Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/441 E. 2023/729 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/441 Esas
KARAR NO:2023/729

DAVA:İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/07/2023
KARAR TARİHİ:31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…Davanın tarafları arasında 01.03.2022 tarihli Temlikname Kapsamında Sulh Protokolü (Protokol) imzalanmıştır. Protokole göre, müvekkil …’nin davalı …’e taksitler halinde toplamda 7.000.000,00 TL ödemesi gerekirken 15.03.2023 tarihinde sehven yapılan 500.000,00 TL tutarındaki fazla ödeme ile toplamda 7.455,747 TL ödenmiştir. Ayrıca yine taraflar arasında akdedilen …. Noterliği’nin 01.03.2022 tarihli 05300 yevmiye numaralı Temliknamesi’nin 4.4. maddesi gereği davalı tarafından ödenmesi gereken toplam 88.506,08 TL tutarındaki noter harç ve masraflarının yarısı olan 44.253,00 TL yine müvekkil tarafından ödenmiştir. Dolayısıyla fazla olarak ödenen 500.000,00 TL tutarın iadesine ilişkin davalıya …. Noterliği’nin 31.03.2023 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilip tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından anılan tutar iade edilmemiştir. Sonrasında …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak davalı borçlu tarafından itiraz edilmiştir. Tarafımızca yapılan başvuru üzerine gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesinde de anlaşma sağlanamamıştır. Yukarıda açıkladığımız sebeplerle, davalı tarafından başlatmış olduğumuz icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak sırf takibi sürüncemede bırakmak amacıyla itiraz edildiğinden, itirazın iptali ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi ve kötü niyetli davalı aleyhine HMK’nın 329. maddesi gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıkladığımız üzere müvekkilin alacağının sebebi açıkça fazla ödenen bedel olmasına rağmen davalı borçlunun müvekkilin iyi niyetli ihtarnamesine rağmen söz konusu tutarı ödememesi ve sonrasında başlatılan icra takibine itiraz etmesi alacağın temini açısından kuşku uyandırmaktadır. Ayrıca, haricen edinilen bilgilerde davalının birçok hukuki uyuşmazlığın tarafı olduğu, bu durumun yargılama sürecinde mal kaçırma ve ilerde verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimalleri göz önüne alınarak, davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının müvekkilin kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu ve uyuşmazlık konusu alacağın tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık olması sebebiyle teminatsız olarak ihtiyati haczine karar verilmesini talep ederiz. Bu nedenlerle; İhtiyati haciz talebimizin teminatsız olarak kabulüne, Davalının, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, Davalının, haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle, alacak miktarının %20’sinden az olmamak suretiyle icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve kötü niyetli davalı aleyhine HMK’nın 329. maddesi gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; “…Müvekkil … de tacir sıfatına haiz değildir, davacının ve davalının tacir olmadığı taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle ticaret mahkemeleri görevli değildir. Bu sebeple mahkemenizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep ederim. Yine davacı tarafından açılan işbu davadaki talebi, fazladan ödenen sebepsiz zenginleşildiği iddia olunan bedelin iadesine ilişkindir. Davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmasına göre görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.Bu sebeple mahkemenizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini talep ederim. Davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri … Mah. … Cad. No:5/2 İç Kapı No:1 …’dur. İşbu davada yetkili olan İstanbul Bakırköy Mahkemeleri yetkilidir. Davacı …tarafından kendisinin ve %99 ortağı ve yöneticisi olduğu … … Ticaret Limited Şirketi’nin borçlu olduğu…. İcra Müdürlüğü’nün … – ( … ) – takip sayılı icra dosyasına tahsilat sayılmak üzere 15.03.2023 tarihinde ödeme yapmıştır Bu sebeple davacı tarafın dava dilekçesinde aksi yönde yer alan itirazlarının kabulü mümkün değildir. Ancak bian için davacı tarafın fazladan ödeme yaptığı düşünülse bile – davayı ve aleyhe hususları kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber- bu durumda dahi davacı tarafın davasının husumet yönünden reddi gerekmektedir. Şöyle ki davacı tarafından 15.03.2023 tarihinde yapılan ödeme… A.Ş. ‘nin hesabına yapılmıştır. Bu sebeple davacı tarafın icra takibini ve davasını … A.Ş. ‘ye ikame etmesi gerekirken …’e icra takibi ve dava açmıştır. Bu sebeple davacı tarafından açılan işbu davanın davasının husumet yönünden reddine karar verilmesi gereklidir. Davacının talepleri zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle zamanaşımı defi ileri sürüyoruz. Deliller müvekkile tebliğ edilmemiştir. Müvekkil …, Davacı …’nden ve …’nin %99 ortağı ve yöneticisi olduğu … … Ticaret Limited Şirketi’nden alacaklıdır. …tarafından yapılan sözde fazla ödeme borca karşılık yapılmıştır. Davacı …tarafından dava dilekçesinde belirtilen iddialar soyut ve mesnetsizdir. Müvekkil …, davacı …’nin %99 ortağı ve yöneticisi olduğu ve davacı ile aynı adreste bulunan … … Ticaret Limited Şirketi’nden olan 26/02/2018 tarihli … seri numaralı ve 301.039,65 TL, 22/02/2018 tarihli … seri numaralı ve 350.039,65 TL, 25/02/2018 tarihli … seri numaralı ve 2.653.950,00 TL, 28/02/2018 tarihli … seri numaralı ve 3.254.032,00 TL, ve 22/02/2018 tarihli … seri numaralı ve 7.866.656,00 TL çeklerden ola alacağının ödenmemesi sebebiyle … … Ticaret Limited Şirketi’ne karşı …. İcra Müdürlüğü …takip sayılı dosyada icra takibi başlatmıştır. Müvekkil … … Ticaret Limited Şirketi’nin borçlu olduğu…. İcra Müdürlüğü’nün … – ( … ) – takip sayılı icra dosyasını …. Noterliği’nin 09/03/2020 tarih ve … yevmiye numaralı alacağın devri ile devralmıştır. Görüleceği üzere davacı …ve %99 ortağı ve yöneticisi olduğu … … Ticaret Limited Şirketi müvekkil …’e karşı hem…. İcra Müdürlüğü’nün … – ( … ) – takip sayılı icra dosyasından ve …. İcra Müdürlüğü …takip sayılı dosyadan borçlu durumdadır. Daha sonra davacı …, ortağı ve yöneticisi olduğu … … Ticaret Limited Şirketi’ni borçlu olduğu …. İcra Müdürlüğü …sayılı dosyasını ve borçlarını …. Noterliği’nde düzenlenen 01.03.2022 tarih ve 53000 yevmiye numaralı temlikname ile temlik almıştır. Daha sonra davacı ile davalı arasında 01.03.2022 tarihli Temlikname Kapsamında Sulh Protokolü (Protokol) imzalanmıştır. İşbu Sulh Protokolü (Protokol)’ne göre davacı … tarafından, 2022 yılının 3. Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 222 yılının 6 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2022 yılının 9 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2022 yılının 12 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2023 yılının 2. Ayının sonuna kadar 1.500.000 TL, 2023 yılının 5. Ayının sonuna kadar 1.500.000 TL ödenmesi gerekmektedir. Davacı tarafından yapılan ödemeler zamanında yapılmamıştır. Ödemelerin geç yapılması sebebiyle faiz ve diğer haklarımıza ilişkin takas mahsup definde bulunuyoruz. Davacı … tarafından, 21.03.2022 tarihinde 300.000 TL, 24.03.2022 tarihinde 200.000 TL, 28.03.2022 tarihinde 300.000 TL, 04.04.2022 tarihinde 200.000 TL, 13.05.2022 tarihinde 250.000 TL, 18.05.03.2022 Tarihinde 105.747 TL, 02.06.2022 tarihinde 200.000 TL, 20.06.2022 tarihinde 300.000 TL, 23.06.2022 tarihinde 50.000 TL, 29.06.2022 tarihinde 50.000 TL, 22.09.2022 tarihinde 500.000 TL, 30.09.2022 tarihinde 500.000 TL, 20.12.2022 tarihinde 1.000.000 TL, 20.02.2023 tarihinde 500.000 TL, 21.02.2023 tarihinde 500.000 TL, 22.02.2023 tarihinde 500.000 TL, 27.02.2023 tarihinde 500.000 TL, 10.03.2023 tarihinde 500.000 TL, 13.03.2023 tarihinde 500.000 TL ödeme yapmıştır. …. İcra Müdürlüğü’nün … – ( … ) – takip sayılı icra dosyasına tahsilat sayılmak üzere 15.03.2023 tarihinde 455.747,00 TL ödemiştir. Ancak daha sonra davacı …tarafından kendisinin ve %99 ortağı ve yöneticisi olduğu … … Ticaret Limited Şirketi’nin borçlu olduğu…. İcra Müdürlüğü’nün … – (…) – takip sayılı icra dosyasına tahsilat sayılmak üzere 15.03.2023 tarihinde 455.747,00 TL ödeme yapmış olmasına rağmen yapmış olduğu ödemenin iadesi için …. İcra Müdürlüğü … takip sayılı icra dosyasını açmıştır. Akabinde de işbu davayı ikame etmiştir. Davacı …ve … … Ticaret Limited Şirketi…. İcra Müdürlüğü’nün … (…) takip sayılı icra dosyasından borçlu olup yapılan ödeme borca istinaden yapılmıştır. Davacı tarafından protokole göre yapılan ödemeler zamanında yapılmamıştır. faiz alacağı yönünden takas mahsup talebimiz bulunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere … tarafından, 2022 yılının 3. Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 222 yılının 6 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2022 yılının 9 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2022 yılının 12 Ayının sonuna kadar 1.000.000 TL, 2023 yılının 2. Ayının sonuna kadar 1.500.000 TL, 2023 yılının 5. Ayının sonuna kadar 1.500.000 TL ödenmesi gerekmektedir. Ancak ödemeler davacı …tarafından zamanında yapılmamıştır. Bu sebeple müvekkilin faiz alacağı ortaya çıkmıştır. Bu durum bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacaktır. Davayı kesinlikle kabul mahiyetine gelmemekle birlikte bian için davacı tarafın alacaklı olduğunun tespit edilmesi durumunda müvekkilin faiz alacağının, davacı tarafın alacağından takas ve mahsup edilmesi gereklidir.Bu sebeple davanın usulden reddine, ‘1’ numaralı talebimizin kabul görmemesi halinde davanın esastan reddine, kötü niyeti aşikar olan davacının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminat hükmedilmesine, Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, Müvekkilimiz lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.
GEREKÇE:
Davanın; Taraflar arasında düzenlenen 01.03.2022 tarihli temlikname ve sulh protokolü kapsamında gerçekleştirilen 500.000,00.-TL miktarlı fazla ödemenin iadesi istemiyle başlatılan takibe davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olduğu görüldü.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…..göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda davanın 6102 sayılı TTK uyarınca mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmıştır. Davanın nispi ticari dava olup olmadığının değerlendirilebilmesi için mahkememiz ara kararları doğrultusunda davalının gerçek kişi tacir olup olmadığının belirlenmesi için müzekkere yazılarak tacir araştırması yapılmış olup; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabında da davacının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunamadığı bildirilmiştir. Bu durumda davacının tacir olmadığı ve ticari işletme kaydı bulunmadığından, uyuşmazlık tarafların her ikisinin de ticari işletmesinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından nispi ticari davalardan olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde genel Mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmıştır. HMK 114/c maddesinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup; mahkememizin görevli olmaması ve görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır