Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/367 E. 2023/886 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/514 Esas
KARAR NO : 2023/1032
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2023
KARAR TARİHİ : 28/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözleşmesiz sayaçtan enerji kullandığının tespit edildiğini, bu kapsamda kaçak elektrik tespit tutanağı tutulduğunu ve usulüne uygun olarak tahakkuk düzenlendiğini, kaçak elektrik kullanımına bağlı olarak 764.871,43-TL ve 421.333,35-TL bedelli faturalar düzenlendiğini, kaçak elektrikten kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2023/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, dosya açısından kesin delil niteliğindeki kaçak zapt tutanakları, zabıttaki tespitlerin somut olarak destekleyen endekslerin yaklaşık ispat koşullarını sağladığını, bu nedenlerle davalının mallarına tedbir amaçlı ihtiyati haciz kararı verilmesini, borçlunun … İcra Müdürlüğü 2023/… Esas sayılı dosyada yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile asıl alacağa uygulanan % 30 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme zammına işbu gecikme faiz tutarına işleyecek %18 KDV ile birlikte takibin devamına, Haksız ve mesnetsiz kötü niyetle takibe itiraz ederek takibi durduran borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine, mahkeme masrafı ile ücret-i vekaletin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin herhangi bir usulsüzlüğü ve kaçak elektrik kullanımı söz konusu olmadığından tahakkuk ettirilen cezaların iptali gerektiğini, müvekkilinin ”… Mah. … Cad. No:… İstanbul” adresindeki iş yerini yaklaşık 2 ay önce kiralayarak ticari faaliyete başladığını, elektrik sayacına Kaçak/Usulsüz Elektrik Kullanım Tespit Tutanağında belirtildiği ”…ayrı bir hat çekmek suretiyle sayaçtan geçirilmeksizin elektrik enerjisi tüketildiği..” şekilde bir müdahalesi söz konusu olmadığını, Kaçak/Usulsüz Elektrik Kullanım Tespit Tutanağı herhangi bir somut delile dayandırılmaksızın tek taraflı tutulduğunu, tespit tutanağı somut olayın gerçeklerine aykırı olup nitekim tutanağın güç bilgileri kısmında belirtilen ütü kazanı (40.000w) kullanılmadığını, yine müvekkiline ait iş yerinde çalışır durumda olan 5 adet paskara bulunmasına rağmen 8 adet olarak yazıldığını, müvekkilinin iş yerini 2 ay önce açmasına rağmen hakkında 12 aylık dönemi kapsayan fatura tanzim edilmesi yasa hükümlerine açıkça aykırı olup davanın reddine, davacı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati Haciz; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin tensiben reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de ihtiyati haciz talep eden … AŞ’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verildiği görülmüştür.
Dava, kaçak kullanım tespiti ve kaçak nedeniyle kesilen fatura alacaklarının tahsili için açılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Müzekkere cevapları;
Vergi Dairesi’nin 07.08.2023 tarihli cevabi yazısı ile davalının potansiyel mükellef olup gerçek usulde herhangi bir mükellefiyet kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… ‘nün 11.08.2023 tarihli cevabi yazısı ile davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
… ‘nın 18.08.2023 tarihli cevabi yazısı ile davalının esnaf kaydına rastlanmadığının bildirildiği görülmüştür.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının … İcra Dairesinin 2023/… esas sayılı takip dosyasında abonelik sözleşmesinden kaynaklanan 1.186.204,78-TL asıl alacak, 6.919,53-TL gecikmiş gün faizi, 1.245,52-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 1.194.369,83-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin 17.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 18.05.2023 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115. madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, uyuşmazlığın taraflar arasındaki kaçak elektrik kullanımına ilişkin kesilen fatura alacaklarının tahsili için açılan icra takibinden kaynaklandığı, bu davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiği, 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davalının tacir olduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı, mahkememizce yazılan müzekkere cevaplarında da davalının tacir olduğuna dair kayıt bulunmadığı, bu hali ile TTK 4. maddesinde tarif edilen her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün bulunmadığından eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Bu nedenlerle davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın, HMK 114/1-c maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
-HMK 20 madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep halinde iki hafta içerisinde müracaat edildiği taktirde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
-HMK 331/2 madde gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan bölümünün mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/12/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”