Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1314 E. 2019/149 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1314
KARAR NO : 2019/149
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan), Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2014
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit, Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı adi ortaklığın, Ukrayna’daki … Geliştirme Projesi kapsamında apron kaplama işlerinin yapılması için sözleşme imzaladığını, işbu sözleşme ile müvekkili şirketin alt taşeron olarak görev aldığını ve işi eksiksiz olarak tamamladığım, 22.01.2012 tarihinde kesin hesap hak edişini davalı yana sunarak işi teslim ettiğini, sözleşmenin 9.1.maddesi kapsamında teminat olarak 160.000,00 USD bedelli teminat mektubu verildiğini, davalının kusuru nedeniyle mektubun süresinin 2 kez uzatıldığını, davalı yan tarafından müvekkili şirkete …. Noterliği’nin 10.09.2014 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, işbu ihtarnamede; yapılan işte bozulma tespit edildiğini, bozulmanın tamirat işlerinin bir başka firmaya yaptırıldığını belirterek işbu başka firmaya ödediğini iddia ettiği 1.024.524,62 USD tutan müvekkili şirketten talep ettiğini, bilahare davalının müvekkili şirkete bildirim yapmaksızın teminat mektubunu nakde çevirdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı yana ….Noterliği’nin 25.09.2014 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek, haksız ve hukuka aykın olarak tahsil edilen teminat mektubu bedelinin iadesini talep ettiğini, ancak bugüne kadar müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirketin sözleşme kapsamında yaptığı işin ayıplı olmadığım, apron betonunda müvekkiline isnat edilebilecek herhangi bir nedenle bozulma meydana gelmediğini, davalı yanın yapılan işle ilgili ayıp olduğuna dair herhangi bir bildirim yapmadığını, gizli ayıplar için sözleşmede belirtilen 1 yıllık sürenin sona erdiğini, müvekkili şirketin başka bir firmaya ödene fahiş fiyatlı işin bedelini ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını beyan ederek, müvekkili şirketin davalı yana borçlu olmadığının tespitine, 160.000,00 USD tutarın en yüksek faizi oranı ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eava konusu inşaatın geçini kabulünün 31.12.2012 tarihinde yapıldığını, sözleşmenin 8.4. maddesi uyarınca garanti süresinin 31.05.2013 tarihinde dolduğunu, bu nedenle davacının iddiasının aksine ayıpların ihbarı tarihi itibarı ile garanti süresinin dolmadığını, hatalı işçilik nedeni ile inşaatta ortaya çıkan bozulma ve ayıpların davacı yana 15.02.2013 tarihinde ihhar edildiğini, bu nedenle davacı yana herhangi bir ayıp ihbarı yapılmadığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı yan kendisine ihbar edilen bozulma ve ayıplan düzeltmekten imtina ettiğini, bunun üzerine ayıplann müvekkili ortaklık tarafından davacı nam ve hesabına yaptırıldığını, müvekkili ortaklığın dava tarihi itiban ile 864.524,62 USD alacaklı olduğunu, ayıpların giderilmesi için yerel firmalardan hizmet alındığını, dava konusu zararın davacının hatalı işçiliğinden kaynaklandığını beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 28/01/2016 tarihli 2 nolu celsesinde dosyada bilirkişi incelemesi ara kararı yapılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetince 21/04/2016 tarihinde mahkememize ibraz edilen bilirkişi heyet raporunda özetle; ”Dosyadaki mevcut test sonuçlarına göre, meydana gelen kusurların beton işçiliğinden kaynaklandığı ile ilgili bir bulguya ulaşılamadığı, beton işçiliği ile ilgili ayıpların imalat sırasında kolaylıkla farkedilebilecek açık ayıp niteliğinde olduğu, imalatlar ile geçici kabul ve ayıplar ile ilgili tutanaklar birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık bir yıl sonrasına ait ortaya çıkan ayıbın muhtelemen pistin kullanımıyla ilgili olabileceği kanaatine varıldığından davacının bir kusurunun olmadığı, davalı tarafından, 17.09.2014 tarihinde tanzim edilen 160.000,00USD teminat mektubu bedelinin davacı tarafa iadesinin uygun olduğu, davacı tarafın, talep etmiş olduğu faize ilişkin yapılan değerlendirmede iki alternatif ile hesaplama yapıldığı, Kamu Bankalarının bildirdiği faiz oranlarına göre talep edebileceği faiz tutarının 1.586,67USD olduğu, diğer bankaların bildirdiği faiz oranlarına göre talep edebileceği faiz tutarının 2.266,67USD görüş ve kanaatine varılmıştır” denilmiştir.
Mahkememizin 09/03/2017 tarihli 2 nolu celsesinde dosyada bilirkişi incelemesi ara kararı yapılmasına karar verildiği, bilirkişi heyetince 07/07/2017 tarihinde mahkememize ibraz edilen bilirkişi heyet raporunda özetle; ”1-Davacı Taşeronun işçiliğini yaptığı … havaalanı Apron kısmının betonlama işleminde meydana gelen hasardan;
•Davacı … İnşaat’ın %40 ( yüzde kırk) oranında,
•Davalı İşveren …’nun %40 ( yüzde kırk) oranında,
•Dava dışı Kontrol Teşkilatının da %20 ( yüzde yirmi) oranında, kusurlu oldukları,
2-Davalı İşveren … Adi Ortaklığının kusurların giderimi için yerel firmalara toplamda 1.024.524,62 USD ödeme yaptıklarını beyan ettikleri, bu hususta dosyaya yerel firmalar ile yapılan sözleşmeleri sundukları, ancak özellikle yurtdışında yapılan bu onarım işleminin maliyetini kontrol etme imkanımızın bulunmadığı,
3-Sayın Mahkemece harcandığı ifade edilen miktarın uygun olduğuna karar verilmesi halinde davacının sorumluluğunda olan miktarın %40 x 1.024.524,62 USD = 409.809,80 USD olduğundan nakde çevrilen 160.000,00 USD nin talep edilemeyeceği, görüş ve kanaatine varılmıştır” denilmiştir.
03/08/2018 Tarihli bilirkişi raporunda :”Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan tespit ve değerlendirmelerimiz aşağıdaki gibidir;
1.Davacı ve davalı ortaklık arasında sözleşmeye dayalı ticari bir ilişki olduğu, bu ticari ilişki çerçevesinde, davalı ortaklığım yüklenici, davacı yanın da taşeron olduğu anlaşılmaktadır.
2.Huzurdaki davanın, davalı yükleniciye verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve davalı yana borçlu olunmadığının tespiti amacı ile başlatıldığı görülmektedir. Dava menfi tespit davasıdır.
3.Davalı yan, davacı yanın üstlendiği işi ayıplı olarak ifa ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.Davacı ve davalı yan arasındaki Uzman Ekip Sözleşmesi’nin 05.01.2011 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 6.1 maddesine göre, işin bedelinin 1.645.000 USD (birmilyonaltıytizkırkbeş Amerikan Dolan) olarak kararlaştırıldığı görülmüştür.
5.Dosyada mübrez 17.09.2014 tarihli banka dekontuna göre, teminat mektubu bedeli olan, 160.000,00 USD’nin karşılığı 354.112,00 TL tutarın davalı ortaklık hesabına aktarıldığı tespit edilmiştir.
6.Dosyada bulunan 01.04.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, ortaya çıkan ayıbın pistin kullanımı ile ilgili olabileceği, davacı tarafından tanzim edilen 160.000,00 USD tutarlı teminat mektubu bedelinin faizi ile birlikte davalı yanca iadesinin gerektiği hususu belirtilmiştir.
7.Dosyada mübrez 03.07.2017 tarihli diğer bilirkişi heyet raporunda ise, dava konusu betonlama işleminde meydana gelen hasardan; davacı yanın % 40 oranında, davalı işverenin % 40 oranında, dava dışı Kontrol Teşkilatı’nm da % 20 oranında kusurlu olduğu, dolayısı ile nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin talep edilemeyeceği belirtilmiştir.
TEKNİK DEĞERLENDİRME
Dava dosyasına sunulmuş olan fotoğraflardan, dava konusu hasarın; beton yüzey soyulması türünde bir hasar olduğu anlaşılmaktadır. Soyulma hasarında beton yüzeyindeki harç tabakası ayrılmaktadır. Soyulan harcın kalınlığı genelde birkaç milimetre olup 1 cm’ye kadar da ulaşabilir. Dosyaya sunulmuş olan ve üzerinde Kusur tespiti (11.02.2013)” yazılı iki adet fotoğraftan soyulma derinliğinin yaklaşık birkaç milimetre civarında olduğu söylenebilir.
Dosyadaki bilgilerden, söz konusu yerden beton karot numuneleri alındığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki tercüme edilmiş yazılardan; Devlet Karayolları NDI Ana Test Merkezi’ne ait 15.01.2013 tarih ve F.S.27.01 nolurapor olduğu belirtilen belgede: beton karot basınç deney sonuçları verilmekte olup beton fcasiM dayanımlarının 29.5 ila 70,1 MPa arasında değiştiği görülmektedir. Belirtilen raporda, beton karotlarının B25 ve B40 beton sınıflarına uygun olduğu ifade edilmektedir.
Dosyadaki tercüme edilmiş yazılardan; Yapı Elemanlan Bilim ve Araştırma Devlet Enstitüsü’ne ait 09.04.2013 tarih ve … nolu rapor olduğu belirtilen belgede ise: betonların dona karşı direnç bakımından ilgili standarda göre F150 sınıfına uygun olduğu, deney sonunda numunelerde hacim kaybı gözlenmediği belirtilmektedir. Bu sınıfın yeterli olup olmadığı konusunda dosyada bilgi bulunmamaktadır. Heyetimiz Ukrayna (veya Rus) standartlan ve bu sınıfın hangi çevresel etkiler için kabul edilebilir konulannda bilgi sahibi olmadığından söz konusu Fİ50 sınıfının yeterli olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılamamaktadır. Ancak, deney sonucunda hacim kaybı olmaması betonların bu deney şartlarına göre yeterli olduğunu ifade ettiği düşünülmektedir. Söz konusu havaalanındaki beton soyulma hasannm, ne kadar bir alanda meydana geldiği tüm yüzeylerde mi, yoksa belirli bölgelerde mi ortaya çıktığı gibi ise bilgiler dosya içeriğinde görülememiştir.
Onarım için beton yüzey tabakasının frezelenmesi, kumlama ve temizlik sonrası yüzeye bir kaplama malzemesinin uygulandığı, sonrasında ise derzlerin onanldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu havaalanı beton yapım işlerine ait teknik şartname dosyada bulunmamakla birlikte, betonun tamamen sökülmesi veya yeni bir tabaka oluşturulması yerine, beton yüzey tabakasının onarılmasının tercih edilmesi nedeniyle; beton basınç dayanımının ve donma özeliklerinin davalı firma ve havaalanı idaresi tarafından yeterli kabul edildiği, sorunun betonun tamamında değil, sadece yüzeylerde olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Betonda soyulmanın temel nedeni beton vüzev tabakasının zayıf olmasıdır. Bu durumun farklı nedenleri olabilir. Betonda soyulma hasarının başlıca nedenleri, terleme suyunun betona tekrar yedirilmesi, yetersiz kür veya buz çözücü tuzlar olarak sıralanabilir. Beton döküldükten sonra, beton özelliklerine göre değişmekle birlikte yaklaşık 10-15 dakika ile yanm saat içinde üst yüzeye çıkan terleme suyunun yüzey düzeltmesi sırasında tekrar mala uygulaması yapılarak betona yedirilmesi sonucu beton yüzeyindeki su/çimento oranı daha yüksek olur ve bu yanlış işçilik uygulaması sonucunda beton yüzeyi daha zayıf olur. Zayıf yüzey donma çözülme etkilerinde kolayca hasar görebilir. Ancak, davacı tarafın dilekçesinde, beton dökümünün finişer ile yanıldığı belirtilmektedir. Finişer ile dökülen betonlarda, bu makina betonu döküm yerine belirli bir kotta serip sıkıştırmakta ve hemen ardından da yüzeyini düzeltmektedir. Bu tür dökümlerde sonradan tekrar yüzey düzeltmesi genelde yapılmaz, düzeltme finişer tarafından yapılmaktadır. Bu şekilde dökülen betonların işlenebilmeleri de genelde normal betona göre düşük olup terleme miktarı da çok azdır. Dava konusu olayda finişer kullanılarak beton döküldüğü ifade edilmekte olup, bu tür betonlann normal betona göre daha kuru kıvamlı olmaları ve ayrıca betonda yüzey düzeltilmesinin finişer tarafından betonun serilmesinden hemen sonra otomatik olarak yapılması nedeniyle, yukarıdaki paragrafta belirtilen yüzey düzeltme işleminin (yani beton döküldükten sonra yüzeye çıkan terleme suyunun yüzey düzeltmesi sırasında tekrar mala yapılarak betona yedirilmesi işleminin) mümkün olmayacağı düşünüldüğünden, söz konusu soyulma hasarında bu durumun etkili olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. Kür yapılmaması veya yetersiz yapılması beton yüzeyinde soyulmaya neden olabilecek bir başka etkendir. Beton dökülüp yüzeyi düzeltildikten sonra kür işlemine başlanır. Havaalanı gibi büyük alanlarda yapılan beton dökümlerde veya finişer ile yapılan uygulamalarda genelde kür için beton yüzeyine bir kür malzemesi uygulanır. Kür yapılmadığı veya kür malzemesinin uygulanmadığı iddiaları dosyadaki dilekçelerde ifade edilmiş olmasına karşın bu konuda herhangi bir tespit dosyada görülememiştir. Beton yüzeyine buz çözücü tuzların uygulanması da yüzey soyulma hasarına neden olabilir veya hem hasar görme hızını hem de hasar miktarını arttırabilir. Buz çözücü tuzlar beton yüzeyindeki buzun daha hızlı bir şekilde çözünmesini sağlar ancak bu esnada çeşitli fiziksel ve kimyasal mekanizmalar sonucu beton yüzeyinde soyulma ortaya çıkabilir. Dosyadaki bilgilerden, beton yüzeylerinde buz çözücü tuzların dava konusu havaalanında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu yüzey soyulmalarının beton dökümünden yaklaşık 2 yıl sonra ortaya çıktığı ifade edildiğinden, hasarda havaalanı idaresince buz çözücü tuz kullanımının etkin olduğu düşünülmektedir.
SONUÇ
Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen hususlarda yapılan inceleme tespit ve değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki görüş ve kanaatler oluşmuştur.
1.Betonda yüzey soyulması hasarının ortaya çıktığı, Betonda yapılan deneylerde basınç dayanımı ve donmaya karşı direncin yeterli kabul edildiği, Onarım için beton yüzeyinde frezeleme ve temizlik sonrasında kaplama yapıldığı,
2.Betonun dökümü, yerleştirilmesi ve yüzey düzeltmesinin finişer ile otomatik olarak yapıldığı, bu nedenle işçilik kusurunun olmadığının düşünüldüğü,
3.Dökülen betona kür yapılmadığı konusunda dosyada bilgi veya belge görülemediği,
4.Havaalanı idaresi tarafından yüzeye uygulanan buz çözücü tuzların hasarda etkili olduğu yönünde görüş ve kaanatini sunmuşlardır.” şeklinde görüş beyan edilmiştir.
… ve arkadaşlarının sunmuş olduğu bilirkişi kurulu raporunda, Kusurun beton işçiliğinden kaynaklandığına ilişkin bir bulguya rastlanılmadığı, beton işçiliği hatası kolaylıkla farkedilebilecek açık bir ayıp nitelğinde olduğu, 1 yıl sonra ortaya çıkan ayıbın muhtemelen pistin kullanımından kaynaklandığı görüşü beyan edilmiştir.
Raporları özetlemek gerekir ise;
… ve arkadaşlarının sunmuş olduğu bilirkişi kurulu raporunda, davalı tarafın kötü işçiliğin ne olduğunu açıklamadığı, kavlamanın muhtemel nedenlerinin hava sürüklemesi imalatı yapılmaması, donmayı önleyici katkı maddesi yeterli düzeyde kullanılmaması, Su/Çimento oranı yüksek olması dolayısıyla betonda kılcal boşluk miktarı fazla olması, betonun yeterince kür edilmemiş olması ve beton terlemesi sonrası çekilen mastar olabileceği beyan edilerek davacının % 40 Davalıların % 40 Kontrol şirketinin % 20 oranında kusur olduğu görüşü beyan edilmiştir.
Davalı taraf rapora itirazında ayıbın en önemli sebebi fazla vibrasyon yapılması sonucu şerbet tabakasının beton yüzeye çıkarak kabuk şeklinde olduğu beyan edilmiştir.
… ve arkadaşlarının sunmuş olduğu bilirkişi kurulu raporunda, donma direnci testi sonucunda F 150 sınıfına uygun olmasının yeterli olup olmadığına ilişknin dosyada bilgi olmadığı, onarım tercih edildiği için sorun betonun tamamında değil yüzeyinde olduğu, soyulmanın nedenlerinin, terleme suyunun yüzeye yedirilmesi olabileceği ancak finişer kullanıldığı beyan edildiğinden ve bu durumda terleme miktarının az olması, normal betona göre daha kuru kıvamlı olması nedeniyle soyulmaya etkisi olmadığı, kür yapılmamaması ihtimalinde de kür yapılmadığı veya kür malzemesi uygulanmadığı iddialarına ilişkin bir tespit bulunmadığı, diğer ihtimalin ise buz çözücü tuzların kullanılması olduğu, beton dökümü yerleştirmesi ve yüzey düzeltmesinin finişher ile otomatik olarak yapıldığı ve bu nedenle işçilik kusurunun olmadığı, 2 yıl sonra ortaya çıktığından buz çözücü tuz kullanımının etkin olduğu görüşü beyan edilmiştir.
Davalı taraf bu rapora itirazında: “Bu nedenle işçilik hatası (fazla vibrasyon yapılması) oluşmuştur. İmalatta finişher kullanılması terleme suyunun betona tekrar yedirilmesi ve diğer konularda açık olan davacının işçilik hatasını ortaya koymaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Özetlenen bu raporların yanında davalı tarafın kabulünde de olduğu gibi Sözleşmenin 3 numaralı eki olan “Apron kaplama işleri Sorumluluk Listesi” gereği beton ve … temini davalıların oluşturduğu ortaklığın sorumluluğundadır.
Apron Kaplama işleri Sözleşmesinin 8.4. Maddesi gereği Geçici kabul ile kesin kabul arasındaki garanti süresi geçici kabul tarihinden başlayarak 365 gün olup, garanti süresindeki tüm sorumluluk uzman ekibe ait olup…malzemenin kötülüğü…. Tamirat …. şirketin yazılı bildirimi üzerine 5 gün içinde başlayıp …yerine getirmemesi halinde…nam ve hesabına yapmaya ….yetkilidir.
Davacı çalışanı … tarafından gönderilen cevabi mailde : “Ekli resimlerden şerbet katmanının donma çözülmeye bağlı olarak atması, yüzey deformasyonu oluşmuş olduğu, zeminin kuruduğu, nisan ayında tamir yapılacağı, çözüm için üç kompenetli….” şeklinde beyanda bulunulmuş olup, bu beyanda ayıp, ayıbın nedeni ve kimden kaynaklandığına ilişkin bir tespit bulunmadığı gibi beyan edilen tespitlerin de gönderilen fotoğraflar incelenerek yapıldığı anlaşılmaktadır.
11.03.2013 tarihli tutanak dava dışı 3 kişi şirket yetkililerince tutulan tutanakta : “Apron D’nin betonarme döşemesi, bozuk bölgeleri tanımlar. Müteahhit Temsilcileri, Mühendis ve İşveren arasındaki İşçi Tutanaklarına 07 Şubat 2013 tarihli Apron D’nin (kaldırım beton yüzeyinin) betonarme döşeme kusurları ile ilgili görüşmeler yapılmıştır. Ekteki şemada belirtilen inceleme sonuçları vardır. Uygunsuzluk Nedeni: Beton karışımının dökülmesi ve sıkıştırılması ile beton ayrımı ve deikatörlerin beton beton taşına karşı kısmen kimyasal aşınması. Yapılan İşlem: Yüklenici, Apron’daki somut ölçeklendirmenin nedenlerini bulmada düzeltilmesi konusunda işbirliği için Bilimsel Araştırma Enstitüsü NIISK’a başvurdu. İşbirliğinin ilk sonuçları elde edildi” şeklindedir.
Her ne kadar dava dilekçesinde davalı taraf olarak Adi ortaklık davalı olarak davalı olarak gösterilmiş ise de, cevap dilekçesinde davalı …, …, … şirketleri açısından adi ortaklığı oluşturan bu şirketler için ayrı ayrı vekaletname ibraz edilerek cevap verilmiş olduğu, husumetin kabul edildiği buna göre davacı vekilinin 4/9/2018 tarihli dilekçesi de dikkate alındığında, davalı tarafın adi ortaklık değil de, adi ortaklığı oluşturan bu şirketler olduğu kabulü ile, Uyap’tan kaydının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.
TBK 470 v.d maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinde yasal olarak ayıbın varlığını ve niteliğini, mahiyetini ( açık ayıp- gizli ayıp) yasal delillerle ispat yükü iş sahibine ve olayımızda dolayısıyla üst yüklenici davalılara aittir.
Ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilse bile, ayıplı olduğu iddia edilen apron tamir edilmiş olması nedeniyle ayıbın niteliğinin, kimden kaynaklandığının üzerinde teknik bilirkişi aracılığıyla tesbiti yapılamadığı gibi, sunulan fotoğraflar ve dava dışı firmanın elemanlarının düzenlediği tutanaklar ve Yabancı kurumlarca düzenlenen raporlar “ayıbın en önemli sebebi fazla vibrasyon yapılması” olup olmadığı, diğer nedenlerin neler olduğu hususunda yeterli ve kanaat verici olmaktan uzaktır.
Toplanan delillere göre davalıların ayıbın varlığı, niteliği, nedeni ve kimden kaynaklandığının kanıtladığı kabul edilemez.
Tüm bu ve sözleşme gereğince başkaca borcun da bulunduğu ispatlanamamakla davacı tarafın, taraflar arasındaki Boryspil Uluslararası Havaalanı Geliştirme Projesi kapsamında Apron Kaplama İşleri Sözleşmesi nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine ve haksız nakde çevrildiğinden 160.000USD’nin 17.09.2014 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Davacının taraflar arasındaki … Geliştirme Projesi kapsamında Apron Kaplama İşleri Sözleşmesi nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine,
2-Haksız nakde çevrildiğinden 160.000USD’nin 17.09.2014 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 24.591,60-TL ilam harcından peşin alınan 6.147,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 18.443,70-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 6.147,90-TL peşin harç ve 25,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 6.173,10-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 27.550,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 7.074,00-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.14/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu Belge 5070 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.