Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1502 E. 2019/1149 K. 18.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1502 Esas
KARAR NO : 2019/1149
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2014
KARAR TARİHİ : 18/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinden özetle; davalı banka hesabında müvekkilinin birikim hesabının bulunduğunu, bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, müvekkilini yüksek meblağlarda zarara uğratıldığını, davacı bankanın sadece kendi menfaatleri doğrultusunda davacı vekilini çeşitli … işlemler yapması için yönlendirdiğini bahsi geçen “… İşlemler” ile ilgili olarak işlem öncesinde herhangi bir detaylı bilgilendirme yapılamadığı, herhangi bir bilgi verilmediğini, müvekkilinin davalı bankandan işlemler ile ilgili ses kayıtlarını talep ettiğinde bankanın 6 aylık ses kayıtlarını vermekten imtina ettiğini, müvekkili …’in demans hastası olduğunu muhtelif tarihlerde imzası alınarak hile yolu işlemlerin yaptırıldığını, yapılan tüm işlemlerde müvekkili …’in muhattap alınmadığını, bankanın yapılan dolar satış opsiyonu işlemi ile ilgili olarak müvekkilirenin izni olmadan nakit blokaj miktarını arttırarak müvekkillerin hesabındaki paraları rehnettiklerini, bankanın davaya konu opsiyon işlemlerine istinaden almış olduğu nakit blokaj miktarlarına dair müşteriden onay almadığı gibi yüksek meblağlı iş bu opsiyon işlemlerine dair hesap ekstiresi göndermediğini ve yolladığı ekstrelerinde de bunlara dair işlemler görülmediğini, bankanın yeni bir opsiyon işlemi yapmasına da mani olduğunu, bankanın müvekkilleri adına yapmış olduğu işlemlerin lisansı olmayan kişiler tarafından yapıldığını, arayan banka çalışanına davalı banka tarafından ödül verildiğini bu haliyle sorumlu olduklarını beyanla fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalmak kaydı ile hileli ve ihmali davranışları nedeni ile vekalet sözleşmesine aykırı davranışından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlarından şimdilik 10.000,00-TL ‘nin işleyecek ticari işlemlere uygulanan reeskont faizi, masraf ve avukatlık ücreti ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı banka vekilinin Mahkememize vermiş olduğu yanıt dilekçesi ile davacı tarafın imzaladığı sözleşmelerde müşterinin durumunu ağırşaştıran hiçbir hüküm olmadığnıı, sermaye piyasalarında … işlem çeşitleri ve kurallarının standart olduğunu, … işlemlerde müşterinin üstlendiği risk sözleşmedeki edimin esasını oluşturduğunu, kur hareketleri nedeniyle müşterinin narar ettiği işlemlerde kur pisayasından kaynaklanan zararın müvekkili banka tarafından karşılanmasının kabul edilemeceğini, dava konusu işlemleri ilişkin gerçeğe aykırı sahte ya da tahrif edilmiş herhangi bir belge veya kayıt mevcut olmadığını, dava konusu … işlemlere ilişkin tüm detay bilgiler davacı tarafça imzalanan işlem dekontlarında yer aldığını, dava konusu işlemlerde fiyatlamanın SPK lisansı olmayan personele yaptırıldığı şeklindeki iddiası yerinde olmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-… ATM’nin … esas sayılı dosyası tanık ifadeleri ve bilirkişi raporu
2-Davalı bankaya ait Genel Kredi Sözleşmesi,
3-Taraflar arasında imzalanan Rehin Sözleşmesi,
4-Banka kayıtları
5- Hasta evrakları
6- Ses kayıtları CD çözümü
7- Tanık beyanları
8-Adli Tıp Kurumu raporu
9-Bilirkişi kök ve ek raporu,
10-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranan bankanın işlemleri nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Opsiyon Sözleşmesi belirli bir fiyat üzerinden sınırlı bir zaman dilimi içinde veya belli bir tarihte belirli bir varlığın (örneğin sermaye piyasası aracı veya döviz) satılması veya alınması konusunda diğer tarafa (opsiyon alıcısı) bir seçim hakkı tanıdığı, bunun karşılığı olarak da belirli bir bedele hak kazandığı sözleşmedir (Değnekli, A.; Opsiyon Sözleşmelerinde Bankanın Bilgi Verme ve Aydınlatma Yükümlülüğü İle İlgili Bir Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Seza Reisoğlu’na Armağan, Ankara 2016, s.624).
Eldeki davaya konu opsiyonun türü alım opsiyonudur. Alım opsiyonu sahibine sözleşmenin vadesinde opsiyona konu teşkil eden araçları (döviz, hisse senedi, endeks vs.) sözleşmede belirtilen fiyattan ve belirtilen miktarda satın alma hakkı veren opsiyon türüdür. Alım opsiyonu satıcısı, alıcı hakkını kullandığı takdirde sözleşmeye konu teşkil eden araçları satmakla yükümlüdür.
Taraflar arasında 14/07/2011 tarihli Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi, 22/07/2011 tarihli Genel Krediler Taahütnamesi, 28/06/2012 tarihli Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi, Rehin sözleşmeleri, Forward ve Swap İşlemlire Risk Bildirim Formu, Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Formu ve Ortak Hesap Talimat Formu ve belgelerin ekleri imzalanmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, davacı tanıkları dinlenmiştir. Tanık beyanlarında özetle;
Davacı tanığı: … beyanında: ” ben hesap sahiplerinin yakınıyım, hesap sahiplerini çok eskiden tanırım, geçmiş dönemde çok banka maduriyetleri yaşadıkları için …’taki hesapları ile bir süre ilgilendim, banka tarafından madur edildiğini tespit ettim, ben bankaya vekalet sunmak istedim, ancak onlar vekalete gerek olmadığını ve telefonla hesap sahiplerini arayıp ondan sonra işlem yapacaklarını söylediler, bana da makul geldi çünkü hesap sahipleri de işlemden haberdar olacaklardı, sonrasında telefon açılmadan işlem yapıldığı, imzaların kargo vasıtasıyla yapıldığı, zarar gören işlemlere ilişkin ekstre gönderilmediği, yapılan işlemlerde zarar var ise ve risk artmış ise verilen teminatın arttırılması gerekmektedir ancak, davalı banka zarar için herhangi bir bilgi vermeden ve işlemin kapatılıp katılmayacağını sormadan müşterinin bütün hesaplarına bloke konulmuştur. Hesaplar hiçbir onay alınmadan değişik enstrümanlara kaydırılmıştır, hiçbir zarar oluşmadan işlemler kapatılacakken banka personeli kendini garantiye almak için zararın artmasına sebebiyet vermiştir, mesela Haziran ayında 1.80’den dolar satmak için işlem yapılıyor, kur 1.85 olunca ben işlemi kapatılım dedim, zarar oluşuyor dedim, onlarda gerek yok vade sonuna kadar bekleyelim zararınız ne kadar ise onu karşılayacak kadar işlem yapar böylece önümüzü görürüz dediler, ancak vadeye kadar herhangi bir işlem yapmadılar, zarar 400-500 bini buldu, vade sonunda neden kapatmadıklarını sorduğumda, banka eksiklikleri tamamladıklarını söylediler, evrakları 6-7 ay sonra tamamlamaya çalıştılar, buna ilişkin olarak bana atılan mailleri dosyaya sunuyorum, ayrıca 8-10 Ocak 2014 yılında banka ile yapılan telefon kayıtlarında bunların hepsi vardır, yapılan görüşmede banka personeli … Hanım size haber verilmedi mi Haziran ayından beri bu işlemi yapmıyoruz, beni Amerika’dayken beni arayarak … Halı hisselerine ilişkin işlem yapacaklarını söylediler, bende … Halı’nın güçlü bir firma olmadığını söylemem üzerine şirketin halka açılağını ve …ın desteklediğini kayıp yaşanmayacağını belirttiler ancak 4 liraya çıkan hisse 0.90 kuruştur, beni arayarak işlem yapmak isteyen banka çalışanlarının bu işlemlere yapmaya yetkisi olmadığını anladım, davacıların imzalı sözleşmelerinde hiçbirinin davacıların kendi imzaları yoktur. Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı: … beyanında :” daha önce işlemlerin yapıldığı Yeşilköy şubesinde çalışıyordum, 3 sene önce ayrıldım, ayrılma nedenim şubede yanlış yapılan işlerdi bu nedenle ayrıldım, davalıları tanırım, şubeye tayin olduğumda müşreti olarak davalıları bana yönlendirdiler, ben ilgilendim, her sabah Genel Müdür üzerinden Şube müdürünce o günkü hedeflerimizi söylerdi, yapılacak yatırım işlerini söylerdi, şube müdürü … Hanım da bunlar yapılacak, derdi, ben davalıları hiç görmedim, yaşları 60’ın üzerinde olması nedeniyle görmemiz gerekir dediğimizde … Hanım gerek yok dedi, banka kanununda belli yaşı olanların yüzyüze görülerek işlem yapılması ya da vekalet olması gerekir ancak ikisi de yoktu, opsiyon yada hisse devri varsa şube müdürünce verilen emirler doğrultusunda işlem yapılıyordu, normalde bizim TBK yetkimiz yoktur, tamamen baskı uyguluyorlardı, hedefler doğrultusunda işlem yaparken bizi banka yönlendiriyordu, bizde müşteriyi yönlendiriyorduk, imza gereken evraklar bankanın … Şubesine gönderiliyordu, sonra bize geliyordu, ben yüzyüze hiç görmedim, piyasa alt üst olduğunda da, insanlara davacılarda dahil haber vermeden hemen blokaş konuyordu, daha sonra da arada diğer evraklarla birlikte imzalar alınıyordu, bankada işlemler yapıldıktan sonra zarar ve kara ilişkin hiçbir bilgi yapılmıyordu, hatta sistemde de gözükmüyordu, ben bunu manuel yaptığımda Didem Hanım yapmayın diye uyarıyorlardı, daha sonra … 3,5 yıl sonra marjinkon sistemini getirdi, bir çok müşteri için … Halı hisse senedi satış hedefini tutturmak kastıyla … Halı hissesi müşterilerin haberi olunmadan satın alındı, imzalanan taahhütname ve yazılı belgeler boştu, istediklerinde kafalarından dolduruyorlardı, ben bankadan sağlık nedeniyle ayrılmak üzere talepte bulundum, ancak daha sonra performans düşüklüğü nedeniyle ayrıldığımı anladım, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı bankanın 25/04/2014 tarihli teftiş kurulu raporunda özetle; davacıların Özel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi’ne istinaden 11/06/2011 tarihinden itibaren … Şubesi ile çalışıldığı, davacıların münferiden işlem yapma yetkilerinin bulunduğu, davacıların Genel Kredi Taahhütnamesi, Opsiyonlu Döviz Mevduatı ve Opsiyon İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ile bu sözleşme ekinde bulunan Rehin Sözleşmesi ve Risk Beyannamesi imzladıkları, 2011 ve 2012 yıllarında 9 adet DCD işlemi gerçeleştirildiği ve bu işlemlere ilişkin sonuç formu üzerinde müşteki ve eşinin imzaları bulunduğu, 2011-2013 yılları arasında 9 adet DCD ve 48 adet opsiyon işlemine aitişlem sonuç formu üzerinde davacı …’in imzası bulunduğu, yani 57 adet işlem formunun müşteri/müşteri vekili tarafınadn görülüp imzalandığı, davacının hakkında bilgi ahibi olmadığını iddia ettiği işlemi 62 defa yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacıların kar ettiği söz konusu işlemler de aldığı riskin boyutunun zarar ettiği döviz opsiyon kurundaki gibi yüksek olduğu, müştekinin opsiyon işlemlerini adına gerçekleştiren ve aylık 1.500,00-TL ödeme yaptığı …e anlatıldığı,davacıların imzaladıkları sözleşmelerde kayıp yaşama ihtimalinin bulunduğu, bütün işlemlerde kar etmenin nedereyse imkansız olduğu, bu nedenle şikayetinde haksız olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce 20/12/2016 tarihli ses kayıtlarına ilişkin sunulan cd nin çözümü yapılmak üzere bilirkişiden rapor tanzim edilmiştir.
Davacının fiil ehliyeti olmadığına ilişkin iddiası yönünde davacının hasta evrakları dosya içerisine alınmış, ATK 4.İhtisas Kurulundan rapor tazmin edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu’nun 27/11/2015 tarihli 6 sayfadan ibaret raporunda öztele; 1937 doğumlu …’in yapılan muayenesinde fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıktı sonuçlara varabilme yeteneğin/ ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir atof hastalığı, zeka geriliği veya demans denilen bunama hali saptanmadığı, dava dosyasının tetkikinde iyi ile kötüyü ve doğru İle yanlışı birbirinden ayirt edebileceği, menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; …’in 2011 yılı başlangıcından bu yana halen fiil ehliyetine haiz olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan 11/01/2019 tarihli 20 sayfadan ibaret raporundan özetle, Adli Tıp Kurumu raporu çerçevesinde davacının ayırt etme gücünün bulunduğu, Bu kapsamda imzası bulunan belge ve sözleşmeler ile bağlı bulunduğu, davacı yanın ayrıca özel bir danışmandan (…) görüş ve danışmanlık hizmeti aldığı, bu kapsamda hata ve hileye maruz kaldığı yönündeki iddialarının takdiri tamamen Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere isabetli bulunmadığı, davacının tercih ettiği yatırım yönteminin riskli bir yöntem olduğu, başka yatırım araçlanna göre çok yüksek veya düşük getiri elde edilmesinin mümkün olduğu, davacı veya danışmanının hesap hareketlerini yeterli sıklıkta denetlemiş olmaları halinde kendileri bakımından uygun olmadığını düşündükleri iş ve işlemleri hızlı bir şekilde tespit edebilecekleri, dava konusu olan 11.01.2013 ve 16.05.2013 ve 20.06.2013 ve 26.07.2013 işlem tarihli 4 adet opsiyon işlemine ait sözleşmeler ve belgelerin incelenmesi ile davacının işlem evvelinde bilgilendirildiğine ve gerekli açıklamaların davalı tarafından yapıldığına dair dosya kapsamında bilgi ve belge olmadığı gibi dava konusu işlem sözleşmenin istem tarihinden cok daha sonra. 11.01.2013 tarihli işlem sözleşmesinin 21.02.2013 tarihinde, 16.05.2013 tarihli işlem sözleşmesinin 21.05.2013 tarihinde, 20.06.2013 tarihli işlem sözleşmesinin 25.07.2013 tarihinde, 26.07.2013 tarihli işlem sözleşmesinin 29.07.2013 tarihinde imzalandığının görüldüğü, 25.04.2014 tarihli Banka Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu sonuç kısmında “opsiyon işlemlerinin tarafına/adına işlem gerçekleştirirken ve aylık 1.500-TL ödeme yaptığı … ‘e anlatıldığı, gerçekleştirilen işlemlerin … tarafından vade, sözleşme büyüklüğü ve uygulama fiyatı belirtilerek talep edildiğinin davalı Banka tarafından tespit edildiğinin görüldüğü, Dava konusu olan 11.01.2013 ve 16.05.2013 ve 20.06.2013 ve 26.07.2013 işlem tarihli 4 adet opsiyon işlemine ait telefon ses kayıtlarının dosya kapsamında yer almadığı gibi, bugüne değin davalı tarafından da dosyaya sunulmadığı; iş bu dava konusu işlemlere ait telefon ses kayıtlarının dosya kapsamında mevcut olmadığı, TBK. m. 46 kapsamında yetkisiz şekilde yapılan işlemin sonradan temsil olunan tarafından onandığı hallerde işlemin temsil olunanı bağlayacağı, yani sonradan onanan işlemler ile işlemi yapan Davacının bağlı bulunduğu, raporda detaylı olarak açıklandığı üzere davacının işlem evvelinde bilgilendirildiğine ve gerekli açıklamaların davalı tarafından yapıldığına dair dosya kapsamında bilgi ve belge olmadığı gibi dava konusu işlem süzlesmeliniıı işlem tarihinden cok daha sonra imzalandığının görüldüğü: 25.04 2014 tarihli Banka Teftiş Kurulu Başkanlığı raporu sonuç kısmında ‘ opstyon işlemlerinin tarafına/adma işlem gerçekleştirirken ve aylık 1.560-TL ödeme yaptığı … ‘e anlatıldığı, Gerçekleştirilen işlemlerin … tarafından vade, sözleşme büyüklüğü ve uygulama fiyatı belirtilerek talep edildiğinin” ifade edildiği; gerçekleşen 11.01.2013 ve 16.05.2013 ve 20.06.2013 ve 26.07.2013 işlem tarihli dört adet opsiyon işleminde toplam 429.300-TL negatif kur farkı oluştuğu ” şeklinde sonuç ve kanaatlerine varılmıştır.
Bilirkişi heyetinin 30/09/2019 tarihli 7 sayfadan ibaret ek raporda özetle; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya kapsamındaki 03/08/2017 tarihli CD çözümü bilirkişi raporunun incelendiği, işlemlerin … tarafından yapıldığı, talimatların da … tarafından verildiği, tanık …’ın ifadelerine yer verildiği, bu hali ile kök raporda değişiklik yapılmasını gerektirir durum olmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekili görevli mahkemelerin Tüketici mahkemesi olduğundan bahisle görev itirazında bulunmuştur. Mahkememizin 18/11/2019 tarihli celsesinde davacının tüketici konumu bulunmadığından itirazın reddine karar verilmiştir. Zira HGK 2017/11-22 esas, 2018/1102 karar sayılı ilamı esas alındığında, davanın … araçları alım-satımı yapabilmek için mevzuata göre kurulan “Aracı Kurum” statüsündeki şirketle imzalanan Çerçeve Sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasında sözleşmesinde davacının tüketici konumunun bulunmadığı, davacının parasını değerlendirmek suretiyle ticari amaçla hareket ettiği, hâl böyle olunca davacının hizmeti davalıdan finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği, bu bağlamda davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün olmadığından, davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, Dava, taraflar arasında akdedilen opsiyon sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, öncelikli olarak fiil ehliyeti bulunmadığını iddia etmiş, mahkememizce davacının hasta evrakları toplanmış, ATK ilgili ihtisas dairesine gönderilmiş, düzenlenen raporda davacının fiil ehliyetinin sözleşme tarihi ve devamında bulunduğu bildirilmiştir. Davacının bir diğer iddiası banka personeli tarafından yanıltıldığını, sözleşmenin hileli ve aldatmaya dayalı olduğundan geçerli olmadığını, opsiyon sözleşmesinin riskleri konusunda bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür. Ancak, Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Formunun “risk bildirimi” başlıklı kısmının 2 ve devamı maddelerinde; sermaye işlemlerinin çeşitli oranlarda risklere tabi olduğu, piyasada oluşacak fiyat hareketleri sonucunda aracı kuruluşa yatırılan paranın tümünün kaybedilebileceği gibi kayıpların yapılacak işlemin türüne göre yatırılan para tutarını dahi aşabileceği, aracı kuruluşun piyasalarda hesap sahibince yapılan işlemlere ilişkin kendisine aktaracağı bilgiler ve yapacağı tavsiyelerin eksik ve doğrulanmaya muhtaç olabileceğinin hesap sahibince dikkate alınması gerektiği, sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına ilişkin olarak aracı kuruluşun yetkili personelince yapılacak teknik ve temel analizlerin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği gibi bu analizlerde yapılan öngörülerin kesin olarak gerçekleşmeme olasılığının bulunduğu, yabancı para cinsinden yapılan işlemlerde, belirtilen risklere ek olarak kur riskinin olduğu ve hesap sahibinin tasarruflarını … işlemlere ilişkin yatırımlara yönlendirmeden önce dikkatli şekilde araştırma yapması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda … işlemlerde yüksek risk bulunduğuna ve hesap sahibinin, … işlemlere ilişkin yatırımlar yapmadan önce kendisine iletilen analizlerin sübjektif olacağını düşünerek bizzat araştırma yapması gerektiğine dair genel bildirim bulunduğu ve davacının dava konusu işlemlerden önce de opsiyon işlemi gerçekleştirdiği anlaşıldığına göre, davacının dava konusu opsiyon işlemleri hakkında aydınlatılmadığına dair iddialarının ve hileli hareketler nedeniyle hataya düştüğünü ispatlayamamıştır. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 11. Hukuk Mahkemesi’nin 2016/13178 Esas 2018/1691 Karar sayılı içtihatı da bu yöndedir. Kaldı ki davacı tanık …’den özel danışmanlık almaktadır. Ayrıca dava konusu 4 adet işlemin sözleşmenin daha sonra imzalandığı görülmekle, davacının yazılı talimatın ya da telefon kaydının başlangıçta alınmadığı, daha sonra icazetinin alınmış olduğu ve bu durum karşısında, TBK’nın 46. maddesi uyarınca yapılan işleme onay veren tarafın artık bu onayı ile söz konusu işleme kendisinin başlangıçta vermiş olduğu yetki tam ve sağlammış gibi, bu işlemle bağlı olup, işlemden doğacak hak ve sorumluluklar da kendisine ait olacağından icazet, temsil olunan şahsın, temsilcinin yetkisi olmadan yaptığı işlemi sonradan kabul ettiğini belirten yenilik doğuran bir hak olup, yetkisiz temsilci tarafından yapılan işlem icazet verildiği takdirde geçerli hale geleceğinden, davacının dava konusu işlemlere ilişkin talimatı imzalayarak işleme onay verdiği, davalı bankadaki kusur ile zarar arasındaki illiyet bağı davacının onayı ile kesildiğinden oluşan zarardan davalının sorumlu olmayacağı, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/1462 Esas 2019/334 Karar sayılı emsal ilamı) bu hali ile davacının davasını ispatlayamadığı, nazara alınarak davanın reddi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1- Davanın Reddine,
2-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile, bakiye 126,38-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 170,78-TL peşin harç, 25,20-TL başvurma harcı ve 4.279,00-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 4.474,98-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza