Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/261 E. 2020/347 K. 29.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2014/261 Esas
KARAR NO:2020/347

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 20/08/2014
KARAR TARİHİ: 29/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; … günü 22:30 sıralarında olay yerinde sürücünün alkollü olduğu tespit edilen …’nün sevk ve iradesindeki … plakalı aracı ile … Caddesi … Kavşağı üzerinde… kavşağı istikametine doğru seyir halindeyken, viraja hızlı ve kontrolsüz bir şekilde girmesi ile duramayarak karşıdan gelen …’nın sevk ve idaresindeki içerisinde Müvekkiller …, … ve …’ın da bulunduğu … plakalı araçla çarpışması sonucunda iki taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkillerden …, … ve …’ın söz konusu vahim kaza neticesinde ağır şekilde yaralandıklarını, ve sevk edildikleri … üniversitesi Eğitim ve araştırma Hastanesi’nde acilen tedavi altına alınıp gerekli ameliyatların hastane doktorlarınca gerçekleştirildiğini, müvekkillerden …’ın kaza tarihinde … A.Ş. Bünyesinde bulunan bir benzin istasyonunda karyakıt satış elemanı olarak aylık 1.570,00 TL. Maaş ile çalışmakta olduğunu, müvekkillerden …’ın ise kaza tarihinde … …Ticaret Meslek Lisesi’nde temizlik görevlisi olarak çalışmakta olup aylık brüt 1.071,00 TL. Ücret ile çalışmakta olduğunu, müvekkillerin bu şekilde elde ettikleri gelirler ile müşterek çocukları … ile birlikte geçimini idame ettirmekte olduklarını, ancak vahim kaza sebebiyle geçimlerini idame ettiremeyecek duruma geldiklerini belirterek, davanın kabulüne, sürekli iş göremezlik nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybının tespitiyle alacağın tam miktarının belirlenmesine, HMK 107/1 gereğince fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL. tutarındaki cismani zararlara ilişkin maddi tazminatın davalıdan tazminine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; 07.02.2014 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın müvekkili Şirkette, 5750987 nolu poliçe ile 20.01.2014-2015 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet (trafik) sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatın, sakatlanma kişi başı 268.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, söz konusu poliçeye göre teminatın, Karayolları Trafik Kanunu ve poliçe genel şartlar uyarınca, otomatikman her olayda ödenmesi gereken bir meblağ olmayıp, gerçek kusuru, geliri ve uzuv kaybı oranına göre tazminat meblağının belirleneceğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusursuzluğu nedeniyle poliçe sorumluluklarının bulunmadığını, isnat edilen kusuru kabul etmediklerini, vücut Fonksiyon kaybı ve sürekli sakatlanmaya ilişkin tespit raporunun Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulundan alınması gerektiğini, Yargıtay kararları ve Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 16/2 maddesi “c” bendi gereğince; Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu “meslekte kazanma gücü kaybı” konusunda bilimsel ve teknik görüşlerini mahkemelere bildirmekle görevli olduğunu, tazminat hesaplaması yapılırken teknik faiz – iskonto %3 ile “Devre başı ödemeli belirli rant ” hesaplamasının kullanılması gerektiğini, davacının gelirinin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, 6111 sayılı yasa gereği tedavi giderleri SGK’nun sorumluluğunda olduğunu, müvekkil şirkette tüm bilgi ve belgelerle ihbar yapılarak temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini, olay haksız fiilden kaynaklanmakta olup, yasal faize hükmedilmesinin gerektiğini belirterek, aleyhlerine masraf, faiz ve avukatlık ücretine hükmolunmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-…. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası,
2-Poliçe,hasar dosyası
3-Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü hastane evrakları
4-SGK yazı cevabı
5-Adli Tıp Kurumu maluliyet ve kusur raporu
6- Aktüerya bilirkişi raporu
7-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54 de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713).
Bununla birlikte Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D. 2016/10015 Esas 2019/4332 Karar sayılı emsal ilamı)
Sigorta şirketi kazaya karışan sigortalı aracın trafik sigortacısı (ZMSS) sıfatıyla, bu aracın sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda oluşan zarardan, kendisine sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olacaktır.
Mahkemece yapılması gereken dava konusu trafik kazası nedeniyle yapılan tedavilere ilişkin tüm evraklar toplanarak, Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyet raporu almak, tarafların kusur oranları hususunda bilirkişi raporu almak ve tüm belgeler toplandıktan sonra aktüerya raporu almaktır.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Aktüerya raporlarında ise olay tarihine göre; kaza tarihi 01/06/2015 tarihinden sonra olması halinde TRH 2010 yaşam tablosu kullanılarak genel şartlarda belirtilen hesaplama yöntemine göre hesaplama yapılması gerekirken, 01/06/2015 tarihinden öncekilerde PMF 1931 yaşam tablosunun kullanılarak progresif rant formulüne göre hesap yapılması gerekmektedir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı sürücü …’nün tali, sürrücü …’nın asli kusurlu olduğu, dava dışı sürücülerin bilinçli taksir nedeniyle cezalandırıldıkları, görülmüştür.
SGK yazı cevabının incelenmesinde; kaza nedeniyle davacı …’a 3.285,56-TL, davacı …’a 5.007,47-TL ödeme yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Hasar dosyası ve poliçenin incelenmesinde; poliçe tarihinin 20/01/2014-20/01/2015 tarihleri arasını kapsadığı, kazanın … tarihinde meydana geldiği, kaza tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun olduğu, sigorta şirketine başvuru yapılmadığı, dava tarihi itibariyle başvuru zorunluluğu bulunmadığı görülmüştür.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan davacı …’ın maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, çalışma gücü kaybı oranının %13 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan …’ın maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, çalışma gücü kaybı oranının %18 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan …’ın maluliyet raporunda özetle; 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazetede yayınlanan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre, çalışma gücü kaybının olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan rapordan özetle; dava dışı sürücü …’nün %15 oranında kusurlu olduğu, sigortalı sürücü …’nın %85 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirmişlerdir.
Aktüerya Bilirkişisi, 20/11/2019 tarihli ve 6 sayfadan oluşan raporunda özetle; hesaplamanın P.M.F tablosuna göre hesaplama yapıldığı, davalının sigortalı araç sürücüsünün %85 olduğu, bu oranın dikkate alındığı, bu yönü ile;
Davacı … bakımından; kazalının geçici iş göremezlik zararının 9. 433,44-TL sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zarar toplamının 121.312,44 TL. olduğunu,
Davacı … bakımından; kazalının geçici iş göremezlik 6.633,94-TL sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zarar toplamının 111.393,82 TL. Olduğunu,
Davacı … bakımından; 02/07/2012 doğumlu olan kazalının olay tarihinde 2 yaşında olduğunu, geçici iş göremezlik talep edemeyeceği, Mahkeme aksi kanaatte ise geçici iş göremezlik dönemi için talep edilebilir zarar tutarının 2.603,28 TL. Olduğunu,
Davacıların yukarıda belirlenen zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığını, davalının 20/08/2014 dava tarihinden önce temerrüde düştüğünün belirlenemediğini, sigortalı aracın kullanım amacının hususi gözüktüğünü bildirmiştir.
Bedel artırım dilekçesi; davacı vekili 13/12/2019 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu artırdığını bildirmiş, dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Hatır taşıması yönünden; Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca yakın akrabalık bağı bulunması halinde taşımada hatır taşıması bulunmamaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre ise hatır taşıması indirimi yapılması halinde %20 oranında indirim yapılması gerekmektedir.
Somut olayda ceza dosyasının incelenmesinde davacı …’ın müşteki ifade tutanağında sürücünün yeğeni olduğunu beyan ettiği görülmekle yakın akrabalık bağı halinde hatır taşıması indirimi yapılmayacağından takdiri indirim uygulanmamıştır.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, … tarihinde davacıların yolcu olduğu ile davalı sigortacının sigortalısının sürücü bulunduğu araç ile dava dışı sürücünün arasında trafik kazası meydana geldiği, davacıların malul kaldığı, davalı sigorta şirketine başvuruda bulunmadığı, mahkememizce tarafların tüm delilleri toplandığı, kusur raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesine gönderildiği, hüküm kurmaya ve denetime elverişli kusur raporunda davacıların yolcu konumunda olduğu sigortalı araç sürücüsünün % 85 dava dışı sürücünün %15 kusurlu olduğunun bildirildiği, alınan maluliyet raporu her ne kadar Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmesi gerekmekte ise de mahkemizce daha önce aynı hususta derdest dosyada düzenlenen ATK maluliyet raporunda 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği kanaatiyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre rapor düzenlendiği, usul ekonomisi nedeniyle dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu’na gönderilmediği, bu haliyle davacının maluliyetinin belirlendiği, dosyanın aktüerya raporu alınmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdii edildiği, bilirkişi raporunun kaza tarihi esas alınarak PMF 1931 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, davacının gelir hesabının SGK kayıtları esas alınarak yapıldığı, SGK kayıtlarına göre davacılara ödeme yapıldığı bu ödemenin mahkememizce geçici iş göremezlikten tenzili ile davacının dava dilekçesinde faiz talebi olmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülmeyen bir istem, ıslah yoluyla talep sonucuna eklenemeyeceğinden faize hükmedilmeyerek, davacı küçük …’in kaza tarihinde 2 yaşında olduğu gelir getiren bir işte çalıştığının iddia ve ispat edilemediği, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik talep edemeyeceği gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/18255 Esas 2019/7657 2016/6587 Esas 2019/2961 Karar,2016/19530 Esas 2019/9799 Karar, 2018/3231 Esas 2018/12869 Karar, 2017/19 Esas 2018/10930 Karar, 2014/835 Esas 2015/7747 Karar; Karar sayılı emsal ilamları)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın Kısmen Kabulü ile;
-Davacı … yönden 6.147,88 TL geçici ve 121.312,44-TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
-Davacı … 1.626,47- TL geçici ve 111.393,82 TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine;
– Davacı … yönünden davanın REDDİNE;
2-Davacılar tarafınca yatırılan 25,20-TL. peşin harç ve 25,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 50,40-TL nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Kabul-red oranına göre davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 25.283,64-TL. vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Kabul-red oranına göre davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 2.260,61-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 2.206,50-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine; arda kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır