Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/294 E. 2018/301 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/294
DAVA :Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:16/06/2003
KARAR TARİHİ:08/03/2018
BİRLEŞEN İST 3.ATM’ NİN 2004/126E. 2004/30 K. SAYILI DOSYASI
DAVA :Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:16/07/2003
KARAR TARİHİ:28/01/2004
BİRLEŞEN İST 3.ATM’ NİN 2004/61E. 2015/307 K. SAYILI DOSYASI
DAVA : TAZMİNAT/ SORUMLULUK
DAVA TARİHİ: 08/01/2004
KARAR TARİHİ18/04/2005
Mahkememizde görülmekte olan dava sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
Davacı …’ in dava dilekçesinde özetle: Davalı… Servis Turizm İnş. ve Tic. A.Ş.’ nin 14.3.2003 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının 5 ve 6. maddelerinde yer alan kararlarının geçersiz olduklarının tespitine ve müvekkilleri aleyhine hüküm içeren kısımlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… Servis…..A.Ş. vekilleri cevap dilekçesinde özetle; Davanın 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış bulunması nedeniyle esasa girilmeden usul yönünden davanın reddine karar verilmesini ve ayrıca, haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın esastan reddine karar verilmesini bildirmişlerdir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 6 ATM nin 2003/893 Esas- 2003/1730 Karar sayılı dosyası ile Mahkememizin 2004/126 Esas numarası alıp Mahkememizin 2003/792 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiş olup;
Davacı…, İst. 6.Asl.Ticaret Mahkemesi Başkanlığına verdiği ve bilahare davanın birleştirilmesi suretiyle Mahkememizin 2004/126 E. sayısını alan dava dilekçesinde özetle; Davalı… Servis Turizm İnş. Ve Tic. A.Ş. nin 14.3.2003 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının 5 ve 6.maddelerinde yer alan kararlarının öncelikle ”mutlak butlanla batıl olduklarının tespitine” ve herhalükârda müvekkili aleyhine hüküm içeren kısımların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, cevap dilekçesinde, davanın TTK.381/1.maddesine göre 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış bulunduğundan, davanın esasına girilmeden usul yönünden reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Mahkememizin 2004/61 Esas sayılı dosyasında;
Davacı… Servis…..A.Ş. vekilleri, verdikleri dava dilekçesinde özetle; Davacı şirkete … tarafından atanan denetim kurulu tarafından 14/03/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında sunulmak üzere denetçilerin rapor hazırladığını, raporda;
“Yapılan araştırmada 27/07/1998 tarihinde kurulan şirketin en son 1998 hesap yılına ait olağan genel kurulunun 13/10/1999 tarihinde yapıldığı, bu tarihten sonra 1999 ve 2000 hesap yılları için ise genel kurul yapılmadığı anlaşılmıştır.
Genel Kurula sunulmak üzere anılan yıla ait denetimler tarafımızca yapılmak istenmiş ancak şirketin 1999 yılı faaliyetlerini içeren ve şirket yetkililerince ilgili vergi dairesine kurumlar vergisi beyannamesi ekinde verilmiş olan mali tablolardaki hesap detaylarının o dönemin yöneticileri tarafından hazırlandığı, denetim yapmak istediği sırada ilgili dönemin faaliyetlerine ilişkin ilgi ve belgelerinde yetersiz olduğu ve bir bütünlük oluşturmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca şirketin 2000 yılındaki yöneticileri tarafından 2000 yılı faaliyetlerine ait hazırlanmış ve ilgili vergi dairesine verilmiş bir mali tablosu da bulunamadığı ve BDDK- … tarafından temettü hariç ortaklık hatları ile yönetim ve denetimi devir alınan şirkette yıl sonu bilançosu çıkartmaya yönelik yasal defter ve belgelerin de teslim edilmediği anlaşılmıştır.
İlgi yıllara ait tutulması zorunlu olan yasal defterler ile yönetim kurulu karar defteri ve diğer kayıtların gerek kayyımlar ve gerekse de yeni yönetim tarafından uygun şirketin temettü hariç, ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi devir alınmadan önceki son yönetim kurulu üyelerinin bilinen adreslerine yasal defter ve belgelerin teslim edilmesi konusunda ihtarname çekilmesine rağmen yeni yönetime teslim edilmediği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak yasal defterler ile diğer kayıt ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılı hesap denetimleri gerçekleştirilemeyen şirketin faaliyetlerinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının araştırılması olanağı bulunamamıştır. Bu nedenle şirketin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin 1998 yıllına ait genel kurulda verilmiş olan ibraların kaldırılması, 1999, 2000 ve 2001 yıllarına ait hesapların ibra edilmemesi ve yönetim kurulu üyeleri davalıların ibra edilmemelerini” talep edildiği,
Davacı şirketçe yapılan genel kurul toplantısında gündemin 5. maddesi ile “1999-2000-2001 yıllarına ait yasal defterlerde yönetim kurulu karar defterleri ibraz ve teslim etmeyen davalıların ibra edilmemesi, gündemin 6.maddesi ile “gündem gereği ibraya konu 1998 yılı gerçek genel kurulu yansıtan bilanço olmaması ve mevcut zararın geçmiş dönemlerden kaynaklanması sebebiyle 1998 yılı olağan genel kurul toplantısında ibra edilen yönetim kurulu üyeleri … ile enetim kurulu üyesi … hakkında verilen ibra kararlarının kaldırılması, … Davalıların yaptıkları döneme ait yasal defterleri ile diğer kayıt ve belgeleri ibraz etmemeleri ve bundan dolayı hesap denetimleri gerçekleştirilmeyen şirketin faaliyetlerine herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının araştırma olanağı bulunmadığından haklarında şahsi sorumluluk davası açılması, şartlar oluşmuş ise suç duyurusunda bulunulması oy birliği ile kabul edilmiştir.” Genel kurul kararı gerekçe yapılmak suretiyle davalıların TTK 380 maddesi uyarınca alınan genel kurul kararının hukuka uygun ve geçerli olduğunu beyan ederek 1998- 2001 yılları arasında görev yapmış olan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin sorumlu oldukları iddiasına dayalı olarak davalılar hakkında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL zararın davalıların görev tarihi ve sorumlulukları oranında davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini talep edilmiştir.
Alacağı, 11/03/2005 tarihli temlik sözleşmesi ile devraldığını beyan eden …, Mahkememize vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile davalılardan …’ in 3.957,245 TL’ den,…’ nın 3.923.184 TL den … ve…’ in müştereken ve müteselsilen 3.366.514 TL, …, M. .. ve …’ un 244.411,00 TL den, …’ ın 239.537 TL den, … ve …’ ın 5.149.754 TL’ den müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını beyan ederek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı … ve … vekilleri vermiş oldukları cevap dilekçesinde özetle: TTK 341 maddesi uyarınca genel kurulun 14/03/2003 tarihinde yapıldığını, davanın 08/01/2004 tarihinde açıldığını, 1 aylık sürenin geçtiğini, öncelikle yasal süresinde açılmayan davanın reddine, sorumluluk davasının TTK 309 maddesine göre zamanaşımına uğradığını, ibra edilmeme gerekçesi olan yasal defter ve kayıtlara Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca 01/10/2010 tarihinde el konulduğunu, defterlerin sunulamamasında müvekkillerinin kusurunun bulunmadığını, defter ve kayıtların TC Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı nezdinde olduğunu, … ve …’ in 02/10/2010 tarihinde tutuklandığını, müvekkillerine, tebliğ edilen ihtarnamelere tutukluluk nedeniyle cevap veremediklerini, müvekkilleri hakkında 14/03/2003 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündem 5 ve 6 nolu maddelerinde alınan kararların mutlak butlandan sakat olduğunu, şirkete el konulduğu tarihte mal varlığı bulunan bir şirket olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalılardan …vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Davanın usulüne uygun ve yasal sürede açılmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 20/02/2000 tarihinde yönetim kurulu görevinden ayrıldığını, bu nedenle defter ve belgeler ile irtibatının bulunmadığını, defterlerin sunulmasında husumet kastının olmadığını, müvekkilinin görevini laikiyle yerine getirdiğini, ibra edilmemeye ilişkin alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunu, talep edilen faiz ve faiz oranına itiraz ettiklerini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: 1998 yılı ibra kararının hükümsüz sayılması yönünde karar almaya yetkilerinin olmadığını, bunun ancak mahkeme kanalıyla yapılabileceğini, davada husumet ehliyeti bulunmadığını, dava yasal unsurları ihtiva etmekten uzak olduğunu, müvekkili davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olup şirket ortağı olmadığını, bir idari görevde bulunmadığını, şirketin zararının ne olduğu belli olmadığı gibi olası zararın YKÜ sorumluluğuna girip girmediğinin de belli olmadığını, müvekkilin YKÜ iki parçalı olarak 6 ay 12 gündür, öte yandan müşterek ve müteselsilen sorumluluk kavramı hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati haciz ve tedbir taleplerinin hukuka uygun olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan… vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Bu tür davaların TTK 309 m. uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, bu yönden davanın reddi gerektiğini, davacı şirketten 31.12.1999 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, görev yaptığı süre içinde tüm defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulduğunu, tüm defter ve kayıtların yeni yönetime teslim edildiğini, 1999 yılına ilişkin olağan genel kurulda ibraz edildiği beyan edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinin HMK 179′ a aykırı olduğunu, dava dilekçesinin 08/01/2004 tarihinde olduğunu bu nedenle 08/01/1999 tarihinden önceki tüm işlemlerin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin görev yaptığı 24/09/1998-14/01/1999 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığını, bu süre içerisinde hiçbir yasa dışı işlemi olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan …’ ın davaya cevap dilekçesinde özetle: TTK. 309/4’te öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın görülebilmesinin ön şartı olan geçerli bir genel kurul kararının bulunması şartının gerçekleşmediğini, 14.03.2003 tarihli genel kurul toplantısında alınan ibranın kaldırılması ve ibra etmeme kararlarının yok hükmünde olduğunu, kendisinin 27.07.1998-27.12.1999 tarihleri arasında görev yaptığını, görev yaptığı dönem içerisinde görevini mümkün olduğunca kanuna ve usulüne uygun olarak yerine getirdiğini, görev yaptığı dönemde davacı şirketin bir zararının olmadığını, şirketin bu dönemde sermaye artırdığını, görev süresinin hatalı tespit edildiğini, dava dilekçesinde görev süresinin 19.11.2001 olarak yazıldığını, istifa etmiş olduğu tarihten sonra, yönetim kurulu üyesi olmadığı halde, kanuni defterlerin ibraz ve teslim edilmemesinden ötürü sorumlu tutulamayacağını, zarar iddiasının soyut olduğunu, varlığının, döneminin ve şahsıyla ilgili illiyet bağının davacı tarafından ispatının gerektiğini, zararın ispatlanması durumunda dahi, aile şirketi özelliği gereği hakim ortak/tek inisiyatif sahibi (olgu organ durumundaki) yönetici tek menfaat sahibi durumundaki kişinin bundan şahsen tek başına sorumlu olduğunu, şekli denetçilik nedeniyle herhangi bir ücret almadığı için ve gerçek manada irade yokluğu sebebiyle, şirket tüzel kişiliği ile şahsı arasında gerçek bir vekalet akdinin kurulmadığını, sorumluluk doğuracak bir akdin varlığının tartışmalı olduğunu, vekil olarak sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı iddialarının kabul edildiği anlamına gelmemek kaydıyla, 1,5 yıl süre ile denetçi olarak görev yaptığı dönemde olağan dışı bir zararın varlığının somut olarak şahsı ile illiyet bağının ispatlanması halinde, bu zararın meydana gelmesi, artması ve gizlenmesinde sorumlulukları bulunan diğer kişi ve kuruluşların (şirket ortaklarının, davacı şirket tüzel kişiliğinin, alacaklıların, şirketin son dönemde görev yapan yönetim ye ve denetim kurulu üyelerinin, şirketin defterlerinin tasdik ve denetimini yapan YMM şirketinin, sözleşmeli özel bağımsız denetim kuruluşlarının, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, Hazine Müsteşarlığı’nın, SPK, BDDK, … vs.) zarardan doğan sorumluluğunun araştırılması ve kusurları oranında dava konusu sorumluluğa iştirak ettirilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan …vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Davanın yasal süresi içinde açılmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına 01.10.2000 tarihinde savcılık tarafından el konulduğunu, müvekkilinin teslimle ilgili herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin o günü koşullarda görevini en iyi şekilde ifa ettiğini, kendisinin dışında gelişen fiili ve hukuki imkansızlık sonucu doğmuş zarardan sorumlu tutulamayacağını, davacı davasına 14.03.2003 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağının 5 ve 6. M dayanak gösterdiğini, işbu genel kurul mutlak butlanla batıl olduğunu, davacı şirketin defter ve belgelerine el konulup yöneticilerinin tutuklandığı tarihte mal varlığı bulunan bir şirket olduğunu, davacı şirketin zararı yönetiminin …’na geçtikten sonra iyi yönetilemediği için oluşabileceğini, müvekkilinin kast ve kusurunun olmadığını, ayrıca istenilen faizin yasaya aykırı ve haksız olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan . .. vekilinin 14.04.2004 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 09.02.1999 tarihinde istifa ederek görevinden ayrıldığını, davanın zaman aşımına uğradığını, kimin ne şekilde ve hangi işlemlerden dolayı şirketi zarara uğrattığının açıklanması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle: Davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca TTK 341 m. süre geçtikten sonra açıldığından bu nedenle de reddi gerektiğini, 1998 yılı faaliyet raporu 1999 yılında yapılan olağan genel kurulda ibra edildiğini, bu nedenle davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının yasaya uygun tutulduğunu, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları herhangi bir tutanak tutulmadan mali şube md. görevlilerince çuvallara konulup götürüldüğünü, davacı şirketin 1998 yılı bilançosunun gerçeği yansıtmadığını iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirketler faaliyetlerinde kar edebilecekleri gibi zarar da edebilirler, zarar eden şirketler zararlarını Yönetim Kurulu Üyelerinden ve Denetçilerden talep etseler şirketler yönetici bulunmazlar, yöneticilerin kasten veya ihmal sonucu şirketi zarara uğratırlarsa bu zarar yöneticiden istenilebilir denilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … ve Naime … davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce bozma öncesi alınan bilirkişi kurulu raporunda “14/03/2003 tarihli genel kurulunda alınan;
1-6 no altındaki ibranın kaldırılması kararının genel kurulun yetkisinde olmayıp ancak bir yargı kararı ile gerçekleştirilebileceğinden geçersiz olduğu,
2-5 no altındaki ibra etmeme kararlarına karşı ise;
a)Davacıların TTK 381 madde kapsamında iptal davası açma konusunda sıfatları bulunmadığı,
b)Buna karşılık BK. 19 ve 20.madde uyarıca, geçersizlik davası açabilecekleri, dosya içeriğinden genel kurulun ibra etmeme kararının haklı gerekçelere dayanmadığı ve MK 2. madde uyarınca dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun anlaşıldığı, bu bağlamda ibradan kaçınma kararının BK. 19 ve 20 maddeler uyarınca, geçersiz olup olmadığı hususu muhterem mahkemenin takdiri olduğu,
3-Muhterem mahkemenin kararı uyarınca 2004/61 Esas sayılı dosya üzerinde yapmış olduğumuz inceleme sonucunda, davalıların sorumluluğun tespit edilemediği ve olayda davacının iddia ettiği zararın hangi döneme ait olduğuda belirsiz olduğu,
4.İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesine gidilerek… E sayılı dosyasına ait duruşma salonunda bulunan iki adet çelik dolapda saklandığı bildirilen 160 klasör üzerinde yapmış olduğumuz incelemede,… Servis Turizm İnşaat Ticaret AŞ ile ilgili 2 adet yediemin tutanağı ile 24/07/2000 tarihli inceleme raporunda başka bir bilgi ve belgeye tesadüf edilemediği muhterem mahkemenin takdirlerine arz olunur.” sonucunu bildirmişlerdir.
Mahkememizin 2003/792 Esas 2005/516 Karar sayılı ilamı ile Mahkememiz dosyası ve birleşen dosyalar yönünden 12/05/2001 tarih ve 4672 sayılı yasa ile değişik 4389 sayılı bankalar konunu 14/5-d bendine göre Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın istek halinde görevli 1 ve 2 nolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacılar Y. …,…, Davalılar S…., …, …, M. .. ile temlik alan … vekili tarafından temyiz talebi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 28/05/2007 tarih 2006/5395 Esas 2017/8133 Karar sayılı bozma ile “… birleşen 2004/61 Esas sayılı davada BK hükümlerine göre Temlik alan sıfatıyla yer almakta bulunmasına göre davada 4289 sayılı Kanunun 14/5-4 hükmü uygulama yeri bulunmamaktadır. O halde mahkemece işin esası incelenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle mahkememizin kararı görev yönünden bozulmuştur.
Dosya mahkememizin esasına kaydolunarak 2007/607 Esas numarasını almış, Ticaret Mahkemelerinin ayrılmasından sonra dosya 20 ATM nin 2011/35 Esas numarasını almış, 6545 sayılı yasa uyarınca Asliye Ticaret mahkemeleri heyet haline döndükten sonra dosya İstanbul 14. ATM nin 2014/294 Esas numarasını almıştır.
Yargılama aşamasında davalı …’ in İstanbul 6 ATM 2001/4 Esas 2008/814 Karar sayılı ilamı ile; Davalı …’ un İstanbul 1. ATM’ nin 2011/168 Esas dosyaları ile iflasına karar verilmiş, davada taraf sıfatını iflas idaresi almıştır. İflas eden davalılar yönünden dava kayıt kabul davasına dönüşmüştür.
Asıl dosya davacısı …’ in açmış olduğu davayı müflis vekili takip ettiklerini beyan etmiştir. Açılan dava iflas masasına göre mal ve haklara ilişkin olmadığından bu davaları takip yetkisi müflis vekili tarafından yapılabilecektir.
Mahkememizce bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi kurulunun 25/05/2010 tarihli raporunda:
“a)…Servis İnşaat ve Ticaret AŞ.’nin 14.03.2003 tarihli genel kurul toplantısının 6.gündem maddesinde, “1998 yılı olağan genel kurul toplantısında ibra edilen yönetim kurulu üyeleri, Y. …, Ş…., …, M. .., …, … ile denetim kurulu üyesi … hakkında verilen ibra kararının kaldırılması” şeklinde alınan 6 nolu kararın geçersiz olduğu, şirket tarafından daha önceden alınmış olan ibra kararının tek taraflı olarak geri alınması veya kaldırılmasının mümkün olmadığı, böyle bir kaldırma veya geri alma kararının müktesep hakkı ihlal ettiği ve başta BK. 19-20 olmak üzere emredici genel hükümlere aykırı ve geçersiz olduğu,
b)Açık ibranın, genel kurulun bilgisine ulaşmış olan hususlarla sınırlı olmaksızın, yönetim kurulu üyelerinin ortaklığa karşı olan hukuki sorumluluğunu tamamıyla ortadan kaldırdığı, bilançonun gerçeği yansıtmadığı, bilançoda geçmiş dönem zararlarının gösterilmediği, gizlendiği bu nedenle ibranın gerçekleşmemiş olduğu yolunda yapılan savunmanın yerinde olmadığı,
c)Sorumluluk davasının, genel kurul kararının iptaline ilişkin davalarla birleştirilmesi nedeniyle artık, iptal davalarının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmemesi ve sorumluluk davalarıyla birlikte görülmesi gerektiği,
d)…Servis Turizm İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından ibra kararlarının geri alınması imkânı bulunmadığından, ibra kararının kaldırılmasına dayanarak, sorumluluk davası açılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı, zira ibranın, ortaklık adına sorumluluk davası açma hakkını ortadan kaldırdığı, buna karşılık, dava konusu genel kurulda alınan 5 nolu karara ilişkin olarak, TTK. 381, iptal davası açma hakkına sahip olanları ve dava açma şartlarını düzenlemiş olduğu için, görevden ayrılmış yönetim kurulu üyelerinin, üyelere tanınmış olan dava hakkını kullanamayacağı, dava açabilecekleri farz-ı muhal kabul edilse dahi, bu ihtimalde de, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibra edilmelerine veya ibra edilmelerinin reddine ilişkin kararların icrasının sözkonusu olmadığı yönündeki görüş benimsendiği takdirde, açılan iptal davasının reddi gerekeceği,
e)Davacı tarafın, BK. 19-20 uyarınca butlanın (geçersizliğin) tespiti davası açıp açamayacağı hususu tartışılabilir olmakla birlikte, davalı şirket genel kurulunun, …’i, 1999, 2000, 2001 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra etmemesinin butlanı gerektirecek nitelikte sakat bir karar olup olmadığı konusunda takdirin tamamen sayın mahkemeye ait olduğu, kararının dayandığı ibra etmeme gerekçelerinin haklı olmadığı ve dolayısıyla kararın MK. 2’ye aykırılık taşıdığı bir varsayım olarak biran için düşünülse bile, genel kurul kararının, butlana yol açabilecek ölçüde ağır sakatlık ve aykırılıklar içermediği,
f)…Servis Turizm inşaat ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından kullanılan kredilerin ve vergi borçlarının şirketin uğramış olduğu zarar olarak şu an kabul edilemeyeceği, davacı tarafın, dosya kapsamında, bu kredilerin şirketin amaçları dışında kullanıldığını ispatlaması gerektiği, fakat dosyada yeterli delile rastlanamadığı, vergi borçları bakımından ise, VUK. 10 hükmüne göre, ortaklık mal varlığından tahsil edilemeyen vergi borçlarının, ortaklık yasal temsilcilerinin kişisel mal varlıklarından tahsili amacıyla devletin şirkete başvurması, vergi borçlarını tahsil edememesi ve daha sonra yönetim kurulu üyelerine başvurması gerektiği görüşündeyiz.” sonucunu bildirmişlerdir.
Mahkememizin 18/06/2015 tarihli ara kararı ile dosyada bulunan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı belirtilerek “dava konusunun bir kısmını … Bank A.Ş den davalı şirket tarafından kullanılan krediler gösterilediğinden ve … tarafından davalı şirkete 6183 sayılı kanuna göre takip yaptığı anlaşıldığından … de bulunan kayıtların incelenmesi için bankacı bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine, bilirkişi tarafından rapor hazırlama aşamasında … Bank A.Ş nin 1. ACM ndeki karar çıkan … esas sayılı dosyanın bilirkişi raporunda… ile ilgili incelemelerin bulunması muhtemel olduğundan kredi borcundan kaynaklı zarara iddiası bakımından gerekçeli kararın da bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirilmesine,
Zarar iddiasının bir kısmını şirketin vergi borcu olarak gösterildiği anlaşılmakla şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak 1998-1999-2000-2001 yılları şirketin tüm vergi borçlarının bildirilmesinin istenilmesine” karar verilerek bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulu 05/01/2016 tarihli raporda: “Davalılara yöneltilen zarar kalemlerinden hareketle sorumlulukları incelenecek olursa: Davacı tarafından davalılara iki hususta sorumluluk atfedildiği görülmektedir. Bunlardan ilki davacı şirketin dava dışı …bank A.Ş. den kullandığı kredilerdir. Yukarıda muhasip bilirkişi tarafından da belirtildiği üzere davacı şirketin bilanço değerliliğinin (kredi rating notunun üzerinde) çok üzerinde kredi kullandırılmasında davalı şirket yönetim kurulu üyeleri değil asıl sorumlu Bankacılık Kanununa gore dava dışı …bank A.Ş.’dir. Başka bir deyişle dava dışı …bank A.Ş. Yönetim Kurulu kredi tahsis ve limitini onaylamadan önce davacı şirketin kredibilitesini ölçmesi ve değerlendirmesi gerekirken davalı şirketin kredi kullanmasında bu kredi dolaysıyla zarar meydana gelmiş olsa bile sorumluluğun diğer şartları olan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık kusur ve illiyet bağı unsurları gerçekleşmeden bir sorumluluktan bahsedilemez. Kanunda veya şirket esas sözleşmesinde davacı şirketin kredi kullanmasını kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığında davalı yönetim kurulu üyelerinin kullandığı krediler bakımından sorumluluğun bu şartı gerçekleşmemiştir. Somut olayda dava dışı …bank A.Ş. Yönetim Kurulu tarafından şirkete tahsis edilen ve dönmeyen krediler davacının değil davalının zararını oluşturur. Dolayısıyla kanaatimiz davalı yönetim kurulu üyelerine kullanılan krediler bakımından bir sorumluluk yükletilemeyeceğidir.
Davalı yönetim kurulu üyelerine yöneltilen bir diğer sorumluluk kalemi ise davacı şirketin 01.01.2000 – 31.12.2000 dönemine ait toplam 3.843.184,48 TL tutarında vergi borcudur. (Güncel vergi borcu: vergi aslı 2.911.291,79 TL ve gecikmne zamamı 6.988.300,78 TL olmak üzere toplam 9.899,692,57 TL’dır) Davalı yönetim kurulu üyelerine bu hususta bir sorumluluk yükletilebilmesi için 2000 dönemine ait vergi borcunun ödenmemesi nedeniyle şirketin uğradığı zararın tespit edilmesi gerekir. Heyetimizde yer alan muhasip bilirkişi tarafından Davacı şirketin vergi borçlarının zamanında ödenmemesinde şirketin kasasında para bulunmadığı için mi yoksa bilinçli olarak bir anlamda ödenecek vergilerden doğan kaynağın örtülü kredi olarak kullanılmasının mı amaçladığının mevcut verilerle tespit etmenin mümkün olamadığı ifade edilmiştir. O halde bu kalem nedeniyle davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için ödenmeyen vergi borcunun nedeni ve bundan kaynaklanan zarar ortaya konmalıdır. Bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılamaz.
Detayları yukarıda verilen inceleme ve hesaplamalar sonucunda, takdiri tamamen sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 1998 yılında verilen ibra kararının davacı şirket tarafından geri alınamayacağı, söz konusu ibranın TTK md. 380’e istinaden geçersiz sayılaması koşulunun huzurdaki dava bakımından gerçekleşmediği,
Davalı yönetim kurulu üyelerinin dava dışı …benak A.Ş. den kullanılan krediler bakımından sorumlu tutulabilmeleri için gerekli şartların oluşmadığı, Davacı şirketin 2000 yılına ait vergi borcu nedeniyle davalıların sorumluluğuna gidilebilmesi için yukarıda belirtilen hususların açıklığa kavuşturulması gerektiği” sonucunu bildirmişlerdir.
17/11/2016 tarihli celse ara kararı ile davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların el koyulma nedeniyle Ankara CBS’ ye müzekkere yazılarak emanet kayıtlarında yer alıp alınmadığı sorulmuş, gelen müzekkere cevabında kayıtların bulunmadığı mahkememize bildirilmiştir.
Kök bilirkişi raporuna davacı temlik alan davacı … vekili itiraz dilekçesi ve itiraz dilekçesi ile birlikte ekli davacı şirketin 27/07/1998-30/10/1998 dönemine ait bilanço 31/12/1998 tarihli geçici bilanço, 31/03/1999 tarihli bilanço, Maliye bakanlığı hesap uzmanlar kurulunun 15/10/2003 tarihli 1129/129-13 sayılı belge inceleme raporu, Maliye Bakanlığı hesap uzmanları Kurulunun 15/10/2003 tarih ve 1129/149 – 33 vergi inceleme raporunu sunmuştur.
Davalılar yeniden delil sunulmasına itiraz ve sunulan delillerin dosyadan çıkartılmasını talep etmişlerdir.
Mahkememizin 23/03/2017 tarihli celse ara kararıyla “1-Dosyanın incelenmesinde davacıya 10.09.2004, 29.11.2007 ve 13.03.2008 tarihlerined delillerini sunması için süre verildiği, ikinci kez süre verilmekle kesin sürenin sonuçlarının doğduğu ve davacı tarafça 22.09.2004 tarihinde delil listesi sunularak delillerinin hasredildiği anlaşılmakla davacı tarafça 31.03.2016 tarihli celsede 2 klasör ek belge sunulduğu ve davalılarca itiraz edildiği anlaşılmakla 31.03.2016 tarihli celse ara kararı uyarınca yapılan değerlendirme sonucu davacı tarafça rapora itirazdan sonra sunulan 2 klasör halinde belge ve delillerin verilecek hükme esas alınmamasına,
2-Davacı tarafça alınan rapora karşı yapmış olduğu itirazların değerlendirilmek suretiyle 17.011.2016 tarihli 2 nolu celse ara kararı uyarınca ek rapor alınmasına, 1 nolu benddeki gerekçe esas alınarak davacı tarafça sonradan sunulan belgelerin değerlendirilmemesine” karar verilmiştir.
Davacının itirazlarının değerlendirilmesi için dosya son bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 29/05/2017 tarihli ek raporunda: “Davacı… Servis Turz. İnş. ve Tic. A.Ş.’nin ticari defter ve katlarının ibraz edilememiş olması ve bunun yanında mevcut delil durumuna göre kök raporda herhangi bir revizyon yapılamamıştır. Bu nedenle kök rapordaki görüş ve kanaatimizin özünün muhafaza edildiği” sonucunu bildirmiştir.
Asıl Dava Yönünden;
Davacı Y. …, 14/04/2003 tarihli davacı şirket genel kurulunda alınan 6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının iptalini talep etmiştir.
…Servis Turizm İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 14.03.2003 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 5. maddesinde, “Gündem gereği 1999, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tek tek isim okunmak suretiyle ibralarının görüşülmesine geçildi.
1999, 2000, 2001 dönemine ait yasal defterleri ve yönetim kurulu karar defterlerini ibraz ve teslim etmeyen, 2000 yılı faaliyetlerine ait hazırlanmış ve ilgili vergi dairesine verilmiş bir mali tablosu bulunmayan; her ne kadar 1999 yılı faaliyetlerine ait ilgili vergi dairesine Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde verilmiş mali tablolar bulunsa dahi, denetim yapılmak istendiğinde o dönemin yöneticileri tarafından düzenlenmiş bulunan raporlar ile ilgili bilgi ve belgelerin yetersiz olması ve kanunen tutmakla yükümlü oldukları ticari defterlerin mevcut olmamasından dolayı;
01/01/1999 – 19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-13.01.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi….’un ibra edilmemesi,
13.01.1999-20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’in ibra edilmemesi,
10.02.1999-20.02.2000 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi, 04.03.1999- 20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’in ibra edilmemesi,
14.01.1999-20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi, 20.02.2000-19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’nın ibra edilmemesi,
01.01.1999-04.03.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi … ’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-10.02.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi . .. ’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-14.01.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’ın ibra edilmemesi,
20.02.2000- 19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-19.12.2001 tarihleri arasında görev yapan denetim kurulu üyesi …’ın ibra edilmemesi, Şirket yönetimine … tarafından atanan ve daha önceki yıllara ait kayıt ve yasal defterlerin teslim edilmemiş olması nedeniyle şirketin aktif ve pasifinde olması gereken değerlerin araştırılması, tespiti, kayıt ve muhafaza altına alınması ve şirket kayıt ve defterlerinin kendi görev yaptıkları süre içerisinde usulüne uygun tutulması için çalışan, yukarıda belirtilen yasal yükümlülüğün doğmasında sorumluluğu bulunmayan ve 2002 senesi içinde görev yapan yönetim kurulu üyeleri… … ve … ile denetim kurulu üyeleri … ve … ’nun ibra edilmesi, toplantıya katılanların oy birliği ile kabul edildi.”
6.maddesinde, “Gündem gereği, ibraya konu 1998 yılına ait gerçek durumu yansıtan bir bilanço olmaması ve mevcut zararın geçmiş dönemlerden kaynaklanması sebebiyle 1998 yılı olağan genel kurul toplantısında ibra edilen yönetim kurulu üyeleri, … ile denetim kurulu üyesi … hakkında verilen ibra kararının kaldırılması, ibra edilmeyen ve ibraları kaldırılan Yönetim Kurulu üyeleri …, ile ibra edilmeyen ve ibrası kaldırılan denetim kurulu üyesi, …’ın görev yaptıkları döneme ait yasal defterler ile kayıt ve belgeleri ibraz etmemeleri ve bundan dolayı hesap denetimleri gerçekleştirilemeyen şirketin faaliyetlerinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının araştırılma olanağı bulunmadığından haklarında şahsi sorumluluk davası açılması ve şartları oluşmuş ise suç duyurusunda bulunulması, toplantıya katılanların oy birliği ile kabul edildi.” denilmek de olup davacı …’ in ibrasına ilişkin genel kurul kararı kaldırılmış ve sorumluluk davası açılmak üzere yetki verilmiştir.
e.6762 TTK 381.maddesi kapsamında Genel Kurul Kararlarına karşı iptal davası açma hakkına sahip olanlar sayılmış olup görevden ayrılmış bulunan yönetim kurulu üyelerinin dava hakkı tanınmadığından genel kurulun iptaline ilişkin açılan davanın reddine,
Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 6 ATM nin 2003/893 Esas- 2003/1730 Karar sayılı dosyası ile Mahkememizin 2004/126 Esas sayılı dosya yönünden;
Davacı …vekili katılmış olduğu 29/11/2010 tarihli celsede müvekkilinin davacı olduğu dosyada feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili beyanı dikkate alınarak açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
Mahkememiz dosyası ile birleşen Mahkememizin 2004/61 Esas sayılı dosyası yönünden;
…Servis Turizm İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 1998 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı 13/09/1999 tarihinde yapılmış ve yönetim kurulu ile denetim kurulu üyeleri ibra edilmiştir. 1999 ve 2000 hesap yıllarına ilişkin genel kurulların ise yapılmadığı belirlenmiştir.
Mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunun 15/7-a maddesine istinaden, Fon Alacaklarının tahsilinde yarar görülerek, Fon kurulunun 13/02/2002 tarih ve 101 sayılı kararı ile… Servis Turizm İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketinin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin fon tarafından devralınmasına karar verilmiştir.
Davacı … 11/03/2005 tarihli temlik sözleşmesi ile alacağı devralmıştır.
Davacı taraf,… Servis Turizm İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 14.03.2003 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan,
5. maddede, “Gündem gereği 1999, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin tek tek isim okunmak suretiyle ibralarının görüşülmesine geçildi.
1999, 2000, 2001 dönemine ait yasal defterleri ve yönetim kurulu karar defterlerini ibraz ve teslim etmeyen, 2000 yılı faaliyetlerine ait hazırlanmış ve ilgili vergi dairesine verilmiş bir mali tablosu bulunmayan; her ne kadar 1999 yılı faaliyetlerine ait ilgili vergi dairesine Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde verilmiş mali tablolar bulunsa dahi, denetim yapılmak istendiğinde o dönemin yöneticileri tarafından düzenlenmiş bulunan raporlar ile ilgili bilgi ve belgelerin yetersiz olması ve kanunen tutmakla yükümlü oldukları ticari defterlerin mevcut olmamasından dolayı;
01/01/1999 – 19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-13.01.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi Ş….’un ibra edilmemesi,
13.01.1999-20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’in ibra edilmemesi,
10.02.1999-20.02.2000 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi, 04.03.1999- 20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’in ibra edilmemesi,
14.01.1999-20.02.2000 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi,
20.02.2000-19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi…’nın ibra edilmemesi,
01.01.1999-04.03.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi … ’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-10.02.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi M. .. ’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-14.01.1999 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’ın ibra edilmemesi,
20.02.2000- 19.12.2001 tarihleri arası görev yapan yönetim kurulu üyesi …’in ibra edilmemesi,
01.01.1999-19.12.2001 tarihleri arasında görev yapan denetim kurulu üyesi …’ın ibra edilmemesi, Şirket yönetimine … tarafından atanan ve daha önceki yıllara ait kayıt ve yasal defterlerin teslim edilmemiş olması nedeniyle şirketin aktif ve pasifinde olması gereken değerlerin araştırılması, tespiti, kayıt ve muhafaza altına alınması ve şirket kayıt ve defterlerinin kendi görev yaptıkları süre içerisinde usulüne uygun tutulması için çalışan, yukarıda belirtilen yasal yükümlülüğün doğmasında sorumluluğu bulunmayan ve 2002 senesi içinde görev yapan yönetim kurulu üyeleri… …, … ve … ile denetim kurulu üyeleri …, … ve … ’nun ibra edilmesi, toplantıya katılanların oy birliği ile kabul edildi.”
6.madde de, “Gündem gereği, ibraya konu 1998 yılına ait gerçek durumu yansıtan bir bilanço olmaması ve mevcut zararın geçmiş dönemlerden kaynaklanması sebebiyle 1998 yılı olağan genel kurul toplantısında ibra edilen yönetim kurulu üyeleri, … ile denetim kurulu üyesi … hakkında verilen ibra kararının kaldırılması, ibra edilmeyen ve ibraları kaldırılan Yönetim Kurulu üyeleri …, … ile ibra edilmeyen ve ibrası kaldırılan denetim kurulu üyesi, …’ın görev yaptıkları döneme ait yasal defterler ile kayıt ve belgeleri ibraz etmemeleri ve bundan dolayı hesap denetimleri gerçekleştirilemeyen şirketin faaliyetlerinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının araştırılma olanağı bulunmadığından haklarında şahsi sorumluluk davası açılması ve şartları oluşmuş ise suç duyurusunda bulunulması, toplantıya katılanların oy birliği ile kabul edildi.” Genel kurul kararları üzerine ibra edilmeyen ve sorumlu bulunan şirket yönetici ve denetim kurulu üyeleri hakkında şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı olarak e.6762 sayılı TTK nin 309.maddesi gerekçe gösterilerek tazminat davası açılmıştır.
Zarar ve tazminata gerekçe olarak davacı tarafça şirketin dava dışı … Bank’ tan kullanmış olduğu krediler ve davacı şirketin vergi borcunun bulunmasını, zarar ve sorumluluk sebebi olarak göstermişlerdir.
Davalılar davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk davasının zaman aşımına uğradığı itirazında bulunmuşlardır.
Sorumluluk Davasının Süresinde Açılıp Açılmadığı ve Zamanaşımı Süresinin Geçip Geçmediği: Şirket adına açılacak sorumluluk davalarına dair TTK. 341 uyannca, genel kurul, yönetici ve denetçiler aleyhine sorumluluk davası açılmasına karar verirse, şirket, bu karardan itibaren 1 ay içerisinde dava açmaya mecburdur; fakat bu sürenin geçmesi dava hakkını düşürmez. Şirketin dava hakkına dair TTK. 341 bir zamanaşımı süresi (ve ortaklar ile alacaklıların dava hakkını düzenleyen TTK. 340’tan farklı olarak 309. Maddeye atıf) içermemekte ise de, doktrinde çoğunluk ve Yargıtay, şirketin dava hakkı bakımından da, TTK. 309’daki zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği yönündedir.
Şu halde şirket adına açılacak davanın da, zararın ve sorumlularının öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve herhalde, zarar verici fiil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekmektedir. Olayda, genel kurulda sorumluluk davası açılması yönündeki kararın 14.03.2003 tarihinde alındığı, davanın ise 08.01.2004 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Şayet şirketin dava hakkına dair 2 yıllık sürenin başlaması için, zararı ve sorumlu kişileri genel kurulun öğrenmiş olması gerektiği görüşü kabul edilirse, olayda, zamanaşımı süresinin dolmadığı sonucuna vanlacaktır. Buna karşılık, sürenin başlaması için, şirketin idare ve temsil organı olan yönetim kurulunun zararı ve sorumluyu öğrenmesi yeterli kabul edilirse, bu durumun davalı tarafından ispat edilmesi gerekecektir.
Davaya konu zarar ve tazminata ilişkin olmak üzere yürürlükte olan 4389 Sayılı Bankalar Kanunu’na dayanan işlemler ve … tarafından takip edilen bir dava sözkonusu olup, bu kanuna 5020 Sayılı Kanun ile eklenen m. 3 uyarınca, bu kanundan kaynaklanan alacaklara ilişkin davalarda zamanaşımı süresi, fiil tarihinden itibaren 20 yıldır. Davalıların davanın süresinde açılmadığı ve zamanaşımına ilişkin itirazları yerinde değildir.
Davacı ve davalılar iddia ve itirazları bozmadan sonra alınan 2 kök rapor ve ek rapor ve dosya içeriğine uygun hüküm kurmaya yeterli olan son bilirkişi kök raporu dikkate alınmak suretiyle;
Davacı tarafından davalılara iki hususta sorumluluk atfedildiği görülmektedir. Bunlardan ilki davacı şirketin dava dışı …bank A.Ş. den kullandığı kredilerdir. Davacı şirketin bilanço değerliliğinin çok üzerinde kredi kullandırılmasında davalı şirket yönetim kurulu üyeleri değil asıl sorumlu Bankacılık Kanununa gore dava dışı …bank A.Ş.’dir. Başka bir deyişle dava dışı …bank A.Ş. Yönetim Kurulu kredi tahsis ve limitini onaylamadan once davacı şirketin kredibilitesini ölçmesi ve değerlendirmesi gerekirken davalı şirketin kredi kullanmasında bu kredi dolaysıyla zarar meydana gelmiş olsa bile sorumluluğun diğer şartları olan kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık kusur ve illiyet bağı unsurları gerçekleşmeden bir sorumluluktan bahsedilemez. Kanunda veya şirket esas sözleşmesinde davacı şirketin kredi kullanmasını kısıtlayan bir düzenleme bulunmadığında davalı yönetim kurulu üyelerinin kullandığı krediler bakımından sorumluluğun bu şartı gerçekleşmemiştir. Somut olayda dava dışı …bank A.Ş. Yönetim Kurulu tarafından şirkete tahsis edilen ve dönmeyen krediler davacının değil davalının zararını oluşturur. Dolayısıyla davalı yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerine kullanılan krediler bakımından bir sorumluluk yükletilemez.
Davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerine yöneltilen bir diğer sorumluluk kalemi ise davacı şirketin 01.01.2000 – 31.12.2000 dönemine ait toplam 3.843.184,48 TL tutarında vergi borcudur. (Güncel vergi borcu: vergi aslı 2.911.291,79 TL ve gecikmne zamamı 6.988.300,78 TL olmak üzere toplam 9.899.692,57 TL’dır) Davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerine bu hususta bir sorumluluk yükletilebilmesi için 2000 dönemine ait vergi borcunun ödenmemesi nedeniyle şirketin uğradığı zararın tespit edilmesi gerekir. Davacı şirketin vergi borçlarının zamanında ödenmemesinde şirketin kasasında para bulunmadığı için mi yoksa bilinçli olarak bir anlamda ödenecek vergilerden doğan kaynağın örtülü kredi olarak kullanılmasının mı amaçladığının mevcut verilerle tespit olunamamıştır. Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz ile birlikte sunulan delillerde dosya kapsamında mevcut olup delil olarak değerlendirilse dahi davalıların sorumluluğuna gidilemeyeceğinden ispatlanamayan davanın reddine,
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 09/10/2013 havale tarihli dilekçesi ile davalı … yönünden davayı takip etmediğinden bu davalı hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına,
Davacı, 15/05/2008 havale tarihli dilekçesi ile …hakkında açmış oldukları sorumluluk davasından feragat ettiğini beyan etmekle bu davalı hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
Asıl dava yönünden;
Genel kurul iptaline ilişkin açılan davanın reddine,
Harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı… Servis Hizmetleri (Temlik alan …) kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 2.180,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
2-Birleşen İstanbul 3.ATM’nin 2014/126 E -2004/30 K sayılı dosyası yönünden;
Birleşen İstanbul 3 ATM nin 2004/126 Esas sayılı dosyasında açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
Harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Ücret-i vekalet talep edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Birleşen İstanbul 3.ATM’nin 2004/61E.- 2015/307 K. sayılı dosyası yönünden;
a.Davalı …hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
Harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Ücret-i vekalet talep edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
b.Davalı … hakkında açılan davanın 19/11/2013 tarihi itibariyle takipsizlik bırakıldığı anlaşılmakla 20/02/2014 tarihi itibariyle HMK 150 mad uyarınca açılmamış sayılmasına,
c.Davalılar …, hakkında açılan davanın reddine,
Davalılar …kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla 5411 sayılı yasanın 133/3 fıkrası ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT Göre hesaplanan 2.180,00TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
Yapılan mahkeme masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay 11.Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.
08/03/2018

Başkan…
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip ..
E-imzalıdır