Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1229 E. 2021/349 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1229 Esas
KARAR NO : 2021/349

DAVA : Hisse Devirlerinin İptali ve Tescili
DAVA TARİHİ : 12/11/2013
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat ve Hisse Devirlerinin İptali ve Tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin murisi …, 26/10/2012 tarihinde vefat ettiğini, geriye oğlu …, kızı … ve kendisinden önce ölen kızı …’nin davacı 3 çocuğu kaldığını, davacılar murislerinin …’in maddi durumu iyi biri olduğunu 21/11/2012 tarihinde … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, açılan bu terekenin tespiti davasında gelen müzekkere cevapları ve yapılan araştırma neticesinde muris … maddi durumunu iyi olmasına rağmen düşük bedelle taşınmazlarını ve birden fazla şirketteki hisselerini mirasçısı kızını çocuklarına miras bırakmamak için tek oğlunun tek erkek oğlu olan davalıya devredildiğini öğrendiklerini, murisin ölmeden önce … Ticaret Müdürlüğünün … sicil numaralı, …Tic. Ltd. Şirketindeki hisseleri, … Ticaret Müdürlüğünün … Sicil Numaralı Dadaylılar …Tic. Ltd. Şirketindeki hisseleri, … Ticaret Müdürlüğünün … Sicil Numaralı, … Ltd. Şirketindeki hisselerini muvazaalı olarak ve davacılardan mal kaçırmak amacıyla kurucusu olduğu tüm bu şirketteki hisselerini davalıya devrettiğini, dava konusu şirketlerin ve davalıya ait hisselerin ve şirketin taşınır, taşınmaz ve haklarının yargılama sırasında 3.şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, devir işlemlerinin muvazaalı olmasından ötürü davalıya devredilen hisselerin müvekkilerinin miras hisseleri oranında iptali ile adlarına tesciline ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde maddi hata bulunduğunu, davacı vekilinin, muris …’in devir ettiği hisselerle ilgili bilgi verirken … Ticaret Siciline … sicil no ile kayıtlı şirketin unvanını yanlışlıkla “…Tic. Ltd. Şti.” olarak belirttiğini, oysa bu sicile kayıtlı şirketin unvanının “….” olduğunu, dava harcının eksik yatırıldığını, davacı tarafın 1.167.150.00 TL dava değeri üzerinden nisbi harcı tamamlamasının gerektiğini, davacıların hisse senetlerinin devirlerinin iptali yolundaki isteminin reddine karar verilmesini istediklerini, olayda gizli bağışın olmadığını, davacıların murisi tarafından yapılan hisse devirlerinin olay tarihinde geçerli olan 6762 sayılı TK md. 415 vd. Hükümleri ile md. 520 vd. hükümlerine uygun, bedelli olarak yapılmış olup, davalının alış gücü olduğu gibi satışların da günün koşullarına göre rayiç değerlerden yapıldığını, 11/09/2001 gün, 5379 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ana sözleşme değişikliği ile şirketin unvanının …. Olarak değiştiğini, ortaklardan …’in 24/09/2004 tarihinde 88 adet hissesini …’e, 2 adet hissesini …’a devrettiğini, hissedarlardan …’in 28/04/2005 tarihinde vefatı ile hisselerinin …, …, … ve …’e geçtiğini, … ve …’nin şirketteki hisselerini 30/11/2005 tarihli sözleşme ile davalı …’e devrettiğini, … Tic. Ltd. Şti.’nin %70 hissesinin davalı …’e ve %30 hissesinin …’e ait olmak üzere 2005 yılında kurulduğunu, ve 27/01/2005 gün, 6227 sayılı ççç’nde ilan olunduğunu, şirketin sermayesinin önce 2005 yılında bilahare 2007 yılında arttırıldığını ve şirketin sermayesinin toplam 2.750,00 TL olduğunu, …’in, … Ltd. Şti.’ndeki %20 hissesini …’e devrettiğinde şirketin faiz hariç 3.880.772 USD tutarında kredi borcu bulunduğunu, …’in ilerleyen yaşı nedeniyle 2000 senesinden itibaren fiilen çalışmasını sonlandırdığını, tenkis davasının hak düşümüne uğradığını, davacıların hisse devirlerini muris …’in sağlığında öğrendiklerini, bu nedenlerle haksız ve şartları oluşmayan muris muvazaasına dayalı iptal davasının reddini, tenkis davasının hak düşümüne uğradığından reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını arz ve talep etmiştir.
Birleşen dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin …’in varisleri olduğunu, …’in ölmeden önce davalı şirketlerdeki hisselerini muvazaalı olarak ve davacılardan mal kaçırmak amacıyla …’e devrettiğini,bunların gerçek bir devir olmayıp bağış niteliğinde olduğunu, …’e karşı aynı mahiyette … 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, Mahkemece 22/06/2017 tarihli duruşmada, davacılara, hisse payı devir olunan şirketlere karşı birleştirme talepli dava açmak için taraflarına süre verildiğini, öncelikle dava konusu şirketlerin ve …’e ait hisselerin ve şirketin taşınır ve taşınmaz ve haklarının üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi bakımından tedbir konulmasını, …’e devredilen hisselerin miras hisseleri oranında iptali ile davacılar adına tesciline, davanın … 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal davası olmakla nisbi harca tabi olduğunu, oysa davacılar 67,40TL maktu harç yatırarak dava açtığını, davacı tarafın nisbi harcı tamamlamasını ve harç tamamlanana kadar 492 sayılı Yasa mad. 30 gereğince davaya devam edilmemesini, davacıların anonim şirket olan …. ne de dava açtıklarını, anonim şirket hisse devirlerinin muvazaa nedeniyle iptali talep edilemeyeceğini, … Ltd. Şti. hisseleri kanunun aradığı bütün şekil şartları yerine getirilerek devir edildiği gibi, muris … sahibi olduğu hisselerin %60’ını …’e, %40’ını ise üçüncü şahıslar …, … ve …’a aynı günde devir ve temlik ettiğini, hisselerinin %40 gibi önemli bir bölümünü üçüncü şahıslara satıp devir etmiş olmakla …’e yaptığı devir işleminin muvazaa olmadığının açık olduğunu, hisse devirleri de piyasa değeri üzerinden yapıldığını, tüm bu hususların, şirket kayıtları, bilançolar ve gemi kıymetlerindeki dalgalanma incelendiğinde sübut bulacağını, satış bedelleri banka aracılığıyla ödenmiş olup Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre şayet satış bedeli ile gerçek değer arasında bir fark olsa bile bu husus tek başına muvazaanın varlığı için yeterli kabul edilemeyeceğini,(Y. HGK 25.12.1985 gün 1985/1-487, 1985/1178- Y.HGK 16.12.1983 gün 1983/1-412, 1983/1326) işbu nedenlerle öncelikle davacı tarafın dava harcını tamamlamasını ve harç tamamlanana kadar 492 sayılı Yasa mad. 30 gereğince davaya devam edilmemesini, 22.06.2017 tarihli ara kararı 3 nolu bendi gereğince belirlenen mali müşavir, ticaret hukuku uzmanı ve muvazaa tenkis alanı uzmanı bilirkişi heyetine gemi satış piyasası ve değerlerinden anlayan kaptan bilirkişi ilave edilmesini, haksız davanın reddi ile masraf ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 24/03/2016 tarihli celsesi, 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 24/06/2016 tarihli raporunda özetle;
Dava konusu pay devirleri bakımından, murisin pay devir işlemlerinin genel olarak değerlendirilmesinden 10 yıllık bir süreye uzanan bir süreç içerisinde yavaş yavaş şirket pay sahipliklerini devrettiğini, …’in finansal durumu bakımından, davaya konu pay devir işlemlerinin gerçekleştirildiği tarihlerde, finansman yükü taşıyan ve bu yük üstünde yabancı para kur riski ve denizcilik sektörünün kendi bünyesinden kaynaklanan sektörel risklerin de bulunması dolayısıyla ihtiyatlı davranmayı zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunu, …’in finansal durumu bakımından, davaya konu pay devir işlemlerinin gerçekleştirildiği tarihlerde, finansman yükü taşıyan ve bu yük üstünde yabancı para kur riski ve denizcilik sektörünün kendi bünyesinden kaynaklanan sektörel risklerin de bulunması dolayısıyla ihtiyatlı davranmayı zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunu, …’in paylarının devri tarihi itibariyle şirketin karlı bir faaliyetinin bulunmadığı gibi, geleceğe ilişkin gelir artırıcı bir planına da inceleme sırasında rastlanılmadığını, dava konusu pay devirlerine ilişkin bedellerin ödenmesi, devirlerin yazılı şekilde belgelere dayandırılması ve TTK’da öngörülen devre ilişkin usul gerekliliklerinin yerine getirilmesinde bir eksikliğe, dava dosyasında davalı taraf dilekçeleri ekinde yer alan belgelerden ve şirketler nezdinde yapılan tespitlerden yola çıkarak rastlanılmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin 12/04/2018 tarihli celsesi, 1 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 15/01/2019 tarihli raporunda özetle;
Dava dosyası ve eklerinin, verilen görev doğrultusunda incelenmesinin sonucunda, gerekçelerinin rapor safahatında ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, davalı tarafından murise yapılan ödemelerin gerçek ödemeler olduğunu ve ödemelerin hisselerin gerçek değerine eşit ve/veya yakın olarak kabul edilebileceğini, dosya kapsamına göre hisse satış işlemleri bakımından “muvazaa”nın mevcut olup olmadığı ve dolayısıyla iptal ve tescil talebi hususunda değerlendirme ve takdirin sayın mahkemeye ait olduğunu, muvazaa iddiasının sabit görülmemesi halinde satış işleminin geçerli olduğunun kabulü gerekeceğinden, tenkis istemine yer olmadığını ve dolayısıyla tenkis talebinin değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağını tespit etmiştir.
Mahkememizin 13/02/2020 tarihli celsesi, 4 nolu ara kararı gereğince, dosyamızda ek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 20/11/2020 tarihli ek raporunda özetle;
Kök ve ek rapor safahatında ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, tarafların kök bilirkişi raporuna yönelik itiraz ve beyanlarının, kök raporda yapılan inceleme, tespit ve varılan sonucu değiştirecek nitelik taşımadığını beyan etmiştir.
Dava, hisse devirlerinin iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Davacı taraf muvazaa iddiasında hisse bedellerinin ödenmediği vakıasında dayanmış olup, bilirkişi kök raporunun 17. Sayfasında Devir Bedellerinin Murise İntikal Ettirilip Ettirilmediği, Ettirilmiş ise Ne Şekilde Ettirildiği başlığı altında açıklandığı üzere ödemlerin muris …’in … Bankası USD ve Dolar hesaplarına yapılan havaleler ve çek keşidesi yoluyla yapılmış olup, ya da … 22. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesinde yazılı olduğu üzere elden nakit alındığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf bu ödeme tespitlerine, bu ödemelerin davalı … tarafından değil şirket tarafından yapıldığı iddia edilmiş ve bir kısım ödemeler elden yapılmış ise de; davaya devredilen hisselerin ait olduğu şirketler incelendiğinde davalının …’in 45.000/150.000 pay ile kurucu ortağı olduğu, davalının kurucu ortak olduğu … diğer kurucu ortak olan Muris …’den hisse alımlarında pay devirlerinin Ortaklar Pay Defterine kayıtlı olduğu, sermaye tutarıyla da uyumlu olduğu; Davalı …’un, Muris … ile birlikte … şirketine 2001 yılında ortak olarak girdikleri ve ortaklığa girer girmez 2001 yılında davalı …’un şirket yönetim kurulu başkanı olarak da görev aldığı, bu şirketin % 44 pay oranına sahip hisselerin 2004 tarihinde davalı … tarafından dava dışı …’den satın alınmış olduğu, bu pay alımı sonrası davalı …’un şirketteki payı % 89’a ulaşırken, Muris …’in payının sadece % 7 olduğu, 2005 tarihli sermaye artışı ile davalı …’un payının % 1 daha arttığı, 2007 tarihli sermaye artışında davalı …’un pay oranın korunduğu, 2008 tarihli sermaye artışı ile davalı …’un payının % 6,50 daha arttığı, 2008 yılında Muris …’in sahip olduğu toplam % 6,50 ‘e tekabül eden hissenin 89.700/103.500 TL’lik kısmının devri sonsı Muris …’ın şirketteki payının % 1’e düştüğü ; … şirketinde ise şirketin 1986 yılında Muris … % 75 pay oranıyla kurucu ortak olarak bulunduğu, davalı …’un ise irket hissenin % 25’ini 3. Bir kişiden satın alarak ortak olduğu, Muris …’in 105.750 nominal değerdeki hisslerinin 63.450 TL’lik kısmını 16.12.2004 tarihinde …’e, geri kalan hisselleri ise 2004 yılından sonra 3. Kişilere satarak şirket ortaklığından ayrıldığı olguları karşısında, … 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin … karar sayılı ilamında da bahbedilen “Davalının 31 yaşında olmasına göre bu ekonomik imkanını olmasının mümkün olmaması” iddiasının farazi kaldığı, yukarıda özetlendiği şekilde Davalı …’un bir şirkete kurucu ortak doğrudan girdiği, diğer şirkete Muris ile birlikte ortak olarak girdiği, hisseleri 3. Bir kişiden satın aldığı ve hisseleri aldığı yıl şirket yönetim kurulu başkanı olarak görev alırken, Muris …’in ancak yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığı gerçekleri karşısında davalı …’un ekonomik imkanın bulunmadığı iddiasının doğru olmadığı, kaldı ki yine yukarıda özetlendiği şekilde bir kısım şirketlerdeki payların davalı … tarafından 3. Kişilerden alınması, davalının 2008 tarihinde bina satışından 693.000 TL gelir elde etmiş olup 19.02.2008 ve 11.06.2008 tarihlerindeki hisse alımlarında ekonomik imkanın bulunduğunun bu hususlarla da desteklendiği, Muris …’in yukarıda açıklandığı üzere 3. Kişilere de hisse sattığı dikkate alındığında hisse satması için gerekçesinin bulunmadığı iddiasının yerinde olmadığı, kaldı ki şirket ortaklığının taşınmaz sahipliğinden daha fazla sorumluluk gerektirmekte olup, Türkiye’de profesyonel yönetimin kurulup, yönetimi kurumsallaşan şirket sayısının çok az olup, şirket yönetimine katılmaksızın pasif olarak hakim şirket ortağı kalma sorumluluğunda kalmak istenmemesinin ticari hayatta olağan olduğu, devir alınan şirket hisselerinin değerleri sahip oldukları gemilerin rayiç değerleri de dikkate alınarak hesaplanan gerçek değer üzerinden bilirkişi kök raporunda açıklandığı üzere … hisseleri açısından 11.06.2008 tarihinde USD hesaba 444.732 USD, 13.09.2011 tarihinde 186.450 Euro yatırarak,…. açısından çek ile, … açısından Devir Sözleşmesinde yazılı olduğu üzere elden nakit olarak ödendiği, bu ödemelerin … açısından rayiç değerde 20.000 kusur ve 9.000 kusur … açısından 149.000 TL kusur … açısında ise 121.000 TL bilanço değerinin altında ise de; devir işlemlerinin eski olması, devir yapının tercihleri, sosyal durumu, aile yakınığı, zaruret hali, sermaye paylarının cari değerlerinin tespitine gerek duyulmaması, sektörün yapısı, sektörün geleceği, sektörün beklentisi ekonomik şartalar ve benzeri bir çok nedene bağlı olarak devir fiyatlarının nominal ya da rayiç değerlerin altında ya da üstünde olabilmesi nedeniyle muvazaayı tek başına ispatlamaya yeterli olamayacağı, bu paragrafın başında davalının her üç şirketteki ortaklığa girişi, payları kimden aldığı, şirket içindeki yöneticilik durumu gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde ödenen bedellerin Muris tarafından verildiği iddiasının da bir faraziye olarak kaldığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle muvazaa iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmış ve tüm bu nedenlerle davaların reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava ve birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl dava açısından;
a)Alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, peşin alınan 6.646,27-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.586,97-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b)Davalılar, kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
ç)-Davalı tarafından yapılan 368,00-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
3-Birleşen dava açısından;
a)Alınması gereken maktu 59,30-TL harcın, peşin alınan 31,40-TL harçtan mahsubu ile eksik yatan 27,9‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar alenen okunup usulen anlatıldı.15/04/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”