Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/450 E. 2018/44 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/450 Esas
KARAR NO : 2018/44
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2013
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile taraflar arasında 10.07.2011 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalının ithalini yaptığı ürünlerin kararlaştırılan bölgelerde satma yetkisinin müvekkiline verildiğini, sözleşmeden kaynaklanan marka değeri ortaklığını ve yükümlülüklerini davalı tarafa hatırlatmak, sipariş edilen ürünlerin zamanında teslim edilmesini istemek amacıyla değişik tarihlerde ihtarnameler keşide ettiğini ve davalıyı sözleşmeye uygun harekete davet ettiğini, davalının sözleşmenin feshini gerektirecek bir sebep yokken 24.12.2012 tarihinde kartal 9. Noterliğinden … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, ecza depolarında bulunan ürünlerin davalı tarafından iade alınmadığını, ecza depolarınca ürünlerin müvekkiline iade edildiğini dolayısı ile müvekkilinin elinde kaldığını, sözleşmenin 13.12 maddesinde “sözleşme herhangi bir şekilde sona erdirilirse distribütörün elinde kalan stokları ithalatçı firma iade alacağını taahhüt eder. Bu takdirde iade olunan ürünlerin fiyatı hiçbir şekilde distribütöre satılan fiyattan az olamaz” hükmünü haiz olduğunu, müvekkilinin elinde kalan ürünlerin iade alınmasını davalıya keşide edilen … 7. Noterliğinin 14.01.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile bildirildiğini, davalının ürünleri iade almayarak bedelini de ödemediğini, müvekkili tarafından davalı adına 22.04.2013 tarihli ve … nolu fatura düzenleyerek davalıya iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, davalının faturayı almayarak … 7. Noterliğinin 20.05.2013 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile iade ettiğini, müvekkilinin davalı adına 16.08.2013 tarihinde düzenlediği iade faturalarını … 7.noterliğinin 19.08.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile gönderildiğini ve fatura bedellerinin ödenmesini ihtar ettiğini, ödemenin yapılmaması üzerine alacağın tahsili için icra takibinde bulunduğunu, davalının takibe itirazı üzerine alacağın belirlenmesi ile faiz ve %20 icra inkar tazminatı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile davacının talebinin iadesi yapılmak istenen ürün bedellerine ait talep olduğunu, müvekkilin davacıya mal satışından ötürü 53.087,37 TL alacaklı bulunduğunu ve müvekkilinin sözleşme edimini yerine getirdiğini, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyenin davacı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6.3 maddesine göre müvekkilinin ithal ettiği ürünlerden yıllık 300.000 adet satmayı taahhüt ettiğini, yine sözleşmenin 6.4 maddesine göre yıllık 120.000 adet vitagil şurup siparişi vermeyi ve minimum 100.000 adet Vitaglukan şurup siparişi vererek satışını yapmak taahhüdünde bulunduğunu, davacının sözleşmede belirtilen adetlerden ürün satmadığını ilk sene sadece 212.964 adet kutu ürün satışı gerçekleştiğini, … şurubunudan ise sadece 50.000 adet ürün satabildiğini, bunun da 80.000 adet olması gerektiğini, davacının 29.03.2012 tarihli taahhütname ile müvekkiline ait ürünlerden Ağustos 2013 ayına kadar 500.000 kutu satmayı taahhüt ettiğini, satamaması durumunda 250.000 Euro cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, davacının satmayı taahhüt ettiği ürünleri taahhüdü kadar satamadığını, bir yılda ancak 212.964 kutu ürün satışı yapabildiğini, davacının satın aldığı ve satamadığı 1 yıl beklettiği ürünleri müvekkili firmadan satın aldığı fiyatın üzerinde iade etmek istediğini, davacının müvekkilinin ithalatına yaptığı Vitagil adlı ürünün birebir aynı yazı karakteri ve logosunu taklit ederek patent müracaatında bulunduğunu ve ürünün imalatçısı olan Ökofarm firmasına müvekkilini kötüleyerek müvekkili yerine geçerek sözleşme imzalandığını, bu konuda … 22. Asliye Ticaret Mahkemesinde … E. Sayılı dosyasından haksız rekabet davası açıldığını, davacının ticari ahlaka uymayan davranış içinde bulunduğunu, müvekkilinin bundan ötürü … 9. Noterliğinden … yevmiye sayılı ile 24.12.2012 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiğini, davacının yanlış, yanıltıcı ve hukuka aykırı beyanda bulunmak suretiyle Ökofarm firmasını kandırdığını, müvekkilinin haksız uygulamalarından ötürü satış grafiğinin düştüğünü ve kar kaybına uğradığını, davacı tarafından düzenlenen faturaların davacının ecza depolarına yapılan satış fiyatından yüksek olduğunu bundan ötürü icra takibine konu edilen faturaların müvekkili tarafından haklı olarak iade olunduğunu, sözleşme gereğince davacının iade ettiği ürünleri satmış olması gerektiğini, bundan ötürü iade edilmek istenen ürünlerin iadesinin alınmadığını, davacının yıllık olarak 300.000 kutu satmayı taahhüt ettiği üründen ancak 242.000 ecza deposu çıkışı yapabildiğini, davacının taahhüdünü yerine getirmediğini ve elinde 1 yıl beklettiği ürünleri iade etmek istediğini, ürünlerin satılabilecek hale geldiğini ancak iade etmek istemesinin haklılığının bulunmadığını, davacının kendi nam ve hesabına çalıştığını, bundan ötürü satışın da kendi nam ve hesabına yapması gerektiğini, bu nedenlerle haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Dava dayanağı takip dosyası getirtilmiş incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 92941,20 TL asıl alacak, 2202,31 TL işlemiş olmak üzere toplam 95.143,51 TL faturaya dayalı alacak için başlatılan ilamsız takip olup, takip dayanağı olarak 28.05.2013 tarih ve 27723,99 TL miktarlı, 30.08.2013 tarih ve 523,58 TL miktarlı ve 30.08.2013 tarih ve 64.693,63 TL miktarlı faturalar gösterildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 07/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 08/10/2013 havale tarihli yazılı beyanı ile takibe itiraz ettiği, itirazın alacaklıya tebliğine dair takip dosyasında bilgi yer almadığı görülmüştür.
Taraf delilleri toplanarak tekmil dosya kapsamı itibari ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan 24/10/2014 havale tarihli raporda davacı defterlerine göre 636.279,57 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise 53.078,37 TL davalının alacaklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen iade faturalarının davalı defterlerinde yer almadığı, davacının defterlerine göre davalı adına düzenlenen iade faturalarından ötürü 636.279,57 TL alacaklı olduğu, davalı ile …’da ilaç üretimi yapan … firması arasında 07/02/2006 tarihinde distribütörlük sözleşmesi yapıldığı, davalının da davacıya bir kısım ilaçların Türkiye’deki tek satıcısı olma yetkisi verdiği, davalı ile … firması arasında 07/03/2006 tarihinde ek sözleşme imzalandığı, davalının bahsi geçen ilaçların dağıtımı için 10/07/2011 tarihinde davacı ile anlaşma imzaladığı, ürünlerin en az 120000 adedinin şurup formundaki ilaçlar olmasının taahhüt edildiği, ayrıca yıllık minimum 120000 adet Vitagil şurup siparişi vermek ve minimum 100000 adet satış gerçekleştirmek ve yıllık toplam 80.000 adet Vitaglucan şurup siparişi vermek ve satışını gerçekleştirmek şartını ve bu sözleşmedeki yazılı diğer şartları tarafların kabul ettiği, bu anlaşmaya ek olarak 29/03/2012 tarihinde dosya tarafları arasında ayrı bir taahhütname imzalandığı, bu taahhütnamede Temmuz 2011 den başlayıp Temmuz 2013 tarihine kadar satış rakamları ve cezai şart belirlendiği, taraflar arasında imzalanan ilk sözleşmeye göre davacının 100000 kutuluk satış şartını yakaladığı, 80000 kutu satması gereken şuruptan 51.268 kutu satabildiği, toplamda 300000 kutu satması gerekir iken 210.579 kutuda kaldığı, ancak taraflar arasında akdedilen 29/03/2012 tarihli taahhütname ile süre uzatımına gidildiği, kutu satış miktarlarında arttırım yapıldığı, bu satış rakamlarına ulaşılmaması halinde değişik miktarlarda parasal cezai şartlar getirildiği, davalının sözleşmede yazan diğer bazı şartların yerine getirilmediği ve dava dosyası içindeki dilekçelerinde ifade edilen iddiaları gerekçe göstererek 24/12/2012 tarihinde sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, bu durumu Türkiye genelinde eczanelere satış yapan ecza depolarına ihtarname ve yazı ile gönderdiği, davacının tek taraflı fesih nedeni ile kendilerine depolardan ürünlerin iade edildiğini ileri sürerek üç adet iade faturası tanzim edip ürünlerin iade alınması ve şartnameye göre bedelinin ödenmesini davalıdan talep ettiği, iade faturalarında ürünlerin isimleri, barkod numaraları adet ve birim fiyatları ile tutarlarının yer aldığı, yalnız iade faturasında hangi ilacın hangi serisinden iade edildiği ve son kullanma tarihlerinin yazılmadığı, iade faturalarından ürünlerin miadlarının dolup dolmadığı, şu anda satışa uygun olup olmadığının anlaşılamadığı, 29/03/2012 tarihli protokol ile taahhüt tarihinin Temmuz 2013 tarihine uzatıldığı, bu protokol ile 300000 rakamı telaffuz edilmeyip bunun yerine 600000 ürün satışı olarak değiştirildiği, bunun karşılığında ise cezai şart ödemeyi kabul ettiği, aksinin kabulü halinde zaten yıllık asgari satış taahhüdünde bulunmuş olan davacının neden hukuki konumunu ağırlaştıracak şekilde daha sonra ayrıca bir de cezai şart ödemeyi bu şekilde sözleşmede değişiklik yapmayı kabul ettiği sorusuna cevap vermenin mümkün olmadığı, davalının sözleşmeyi haklı nedene dayalı olarak feshetmediği, davacının stoğunda kalan ilaçları davalının taraflar arasındaki sözleşmenin 13.12 maddesi gereğince iade alma yükümlülüğü bulunduğu, bu ilaçlara ödediği bedelleri davacının talep edebileceği, ancak davacının düzenlediği faturalara yansıttığı ilaçların depolanması taşınması, verileri, gümrük giderleri gibi masrafların bu kapsamda talebinin yerine olmadığı, bu giderlerin miktarının dosyadan anlaşılamadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraf vekilleri rapora karşı itirazlarını içerir yazılı beyanlarını dosyaya sunmuşlar, tarafların itirazları doğrultusunda ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetince tanzim edilen 19/03/2015 havale tarihli ek raporda davacı tarafından davalıya düzenlenen iade faturalarındaki fiyatlandırmanın davalı tarafından davacıya düzenlenen fiyatlandırma ile aynı olduğu, davacı tarafından yapılan satışlardan sonra muhtelif firmalardan ayapılan iadelere ait düzenlenen faturalar üzerindeki fiyatlandırmanın davacının düzenlediği iade fiyatları ile aynı oldukları, davacının davalıdan 636279,57 TL alacaklı olduğu, bu alacağa dava tarihine kadar 12080,59 TL avans faizi işletilebileceği, davalının kayıtlarına göre davacıdan 53987,37 TL alacaklı gözüktüğü, davalının davacıya gönderdiği ihtarnamedeki ifadelerin vade tanınması olarak nitelendirilebileceği, bu durumda sözleşmenin temerrüt nedeni ile feshedilebilmesi için davalının davacıya ayrıca mehil tanıması gerektiği, bu hususu ispata yarayacak bir belgenin dosyada bulunmadığı, bu görüşün kabulü halinde sözleşmenin temerrüt nedeni ile haklı olarak feshedildiği sonucuna ulaşılamayacağı, ihtarnamedeki sürelerin uygun süre tanıma olarak nitelendirilmesi halinde taraflar arasındaki sözleşmenin … 9.Noterliğinin … yevmiye ve 24/12/2012 tarihli ihtarnamesi ile haklı nedenle feshedildiğinin kabul edilebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraf vekilleri ek rapora karşı da itirazlarını yazılı olarak sunmuşlardır.
Dosya kapsamı itibari ile yaptırılan ikinci bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya sunulan 05/02/2016 teslim tarihli raporda davacı defterlerine göre takip tarihi 03/10/2013 itibari ile davacı yanın davalı yandan 636279,24 TL alacaklı olduğu, iade faturalarından 14/01/2013 tarih ve … numaralı 23.751,40 TL miktarlı, 14/01/2013 tarih, … numaralı 224.853,52 TL miktarlı, 14/01/2013 tarih, … numaralı ve 293.932,35 TL miktarlı faturaların fesih tarihi itibari ile stokta kalan ürünlere ilişkin olarak düzenlendiği; 22/04/2013 tarih, … numaralı ve 27723,99 TL miktarlı, 16/08/2013 tarihli, … numaralı 64693,63 TL miktarlı ve 16/8/2013 tarih, … numaralı 523,58 TL tutarlı faturaların ise sözleşmenin fesih tarihinden sonra ilaç depolarının davacı şirkete düzenlediği iade faturalarının yansıtılmasına ilişkin olarak düzenlendiği, iade faturalarının davalı defterlerinde yer almadığı, davacının iddiasına göre ecza depolarının kendisine kestiği, 3 adet faturaya istinaden davalı tarafından ödenmek üzere 3 adet fatura keserek davalıya gönderdiği, davalı tarafından bu faturaların kabul edilmemesi ve ödenmemesi üzerine takip başlatıldığı, davacının fesih tarihi itibari ile stokta olup da satamadığı ürün olduğu iddiasında olmadığı, davalının fesihten sonraki yazılarından sonra ecza depolarının ellerindeki malları 24/12/2012 tarihli fesihten hemen sonra ecza depolarının ellerindeki malları davacıya hemen iade etmedikleri, davaya konu edilen eczacıların iade faturalarının 16/04/2013, 09/05/2013, 13/08/2013 tarihli oldukları, bu tarihlerin 24/12/2012 tarihli fesihten uzun sayılabilecek bir sürü sonrasını işaret ettiği, dolayısı ile fesih sonrasında davacının elinde olan bir stoğun söz konusu olmadığı, davalının fesihten sonra gönderdiği fesih ile ilgili yazının ecza depoları nezdinde davacı adına anında olumsuz bir etki yaratmadığı, davaya konu edilen stoğun ecza depolarından fesih tarihinden sok sonrası en erkeni 5 ay en geçi 9 ay sonra olan kısım ile ilgili olduğu, kaldı ki davalının ecza depolarına gönderdiği iddia edilen yazılarda davacı tarafından satılan ürünlerin davacıya hemen iade edilmesi gerektiğine dair bir ibare bulunmadığı, davadaki ihtilafın fesih anında davacının uhdesinde olan stoklar ile ilgili olmadığı, fesih tarihinde davacının stoğunda olmayan ancak daha sonra ecza depolarında iade edilen ürünlerin sözleşmenin 13.12 maddesi uyarınca davalı tarafından geri alınmasının gerekip gerekmediği ile ilgili olduğunun anlaşıldığı, sözleşmenin bu maddesine göre, stokların iadesine dair değerlendirmede sözleşmenin ne şekilde feshedildiğinin önem arzetmediği, bu nedenle bu davada davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshedip feshetmediğinin incelenmesine gerek olmadığı kaldı ki taraflar arasında haksız fesih ile ilgili ve bu sebeple tazminat talep edilen başka bir davanın derdest olduğu ve o davada davalının feshinin haklı olup olmadığının incelendiği, sözleşmenin 13.12 maddesinin ecza depolarından iade edilen ürünlerin davalı tarafından geri alınıp alınmaması ile ilgili bir madde olmadığı, bu maddenin fesih anında davacının stoğunda bulunan ürünler ile ilgili olduğu, davaya konu olan icra takibine dayanak teşkil eden faturaların sözleşmenin feshi anında davacının stoğunda olan ürünler ile ilgili değil, daha sonra ecza depoları tarafından iade edilen ürünler ile ilgili olduğundan sözleşmenin anılan maddesinin davaya konu ihtilafta uygulanma yeri olmadığı, ecza depolarından davacıya iade edilen ürünlerin davalı tarafından geri alınması ile ilgili sözleşmede düzenleme bulunmadığı, aksine sözleşmenin 16.2 maddesi ile davalının davacıya sattığı ürünlerde satış anında sayılan türlerde bir hasar veya sorun varsa geri almayı taahhüt ettiği, daha sonra oluşan hasar ve iadeler ile ilgili bir taahhütte bulunmadığı, diğer yandan sözleşmenin 6.2 maddesi uyarınca davacının sözleşme yürürlükte iken ecza depolarından iade edilen ürünlerin davalı tarafından geri alındığına dair delil sunmuş olmadığı, davacı ile davalı arasındaki ticari uygulamanın da iddiayı desteklemediği, kaldı ki davacı ile ecza depoları arasındaki sözleşmelerin dosyaya sunulmadığı, dolayısı ile davacının ecza depolarından hangi şartlarda ürünleri geri almayı taahhüt ettiğinin tespit edilemediği, diğer yandan davacının kendi nam ve hesabına sattığı ürünler nedeni ile ecza depoları ile yaptığı sözleşmelerin davalıyı bağlamayacağı, ayrıca ecza depolarının hangi nedenlerle davaya konu ürünleri iade ettiğinin de davacı tarafından ispat edilemediği, tüm bu nedenlerle davacının ecza depolarından iade edilen ürünleri sözleşmeye dayanarak davalıya iade edemeyeceği kanaatine varıldığı, tüm bunlardan ayrı olarak davacının fesih tarihi itibari ile stoğunda olan ürünleri stoktaki ürünlerin iadeye uygun olduğunu, stoklarının miktarını ispat etmekle yükümlü olduğu, ancak bu konuda delil sunulmadığı, davacının iadesinin davalı tarafından kabul edilmemesi üzerine alacaklının temerrüdüne ilişkin yükümlülüklerine yerine getirmesi, tevdi yerine tevdi etmesi, bozulma riski olan ürünlerin satılması için gerekli çabayı göstermesi gerektiği, davacının bu yükümlülüklerini yerine getirtiğinin de ispatlanmadığı, davalının üretici ile olan sözleşmesinin 18/03/2013 tarihinde feshedildiği, davalının bu tarihten sonra kendisinin de davaya konu ürünleri satamaz hale geldiği, buna mukabil davacının üretici firmanın 01/03/2013 tarihinden itibaren üretici firmanın farklı bir makta adı altında da olsa Türkiye’de münhasır satıcılığını üstlendiği, davaya konu ürünlerin davalının üretici firma ile olan sözleşmesinin feshinden sonra ecza depolarından davacıya iade edilen ürünler ile ilgili olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Taraf vekilleri bu rapora karşı itiraz ve beyanlarını yazılı olarak sunmuşlar, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Davacı yana faturaya bağladığı ürünlerin nerede, ne zaman iade edildiği, iadenin ne şekilde gerçekleştiği, iade nedeni olarak ecza depolarınca ne gerekçe gösterildiği, ecza depoları veya ürünleri iade eden diğer yerler ile ürün iadelerinin hangi şartlarda gerçekleşeceğini içeren yazılı anlaşma bulunup bulunmadığı hususlarında açıklamada bulunmak üzere 6100 sayılı yasanın 31.maddesi kapsamında 2 hafta süre verilmiş, davacı vekili yazılı beyanı ile faturaya bağlanan ürünlerin kendisine 3 adet fatura ile iade edildiği, vekil edenin imzalayarak verdiği taahhütname ve anlaşma metninde ürünlerin hangi şartlarda iadesinin gerçekleşeceğinin yazılı olduğu, anlaşma metninin 9.maddesi karşısında davalının dağıtıcı firmalara gönderilen ihtarnamede sözleşmenin feshedildiği yani davacının faaliyetinin durdurulduğunun belirtildiği, yine bu yazıda bu tarihten itibaren ürünlerin satış ve pazarlama haklarının şirkete geçtiği, davacı ile yapılacak görüşmelerin sorumluluk açısından şirketi bağlamayacağı ikaz ve bildirimleri üzerine dağıtıcı firmaların taahhütlere dayanarak ürünleri kendilerine iade faturaları ile iade ettiklerini bildirmiştir. Davacı vekili 15/06/2017 teslim tarihli yazılı beyanında da davalının mal iade hususunda iyi niyetli olmayıp ilaç dağıtım firmaları ile yaşadığı sorunlar nedeni ile işbu dava konusu ürünlerin taraflarına iade edildiğinden huzurdaki davanın açıldığını beyan etmiştir.
… 3. ATM nin … esas sayılı dosyasına ilişkin gönderilen kararın incelenmesinde, dosyamız davacısı tarafından dosyamız davalısı aleyhine açılan itirazın iptali davası olup, asıl dava dosyasında davacının fesih nedeni ile elinde kalan ürünlerin iade alınmaması nedeni ile başlatılan takibe vaki itirazın iptalini talep ettiği, birleşen dava dosyasında da davalı birleşen davacının ürün bedellerine ilişkin alacak talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda sözleşmenin davalı tarafından feshi nedeni ile davalının davacıda bulunan stokları iade alma yükümü bulunduğundan asıl davanı kabulüne karar verildiği, gerekçeli karar içeriğinden anlaşıldığı üzere buradaki faturaların …, …, … numaralı faturalar olduğu görülmüştür.
16.ATM nin … esas sayılı dava dosyasına ilişkin gerekçeli kararın incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine haksız fesih neden ile açılan tazminat davası olduğu, birleşen dosyanın ise dosyamız davalısı tarafından dosyamız davacısı aleyhine açılan haksız rekabet nedeni ile tazminat davası olduğu görülmüştür.
… 4.ATM nin … esas sayılı dosyasında ise karar verilmediği, dosyanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen distribütörlük sözleşmesinin davalı tarafından feshi üzerine davacıya ecza depolarından iade edilen ürünlerin davalı tarafından sözleşmenin 13.12 maddesi kapsamında geri alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tekmil dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda;
Taraflar arasında 10/07/2011 tarihli sözleşme ve 29/03/2012 tarihli taahhüt imzalanmıştır. Sözleşme … 9.Noterliğinin 24/12/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile feshedilmiştir.
Fesih ve feshin sonuçlarına ilişkin taraflar arasında görülmekte olan başkaca davalar mevcuttur.
Eldeki davaya dayanak takip dosyasına konu faturalar 22/04/2013 tarih, … numaralı ve 27723,99 TL miktarlı, 16/08/2013 tarihli, … numaralı 64693,63 TL miktarlı ve 16/8/2013 tarih, … numaralı 523,58 TL tutarlı faturalardır. … 3. ATM’nin … esas sayılı dosyasına konu olan faturalar ise 14/01/2013 tarih ve … numaralı 23.751,40 TL miktarlı, 14/01/2013 tarih, … numaralı 224.853,52 TL miktarlı, 14/01/2013 tarih, … numaralı ve 293.932,35 TL miktarlı faturalardır.
Dosyamıza konu faturalar fesih tarihinden çok sonra düzenlenmiş faturalar olup, davacı fesih tarihinden hemen sonra, stoğunda kalan ürünlere ilişkin olarak düzenlediği faturalar nedeni ile davalı aleyhine takip başlatmış, itiraz üzerine de … 3.ATM’de itirazın iptali istemli dava açmıştır.
Dosya kapsamından anlaşıldığı ve bilirkişi eli ile de tespit edildiği üzere davacının eldeki takip ve dolayısı ile davaya konu kıldığı faturalar ecza depolarından kendisine, fesihten çok sonra iade edilen ürünlerin davalı tarafından iade alınarak bedelinin iadesi amacı ile düzenlenen faturalardır. Davacının fesihten çok sonra, ecza depolarından ürünleri neden iade aldığı anlışılamamaktadır. Bu hususta davacıya verilen sürede yapılan açıklamalar da yeterli değildir. Davacı ile ürünleri kendisine iade eden ecza depoları arasındaki anlaşma ve taahhütlerin hükümleri yalnızca tarafları açısından sonuç doğuracak olup, bu anlaşma ve taahhütlerin tarafı olmayan davalının, bu anlaşma ve taahhütlere göre davacı ile ecza depoları arasında gerçekleşecek işlemlerden yükümlülük altına girmesi beklenemez. Davacının ecza depolarından ürünleri iade alması, iadeyi kabul etmesi kendisi ile ecza depoları arasındaki iç ilişkiyi ilgilendiren bir husus olup davalının, sözleşmenin feshi üzerine ecza depolarına gönderdiği belirtilen yazılarda da ürünlerin davacıya iade edilmesi yönünde bir uyarı bulunmadığı, aksine ” bu tarihten sonra” ibaresinin kullanıldığı görülmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 13.12 maddesi “sözleşme herhangi bir şekilde sona erdirilirse distribütörün elinde kalan stokları ithalatçı firma iade alacağını taahhüt eder. Bu takdirde iade olunan ürünlerin fiyatı hiçbir şekilde satılan fiyattan az olamaz” hükmüne amir olup, sözleşme maddesinden açıkça anlaşıldığı üzere, sözleşmenin herhangi bir şekilde sona erdiği her halde davalı stokta kalan ürünleri iade almayı taahhüt etmektedir. Zaten davacı da stokta kalan ürünlere ilişkin tanzim ettiği 3 adet faturayı takibe koymuş ve bu takip nedeni ile taraflar arasında görülmüş bir itirazın iptali davası mevcuttur.
Eldeki dava ise davacının stokta kalan ürünleri ile ilgili değildir. Öyle olsa idi, yukarıda belirtilen takip ve dava kapsamında olması gerekirdi. Oysa eldeki dava, bu aşamalardan sonra, ecza depolarının davacıya iade ettiği ürünlerin davalı tarafından alınması ve bedelinin iadesine ilişkindir. Dosya kapsamında, ecza depolarının ürünleri, davacı ile davalı arasındaki ilişki kapsamında iade ettiklerine dair bir bulgu yoktur. Davacı fesih bu ürünleri ecza depolarına satmış, daha sonra kendi aralarındaki iç ilişkide iadeyi kabul etmiş olmakla, iadesini ne sebeple ve ne şekilde kabul ettiği anlaşılamayan ürünleri tekrar davalıya iade etmek istemesi, sözleşme hükümleri ile bağdaşmamakta; davacının dayanak yaptığı sözleşme hükmünde de bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır.
Hukuki nitelendirme ve nihai takdir Mahkememize ait olmakla birlikte bilirkişi heyetinin tespit ve görüşlerini bildirdikleri raporda yer alan hususların dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, Mahkememiz nezdinde de aynı görüş ve kanaatin hasıl olduğu, bu kapsamda fesih tarihi itibari ile stokta olup da satamadığı ürün olduğu iddiasında olmayan davacının elinde olan bir stoğun söz konusu olmadığı, davalının fesihten sonra gönderdiği fesih ile ilgili yazının ecza depoları nezdinde davacı adına anında olumsuz bir etki yaratmadığı, davaya konu edilen stoğun ecza depolarından fesih tarihinden çok sonrası en erkeni 5 ay en geçi 9 ay sonra olan kısım ile ilgili olduğu, kaldı ki davalının ecza depolarına gönderdiği iddia edilen yazılarda davacı tarafından satılan ürünlerin davacıya hemen iade edilmesi gerektiğine dair bir ibare bulunmadığı, davadaki ihtilafın fesih anında davacının uhdesinde olan stoklar ile ilgili olmadığı, fesih tarihinde davacının stoğunda olmayan ancak daha sonra ecza depolarında iade edilen ürünlerin sözleşmenin 13.12 maddesi uyarınca davalı tarafından geri alınmasının gerekip gerekmediği ile ilgili olduğu, sözleşmenin bu maddesine göre, stokların iadesine dair değerlendirmede sözleşmenin ne şekilde feshedildiğinin önem arz etmediği, bu nedenle bu davada davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshedip feshetmediğinin incelenmesine gerek olmadığı kaldı ki taraflar arasında haksız fesih ile ilgili ve bu sebeple tazminat talep edilen başka bir davanın derdest olduğu ve o davada davalının feshinin haklı olup olmadığının incelendiği, sözleşmenin 13.12 maddesinin ecza depolarından iade edilen ürünlerin davalı tarafından geri alınıp alınmaması ile ilgili bir madde olmadığı, bu maddenin fesih anında davacının stoğunda bulunan ürünler ile ilgili olduğu, davaya konu olan icra takibine dayanak teşkil eden faturaların sözleşmenin feshi anında davacının stoğunda olan ürünler ile ilgili değil, daha sonra ecza depoları tarafından iade edilen ürünler ile ilgili olduğundan sözleşmenin anılan maddesinin davaya konu ihtilafta uygulanma yeri olmadığı, ecza depolarından davacıya iade edilen ürünlerin davalı tarafından geri alınması ile ilgili sözleşmede düzenleme bulunmadığı, davacının kendi nam ve hesabına sattığı ürünler nedeni ile ecza depoları ile yaptığı sözleşmelerin davalıyı bağlamayacağı, davalının üretici ile olan sözleşmesinin 18/03/2013 tarihinde feshedildiği, davalının bu tarihten sonra kendisinin de davaya konu ürünleri satamaz hale geldiği, buna mukabil davacının 01/03/2013 tarihinden itibaren üretici firmanın farklı bir marka adı altında da olsa Türkiye’de münhasır satıcılığını üstlendiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına; davalı tarafından karşılanan 1050,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 10.361,48 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı. 16/01/2018

Katip Hakim