Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/141 E. 2022/575 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/141 Esas
KARAR NO : 2022/575

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 30/05/2012
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı …Ş.’nin davacıların miras bırakanı …’nin taahhüt ettiği 2.000.000,00 TL. ile ve kurucu 32 ortak tarafından taahhüt edilen toplam 10.000.000,00 TL. sermaye ile 1967 yılında ilk olarak,,, A.Ş. adı ile kurulduğunu, 2007 yılı Mayıs ayında davalı şirketin kurucusu ve en büyük hissedarı olan …’nin vefat ettiğini, murisin imam nikahlı eşi ve imam nikahlı eşinden olan çocukları üzerine yaptığı diğer bir kısım mamelek ile birlikte… A.Ş.’ indeki hisselerin de iptali ve muris …’nin terekesine iadesi için İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyası ile terekeye iade davası açıldığını; 13.09.2007 tarihli ara karar ile davalıların şirkette bulunan hisseleri üzerine 3.şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini; kararın infazı ve ortaklara ait hisse pay defterinin tetkik ve iade edilmek üzere istenildiğini ve bu kararın 17.09.2007 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, işbu davada davalı olarak gösterilen…A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyelerinin hisselerinin kendileri tarafından edinilmesinin mümkün olmadığı, şirket hisselerinin nam-ı müstear ile temlik edildiğini ve muris …’nin terekesine iade edilmesi gerektiğine yönelik iddiaların bilirkişi raporları ile ve dinlenen tanık beyanları ile sübuta erdiğini, fakat bir süre sonra yönetimde hiç söz sahibi olmamış, murisin imam nikahlı eşi …, …’den olan çocukları …, … ve…’nin hayatın olağan akışı içerisinde sahip olmaları imkansız olmasına rağmen %51’i aşan çoğunluk hisseye sahip olmaları nedeni ile bu şahısların 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin Olağan Genel Kurul toplantılarında kendi oyları ile kendilerini yönetim kurulu başkan ve üyeliklerine seçtirdiklerini; 2009 yılından sonra da şirketin hesap ve bilançolarında anormal zararlar husüle gelmeye başladığını; 03.06.2009 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul toplantısından sonra yönetim kurulu başkan vekili olan …’nin hiçbir yönetim kurulu toplantısına davet edilmediğini, işbu davanın davacıları ile diğer kurucu ortakların şirket yönetimi, kar zarar hesapları ve alınan kararlar ile ilgili bilgilendirilmediğini; sonrasında davalı Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Fatih İpekçi’nin şirketin onlarca yıldır merkez adresini kendi ikamet adresine nakil ettirdiği; Bursa’da fabrikada 30-40 yıldır çalışan eski yöneticilerin işine son verdiğini; 18.08.2009 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısında şirketin genel müdürlüğüne ve genel müdürlük yardımcılığına başka şahısları çok daha geniş yetkiler ile atadığını; bu suretle şirketin eski kurucu ortakları ile şirketin irtibatını fiilen kestiğini; terekeye iadesi talep edilen tedbirli hisselerin değerinin tespiti için yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri neticesinde şirketin piyasa rayiç değerinin 30.000.000,00TL.’sının üzerinde olduğunun tespit edildiğini; 2009 ve 2010 yıllarında şirketin tarihinde ilk defa 1.000.000,00 TL.’sının üzerinde zarar ettiğini; bir kısım müşterilere faturasız ve ticari defter ve belgelere yansıtılmayan satışlar yapıldığını, karşılığında çekler alındığını, yolsuzluklar yapıldığını, fabrikanın ve şirketin ciddi zararlara uğratıldığını, mevcut ve azınlık hissedarların hisselerinin de ciddi zararlara uğradığını; şirketin borca batık hale geleceği ve iflasının istenebileceğinin istihbar edildiğini; bu sırada şirketin yönetim kurulunun 2011 yılı Olağan Genel Kurulu için ortakları 30.04.2012 tarihinde yapılması planlanan toplantıya davet edildiğini, gündemin 7.maddesinde şirket ana sözleşmesinde kayıtlı 4.536.000,00-TL sermayenin %35 arttırılarak 6.123.600,00 TL.’sına çıkarılmasının öngörüldüğünü; hisselerinin aynı halen nizalı ve tedbirli olan Yönetim Kurulu’nun bu gündem maddesini Olağan Genel Kurula getirmesinin kötüniyetli, küçük ortakların hisselerinin daha da küçültülmesi ve terekeye iade kararının bertaraf edilmesine ve şirket yönetimini kötüniyetle elde tutmaya yönelik bir amaca hizmet ettiğini; İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kayyım tayini talepli dava açıldığını, halen derdest olduğunu; gelinen noktada davalı …Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin hisselerinin nizalı ve ihtiyati tedbir kararı bulunduğunu, Haziran 2009’dan sonra yapılan yönetim kurulu toplantılarından diğer ortak ve hissedarların haberdar olmadığı; bu hususta ihtarname keşide edilmesine rağmen bilgi verilmediği; 2011 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplanıtısı ile yapılan sermaye artırımının da mevcut şirket Yönetim Kurulu üyelerinin aleyhindeki İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile verilecek şirket hisselerinin terekeye iadesine ilişkin kararı bertaraf etmeye ve hukuk dolanmaya yönelik olduğunu; bu suretle hisselerinin aynı nizalı Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerinin şirketi kötüniyetle idare etmeyi amaçladıkları ve küçük ve azınlık hissedarların da haklarını tamamen ellerinden almayı planladıklarını, hazirun cetvelinin incelenmesinde temsil edilen müvekkillere ait şirket paylarının hiçbir mahkeme kararı olmaksızın azaltılıp küçültüldüğünü ve eksik yazıldığını gördüklerini, bu duruma itiraz edildiğini; hükümet komiseri huzurunda hazirun cetvelindeki payların tam yazılması istenilmiş ise de yazılmadığını, bunun üzerine her bir temsil edilen müvekkilin hissesi üzerine şerh düşüldüğünü; divan kurulu teşkili aşamasında bir hissedarın aday gösterilmesine şirket yönetimince itiraz edildiği, çıkan tartışma sonrası hissedarlarca verilen resmi vekaletnamelerin geçersiz olduğu gerekçesiyle toplantıya iştiraklerinin, oy kullanmalarının ve beyanlarının zapta geçilmesinin engellendiğini; işbu nedenlerle TTK 381.madde ve ilgili mevzuat hükümlerine göre kötüniyetle yapılan, usul ve yasaya aykırı davalı şirketin 30.04.2012 tarihli Genel Kurulu’nun ve alınan kararların tümünün iptaline, İstanbul 38.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; davacıların asil olarak genel kurula katılmadıklarını, temsilcileri olduğunu ileri süren Av. …’ın usulüne uygun vekalet ibraz edemediği, bu nedenle TTK.’nun 381.maddesindeki şartlar gerçekleşmediğinden davacıların husumet yönünden dava açma ehliyetinin olmadığı; İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasının işbu dosya ile birleştirilmesine yönelik talebinin reddine karar verilmesinin talep edildiği, davacı tarafın genel kurulda temsile ilişkin iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğu, davacı tarafın yönetim kuruluna isim önerdikleri iddiasının ise gerçeği yansıtmadığı; 30.04.2012 tarihli Olağan Genel Kurulun sermaye artırımına yönelik maddenin iptali isteminin yasal dayanaktan yoksun olduğu, zira TTK.’nun 381/1 bendi uyarınca Genel Kurula katılan ortağın alınan karara muhalif kalarak keyfiyeti tutanağa geçirtmesi gerektiği, bu itibarla peşinen muhalefetin geçerli olmadığı, Yönetim Kurulunun hangi şartlarla seçileceğinin TTK.nun 312. ve 314.maddesinde düzenlendiği, davalı şirketin esas mukavelesinde önceki dönemde yönetim kurulu üyesi olanların yeni dönemde tekrardan yönetim kuruluna seçilmesinde engel teşkil eden bir hüküm olmadığı, şirket ortaklarından başkasının Yönetim Kurulu üyesi olmasının imkanı olmadığını, 30.04.2012 tarihli genel kurulda Yönetim Kuruluna seçilen her üç üyenin de şirket ortağı olduğu, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin TTK.’nun emredici hükümlerine uygun olarak seçildiği, şirket yöneticilerinin gerçeğe aykırı beyanlar ile doldurulmuş bir dava dilekçesi ile yıpratılmaya çalışılmasının temel sebebinin davacı asil…’nin konumu ve durumunun olduğu; …’nin 2007 yılından bu yana davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu; 03.06.2009 tarihli Genel Kurul’da Yönetim Kurulu’na, 04.06.2009 tarih ve 159 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’na seçildiği, ancak kısa bir süre sonra yönetim kurulu toplantılarına iştirak etmemeye başladığı, yönetim kurulunun bilgisi dışında şirket adına bir kısım tahsilatlar yaptığının öğrenildiği, bu durum üzerine Bursa…Noterliği’nin … yevmiyesinde kayıtlı toplantı gün ve saatini bildirir şekilde davet ihtarı yapıldığı, Bursa …Noterliği’nin … yevmiyesinde kayıtlı ihtar kapsamında kendi uhdesinde bulunan ve davalı şirket adına düzenlenmiş bulunan toplam 74.430,00 TL. miktarlı çeki ve bedelini davalı şirkete ödemediği gibi İstanbul …Noterliği’nin … yevmiyesinde kayıtlı cevabi ihtarı ile davalı şirkete önceden vermiş olduğu avanslardan mahsup ettiğini ve bu nedenle uhdesinde tuttuğunu beyan ve ikrar ettiği, davanın açılmasındaki temel mantığın davacı …’nin kendisi ile ilgili ortaya çıkan olumsuz tabloyu örtbas etmek olduğu; davacı tarafın İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …Tereke dosyası ile İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasını dayanak olarak gösterdiğini, işbu dosyaların halen derdest olduğu ve olmayan mahkeme kararlarından bahsedildiği; davalı şirketin malvarlığı olarak 30.000.000,00 TL.’nin üzerinde bir değere sahip olduğu, malvarlığının hemen hemen tamamının taşınmaz ve fabrika binasında mevcut makine parkından oluştuğu; tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmanın ülkedeki krizlerden yüksek oranda etkilendiği, bu durumun doğal olarak şirketin mali durumuna yansıdığı, işletme sermayesi yönünden ciddi nakit sıkıntısı çektiği, şirket bünyesindeki makinalar ve tesisat uzun yılların vermiş olduğu değer kayıpları ve yıpranmadan dolayı işlevsizleştiği, bu nedenle atıl vaziyetteki makinaların ve üretim sisteminin yenilenmesi, atıl personelin sendikal, ekonomik ve sosyal haklarının ödenmesi sureti ile azaltılması, yönünde çalışmalar başlatıldığı; bir kısım hurda ve verimsiz makinaların tasfiye edildiği, şirketin gücünün verimli alanlara kaydırılmaya başlandığı, birçok tekstil fuarına katılım yapıldığı, birçok ülkede pazar araştırması yapıldığı, bunun bir sonucu olarak davalı şirkete ait işletmenin makine parkının yenilenmesi, yeni yatırım alanlarına yönlenebilmesi ve bu hususta gerekli olan nakit karşılığının temini için Genel Kurula sermaye artışı teklifi götürülmesine karar verildiği; hemen hiçbir genel kurula katılmayan TTK.’nun kendilerine tanıdığı hiçbir hakkı kullanmayan davacıların şirketin geleceği açısından son derece önemli olan sermaye artışına karşı gelmelerinin anlaşılır bir husus olmadığı; sermayenin %35 oranında arttırılması ve 4 kısmının ilk üç ay içinde ödenmesi, kalan kısmın ise en geç üç yıl içinde ödenmesinin karara bağlandığı; davacıların payları gözetildiğinde bu sürelerin son derece makul olduğu; sermaye artırımı ile paylarının azaltılmadığı, bu sürelere riayet eden her ortağın ortaklıktaki payını orantısal olarak koruyacağı; bu sermaye artırımının uygulanabilmesinin davalı şirketin nakit sorununu ciddi oranda çözeceği; sermaye artırımının işbu davadan dolayı gecikmesi halinde doğacak zararların tazmini için TTK.’nun 381.maddesinin son fıkrası uyarınca davacılardan teminat gösterilmesinin istenilmesi ve TTK.’nun 382.maddesinin emredici hükmü kapsamında davalı şirketin Yönetim Kurulu üyeleri ile murakıplarının reyinin alınması, davanın reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacılar tarafına yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Birleşen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirkette 3×30.750,00 TL değerinde ve her biri için 30.750 adet nominal hissesinin olduğunu, buna göre davalı şirketin dava konusu 30/04/2012 tarihli olağan Genel Kurul Toplantısının hukuka aykırı yapıldığını, toplantıda alınan 1,3,4,5,6,7,8 nolu kararların kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, her bir müvekkili için davalı şirketteki hisse miktarının toplantı tutanağı ve hazirun cetvelinde yazılı olduğunu, bu hisselerin 20.500 olmayıp 30.750 olduğunu, dolayısıyla 10.250 adet hissesinin yok edildiğini, müvekkillerinin maliki olduğu hisselerin muris …den veraseten intikal ettiğini, murisin maliki bulunduğu hisselerin bir önceki 21/03/2011 tarihli genel kurul toplantısında şirket ortakları arasında bila itirazsız taksim edilmek suretiyle davalı şirket kayıtlarına geçmesi, davalı şirket tarafından buna göre muamele yapılması, 21/03/2011 tarihli genel kurul hazirun cetvelinin buna göre düzenlenmesi ve toplantıdaki kararların bu nisaplara göre hesaplanması sebebiyle bu hisse miktarlarının tartışmasız hale geldiğini, dava konusu 3 nolu kararda aydınlatıcı olmayan ve gerçeğe aykırı tanzim olunan 31/12/2011 tarihli bilanço-gelir tablosu ile davacı müvekkillerinin kar almak konusundaki haklarının bertaraf edildiğini, aydınlatıcı olmayan bilanço ve gelir tablosunun tasdikinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin ana sözleşmesinin 11. Maddesinde yer alan 4.536,000 TL sermayenin %35 oranında artırılarak 6.123.600 TL’ye çıkartılmasına ilişkin genel kurulun 7 numaralı kararının iptali gerektiğini, zira bu kadar yüksek orandaki sermaye artırımındaki asıl amaç küçük hisseye sahip olan müvekkillerinin sermaye paylarını azaltmaya yönelik olduğunu, bu nedenle TTK 381. maddesi gereğince 30/04/2012 tarihli Genel Kurul Kararının iptalini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir kısım hissedarları tarafından İstanbul … ATM’nin… esas sayılı dosyasında 30/04/2012 tarihli genel kurul kararının iptalini istediği, her iki dava HMK 166. Maddesi gereğince birleştirilmesi gerektiğini, davacıların hisselerinin eksik gösterildiği, toplantının şirket merkezi dışında yapıldığı, divan seçiminin yasaya uygun olmadığı, bilanço gelir tablosu gerçeği yansıtmadığı ve ibraya ilişkin kararların usule uygun olmadığı iddialarının hiç birinin doğru olmadığını, alınan kararların usul ve yasaya uygun bulunduğunu, ayrıca sermaye artırımına yönelik kararın iptalini isteyemeyeceği, zira bu karar ile ilgili muhalefet şerhinin tutanağa yazdırılmadığını, davanın haksız olup reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dava; asıl dava yönünden davalı şirketin ortağı ölü …’nin bir kısım mirasçıları tarafından davalı … San A.Ş’nin 30/04/2012 tarihli olağan genel kurul kararlarının tümünün iptaline karar verilmesi; birleşen dava yönünden davalı şirketin bir kısım pay sahipleri tarafından 30/04/2012 tarihli olağan genel kurulda alınan 1,3,4,5,6,7,8 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Mali Müşavir, Nitelikli Hesaplama uzmanı ve Konu uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin 27/09/2019 tarihli 43 sayfadan ibaret raporunda özetle; Mahkeme nezdinde davacıların salondan haksız olarak çıkarıldığı iddialarının doğru olmadığı sonucuna varıldığında, Davacıların muhalefet şerhi sunmamış olmaları sebebiyle genel kurul kararlarının iptalini talep edemeyecekleri; Mahkeme nezdinde davacıların salondan haksız olarak çıkarıldığı iddialarının doğru olduğu kanaatine varıldığında; 2. Divan heyetinin teşekkülüne ilişkin 1 numaralı genel kurul kararının iptali için yeterli sebebin bulunmadığı;
3, 3 ve 7 numaralı gündem maddelerinde belirtilen sermaye artırımının diğer ortakları zarara uğratma amacı taşıdığına ilişkin incelemede; 31.12.2011 yıl sonu itibari ile işletmenin KAYDİ olarak borca batık durumda olmadığı, işletmenin 2008 yılından itibaren yıllar bazında sürekli olarak zarar ettiği görülmüş olup, zarar eden bir şirketin net işletme sermayesini artırma olasılığının mümkün olamayacağı,
Şirketin net işletme sermayesinin bilançoda yer alan kar-sermaye yedekleri ile yapılabilecek kaydi sermaye artırımlarından olumlu olarak etkilenmesinin mümkün olmadığı, yukarıdaki gözlem ve analizler neticesinde %35’lik sermaye artırımının işletmenin devamlılığı açısından önemli olduğu,
Artırım oranının tüm ortaklara eşit şekilde yansıtıldığı, bu suretle ortakların artırılan sermayeye nazaran ortaklık paylarının oransal olarak etkilenmediği, sermaye artırımına konu edilen bedel ve ödeme için ortaklara tanınan sürede ödemelerin yapılması durumunda ortakların ortaklık paylarını orantısal olarak koruyabilecekleri, dosyada mübrez belgeler ve iddialardan davalı yanın şahsi kusuru ile şirketi kötü yönettiğine dair herhangi bir veri veya bulguya rastlanılmadığı, ancak net ve somut olarak ortaya konulacak bir belge veya bulgu olması halinde bu hususun yeniden değerlendirilebileceği, Yönetim kurulu üyelerinin ibrasının Kanun’a aykırı olarak gerçekleştirilmiş olup, ibraya ilişkin 4 numaralı kararın iptalinin gerektiği; 4 numaralı ibra kararının mahkemece iptalinin gerektiği sonucuna varılması durumunda, yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçimine ilişkin 5 numaralı kararın da iptalinin gerektiği; 6, 8 numaralı gündem maddesi olan, yönetim kurulu üyelerine rekabet izni ve şirketle işlem yapma iznine yönelik kararın, ibraya ilişkin yapılan açıklamalar da göz önüne alındığında geçersiz olduğu;
Hazirun cetvelinde davacıların paylarının doğru gösterilip gösterilmediği hususundaki incelemede; davacıların hem ortaklar pay defteri hem de hazirun cetvelinde gösterilen paylarının birbirlerine eşit olduğu görüldüğü ancak, ortaklar pay defterinde ilgili davacıların ortaklık paylarında “… miras yoluyla — … vakfına miras dağılımından devir” ifadesinin yer aldığı ve payların 10.250 TL tutarında düşürüldüğü, kalan tutarların hazirun cetvelinde gösterildiği görülmüştür.
Birleşen dava yönünden; davacıların muhalefet şerhi sunmadıkları, dolayısıyla iptal talebinde bulunamayacakları bildirilmiştir.
Mali Müşavir, Nitelikli Hesaplama uzmanı ve Konu uzmanından oluşan bilirkişi heyetinin 22/01/2020 tarihli 9 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; davacının iddiasına dayanak olarak gösterdiği Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantıda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in hukuki dayanağı 6102 sayılı TTK olup somut olayda zaman bakımından uygulanacak hüküm 6769 sayılı mülga ticaret kanunu olup davacının söz konusu iddiasına ilişkin olarak yürürlükte olan Genel Kurul Toplantıları ve Komiserler Hakkında Yönetmelik Hükümlerinin incelenmesi gerektiğini, genel kurul toplantısı çağrı metninde vekaletname örneğinin ek olarak gönderilmemesinin genel kurul toplantısının iptaline sebep olamayacağı, genel kurula vekaletnamelerinin geçersiz. olması sebebiyle katılamayan davacıların muhalefet şerhi eksikliği nedeniyle iptal davası açamayacağı, davalı şirket genel kurul toplantısının şirket merkezi dışında ancak şirket esas sözleşmesine uygun olarak şirket merkezinin bulunduğu şehirde yapıldığı, dış kaynaklardan sermaye artırımı yapılmasının işletmenin devamlılığı açısından şirket lehine olduğu, pay sahiplerinin rüçhan haklarını kullanmaları halinde paylarında azalma olmayacağı, ayrıca sermaye artırımının kötü niyetli olduğuna dair dosya muhteviyatında herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir.
Bekletici Mesele; mahkememizin 03/06/2013 tarihli duruşması 1 no.lu ara kararı ile İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/298 Esas sayılı dosyası ile asıl ve birleşen dosya davacılarının murisin ölmeden evvel devrettiği hisselerine ilişkin davanın kabulü halinde bu davanın neticesini etkileyeceğinden bu davanın neticesinin neticelenmesi bekletici mesele yapılmış ise de söz konusu dosyada verilen tedbir kararı nedeni ile bekletici mesele yapıldığı, tedbir kararı sadece davalıların hisselerinin devrinin önlenmesine ilişkin olup bu tedbir kararının dava içeriğimize göre davaya etkisinin bulunmadığı, hissenin aynının devri halinde de genel kurul kararlarının iptaline geçmişe yönelik olarak etki etmeyeceği anlaşıldığından 13.10.2022 tarihli duruşmada bekletici mesele yapılması ara kararından vazgeçilmesine karar verilmiştir.
Genel kurul kararlarının iptal sebepleri Türk Ticaret Kanunu 445. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre 446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, iptal davası açabilecektir. Yine aynı Kanunun 446. maddesinde ifade edildiği üzere, toplantıya katılsın yada katılmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını ve bu aykırılığın genel kurul kararı alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri bunu iptal davasına konu edebilecektir.
Genel Kurul Toplantıları ve Komiserler Hakkında Yönetmelik’in 11. Maddesinde;”(1) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilanlarda ve pay sahiplerine gönderilecek mektuplarda;
a) Toplantı günü ve saati,
b) Toplantı yeri,
c) Gündem,
ç) Gündemde esas sözleşme değişikliği var ise değişen maddenin/maddelerin eski ve yeni şekilleri,
d) Çağrının kimin tarafından yapıldığı,
e) İlk toplantının herhangi bir nedenle ertelenmesi üzerine genel kurul yeniden toplantıya çağrılıyor ise, erteleme sebebi ile yapılacak toplantıda yeterli olan toplantı nisabı,
f) Olağan toplantı ilanlarında; finansal tabloların, konsolide finansal tabloların, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun, denetleme raporunun ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisinin şirket merkez ve şube adresleri belirtilmek suretiyle anılan adreslerde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğu,
g) (Mülga:RG-29/5/2021-31495)belirtilir.
(2) Yapılacak ilanda, genel kurul toplantısında kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirecekler için vekâletname örneklerine de yer verilir.” denilmektedir.
6762 sayılı TTK 371 maddesinde yer alan “Aksine esas mukavelede hüküm olmadığı takdirde umumi heyet, şirket merkezinin bulunduğu yerde toplantıya davet edilir.” denilmektedir.

Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde;
TTK 446. Madde gereğince “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.”
Buna göre birleşen dosya davacıları …, … ve …’ün 30.04.2012 tarihli toplantıda vekil aracılığıyla temsil edildiği ve usulüne uygun muhalefet şerhi düşmediği görülmekle birleşen dava bakımından iptal davası açma koşulları oluşmamıştır.
Asıl davada 30.04.2012 tarihli genel kurul toplantı tutanağı kapsamında asıl dava davacılarının muhalefet şerhi bulunmadığı, Hazirun cetvelinde ise asıl davacılar önce toplantıya katılan diğer kişiler gibi belirtilmiş, ardından isimlerinin yanlarına “iptal” yazılmıştır. Bu durumun davacıların verdikleri vekaletnamelerin geçerli kabul edilmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında davacılar vekili tarafından sunulan vekaletnameler incelendiğinde, şirket genel kuruluna katılma, oy kullanma ve gerektiğinde itirazlarda bulunma hususunda vekilin yetkili tayin edildiği görülse de uyuşmazlığa konu dava tarihinde yürürlükte olan Sermaye Şirketlerinin Genel kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiserleri Hakkında Yönetmelik’in 23.maddesi genel kurul toplantılarına katılacak vekillerin vekaletnamelerinin geçerlilik ve şekil şartları;
“Madde 23-Vekaletnamede; şirketin unvanı, ait olduğu genel kurul toplantısının tarihi, vekilin adı soyadı, pay sahibinin pay adedi ile adı soyadı veya unvanı ve imzasının bulunması şarttır. Bu bilgilerden herhangi biri bulunmayan özel veya genel vekaletnameler geçersizdir. Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri:IV, No.8 tebliği hükümleri saklıdır”şeklinde düzenlemiştir.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, vekilin katılacağı toplantının tarihi ile pay sahibinin pay adedinin miktarı, yönetmeliğin ibraz edilecek vekalette bulunmasını şart koyduğu zorunlu unsurlardandır. Herhangi bir unsurun vekaletnamede eksik olması, vekaletnamenin geçersiz hale gelmesine ve vekilin toplantıya alınmamasına neden olacaktır.
Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 1. Maddesi uyarınca genel kurul toplantı çağrısı yapılırken TTK uyarınca 2 hafta önce gönderilen çağrı mektubunun ekinde, kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirecekler için vekaletname örneğine de yer verileceği belirtilmiş ise de söz konusu hüküm düzenleyici hukuk kuralı olup, toplantı ilanında vekaletname örneğine yer verilmemiş olmasının tek başına genel kurul kararının iptaline sebep olacak nitelikte değildir keza davalı şirketin vekaletnameleri ek olarak sunmamasının kötü niyetli olduğuna ilişkin delil de sunulmamıştır. Ortakların yönetmelikte düzenlenen genel kurul toplantısına katılacak vekillerine vereceği vekaletnamelerinin geçerlilik ve şekil şartlarını bilmesi gerekir. Davacılara usulüne uygun çağrı yapılmaması iddiasında bu usulsüzlüğün genel kurul kararının alınmasında etkili olması gerekmektedir.
Asıl dava davacılarının sunduğu vekaletnamelerde Yönetmelik ile olması gerektiği düzenlenen pay adedi ve toplantı tarihi hususları eksiktir. Kanun ışığında çıkarılan yönetmelikte belirtilen şartlara uymayan vekaletnameler geçersiz sayılmalıdır.
Asıl dava davacıların ibraz ettiği vekaletnamelerin genel kurula katılmak amacıyla hukuka uygun bir yetkilendirme içermediği, genel kurula kendi eksiklikleri sebebiyle katılamayan / bu nedenle genel kuruldan çıkartılan davacıların, “genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesi…” kapsamında kalmadıkları ve muhalefet şerhi eksikliği nedeni ile iptal davası açamayacağı kanaatine varılmıştır.
İleri sürülen, en son bilirkişi heyet raporunda tespit edilen iptal nedenlerinin yokluk nedenleri niteliğinde olmadığı, bu nedenle karşı oy ile birlikte muhalefet şerhi zorunluluğun davamızda gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklanan nedenlerle dava konusu genel kurul kararlarının iptali hususunda dava şartı bulunmadığı görülmekle asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklanan nedenlerle;
1-Birleşen ve asıl davanın dava şartı bulunmadığından REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden;
a-Alınması gereken maktu 80,70-TL harcın, peşin alınan 21,15-TL harçtan mahsubu ile bakiye 59,55-TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsile tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Birleşen dava yönünden;
a-Alınması gereken maktu 80,70-TL harcın, peşin alınan 21,15-TL harçtan mahsubu ile bakiye 59,55-TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsile tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davalı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,

Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır
Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır.“5070 sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”