Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/518 E. 2023/336 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/518 Esas
KARAR NO :2023/336

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:02/08/2022
KARAR TARİHİ:28/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile arasında 26.07.2012 tarihli “Teras Çatı İzolasyonu ve Sürme Su İzolasyonu İşlerinin” yapımı işi için sözleşme imzalandığı, sözleşmenin
26/4.maddesine göre işin ifası sırasında ölen işçinin hak sahiplerine veya kazaya uğrayıp yaralanan işçinin tedavi vs. harcamaları, kaza sonunda sakat kalan işçinin kendisine veya ölen işçinin hak
sahiplerine verilecek tazminatlarla ilgili yangın ve kazalardan dolayı üçüncü şahıslara doğrudan doğruya sorumlu olduğu, ayrıca ana yükleniciye bu sebeplerle resmi kurumlar tarafından uygulanan cezai müeyyideler, arsa maliki ve yüklenici tarafından ödendiği takdirde bunların da alt yükleniciye rücu edileceği, ana yüklenici olan davacı şirket tarafından alt yüklenici olan davalının kaza sonucu ölen işçisinin hak sahiplerine, …. İş Mahkemesi kararıyla 135.000-TL manevi tazminat bedeli ödemesi yapıldığı, kararın Yargıtay’dan geçerek kesinleştiği, bu süreçte … İcra Dairesinin …sayılı icra dosyası tutarının toplam 301.248,80-TL’ye ulaştığı, … İcra
Müdürlüğünün 05.04.2022 tarihli kararıyla davacı ve davalının borçtan eşit miktarda sorumlu olmasına karar verildiğinden dosyada bulunan davalı teminat mektubunun nakde çevrildiği ve davacı tarafından da 150.624,40-TL nakit ödemenin yapıldığı, sözleşme uyarınca bu tutarın davalıya rücu edilmesi gerektiği, ayrıca sanki taraflar arasında müteselsil sorumluluk varmış gibi hareket eden icra müdürü hakkında da şikayet yoluna başvurulduğu belirtilerek şimdilik 10.000-TL üzerinden rücuen tazminat talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde: taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği davacının ana müteahhit olduğu, davalının ise taşeron olarak şantiye sahibi davacının gözetim ve denetiminde bulunduğu, söz konusu şantiyede çalışan davalıya ait işçi sayısının toplam 3 olması nedeniyle şantiyede bir mühendis ya da iş güvenliği uzmanı bulundurma yükümlülüklerinin olmadığı, şantiyede çalışan işçilerin sorumluluğunun davacıya ait olduğu, iş kazası dolayısıyla işçinin mağdur olan yasal mirasçılarına tazminat ödemelerinin duruşma günü beklenmeksizin yapıldığı, bu ödemeyi davacı ve davalının birlikte ödediği, 20.09.2013 tarihli sözleşme ile de tarafların bu ödemeden dolayı birbirlerine rücu etmeyeceklerini kararlaştırdığı, ancak daha sonra vefat eden işçinin yasal mirasçıları dışındaki ailesi olan annesi ve kardeşlerinin de …. İş Mahkemesinde manevi
tazminat davası açtığı, mahkeme kararının mart 2022’de kesinleştiği, başlatılan icra takibine müteakip davacının borcu ödemeyi düşünmediğini bildirdiği, icraya konu mahkeme kararında ise 3 şirketin müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunun tespit edildiği, icra müdürlüğünün ise dosya borcundan iki şirketin eşit sorumlu olduğuna karar vererek 05.04.2022 tarihinde borç tutarının 150.624,40-TL’sini davacıdan, 150.624,40-TL’sini davalıdan tahsil ederek alacaklı tarafa ödediği, oysaki bu borcun 100.000-TL’lik kısmından mahkeme kararı uyarınca üçüncü şirket olan … Mühendislik firmasının sorumlu olduğu, huzurdaki davada davacı ve davalının birbirinden talep edebileceği alacağı bulunmadığı, ancak fazladan ödedikleri kısım için … Mühendislik firmasına rücu etmeleri gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 26.maddesinde de davacının kusur
sorumluluğunu ortadan kaldıracak bir düzenlemenin yer almadığı, ayrıca bu hükmün genel işlem şartı mahiyetinde geçersizlik yaptırımına tabi olduğu, davanın reddi gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; taraflar arasında 26/07/2017 tarihinde sözleşmenin akdedildiği, edimlerin yapıldığı sırada alt yüklenicinin kaza sonucu ölen işçisinin hak sahiplerine ödediği tazminat bedelinin rücuen tazmine talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekili davada; 26.07.2012 tarihli Sözleşme, Dekontlar , İcra Dosyası Kapak Hesabı, İcra Dosyası Tensip Zaptı, Yargıtay İlamı ve Kesinleşme Şerhi, Arabuluculuk Anlaşamam Tutanağı, …. İş Mahkemesi … esas ve … karar sayılı dosyası, … İcra Dairesi’nin …esas sayılı dosyası, … 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, tanık, yemin, bilirkişi incelemesi, tarafların ticari defter ve kayıtları, keşif ve her türlü delile dayanmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, 22/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 1) Davanın tarafları arasında akdedilen 26.07.2012 tarihli sözleşmenin, alt yüklenici davalının işçilerinin geçireceği iş kazalarından doğacak sorumluluğun tümünün davalı alt yükleniciye ait olduğu yönündeki maddelerinin, hukuki niteliği itibariyle sorumsuzluk anlaşması hükmünde olduğu,
2)Yargıtay’ın, iş mahkemesince verilen müşterek ve müteselsil sorumluluk hakkındaki kararının,
yükleniciler arasındaki eser sözleşmesine dayanılarak açılan rücu davalarında bir hükmünün olmadığını, ancak iş mahkemesince aldırılan kusur tespit raporundaki kusur oranlarının, TBK’daki ağır kusur kıstasına göre sorumsuzluk anlaşmasının geçerliliğine etkisi bakımından dikkate alınması gerektiğini kabul ettiğinin görüldüğü, huzurdaki dosya kapsamında, İşMahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı ana yükleniciye %30 oranında kusur atfedildiği ve bu oranın, Yargıtay kabulüne göre hafif kusur olarak değerlendirilebileceği, 3) Tazminat hesabının; -Şayet sayın mahkeme, davacının kusurunu hafif olarak değerlendirirse, TBK m.115 uyarınca, taraflar arasındaki sözleşmenin 3 ve 26.maddelerinde geçen sorumsuzluk kayıtlarının geçerli kabul edilmesi gerektiği ve davacının, bu davaya konu ettiği ölen
işçinin yasal mirasçıları dışındaki annesi babası ve kardeşlerine yapmış olduğu ödemenin tamamını davalıdan isteyebileceği, -Şayet sayın mahkeme, davacının kusurunu hafif olarak değerlendirmez ise, kusur
oranında indirilmiş miktarına faiz yürütülecek şekilde tahsilinin gündeme getirilebileceği, 4) Davanın tarafları arasında akdedilmiş olan 20.09.2013 tarihli Sözleşmenin, ölen işçinin yasal mirasçılarına yapılacak olan ödeme hakkında olduğu, aynı tarihli Sulh ve İbra Protokolü’nün deyükleniciler ile yasal mirasçılar arasında yapıldığı dikkate alındığında, bu belgelerin ölenişçinin yasal olmayan mirasçıları tarafından açılan dava sonucu yapılan icra takibi dolayısıylaödenen tazminata ilişkin olan huzurdaki davanın konusuyla ilgisi bulunmadığının anlaşıldığı, 5) Sorumsuzluk anlaşmasının genel işlem koşulu hükmünde olduğu yönündeki itiraza ilişkin
olarak; tacirler arası genel işlem koşullarının geçerli sayılıp sayılmayacağı konusunda öğretide farklı görüşler bulunduğu, bu görüşlerden hangisini benimseyeceğinin sayın mahkemenin takdirinde bulunduğu, bağlayıcı olmamakla birlikte görüşümüzün; tarafların ikisinin de inşaat sektöründe yüklenici olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve banka ile kurulan ticari ilişkide olduğu gibi taraflardan birinin diğeri üzerinde baskın konumda olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, sorumsuzluk hükümlerinin genel işlem koşulu olarak geçersizlik yaptırımına tabi tutulamayacağı yönünde olduğu, 6) Mali yönden yapılan değerlendirme çerçevesinde, Davacının davalıdan rücuen 150.624.40 TLtutarın dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte talebinin taleple bağlılık gereğinceuygun olduğu, 7)Tarafların diğer talepleri Mahkemeniz takdirlerinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin 24/03/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile 22.02.2023 tarihli bilirkişi heyet raporu ile tespit edilen talebimize konu 150.624,40 TL Tazminatın dava tarihinden işletilecek ticari avans faizi ile beraber davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bilirkişi kök raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Davanın; taraflar arasında 26/07/2017 tarihinde sözleşmenin akdedildiği, edimlerin yapıldığı sırada alt yüklenicinin kaza sonucu ölen işçisinin hak sahiplerine ödediği tazminat bedelinin rücuen tazmine talebinden ibaret olduğu,
…. İş Mahkemesinin … Esas … Karar Sayılı Gerekçeli Kararı incelendiğinde; “…. ve Tic. AŞ unvanlı işveren müessesenin yükleniminde bulunan … Cad. üzeri No:215 sayılı yerde yapımı devam eden… inşaatında yapılan izolasyon işleri kapsamında faaliyette bulunmuş olan diğer davalı … İnş. San ve Tic. AŞ unvanlı müessese işçilerinden, davacıların murisi …’in inşaat işyerinde zemin katta izolasyon işinde
çalışırken, bu sırada aynı bölgede inşaatın 7.katına malzeme çıkartan kule vincin, vinç bağlantı kolu üzerine bırakılmış olan sunta kaplı profil malzemelerden bir tanesinin bulunduğu yerden üzerine düşmesi
neticesinde hayatını kaybettiği anlaşılmıştır. (…) olayın meydana gelmesinde davalı işverenliğin toplamda %90 oranında müştereken kusurlu oldukları, davalı asıl işveren … Yapı AŞ’nin %30, davalı alt işveren
… AŞ’nin %30, davalı alt işveren … Tic. AŞ %30 oranında müştereken kusurlu olduğu, iş kazasının meydana gelmesinde müteveffa…’in %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. (…) Kazanın oluş şekli, taraflara izafe edilen kusur oranları, tarafların sosyal, mali, içtimai durumları gözetildiğinde TBK m.56 düzenlemesi ve olayın özellikleri itibariyle takdiren davacı anne Zehra için 30.000-TL, baba … için 30.000-TL ve müteveffanın kardeşleri için 15.000’er TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde olduğu, Davanın tarafları arasında 2012’de imzalanan sözleşmenin maddeleri incelendiğinde, alt yüklenici davalının işçilerinin geçireceği iş kazalarından doğacak sorumluluğun tümünün davalı alt yükleniciye ait olduğu kabul edildiği, bu maddeler hukuki niteliği itibariyle sorumsuzluk anlaşması hükmünde olduğu, İş Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı ana yükleniciye %30 oranında kusur atfedildiği, bu oran Yargıtay kabulüne göre hafif kusur olarak değerlendirildiği, TBK m.115 uyarınca, taraflar arasındaki sözleşmenin 3 ve 26.maddelerinde geçen sorumsuzluk kayıtları geçerli kabul edilmeli ve davacı bu davaya konu ettiği ölen işçinin yasal mirasçıları dışındaki annesi babası ve kardeşlerine yapmış olduğu ödemenin tamamını
davalıdan isteyebileceği, davacının davalıdan rücuen 150.624.40 TL tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte talebinin taleple bağlılık gereğince uygun olduğu hususunun tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Asıl ve ıslahla açılan davanın KABULÜ İLE;
-150.624,40-TL’ nin 02/08/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 10.289,15 TL harçtan peşin alınan 170,78-TL ıslah harcı 2.402,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.716,37 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 170,78 -TL peşin harç, 2.402,00 TL ıslah harcı, 11,50 vekalet harcı, 3.000,00 -TL bilirkişi ücreti, 127,000 -TL davetiye ve teskere gideri olmak üzere toplam 5.791,98 -TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 23.593,66 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin davacı / davalı / vekillerine iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır