Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1353 E. 2018/28 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1353 Esas
KARAR NO : 2018/28
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2014
KARAR TARİHİ : 09/01/2018
Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile vekil eden şirket distribütör ve davalı arasında 01.08.2011 tarihli Açık Satış Noktası Sözleşmesi ve Kapalı ve Açık Nokta Sözleşmeleri Ek Protokol imzalandığını, davalının taraflar arasındaki Sözleşmenin; 2, 9/b, 6., 9/g, 9/k, ve diğer hükümlerini kabul ve taahhüt ettiğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak işletmeyi kapattığı, işyerinin açılmadığı/çalıştırılmadığının … 17. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş. dosyası ile tespit edildiğini, sözleşmenin ihlalinden dolayı 16. madde uyarınca katkı tutarı olan toplam 122.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 19/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi ile iadesi ve sözleşmenin 16. maddesi uyarınca kararlaştırılan 70.500,00-USD cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek Devlet bankalarınca bu yabancı paraya uygulanan 1 yıl vadeli en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı davaya yanıt vermemiş, oturumlara da iştirak etmemiştir.
Mahkememizce ön inceleme yapılmış, deliller toplanmış, bu kapsamda … 17. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … değişik iş sayılı dosyası getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi … dosyaya sunduğu 13/10/2015 tarihli raporu ile davalının …’ın işletmecisi olduğu, delil tespiti ile tanzim edilen rapora göre tespite konu adresteki ana taşınmazın yıkılmış ve yeniden inşaat aşamasında olduğu, yıkım ruhsat tarihinin 31/01/2014 ve riskli ise rapor tarihi ve sayısının 16/04/2013 tarihi ve 104 olduğu, resimde yer alan bilgilere göre davalının ticari faaliyette bulunduğu binanı riskli bina olduğu ve buna adir 16/04/2013 tarih ve 104 sayılı rapor tanzim edildiği, rapor tarihi itibari ile davalının binayı boşaltmış olduğunu kabul etmek gerektiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 11.maddesinde ek protokol ile değişiklik yapıldığı, sözleşmenin 18.maddesine göre 01/08/2011-31/07/2015 tarihleri arasında geçerli olacağı, ek protokol tarihinin ise 01/08/2011 tarihi olduğu, cari hesap ekstresi ve faturaların tetkikinden 19/08/2011 tarihinde 100.000,00 TL ve 25/02/2011 tarihinde 22.000,00 TL olmak üzere toplam 122.000,00 TL KDV dahil tutarlı satış geliştirme faaliyetlerine katkı payı açıklaması ile fatura düzenlendiği, faturaların Ulusoy Ortaklığı tarafından düzenlendiği, mal satışı gerçekleştirecek firmanın … Vergi Dairesinin … vergi numaralı … Ortaklığı olduğu, davacı tarafından ibraz edilen faturaların ise aynı tutar ve tarihli olup bu kez … … Cad.No:98 … … şeklinde bilgiler yer aldığı, dosyada bulunan faturaların sayısı … ve … ; muavin defter bilgisayar çıktısına göre … tarafından düzenlenen faturaların sayısının ise 05 ve 06 olduğu, … tarafından düzenlenen faturaların davacı tarafından defterlerine kaydedildiği, 23/08/2011 tarihinde 100.000,00 TL ödendiği, 11/11/2011 tarihi itibari ile davalıya ödenmesi gereken KDV dahil 22.000,00 TL tutarındaki katkı payının mal satışlarına mahsuben ödenmiş olduğu, bu tarihten sonra mal satışlarının 08/02/2013 tarihine kadar devam ettiği, taraflar arasındaki sözleşme 4 yıllık olup 122.000,00 TL katkı payının 4 yıl için verildiğinin kabulü gerektiği, davalının iş yeri için 16/04/2013 tarihinde risk raporu alındığı, sözleşme süresi 1462 gün olup bir günü isabet eden katkı payının 83,44 TL olduğu, davalıya düzenlenen son fatura tarihinin 08/02/2013 tarihi olduğu, bu tarihi göre kalan sürenin 903 gün ve risk rapor tarihine göre kalan sürenin 837 gün olduğu, davalının sözleşme kapsamındaki ürünleri satma ve bulundurma borcunun binadaki olumsuzluk nedeni ile imkansız hale geldiği, bu durumun sözleşmenin kurulmasından 20 ay 16 gün sonra ortaya çıktığı, asıl borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir nedenle imkansız hale geldiği, binanın risk tarihine göre yapılan hesaplamada katkı payının kalan süreye isabet eden tutarının 69845,98 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Davalıya ait vergi kayıtları getirtildikten sonra dosya yeninden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 31/08/2016 tarihli ek raporunda vergi dairesi kayıtlarına göre davalının hem kendi adına olan hem ortaklık adına olan kaydının 31/12/2012 tarihinde resen terkin edildiği, resen terkine rağmen davalının 08/02/2013 tarihine kadar davacıdan mal almaya devam ettiği, resen terkin tarihinden itibaren kalan sürenin 943 gün olduğu, bu süreye isabet eden katkı payının ise 78691,46 TL olduğu, resen terk tarihinin risk rapor tarihinden önceki tarih olduğu, resen terkinin davalının edimlerini yerine getirmesi için imkansızlık durumu ortaya çıkardığı, zira terkin ile birlikte Vergi Kanunları karşısında faaliyetini devam ettirmesi imkanı olmadığı, davalı bakımından ortaya çıkan hukuki imkansızlığın bizzat kendi kusurundan kaynaklandığı, davacıya kusur atfedilemeyeceği, ödenen katkı payının tamamen geri gerilmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki ilişkin hacmi ve boyutu ile davalının vergi kayıtları nazara alınarak cezai şartın ticari mahvına neden olup olmayacağı hususunda ek rapor tanzimi için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 22/11/2017 tarihli ek raporu ile davalının 2011 yılı ortalama aylık alım tutarının 7798,84 TL ve 2012 yılı aylık ortalama alım tutarının 3745,25 TL olduğu, davalının resen terkinden sonra faaliyetine devam edip etmediğinin belli olmadığı, ödemenin ticari faaliyeti ile ilişkilendirilemeyecek olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkini boyutu ile cezai şart arasında oransızlık olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dava, katkı payı ve cezai şart istemine dairdir.
Taraflar arasında 01/08/2011 tarihinde açık satış noktası sözleşmesi akdedilmiş, aynı tarihli ek protokol yapılmıştır. Sözleşmeye göre davalının adresi … Cd. No:… … adresidir.
Sözleşmenin ek protokol ile değişik 11.maddesine göre şirket bayiye iş yerinin açılmasına veya işletilmesine katkıda bulunmak ve iş yerinde bira satışlarını arttırmak amacı ile 122.000,00 TL nakit aktarım katkıyı verecektir. Nitekim davacı tarafından bu miktarın 100.000,00 TL’sin havale yolu ile kalan kısmı mal teslimi sureti ile ödenmiştir.
Sözleşmenin 16.maddesine göre ise işletici sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaz, işletmeyi devreder veya iş değişikliği yapar veya sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal eder veya sözleşmenin feshine neden olursa şirketten almış olduğu katkının tümünü verildiği tarihten itibaren işlemiş faizi de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte nakden itirazsız ödemeyi ayrıca şirkete 75.000,00 USD cezai şart ile birlikte nakden ödemeyi kabul etmiştir. Sözleşmede ayrıca, cezai şartın tenkisinin istenemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Tekmil dosya kapsamına göre, taraflar arasında, yukarıda bir kısım hükümleri yazılan sözleşme akdedilmiş ise de getirtilen vergi kayıtlarına göre davalının vergi kaydı kendi kusuru ile 31/12/2012 tarihinde resen terkin edilmiş ve davalı bu tarih itibari ile ticari faaliyetini Yasal olarak sürdüremez hale gelmiştir. Terkin işlemi, ticari faaliyetin yürütüldüğü binaya ilişkin risk rapor tarihinden önce olduğundan, sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesinin davalının kusurundan ileri geldiği kanaatine varılmıştır. Kaldı ki binanın riskli olması sözleşmesinin uygulanmamasını gerektirir bir durum da değildir; zira sözleşmenin 7.maddesine göre faaliyetin başka bir adreste sürdürülmesi mümkün olup, bu halde de sözleşmenin hükümleri aynen geçerlidir. Bu nedenle, davalının almış olduğu katkının tamamının sözleşmenin 16.maddesine göre iade yükümü olduğu kanaatine varılmıştır.
Bunun yanında, aynı maddede düzenlenen cezai şart yönünden yapılan incelemede, davalının sözleşme hükümlerini ihlal etmesi nedeni ile davacının cezai şart talep etme hakkı bulunduğu, ancak yine bilirkişi eli ile tespit edildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişkinin hacmi ve boyutuna göre, talep edilen cezai şart miktarı ile orantısızlık olduğu anlaşılmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 22.maddesi uyarınca tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın aşırı olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez ise de taraflar arasında kararlaştırılan cezai şart miktarının tacirin ekonomik yönden mahvına sebep olacak şekilde fahiş olduğundan uygun bir miktar indirim yapılabileceği Yargıtay’ca kabul edilmektedir.
Bu itibarla, davacının katkı payı isteminin tümden ; cezai şart isteminin kısman kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaati ile aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile, dava konusu alacağın 100.000,00-Tl’sinin 19/08/2011 tarihinde ve 22.000,00-TL_’sinin 25/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek olan bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının cezai şart isteminin kısmen kabulü ile takdiren 35.000-USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca USD’ye uygulanan bir yıl vadeli en yüksek faiz oranında faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya dair istemin reddine,
3- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan alınması gerekli 17342,06 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile eksik kalan kısmın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 21182,36 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından karşılanan 1209,20 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesaplanan 758,76 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.09/01/2018

Katip Hakim