Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/268 E. 2023/842 K. 04.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/268 Esas
KARAR NO:2023/842

DAVA:Ticari Şirket (Şirket Ortaklığının Tespiti, Kar Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:14/04/2023
KARAR TARİHİ:04/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklığının Tespiti, Kar Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketlerin davalı… ve müvekkili tarafından birlikte kurulduğunu, ancak inançlı işlem gereğince şirketlerin davalı… adına kurulup tescil ettirildiğini, müvekkilinin davalı şirketlerde gizli ortak olması nedeniyle davalı… ile birlikte %50’şer oranında hissedar olduğunun tespitine; 2018, 2019, 2020, 2021, 2022 yıllarının kar paylarının müvekkile ödenmesine; davalı şirketlerin haklı nedenle feshine ve tasfiyesine, tasfiye sonunda hesaplanacak ortaklık payının müvekkile ödenmesine; karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada davalı olarak gösterilmiş bulunan…’ın işbu davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, davanın davalı… bakımından tefrikini ve ardından pasif husumet yokluğundan reddedilmesini talep ettikleri, davacı tarafın davalı Şirketlerde pay sahibi olmadığından Davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı da bulunmadığını, davanın esas yönünden de reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; Listelenen şirketlere ve davalı şirketlere ait ticaret sicil kayıtları, davacı tarafından imzalanmış sözleşme suretleri, proje ve şirket bilgileri, projeler ait kayıtlar, tapu sicil müdürlüğü kayıtları, davacı ile davalı arasındaki e-posta yazışmaları, whatsapp kayıtları, davalı şirkete aitken satılan taşınmazların tespiti için pasif taşınmaz kaydı, davalı şirketlerin ticari defterleri, SGK kayıtları, davalı şirketlere ait aktif ve pasif araç kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, e-posta kayıtları, tanık beyanları, yemin vs her türlü delile dayanmışlardır.
İncelenen ticaret sicil kaydına göre; …’nin … Memurluğunun …-0 sicil numarasında kayıtlı “… Mah. … … Cd, … … İş Merk.St.27/31 …/ist” adresinde faaliyet gösterdiği, yönetim kurulu üyesi ve şirket yetkilisinin; … olduğu ve şirketi temsile münferiden yetkili olduğu, şirketin son tescil tarihinin 14/12/2022 tarihi olduğu; …’nin … Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı “… … … Cd, … … İş Merk.St.27/31 ../İst” adresinde faaliyet gösterdiği, yönetim kurulu üyesi ve şirket yetkilisinin; … olduğu ve şirketi temsile münferiden yetkili olduğu, şirketin eski unvanının “…”, şirketin son tescil tarihinin 10/01/2023 tarihi olduğu; … ŞİRKETİ’nin … Memurluğunun …-5 sicil numarasında kayıtlı “… Mah. … … Cd, … … İş Merk.St.27/31 …/İst” adresinde faaliyet gösterdiği, yönetim kurulu üyesi ve şirket yetkilisinin; … olduğu ve şirketi temsile münferiden yetkili olduğu, şirketin son tescil tarihinin 07/04/2022 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. anlaşılmaktadır..
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; inançlı işlem gereğince davacının davalı şirketlerde %50 oranında hissedar olduğunun tespiti ile 2018-2022 yılları arasındaki kar paylarının hesaplanarak davacıya ödenmesine ilişkindir.
Mahkememizin 19/10/2023 tarihli celsesinde “Davalı şirketlerin haklı nedenlerle feshi ve tasfiye payının hesaplanmasına ilişkin davanın bu dosyadan tefrik edilerek yeni bir esasa kaydedilmesine” kararı verilerek, işbu dosyadan tefrik edilmek suretiyle mahkememizin… Esasına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı yan, davalı şirketleri davalı… ile birlikte kurduklarını, şirketlerin büyümesi üzerine davacının kaydi olarak ortaklığının bulunmuyor olmasını fırsat bilen davalının 2019 yılından itibaren davacıyı şirketlerin yönetiminden ve denetiminden uzaklaştırdığını, 2018-2019 yıllarına ilişkin kar payı almadığını, davacının davalı… ile birlikte davalı şirketlerde %50’şer hissedar olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, tescil talebinde bulunmamıştır.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2017/16289 Esas, 2017/17592 Karar sayılı ilamı). Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. (HMK 114/1-h, 115 m.)
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacının tescil talebinin bulunmaması, tespit hükmünün ise icra ve infaz kabiliyetinin olmaması nedeniyle davanın bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı sonucuna varıldığından davanın, HMK 114/1-h, 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın HMK nun 114/1-h, 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 269,85 TL’den peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/vekiline iadesine,
5-)Kendini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı ve davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi. 04/12/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır