Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/63 E. 2018/629 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2012/63 Esas
KARAR NO : 2018/629
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/03/2012
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketinde %49,9 oranında pay sahibi ve 30.12.2011 tarihine kadar olduğunu, … Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş. ile aralarında bir iş sözleşmesi olduğunu, davalılar … ve …’ın da … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketinde pay sahibi, diğer davalıların ise … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketi ortakları olduğunu; iki ayrı şirket kurulmasının nedeninin mali müşavirlik mevzuatı olduğunu, ancak şirketlerden elde edilen karın her iki şirketin ortakları arasında anlaşmaya göre paylaştırıldığını, bunun bir adi ortaklık sözleşmesi teşkil ettiğini, doktrinde de mesleklerini ortak olarak icra eden mali müşavirlerin durumunun adi ortaklı olarak kabul edildiğini, müvekkilinin … YMM’de ifa ettiği görevlerden de herhangi bir çalışan değil, gizli ortağı olduğunun anlaşıldığını, … YMM’deki adi ortaklıkta ortağın ortaklıktan çıkarılmasının mümkün olmaması nedeniyle 30.12.2011 tarihinde müvekkilinin … YMM’deki işinden çıkarılmasının ortaklığın feshedilmesi anlamı taşıdığını, bu nedenle adi ortaklığın tasfiyesi suretiyle kendisine düşen adi ortaklık payını talep ettiğini, ancak adi ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulan anonim şirketin adi ortaklıkta birlikte sona ermeyeceği dikkate alınarak, adi ortaklık malvarlığındaki şirketler tasfiye edilmeden adi ortaklığın varsayımsal olarak tasfiyesi sonucunda payın hesaplanmasını ve şirketlerin hizmet şirketi olması nedeniyle indirgenmiş nakit akımları yönetiminin uygulanması suretiyle hesaplama yapılmasını, yukarıda açıklanan açıklanan nedenlerle; müvekkili ile davalılar arasında, ortaklaşa yürüttükleri faaliyetinin gelirlerinin paylaştırılmasını amacıyla kurulan adi ortaklığın davalı … Bağımsız …im YMM A.Ş. Ortakları tarafından haksız fesih suretiyle sona erdirilmiş olması nedeniyle, adi ortaklık tasfiyeye girdiğinden, müvekkilinin tasfiye payının, adi ortaklığın malvarlığının varsayımsal olarak tasfiye edilmesi suretiyle HMK’nın 107. Maddesi çerçevesinde tespit edilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asgari bir miktar olarak, şimdilik 100.000 (yüzbin) TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ve yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık kurulmasına yönelik bir anlaşma bulunmadığını, davacıların oybirliği ile alınmış ortaklık kararları da bulunmadığını, fiili adi ortaklık kurumunun hukukumuzda bulunmadığını, adi ortaklık sözleşmesi sözlü olarak da akdedilebilirse de, bir ortağın sadece kara katılmasının ancak yazılı olarak kararlaştırılabileceğini, davacı ile … YMM şirketi arasında sonuca katılmalı hizmet sözleşmesi bulunduğunu, davacının bu kapsamda 23.02.1998 yılında hizmet akdiyle göreve başlatıldığını, 2002 yılında performansa dayalı prim sistemine geçildiğini ve bağımsız …im şirketlerinde uygulanan hiyerarşik düzende bir paye olarak salaried partner sıfatını kazandığı ancak bunun şirket ortağı haline gelmesi anlamını taşımadığını, davacının hizmet akdinin sona ermesine bağlı tazminatları kabul etmesinin de bunun ikrarı olduğunu, davacının şirkette aldığı görevlerin de üst düzey personel olması dolayısıyla yapılan göervlendirmeler olduğunu, bu nedenle iş akdine son verilmesinin sözde bir adi ortaklığın sonlandırılması anlamına da gelmediğini, ortada bir adi ortaklık bulunduğu kabul edilse dahi ortaklığın ancak dağıtılmamış kazançları ile sinirli bir tasfiye payından söz edilebileceğini, davacının … SMMM şirketinde de emaneten hissedar olduğunu, bu şirketin ihtiyaç nedeniyle kurulmuş bir şirket olduğunu ve kendisine kıdemli personel olarak duyulan güven sonucunda kağıt üzerinde hissedar yapıldığını ve bu sistem içinde kağıt üzerinde hissedar olarak gözüken kişilerin kar dağıtımı yoluyla paylaşım yapıldığında ücretlerini aşan tutarı diğer kişilere ödediklerini, paylaşım tablolarının bu hususu teyit ettiğini belirterek huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesi beyan ve talep edilmektedir.
Dava; adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye payının tespit edilerek davalılardan müteselsilen tahsiline ilişkin talepli açılan uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır.
Dosyamız delillerini, ticaret sicil kayıtları, hesap hareketleri, ticari defter ve kayıtlar, e-mail yazışmaları, tercüme evrakları, mahkememizce bilirkişi kurullarından aldırılan kök ve ek raporlar oluşturmaktadır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulunun 02/12/2013 tarihli bilirkişi asıl ve ayrık raporunda özetle;
”Davacı ile davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, bu ortaklığın amacının … YMM ile … SMMM şirketlerinin faaliyetleri sonucunda elde edilen karı paylaşmak noktasında oluştuğu, davacının ortaklık amacının gerçekleştirilmesi konusunda hizmet akdini aşar nitelikte eylemlerde bulunduğu, adi ortaklık sözleşmesinin davacının … YMM şirketindeki iş akdinin sona erdirilmesi suretiyle sona erdirildiği, bu nedenle ortaklığın tasfiyeye girdiği, davacının tasfiye payı hesaplanırken, sahip olduğu hisse oranının değil, adi ortaklık sözleşmesi dolayısıyla şirketlerin kazançlarına katılım oranının esas alınması yerinde olacağı, bu kapsamda davacının tasfiye payının … Bağımsız …im YMM A.Ş. için 5.098.037-TL, … SMMM için 629.043-TL olmak üzere toplam 5.727.080-TL olduğu kanaatine varıldığını” bildirmişlerdir.
Yrd. Doç. Dr. … ayrık raporunda özetle;
”Davacının adi ortaklığın varlığını ve bu ortaklığa sadece kar ortağı olarak yer aldığını yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacı taraf, adi ortaklığın varlığını ve bu ortaklığa sadece kar ortağı olarak yer aldığını, geçerli yazılı delillerle kanıtlamadığından davacının bu yöndeki iddiasının kabulüne olanak bulunmadığı, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için taraflardan en az birisinin tacir ve dayanılan hususun da ticari defterlere işlenmesi gereken bir husus olması gerektiği, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin dava dışı … YMM ve … SMMM şirketlerinin ticari defterlerinde yer alması gereken bir husus olmaması karşısında, dava konusu uyuşmazlığın çözümü açısından, dava dışı … YMM ve … SMMM şirketlerinin ticari defterlerinin delil olarak incelenmesinin mümkün olamayacağı, asıl rapor ve ayrık rapor kapsamında heyette görüş birliği oluşmamış olduğunu” beyan etmiştir.
Mahkememizce verilen 28/04/2014 tarihli ara karar gereğince dosyada bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulunun 08/12/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle;
”Davacı tarafın iddialarının özünün davacının ve davalıların birlikte işlettikleri/ yürüttükleri bir adi ortaklığın mevcut olduğu, davalıların temel iddiasının ise dava tarafları arasında kurulmuş bir adi ortaklığın mevcut olmadığı yönünde olduğu,
Adi ortaklık sözleşmesi şekil şartına tabi olmadığından, adi ortaklık sözleşmesinin sözlü şekilde düzenlenmiş olması halinde, “iradeyi ortaya koyan davranış”ların tespitinin zorunluluk arz etiği,
Huzurdaki dava dosyası çerçevesinde, iddia edilen adi ortaklık sözleşmesinin dava tarafları arasında kurulmasına ilişkin uyumlu irade beyanlarının tespitinin incelemelerimizin temel aşamalarından birisini oluşturduğu,
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile yerinde inceleme yoluyla elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde,davalı vekillerinin beyanlarından, davalı tarafı oluşturan gerçek kişilerin davacı ile birlikte bir adi ortaklık sözleşmesi kurma niyeti ile hareket ettiklerine, bu yönde açık veya örtülü irade beyanında bulunduklarına dair bir açık beyana ya da bunu açıkça ortaya koyan bir belgeye rastlanmadığı,
Dava tarafları arasında bir adi ortaklık sözleşmesinin oluşturulmasına yönelik hepsi birbiriyle uyumlu ÖRTÜLÜ irade beyanlarının ya da bu “iradeyi ortaya koyan davranış (factum concludens)” veya durumların tespitine yönelik araştırmalarımız sonucunda,
Dava dışı … Yeminli Malî Müşavirlik A.Ş. (… YMM) ve … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik A.Ş. (… SMMM)’nin aktif ve/veya pasif malvarlığını kısmen veya tamamen tahsis etmek suretiyle veya faaliyetlerini aktarmak veya özgülemek suretiyle veya gelirlerini aktarmak suretiyle veya başka bir şekilde adi ortaklık oluşturma ya da kurulmuş bir adi ortaklığa katılma, faaliyetlerini ve gelirlerini özgüleme/aktarma niyetine ve/veya iradesine işaret eden açık veya örtülü bir ortaklar kurulu ya da yönetim kurulu kararının, her iki şirket bakımından da, tespit edilmediği,
Davacının aldığı ücret ve serbest meslek kazancı ile ilgili olarak, davacının, … YMM’ye hizmet sözleşmesiyle bağlı çalışanı olarak ücret şeklinde ve … YMM’ye verdiği serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmeti dolayısıyla serbest meslek makbuzları karşılığı serbest meslek kazancı şeklinde paralar aldığı, cevap dilekçesinde davacıya serbest meslek makbuzu karşılığında ek prim ve/veya bonus şeklinde ücret ödemesi yapıldığının davalılar vekili tarafından beyan edilmiş olduğu,
Davacının elde ettiği kâr payı ile ilgili olarak, a)davacının pay sahibi olduğu … SMMM şirketinin 2010 yılı kârı olan 150.418,36-TL’nin, 57.535,02-TL’sinin pay sahiplerinden davacı …’a, 57.535,02-TL’sinin pay sahiplerinden davalı …’a, 581,16-TL’sinin … SMMM çalışanı dava dışı …’e, 581,16-TL’sinin … SMMM çalışanı davalı …’a dağıtıldığının ve 20.511,59-TL’sinin vergi kesintisi olarak ödenmek üzere, 13.674,41-TL’sinin İkinci Tertip Yasal Yedek Akçe olarak ayrıldığının … SMMM yevmiye defteri kayıtlarından tespit edildiği, b)davacının dosyaya sunduğu banka hesap ekstresinden, 27.12.2010 işlem tarihi ve 14:51:36 işlem saati kaydı ile davacının hesabına “DSMM KARPAYI OLARAK” açıklaması ile 31.559,62-TL para girişi olduğu; bundan sonra, 28.12.2010 işlem tarihi ve 10:41:50 işlem saati kaydı ile davacının hesabından “TLM IST … ODN TRY CEKILEN” açıklaması ile 23.790,04-TL para çıkışı olduğu; böylece hesabına gelen 31.559,62-TL’nin 23.790,04-TL’sinin davacının lehine talimat yazdığı …’a ödendiği ve böylece gelen paranın 7.769,48-TL’sinin davacının kendisine kalmış olduğu; c)davacının banka hesabındaki hareketlerden ve … SMMM yevmiye defteri kayıtlarından yola çıkarak, banka hesabına yansımayan hareketler olabileceği de dikkate alınarak, kendisine 2010 yılı kâr payı olarak 14.172,37-TL de kalmış olabileceği, d)bu iki alternatif duruma göre, yapılan hesaplamalar sonucunda ulaşılan oranların aşağıdaki tablodaki gibi olduğu,davacıya kalan kar payı 7.769,48-TL, davacıya hesaben kalan kar payı 14.172,37-TL, e)davacı vekilinin “özette görüldüğü üzere, müvekkilin hesabına “DSMM KARPAYI OLARAK” açıklamasıyla … SMMM şirketindeki payına istinaden kar payı ödemesi olarak 31.559,62-TL 27.12.2010 tarihinde gönderilmiş, ertesi gün yani 28.12.2010 tarihinde bu meblağdan 23.790,045-TL “TLM IST …A ODN TRY CEKİLEN” açıklamasıyla …’a gönderilmiştir. Gerektiğinde SGK kayıtlarının celp edilmesi halinde de görüleceği üzere, … … Bağımsız …im YMM A.Ş.’nin bordrolu çalışanıdır. Bu para davalı … YMM ortaklarına iletilmek üzere davalıların talebi ile kendisine yollanmıştır. Bu şekilde Müvekkil … SMMM’den aldığı kar payının sadece % 10’luk kısmını kendinde tutarak geri kalan kısmı davalı … YMM ortaklarına aktarmış olmaktadır.” beyanı ile ilgili olarak, davacı vekilinin % 10 olarak beyan ettiği davacının kendine alıkoyduğu kâr payı oranına, bütün farklı hesaplamalarımıza rağmen ulaşılamadığı, f)Bu çerçevede, davacının 10 (geçici olarak bir süre 11) kişiden oluşan adi ortaklık iddiası ile uyuşan kişi başına % 10 eşit pay (11 kişi olursa % 9,09 eşit pay) iddiasını davacının hesap hareketleri, yevmiye kayıtları ve hesaplamalarımızla uyuşmadığı, g)iddia edilen adi ortaklıkla ilgili olarak, huzurdaki davanın tarafları arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığından, eBK md. 523 ve TBK md. 623 hükümleri uyarınca, her ortağın kazanç ve zarardaki payının eşit olması gerektiğinden hareketle, ayrıca hesapladığımız ya da davacıya ait hesaplarda yer alan değerlerin, dava dilekçesinin (1) numaralı ve (2) numaralı ekleri olarak dosyaya sunulan kâr paylaşımı tablolarındaki değerler ile de uyuşmadığı, h)Sadece 2008-2009-2010 yıllarına ilişkin işlemlerin, kanaatimizce en erken 23.02.1998’de başlayan ve davacı iddiasına göre 30.12.2011 tarihine kadar sürdürülen adi ortaklıkla ilgili bütün kâr payı ödemelerini temsil edip etmeyeceğinin ve bu kapsamda tek bir işlemin delil gücü hususundaki değerlendirmelerin Yüce Mahkemenizin takdirinde olduğu, i)bu şekilde bir delil niteliği gösterebileceğine Sayın Mahkemenizce karar verilmesi hali için, davacının dosyaya sunduğu banka hesap detayı ve dava dosyasındaki yevmiye kayıt bilgileri kapsamında, 2010 yılı kârının 2011 yılında dağıtımından yola çıkarak yaptığımız hesaplamalarda davacı iddialarını doğrulayacak bir sonuç (10 ya da 11 kişi arasında eşit kâr paylaşıldığı tespiti) elde etmemizin mümkün olmadığı, j)bu çerçevede, nihaî takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, davacıya dava dışı … SMMM tarafından ödenen kâr payının dağıtımından yola çıkarak, iddia edilen adi ortaklığın varlığına yönelik kanaatin oluşmadığı,
Dava dışı …’in organizasyon değişikliği mesajı ile ilgili olarak, a)… tarafından hazırlanan 18 Temmuz 2011 tarihli e-posta mesajının gönderildiği kişiler ve … ile 15 Temmuz 2011 tarihli toplantıya katılan kişilerin (toplam 8 kişi) aynı kişiler olduğu, bu kişilerin arasında davacı … ile davalılar … ve …’ın bulunmadığı, b)Toplantıya katılanlar ile toplantıdan 3 gün sonraki e-posta mesajındaki isimlerin hepsinin aynı isimler olması ve bu isimler arasında davacı ile birlikte davalılardan iki kişinin (dolayısıyla, dava tarafı 3 kişinin) yer almamasının iddia konusu adi ortaklıktaki ortakların kimler olduğu (adi ortaklığın kişi unsuru) konusunda soru işareti oluşturduğu, c)Eğer davacı ve davalılar olarak dava taraflarının tamamı iddia konusu adi ortaklığın ortakları olsalar idi, davacı tarafça önemli olduğu iddia edilen organizasyon değişikliği önerisinin öncelikle adi ortaklığın ortakları oldukları iddia edilen dava tarafı tüm isimlerin bulunduğu bir toplantıda görüşülmesinin bekleneceği; iddia edilen adi ortaklığın tüm ortaklarının toplantıya katılması mümkün olmamış ise, toplantıya katılan ve öneri sunan birisi olarak dava dışı …’in toplantı sonrasında konu hakkındaki ilk e-posta mesajını sadece toplantıya katılan diğer kişilere değil, aynı zamanda toplantıya katılmamış olan, ancak iddia konusu adi ortaklığın ortaklarından oldukları iddia edilen diğer üç kişiye (davacı …, davalı …, davalı …) de göndermiş olmasının bekleneceği, d)toplantıdan 29 gün sonra toplantı hakkında davacı …’a ve davalı …’a dava dışı … tarafından e-posta yoluyla bilgi verilmiş olması (ifadenin aynen “Söz verdiğim üzere aşağıdaki mail’i bilginiz için iletiyorum.” şeklinde bilgi vermeyi amaçlar olması), buna karşılık davalı …’ın durumdan ve gelişmelerden bilgi sahibi olduğuna dair dava dosyasında bir bilginin veya belgenin bulunmamasının, iddia edilen adi ortaklığın kişi unsuru konusunda bir belirsizlik ortaya koyduğu, e)öte yandan, dava dışı …’in 18 Temmuz 2011 tarihli e-posta mesajı ekindeki toplantı notlarının içeriğinden bir adi ortaklık yapılanmasına ve bu adi ortaklığın yeniden yapılanmasına (reorganizasyonuna) işaret eden bir açık ifade, işlem veya eylem tespit etmenin mümkün olmadığı, f)toplantı notlarının, bağımsız …im konusundaki gelişmeler çerçevesinde, dava dışı … SMMM ve … YMM şirketleri ile … grubu dava dışı diğer şirketler bakımından BDO uluslararası ağında olmanın gereklerine uyacak şekilde, bağımsız …im faaliyetlerinin vergi danışmanlığı faaliyetinin baskınlığından çıkarılması, bağımsız …imin teknik özellikleri dikkate alınarak vergiden daha bağımsız bir yapı içinde örgütlenmesi önerilerinin değerlendirilmesine yönelik bir tema içerdiği, g)bu kapsamda dava dışı tüm … grubu şirketlerini (toplam 6 şirket) kapsayan bir mevcut yapılanmayı gösteren şema ve bir de yapılanma sonrası öneri mahiyetindeki şema incelendiğinde, 6 şirketi içeren ve bu şirketlerde dağınık olarak dava tarafı olan ve olmayan 14 (ondört) gerçek ve tüzel kişinin pay sahibi olduğu bir yapının görüldüğü; bu yapıdan, … SMMM ve … YMM’nin faaliyetlerinin ve gelirlerinin dava tarafı sadece 9 (dokuz) kişinin ortak oldukları bir adi şirkete özgülendiği bir durumun varlığı sonucunun çıkarılamayacağı, h)Ayrıca bu notlardaki hususların konudan bilgi sahibi olan diğer katılımcılarca benimsenmediği ve öneri sahibi dava dışı …’in kişisel değerlendirmeleri olarak kaldığı dikkate alındığında, hayata geçirilmiş yeniden yapılanmanın bulunmadığı, i)Bütün bu bulgulardan ve durumlardan, bir adi ortaklık yapılanmasının ve buna yönelik kişisel iradeleri ortaya çıkaran davranışların tespit edilemediği, iddia edilen adî ortaklık ortaklarının açık veya örtülü irade beyanlarını gösteren veya iradeyi ortaya koyan davranışlarını gösteren bir bulguya ulaşılamadığı, j)davacı dilekçelerinde ve beyanlarında adi ortaklığın malvarlığını oluşturduğu iddia edilen … YMM ve … SMMM şirketlerinin kendi tüzel kişiliklerine ait faaliyetlerinin ve gelirlerinin, iddia edilen adî ortaklığa tahsis edildiğine / özgülendiğine ya da aktarıldığına dair bir açık veya örtülü irade beyanının ya da iradeyi ortaya koyan davranışın, bu şirketlerin yönetim organlarının kararlarında tespit edilemediği, bu yönüyle iddia edilen adi ortaklığın malvarlığı unsurunun eksik kaldığı, k)davanın 8 gerçek kişiye karşı davacı tek bir gerçek kişi tarafından, bu 9 kişinin birlikte adî ortaklığın kişi unsurunu teşkil ettikleri iddiasıyla açılmış olması,adi ortaklığın yeniden yapılanmasını kapsayan bir toplantı olduğu,davacı beyanlarında yer alan 15 Temmuz 2011 tarihli toplantıya 8 kişinin katılmış olması, bu toplantıda yeniden yapılanma / reorganizasyon çerçevesinde pay sahibi olarak 14 gerçek ve tüzel kişinin ve ikisi … SMMM ve … YMM olmak üzere 6 tüzel kişinin dahil olduğu bir yeniden yapılanmanın gündemi oluşturduğu dikkate alınarak, iddia edilen adi ortaklığın kişi unsuru bakımından bir belirsizlik bulunduğu, adi ortaklıkta kişi unsurunun belirsiz olmasının adi ortaklık sözleşmesinin oluşmadığına kesin delil teşkil edeceği,
Davacının … YMM’deki görevleri, “partner” unvanı, bağımsız …çi ve bağımsız …im konuları ile ilgili olarak, a)dava dışı … YMM şirketinin, Türkiye’de, BDO International uluslararası …im ağı üyesi olarak, bağımsız …im faaliyeti göstermekte olan ve bu kapsamda bünyesinde bağımsız …çiler istihdam eden bir şirket olduğu, davacı …’ın … YMM bünyesinde 23.02.1998 tarihinde imzalanan Hizmet Sözleşmesi’ne bağlı olarak “…” unvanı ile bağımsız …çi olarak göreve başladığı, …. unvanının bağımsız …im faaliyeti gösteren uluslararası üyelik ilişkisi olan şirketlerde, genel olarak, temel (yardımcılık) düzeyinden başlayarak 8-9 yıllık …çilik tecrübesi ve başarılı performans üzerine verilen bir meslek unvanı olduğu, bu unvanın …çi mesleği bakımından Türkçede “kıdemli …çi” unvanına denk geldiği, b)Türkiye’de bağımsız …im piyasasının, 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile başlayan döneme kadarki süreçte daha çok Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine uygun olarak şekillendiği, c)6335 sayılı Kanun’la TTK’da yapılan değişiklikler ve KHK/660 sayılı “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve …im Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile uluslararası …im standartlarının Türkçe’ye çevrilerek Türkiye …im Standartları olarak yayımlanması ve bağımsız …im faaliyeti gösterecek şirketlerin ve gerçek kişilerin (bağımsız …çilerin) standartlara uygun olarak faaliyet göstermeleri ve standartlarda aranan koşulları ve nitelikleri sağlamaları konusundaki düzenlenme ve …lenme yetki ve görevlerinin Kamu Gözetimi Muhasebe ve …im Standartları Kurumu’na (KGK) verildiği, d)bu kapsamda, 02.10.2013 tarihli ve 28783 sayılı Resmi Gazete’de ilki yayımlanmak suretiyle, Türkiye …im Standartlarının (TDS), KGK tebliğleri ekinde muhtelif tarihli Resmi Gazetelerde yayımlanmakta olduğu, e)TDS’nin, çok uzun yıllardır uluslararası düzeyde uygulanmakta olan International Standards of Auditing (ISA – Uluslararası …im Standartları) ile aynı içeriğe sahip olduğu, aynen tercüme olması dolayısıyla, tercüme özelliği dışında, iki standartlar seti (TDS ve ISA) arasında bir fark bulunmadığı, f)KGK’nın çıkardığı standartlar ile bağlı kalmak üzere, Sermaye Piyasası Kurulu’nun ve Bankacılık Düzenleme ve …leme Kurumu’nun kendi görev ve yetki alanları ile sınırlı olarak, düzenleme ve …im yapma yetkileri 30.12.2012 tarihli RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile korunduğu, g)BDO International ağının bir üyesi olarak Dava dışı … YMM şirketinin ve … YMM bünyesinde …im yapan bağımsız …çilerin ISA standartlar setine ve dolayısıyla aynı setin Türkçe çevirisi olan TDS’ye tabi oldukları, h)Türkiye’de bağımsız …im faaliyetini ve bağımsız …çinin çalışma esas ve ilkelerini ayrıntılı şekilde düzenleyen, halen yürürlükte bulunan SPK’nın Seri X No 22 “Sermaye Piyasasında Bağımsız …im Standartları Hakkında Tebliğ”i ve bu tebliğin yürürlükten kaldırdığı Seri X No 16 “Sermaye Piyasasında Bağımsız …im Hakkında Tebliğ”in de ISA standartlar setini dikkate alarak hazırlanmış ve bu seti büyük ölçüde yansıtan düzenlemeler olduğu, i)Bir uluslararası …im ağının (BDO International) üyesi olarak ve SPK listesinde bir şirket olması dolayısıyla SPK düzenlemelerine uygun …im yapma gerekleri uyarınca, … YMM şirketi ve bu şirket bünyesinde her görev ve yetki kademesindeki bağımsız …çiler 1970’lerden başlayarak İngilizce olarak yayımlanmakta olan Uluslararası …im Standartlarına uymak zorundadırlar. Bu zorunluluk hem SPK listesinde bir şirket olmanın ve hem de BDO International ağı içerisinde bir kuruluş olmanın sonucudur. j)SPK Seri X No 22 tebliği ile KGK tebliğlerinin, bağımsız …çiyi, belirli bir disiplin içinde mesleğini icra etmesi gereken, eğitim, bilgi ve tecrübesinin elverdiği ve gerektirdiği şekilde meslekî kıdem seviyelerinde yükselen bir meslek adamı olarak kabul ettiği, k)davacı dilekçesinde ve davacı tarafın diğer dilekçe ve beyanlarında, davacı …’ın BDO International ağı yoluyla …ime konu edilen yurtdışı şirketler ve … YMM bağımsız …im faaliyetleri kapsamında …lenen yurt içi şirketler ile ve/veya bu şirketler hakkında yaptığı e-posta yazışmalarının ve ayrıca BDO International ile yaptığı e-posta yazışmalarının iddia edilen adi ortaklığa ilişkin deliller olarak sunulduğu, l)bağımsız …imin özel ihtisas gerektiren ve bu konuda yeterli eğitime ve tecrübeye sahip kişiler tarafından yerine getirilmesi öngörülen bir faaliyet olduğu, m)bir gerçek kişi olarak bağımsız …çinin, çalıştığı şirketin veya organizasyonun üstlendiği bağımsız …im görevleriyle ilgili olarak meslekteki kıdemi ve tecrübesi çerçevesinde, verilen görevleri yapmak, şirketi temsil etmek, görüşlerini gerekli yerlerde ve şekillerde açıklamak zorunda olduğu, bağımsız …çinin bu kapsamda üstleneceği görevleri sınırlı (tadadî) bir şekilde bir sözleşme veya yönerge ile belirlemenin mümkün olmayabileceği, değişen koşullara ve …lenen şirketlere sağlanacak hizmetlerin gereği olarak bu şekilde sözleşmeye bağlanmasının da hem işveren ve hem de çalışan (bağımsız …çi) açısından akılcı kabul edilemeyeceği, n)bağımsız …çinin uzman kişiliğinin, çalıştığı kurumda, kıdemi ve tecrübesine bağlı olarak, “üst” tabiri ile açıklanabilecek görevler üstlenmesini zorunlu kılabileceği, bu görevlere …im şirketinin, gerçek kişi bağımsız …çi tarafından temsil edilmesinin de dahil olduğu, hangi meslekî unvanı taşıyor olursa olsun, bağımsız …çinin, kendi kişisel ve mesleki vasıflarına uygun olarak, çalıştığı …im şirketini temsil mahiyeti taşıyan toplantılara katılabileceği, yazışmalar yapabileceği, raporlar veya başka metinler imzalayabileceği, her bir …im ekibinin sorumlusu olan ‘partner’ unvanına sahip olan …çinin ve münhasıran bu …çinin …im raporlarını imzalamak zorunda olduğu, başkasının imzaladığı …çi raporunun hukuken geçerli olmayacağı, o)bu çerçevede, yurt içinde veya yurtdışında yapılan toplantılara katılarak, buralarla yazışarak, bu kapsamda düzenlenen metinleri imzalamanın, …im şirketini temsilen sözleşme mahiyetinde bir metni imzalamanın …çinin meslekî ve kişisel nitelikleri ile uyumlu olduğu sürece, …im şirketinin görevlendirmesi çerçevesinde, bağımsız …imi meslek olarak icra etmenin bir gereği olduğu, p)bağımsız …çinin uzman ve yetkin kişiliğinin, meslekî konularda karar alma, mesleğin icrası için gerekli olan her türlü çalışmaya katkı sağlama, çalıştığı kurumu temsil etme, mesleğin sorunları veya durumu ile ilgili toplantılara katılma, görüş beyan etme gibi konularda bağımsız …çiyi çalıştığı kurumun, eğer varsa, bağımsız …çi olmayan yönetici ve diğer personelinden ayrı ve özel bir statüye koyduğu, bu statünün gereği ortaya çıkan temsil, görüş beyanı, belge imzalama, kritik kararlar alma ve buna benzer diğer davranışların, uluslararası …im standartlarının ve bu kapsamda SPK ve KGK’nın konu hakkındaki düzenlemelerinin …çiye ve özellikle ‘partner’a (sorumlu ortak baş …çiye ya da sorumlu …çiye) yüklediği sorumlulukların, yükümlülüklerin, meslekî yetkinliğin ve yeterliliğin gereği ve doğal sonucu olduğu, q)davacının uluslararası ve yerel toplantılara katılarak, BDO uluslararası kimliğini ya da çalıştığı şirketi temsilen rapor imzalamasının, aynı temsille mutabakat veya başka bir belge imzalamasının, toplantılara ve müzakerelere katılarak görüş beyan etmesinin, mesleki gelişmeye yönelik çalışmalara katılmasının ve …im raporları imzalamasının, …ime tabi müşterilerinin kullanması için ürün geliştirilmesine katkı yapmasının ve bu kapsamdaki benzeri çalışmalarda yer almasının, bütün bu çalışmalar bakımından takdir edilmesinin ve meslek kıdemi bakımından yükseltilmesinin iddia edilen adi ortaklık ile bağlantısının kurulamayacağı, bütün bu davranışların ve faaliyetlerin bağımsız …im mesleğinin gereklerinden ve bu gereklerin birer sonucu olduğu, davacının bu işlemleri ve eylemleri gerçekleştirmesinin doğrudan bir adi ortaklık ilişkisine işaret etmediği, r)nihai takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, davacının toplantı ve görüşmelere katılmasının, çalıştığı şirketi ve/veya uluslararası ağına dahil olduğu BDO’yu temsilen belgeler ve raporlar imzalamasının, görüş beyan etmesinin ve buna benzer işlemlerin bağımsız …çi olmanın SPK ve KGK tebliğ düzenlemelerinde belirlenmiş gerekleri ile uyumlu davranışlar olduğu, iddia edilen adi ortaklık ile bir bağının kurulamayacağı,
İddia edilen adî ortaklığa sonradan katılan ve davacıdan önce ortaklıktan ayrılan ortaklarla ilgili olarak, a)Eğer davacı tarafın iddiasını oluşturan yapı (organizasyon) 23.02.1998 tarihinden önce de mevcut ise, daha önceden oluşmuş adi ortaklık organizasyonuna davacının 23.02.1998 tarihinde veya bundan sonraki başka bir tarihte katılmasına ilişkin diğer adi ortaklık ortaklarının aldıkları bir kararın mevcut olmasının, eBK md. 532 ve TBK md. 632 hükmü uyarınca gerekli olduğu, aynı şekilde, her yeni ortağın katılması durumunda, adi ortaklık ortaklarınca, yeni ortağın katılmasına ilişkin bir karar alınması gerektiği; dava dosyasında ve yerinde incelemelerimizde, davacı …’ın iddia edilen adi ortaklık ortaklığına kabulüne ilişkin olarak diğer ortaklarca alınmış bir karara rastlanmadığı, b)10.08.2010 tarihinde dava dışı … YMM şirketinde işe başlayan Davalılardan …’ın iddia edilen adi ortaklık ortaklığına diğer ortaklarca kabul edildiğine dair bir karara dava dosyasında rastlanmadığı, c)… 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … sayılı Mirasçılık Kararından dava dışı … YMM pay sahiplerinden …’ın 30.03.2008 tarihinde evli ve çocuklu olarak vefatının tespit edildiği, … YMM Yönetim Kurulunun 28.04.2008 tarihli ve 2008/5 sayılı kararından …’ın mirasçılarının şirketteki paylarını diğer pay sahiplerinden bazılarına devrettiklerinin anlaşıldığı; …‘ın 30.03.2008 tarihinde vefatı üzerine, iddia edilen adi ortaklığın …’ın mirasçılarıyla devam ettiğine ya da sona erdiğine dair bir kayda dava dosyasında rastlanmadığı, buradan hareketle eBK md. 535 ve TBK md. 639 gereklerinin yerine getirilmediğinin anlaşıldığı; yazılı bir sözleşmeye dayanmayan iddia konusu adi ortaklığın …’ın vefatı üzerine mirasçılarla devam edeceğine dair önceden düzenlenmiş bir sözleşmeye dosyada rastlanmaması, yerinde incelemelerde de böyle bir sözleşme ibraz edilmemesi dolayısıyla iddia edilen adi ortaklığın 30.03.2008 tarihi itibariyle sona ermiş olması gerektiği, bu tarih itibariyle ve bu civardaki tarihlerde, davacının dahil olduğunu iddia ettiği adi ortaklığın sona ermesi üzerine, adi ortaklık malvarlığının, sona erme nedeniyle, paylaşıldığına dair bir kayıt veya bilgiye dosyada ve yerinde incelemelerde rastlanmadığı, d)İddia edilen adi ortaklık malvarlığını oluşturan dava dışı … YMM ve … SMMM şirketlerinin faaliyet ve gelirleri ile ilgili olarak, davacı ile benzer mesleki ve pay sahipliği durumu bulunan ve bu çerçevede iddia edilen adi ortaklığa birer ortak olarak dahil olmuş olması gereken kişilerle ilgili yukarıda açıkladığımız pay sahipliği değişikliklerinin, davacının … YMM’ye Hizmet Sözleşmesi ile katılmasından sonraki ve bu bünyeden ayrılmasından önceki tarihlerde bünyeye katılan ve bünyeden ayrılan kişileri bu kapsamda değerlendirmek açısından verildiği, e)Dava dosyasındaki ve yerinde incelemelerdeki bulguların, davacı …’ın … SMMM veya … YMM şirketlerinde yönetici pozisyonda hiçbir görev almadığını gösterdiği, f)Bu şirketlerin yönetimlerinde görev almış kişilerden birisi olarak, adi ortaklık ortağı olduğu iddia edilen davalı …’ın iddia edilen adi ortaklığın faal olması beklenen bir tarihte adi ortaklığa dahil olmasına rağmen, bu katılma gereği olarak eBK ve TBK’da aranan koşulların gerçekleştiğinin tespit edilemediği, g)Bu şirketlerin yönetimlerinde görev almış kişilerden birisi olarak, adi ortaklık ortağı olmuş olması gereken müteveffa …’ın iddia edilen adi ortaklığın faal olması beklenen bir tarihte vefatı dolayısıyla eBK ve TBK’da aranan durumun ve koşulların gerçekleştiğinin tespit edilemediği, h)Davacının bizzat kendisinin adi ortaklığa dahil olması sebebiyle ortaya çıkan durum dolayısıyla eBK ve TBK uyarınca gerekli işlemlerin yapıldığı ve kararların yapıldığının tespit edilemediği, i)Bu tespitlerin, iddia edilen adi ortaklığa katılan ve ortaklıktan vefat nedeniyle ayrılan kişilerin katılmalarında ve ayrılmalarında eBK ve TBK’nın aradığı adi ortaklık ortaklarının kararlarının mevcudiyetine dair bir kayıt veya belge bulunmaması bakımından da adi ortaklık iddiasının doğrulanamayacağını gösterdiği,
Davacı tarafın iddialarını desteklediği düşünülebilecek tek uygulamanın ”davacıya aylık ücreti dışında, düzenli olarak kesilen serbest meslek makbuzları üzerinden ayrıca ödeme yapılması” olabileceği, ancak bunun da tek başına davacıya bu şekilde ödeme yapılmış olması ihtimalinde yine de adi ortaklığın varlığına delil teşkil edemeyeceği, davacının ancak ortak olduğu kabul edilen diğer kişilere de aynı veya benzer bir yöntemle ödeme yapıldığını ispat etmesi durumunda, adi ortaklık ilişkisinin varlığının kabul edilebileceği, bu ihtimale binaen mahkemenizce iddia edilen adi ortaklığın var olduğuna karar verilmesi halinde davacı tarafından talep edilen tasfiye payının hesaplanması çerçevesinde,
Davacı vekili tarafından hesaplamada kullanılması talep edilen indirgenmiş nakit akımları yönteminin, gelecekte elde edilmesi beklenen (tahmin edilen) gelirlerin (ve giderlerin) bir ıskonto oranı üzerinden bugünkü net değerinin hesaplanması yöntemi olduğu, bu yöntemin esasının, birinci adım olarak gelecekte oluşacak gelirlerin ve giderlerin isabetli tahmini ve ikinci adım olarak ne kadar uzak ya da yakın geleceğe ilişkin tahmin yapıldığına bağlı olarak, bu süreye uygun bir ıskonto oranının belirlenmesi olduğu, dolayısıyla, yöntemin, tamamen gelecekteki değerlerle ilgili olduğu,
Davacı vekili tarafından hayalî bir tasfiye işleminin talep edildiği, hayalî de olsa bugün tasfiye edilecek ve gelecekte olmayacak faaliyetin indirgenmiş nakit akımlarına göre değerinin hesaplanmasının finans disiplininin kabul edebileceği bir yol olmadığı,
Hayalî de olsa, tasfiyenin söz konusu edildiği bir durumda, değerlemenin, olsa olsa tasfiye bilançosu çıkarılarak yapılabileceği, bundan başka bir yöntemin, genel bir kural olarak, yanlış ve haksız sonuçlar doğurmasının kuvvetle muhtemel olduğu,
Bu çerçevede, davacının … YMM ile iş akdinin 30.12.2011 tarihindeki bildirimle sona erdirilmiş olması da dikkate alınarak, faaliyetleri ve gelirleri adi ortaklığa dahil edildiği iddia edilen … YMM ve … SMMM şirketlerinin 2011 yıl sonu bilançolarını esas almak gerektiği,
31.12.2011 tarihli bilançolar itibariyle, … YMM’nin net malvarlığını temsil eden … kaleminin bir eksi (negatif) değer olarak -193.793,07-TL olduğu, … SSMM’nin net malvarlığını temsil eden … kaleminin bir artı (pozitif) değer olarak 274.473,91-TL olduğu; böylece … YMM ve … SMMM şirketlerinin 31.12.2011 tarihli bilançolarına göre toplam net malvarlığı değerinin 80,680.84-TL olarak hesaplandığı,
Bu değerin, son aşamada 10 kişi olduğu iddia edilen adi ortaklık ortakları arasında eşit şekilde paylaşılmasının, iddia edilen adi ortaklık sözleşmesinin yazılı olarak mevcut olmaması dolayısıyla, eBK 523 ve TBK 623 gereği olarak bir zorunluluk arz ettiği,
Bu çerçevede, 10 kişiden oluşan iddia edilen adi ortaklık ortaklarının her birine isabet … SMMM ve … YMMM şirketlerinin tasfiye değeri payının 8.068,08-TL olduğu,
Sayın Mahkemenizce kararın bu yönde oluşturulması halinde, TBK md. 634 hükmü gereğince, huzurdaki davadaki davalıların davacıya ödemekle yükümlü olacakları tutarın toplam olarak 8.068,08-TL olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince dosyada ek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulunun tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
”Adi ortaklık veya başka türlü bir sözleşmesinin kurulabilmesi için, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının zorunlu olduğu, somut uyuşmazlık bağlamında açık ya da örtülü bir irade beyanının varlığına ilişkin herhangi bir veri tespit edilemediği, aynı şekilde adi ortaklığın kişi ve mal unsurlarının da somut uyuşmazlıkta bulunmadığı, dolayısıyla tarafar arasında bir adi ortaklık sözleşmesinin kurulmuş sayılamayacağı, davacı ile dava dışı … YMM şirketi arasında, sonuca, katılmalı hizmet sözleşmesinin akdedilmiş kabul edilebileceği, davacının gördüğü işin karşılığında, sabit bir ücretin yanı sıra kardan da belirli bir pay almasının bu sözleşmenin niteliğini değiştirmeyeceği,taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi kurulduğunu iddia eden davacının, bu iddiasını HMK madde 200/f.1 uyarınca yazılı delille ispat etmesi gerektiği, heyetimize tevdi edilen belgeler arasında bu nitelikte bir delilin tepsit edilemediği, davacının iddia ve davalının savunmaları göz önüne alındığında, heyetimizce düzenlenen kök raporda belirtilen sair hususların ek rapor için de geçerli olduğunu” oybirliğiyle sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 20/02/2017 tarihinde verilen ara karar gereğince dosyada yeni bir heyetten bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulunun 02/10/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
”Her ne kadar adi ortaklık sözleşmesi şekle tâbi olmayan ve hatta zımni olarak kurulabilecek bir sözleşme ise de, dosyada ispat hukuku bakımından adi ortaklığın varlığını ispata yeter delilin mevcut olmadığı, iki adet anonim şirketin kurulmasını ve bu şirketlerin kazancının paylaşılmasını öngören bir adi ortaklık sözleşmesinin yazılı yapılmamasının hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, davacının koyduğu sermayenin şirketlerin üst yapısı niteliğindeki adi ortaklığa getirdiğinin ve bu yapıya dahil edildiğinin ispat olunması gerekirken, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden davacının hizmet sözleşmesi ile çalışan olarak işe başladığı ve zamanla yükseldiği, yine ortaklık açısından doğrudan anlam ifade etmeyen ve üst düzey yönetici anlamına gelen “partner” seviyesine yükseldiğinin anlaşıldığı, somut olayda ölüm durumunda adi ortaklığın mirasçılarla devam edeceğine dair bir ortaklık sözleşmesi hükmünün, benzer şekilde ortaklığa yeni alınan ortağa diğer ortakların rıza gösterdiğine dair bir kararın mevcut olmadığı, değişkenlik gösteren ortaklık yapısı neticesinde arz edilen sözleşme hükmü ve kararlar olmaksızın adi ortaklığın devam etmesinin de mümkün olmadığı, davacının bir adi ortaklık mevcut olsa dahi buna hiç dahil olamayacağı, 1981 ve 2007 yılında kurulan anonim şirketlerin de davacının iddiaları ile çelişir geçmişe sahip olduğu, nitekim ilk kurulan ortaklıkta adi ortaklık iradesinin de mevcut olduğunun ispat olunamadığı, daha sonradan bir adi ortaklık kurulduğuna dair bir bilgi veya belgeye de dosya kapsamında rastlanamadığı, heyetimizce yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde dosyada yer alan ilk bilirkişi raporundaki ayrık görüş ile ikinci bilirkişi raporunda belirtilen görüşün yerinde ve heyetimizce belirtilen görüş paralelinde olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce 29/01/2018 tarihinde verilen ara karar gereğince dosyada ek bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulunun 26/03/2018 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle;
”Adi ortaklık ilişkisinin de bir sözleşme ve hukuki işlem olduğu, hukuki işlemlerin ispatına ilişkin senetle ispat kuralına tâbi olacağı,somut olayda davacının itirazına dayanak teşkil eden 2010 yılı kâr dağıtımının adi ortaklık ilişkisinin varlığını göstermediği,tam aksine bir şirkette kârın eşit paylaşılması diğer şirkette ise kârın yarısından fazlasının on ortaktan yalnız ikisine tahsis edilmesinin somut olayda adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını gösterir nitelikte olduğu,somut olaydaki adi ortaklık sermaye kalemlerinin şirkete getirilmesi şeklindeki tasarruf işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli şekli işlemlerin gerçekleştirilmediği,sermaye kalemlerinin neye göre getirildiği hususunda bir izahta bulunulmadığı,somut uyuşmazlıkta adi ortaklık ilişkisi kabul edilse dahi ortaklığın ne şekilde sona erdiğinin izaha muhtaç olduğu,nitekim adi ortaklık ilişkisinin ortaklarca sona erdirilebilmesi için tüm ortakların bu yönde karar almasının gerektiği, davacının katılmadığı bir sona ermenin geçerli olmayacağı,kaldı ki sona erme kabul edilse dahi tek bir ortağın dava açarak kendi tasfiye payını talep etmesinin mümkün olmadığı, öncelikle anonim şirket paylarını içerdiği iddia olunan adi ortaklık malvarlığının tasfiye edilmesi ortaklık borçlarının ödenmesi ardından kalan kısmın ortaklara dağıtılması gerektiği,gerek davacı vekilinin kâr dağıtımı yönünden yapmış olduğu itirazları,gerekse diğer itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda;kök bilirkişi raporunda belirtmiş olduğumuz görüş ve kanaatin bu aşamada da aynen muhafazası gerektiği, neticede davacının şirket kârlarının değişkenlik gösteren adi ortaklık yapısında eşit olarak paylaşıldığı iddiasının mali incelemeler sonucunda doğrulanmadığı ” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı ve davalı iddiaları, mahkememizce esas alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 02/10/2017 ve 08/12/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporları esas alınmak suretiyle ve tüm dosya kapsamından;
Davacı vekili, müvekkilinin … SMMM’nin ortağı olduğunu, … SMMM ortakları ile … YMM şirket ortakları arasında adi ortaklık bulunduğunu, davacı …’ın 31/12/2011 tarihi itibariyle … SMMM’nin %10 ve … YMM’nin %28,5 pay sahibi olduğunu, 2002 yılından itibaren 10 yıldır taraflar arasında işleyen adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, davalılar tarafından adi ortaklığın haksız olarak sona erdirildiğini beyan ederek, tasfiye ve tasfiye sonucu payını talep etmiştir. Ayrıca, davacı tarafın beyanlarında; taraflar arasında kurulmuş olan düzenin, … SMMM ortaklarının şirketten elde ettiği kârı, anlaşmaya göre, … YMM ortaklarıyla ve yine aynı şekilde … YMM ortaklarının şirketten elde ettiği kârı taraflar arasındaki anlaşmaya göre … SMMM ortaklarıyla paylaşması esasına dayanmakta olduğunu, taraflar arasındaki bu anlaşmanın hiç kuşkusuz BK m. 520 vd. anlamında bir adi ortaklık sözleşmesi teşkil ettiğini, bu anlaşma uyarınca, … SMMM ve … YMM şirketlerinin adi ortaklık ortaklarının elbirliğiyle işletilmekte olduğunu, ortakların kendi aralarında kararlaştırdıkları oranda şirketlerin gelirlerinden pay almakta olduklarını, bu anlamda davacı …’ın 31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla … SMMM’nin %10 ve … YMM’nin %28,5 pay sahibi olacak şekilde taraflar arasındaki adi ortaklığın ortağı olduğu iddia etmektedir.
… YMM ŞİRKETİNİN; 13.05.1981 tarihinde … Mali Danışmanlık A.Ş. unvanı ile … ‘da kurularak, … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasına tescil edildiği, ana sözleşmesinin TTS Gazetesi’nin 14.05.1981 tarih ve 250 sayılı nüshasında yayımlandığı, şirketin kurucu ortaklarının; …, …, …, Mustafa Turgut ve … olduğu anlaşılmıştır.
… ilinde olan merkez adresi 27.04.1989 tarihinde İstanbul’a nakledilmek suretiyle 24.04.1989 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 254683 sicil numarasına tescil edilmiş olup, tescil işlemi 27.04.1989 tarihli ve 2262 sayılı TTSG’de ilan edilmiştir.
… YMM Şirketinin kuruluşundan sonra birkaç defa unvan değişikliği yapıldığı ve son olarak 04.09.2006 tarihi itibarıyla şirket unvanının … Bağımsız …im Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş. olarak değiştirildiği ve dava tarihi itibarıyla bu unvan ile faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır.
… SMMM ŞİRKETİNİN; … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ltd. Şti. unvanı ile kurularak, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasına tescil edildiği, ana sözleşmesinin 17.08.2007 tarih ve 6876 sayılı TTSG’de ilan edildiği, Limited şirket olarak kurulmuş olan şirket statüsünün Anonim Şirkete dönüştürülmesine ilişkin esas sözleşme değişikliğinin 25.08.2011 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek, 06.09.2011 tarih ve 7893 sayılı TTSG’de ilan edildiği, dava tarihi itibarıyla şirketin … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Anonim Şirketi unvanı ile faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.
Şirketin Limited Şirket olarak 5.000,00-TL sermaye ile kurulduğu, kurucu ortaklarının; 2.475,00-TL sermaye payı ile davacı …, 2.475,00-TL sermaye payı ile davalılardan … ve 50,00-TL sermaye payı ile dava dışı … oldukları, 03.08.2009 tarih ve 7367 sayılı TTSG’de yayımlanan ilana göre, şirket hissedarlarından …’in şirkette mevcut 50,00-TL’lik hissesinin 25,00-TL’lik kısmını dava dışı …’na devrettiği ve yeni ortak …’nun 3 yıllığına şirket müdürü olarak tayin edilerek, kendisine münferinden şirketi temsil ve ilzam yetkisi verildiği tespit olunmuştur.
01.06.2010 tarih ve 7575 sayılı TTSG’de yayımlanan ilana göre, …’nun şirkette mevcut 25,00-TL’lik hissesini …’e devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı, şirketi temsil ve ilzam yetkisine son verildiği, 23.09.2010 tarih ve 7654 sayılı TTSG’de yayımlanan ilana göre, şirket hissedarlarından …’in şirkette mevcut 50,00-TL’lik hissesinin 25,00-TL’lik kısmını davalılardan …’a devrettiği, limited şirket döneminde şirketi temsile yetkili müdürlerinin … ve (03.08.2009 – 01.06.2010 döneminde) … oldukları, davacı …’ın hiçbir zaman şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, 25.08.2011 tarihinde Anonim Şirkete dönüşme esnasında şirket sermayesinin 50.000,00-TL’sına çıkarıldığı ve şirket hissedarlarının ve hisselerinin davacı …’ın 24.974,00-TL, Davalı …’ın 24.974,00-TL, Davalı …’ın 25,00-TL, Dava dışı …’in 25,00-TL, Dava dışı …’nin 2,00-TL, … SMMM şirketinin kurulduğu 13.07.2007 tarihinden sonra; … SMMM şirketinde, dava dışı …’nun 03.08.2009 tarihinde şirket ortağı olduğu, 01.06.2010 tarihinde şirket ortaklığından ayrıldığı, davalılardan …’ın 23.09.2010 tarihinde şirket ortağı olduğu, … SMMM şirketinin 25.08.2011 tarihinde Limited Şirketten, Anonim Şirkete dönüşmesi esnasında dava dışı …’nin de şirket ortağı olduğu tespit edilmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi, şirketler hukukunun ve ticaret şirketlerinin de temel yapısını yansıtacak şekilde, BK m. 620/eBK m. 520 hükmünde tanımlanmıştır. Buna göre adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emek veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Adi ortaklık sözleşmesinin tanımından, bir ortaklığın mevcut olabilmesi için gereken beş koşul ortaya çıkmaktadır.
Sözleşme unsuru bakımından kanun koyucu şekil şartı öngörmediğinden adi ortaklığın sözlü olarak, hatta zımni irade beyanı ile dahi kurulması mümkündür. Ancak ortaklığa getirilen sermaye şekil şartına tâbi ise bu durumda ortaklık sözleşmesinin de o şekilde yapılması gerekmektedir. Sözleşmenin sözlü olabilmesi adi ortaklığın mali açıdan küçük çaplı işler için kurulacağı anlamına gelmemektedir, bugün milyarlarca lirayı bulan projelerin adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde gerçekleştirildiği görülmektedir ve her ne kadar yazılı sözleşme tercih edilse de bu tür işlerin de sözlü olarak kurulan adi ortaklık ilişkisi içinde yürütülmesi mümkündür.
Adi ortaklığın somut olay bakımından önem arz eden bir diğer unsuru da, sermaye unsurudur. Kanun koyucu adi ortaklıkta kişisel emek ve ticari itibar dahil olmak üzere para, alacak veya diğer bir malın veya emeğin adi ortaklığa sermaye olarak getirilebileceğini düzenlemiştir (BK m. 621/eBK m. 521). Dolayısıyla adi ortaklığa getirilecek sermaye bakımından da ortakların serbestiye sahip oldukları, nakit para, alacak, taşınır-taşınmaz mal, fikri mülkiyet hakları, ticari itibar, emek vb. ekonomik değere sahip olan unsurların sermaye olarak getirilebileceği söylenebilir. Sermaye olarak getirilen değerler üzerinde ortaklar kural olarak elbirliği mülkiyetine sahip olurlar.
Her ne kadar ortakların sermayeye katılım oranları farklılık arz etse de, BK m. 623/eBK m. 523 uyarınca kural olarak ortaklar kâr ve zarara eşit oranda katılırlar. Ancak ortaklar arasında kâra ve zarara katılım oranının farklılaştırılması, hatta zarara katılmayacak ortakların dahi belirlenmesi mümkündür.
Adi ortaklık sözleşmesi kişisel güven ilişkisinin ön plana çıktığı ve tüm ortakların ortak amaç ve çabalarını taşıyan bir yapı ihtiva ettiğinden, ortaklık kararlarının oybirliği ile alınması esastır (BK m. 624/eBK m. 524). Ancak ortaklık sözleşmesinde kararların çoğunlukla alınabileceği de belirlenmiş olabilir. Bu gibi durumlarda ortakların getirdikleri katılım paylarına bakılmaksızın kişi sayısına göre çoğunluk belirlenir.
Son olarak adi ortaklığın ortaklık yapısındaki değişiklikler ve sona erme sebeplerinden de somut olayın değerlendirilmesi açısından kısaca bahsedilmesi gerekmektedir. Adi ortaklıkta ortaklık yapısındaki değişiklikler BK m. 632 vd./eBK m. 532 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Öncelikle ortaklığa üçüncü bir kişinin alınabilmesi tüm ortakların rızasına bağlanmıştır. BK hükümlerinde ortaklıktan çıkarma usulü de düzenlenmiş olmakla birlikte, somut olaya uygulanacak olan eBK’da böyle bir düzenleme bulunmadığından bu husus değerlendirilmeyecektir. Ortaklığın sona ermesi ise BK m. 639/eBK m. 535 hükmünde düzenlenmiştir. Özellikle sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm olmayıp ortaklardan birinin ölmesi ve bütün ortakların oybirliği ile karar vermesi ile sona erme halleri somut uyuşmazlık bakımından da önem arz etmektedir.
Davacı … ile dava dışı … YMM şirket arasında imzalanmış olan 23.02.1998 tarihli Hizmet Sözleşmesi dosyaya sunulmuş olup, bahsi geçen Hizmet Sözleşmesinde; davacı’nın görevi “…” olarak belirlenmiş ve sorumlulukları “Şirket’çe verilecek görev ve fonksiyonları yerine getirmek” şeklinde belirlenmiştir. Aynı sözleşmede ÜCRET “Aylık brüt ücret: 1.650.000.000-TL (Yalnız:Birmilyaraltıyüzellimilyon Türk Lirası) Ücretler, Şirket Yönetim Kurulu tarafından her yıl 30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerinde gözden geçirilir” şeklinde belirlenmiştir. Söz konusu sözleşmede, SÖZLEŞMENİN FESHİ konusunda “Bu sözleşme, Kanunlara uygun olmak kaydıyla, taraflarca her zaman tek taraflı olarak feshedilebilir. Ancak, feshi ihbar süresi iki aydan az olamaz” ibaresi yer almaktadır. Bahsi geçen Hizmet Sözleşmesinin, … 31. Noteri nezdinde düzenlenen 30.12.2011 tarihli ve … sayılı Fesih Bildirimi ile … Bağımsız …im Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş. tarafından tek taraflı olarak feshedildiği dava dosyasındaki belgeden anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, söz konusu Hizmet Sözleşmesinin feshi ile var olduğunu iddia ettiği Adi Ortaklık sözleşmesinin davalılar tarafından haksız olarak ortadan kaldırıldığını iddia etmektedir.
Bahsi geçen hizmet sözleşmesi kapsamında, dava dışı … YMM şirketi tarafından davacıya 31.03.1998 tarihinden, hizmet sözleşmesinin feshedildiği 30.12.2011 tarihine kadar olan dönemlerde yapılan Bordro Tahakkukları ile ücretlerinin tahakkuk ettirilerek ödenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, davacıya … YMM şirketi tarafından 30.12.2011 tarihinde Kıdem Tazminatı ve İhbar tazminatının da ödenmiş olduğu, davacının bunları herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf, dava dışı şirket ortakları arasında adi ortaklık bulunduğu iddiasını özellikle, 2010 yılındaki karın banka aracılığıyla davacı asilin hesabına gelen paranın bir kısmını kendi uhdesinde bırakarak kalan kısmını diğer davalılara gönderdiği ve karın bu şekilde dağıtıldığını beyan ederek delillendirmeye çalışmıştır.
Ancak incelenen kayıtlarda, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, şirket pay oranları gibi kar dağıtımı tespit edilemediği gibi davacının iddiasında olduğu gibi zaman zaman dokuz kişi arasında zaman zaman onbir kişi arasında olacak şekilde kar dağıtımı yapıldığı tespit edilememiştir. Davacının … YMM’ye hizmet sözleşmesiyle bağlı çalışanı olarak ücret şeklinde ve … YMM’ye verdiği serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmeti dolayısıyla serbest meslek makbuzları karşılığı serbest meslek kazancı şeklinde paralar aldığı, davacıya serbest meslek makbuzu karşılığında prim ya da bono şeklinde ücret ödemeleri yapıldığı anlaşılmıştır. Gerek … SMMM’de gerekse … YMM’de hisse devri, ölüm nedeniyle ortaklık yapılarında değişiklikler olduğu sabit olup, bu değişiklikler davacının iddia ettiği gibi adi ortaklık ilişkisine yansımamıştır.
Dava dışı …’in organizasyon değişikliğine ilişkin e-postası ile ilgili olarak; 15 Temmuz 2011 tarihli toplantıya katılan kişiler ile toplantıdan 3 gün sonra gönderilen ve … tarafından hazırlanan 18 Temmuz 2011 tarihli e-posta’nın alıcılarının aynı kişiler olması, bu kişilerin arasında davacı yan … ile davalılar … ve …’ın bulunmaması karşısında, iddia edilen adi ortaklığın kişi unsurunu kimlerin teşkil ettiği hususu şüpheli hale gelmektedir. Zira davacı yanca önemi vurgulanan organizasyon değişikliği hususunun iddia edilen adi ortaklığın dava tarafı tüm ortaklarının katıldığı bir toplantıda ele alınması, bu toplantıya katılımın tüm ortaklarca sağlanamaması halinde ise, 18 Temmuz 2011 tarihinde gönderilen bahse konu e-posta marifetiyle toplantıya katılım gösteren ortakların yanı sıra bilhassa toplantıya katılım sağlayamamış ortaklardan davacı yan …, davalı yandan … ve …’a da gönderilmiş olması gerekirdi. Tüm bunlara karşın 18 Temmuz 2011 tarihli bahse konu e-posta ekindeki içerikten iddia edildiği üzere bir adi ortaklığın mevcudiyetine ve yeniden yapılandırılmasına ilişkin açık bir ifade, işlem yahut fiil tespit edilememektedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacının iddia ettiği gibi, davacı ve davalılar arasında adi ortaklık ilişkisinin davacı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
Davanın Reddine,
Alınması gereken maktu 35,90-TL harcın, peşin alınan 1.485-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.449,10-TL harcın 492 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.750-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 56-TL yargılama giderinin, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzene karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/05/2018

Katip Hakim