Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/91 E. 2022/557 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2022/91 Esas
KARAR NO:2022/557

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:07/02/2022
KARAR TARİHİ:07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil şirket, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından verilen; … sayılı üretim lisansı ile … sayılı üretim lisansı ile … Regülatörü ve HES, … sayılı üretim lisansı ile Sümer HES, … sayılı üretim lisansı ile … ve HES üretim tesislerinde elektrik üretim faaliyeti gösterdiğini, EPDK Denetim Dairesi Başkanlığı tarafından, müvekkil şirketin lisansına kayıtlı kurulu güç ile üretilebilecek azami üretim miktarını aşarak YEKDEM kapsamında haksız gelir elde ettiğinden bahisle müvekkil şirket hakkında 17.05.2021 tarihli Bakanlık Oluru ile … sayılı soruşturma açıldığını, soruşturma kapsamında düzenlenen 14/06/2021 tarihli soruşturma raporu, EPDK Denetim Dairesi Başkanlığı tarafından … sayılı üst yazı ile müvekkil şirkete tebliğ edilerek, müvekkil şirketten 30 gün içerisinde savunma sunma istendiğini, müvekkili şirketin, kuruma sunduğu 09/08/2021 tarihli savunma dilekçesi ile özetle; “müvekkil şirketin lisansına kayıtlı bulunan elektrik üretim tesislerinde süreklilik arz edecek nitelikte bir güç aşımının söz konusu olmadığını, üretim sayaçlarındaki hatanın anlık ve tolerans sınırları içerisinde kaldığını, müvekkil şirketin mevzuattaki değişiklikleri dikkate alarak yürürlükteki mevzuata uygun şekilde faaliyetlerini sürdüğünü ve söz konusu mevzuatta değişiklik tarihleri dikkate alınmaksızın hatalı tespitler yapıldığını, anlık ve varlığı tartışmalı aşımları orantısız olarak cezalandırmanın idarenin temel ilkelerine aykırı olacağını, 6446 sayılı Kanunun 16. Maddesi gereğince müvekkil şirkete bu zamana kadar yapılmış herhangi bir ihtar bulunmadığını” belirterek, sürecin ihtar müessesesinin uygulanması ile sonuçlandırılmasını talep ettiğini, yürütülen soruşturma sonunda, müvekkil şirketin lisans sahibi olduğu …, … ve HES hakkında ayrı ayrı olmak üzere verilen; 25/11/2021 tarihli … sayılı Kurul Kararları ile; “müvekkil şirketin ilgili mevzuat hükümlerine aykırılığın tekrar edilmemesi hususunda ihtar edilmesine ve konuya ilişkin olarak yürütülen soruşturmanın sonlandırılmasına”, 25/11/2021 tarihli … sayılı Kurul Kararları ile; “müvekkil şirketin ilgili dönemlerde lisansına derç edilmiş ve geçici kabulü tamamlanarak ticari işletmeye alınmış (elektriksel) kurulu güç ile saatlik olarak gerçekleştirebileceği azami üretim miktarının üzerindeki uzlaştırmaya esas veriş miktarlarına istinaden hesaplanan YEK toplam bedelinin, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 1 inci maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte … tarafından tahsil edilmesine” karar verildiğini, EPDK’nın 25/11/2021 tarihli … sayılı Kurul Kararları doğrultusunda davalı … tarafından müvekkili şirket hakkında düzenlenen 15/12/2021 tarih ve … nolu e-fatura ile “Geçmişe Dönük Düzeltme Geliri” kalemi altında KDV dahil 1.629.486,82 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı …’a gönderilen … 25. Noterliğinin 22.12.2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile; 15/12/2021 tarih ve … nolu e-faturanın “Geçmişe Dönük Düzeltme Geliri” kalemi altında yer alan KDV dahil 1.629.486,82 TL’lik tutara ilişkin kısmına yasal süresi içerisinde itiraz bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete KEP üzerinden gönderilen 23.12.2021 tarihli ve 24.12.2021 tarihli yazılar ile; “15.12.2021 tarihli Uzlaşma bildiriminde 1.380.921,03 TL + KDV Geçmişe dönük düzeltme kalemi yansıtıldığının görüldüğü, bu kesintinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, yapılan kesintiyi ve talep edilen tüm ödemelerin hiçbir şekilde kabul edilmediği yapılan kesintiyi, mahsup işlemini ve talep edilen ödemeleri ihtirazi kayıt ile yapmış/yapacak oldukları ” davalı şirkete bildirildiğini, ancak tüm bunlara rağmen, davalı …, haksız ve hukuka aykırı talebinde ısrar ederek, “Geçmişe dönük düzeltme geliri” kalemi adı altındaki 1.629.486,82-TL’lik bu bedeli, müvekkil şirketin alacağından mahsup etmek suretiyle müvekkil şirketten tahsil ettiğini beyanla, fazlaya ilişkin tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, ihtirazi kayıt ile müvekkili şirketin alacağından mahsup edilmek suretiyle ödenmek zorunda kalınan “geçmişe dönük düzeltme geliri” adı altındaki KDV dahil 1.629.486,82-TL’nin, kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkil şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkil şirket her ne kadar anonim şirket olsa da yürüttüğü elektrik piyasası işletmeciliği kapsamındaki işlemleri “kamusal faaliyet” niteliğinde olduğunu, dava konusu edilen …’ın işlemi ile bu işlemin dayanağı EPDK’nın 25.11.2021 tarihli … nolu işlemleri idari yargı denetimine tabi olduğunu, Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için;

(I) Davacının; Elektrik Piyasası Kanunu’nun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendine,
Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 29 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının c,ç,d,g,i bentlerine, Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem kullanım Yönetmeliği’nin 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasına, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 17 nci maddesinin 3 üncü fıkrasının a ve b bentlerine, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un 6/C maddesinin 1 inci fıkrasına, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgeledirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmeligin 23 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına aykırı davranıp davranmadığı, …’ın tahsil işleminin dayanağı olan EPDK’nın 25.11.2021 tarihli … nolu kararının hukuka uygun olup olmadığı, Davacının lisansının üzerinde yaptığı elektrik üretimi için aldığı ödemelerin Elektrik Piyasası mevzuatı hükümlerine göre kendisinden alınıp alınmayacağı hususları hakkında yargılama yapılması gerektiğini, kamu gücü kullanılarak tesis edilen işlemler bakımından, işlemi tesis eden kuruluşun; özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş olması ya da yönetiliyor olması, tesis edilen işlemin “idari” nitelikte olmasını değiştirmediğini, öncelikle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekkil şirkettin geçmişe dönük düzeltme geliri adı altında davalıdan elde ettiği herhangi bir kazanç bulunmadığını, davacının yenilenebilir enerji kaynaklarının belgelendirilmesi ve desteklenmesine ilişkin yönetmeliğin 27 nci maddesinin somut olayda uygulanamayacağını iddia etmesi asılsız olduğunu, EPDK kurul kararlarının gerek … gerekse davacı açısından bağlayıcı idari işlemler olduğunu, davacıdan talep edilen Kurul kararları uyarınca hesaplanan bedeller ile Müvekkil …’ın haksız kazanç elde ettiği iddiası; ya elektrik piyasası mevzuatını bilmemekten ya da mahkemeyi yanıltma amacıyla kasten ve kötüniyetli bir iddia olduğunu, davacının lisansında izin verilenden daha fazla üretim yaptığını ve fazla üretimin bedeline hakkı olmadığını bilebilecek konumda olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; ihtirazi kayıt ile davacı şirketin alacağından mahsup edilmek suretiyle ödenmek zorunda kalınan “geçmişe dönük düzeltme geliri”nin davalıdan tahsili ve borcu bulunmadığına yönelik açılmış menfi tespit davasıdır.
Danıştay Onüçüncü Dairesinin 29.09.2026 tarih, 2016/1992 Esas, 2016/3088 Karar sayılı ilamında da değinildiği gibi;
“İdari yargının görev alanının tespitinde belli başlı üç ölçüt kabul edilmektedir. Bunlardan kamu gücü ölçütüne göre, idare, tek yanlı, egemenliğin bir parçası olarak emretme gücü (kamu kudreti) kullanmaktadır ve ilgililere bu tek yanlı iradesini gerektiğinde zorla kabul ettirmek yetkisine sahiptir. Bu sebeple idarenin kamu gücü kullanarak yaptığı işlemler ve eylemler, idari yargının görev alanına girer. Kamu hizmeti ölçütüne göre ise idari yargının görev alanı kamu hizmeti kavramıyla açıklanmaktadır. İdarenin kamu hizmeti görmek için yaptığı işlem ve eylemler, idare hukukunun alanına girmektedir, ortaya çıkan uyuşmazlıkların Çözüm yeri de idari yargıdır. Karma ölçüte göre ise idarenin üstlendiği hizmetlerin artması ve çeşitlenmesi, kamu hizmeti ölçütünü yetersiz kılmıştır. Günümüzde birçok kamu hizmeti, idare hukuku kurallarına göre değil özel hukuk kurallarına göre yürütülmeye başlanmıştır. Örneğin elektrik, doğalgaz dağıtım, iletim ya da elektronik haberleşme gibi. Bu sebeple, günümüzde idari yargının görev alanının tespitinde yürütülen faaliyetin niteliğinden daha ziyade, faaliyeti yürüten ya da işlemi tesis eden ve uygulayan kuruluşun özel hukuku aşan, özel hukukta rastlanmayacak yetkiler kullanıp kullanmadığı önem taşımaktadır. İdarenin özel hukuku aşan, özel hukukta rastlanmayacak yetkiler kullanarak yaptığı işlem ve eylemlerinin denetiminin idari yargının görev alanına girdiği kabul edilmektedir.
30/3/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun “Piyasa işletim faaliyeti ve …’ın kuruluşu” başlıklı 11. maddesinde; 6446 sayılı Kanun ile kuruluş ve tescile ilişkin hükümleri hariç olmak üzere 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi, Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (…) ticaret unvanı altında bir anonim şirketin kurulduğu, …’ın bu Kanun ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olmayacak şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından hazırlanacak ana sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı ile faaliyete geçeceği, teşkilat yapısı ile çalışma esaslarının EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği ve …’ın piyasa işletmeciliği yanında piyasanın gelişimi doğrultusunda görev alanına giren organize toptan elektrik piyasalarında yeni piyasalar kurulmasına yönelik çalışmaları yapmak ve Kuruma sunmak, Bakanlıkça uygun görülmesi hâlinde; görev alanına giren organize toptan elektrik piyasalarının işletilmesi amacıyla oluşturulan veya ileride oluşturulabilecek uluslararası elektrik piyasalarına taraf olarak katılmak, bu amaçla kurulan uluslararası elektrik piyasası işletmecisi kuruluşlara ortak veya üye olmak, Kurum’un belirlediği usul ve esaslar çerçevesinde piyasa işletim tarifelerini belirleyerek Kuruma sunmak gibi görev ve yükümlülüklerinin olduğu düzenlenmiştir.
Bu durumda, statü itibarıyla özel hukuk kurallarına tabi kılınmış olsa da “piyasa işletmecisi” olan …’ın, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma mevzuatı çerçevesinde tek yanlı, kamu gücü kullanarak idari işlemler tesis edebileceği, dava konusu başvuru incelenirken idarece salt özel hukuk kurallarına göre değil, 14.04.2009 tarih ve 27200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’ne göre inceleme yapıldığı anlaşıldığından, davanın görev yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.”
Somut olayda, davacı şirkten şirketin lisans sahibi olduğu …, … ve HES hakkında ayrı ayrı olmak üzere 25/11/2021 tarihli … sayılı Kurul Kararları ile tesis edilen; “… şirketin ilgili dönemlerde lisansına derç edilmiş ve geçici kabulü tamamlanarak ticari işletmeye alınmış (elektriksel) kurulu güç ile saatlik olarak gerçekleştirebileceği azami üretim miktarının üzerindeki uzlaştırmaya esas veriş miktarlarına istinaden hesaplanan YEK toplam bedelinin, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 1 inci maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte … tarafından tahsil edilmesine” yönelik işlemin statü itibarıyla özel hukuk kurallarına tabi kılınmış olsa da “piyasa işletmecisi” olan …’ın, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma mevzuatı çerçevesinde tek yanlı, kamu gücü kullanarak tesis ettiği idari bir işlem olduğu ve adli yargının görev alanında kalmadığı anlaşılmaktadır.
HMK.m.114/1-b,c bendlerine göre yargı yolunun caiz olması ve mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın yargı yolunun caiz olmaması dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın yargı yolu dava şartının bulunmaması nedeniyle USLDEN REDDİNE
2-)2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu Madde 9 – 1. (Değişik: 5/4/1990-3622/2 md.) ”Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli (…)(1) yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir.
2. Adli (…)(1) yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.(1)” hükümleri uyarınca davacıların görevli İdare Mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine,
Davacıların ve davalı vekilinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinden oybirliğiyle karar verildi. 07/07/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Katip …
¸e-imzalıdır.