Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1448 Esas
KARAR NO : 2022/63
DAVA : Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklı İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/12/2014
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
Mahkememizde görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
İDDİA:
Davacı vekili, davalının kefaleten imzasının olduğu dava dışı …A.Ş. lehine kullandırılan kredi hesaplarının 30/05/2014 tarihinde kat edilerek borçluya kat ihtarı gönderildiğini, ancak buna rağmen ödeme yapılmadığından davalı kefilden de kefalet limiti ile sınırlı olarak ödenmeyen bakiye kredi borcunun tahsili için İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe vaki itirazın iptalini ve asgari % 20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, davacı tarafından kredi kartına dayalı olarak 2009 yılında düzenlenen bir sözleşme ibraz edilmişse de sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, kaldı ki ALS hastası olan müvekkilinin 2009 yılında durumunun ağırlaştığını, hastalığından yararlanmaya çalıştıklarını belirterek davanın reddi ile % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini dilemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibariyle, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın davalı kefilden tahsili için başlatılan takibe vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Davalının yargılama esnasında vefat ettiği anlaşıldığından veraset ilamı alınması sağlanarak mirasçılar da davaya dahil edilmiş, taraf teşkili bu şekilde sağlanmıştır. Davalı vereselerinin mirası reddettikleri de anlaşılamamıştır. Bir kısım mirasçılar da vekil marifetiyle dosyaya esasa dair yazılı beyanda da bulunmuşlardır.
Davalı kefil sözleşme altında imzaya itiraz etmiştir. Bilindiği üzere kefalet sözleşmesinin şekli koşulları sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 484. maddesinde sayılmıştır. Buna göre, kefalet sözleşmesinin geçerliliği, yazılı olmasına ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın sözleşmede belirlenmiş olması koşuluna bağlıdır. Dolayısıyla, yazılı şekil öngörülmüş olup imza bu noktada ispat şartının da ötesinde geçerlilik şartıdır. Bir başka söyleyişle kanunda yazılı şekil geçerlilik kıstası bağlamında düzenlendiğinden davalının sözleşmeyi sonradan benimsemesi ya da onay vermesi sözleşmeyi yine geçerli hale getirmez. Bu nedenle de imza incelemesinin yaptırılarak imza inkarının değerlendirilmesi zaruridir. Diğer yandan davalı murisin mirasçılarından olan dahili davalı… da İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı 04/02/2020 tarihli duruşmasında davalı Zeki’nin 2010 yılı itibariyle kendi başına hareket edemeyecek şekilde yatalak ağır hasta olduğunu beyan etmiştir.
Takibe dayanak teşkil eden … Bankası’nın 13/10/2009 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin ıslak imzalı aslı temin edilmiş olup, Yargıtay uygulamasına uygun olarak davalı müteveffanın sözleşme tarihinden evvel resmi kurumlar nezdinde atılı samimi ıslak imza örneklerinin celbi cihetine gidilmiştir. Buna göre davalı …’ın ait mukayese imzalarını içeren özellikle evrak asıllarından 11/09/2002 düzenlenme tarihli, … yevmiye numaralı imza beyanı, 07/10/2004 tarihli … Bankası’na ait Genel Kredi Sözleşmesi mukayese edilerek yapılan inceleme sonucunda tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı 23/12/2021 tarihli ATK Grafoloji raporu ile sabit hale gelmiştir. Hal böyleyken kefaletin geçerlilik unsurlarından imza eksik kaldığından adı geçen Genel Kredi Sözleşmesinden davalı müteveffanın sorumlu tutulması mümkün değildir.
Asıl olan sözleşme imzalarının huzurda atılmış olmasıdır. Bu karinenin aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Somut olayda banka ile asıl borçlu ve kefil arasındaki sözleşmenin huzurda yapılmadığı yönünde bir ispat vasıtası sunulmadığından, davacı bankanın imzanın sıhhatini bilebilecek durumda olması nedeniyle ağır kusurlu olacağı aşikardır. Hal böyleyken imzanın davalıya ait çıkmaması gözetilerek kötü niyet tazminatı talebi de yerinde görülmüştür.
HÜKÜM / Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Sahte imza olgusu ve sözleşmenin huzurda imzalanmış olması nedeniyle %20 kötü niyet tazminatı 7.867,74 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 671,85 TL harçtan mahsubu ile artan 591,15 TL harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 5.900,81 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vereselerine ödenmesine,
5-ATK imza incelemesine ilişkin fatura bedeli 960,00 x 2 = 1.920,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, gereği için yazı işleri müdürlüğünce tahsil yazısı yazılmasına,
6-Davacı tarafından sarf edilen sair yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı muris tarafından sarf edilen 72,54 TL yargılama giderinin ise davacıdan alınarak davalı vereselerine ödenmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 09/02/2022
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
*5070 Sayılı Kanun Gereğince Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*