Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/98 E. 2022/373 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/98 Esas
KARAR NO :2022/373

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 24.06.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle: “Davacı … ve davalı … arasında 14.06.2012 tarihinde imzalanan… SÖZLEŞMESİ çerçevesinde tarafların elektronik kimlik ünitesi takılan davacıya ait araçtan, anlaşmalı akaryakıt istasyonlarından indirimli akaryakıt alması ve yakıt bedellerinin de bilahare sözleşmede belirlenen şartlar çerçevesinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, Sözleşme doğrultusunda davacıya ait araçlara, … adı verilen elektronik kimlik ünitelerinin davalı … tarafından monte edildiğini ve araçlar için akaryakıt alımlarının bu cihazlar tarafından tespit edilerek raporlandığını, davacının anılan raporlar doğrultusunda davalı tarafından kendisine gönderilen faturalara binaen ödeme yaptığım, ancak 03.05.2013 – 09.05.2013 tarihleri arasında davacının yakıt alım limitlerinde daha hızlı bir azalma meydana geldiğini tespit edildiğinden ve … sisteminin arıza verdiğine yönelik şikayetlerden davacının web sitesi üzerinden … cihazı ile yapılan akaryakıt alımların kontrol ettiğini, yapılan incelemede … plaka sayılı…marka araca ait …, cihazı üzerinden 03.05.2023 – 09.05.2013 arasında aracın depo kapasitesinin çok üzerinde akaryakıt alımı gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, araç üzerinde 15.05.2013 tarihinde … ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan kontrollerde … cihazının davacının ve çalışanının rızası dışında araçtan sökülerek çalınan kart ürerinden aşağıdaki tarihlerde belirtilen miktarlarda üçüncü kişilerce akaryakıt satışı yapıldığının tespit edildiği, belirtilen bu satışlardan; 02.05.2013 tarihli 171.21 Tl, 07.05.2013 tarihli 81,06 TL ve 243,86 TL olan … cihazından akaryakıt alımlarının davalı şirket personeli tarafından gerçekleştirildiği anılan tarihlerde toplam. 7.558,13 TL tutarında olan diğer alımların ise araç ünitesini hukuka aykırı olarak ele geçirilen kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğu. Davalı firma ile yapılan anlaşma çerçevesinde bu alımlardan % 4 oranında 302,33 TL indirim yapıldığından, davacıya gönderilen faturada bu ödemenin 7.255,80 TL olarak yansıtıldığını, söz konusu haksız alımlara noter kanalıyla gönderilen ihtarname ile itiraz edilerek bu bedellerin otobit kimlik kayıtlarından çıkarılmasının ve haksız tahsil edilen bedelin iadesinin istendiğini, davalının noter kanalıyla gönderdiği ihtarname ile bu talepleri reddettiği ve bedeli de ödemediğini, davalının ihtarına cevaben noter aracılığıyla gönderilen ihtarnamede davalının beyanlarına karşı cevapların sunulduğunu ve…plakalı araçtan sökülen elektronik kimlik ünitesi ile akaryakıt alımı yaptığı tespit edilen … plakalı /camı/onun mafífcinin tespiti ve bu kişiden bedelin alınması gerektiğinin ifade edildiğini fakat davalının bu beyanlara karşı bir beyanda bulunmadığını ve akabinde söz konusu bedelleri de kapsayan 15.05.2013 tarihli faturayı gönderdiğini, noter kanalıyla ihtarname ile birlikte söz konusu faturanın davalıya iade edildiğini fakat görüşmelerin devamı sırasında davacının onayına başvurulmaksızın doğrudan borçlandırma sistemi (…) aracılığıyla 07.06.2013 tarihinde bedelin tahsil edildiğini, davacı şirketin yapılan yakıt dolumlarını internet üzerinden takip edebilmesi için davalı firma tarafından kendisine kişisel kodlama adı ve şifre verildiğini ve bu sistem dahilinde davacı şirketin çalışanlarının kullandıkları araçlara yapılan yakıt alımlarını kontrol edilebildiğini ve çalışanların işle ile ilgili olarak gittikleri mesafe ve bunun karşılığı yakıt bedeli karşılaştırılabildiğini, ancak bu kontrol mekanizmasının günlük olarak yapılma imkanı bulunmadığı gibi herhangi bir faydasının da olmadığını, zira müvekkil çalışanların … ait araçlarla bazen günlerce dolaşımda bulunarak birçok il/ilçe gezdiklerini, yapılan ışın mahiyeti gereği günlerce ya da haftalarca şirket merkezine uğramayan ve belge ibraz edemeyen çalışama yakıt alımlarını karşılaştırma yapma imkanı olmadan günlük olarak sistemden takip etmenin hiçbir mantığı olmadığını, kaldı ki davacı şirketin serviste bulunan birçok çalışanının birden her gün takip edilebilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın yakıt dolumlarından geç haberdar olunarak ve geç bildirildiği sürenin bir hafla dahi olmadığı, hatta ilk olarak 07,05.2013 tarihinde sistemden kaynaklı sorun yaşandığını, ancak arıza formu ile yakıt alımına …istasyonu tarafından olanak tanındığından o tarihte de durumun anlaşılamadığını, 09.05.2013 tarihinde otomobil sisteminde davacıya tanınan limitlerin dolması ve seyahatte olan davacı Şirket araçlarına yakıt alınamaması üzerine internet üzerinden sistem kontrol edildiğini ve durumun ancak anlaşılabildiğini, olağanüstü bir kullanım ve limit tükenmesi olmadığı sürece davacı şırketin makul ve basiretli davranarak rutin yakıt kontrolleri yaptığını, yakıt alırken otomobil cihazının tanımlı olduğu plaka ekranda göründüğünden yakıt alımı yapan aracın cihazı haksız olarak kullandığım pompacının anlamamasının imkansız olduğunu” ileri sürerek, davalı tarafından tahsil edilen bedelin faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 01.11.2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle: “Davacı tarafın araçlarına, yapılan yakıt dolumlarını internet üzerinden günlük olarak takip edebilmesi ve gereken raporlamaları yapabilmesi için kendisine sözleşmenin 2.1.7. maddesi gereğince tahsis edilmiş olan kişisel kullanıcı adı ve şifreyi kullanarak araçlarına … sistemi kapsamında yapılan dolumlara ait verileri günlük olarak internet üzerinden takip etme imkanına sahip bulunduğunu, davacı tarafın … sistemi cihazlarının takılı olduğu araçlarını ve cihazları kötüniyetlı kişilere teslim ederek sistemin kötü niyetli olarak kullanılmasına sebebiyet vermiş olduğunu ve bu kişilerin araçlara yaptırdığı yakıt dolumlarını zamanında ve gerektiği gibi kontrol etmemesi karşısında bu kusurunu gizlemeye ve yapılan yakıl dolumlarından geç haberdar olduğunu ileri sürerek sorumluluğu davalı şirkete yüklemeye çalıştığı, Sözleşmenin 2.2.10. maddesi hükmü gereğince davacı tarafın araçlarına ait yakıt alım işlemlerini kendisine tahsis edilen kişisel kullanıcı adını ve şifreyi kullanarak internet üzerinden denetlemekle ve araçlarına yapılacak yakıt dolumu limitlerim bizzat belirlemekle yükümlü olduğunu, bu suretle aynı zamanda araç tanıma yakıt dolumunu kapatma/açma işlemlerini de yapabileceğini, ancak davacı şirketin araçlarına hiçbir limit tanımı yapmamış olduğunu, ancak davacı şirketin araçlarına hiçbir limit tanımı yapmamış olduğunu, davacı şirketin … sistemi takılı olan araçların veya araçlara takılan … sistemi cihazlarının çalındığı/kaybolduğu, yönünde davalıya herhangi bir bildirimde de bulunmadığını, Turpak firması tarafından davacı şirketin söz konusu aracında yapılan incelemede; araca takılan ünitenin VIU cihazının takılı olduğu yerde hazırda bekletilen tornavida bulunduğu, VIU cihazının yerinde olmadığı ünitenin bağlantı elemanlarının ve antenin yerinde olduğu, yine aracın aynı bölümde VIU cihazının montajında kullanılan hazırda vidaların bulunduğu, sonuç olarak da aracın müşteri tarafından VIU cihazının bilinçli olarak sökülüp takılabilecek şekilde ayarlandığının tespit edildiğini, dava dilekçesinde her ne kadar ünitedeki VIU cihazının muhtemelen otoparkta çalınmış olabileceğinden söz edilmiş olsa da anılan tespitlerden davacı şirketin elemanları tarafından üniteye müdahale edilerek VIU cihazı istenildiğinde sökülüp başka amaçla kullanılabilecek şekle getirilmiş olduğunu, araçta söküp takma işlemin de rutin olarak yapılmakta olduğunun anlaşıldığını, Sözleşmede (m. 2.1.8) sistem cihazlarının kötü niyetli kullanımın sorumluluğunun davacı şirkete ait olacağının kararlaştırılmış olması nedeniyle davacı kullanımdan doğrudan sorumlu almakta alman yakıtların bedellerini de ödemekle yükümlü olduğunu, davacı tarçın 3 Mayıs günüden başlayarak 9 Mayıs’a kadar yapılan 11 kalem yakıt dolumuna itiraz etmiş olmasına ve 7 Mayıs günü yapmak istediği yakıt alımında arıza uyarısının verildiğini beyan etmesine karşın aradan geçen 2 haftalık sürede sözleşme ile üstlendiği özen ve kontrol yükümlülüğünü yerine getirmediği, zira öne sürdüğü olayları hemen anlayabileceği ve önleyebileceği sistemin işleyişi gereği müvekkilin sisteme müşterinin belirlediği kriterlerin dışına çıkarak manuel olarak müdahale etmesi mümkün olmadığından sistemin kötüye kullanılıp kullanılmadığını denetleme ve müdahale ederek önleme imkanına sahip bulunmadığını, bu yüzden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında alınan 20.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı… AŞ % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı … A.Ş, % 25 oranında kusurlu olduğu, yapılan iskontolar sonrasında faturada 7.255,80 TL olarak yansıtılan bedelin davalı taraf kusuruna tekabül eden kısmının 5441,85 TL olduğu belirlenmiş, tarafların rapora itirazı üzerine alınan 02.01.2015 tarihli ek raporda değişiklik bulunmayarak kök rapordaki tespit ve değerlendirmeler yinelenmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Mahkememize devredilerek Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 09/09/2015 tarih ve 2015/583 karar saylı kararında; Bilirkişi kurulunca saptanan ve mahkememizce uygun bulunan Davalı… AŞ % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı …A.Ş, % 25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, yapılan iskontolar sonrasında faturada 7,255,80 TL olarak yansıtılan bedelin davalı taraf kusuruna tekabül eden kısmı 5.441,85 TL’nin davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde TTK’ nun 21/2 nci maddesine uygun olarak “ticari faiz” talep edilmişse de yasal faizin de 3095 sayılı yasanın 1. maddesi uyarınca Ticari bir faiz olduğu, 3095 sayılı yasada 01.05.2005 tarihinde Reeskont faizi olarak ifadesini bulan Ticari faiz oranının bu yasada 5335 sayılı yasa ile değişiklik yapılarak Reeskont faizini Yasal faize çevirdiği, davacının dava dilekçesinde Ticari faiz isteminde bulunduğu, avans faizi istemediği, bu durumda yine ticari bir faiz olan ve Reeskont faizinden Yasal faize çevrilen bu faizin davacı tarafından istenildiği kabul edilerek hükümde yasal faize hükmedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5.441,85-TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2014/479 esas 2015/583 karar sayılı kararının süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19.HD 26/04/2017 tarih 2016/8839 esas 2017/3357 karar sayılı ilamında; “…Dava, taraflar arasında ticari satımdan kaynaklanan fazla ödemenin tahsiline ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek rapora karşı her iki taraf vekili de itiraz etmiş, bilirkişi kurulu ek raporu tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriği de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli değildir. Mahkemece taraf vekillerinin bilirkişi raporu ve ek rapora itirazları dikkate alınarak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi aracılığıyla yeni bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ve ek rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile Mahkemenin … esas …yılı kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine dosya Mahkememizin 2017/865 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin… esas sayılı dosyasında Yargıtay 19.HD 26/04/2017 tarih 2016/8839 esas 2017/3357 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda rapor tanzimi için dosya Mali müşavir…ve Mühendis …’tan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, sunulan rapora karşı davalı vekilinin (bilirkişilerine uzmanlık alanları olmaması ve Yargıtay bozma ilamına göre heyet oluşturulmaması) itirazları yerinde görülerek yeni heyet oluşturularak Sermaye piyasası denetim ve finans uzmanı Dr. …, Elektrik elektronik mühendisi…, Elektrik elektronik mühendisi …’dan oluşan yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda sermaye piyasası denetim ve finans uzmanı Dr. …, Elektrik elektronik mühendisi …, Elektrik elektronik mühendisi …’dan oluşan yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmış, Sermaye piyasası denetim ve finans uzmanı Dr. …, Elektrik elektronik mühendisi …, Elektrik elektronik mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetinin 27/05/2019 tarihli raporunda; davalı tarafından davacıdan tahsil edilen 7.255,80TL’nin davacıya iadesinin gerekeceği kanaati belirtilmiş, bozma ilamı sonrasında alınan 27/05/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu sonucuna varılarak istirdadı istenen 7.255,80-TL’nin fiili ödeme tarihi olan 07/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmişse de dava dilekçesi ekinde yer alan ihtarların tamamının mayıs ayına ilişkin olması nedeniyle, 7.255,80-TL’nin ödenmesine (istirdadına) dair ödeme tarihi olduğu belirtilen 07/06/2013 tarihinden sonra çekilmiş bir ihtarname bulunmadığından dava tarihinden itibaren taleple bağlı olarak ticari reeskont faizi ile tahsilinin gerektiği gerekçesiyle 17/06/2020 tarihinde 2020/196 karra sayılı kararı ile davanın kabulüne, 7.255,80-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2017/865 esas sayılı dosyasında verilen 17/06/2020 tarih ve 2020/196 karar sayılı kararının davalı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HD 25/11/2021 tarih 2020/6001 esas 2021/6564 karar sayılı ilamında; ” …Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. … dava, taraflar arasındaki ticari satımdan kaynaklanan fazla ödemenin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, maddi olayın oluş şekli gözetildiğinde davacının oluşan zararda müterafik kusurlu olduğu anlaşılmakla 6098 sayılı TBK’nun 52.maddesi gereğince hükmedilen tazminat miktarından davacıya izafe edilecek müterafik kusur oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle Mahkememizin 2017/865 esas 2020/196 karar sayılı kararının bozulmasına karar vermiş, Bozma üzerine dosya Mahkememizin 2022/98 esas sırasına kaydedilmiş ve Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamı kapsamında yapılan değerlendirmede; 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde; Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir denilmektedir. Bozma ilamında belirtilen müterafik kusur indirimi, anılan kanun maddesinden anlaşılacağı üzere takdire dayalı bir indirimdir. Dosyada mevcut tüm deliller, alınan raporlar birlikte değerlendirildiğinde; zararın doğmasına (fazla ödeme yapılmasına) sebep olan olayın gerçekleşmesinde, davalının … sistemindeki eksikliğin etkili olduğu, … cihazının sökülerek başka araçlara tanıtılması halinde usulsüz yakıt alımının zor olmadığı, alım sırasında sistemin herhangi bir uyarı vermediği dikkate alındığında davalının sistemindeki eksiklik nedeniyle kusurunun ağır olduğu, bozma öncesi alınan 27/05/2019 tarihli raporda belirtildiği üzere araçtaki elektronik kimlik ünitesinin sökülmesi/çalınması halinde bunun davacı tarafından fark edilmesinin kolay ve mümkün olmaması, yine bozma öncesi alınan 20/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda belirlendiği üzere davacının kendi araçlarına davalı tarafından yapılan yakıt dolumlarını internet üzerinden günlük olarak takip edebildiği hususu dikkate alındığında, basiretli bir tacir olarak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle davacının da kusurunun bulunduğu ancak davacının kusurunun davalının kusuruna nazaran daha hafif düzeyde kaldığı değerlendirildiğinden, davacının takdiren %25 oranında kusurlu olduğu, davalının ise takdiren %75 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmış ve davacının %25 kusuruna isabet eden tutar(7.255,80-TL x 25/100=1.813,95-TL) kadar indirim yapılarak netice olarak davacının davalıdan talep edebileceği 5.441,85-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Mahkememizin …esas sayılı dosyada verilen 09/09/2015 tarihli kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulması üzerine … esas sırasına kaydedilen dosyada 17/06/2020 tarihinde verilen karar temyiz kanun yolu açık olarak verilmiş, Davacı vekili 11/05/2022 tarihli duruşmada bozmanın, 2020 yılındaki kesinlik sınırı altında kaldığı halde temyizen incelenmesine itiraz etmiş ancak; 2020 yılında verilen kararda istinaf sonrası temyiz sınırı dikkate alınamayacak olup, mevcut yasal düzenlemede de eski tarihli kararlara ilişkin ayrıca yargıtay kesinlik sınırı belirlenmediğinden 2020 yılı istinaf sınırı dikkate alındığında 17/06/2020 tarihli kararın kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşılmış ve davacı vekilinin bu husustaki itirazı ve direnme talebi yerinde görülmemiştir. Ancak Mahkememizin 2022/98 esas sayılı dosyasında verilen karar, karar tarihi olan 11/05/2022 tarihi itibariyle istinaf kesinlik sınırının altında kaldığından, 2020/98 esas saylı dosyada verilen kararın kesin olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
5.441,85-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 371,73-TL harçtan peşin alınan 123,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 247,78-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 600,40-TL tebligat/posta gideri, 5.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 5.800,40-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 3.480,24-TL tutarındaki kısmından davalı tarafından yapılan 43,25-TL tebligat/posta giderinin kabul red oranına göre 10,81-TL tutarındaki kısmının mahsubu ile bakiye 3.469,43-TL ile 24,30-TL başvurma harcı, 123,95-TL peşin harç, 14,15-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.631,83-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.813,95-LT vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilene karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır