış hedefine ulaşılıp ulaşılmadığı, diğer acentelerinin üretim ortalamasının ne olduğunun hesaplanmasına yarayacak bilgi ve belgelerin, feshe gerekçe olarak gösterilen hususa dayanak belgelerin sunulması için davalı yana 2 hafta kesin süre verilmiş; belge sunulmasından sonra dosyanın son raporu tanzim eden bilirkişi heyetine tevdii ile taraf vekillerinin rapora karşı yazılı beyanları ve verilen kesin süre içinde davalı tarafından sunulan bilgiler de değerlendirilmek sureti ile, gerek ilk raporun 12 ve 14.sahifelerinde yapılan açıklama gerekse kendi raporlarının 11.maddesinde yapılan açıklama gereğince, taraflar arasında sözleşmenin feshine ve davacının yükümlülüklerine ilişkin hükümleri ve yasal mevzuat nazara alınarak, davalının fesih gerekçesi olarak gösterdiği diğer acentelerin ortalaması ve davacının hedefleri yönünden değerlendirme yapılması, buna göre fesih nedeni olarak ileri sürülen koşulun somut durumda davacı açısından gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda; ayrıca davalı itirazı nazara alınarak, davacının kar kaybı alacağının yeniden değerlendirilmesi, hesaplamanın miktar ve sınırları itibari ile ne şekilde yapıldığının detaylı olarak anlatılması sureti ile ek rapor tanzimi için dosya yeniden heyete tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti ek raporları ile davacı acentenin üretim verilerinin aynı il ilçe ve aynı yılda faaliyete başlayan diğer üç acentenin yıllık üretim verilerinin altında kaldığı, ayrıca yıllık üretim hedefinin de çok altında kaldığının görüldüğü, davacının 2011,2012,2013 yıllarındaki üretiminin başvuru formunda yer alan yıllık üretim hedefinin çok altında kaldığı, aynı il ilçe ve aynı yılda faaliyete başlayan diğer üç acentenin üretim verilerinin de altında kaldığı, fasih nedeni olarak ileri sürülen koşulun davacı açısından gerçekleştiğini bildirmişlerdir.
Dava acentelik sözleşmesinin davalı tarafından feshi nedeni ile tazminat istemini konu almaktadır.
6102 sayılı Yasanın Acentelik başlığını taşıyan 7.kısım 113/3.maddesi uyarınca acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için acente;
a) İşleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa,
b) Birinci veya ikinci fıkraların birinci cümleleri uyarınca ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı, acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile ulaşmışsa,
ücret isteyebilir. Bu ücretin, hâl ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise, sonraki acente de uygun bir pay alır.
Yasanın 121.maddesi gereğince belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
Yasanın 122.maddesi gereğince Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
Yasanın 117.maddesi uyarınca da acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini isteyebilir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11.maddesinde “acente mevzuata uygun olmak koşulu ile üretimini arttırmak ve şirketin vereceği satış hedeflerini gerçekleştirmek zorundadır. Acentenin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına üşmesi ve şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramaması acentelik sözleşmesinin feshi bakımından haklı neden oluşturur” hükmü ; 27.maddesinde “taraflardan her biri 3 ay evvel Noter aracılığı ile veya iadeli taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Ancak acente yasal düzenlemelere bu sözleşme hükümlerine ve şirketçe verilecek emir ve talimata uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir.” hükmü yer almış, sözleşmenin 33.maddesinde denkleştirme tazminatı düzenlenmiştir.
Yukarıda özetlenen tahkikat ve deliller, sözleşme hükümleri yasal mevzuat ile birlikte değerlendirilmekle; davacı acente ile davalı arasında 27/05/2011 tarihinde acentelik sözleşmesi akdedilmiştir.
Davalı, davacı acenteye ilk olarak 27/01/2012 tarihinde yazı göndermiş ve 2011 yıl sonu itibari ile performansın taahhüt edilen prim üretim hedefinin ve yeni acentelerden beklenen asgari yıllık üretimden uzak kaldığı belirtilmiş, hedefe ulaşmasının beklendiği ve performansın 31/03/2012 tarihinde yeniden değerlendirileceği bildirilmiştir.
29/05/2013 evrak tarihli ve 05/06/2013 Noter tarihli yazı ile de 2011 ve 2012 yılı prim üretim miktarları belirtilerek bu üretimin acentelerin üretim ortalamasından ve üretim hedefinden oldukça uzak seyrettiği, 2012 yılında zarar kaydedildiği ve ağırlıklı olarak kaza branşında üretim yapıldığı, sözleşmenin 11 ve 27.maddesi hükümleri çerçevesinde 30/08/2013 tarihine kadar risk seçimine özen göstermek ve portföyü çeşitlendirmek suretiyle prim üretimi ile teknik karın arttırılması ve satış hedefine ulaşılmasının beklendiği aksi takdirde sözleşmenin tek taraflı olarak feshedileceği bildirilmiştir.
04/09/2013 tarih ve 39467 yevmiye sayılı fesihname ile sözleşmenin 02/09/2013 tarihinden itibaren feshedildiği bildirilmiş; aynı tarih ve 39441 yevmiye sayılı yazı ile de sözleşmenin 05/06/2013 tarihli ihtarnameye istinaden feshedildiği belirtilerek poliçe ve matbu evrakın iadesi istenmiştir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda davacının 2011,2012,2013 yıllarındaki üretiminin başvuru formunda yer alan yıllık üretim hedefinin çok altında kaldığı, aynı il ilçe ve aynı yılda faaliyete başlayan diğer üç acentenin üretim verilerinin de altında kaldığı tespit edilmiştir.
Sözleşmenin 11.maddesinde acentenin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına üşmesi ve şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramaması acentelik sözleşmesinin feshi bakımından haklı neden kabul edilmiştir. Ve sözleşmenin 27.maddesi uyarınca haklı sebep varsa şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir.
Somut durumda da davalı, üretimin beklenen taahhüt edilen düzeye çıkarılması için davacıya 29/05/2013 evrak tarihli ve 05/06/2013 Noter tarihli yazı ile süre vermiş, daha sonra da sözleşmeyi bu yazıya istinaden feshetmiştir. Davalı tarafından gönderilen yazılar ve ihtarnameler ve sözleşme hükümleri nazara alındığında feshin, ihbar önelli fesih değil, haklı nedene dayalı fesih olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, feshin haklı olup olmadığı noktasında yapılan değerlendirmede, bilirkişilerce sunulan son ek rapordaki somut tespit karşısında feshin haklı olduğu anlaşılmaktadır.
Feshin haklı olduğu kanaatine varıldıktan sonra 6102 sayılı Yasanın 122/3.maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep edilemeyeceği, 117.madde uyarınca acente yükümlülüklerini yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü giderleri isteyebileceğinden ve kurulum bedeli istemine konu kurulum faaliyetini yerine getirebilmesi için olağan gider olduğundan istem bulunamayacağı; Yasanın 121/4.maddesi uyarınca, sözleşmeyi haklı nedenle fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olmadığı ve Yasanın 113.maddesi uyarınca acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için ücret istenebilmesi için işleme aracılık edilmesi veya işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış olması ve işlemin de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuş olması gerekmekle, bilirkişiler tarafından hesaplanan karın, sözleşmenin feshinden sonra davacının aracılık etmediği ve fakat davacının kazandırdığı müşterilerle kurulan ilişkiden kaynaklanması nedeni ile bu işlemler için kar mahrumiyeti isteminin de yerinde olmadığı ; sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, ayrıca salt feshin tek başına manevi tazminat hakkı doğurmayacağı nazara alınarak manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan ve ıslah sureti ile yatırılan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen ve harçlandırılan maddi tazminat istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 4409,03 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Manevi tazminat istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3.maddesine göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 20/02/2018

Katip …

Hakim …