Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/364 E. 2020/674 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/364 Esas
KARAR NO : 2020/674
ESAS – BİRLEŞEN DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2013
BİRLEŞEN DAVA T. : 01/02/2013
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
BİRLEŞEN DAVA: … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2013/42 E. 2013/15 K. SAYILI DOSYASI

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 14/01/2013 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin … A.Ş. kayıtlarında mevcut 10 TL itibari değerli … numaralı hisse senedinin sahibi kişi olan 01.07.1879 doğumlu ve 15.01.1952 tarihinde vefat eden … … … …’nın mirasçıları olduğunu, dava konusu senedin zayi sebebiyle açılan ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2012/… E. sayılı iptal davasının bekletici mesele yapılmasını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere nama yazılı senetten doğan mali haklarımızın şimdilik 1.000 TL’sinin veya (GK’da alınan kâr dağıtım kararı) tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, bilirkişi incelemesinde belirlenecek şekil ile müvekkili lehine sermaye artırımlarından bedelsiz (gratis) paylar doğmuşsa bu payların da verilmesine yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekilinin 25/02/2013 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Bankalar Yasasında bankalarda bulunan mevduat, emanet ve alacakların 10 yıl süre geçmekle zamanaşımına uğradığını, 12.06.1933 tarih ve 2308 sayılı Kanun uyarınca temettü alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, kök murisin tüm mirasçıları tarafından açılmayan bu davanın reddi gerektiğini, usul ve harç yönünden itiraz ettiklerini, müvekkili bankanın 4 milyon TL sermayesini temsil eden 10,00 TL nominal (itibari) değerdeki … seri numaralı 1 adet hisse senedinin bedelsiz sermaye artırım hak edişleri dahil olmak üzere Yatırımcı Tazmin Merkezine devrinin yapılmadığını, Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde “… … Mahallesinde … … ” adına açılan bir hesapta kaydileştirme işlemi yapıldığını ve kıymetler üzerinde ihtiyari tedbir kararı işlendiğini, ilgili senetler için 91,04 TL tutarında son beş yıllık kar payı ayrıldığını, öncelikle davanın zamanaşımı, taraf ehliyeti, usul ve harç yönünden esasa girilmeksizin reddini, esasa girilmesi halinde ise davanın reddini, masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… Esas ve 2013/… Karar No’su ile Davacısı … ve Davalısı … A.Ş. olan, huzurdaki davanın konusu ile aynı konudaki dava dosyası ilgili Mahkemenin 14.03.2013 tarihli kararı ile huzurdaki dosya ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosyadaki davacı vekilinin vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … A.Ş. kayıtlarında mevcut 10 TL itibari değerli … numaralı hisse senedinin sahibi kişi olan 01.07.1879 doğumlu ve 15.01.1952 tarihinde vefat eden … … … …’nın mirasçısı olduğunu, dava konusu senedin zayi sebebiyle açılan ve …. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2012/… E. sayılı iptal davasının bekletici mesele yapılmasını, … ATM 2013… esas sayılı dosyası ile aynı konu ve talebi içerdiğinden birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacıların davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 02.03.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret ön raporunda özetle; ”Dosyada tam ve doğru bir hesaplama yapmaya yeterli olup olmadığı, konusunda emin olamadığımız Davalı taraf dilekçelerinde yer alan açıklamalar bulunmakla birlikte, denetime ve hûküm kurmaya elverişli tekemmül etmiş bir raporun hazırlanabilmesi için aşağıdaki bilgi ve belgelerin Sayın Mahkemece dosyaya celbinin gerekli olduğunu değerlendirmekteyim, Davalı Bankanın kuruluşundan bugüne kadar bedelli ve bedelsiz olarak yapılan bütün sermaye artırımlarında artırım öncesi ve artırılan sermaye tutarlarını, artırıma ilişkin genel kurul karar tarihlerini, artırıma ilişkin esas sözleşme değişiklik tescil tarihlerini, artırım oranlarım, bedelli sermaye artırımlarında rüçhan hakkı kullanım tarihlerini bedelli ve bedelsiz olarak ayrı ayrı, A Grubu, B Grubu ve O Grubu paylar için ayrı olarak ve her bir grup ayrı bir sayfada olarak, Davalı Bankanın kuruluşundan bugüne kadar dağıtılan kâr paylarının (temettünün) her bir paya (kâr payı için esas alınan 1 payın nominal değeri de belirtilerek) isabet eden net (varsa vergiler sonrası) tutarı, her bir yıla ait temettünün ortaklara ödenmeye başlandığı tarih bilgilerini A Grubu, B Grubu ve C Grubu paylar için ayrı olarak ve her bir grup ayrı bir sayfada olarak, gösterir Excel tablolarının elektronik ortamda (CD veya flash disk içinde) ve ayrıca basılı şekilde dosyaya eklenmek üzere. Davalı Banka’nın paylarının A, B ve C gruplarına ayrılmadan önceki son hali ile esas sözleşmesinin ve payların A, B ve C gruplarına ayrılmasından sonraki hali ile esas sözleşmesinin tam metinleri ayrı ayn ya da karşılaştırmalı olarak birlikte bir metinde olmak üzere, Payların gruplara ayrılmasında hesaplama sonucu bakımından etkili olacağı düşünülen açıklanması gerektiği düşünülen hususlar var ise bu hususlar hakkında Banka yetkililerince yapılacak açıklamaların dosyaya celbi hususunu” talep eder ön rapor hazırladığı görüldü.
Bilirkişi raporunun belirlediği eksikliklerin dosya sunulmasından sonra tarafların itiraz ve beyanları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilerek dosya yeniden ilk rapor düzenlenmek üzere bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişinin düzenlediği 05.09.2018 tarihli 12 sayfadan ibaret ilk raporunda özetle; “Mahkemece 23.02.2018 tarihli Duruşma Tutanağı ile verilen görev çerçevesinde, dosya içeriğinin değerlendirilmesi sonucunda; Davalı şirket vekilinin 22.03.2018 tarihli dilekçesinde, dosyaya sundukları önceki dilekçelerde ve özellikle 15.04.2013 tarihli dilekçede “dava konusu taleple ilgili tüm bilgi ve belgelerin zaten sunulmuş olduğuna dair beyanları ve hesaplamaya esas olabilecek bütün bilgi ve belgelerin tek kaynağının Davalı şirket olduğu gerçeği de dikkate alınarak, Tamamen Davalı tarafın dilekçesinde sunduğu hesaplamalara göre, Davacıların ana murisinin dava konusu 10 TL nominal değerdeki payının, gerçekleştirilen sermaye artırımlarında hak kazanılan bedelsiz paylarla birlikte, 2010 yılında 0,002 TL nominal değerde A Grubu paya ve ayrıca 189,874 TL nominal değerde C Grubu paya ulaşmış olduğu, Davacıların murisine ait payların 2011 yılı itibariyle hak kazandığı toplam temettü tutarının 91,04 TL (doksan bir Türk Lirası ve dört Kuruş) olduğu, Yukarıdaki bölümlerde arz ettiğimiz esaslara göre Davalı tarafın yukarıdaki hesaplamalarına itibar edilip edilemeyeceğinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu tespit ve kanaatleri ile raporunu sunmuştur.
Bu rapora yapılan itirazlar üzerine itirazların değerlendirilerek ek rapor alınması için bilirkişinin yanına muhasip ve SPK uzmanı bilirkişininde ilave edilerek dosya bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 29.01.2019 tarihli 16 sayfadan ibaret raporunda özetle; “… Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2018 tarihli Ara Kararı ile verilen görev çerçevesinde, 22.01.2019 tarihinde Davalı Banka nezdinde yapılan incelemeler ve Dosya münderecatının incelenmesi sonucunda; Dava konusu 1 adet 10 TL nominal değerdeki payın sahibinin (muris ve mirasçılar), 1927 yılından bu güne kadar, sermaye içindeki pay oranlarını koruyacak şekilde, İş Bankasının tüm bedelli sermaye artırımlarına katıldığı ve rüçhan hakkı bedellerini süresi içerisinde ödediği varsayımı altında bu payın ulaşabileceği maksimum nominal değerin 14.01.2013 dava tarihinde 11.250 TL (adet) ve dava tarihinde borsa kapanış fiyatları üzerinden değerinin de 73.773,48 TL olarak hesaplanacağı, Davalı tarafından 1995 yılından itibaren kar payı dağıtım bilgileri verilebildiğinden ve başka bir yolla da 1995 yıl öncesine ait kar dağıtım bilgileri elde edilemediğinden; 1995 yılından itibaren Davaya konu paylara isabet eden kar paylan bedelli sermeye artırımları sırasında rüçhan hakkı bedellerine mahsup edilmesinin kabul edilmesi durumunda 14.01.2013 dava tarihi itibariyle 0,002 TL nominal değerde A grubu ve 415,525 TL nominal değerde C grubu pay senedi hesaplandığı ve bu payların dava tarihinde Borsa kapanış fiyatları üzerinden değerinin ise 2.779,534 TL olarak bulunduğu, 1995 yılından sonra kar payı alacaklarının bedelli sermayeye artırımlarında mahsubunun kabul edilmesi durumunda 14.01.2013 tarihinden önce zaman aşımına uğramamış kar payı alacaklarının 185,43 TL olarak hesaplandığı, Kar paylarının bedelli sermaye artırımına mahsup edilmeyeceğinin kabulü durumunda ise, Dava konusu 1927 yılında 1 adet 10 TL nominal değerdeki hisse senedinin 14.01.2013 Dava tarihine kadar elde edeceği bedelsiz hisse senetleri ile birlikte nominal değerinin 189,928 TL olarak; 14.01.2013 Dava tarihinde borsa işlem fiyatı üzerinden değerinin ise 1….,116 TL olarak hesaplandığı, Dava konusu payın sadece bedelsiz sermaye artırımlarında bedelsiz paylara hak kazandığının kabulü durumunda 14.01.2013 tarihi itibariyle zaman aşımına uğramamış kar payı tutarının 85,15 TL olarak hesaplandığı” tespit ve kanaatleri ile raporunu sunmuştur.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 21.01.2020 tarihli 17 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “… Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2019 ve 12.11.2019 tarihli Ara Kararı ile ek rapor hazırlanması için verilen görev çerçevesinde, tarafların rapora karşı beyanları, davalının dosyaya sunduğu hukuki mütalaa ve dosya münderecatının incelenmesi sonucunda; yukarıda yaptığımız ayrıntılı açıklamalar kapsamında kök raporumuzdaki tespit ve kanaatlerimizi değiştirecek yeni bir teknik bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle kök rapordaki tespit ve kanaatlerimi aynen muhafaza ettiğimiz” kanaati ile ek raporunu sunmuştur.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ön rapor, ilk rapor ve ek rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere;
Huzurdaki davada davanın konusu, Davacı mirasçıların miras bırakanı (murisi) 01.07.1879 doğumlu ve ölüm tarihi 15.01.1952 olan … … … … (… …)’m Davalı Banka’nın 4.000.000,-TL olan sermayesinde 10,00 TL nominal değerde 1 adet payı temsil eden … seri numaralı pay (hisse) senedinin bedelsiz hak kazandığı paylar ile tahsil edilmemiş temettü alacaklarının tespiti ve Davacılara verilmesi istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve Davalı Banka’nın aynı zamanda Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi “halka açık ortaklık” olması sebebiyle mülga 2499 ve halen yürürlükteki 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile bu kapsamdaki ikincil düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Dava konusu ihtilaf Davalı şirketin kuruluşunda edinilen NAMA YAZILI bir (1) adet hisse senedi (pay) hakkındadır. Bu hisse senedinin (payın) sağladığı hakların Davacılara ait olup olmadığı konusunda Dava tarihi itibariyle kesinleşmiş bir Mahkeme kararı mevcut değildir.
Payı, Davalı şirketin kuruluşunda satın alan ana murisin 15.01.1952 tarihinde öldüğü dosyadan anlaşılmaktadır. Ana murisin … … … … olduğunun Davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu da dosyadan anlaşılmaktadır. Dava konusu hisse senedinin zayii sebebiyle açılan iptal davasının, huzurdaki işbu dava tarihi itibariyle, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2012/… E. dosya numarası ile derdest olduğu dosyadan anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, hak sahipliğinin tam olarak tespiti ve denetime elverişli bir rapor hazırlanması için Mahkemece dosyaya celbi talep edilen belgelerin tamamı bu pay sahipliğinin ve buna ait hakların tespitine yöneliktir. Dilekçemizde ortaklar pay defteri de dahil herhangi bir defter kaydı istenmemiştir. İstenenler sermaye artırımları ve temettü ödemelerinin tarih ve tutarları ile oranlarıdır. Ayrıca A, B ve C grubu paylar çıkarmış bulunan Davalı şirketin bu paylara ilişkin haklan esas sözleşmesinde ne şekilde tasnif ettiğini doğru anlamak bakımından önceki ve sonraki esas sözleşmeler de ayrıca istenmiştir.
Davacıların ana murisin 4.000.000 TL olan Davalı şirket sermayesindeki 10 TL’lik payı yapılan bedelsiz sermaye artışlarından elde edilen bedelsiz (gratis) paylarla birlikte 1982 yılındaki sermaye artırımından sonra A Grubu 2.000 TL nominal değerde pay tutarına ulaşılmıştır. Davalı şirketin 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulduğu, Şirketin internet sitesinde açıklanmaktadır.
Davacılar murisinin sahip olduğu 10 TL nominal değerdeki payın, sadece bedelsiz dağıtılan paylar dikkate alınarak, 1982 yılında 2.000 TL nominal değerde A Grubu paya ulaştığı belirlenmiştir.
Davalı tarafın hesaplamaları çerçevesinde, Davacıların murisine ait payların 2011 yılı itibariyle hak kazandığı toplam temettü tutarı 91,04 TL’dir (doksanbir Türk Lirası ve dört Kuruş).
Yeni paya hak kazanma, şirket sermayesinde pay sahipliği halen mevcut olanlara tanınmış bir haktır.
Bedelli pay satın alma hakkı, şirket genel kurulunun dışardan sermaye konulmasına dair karar vermesi ve rüçhan haklarının kullanılmasını kısıtlamaması halinde mevcut pay sahiplerinin öncelik (rüçhan) haklarını kullanmaları yetkisini ifade eder. Eğer mevcut pay sahibi, yeni pay için genel kurulca belirlenen rüçhan hakkı kullanım bedelini şirkete öder ise bedelli olarak yeni paya sahiplik hakkı kazanır. Bedelli sermaye artırımlarında, oldukça yaygın bir uygulama olarak, rüçhan hakkı kullanım bedeli yeni payın nominal değeri olarak belirlenmektedir.
Davalı şirketin payları halen … A.Ş.’de işlem görmektedir ve Davalı şirket oldukça uzun yıllardır payları borsada işlem gören bir şirkettir. Eğer 1 TL nominal değerdeki payın piyasadaki (örneğin borsadaki) değeri 1 TL’den yüksek (örneğin 5 TL) ise mevcut pay sahibi piyasada 5 TL’den satabileceği bir payı 1 TL bedelle satın almış olur. Paylar borsada işlem görmese bile şirketin önceki yıllardaki başarısında mevcut pay sahiplerinin koydukları sermaye tutarları finansman kaynağı olduğundan şirketin bugüne kadarki başarısından pay alma hakkı mevcut pay sahiplerine ait olmalıdır ve ayrıca (şirket borca batık değil ise) şirketin pay başına net aktif değeri payın nominal değerinden yüksek olacağından payları avantajlı fiyattan satın alma hakkının öncelikle mevcut pay sahiplerine tanınması hakkaniyet gereğidir.
Bedelsiz pay hakkı, şirketin bilançosunun pasifinde, özkaynaklar arasında, kanunlar tarafından sermayeye eklenmesine izin verilmiş bir fon (yeniden değerleme değer artış fonu, enflasyon değerlemesinden kaynaklanan fonlar, emisyon primi gibi) hesabı mevcut ise bu hesabın şirketin sermaye hesabına aktarılması ve böylece sermayenin iç kaynaklardan artırılması yoluyla oluşan yeni sermayeyi (artırılan sermaye tutarını) temsil eden paylardan mevcut pay sahiplerine mevcut sermayedeki payları oranında (pro rata) ve karşılığında bir bedel alınmaksızın verilen payları talep etme hakkıdır.
Anlaşılacağı üzere bedelli paylar mevcut pay sahiplerinin rüçhan hakkı bedelini ödeme ek koşuluyla edinebilecekleri paylar olup, bedelsiz paylar şirketin bilanço pasifındeki hesaplarında sermayeye hesaben eklenen tutarın ticaret siciline tescili ile mevcut pay sahiplerine artırım öncesi sermayedeki payları oranında bedelsiz olarak verilmesi zorunlu paylardır.
Temettü, şirket genel kurulunun dağıtılmasına karar vermesi halinde, mevcut pay sahiplerine genel kurul kararı uyarınca ve mevcut şirket sermayesindeki paylan oranında ve genel kurulca belirlenen tarihte dağıtılması gereken kâr payı tutarıdır. Kâr payı TTK md. 509 md uyarınca ancak dönem kârından ve serbestçe kullanılabilen yedek akçeler kullanılarak dağıtılabilir Temettü de bedelsiz paylar gibi mevcut pay sahiplerine pro rata ya da esas sözleşme ve/veya genel kurulca belirlenen dağıtım usulüne göre dağıtılır.
Bedelli ve bedelsiz paylar ile temettü hakkına ilişkin ticaret hukuku düzenlemeleri, incelemelerimize göre, 1850 tarihli Kanunnâme-i Ticaret, 1926 tarihli ve 865 sayılı Ticaret Kanunu, 1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’da yukarıda uygulamasını açıkladığımız şekle uygun bir hukukî çerçevede belirlenmiştir. Dolayısıyla yukarıdaki uygulama, hukukî çerçevesi Osmanlı döneminden beri çıkarılan bütün ticaret hukuku ana metinlerinde (kanunlarında) aynı esaslara göre düzenlenmiş bir hukukî çerçevenin pratiğe yansımasıdır.
Temettü tutarları şirket genel kurulunca dağıtılması (ödenmesi) için tayin edilen gün itibariyle temettüye hak kazanan pay sahipleri bakımından alacak hakkı olarak doğar. Bunun şirket muhasebesine yansıması her bir pay sahibi lehine şirket hesaplarında, dağıtım günü itibariyle, temettü tutarının, şirketin ilgili pay sahibine borcu olarak kayıtlara alınmasıdır.
Bugün yürürlükteki muhasebe düzenlemelerine göre, Ortaklara Borçlar hesabına kaydedilecek temettü borç tutarı, her an pay sahibine ödenebilir şekilde, eğer 2308 sayılı Kanun dikkate alınırsa 5 yıl süreyle, bu hesapta izlenmeye devam edilecektir.
Aynı şirket, bu şekilde pay sahibine temettü borcu devam ederken bedelli sermaye artırımı yapılmasına karar verir ise, aksi esas sözleşme veya genel kurulca belirlenmemişse, mevcut pay sahiplerine sermayedeki payları oranında rüçhan hakkını kullanma hakkı vermekle yükümlüdür. Pay sahibi rüçhan hakkını kullanmaya karar verir ve bu kararım şirkete bildirir ise şirkete karşı rüçhan hakkı kullanım bedeli kadar borçlu hale gelecektir. Bu durumda şirket rüçhan hakkı kullanım bedeli olarak pay sahibinden olan alacağını Ortaklardan Alacaklar hesabına kaydedecektir.
Şirketten olan temettü alacağı zamanaşımına uğramamış bir pay sahibi şirketin bedelli sermaye artırımında rüçhan hakkını kullanmak istediğinde şirket muhasebesinde oluşan şirketin rüçhan hakkı alacağı ile temettü borcu aynı kişide birleşmiş olacak ve karşılıklı para borçları sona erecek ve böylece pay sahibi rüçhan hakkı bedelinden doğan para borcunu ifa etmiş olduğundan şirketin bedelli paylardan ilgili pay sahibine verme yükümlülüğü devam edecektir.
Bu durumun ve işlemlerin şirket muhasebesinde aynı pay sahibinden alacaklı ve borçlu olarak izlenmesi ve takibi, ne kadar güçlük arz ederse etsin, şirketin tacir sıfatından ve pay sahiplerine yönelik “eşit işlem ilkesinin doğurduğu yükümlerden dolayı, yukarıda açıklanan sistemin takibi ve ifası şirketin sorumluluğundadır.
Ayrıca bedelli sermaye artırımı konusunda bilgi sahibi ya da haberdar olmayan pay sahibinin rüçhan hakkını kullanma iradesini göstermediği yönünde ileri sürülebilecek itirazlar da dikkatle değerlendirilmelidir. Zira defter değeri veya piyasa değeri nominal değerinden yüksek olan her yeni pay alma (rüçhan) hakkını kullanmak ortalama zekâda bir insanın verebileceği basit bir karardır. Ortalama eğitim, zeka ve/veya kültür düzeyinde bir pay sahibi gerçek kişinin, borsada 5 TL’den satılmakta olan bir payı şirketten rüçhan hakkını kullanarak 1 TL’ye satın almayacağını peşinen söylemek mümkün değildir. Aynı şekilde piyasada fiyatı oluşmamış paylar için net aktif değeri (şirket borca batık değil ise) payın nominal değerinden yüksek olacağından rüçhan hakkını kullanmak kararı olacaktır.
Ayrıca huzurdaki davadaki Davalı şirketin payları uzun yıllardır borsada işlem gören halka açık bir şirket olarak mülga 2499 sayılı ve yürürlükteki 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu md 1 ve diğer hükümleri ve SPK düzenlemeleri kapsamında pay sahiplerinin hak ve menfaatlerini koruma ve kollama yükümlülükleri de dikkate alınmalıdır.
Bir pay sahibinin şirketten örneğin 10 TL tutarında temettü alacağı varsa ve şirket bu pay sahibine 7 TL rüçhan hakkı kullanım bedeli yükleyen bir sermaye artırımı yapmaya karar verir ise pay sahibinin 7 TL’lik rüçhan hakkı borcunu 10 TL’lik temettü alacağından mahsup ederek pay sahibine 7 TL nominal değerde yeni payları vermesi, TMK md 2 ve 3 de göz önünde tutularak, beklenmelidir.
Şirketin kendisinden temettü alacağı olan pay sahibine, temettü alacağının yettiği tutara kadar rüçhan hakkını kullandırarak bedelli paylardan vermesi halinde, örneğimizden devam edersek, pay sahibi bundan sonra, önceki paylarına ek olarak 7 TL nominal değerdeki payları için de bedelsiz paylar ve temettü hakkı kazanmaya devam edecektir. Dolayısıyla pay sahibi bir sonraki temettü dağıtımında, öncekine ek olarak, 7 TL nominal değerde paya isabet eden temettüye de hak kazanacak, bir sonraki bedelsiz sermaye artırımında ek olarak 7 TL nominal değerde paya isabet eden bedelsiz paylara da hak kazanabilecektir.
Dava konusu 1 adet 10 TL nominal değerdeki payın sahibinin (muris ve mirasçılar), 1927 yılından bu güne kadar, sermaye içindeki pay oranlarını koruyacak şekilde, … nın tüm bedelli sermaye artırımlarına katıldığı ve rüçhan hakkı bedellerini süresi içerisinde ödediği varsayımı altında bu payın ulaşabileceği maksimum nominal değerin 14.01.2013 dava tarihinde 11.250 TL (adet) ve dava tarihinde borsa kapanış fiyatları üzerinden değerinin de 73.773,48 TL olarak hesaplanacağı,
Davalı tarafından 1995 yılından itibaren kar payı dağıtım bilgileri verilebildiğinden ve başka bir yolla da 1995 yıl öncesine ait kar dağıtım bilgileri elde edilemediğinden; 1995 yılından itibaren Davaya konu paylara isabet eden kar paylan bedelli sermeye artırımları sırasında rüçhan hakkı bedellerine mahsup edilmesinin kabul edilmesi durumunda 14.01.2013 dava tarihi itibariyle 0,002 TL nominal değerde
A grubu ve 415,525 TL nominal değerde C grubu pay senedi hesaplandığı ve bu payların dava tarihinde Borsa kapanış fiyatları üzerinden değerinin ise 2.779,534 TL TL olarak bulunduğu.
1995 yılından sonra kar payı alacaklarının bedelli sermayeye artırımlarında mahsubunun kabul edilmesi durumunda 14.01.2013 tarihinden önce zaman aşımına uğramamış kar payı alacaklarının 185,43 TL olarak hesaplandığı.
Kar paylarının bedelli sermaye artırımına mahsup edilmeyeceğinin kabulü durumunda ise, Dava konusu 1927 yılında 1 adet 10 TL nominal değerdeki hisse senedinin 14.01.2013 Dava tarihine kadar elde edeceği bedelsiz hisse senetleri ile birlikte nominal değerinin 189,928 TL olarak; 14.01.2013 Dava tarihinde borsa işlem fiyatı üzerinden değerinin ise 1….,116 TL olarak hesaplandığı.
Dava konusu payın sadece bedelsiz sermaye artırımlarında bedelsiz paylara hak kazandığının kabulü durumunda 14.01.2013 tarihi itibariyle zaman aşımına uğramamış kar payı tutarının 85,15 TL olarak hesaplandığı görülmektedir.
Bilirkişi raporu alınmasına rağmen davacılar vekillerinin alacak talepleri doğrultusunda davalarını ıslah etmedikleri görüldü.
Tüm bu nedenlerle bu asıl davanın kabulü ile 1.000,-Tl nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Dosyamız ile birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile 500,-Tl nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İş bu asıl davanın kabulü ile 1.000,-TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
2-Dosyamız ile birleşen İstanbul 1 ATM nin 2013/42 E sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile 500,-Tl nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Esas Davada; Karar ve ilam harcı 68,3-TL nin peşin alınan 24,30-TL den düşümü ile kalan 44,01-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Esas Davada; Davacılar tarafından yatırılan 48,60-TL peşin ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Esas Davada; Davacılar tarafından yapılan 4.149,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Esas Davada; Davacılar kendilerini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 1.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Birleşen Davada; 54,40-TL nin peşin alınan 24,30-TL den düşümü ile kalan 30,10-TL nin davalıdan alınarak, hazineye gelir kaydına,
8- Birleşen Davada; Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince takdiren 500-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde ilamın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza