Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/485 E. 2022/904 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/485 Esas
KARAR NO:2022/904

DAVA:Kıymetli Evrak İptali
DAVA TARİHİ:10/05/2004
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin … Acentasında görevli personel … (…) ile şirketlerin … nolu hesap sahibi … ve … nolu hesap sahibi … (baba oğul olan müşterilerin karşılıklı vekaletleri olduğunu, her ikisinin de her iki hesapta işlem yaptıklarını) müşteri-… ilişkisi içerisinde olduklarını, 22.04.2004 tarihinde kendisini … olarak tanıtan bir kişinin telefon ve dealerı arayarak kendisine ilk seferinde 50.000 lot, daha sonra da 75.000 lot olmak üzere toplam 125.000 lot … … A.Ş. (yeni) hisse senedi alım talimatı verdiğini, karşılığında portföyünde bulunan 4.500 lot … hisse senedi satış talimatı verdiğini, ancak … … bu emirleri borsaya 194.000 lot olarak iletildiğini, bu emrin 135.000 lotu … … A.Ş. (yeni) alışı olarak ve karşılığında 4.860 Lot … hisse senedi satışı olarak gerçekleştirildiğini, 22.4.2004 tarihinde müşteri tarafından herhangi bir başka talimat verilmediğini yapılmış olan ses kayıt incelemelerinden anlaşıldığını, müşteri talimatına aykırı olarak fazla alınan ve satılan hisse senetleri hakkında … geçerli bir açıklama yapamadığını, bunun üzerine müşteri hesabında yeterli bakiye ve portföy bulunması nedeniyle görevli personel …’na “söz konusu senette eski-yeni farkının müşteri tarafından bilinip bilinmediği ve müşterinin aranarak bu hususun belirtilmesi ve müşterinin bilgisinin bulunduğu” şeklinde şirketlerine yönelik yazılı beyanının alınması gerektiği uyarısının yapıldığını ve bu beyanın alınması gerektiği talimatının kendisine kayıtlı telefonla verildiğini, aynı gün …’nun şirketlerin genel müdürlüğü’ne kayıtlı telefondan müşteri ile görüşüp bu bilgiyi aktardığını, ancak müşterinin Diyarbakır’oda olması nedeniyle yazılı talimatın 27.04.2004 günü gönderileceğinin bildirildiğini, yazılı talimatın daha sonra gelmediğini, şirketin … acentasında görevli dealeri … tarafından 28.04.2004 tarihinde saat.09.12’de şirket merkezini arayarak … nolu … hesabına işlem yapabilmesi bakımından 120 Milyar TL işlem limiti talep ettiğini, borsa seansının 09:30’da başladığının dikkate alındığında ve müşterinin 09:15’te 70.000. lot … … A.Ş. yenide işlem yapacağını beyan etmesine rağmen 3 dakika önce … bu emri almadan resen bu limiti talep ettiğini, şirketin müşterilerinden … ve …’in şirket nezdindeki … ve … numaralı yatırım hesaplarından 22.04.2004 tarihinde yapılan 135.000 lot ve 28.04.2004 tarihinde yapılan 775.000 lot olmak üzere toplam 910.000 lot tutarındaki … … A.Ş. (yeni) hisse senetlerinin alım-satım işleminin ve bu senetlerin takasının iptaline, bu işlem nedeniyle şirketin uğradığı ve uğrayacağı her türlü zarar ve ziyanı talep etme haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …, … vekili tarafından verilen 19.7.2004 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; yapılan manipülatif işlemlerde en çok zarar görenlerin müvekkillerinin olduğunu, davacı kuruma karşı her türlü tazminat talep haklarının saklı kalması kaydıyla … Asliye Huk.Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının devamına ve davanın kabulüne, işlemlerin iptaline, masrafların ve vekalet ücretinin kusurlu davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 29.06.2004 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin davayla ve taraflarla hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin tedbir kararı sebebiyle ağır zarara uğradığını, davacı tarafın basiretli tacir gibi hareket etmediğini, müvekkili hakkında verilmiş bir ceza mahkemesi kararı ve açılmış bir dava bulunmadığını, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … vekili tarafından verilen 25.6.2004 havale tarihli dilekçesinde özetle; … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.4.2004 tarihinde 1 nolu bentte verilen 775.000 lot … Y hisse senetlerinin 30.4.2004 tarihinde gerçekleşecek takas işleminin durdurulmasına yönelik tedbir kararının kaldırılmasına, müvekkilinin hisse senedi satım bedeli olan 145.500.000.000.-TL’sının müvekkiline ödenmesine, müvekkili hakkında açılmış herhangi bir dava olmadığını bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı taraftan alınmasına karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … tarafından verilen 19.07.2004 havale tarihli dilekçesi ile; şahsının dava dilekçesinde adı geçen şahıs ve olaylarla hiçbir ilişkisinin olmadığını, takas işleminin durdurulması yüzünden şahsının zarara uğradığını, takas işleminin gerçekleştirilip zararının tazmin edilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından verilen 21.7.2004 muhabere havaleli cevap dilekçesi ile; tedbir kararı nedeniyle uğradığı ve uğrayacağı zararlarla iş bu davaya sebebiyet veren diğer davalılar ve zarara neden oldukları tespit edilecek diğer kişi kurumlara karşı her türlü talep ve dava hakkını saklı tutarak dava konusu olayda herhangi bir manipülatif bir işleme taraflarından sebebiyet verilmediğinden ve de yargılama sonucunda herhangi bir zararın taraflarınca karşılanması söz konusu olmayacağından sadece birikimlerini borsada değerlendiren küçük yatırımcıların daha fazla zarar görmemesi bakımından tedbir konulan işlemler üzerindeki tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 26.7.2004 tarihli cevap dilekçesi ile; bahsedilen olay ve olgular ile müvekkili arasında hiçbir bağlantı kuramadığını, sağlıklı beyanda bulunmaları için tarafları süre verilmesini, müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması için söz konusu tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 29.11.2004 havale tarihli cevap dilekçesiyle; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, uğradıkları ve uğrayacakları her türlü zarara ilişkin talep haklarının saklı kalması kaydıyla yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 01.07.2004 havale tarihli dilekçesi ile ; müvekkili hakkında açılmış bir dava olmadığını, … Değerler A.Ş. müşterilerinden … ve …’in hesaplarından 28.04.2004 tarihinde gerçekleştirilen 775.000 lot … Yatırım A.Ş. (Yeni) hisse senedi alım işlemine ilişkin olarak 30.4.2004 tarihinde gerçekleşmesi gereken hisse senedi -para takasının açılacak dava sonuna kadar durdurulmasına ilişkin 29.4.2004 günlü … D.iş sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … tarafından verilen 31.12.2004 havale tarihli dilekçesi ile; diğer insanları tanımadığını, adı geçen bu insanlarla Hiçbir nakit alış verişinin ve virman hareketlerinin olmadığını, bu nedenle kendisi ile ilgili olan iddianın dosyadan ayrılarak 500 lotluk satışın bedelinin karşılığı olan 970.000.000.-TL’nin üzerindeki tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … tarafından verilen 25.1.2005 havale tarihli dilekçesi ile; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, kötü niyetli davacı tarafından açılan yersiz ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 3.2.2005 havale tarihli cevap dilekçesi ile; müvekkili aleyhine açılan davanın öncelikle husumet ve esas yönünden reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 14.10.2005 havale tarihli cevap dilekçesi ile; tarafınca bu tahtada manipülatif bir hareket yaratmaya yönelik herhangi bir işlem yapılmadığından borsada işlem gören … Y senetlerinin elektronik sistemde rastgele eşleşmesi sonucu meydana gelen bu olay neticesinde yaklaşık 500.-YTL maliyetindeki hisse senedinin bloke edildiğini bu nedenle mağdur olduğunu ve HUMK.nun hükümleri gereği davalı sıfatının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 25.3.2008 havale tarihli dilekçesi ile; … 3. Asl.Huk.Mah. … D.iş sayılı dosyasından verilen 29.4.2004 tarihli ihtiyati tedbir kararının müvekkilinin bağlamadığının tespitine, müvekkilinin hesabından … Değr. A.Ş. tarafından yapılan … (… … A.Ş.-yeni) hisseleri ile ilgilisi olup olmadığı, müvekkilinin mahkemenizde görülen davada taraf olup olmadığı gözetilerek bir karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili tarafından verilen 23.10.2008 havale tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde ileri sürülen iddia ve suçlamalarla ilgili müvekkilinin hiçbir ilgisinin olmadığını, iddia edilen manipülasyon işlemleri ile müvekkilinin hiçbir ilgi ve bağlantısının olmadığının sabit olduğunu, davanın reddine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; davacı şirket tarafından kendi müşterileri olan … ve …’in şirketleri nezdindeki … ve … numaralı yatırım hesaplarından 22.04.2004 tarihinde yapılan 135.000 lot ve 28.04.2004 tarihinde yapılan 775.000 lot olmak üzere toplam 910.000 lot tutarındaki … … A.Ş. (yeni) hisse senetlerinin alım-satım işleminin ve bu senetlerin takasının iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf asıl hisse senetleri alımını yapan davalı … ve … ile sulh olup 24.05.2011 tarihli oturumunda bu iki davalı hakkındaki davasından feragat etmiştir.
Mahkememizce 2011/224-2014/103 E.K sayılı 08.04.2014 tarihli karar ile: ”…davacının asıl hisse senetleri alımını yapan davalı … ve … ile sulh olup bu iki davalı hakkındaki davasından feragat ettiği, diğer davalılar yönünden ise, davalılardan herhangi bir zarar ve tazmin talebinin bulunmadığı, davacının talebinin sadece davalılar … ve … tarafından 22.04.2004 ve 28/04/2004 tarihlerinde yapılan alım işlemlerinin ve takaslarının iptaline ilişkin olduğu, davacı ile davalılar … ve … dışındaki diğer davalılar arasında herhangi bir alım-satım ilişkisi mevcut olmayıp, bu davalıların davacının akidi durumunda da olmadığı, davalılar … ve … dışındaki davalıların aynı hisse senedinden davacı dışındaki başka menkul değerler şirketleri vasıtasıyla satın almış olmalarının onlara davada davalı sıfatını kazandırmayacağı, zira, davacının talebinin manipülasyon iddiasıyla uğradığı zararın tazmini talebi değil, davalılar … ve …’in yaptığı alım işlemlerinin iptaline ilişkin olduğundan ve davalıların bu iki davalı ile aynı hisse senedinden satın almış olmalarının kendilerine manipülasyona dayalı husumet tevcihi için yeterli olmadığından işbu davada kendilerine husumet düşmediği gerekçesiyle davanın … ve … yönünden feragat, diğer davalılar yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar…” karar verilmiş,
Davacı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/2172-2020/4754 E. K. sayılı ilamı ile :”…05.11.2020 tarihli kararı ile; somut uyuşmazlığa gelindiğinde ise, davacı tarafından, müşterileri olan davalılar … ve …’in diğer davalılar ile birlikte el ve işbirliği içerisinde şirketleri nezdindeki yatırım hesaplarından toplam 910.000 Lot … … A.Ş. (Yeni) hisse senedi alım işlemi yaptıklarını ve bu işlemin şirketleri açısından yaklaşık olarak 1.400.000,00 TL risk doğuran bir işlem olduğunu, tüm davalıların bu manipülasyon eyleminin içinde olduklarının iddia edilmesi olgusu karşısında, iddianın ileri sürülüş şekli itibariyle davalılara husumet düşmektedir. Davacı haksız fiile dayalı olarak dava açtığından davalılar ile davacı arasında akdi ilişki bulunmamasının bir önemi de olmamaktadır. Bu durumda, öncelikle davacının manipülasyon eylemi nedeniyle nasıl bir zarara uğradığı açıklattırılarak davadaki hukuki yararının tespitinden sonra işin esasının incelenmesi, bu cümleden olarak davacının dayandığı tüm deliller toplanmak, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarının daha ziyade tefrik öncesi birleşen davaya yönelik kanaatler içeren ve dahi uyuşmazlığı çözmeye yeterli olmayan raporlar olduğu göz önünde bulundurularak, manipülasyon iddiası hususunda bilirkişilik yapmaya ehil, aralarında SPK uzmanlarının da bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak, her mahkumiyet kararının o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğu, ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve davalı tarafından işlenmiş olup olmadığı hususlarının hukuk hakimini bağlayacağı da gözetilmek ve bu nedenle bir kısım davalılar aleyhine açılan ceza davası da incelenmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle bozulmuştur.
…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/… Esas-2008/… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davalılar … hakkında … … Ür. A.Ş hisse senetleri üzerinde yapay fiyat oluşturarak 2499 sayılı yasaya aykırılıktan dolayı kamu davası açıldığı, sanıklardan … hakkında mahkumiyet kararı verildiği, diğer sanıklar hakkında kurul başvurusu olmadığı için düşme kararı verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2009/10392-2011/27173 sayılı ilamı ile zamanaşımı nedeniyle hükmün ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yine, … hakkında Sermaye Piyasası yasasına muhalefet suçundan açılan …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının ….Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştiği ve 2011/24 karar ile Sanık hakkında … Değerler A.Ş’de görev yaptığı sırada şirket müşterisi mağdurlar … ve … hesaplarından usulsüz işlemler yaptığından bahisle 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa Muhalefet suçundan açılan kamu davasında BERAATİNE,
-5237 Sayılı Yasanın 7/2, 5252 Sayılı Yasanın 9/3 maddeleri kapsamında yapılan değerlendirilmeğe göre;
Sanık … hakkında, … Değerler A.Ş.de görev yaptığı sırada, şirket müşterisi Yaşar Genç’in hesaplarından usulsüz işlemler yaparak usulsüz işlemlerle 80.233,10 TL. haksız menfaat temin ettiği sabit olduğundan eylemine uyan 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/A-5 maddesi delaletiyle aynı yasanın 47/A-son cümlesi uyarınca sonuç olarak 1 sene 11 ay 10 gün hapis ve 72.157,35 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, iş bu kararın da Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2012/29998-2013/17491sayılı ilamı ile zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin bozmaya konu ilamında da belirtildiği gibi; taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Öte yandan sıfat, dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davaya takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Dava dilekçesinde taraf olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bu açıklamanın gösterdiği gibi, bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişilerin kimler olduğu (yani bir davada davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu) tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Bu nedenle bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur (Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulu El Kitabı, Sene 1995, 1. basım, sayfa 266-267; KURU/ARSLAN/YILMAZ, Medeni Usul Ders Kitabı, Ankara 2013, 24. basım, sayfa 224).
Somut olayda, davalılardan …’nun davacı kurumun çalışanı olduğu, zimmet nedeniyle yukarıda açıklandığı gibi cezalandırılmasına karar verildiği ancak cezasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı, diğer davalılar ise … … AŞ. hisse senedi yatırımcıları olup, bu davalıların bir kısmanın ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporlarına göre hisse senedi alımında manipülasyon yaptıklarının belirlendiği, ancak onlar hakkında verilen cezaların da zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkmış olduğu, davacının kendi müşterileri olan … ve … adına yapılan … … A.Ş. hisse senetlerinin alım-satım işleminin ve bu senetlerin takasının iptalini isteyerek bu alım satımın tarafı olmayan davalılara husumet yönelttiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacının bu davada davalılardan herhangi bir zarar ve tazmin talebi yoktur. Davacının talebi sadece davalılar … ve … tarafından 22/04/2004 ve 28/04/2004 tarihlerinde yapılan alım işlemlerinin ve takaslarının iptaline ilişkindir. Bu iki davalının alım işlemlerinin iptali talep edilmiştir. Davacı ile davalılar … ve … dışındaki diğer davalılar arasında herhangi bir alım-satım ilişkisi mevcut olmayıp, bu davalılar davacının akidi durumunda da değildirler. Davalılar … ve … dışındaki davalıların aynı hisse senedinden davacı dışındaki başka menkul değerler şirketleri vasıtasıyla satın almış olmaları onlara davada davalı sıfatını kazandırmaz. Zira davacının talebi manipülasyon iddiasıyla uğradığı zararın tazmini talebi değil, davalılar … ve …’in yaptığı alım işlemlerinin iptaline ilişkindir. Buna göre dava sadece iptal talebine yönelik olarak açıldığından davacı davasını zaten maktu harç ile açmıştır. Nisbi harç yatırarak açılmış bir tazmin davası yoktur. Eğer davacı nisbi harç yatırarak tüm davalıların gerçekleştirdiğini iddia ettiği manipülasyon nedeniyle zarara uğradığını belirtip zararının tazmini talep etmiş olsaydı o takdirde tüm davalılara husumet yöneltmesi mümkün olurdu. Çünkü bu durumda manipülasyona dayalı zarar davalıların ortak eylemleri ile meydana gelmiş olur ve davalılarda birlikte sorumlu olurdu. Davalılar … ve … dışındaki davalıların bu iki davalı ile aynı hisse senedinden satın almış olmaları kendilerine manipülasyona dayalı husumet tevcihi için yeterli değildir. Davacı zaten asıl adlarına alım yapılan kendi müşterisi davalılar … ve … ile anlaşmış ve sulh protokolünde yazılı olduğu şekilde onlara bir takım fayda ve menfaatler sağlamıştır. Açıklanan tüm bu gerekçelerle eldeki davada davalılara husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla Mahkememizin 06/05/2014 tarihli, 2011/224-2014/103 E.K. sayılı kararında direnilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Mahkememizin 06/05/2014 tarihli 2011/224 – 2014/103 E.K.sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
A-Davanın davalılar … ve … yönünden feragat nedeniyle REDDİNE,
B-Diğer davalılar yönünden husumet dava şartı yönünden davanın usulden REDDİNE,
C-İhtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına,
2-Karar tarihinde harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu red harcının peşin alınan 22,00 TL harçtan mahsubu ile eksik alınan 57,70 TL harcın davacıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına
3-Davalılar …, …, …, …, … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, …, …, …’e verilmesine,
4-Davalılar … ve … talep etmediklerinden bu davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına ,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ,
İlişkin Davacı vekili AV. … ve AV. …, davalı … vekili AV…., davalı … vekili AV. … (e-duruşma), davalı … vekili AV. … ve AV. …, davalı … vekili AV. … , fer’i müdahil … bankası vekili AV. … (e-duruşma) yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı
15/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır