Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/831 E. 2023/253 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/831 Esas
KARAR NO:2023/253

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:09/12/2022
KARAR TARİHİ:28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının, müvekkili aleyhine, aslen hak kazanmış olmadığı sözde alacağı için kötü niyetle 19.08.2022 tarihinde icra takibi başlattığını, taraflarınca haksız ve dayanaksız olarak tanzim olunan ödeme emrine, süresi içerisinde itiraz edilemediğini, müvekkili hakkında başlatılan haksız takibin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı alacaklı yan ile arasında herhangi bir sigortacılık sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle işbu davanın genel mahkemede açıldığını, davalı sigorta şirketinin müvekkilin ikamet ettiği adresin alt katında yer alan 3. Kişi ile arasında bir sigorta sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin ikamet ettiği adresin alt katında ikamet eden sigortalının evinde meydana gelen su sızıntısı nedeni ile oluşan bir zarar söz konusu olduğunu; şahsın zararı sigorta poliçesi kapsamında giderildiğini ancak müvekkilinin ikamet ettiği bağımsız bölümün kusurluluğu dahi tespit edilmeksizin dava konusu icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin alt komşusu olan sigortalıya giden su sızıntısının müvekkilinden değil müvekkilinin yan komşusunun su tesisatından kaynaklandığı ve hatta sonrasında yan komşunun da evinden tadilat yapıldığını, müvekkili hakkında yasal süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması nedeni ile icra müdürlüğünce maaş haczi işlemi uygulandığını icra takip dosyasından gönderilen maaş haczi müzekkeresi nedeni ile işveren ile arasında uyuşmazlık oluşmaması ve işverenden olumsuz bir intibaa oluşturmamak için müvekkil dosya borcunun tamamını icra müdürlüğü hesabına ödemek zorunda kaldığını, bu sözde borcun tahsilinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, var olduğu iddia edilen borcun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi, hem asıl alacağın hem de işletilen sözde faiz ve faiz oranı tüketici hukukuna, borç ilişkilerine aykırı olduğunu, zira müvekkil ile davalı sigorta şirketi arasında borç doğuran biz sözleşme olmadığı gibi müvekkilin ikamet ettiği taşınmazda meydana gelmiş bir arıza neticesinde davalının sigortalığı konutta meydana gelmiş bir zarardan da söz etmek mümkün olmadığını, müvekkilinin kusuru bulunmaksızın meydana gelen zarar nedeni ile sigortalısına ödediği tutarın tahsil edilmeye çalışıldığını beyanla, müvekkili …’ ın davalı alacaklıya borçlu bulunmadığının tespitine, …. İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyasına konu takibin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 6.086,30-TL’nin ödeme tarihi olan 27.09.2022 tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın, Müvekkili şirketin ticari işletmesine ilişkin olmadığından görevli mahkeme ticaret mahkemesi değil, asliye hukuk mahkemesi olduğunu, Mahkemece işin esasına girilmeden görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkil şirket sigortalısı …’ya ait ” … Mah. … Sok. No:28/9 Beşiktaş/ İSTANBUL” adresindeki evini 08.04.2021 tarihinde …-7 poliçe numarası ile sigortaladığını, ekspertiz raporu incelendiğinde 2022 yılı ocak ayı içersinde üst kattaki 11 ve 13 nolu dairelerin tesisatından su gelmesi nedeni ile konut içerinde hasar oluştuğunun görüldüğünü, gerçekleşen hasar sonrası Müvekkil şirketin, sigortalısına 3.500,00-TL hasar tazminatı ödediğini, igortalıya ödenen meblağın tahsili amacıyla hasar meydana gelmesinde kusuru bulunan davalı/borçlu ve dava dışı … (…) aleyhine ….İcra Müdürlüğü… esas sayılı dosya icra dosyası açıldığını, dava dışı … kendisine giden ödeme emri sonrası itiraz ettiğini ve haksız olarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davacı/borçlu ise takibe itiraz etmediğini, haciz işlemleri sonrası 27.09.2022 tarihinde herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın icra dosyasına ödeme yaptığını ve dosyanın infazen kapandığını, hasarın kendisinden değil diğer davadışı komşusundan kaynaklı olduğuna ilişkin iddialarına karşılık olarak herhangi bir rapor vb evrak sunmamış olması nedeni ile davacının Mahkemeden talebi gereği yapılacak işlemler nedeniyle dava dışı icra takip borçlusu …’in konutunu da ilgilendirdiğinden davanın davadışı icra takip borçlusuna ihbar edilmesi gerektiğini, davacının sırf itiraz süresini kaçırması nedeni ödeme yapmış olmasının müvekkil şirketin kötüniyetle veya haksız olarak işlemlere devam ettiğini göstermediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; …. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine yönelik İİK. 72. Maddesi uyarınca Menfi Tespit davası ve dosyaya ödendiği iddia edilen 6.086,30 TL ‘nin istirdadı davasıdır.
Taraflar arasında davacının da kabulünde olduğu şekilde bir sigorta sözleşmesinin bulunmadığı , davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı sigorta şirketinin davalının ikamet ettiği adresin alt katında yer alan 3. Kişi ile arasında bir sigorta sözleşmesi bulunduğu , davacının ikamet ettiği adresin alt katında ikamet eden sigortalının evinde meydana gelen su sızıntısı nedeni ile oluşan zararın sigorta poliçesi kapsamında giderildiği anacak davacıya ait bağımsız bölümün kusurluluğu dahi tespit edilmeksizin, davalı tarafından davacı aleyhine dava konusu icra takibi başlatıldığı , davacının bahsi geçen şekilde bir borcu bulunmadığı halde ödemiş olduğu miktar ile davalı alacaklının haksız kazanç elde ettiği , bu durumun tespit edilerek davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödediği bedelin istidadı davası açtıklarının anlaşıldığı;
Açılan eldeki davanın, açıklandığı üzere sigorta poliçesinden doğmaması nedeniyle TTK’da sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, davalının sigortalısının gerçek kişi ve evin de konut olduğu,
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “………göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda taraflar arası ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmadığı , bu nedenle Mahkememizin görevsiz olduğu, HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)