Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/196 E. 2019/189 K. 25.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/196 Esas
KARAR NO : 2019/189

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2014
KARAR TARİHİ : 25/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinden özetle; sahibi olduğu şirketin ticari ilişki nedeniyle … Ltd.Şti’den devir ve temlik aldığı, soruşturması … Cumhuriyet savcılığının … soruşturma nolu dosyasında belirtildiği üzere çalındığı çek hakkında … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, … Ltd.Şti’den sonraki ciroların sahte cirolar olduğunu, çeki aldıkları şirket ile çek üzerinde sonra ciranta olarak görünen şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını bildirerek istirdat davası açmış olduğunu beyanla davanın kabulüne, borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile, müvekkili şirketin Türkiye faktoring hizmeti veren sayılı şirketlerden birisi olduğunu, davaya konu çek müvekkile, yasal düzenlemelere uygun olarak … ile akdedilen faktoring sözleşmesi gereğince yapıldığını, çekin bankaya ibrazının ardından ödemeden men kararı verildiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesine müdahil olma talebinde bulunulduğu, müvekkilinin çekin meşru hamili olduğunu beyanla davacı tarafından ispat edilemeyen, haksız, mesnetsiz, usul ve yasalara aykırı işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu replik dilekçesi ile, davaya konu çeklerin hırsızlık olayı sebebi ile çalınmak suretiyle zayi edildiğini, atılı imzaların kendilerine ait olmadığını, davaya müdahil olan …’in meşru hamil olmadığını beyanla, talepleri doğrultusunda karar verilmesini, masrafların ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilemesini talep ve dava etmiştir.
Davacı asile 25/02/2019 tarihli son celse de çelişki nedeniyle talep sonucu sorulmuş, talebinin çek istirdatı ve borçlu olmadığının tespiti talebi olduğunu belirtmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı kararının incelenmesinde, … A.Ş … Şubesine ait, 25/04/2014 tarihli, 5.000,00 TL bedelli çek yönünden yargılama sırasında ibraz edilmiş olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu senet suretinin incelenmesinde, davacının ciro silsilesinde yer almadığı görülmüştür.
Mahkememizce alanında uzman bilirkişi …’dan alınan rapordan özetle; 2014-2015 yılları davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesinde … lehine kesin delil vasfının olduğunu, davacı şirket inceleme günü ve sonrasında ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğini, dava konusu 25/04/2014 keşide tarihli, … nolu ve 5.000,00-TL tutarlı çek, davalı … A.Ş’ne, 03/03/2014 tarihinde davalı … tarafından verilmiş olduğunu, bu çek karşılığında … A.Ş davalı …’a 03/03/2014 tarihinde ödeme bulunduğunu, edimin faktoring sözleşmesine dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Dava, çalındığı iddia olunan senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti ve senedin istirdadı istemine dairdir.
Davacı, dava konusu senedin ticari işleri nedeni ile aldığını ve çalındığını beyan ettiği senet nedeni ile menfi tespit istemi yanında, istirdat isteminde bulunmuştur.
Olumsuz tespit davası dava açmakta korunmaya değer güncel hukuki menfaati bulunan borçlu tarafından açılır. Bu nedenle borçlu, yani keşideci, avalist, ciranta sıfatını taşımayan kimsenin açtığı olumsuz tespit davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile reddedilmesi gerekir. (Talih UYAR, İcra ve İflas Kanunu Şerhi El Kitabı, 1.baskı, 1.cilt, 998.sayfa.)
Aynı hususta Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19/03/2015 tarih, 2014/14292 esas ve 2015/3933 karar sayılı ilamında davacıların dava konusu senette ve takipte imza ve sıfatlarının bulunmadığı, davacıların bu davada aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine dair karar onandığı gibi; aynı Dairenin 07/12/2015 tarih, 2015/3135 esas ve 2015/16374 karar sayılı ilamında da “Dava konusu çekte davacının herhangi bir sıfatı bulunmadığı gibi, bu çeke dayalı olarak yapılan takipte davacı borçlu olarak gösterilmemiştir. Bu itibarla menfi tespit davasında davacının aktif dava ehliyeti olmadığı için davanın usulden reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacının çek istirdadı davasına gelince; davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğu kabul edilerek çekin istirdadı ile davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulması da yerinde olmamıştır.” denilmiştir.
Dava, çekin çalınmasından dolayı çeki elinde bulunduran hamile karşı açılmış bir istirdat davasıdır. Dava konusu çek emre yazılı olup, bu çekleri “davalının” kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğu ispat edilmedikçe, çeklerin hamili olan davalı iyi niyetli sayılır. Dolayısıyla davacı, “davalının” kötü niyetini veya ağır kusurunu ispat etmelidir. Somut olayın özellikleri açısından, davalı şirketin faktoring sözleşmesi kapsamında gerekli tüm incelemeyi yapmak zorunda olduğu, emre yazılı çeklerdeki ciro silsilesinde sadece görünüşte kopukluk olmamasını araması gerektiği, hamiline yazılı çeklerde ise bu zorunluluğunun dahi bulunmadığı da ayrıca dikkate alınmalıdır. Davacının bu çeklerde herhangi bir imzası bulunmadığından, diğer bir deyişle davacı anılan çeklerin müracaat borçlularından olmadığından, davanın anılan çekler dolayısıyla bir menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine davalının senet borçlusu olmaması nedeniyle davada TTK.’nun 599. maddesinin uygulanma yeri de bulunmamaktadır. Zira anılan maddede senet borçlusunun senedin lehtarına karşı ileri sürebileceği def’ileri hamiline karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir. (Davada keşideci taraf olmadığına göre 599. maddenin olaya uygulanma olanağı ve dolayısıyla kötü niyet iddiasının dinlenmesi mümkün değildir. “11. HD. 07.10.1986 gün 1986/86 E.- 5041 K., YKD. C: 13, S: 1, s: 69, 70”).Bu durum karşısında mahkemece davanın TTK.’nun 704. maddesi uyarınca ve yukarıda açıklandığı şekilde incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 08/03/2011 tarih, 2009/3748 esas ve 2011/2405 karar sayılı ilamı. )
Bu yasal çerçevede somut duruma bakıldığında, davacı, ciro silsilesinde yer almadığı ve müracaat borçlularından olmadığı halde menfi tespit isteminde bulunmuş ise de bu istemi yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığından davasının usulden reddine; istirdat istemi yönünden, davalının kötü niyeti veya ağır kusuru ispat edilemediğinden istemin esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı olarak yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının menfi tespit isteminin aktif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile usulden; senedin istirdatı isteminin esastan reddine,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harçtan peşin alınan 85,40-TL’den mahsup edilerek bakiye 41,00-TL’ nin karar kesinleştikten sonra ve istem halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … A.Ş (…) kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 2.725,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza