Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/211 E. 2020/870 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2013/211 Esas
KARAR NO : 2020/870

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2013
KARAR TARİHİ : 21/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekilinin Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesinde özetle; davacı bankanın Kurtköy Şubesi ile dava dışı kredi lehtarı… Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalı kefilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, işbu sözleşmeye istinaden dava dışı kredi lehtarına borçlu cari hesap kredisi kullandırıldığı, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle Kartal … Noterliği’nin 11.10.2011 tarih ve… yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen borcun ödenmediği, akabinde 90.302,79 TL alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, davalı/kefil icra takibine ve tüm ferilerine itirazları üzerine takibin durduğu, toplam 90.302,79-TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacı bankaya kredi için başvurduğu, ancak ne kendisi ve ne de şirket adına böyle bir kredi kullanılmadığını, davalının banka müdürü ve çalışanlarının karıştığı dolandırıcılık olayı ile karşı karşıya olduğunu, dekontlardaki imzaların davalıya ait olmakla birlikte, bankadan böyle bir kredi kullanılmadığı, banka çalışanları akşam saat 18:00’de davalıyı şubeye çağırarak kredi sözleşmesi ve boş dekontları imzalattırdıklarını, müvekkili hakkında gerekli araştırma yapılmadan kredi veren bankanın kusurlu olduğu, banka çalışanlarının bu yolla müvekkili dolandırmak istediklerini, müvekkilinin, bankanın teftiş kurulu başkanlığına şikayette bulunmasına rağmen, neden takip açıldığına bir anlam verilemediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
1-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası
2-…Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı …, … ve … sayılı soruşturma dosyaları
3-Sözleşme, ihtarname, ihtarname tebliğ evrakı
4-Banka kayıtları
5-Davalı şirketin ortaklarını gösterir… kaydı
6-Davalının nüfus kayıt örneği
7-… A.Ş.Teftiş Raporu
8-Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin alacağın asıl borçlu ve kefiller tarafından ödenmemesi üzerine kefil aleyhine açılan itirazın iptali davasıdır.
6098 sayılı TBK 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TBK’nın 583.maddesine göre Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. 6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 1.maddesine göre TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Dava konusu kefalet sözleşmesi 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak kurulduğundan 6098 sayılı TBK’nın 583.maddesindeki düzenlemeden dolayı geçersiz kabul edilemeyecektir. 6101 sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 7.maddesinde 6098 sayılı TBK’nın derdest davalara uygulanması ile ilgili düzenleme yapılmışsa da bu hüküm 818 sayılı BK’ya uygun olarak kurulan kefaletin kamu düzenine aykırı olduğu sonucunu doğurmayacağından somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/18631 Esas 2014/1721 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Belgenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununu 484. maddesi ile kefalet sözleşmesi “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır . denilmek sureti ile kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekle tabi olması ve sözleşmede kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın gösterilmesi, zorunlu unsurlar olarak gösterilmiştir.
818 sayılı BK’nın 113 maddesinde;”Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer ‘i haklar dahi sakıt olur.” düzenlemesinin bulunduğu ,
818 sayılı BK’nın kefalete ilişkin 492.maddesinde ise “Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur” şeklinde asıl borç sona erdiğinde kefilin sorumluluğununda sona ereceğinin belirtildiği , BK 497.madde uyarınca kefilin, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkınına haiz olduğunun düzenlendiği görülmektedir.
İstanbul Ticaret Odası; firma sicil kayıtları incelenmesinde davalıların asıl borçlu şirketin ortakları olduğu görülmüştür.
Genel Kredi Sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 26.07.2010 tarihinde dava dışı şirket ile davacı arasında imzalandığı, davalının 80.000,00-TL kefalet limiti ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Kat İhtarnamesinin incelenmesinde; davacı banka tarafından Kartal … Noterliğinin 11.10.2011 tarihli… yevmiye nolu ihtarname keşide edildiği, ihtarnamenin davalı şirketin sözleşmedeki adresine 14.10.2011 tarihinde iade edilmekle birlikte sözleşme çerçevesinde tebliğ edilmiş sayıldığı, diğer davalı kefilin sözleşmedeki adresine 14.10.2011 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede davacı tarafından ödeme yapılmak üzere 7 gün süre verildiği, temerrüt tarihinin tebliğden itibaren 7 gün eklenmek suretiyle 22.10.2011 olduğu görülmüştür.
… Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık suçu kapsamında banka çalışanları hakkında soruşturma açıldığı, soruşturma konusu belgelerin müşteki… eli ürünü olduğuna ilişkin bilirkişi raporu bulunduğu, takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
…Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçu kapsamında olup, müşteki …, şikayet edilenler … çalışanları …, …olduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasına birleştirme kararı verildiği, iş bu dosyada da takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
… A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 30.01.2012 tarihli teftiş raporunda özetle; …’nın kredi ödeme işlemlerinin fişlerini imzalarken bunların muhteviyatını bilmediği ve kredi tahsis edildiğinden haberi olmadığı yönündeki ifadelerini teyit edecek somut bilgilere ulaşılamadığını, …’nın kredi kullanımından bilgisi olmadığı yönündeki beyanının gerçekçi olması, aksi ihtimale göre daha düşük bulunduğunu, söz konusu kredi borcundan sorumlu olduğunu görüşü edinilen…’nın kredi tutarını … ve…’dan tahsil edilememesine bağlı olarak borcun kendisi üzerinde kalmış olması sebebiyle söz konusu şikayette bulunmuş olmasının da ihtimal dahilinde olduğu kanısına varıldığını, … firmasından olan alacaklar için …’nın kefaleti dışında bir teminatın bulunmadığını, …’nın krediyi ödeme niyeti olmadığı dikkate alındığında 75.199TL anapara alacağının banka zararına dönüşmesi ihtimalinin yüksek olduğu kanaati edinildiğini, netice itibariyle…’ın bankayı zarara sokacak surette görev/yetkilerini kötüye kullanara… İnşaat firması üzerinden …ve …’a kredi kullandırması sebebiyle kusurlu bulunduğu, öte yandan …’e … İnşaat firmasının ortaklık paylarını devralmasından daha önce, gerçek dışı bir gelir belgesine istinaden 07.01.2011 tarihinde 20.000,00TL limitli … tahsis edildiğini, …İnşaat firmasının kredisinin şubece bilgisinin dışında kullandırıldığını iddia etmesine karşın şubeden… kullanmasının sebebi sorulan … söz konusu kredinin …İnşaat firmasıyla bir ilgisinin bulunmadığını belirttiğini, …’in söz konusu belgeyi hatıra istinaden bir arkadaşından aldığını, kredinin kendisince kullanıldığını, geri ödemelerini düzenli bir şekilde yapmaya devam edeceğini ifade ettiğini, …’e … İnşaat firmasının ortaklık paylarını devralmış olduğu hatırlatılarak kredi sözleşmesine kefaletinin talep edildiğini, ancak …’in kredi için öncelikle … ve …’un çözüm bulmasını bekleyeceğini belirttiğini ve banka isteğini kabul etmediği belirtilmiştir.
İcra takip dosyasının incelenmesinde, davacının İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan 82.973,68-TL asıl alacak 6.785,13-TL işlemiş faiz, 339,27-TL BSMV, 204,71-TL masraf olmak üzere toplam 90.302,79-TL takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlulardan …’ya 01/12/2011 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içerisinde 08/12/2011 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazla birlikte takibin durduğu, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği , dava İİK’nın 67. maddesi düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında davacı ve davalının sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, icra dosyası getirtilerek incelenmiş, sözleşme ve banka kayıtları ile asıl borçlu şirketin Ticaret Odası kayıtları dosya içerisine alınmış, tüm deliller toplandıktan sonra alanında uzman bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bankacı bilirkişinin 19/07/2019 tarihli 11 sayfadan ibaret raporunda özetle ;Davacı banka ile dava dışı asıl kredi borçlusu/lehtarı… Ltd. Şti. arasında 80.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bahse konu işbu sözleşmeyi davalı kefilinde 80.000,00 TL kefalet limiti tahtında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, dava dışı kredi lehtarı … Ltd. Şti. ‘ne…-Borçlu cari hesap şeklinde rotatif ticari kredi kullandırıldığını, kredi lehtarı şirkete kullandırılan borçlu cari hesap kredisinin kanuni takip hesabına intikal eden bakiyesi 75.000,00 TL olduğunu, davacı banka ise hesap kat ihtarıyla 84.590,09 TL talep ettiğini, davacı bankanın aktifleştirilmiş fiili ticari defter kayıtlarına itibar edileceğine göre, 9.590,00 TL’nın (84.590-75.000) yerinde olmadığı mütalaa edildiğini, …Ltd. Şti. muhatapların gösterilen adresinden taşındığı ve yeni adresi de bilinemediği için tebligatın çıkış merciine 14.10.2011 tarihinde iade edildiğini, kefile hesap kat ihtarnamesi ile verilen (7) günlük mehil süresi bitimine müteakip 22.10.2011 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğünü, davacı bankanın daha önce 3’er aylık dönem sonlarında göndermiş olduğu hesap özetlerine; İİK’nun 68/b mad. 2. fıkrasına göre yasal 1 aylık itiraz süresi içerisinde itiraz edildiğini gösteren herhangi bir belge dosya içeriğinde görülemediğinden, dava dışı kredi lehtarı şirket bakımından hesap özetlerine itirazda bulunmamış olduklarının ifade edilebileceğini, bu durumda, 3’er aylık dönem sonları itibariyle gönderilen hesap özetleri ile istenilen alacağın dava dışı kredi lehtarı şirket bakımından kesinleşmiş sayılabileceğini, temerrüt tarihi itibariyle 76.984,93 TL tutarında asıl alacak hesaplandığını, bankanın ise takip talebinde 82.973,68 TL asıl alacak talebinde bulunduğunu, 4.011,25 TL fazla talebin yerinde olmadığını, takip tarihi itibariyle 79.465,32 TL tutarında alacak hesaplandığını, davacı banka ise takip talebinde 90.302,79 TL alacak talebinde bulunduğunu, bu durumda 10.837,47 TL fazla talebin yerinde olmadığını, farkın sebebinin davacı banka hesap kat ihtarıyla 84.590,00 TL alacak talep edip, ticari defter kayıtlarında gözüken alacak miktarının ise 75.000,00 TL olduğunu, davacı bankanın ticari defter ve kayıtlarına itibar edildiği için asıl alacak tutarının 75.000,00 TL olarak kabul edildiğini, neticeten davacı banka ile dava dışı kredi lehtarı/borçlusu … Ltd. Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalı kefilinde işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunduğunu, Davalı kefilin, sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 80.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan asıl borç toplamının 76.984,93 TL olduğu, dolayısıyla hesaplanan asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu sayılabileceklerini, fazlaya ilişkin 10.837.47-TL (90.302.79-79.465.32 =) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 76.984,93-TL tamamen ödeninceye yıllık %80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faizin %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceğini belirtmiştir.
Bankacı bilirkişinin 01/03/2020 tarihli 3 sayfadan ibaret raporunda özetle ;davacı bankanın Kasa Zabıt defterinin 26/07/2010 tarihli kredi işleminden dolayı olay tarihi (26/07/2010) tarihinden 3 gün öncesinin incelendiğini, muavin kayıt dökümlerinin dosya içerisine alındığını, herhangi bir kasa fazlasının bulunmadığını, kök raporda değiştirmeyi gerektirecek herhangi bir hususunun bulunmadığını bildirmiştir.
Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, işbu sözleşme de davalının müteselsil kefil olduğu, müteselsil kefilin yukarıda ayrıntılı anlatılan kefalet sözleşmesi şekil şartlarını sağladığı, kefaletin geçerli olduğu, davacı tarafından hesabın kat edildiği, kat ihtarnamesinin davalıların sözleşmedeki adreslerine tebliğ edilmekle birlikte asıl şirkete yapılan tebligat her ne kadar iade dönmüş ise de sözleşmedeki adrese gönderildiğinin görüldüğü, bu hali ile tebliğ edilmiş sayılacağı, kefile başvurulabileceği, temerrüdün oluştuğu görülmüştür. Davalı tarafından davacı bankaca dolandırıldığı iddia edilmiş ise de imzayı inkar etmediği, savcılık dosyalarının celbinde yapılan soruşturmalarda davalının müşteki olduğu dosyalarda takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Yine davalı tarafından banka teftiş raporunda banka çalışanın kusurlu olduğunun bildirildiği, bu halde müvekkilinin sorumlu olmasının mümkün olmadığı iddiası yönünden ise teftiş raporunun mahkememizce ayrıntılı olarak incelendiği, raporda çalışanın kusurlu olması sebebinin tahsil edilme ihtimali düşük olan kredinin dava dışı asıl borçlu şirket ve kefillere tarafından kullanılması ve bu şekilde bankayı zarara uğratması nedeniyle görev ve yetkisini kötüye kullandığının belirtildiği, kredinin kullanılmadığına ilişkin teftiş raporunda da tespit bulunmadığı, bu hali ile davalının dava konusu kredi borcundan sorumlu olduğu, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, banka kasasının ve defterlerinin yerinde incelendiği, kasa fazlası bulunmadığı, bu hali ile dava konusu kredinin dava dışı asıl borçlu şirket tarafından kullanıldığı ve davalının sorumlu olduğu kanaatiyle rapor doğrultusunda hesaplanan alacak esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilerek;
Dava konusu kredi borcu alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşıdığı, bu haliyle İİK’nın 67. maddesindeki koşullar gerçekleştiği görülmekle, davacının icra inkar tazminatı kabulü ile, alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tahsis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptaline; takibin 76.984,93-TL asıl alacak, 2.362,28-TL işlemiş faiz, 118,11-TL BSMV olmak üzere toplam 79.465,32-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %80 oranında temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın %20 si oranında hesaplanan 15.893,06-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 5.428,27-TL harçtan, peşin alınan 1.090,65-TL harç mahsup edilerek kalan 4.337,62-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.090,65-TL peşin harç, 24,30TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.114,95-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Kabul-red oranına göre davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.134,49-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kabul-red oranına göre davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinnin 13/3 maddesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 650,00-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 572,00-TL’lik kısmının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine; arda kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 1.129,50-TL yargılama gideri kabul ve red durumuna göre takdiren oranlayarak 135,60-TL’lik kısmının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine; arda kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır