Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/463 E. 2023/307 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/463 Esas
KARAR NO : 2023/307
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/12/2002
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların, bankanın kredilendirme prensiplerine aykırı olarak kullandırdıkları krediler nedeniyle bankayı zarara uğratmış oldukları, davalıların her ne kadar … kararı doğrultusunda kredi kullandırdıklarını iddia etmekte iseler de … kararında kredi verilmesi öngörülürken, teminatsız kredi verilmesine ilişkin bir yönlendirme yapılmadığı, kaldı ki, davalıların konum ve görevleri gereğince, … kararlarını uygularken muhtemel banka zararını engellemek üzere gerekli önlemleri almaları, riskleri yeterli teminat ile garanti altına almaları gerektiği, dosyadaki delillerden de anlaşılacağı üzere, davalıların kullandırdığı usulsüz kredilerin yeterli teminata bağlanmadığı, kredilerin neredeyse tamamının kefalet karşılığı kullandırıldığı, bu nedenle bugün itibariyle hala banka zararının kredi bulunan kişilerden tahsil ve tazmin edilemediği, feriler üzerinden ipotek alınamadığı ve gemilerin yurt dışında bulunmasından dolayı tahsilat yapılamadığı, banka’nın kredi ilişkisinde riski taşıyan taraf olmasına karşın yeterli teminattan yoksun bırakıldığı, risk’in … Bankası tarafından üstlenildiği halde söz konusu kredi kapsamında hangi firmanın ne tutarda kredilendirileceği … tarafından belirlenmiş olmasının, …’ın kendi uygun gördüğü armatörlere kredi kullandıracak olması ve bu nedenle her bir kullandırımda …’ın onayının alınacak olmasının, yine … tarafından verilen kredi tutarımdan bir kısmının kredi gemi ipoteği ile güvence altına alınmış olmasına rağmen …’ın kendi nezdinde açacağı bir hesapta güvence olarak tutacak olmasının, kredi tesisi ve kullandırılmasında ve teminata bağlanmasında, bankacılık teamüllerine bankacılık yasasına ve mevzuata aykırı olduğu, ödeme güçlüğü içinde olduğu açıkça bilinen bir kredi müşterisine en azından güçlü bir teminat alınmadan kredi kullandırmak ve buna yönelik bir sözleşme imzalamak suretiyle, … ile banka arasında yapılan Kredi Kolaylığı Anlaşması ile kabul edilen hususların, genel kabul görmüş bankacılık ilke ve prensiplerine ve … Bankası A.Ş.’nin yasa ve yönetmeliklerine uygun olmayan bir anlaşma imzalanarak bankanın zararına yol açan davalılardan zararın tazmini gerektiği, yukarıda ve daha önceki beyanlarda açıklanan nedenlerle döviz cinsinden 81.391.894,29 USD zararının ülkemizde ABD Dolarına uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle 31.12.2001 tarihinden itibaren faiziyle birlikte, fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … … … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının … şubesinde 16.02.1998- 18.06.1998 tarihleri arasında görev yaptığını, yargılamaya konu edilen firmalar ile davacı bankanın çalışmaya başlamasının, müvekkilinin göreve gelmesinden çok önce başlamış olduğunu ve müvekkilinin bu görevden ayrıldıktan sonra da devam ettiğini, müvekkilin görevde bulunduğu 1996/1997 yıllarında yürürlükte olan 3182 sayılı yasanın 69’uncu maddesi gereği şube müdürünün Bankalar Yasasına aykırı bir karar ve işlemi iddia dahi edilmediğine göre, sorumluluğuna gidilemeyeceğini, aynı şekilde TTK. 342’nci maddesi uyarınca da müdürün sorumluluğuna gidilebilecek haklı bir sebebin bulunmadığını, genel kurul kararı olmadan dava açılamayacağı, davaya konu iddianın zamanaşımına uğradığını, zarar ile müvekkili arasında illiyet bağının olmadığı, müvekkilin bu şubede çok kısa süreli görev yaptığı, kredilerin tamamına yakınının kullandırışına ilişkin işlemler gerçekleştirilirken müvekkilinin bu şubede görevli dahi olmadığını, müvekkiline sorumluluk yöneltilen 8 adet firmadan 7 adedinin riskinin davacı tarafından tasfiye planına bağlandığını, kalan bir firmadaki alacağın yapılandırılması içinde görüşmelerin devam ettiğini, sorunun kredilerin vadelerinin uzatılmasının veya yasaya aykırı kullandırılmasından değil, firmaların faaliyet gösterdiği denizcilik sektöründeki ekonomik krizden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … … vekili cevap dilekçesinde özetle; Firmalara kredinin şube müdürlüğünce önerildiğini, şubenin firma ile görüşerek kullandırılacak kredi tutarını belirlediğini, firmanın istihbaratının yapıldığını, kredi kullandırılacak niteliklere sahip ise kredi önerisinin Krediler Daire Başkanlığına gönderildiğini, Daire Başkanlığınca uygun görülürse Yönetim Kuruluna iletilmek üzere Krediler Genel Müdür Yardımcılığına (kendisine) geldiğini, kendisinin de inceleyip Genel Müdüre gönderdiğine, Genel Müdüründe inceleyip Yönetim Kuruluna havale ettiğini, Yönetim Kurulunca uygun görülürse kredinin onaylanıp kullandırıldığını, yasal prosedürün böyle olduğunu ve buna tamamen uyulduğunu, yasaya aykırı hiçbir işlem yapılmadığını, kredilendirilen firmaların uzun yıllar önce kurulmuş olduğunu, kredi tarihine kadar faaliyetlerini büyüyerek sürdürdüklerini, borçlarını inkar etmediklerini ve ödeyebilmek için bankaya ödeme planı verdiklerini, açılan kredilerin yasal olmayan hiçbir yönü olmadığını, alınan teminatların yeterli olduğunu, bugüne dek bu kredilerle ilgili şahsına ait verilmiş herhangi bir cezai hüküm olmadığını, suçlamaları kabul etmediğini ve davanın reddini istemiştir.
Davalılardan … … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kredi borçlusu olmadığını, tasfiye halindeki davacının kredi alacağının söz konusu olmadığını, bu davanın rücuen tazminat davası olduğu halde harç ödemeden hem davalı olarak hem de Hazinenin zararına davanın açıldığını, dava dilekçesinde de açıklandığı isnat edilen suçtan dolayı müvekkilinin ve arkadaşlarının aleyhinde açılan ceza davalarının 4616 Sayılı Yasa gereğince ertelendiğinden, haklarında verilmiş ve kesinleşmiş bir ceza mahkemesi hükmü bulunmadığından olaylarda kusurun bulunduğunu ispatın davacı tarafa ait olduğunu, davacı bankanın kefalet ve ipotekleri paraya çevirmediğini, borçlu kredi kullananlar aleyhinde icra takibi yapmadığını, takipleri aciz vesikası alma aşamasına getirmediğini, davada zamanaşımının söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini” talep etmiştir.
Safahat; davacı vekili davasını 27.12.2002 tarihinde …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/… Esas sayılı dosyası ile açmış olup, iş bu mahkemeden dosya devri ile … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/… Esasını aldığı, Yargıtay bozma ilamı ile yine … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/… Esasını aldığı, iş bu mahkemeden de dosya devri ile … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esasını aldığı, 21.10.2014 tarihinde dosyanın heyete tevdi edildiği görülmüştür.
Mahkememizin (… ATM) 2011/… Esas 2011/… Karar sayılı dosyası ile davanın tüm davalılar yönünden REDDİNE, dair karar verilmiş olup Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2012/… Esas 2013/… Karar sayılı kararı ile bozularak Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 2012/… Esas 2013/… Karar sayılı kararının bozma gerekçesinde “…yapılan yargılama sırasında işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin olarak genel kurul tarafından alınan karar üzerine aynı genel kurulda seçilen denetim kurulu üyeleri tarafından verilen vekaletname ile usuli eksiklikler giderilmiş olup, mahkemece yargılamaya devam olunarak uyuşmazlığın esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Bozma üzerine Mahkememizce yeniden oturum günü tayin edilmiş, taraflara tebliğ edilmiş, tayin edilen gün, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devamla esas hakkında hüküm tesis edilmiştir.
Bozma sonrası Mahkememizce Yargıtay … Hukuk Dairesi ilamı doğrultusunda esasa girilerek, alınan Bankacı ve Konu uzmanı Akademisyen (2) Bilirkişi heyetinin 14/04/2015 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda özetle; davacının verdiği USD cinsinden kredilerin tablosunun sunulduğunu, davacı tarafça temin edilmesi gereken bilgi ve belgelerin temin edilmediğini, ve heyetteki bankacı bilirkişisi tarafından bu yönde bir zarar hesaplanmasının gerçekleştirilemediği, Mahkemenin, davalıların tabloda gösterilen borçlardan sorumlu olduğu kararı vermesi halinde, her bir davalının hangi tutardan sorumlu olacağının ayrıca tespit edilmesi gerekeceği, zarar olmadan sorumluluk olmaz ilkesi gereğince, her bir davalı bakımından söz konusu zarar hesaplaması yapılmadan tarafimızca davalıların sorumluluğu yönünde hukuki inceleme ve değerlendirmede bulunulamayacağı belirtilmiştir.
Bankacı ve Konu uzmanı Akademisyen (2) Bilirkişi heyetinin 21/06/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacının 36.776.883,78 USD zararının olduğu varsayımında bu zararın ilgili YKÜ’lerinden kusurları ölçüsünde tahsilinin mümkün olabileceği, kusuru değerlendirirken yapılan işlem ile alınan kararları, bunların yapıldığı ve alındığı tarihteki şartları içerisinde değerlendirmek gerekeceği yolundaki kanaatleri belirtilmiştir.
SMMM, Bankacı, Nitelikli Hesaplama Uzmanı, Konu Uzmanı, SPK Denetim ve Finans uzmanından oluşan 5 kişilik bilirkişi heyetinin 16/08/2021 tarihli 45 sayfadan ibaret raporunda özetle; Davacı Bankaca usulsüz kredi kapsamında değerlendirilen ve Raporun önceki bölümlerinde ayrıntılarıyla incelenen 25 adet firmaya açılıp kullandırılan kredilerden, 15 adet firmaya ait kredilerle ilgili olarak kredi borçlularının davacı Banka ile protokol yapmak suretiyle borçlarını ödediği, bu nedenle söz konusu 15 adet firma işlemleriyle ilgili olarak davalıların herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, bir tanesi aciz vesikasına bağlanmış bulunan 10 adet firma ile ilgili gerçekleştirilen kredi işlemlerine yönelik olarak, davalıların kredi açma, kredinin teminatlarını belirleme ve krediyi kullandırmaları yönünden Bankanın cari mevzuatına uymadıkları ve genel bankacılık kredi uygulamalarına da aykırı iş ve eylemlerde bulunduklarının değerlendirildiği, davacı Banka tarafından alacağın temliki işleminin yapılmasının, aciz belgesine bağlanan alacak hariç davalıların sorumluluğunu sona erdirdiğinin kabul edilebileceği ve bu durumda
-… A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 3.500.000,00 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak sorumlu bulundukları,
Sorumluluğun sürdüğü sonucuna varıldığı takdirde, Tahsilsiz Kalan alacaklarla ilgili olarak, mahsup işlemi sonucunda bulunan alacak miktarları dikkate alınarak;
-… Ltd. Şirketi ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … … , …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 4.693.192,21 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 3.139.152,87 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… Ltd. Şirketi ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı;… …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 4.855.909,16 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
– … Ltd.Şirketi ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 1.835.282,80 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
– … .A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 3.192.393,59 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
– … Taah. Ve Tic. Ltd. Şirketi ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 1.187.239,22 USD, 9.802.405,37 CHF ve yasal faiziyle 862.164,01 TL banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … … …, … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun da hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 7.986.993,07 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… Denizcilik Ambalaj San. ve Tic.Ltd. Şirketi ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …’nin, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 1.229.958,69 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …’in, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 207.942,78 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak,
-… A.Ş. ile ilgili kredi işlemlerinden dolayı; … …, … …, … …, … …, … …, … …, …., … …, … … …’ın, 31.12.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4a hükmüne göre yabancı para alacağı için uygulanacak faiziyle 3.500.000,00 USD banka zararından dolayı müteselsil olarak sorumlu bulundukları,
Dava konusu sektör kredilerinin açılmasında siyasi otoritenin etki ve telkinin yanı sıra, o süreçte ülkemizde yaşanan ekonomik kriz ve darboğazların (özellikle 2000 yılı ekonomik krizi) başta firmalar ve bankalar olmak üzere, tüm kişi ve kuruluşlar ile mali kesim üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, kredi işlemlerinde karşılaşılan olağan ve olağanüstü risklerin de gözetilmesinin gerektiği dikkate alındığında, davalıların sorumluluklarının Mahkemece bu yönüyle ayrıca değerlendirilmesinin uygun olacağının düşünüldüğü, bu kapsamda Yargı kararlarında %75’e varan hakkaniyet indirimi kurallarının Mahkeme bilgisine tekrar sunulması gerektiği, tarafların diğer iddia, savunma ve sunduğu delillerin hukuki takdir ve değerlendirilmesinin, Bilirkişilik Kanunu ve Yönetmeliğine istinaden Mahkemeye ait bulunduğu belirtilmiştir.
SMMM, Bankacı, Nitelikli Hesaplama Uzmanı, Konu Uzmanı, SPK Denetim ve Finans uzmanından oluşan 5 kişilik bilirkişi heyetinin 30/07/2022 tarihli 18 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; Tarih itibari ile sorumluluğu doğuran hukuka aykırı işlemler 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunun (TTK) yürürlükte olduğu dönemde gerçekleşmiştir. TTK m. 336’da tam teselsül ilkesi düzenlenmiştir. TTK m. 336’da düzenlenmiş olan tam teselsülün uygulanabilmesi için, zarara sebep olmuş birden fazla kimsenin aynı zarar için sorumlu olmaları yeterlidir. Buna göre bir kısım yönetim kurulu üyesi ile yöneticinin yaptığı işlemler sonucunda ortaya çıkan zarardan, bu işlemi yapanların yanında denetim ve gözetim yapanlarında sorumlu olduğu ve diğer davalılarla birlikte müteselsilen sorumlu olacaklardır. Başka bir deyişle, davalı YK üyeleri ve diğer yöneticilerin bir kısmının yaptığı işlemler sonucu şirketin zarar görmesi durumunda, bu işlemleri denetleme ve gözetleme görevi olan diğer YK üyeleri ve yöneticilerin de görevlerini ihmal etmeleri durumunda müteselsilen sorumlu olacakları kabul edilmelidir. Sorumluluk iddiasında incelenen kredilerin kullandırılmasında risk teminat dengesi ve ödeme kapasitesi ölçümü dikkate alınmadan kredilendirmeler yapılmıştır. Bu nedenle, TTK m. 336 çerçevesinde aynı kredi işleminden sorumlulukları bulunan YK üyeleri ve/veya yöneticiler beş tam teselsül sorumluluğunda grup oluşturulmuş ve bu grupların zarar oluşturan kredi işlemlerinden verdikleri zarar toplam olarak beş grupta gösterilmiştir. Mahkemenin davacıların iddialarının karşılanmasına yönelik olarak, öncelikle hazırlanan soruşturma raporlarında denizcilik kredileri banka iç kredilendirme mevzuatına aykırı olarak yapıldığının görülmekle belirtilen ek açıklamalar dışında kök raporda belirtilen hususlarda bir farklılık bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalılardan … … yargılama sırasında vefat ettiği, mirasçılarının reddi miras talebinde bulundukları, … AHM 2015/… Tereke sayılı dosyası ile davalı … …’ın terekesinin borçlu olarak kapatıldığı, davalılardan … …’in yargılama sırasında vefat ettiği, mirasının iflas hükümleri uyarınca tasfiyesi ve tereke memuru atanmasın … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/… Tereke sayılı dosyasından tereke memuru olarak … ‘ın atandığı görülmüştür.
Dava; davalı yönetim kurulu üyeleri ve çalışanların usulsüz olarak verdikleri kredi nedeniyle davacı bankanın zarara uğradığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Öncelikli sorun ; davacının kredi alacaklarını devretmiş olmasının aktif husumet ehliyetini ortadan kaldırıp kaldırmayacağıdır. Kaldıracağına ilişkin emsal olarak … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/… esas ilamı ve karşı görüş olarak da Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/… karar sayılı ilamı ibraz edilmiştir. Davalıların görevlerini ihmali nedeniyle oluşan banka zararı, somut olayda temlik değeri, temlik amacı, temlik edilen kurumdan anlaşıldığı üzere kredi nedeniyle kredi lehdarı ve kefillere hakkındaki alacağa bağlı, fer’i bir hak değildir. Bu nedenle kredi nedeniyle kredi lehdarı ve kefillere hakkındaki alacağın temliki, davalıların görevlerini ihmali nedeniyle oluşan banka zararını temlik anlamına gelmeyeceği açıktır. Bu nedenle aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı itirazı ve bu doğrultudaki bilirkişi heyeti görüşü yerinde görülmemiştir. Elbetteki temlik bedeli, zarar miktarından düşülmesi gerekmekte olup bilirkişi raporunda da bu mahsup yapılmıştır.
Banka kredi verme koşulları ile ilgili iç mevzuat incelenerek, istihbarat raporları da dikkate alınarak dava dışı şirketin kredi tahsisi itibariyle kredi verilebilecek bir şirket olup olmadığı, o tarih itibariyle dava dışı şirketlere kredi verilip verilmeyeceği, her bir davalının her bir kredi dosyasında eylemlerinin ne olduğu, istihbarat raporundaki kredibilite, mali gücü, borç ödeyebilme hususlarına göre belirgin olumsuzluklar bulunup bulunmadığı, yeteri teminat alınıp alınmadığı, alınmadı hususları uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır.
İş bu davada uyuşmazlığın çözümünde 16.08.2021 tarihli heyet kök raporu ve sonrasında düzenlenen ek rapor esas alınmıştır.
Dava konusu krediler, yurtdışı kaynaklı (…) ve denizcilik sektörüne hitap eden kredilerdir. Ancak sonraki bölümlerde görüleceği üzere, aynı nitelikteki bazı kredilerin de banka kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek Planlama Kurulu, 03.04.1998 tarih ve 98/T-17 sayılı kararı ile … Bankası vasıtasıyla denizcilik sektörüne 200 milyon USD’ye kadar yatırım ve işletme kredisi tahsisi için dış kaynaklı kredi temin edilmesi yönünde karar almıştı… Bankası Yönetim Kurulu da, 05.05.1998 tarih, 12-517 sayılı kararıyla, Türk denizcilik sektörünün güçlendirilmesi ve yeni yatırımların teşvik edilebilmesi amacıyla, yalnızca … ile kredi ilişkisi içerisinde bulunan denizcilik sektörü firmalarına kullandırılmak üzere, 5 yıl vadeli ve altı aylık eşit taksitler halinde geri ödemeli 200 milyon USD’lik kredi anlaşması yapılmasını kabul etmiştir. 04.06.1998 tarihinde de … ‘la Banka arasında yapılan “Kredi Kolaylığı Sözleşmesi” sonucunda toplam 52 adet firmaya 169.750.000 USD kredi kullandırılmıştır.
Bankanın kredi süreçlerinde iç mevzuatı ve genel bankacılık uygulamalarına göre kredi süreçlerinde izlediği yöntem 16.08.2021 tarihli heyet kök raporunun 7,8,9. Sayfalarında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, banka tarafından müşteriye kredi açılabilmesinin ve açılacak kredinin teminatlarının belirlenmesinin ön koşulu, bankanın kredi açma ve teminatları tespit konusunda yetkili kıldığı personelin, ilgili kredi müşterisine kredi açılması ve açılacak kredinin koşulları konusunda uygun görüş vermesidir. Kredi teklifinin yönetim kuruluna sunulabilmesi için, şubeden başlayarak genel müdüre kadar uzanan birimler tarafından söz konusu teklifin uygun görülmesi gerekmektedir. Teklif, daha alt birimlerde gerekli incelemeler (firmanın mali bünyesi, teminatlar vs.) yapıldıktan sonra uygun görülmezse, bu teklif, hiçbir şekilde yönetim kuruluna karar alınması – için sunulamamaktadır ya du sunulmaması gerekmektedir.
Usulsüz olarak kredi kullandırıldığı belirtilen 25 adet firmanın 15 adedinin, davacı Banka ile protokol yapmak suretiyle borçların ödedikleri, davacı Bankanın Sayın Mahkemeye muhatap 26.08.2020 tarihli yazısı ve eklerinden anlaşılmaktadır.
Kök raporda bilirkişi kurulu beyan ettiği üzere bir bankacı, kredi talebi ile karşılaştığında öncelikle talep sahibi firmanın; -genel olarak kredibilite durumunun ne olduğu, -sahip ve yöneticilerinin iş kabiliyeti, kapasite ve moralitelerinin (ticari ahlaklarının) nasıl olduğu, -diğer bankalara olan kredi borçları ve bunların akibeti, -piyasa ilişkilerinin durumu, -yer aldığı sektördeki konumu, -gelecek hakkındaki planları, bunun geçmiş performansı ile uyumu ve gerçeklik derecesi, -borç ödeme kabiliyeti, -alacaklarının mahiyeti ve tahsil kabiliyetleri, -yer aldığı sektörün Türkiye’deki ve dünyadaki mevcut ve gelecekteki durumu, -krediyi ne için istediği yani, sunulan projenin detayları ve bu projenin kredi maliyet ve geri ödenebilirliğinin olan uyumun sıhhati, -diğer banka ve piyasadan temin ettiği kredilerin mahiyeti ve teminat hususlarını titizlikle tetkik ederek, edinilen kanaat doğrultusunda kredinin geri ödenmesinde sorun halinde, başvurulması söz konusu olacak kredi teminatının ne olması gerektiği, hususlarında özenli ve tedbirli olmalıdır.
Bugünkü ve genel bankacılık uygulamalarında müşteriden talep edilebilecek olan kredi teminatları; nakit karşılık, şahsi teminat (kefalet), ayni teminat (menkul rehni, ticari işletme rehni, ipotek), senet, alacağın temliki olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankacı, krediyi teminatsız yani açık kredi şeklinde değil de teminat mukabili kullandırmaya karar veriyor ise, bu takdirde teminat alırken; genel olarak firmanın mali ve kredibilite durumu ve teminatın gereklilik derecesine ve özel olarak da, kullandırılması söz konusu olan kredinin dayandığı projeye dikkat etmesi ve teminatı da buna göre sağlaması gerekmektedir.
Kredilerle ilgili söz konusu olabilecek cezai ve hukuki sorumluluk halleri ise karşımıza genellikle şu şekilde çıkmaktadır. -Yönetim kurulu kararı olmadan bir firmaya kredi kullandırılması, -Kredinin yönetim kurulunca kararlaştırılan şartlara uymadan kullandırılması, -Bankaca, kredi değeri olmayan bir firmaya kredi tahsisi yapılması, -Bankalar kanununda doğrudan ve dolaylı kredi sınırlarında aşıma gidilerek kredi kullandırılması, -Kullandırılan kredinin banka kayıtlarına aktarılmadan kullandırılması, -Kredinin asıl kredi verilmesi gereken firmaya bir başka firma vasıtası ile tahsisi, -Bankalar kanununda belirtilen gerekli belgeler temin olunmadan firmaya kredi kullandırılması, -Banka parasının başka bir bankaya rehnedilmesi mukabilinde bir firmaya kredi kullandırılması, -Bankaların bazı firmalara karşılıklı kredi vermesi, -Kredi açma yasağının ihlali, -Karşılık ayrılmaması – … (kıyı bankacılığı) ile ilgili söz konusu olabilecek suçlara yönelik bankacılık eylemlerine girişilmesidir.
16.08.2021 tarihli heyet kök raporu ve sonrasında düzenlenen ek raporda gerek tamamen tahsil edilip konusuz kalan gerek ise tahsil edilemeyen krediler ile ilgili olarak, hangi davalının hangi unvan ile hangi eylemi ile sorumlu olduğu ve sorumluluk nedenleri ile tahsilsiz kalan krediler açısından kredilerin son (güncel) durumları açıklanmıştır.
Dava tarihinden sonra ödenip konusuz kalan kredilerde yönetim kurulu üyeleri/başkanı Genel Müdür … …, yönetim üyeleri … …, …, D… …, … ve … … …’ı yanında kimin hangi sebep ile sorumlu olduğuna ilişkin 01.08.2022 tarihli bilirkişi kurulu Ek raporunun ilgili kısmı aynen aşağı aktarılan şekildedir :
Tahsilatsız kalan kredilerde yönetim kurulu üyeleri/başkanı Genel Müdür … …, yönetim üyeleri … …, …, D… …, … … ve … … …’ı yanında kimin hangi sebep ile sorumlu olduğuna ilişkin 01.08.2022 tarihli bilirkişi kurulu Ek raporunun ilgili kısmı aynen aşağı aktarılan şekildedir :
Hem dava tarihinden sonra ödenip konusuz kalan kredilerde, hem de tahsilsiz kalan kredilerde kimin hangi sebep ile sorumlu olduğuna ilişkin 01.08.2022 tarihli bilirkişi kurulu Ek raporundaki gerekçeler mahkememizce de, Bankanın kredi süreçlerinde iç mevzuatı ve genel bankacılık uygulamalarına göre kredi süreçlerinde izlediği yöntem ve banka yöneticileri ve çalışanlarının sorumluluk esaslarına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Kefillere icra takibi yapılıp yapılmadığı, ipoteğe başvurulup başvurulmadığı, kredi kanuni takipleri yeni bir … kararı ile durdurulup durdurulmadığı, krediler yapılandırılıp yapılandırılmadığı, kredi koşullarının sonradan değiştirilip değiştirilmediği, uzatma protokelleri yapıp yapmadıkları (yeni bir itfa planı yapılıp yapılmadığı), uzatma protokollerinde değeri eksilen teminatlara yeni teminatların eklenip eklenmediği,gemi ipotekleri ile ilgili garantör banka sıfatıyla davacı bankanın uğramış olduğu zarar nedeniyle rücu hakkını kullanıp kullanmadığı, kullanmadı ise neden, kullandı ise devralmış olduğu geri ipotekleriyle ilgili herhangi bir icra takibi yapılıp yapılmadığı gibi hususlarda bilirkişi raporuna itirazlar ileri sürülmüş ise de; başlangıçtaki kredi önermeleri ve kredi tahsisinin bankanın kredi süreçlerinde iç mevzuatı ve genel bankacılık uygulamalarına aykırılık unsurunu ve dolayısıyla sorumluluk esasını kaldıracak nitelikte olamayacağı, ileri sürülen bu hususların zarar miktarın sonradan azaltıp azaltmadığı açısından ise bu hususa ilişkin ispatın yerine getirilmemiş olduğu anlaşılmıştır.
Yabancı para üzerinden kredi verilmiş olup, oluşan ve bu nedenle davalıların sorumlu olduğu zarar miktarının da yabancı para üzerinden doğduğu anlaşılmıştır.
Zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de; 2 yıllık zamanaşımının, eylemin öğrenildiği müfettişin 11.05.2001 tarihi ile dava tarihi olan 27.12.2002 tarihi arasında dolmamış olduğu anlaşılmış ve yerinde görülmemiştir.
Dava tarihinden sonra tamamen ödenerek ve bu nedenle de buna ilişkin davaların konusuz kalmasına neden olan bu 15 firmaya verilen kredilerden davalıların -ödenmiş olması nedeniyle- davalıların sorumlu olmadıklarına ilişkin bilirkişi kurulu görüşü mahkememizce kabul edilmemiştir. Sorumluluk, kredilerin iç mevzuata ve genel bankacılık uygulamalarına göre izlemesi gereken kredi süreçlerine aykırılık ile doğmakta olup, sonradan kredinin tamamen ödeme yapılarak kapatılmış olması, bu ödemenin dava öncesi yapılması halinde dava şartından ret kararı, dava sırasında yapılmış olması halinde ise işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesine neden olabilir.
Davalıların sadece imzaları bulunan kredi açma, kredinin teminatlarını belirleme ve krediyi kullandırmaları eylemleri yönünden Bankanın cari mevzuatına uymadıkları ve genel bankacılık kredi uygulamalarına da aykırı iş ve eylemlerde bulundukları, imzaları/eylemleri bulunmayan krediler açısından ise bir sorumluluklarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Usulsüz verdiği kredilerden kaynaklanan zararın ortaya çıktığı an belirlenip, bu an itibariyle zararın hesaplanması uygun olacaktır. Söz konusu miktar kredinin tahsil edilemediği tarihtir.
Aciz vesikası alınmamasının zararın talebine engel değildir.
Haksız fiil sebebiyle banka yönetici ve çalışanlarına uygulanacak faizin de yasadan kaynaklanan faiz olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar kredi ilişkisi sebebiyle borçludan sözleşme ile kararlaştırılan faiz talep edilebilirse de, dava ile talep edilen zarara yönelik davalılar ile davacılar arasında ayrı bir faiz anlaşmasından söz edilebilmesi mümkün değildir.
Bilirkişi Kurulu “Usulsüz kredi kullandırmadan dolayı sorumluluk altına giren kişilerin aynı zamanda içinde bulundukları özel koşulların, siyasi iradenin özellikle banka yönetimleri üzerinde oluşturduğu etkinin, çalışan durumunda bulunan ara kademe yöneticilerinin üzerlerindeki karar baskısının da dikkate alınması gerekmektedir. Yargıtay 4.Hukuk Dairesi bir kararında (Esas: 2017/4528, Karar: 2017/7861, T. 04.12.2017) 96 75 hakkaniyet indirimi yapan yerel mahkeme kararını onamıştır. Bu karara uygun olarak sayın Mahkemeniz tarafından takdir edilecek bir hakkaniyet indiriminin uygulanmasının doğru olacağı düşünülmektedir.” şeklinde görüş beyan edilmiş ise de; hukuka uygun işlemlerde bulunmamasının sorumluluğu kaldıran ve azaltan nedenler arasında kalacak bir olgu ispat edilmiş değildir. Kanuni nedenler (hata, hile, kortutma) arasında kalmayan/kaldığı ispatlanamayan siyasi baskı/üst yönetimin baskı iddiası açısından ise, hem ispatın yerine getirilmemesi hem de bu hususların sorumluluğu azaltacak, hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirecek nitelikte sayılamayacağı kanaatine varılmıştır.
… … terekesi, … AHM 2015/… Tereke sayılı dosyası ile borçlu olarak kapatılmış ise de; terekeye girebilecek bir malvarlığının daha sonra ortaya çıkabilmesi nedeniyle hukuki menfaatin halen devam etmesi nedeniyle bu davalı hakkında da hüküm kurulmuştur.
Davalı … … hakkında da dava açılmış ise de sorumluluğu tespit edilemediğinden bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler sonuçta aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-a- … A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, …, … …, … … …;
… A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …’den, … … …;
… A.Ş”ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… A.Ş, ‘ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
Tic. A.Ş,’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… ve Tic. A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… Tic. Ltd. Şti”ye verilen kredi nedeniyle ‘ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… ürünleri Paz. Nak. ve San. Tic. A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … … …;
İnş. San. Tic. A.Ş’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… Turz. İşl. Ltd. Şti’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …;
… Den. Ltd. Şti.’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …;
… inş, San. Tic. A.Ş,’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …;
… Tic. San. Tic. A.Ş.’ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, … …, … …, … …;
… A.Ş ye verilen kredi nedeniyle Davalılar … …, …, … …, … …, … , … …, … …, … … …’a
açılan davaların konusuz kalması nedeniyle bu davalar hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına,
b- Bu denizcilik şirketleri açısından her bir şirkete kullandırılan kredide diğer davalılar müştereken sorumlu olduğu iddiasıyla dava da açılmış olmakla belirtilen şirketlere ilişkin kullandırılan kredilerden dolayı kabul kararı verilmeyen diğer davalılar hakkında açılan tazminat davaların esastan reddine,
2- a- … Ltd. Şti ile ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 4.693.192,21 USD’nin Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
…San. A.Ş ile ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 3.139.152,87 USD’nin Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
…. Şti ile ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 4.855.909,16 USD’nin Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan-taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… Ltd. Şti ile ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 1.835.282,80 USD’nin Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… A.Ş ile ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 3.192.393,59 USD’nin Davalılar … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… Ltd. Şti ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 1.187.239,22 USD, 9.802.405,37 CHF ve 863.957,67 TL’nin Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD alacak için USD ile açılmış CHF için CHF ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında TL alacak için 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… A.Ş ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 7.986.993,07 USD’nin 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile Davalılar … … …, … …, … …, … …, … …, … …, …, … …, … …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmışbir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… San. ve Tic. Ltd. Şti ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 1.229.958,69 USD’nin 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile Davalılar … …, … …, … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmışbir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… A.Ş ilgili kredi işlemi nedeniyle açılan tazminat davasında 207.942,78 USD’nin 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile Davalılar … …, … …, … …, … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmışbir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
… A.Ş açısından açılan tazminat davasında 3.500.000 USD’nin -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile Davalılar … …,… …, … …, … …, … …, … …, …,… …, … … …’dan -taleple bağlı kalınarak- 31.12.2001 tarihinden itibaren 3095 S.K.nun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında temerrüt faizi ile müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b- Bu denizcilik şirketleri açısından her bir şirkete kullandırılan kredide diğer davalılar müştereken sorumlu olduğu iddiasıyla dava da açılmış olmakla belirtilen şirketlere ilişkin kullandırılan kredilerden dolayı kabul kararı verilmeyen diğer davalılar hakkında açılan tazminat davaların esastan reddine,
3-Davalı … … hakkındaki davanın REDDİNE,
4-Davacı taraf dava tarihinde harçtan muaf olduğu, dosya kapsamında ödeme makbuzu bulunmadığı anlaşılmakla peşin harç+başvuru harcı mahsubu ve davacıya iadesi yönünde hüküm kurmaya yer olmadığına,
5-Kısmen kabul(+KVYO) kararı verilen davalılar yönünden;
a-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.941.258,08-TL ilam harcının aşağıda yazılı davalılardan -her bir davalı aleyhine kabul kararı verilen miktarlar da gözetilerek- müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (dosya 2002 yılında açılmış olup dosya kapsamında ve Uyap sisteminde peşin harç ödeme makbuzu bulunamadığı, davacının dava tarihi itibariyle harçtan muaf olduğu anlaşılmakla harç mahsup işlemi yapılmamıştır)
-Davalı … … yönünden 4.128.869,54-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 8.941.258,08-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 8.941.258,08-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 8.456.862,35-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 8.224.793,81-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 4.875.076,73-TL’sine kadar
-Davalı … … yönünden 8.603.417,52-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 8.603.417,52-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 8.603.417,52-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 7.702.927,50-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 4.812.388,54-TL’sine kadar sorumlu olmak kaydıyla
b-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.496.923,74-TL vekalet ücretinin aşağıda yazılı davalılardan -sorumlulukları oranında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla- müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
-Davalı … … yönünden 792.431,20-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.496.923,74 TL-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.496.923,74-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.426.012,35-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.392.039,50-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 901.669,56-TL’sine kadar
-Davalı … … yönünden 1.447.466,77 TL-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.447.466,77-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 1.447.466,77-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 1.315.642,73-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 892.492,54-TL’sine kadar sorumlu olmak kaydıyla
c-Bir kısım davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 270.735,57-TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılardan … …, … … …, … …, … …, … …, … …, … … …, … tarafına verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 135.047,00-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre (kk+kvyo toplamı) takdiren oranlayarak 130.909,67-TL’nin aşağıda yazılı davalılardan -sorumlulukları oranında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla- müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı … … yönünden 60.440,99-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 130.909,67-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 130.909,67-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 123.814,36-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 120.410,71-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 71.371,95-TL’sine kadar
-Davalı … … yönünden 125.961,29-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 125.961,29-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 125.961,29-TL’sine kadar,
-Davalı … … yönünden 112.778,68-TL’sine kadar,
-Davalı … … … yönünden 70.455,58-TL’sine kadar sorumlu olmak kaydıyla
7-Davalılar tarafından yapılan aşağıda yazılı yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak
a-Davalılardan … …, … …, … … tarafından yapılan 5.793,30-TL yargılama giderinden 3.118,53-TL’sinin
b-Davalılardan … … tarafından yapılan 76,00-TL yargılama giderinden 6,09-TL’sinin
c-Davalılardan … … tarafından yapılan 82,50-TL yargılama giderinden 37,52-TL’sinin
d-Davalılardan … … tarafından yapılan 48,00-TL yargılama giderinden 1,81-TL’sinin
e-Davalılardan … …, … … …, … … tarafından yapılan 118,50-TL yargılama giderinden 4,47-TL’sinin
f-Davalılardan … … … tarafından yapılan 72,00-TL yargılama giderinden 33,24-TL’sinin davacıdan tahsili ile ilgili davalılara verilmesine; arda kalan bakiye kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”