Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/484 E. 2023/690 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/484 Esas
KARAR NO:2023/690

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/09/2017
KARAR TARİHİ:17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili banka tarafından … … İşl. A.Ş. lehine, … ve …’nın müteselsil kefaletiyle Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden ticari krediler kullandırıldığını,kredilerin ödenmemesi nedeniyle kredi hesaplarının kat edildiğini,ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine icra takibine geçildiğini, borçlularca borca itiraz edilmiş olması nedeniyle itirazın iptali davası açma zorunluluğu doğduğunu,
takibin yetkili İcra Müdürlüğünde başlatıldığını, talep edilen faizin sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu,davalıların müteselsil kefil sıfatıyla borcun tamamından sorumlu olduklarını, tek taraflı yapılan bildirim ile kefaletten dönülemeyeceğini, kefillerin müteselsil kefaletlerinin devam ettiğini, borç tasfiye sözleşmesi imzalanmış olmasının borcun yenilenmesi yada borçların sona erdiği anlamına gelmediğini, dava dışı asıl borçlu … … İşl. A.Ş. tarafından iflas erteleme davası açılıp, tedbir kararı alınmış olmakla dava dışı şirket hakkında takip başlatılmadığım,T.B.K ‘nun gerçek kişi kefaletinde eş rızası alınmasına ilişkin 584. m. sindeki hüküm bilahare değiştirilerek eş rızası alınması zorunluluğunun bazı hallerde aranmayacağı hükmünün getirildiğini, sözleşme gereği müşteri ve kefiller ile banka arasında çıkacak her türlü anlaşmazlıkta banka kayıtlarının HMK 193. m. si gereği geçerli ve bağlayıcı ve kesin delil olacağının kabul edildiğini,bu nedenlerle itirazın iptaline , takibin devamına ve davalıların %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu icra takibine karşı borca itirazla birlikte yetki itirazında bulunulduğunu, alacaklı banka ile borçlu … … İşl. A.Ş. arasında imzalanmış olan 18.01.2017 tarihli borç yenileme sözleşmesinde her ne kadar İstanbul Mahkemeleri ve İcra daire yetkili kılınmış ise de sözkonusu sözleşmenin müvekkilerince imzalanmadığını, kaldı ki sözleşmelerin tacir olmayan müvekkillerince imzalanmış olsaydı bile yetki yönünden hukuki sonuç doğurmayacağını,bu nedenle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin adreslerinin İstanbul Anadolu yakasında bulunduğunu,genel yetki kuralları gereği İstanbul Anadolu icra daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu,müvekkilerinin nakdi ve gayrinakdi kredilere kefaletlerinin bulunmadığını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren borçlar kanunun 599. maddesi hükmüne göre kefillere kefaletten dönme hakkı tanındığını, bu bağlamda davacı bankaya keşide edilen ihtarname ile kefaletten dönme keyfiyetinin iletildiğini, davacı bankaca keşide edilen ihtarnameye itiraz edildiğini, bu nedenle ihtarnamenin kesinleşmediğini, diğer yandan kefaletlerin şekil şartlarına ve eş muvafakatine uygun olmadığını,müvekkillerinin 14.07.2015 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiğini, bundan sonra eş muvafakati olmadan kredi sözleşmesinin 18.01.2017 tarihinde yenilendiğini, borçtan müvekkillerinin sorumlu olmadığını,bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından borçlular … Ve … aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı toplam 159.813,58 TL alacağın tahsili için 23.08.2017 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlular tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 10/03/2020 tarih ve … sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen bu kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul BAM’a gönderildiği,
İstanbul BAM 13. HD nin 30/06/2022 tarih 2020/1021 Esas 2022/1082 Karar sayılı ilamı ile; “…Mahkeme gerekçeli kararında, davalılar tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesinin X-2. maddesinde ihtilaf halinde Banka defter ve kayıtlarının kesin delil olacağının kabul edildiği anlaşılmakla,… davalılar vekilinin dava dışı asıl borçlu şirketin defterlerinin incelenmesi talebinin reddine karar verildiği belirtilmiştir.
Asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında imzalanan ve davalıların imzalarının bulunmadığı 18.01.2017 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin 6.6 maddesinde; “İşbu borç tasfiye sözleşmesinden doğacak her türlü ihtilaflarda …’nin her türlü defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının, mikrofilm veya mikro fişlerinin vb geçerli, kesin ve münhasır delil teşkil edeceğini ve bu hükmün HMK madde 193 maddesi uyarınca bir delil sözleşmesi niteliğinde olacağını ve bunlara İlişkin her türlü itiraz ve def’i haklarından gayri kabili rücu olarak vazgeçtiklerini kabul beyan ve taahhüt ederler.” hükmü bulunmakta ise de;
Davalıların kefil olarak imzalarının yer aldığı 12.12.2013 – 02.05.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri’nin X-2 maddesinde” Müşteri ve kefilleri ile banka arasında çıkacak her türlü anlaşmazlıkta Taraflar’ın defter ve kayıtları ve mikrofilm ve mikro fişlerden alınan kopyalar, elektronik ya da manyetik ortamlardan çıkarılan bilgileri içeren belgeler ile CD-ROM kamera kayıtları, telefon, ses kayıtları, bilgisayar ve benzeri kayıtlar ile ATM kayıtları müstenitli olsun ya da olmasın Hukuk Muhakemeleri Kanunu 193. maddesi uyarınca geçerli bağlayıcı ve kesin delil olacaktır. ” düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde borcun kaynağının takibe esas alınan 22.07.2016 tarihli hesap kat ihtarnamesi olduğunu beyan etmiştir. İşbu davadan önce dava konusu alacakla ilgili …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınarak …. icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 23/08/2017 tarihinde işbu davaya dayanak icra takibi başlatılmış, dava ise 21/09/2017 tarihinde açılmıştır. Asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında imzalanan borç tasfiye sözleşmesi ise 18.01.2017 tarihlidir.
Davalı tarafça davaya cevap dilekçesinde, banka ve borçlu şirket ticari kayıtlarına delil olarak dayanılmıştır. Davalılar vekilince 30/10/2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı ibraz edilen itiraz dilekçesinde, bilirkişi raporlarının sadece banka kayıtları esas alınarak düzenlendiğini, bu kayıtların, borcu yapılandırılan ve bu süreç içinde ödeme yaptığı tespit edilen dava dışı kredi borçlusu şirketin ticari defter ve kayıtları ile banka kayıtları ile çelişkili olduğunu, bu hususun delil listelerinde belirtilen kredi borçlusu şirketin HMK 195. M. uyarınca defter ve kayıtlarının incelenmesi ile açıklığa kavuşabileceğini belirterek, borçlu şirketin ticari defter ve kayıtlarının celp edilerek bilirkişi raporu alınması talep edilmiş, davalılar vekili bu talebini yargılama sırasında ibraz ettiği bir kısım dilekçeleri ve duruşmalarda tekrar etmiştir.
Bu durumda, davacı banka ile davalıların imzalarının yer aldığı 12.12.2013, 02.05.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri’nin X-2 madde hükmü ve davalılar vekilince borcu yapılandırılan borçlu şirketin bu süreç içinde ödeme yaptığı iddiası dikkate alınarak, dava dışı asıl borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenerek taraf iddia ve savunmaları, dosyada mevcut delil durumuna göre varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine…” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce BAM kaldırma ilamında belirtildiği şekilde, toplanan tüm deliller, dosya kapsamı , iddia ve savunmalar doğrultusunda-İddia, savunma, sunulan deliller ve belgeler ile takip dosyası, tarafların ticari defterleri ve dayanak belgeleri ile Dava dışı üçüncü kişi … İşl. A.Ş’ nin ticari defterleri ile dayanak belgeleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davacı, davalı ve dava dışı şirketin arasında borç alacak ilişkisi bulunup bulunmadığı ve borç alacak ilişkisi var ise miktarı yönünden rapor tanzimi için dosyadaki raporlar arasındaki çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınmasına karar verildiği , ancak dava dışı 3. Kişi … ….. A.Ş. Adına çıkartılan tebligatın iade gelmesi nedeniyle ikmal edilemediği, ilgili şirket hakkında …. İcra Dairesinde iflas dosyasının açıldığına dair uyapta uyarı verildiği, bunun üzerine mahkememizce ilgili icra dairesine müzekkere yazıldığı, iflas idaresinin oluşturulmadığı, ilgili şirketin ticari defterlerinin icra dairesinde bulunmadığı, müflis şirket yetkilisinin bilgilerinin mahkememize gönderildiği , Müflis Şirket Yetkilisi: … ya ticari defter kayıt ve belgelerini tebligatın yapıldığı tarihten itibaren 2 hafta içerisinde mahkememizde hazır etmesi hususunda ihtarlı tebligat çıkarılmasına ve çıkarılacak tebligata HMK 221.md uyarınca “Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır.” ihtarının eklenmesine, şeklinde ara karar kurulduğu , dava dışı Müflis şirket yetkilisine çıkarılan tebligatın bila iade döndüğü, mahkememizce 23.05.2023 tarihli ara karar ile İstinaf ilamı da gözetilerek dosyaya ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin ara karara ilişkin beyan dilekçesi sunduğu, davalı vekilinin herhangi bir beyan ve talep de bulunmadığı , 17/10/2023 tarihli celsede davalı vekili ; “Yaptığımız araştırmalarda 3. Kişinin defter ve evraklarının nerede olduğu bilgisine ulaşamadık, bu nedenle beyanda bulunamadık, öncelikle eksiklikler giderilsin, aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilsin dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu ,
İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat Yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”.Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur . Her ne kadar istinaf mahkemesi ;”Bu durumda, davacı banka ile davalıların imzalarının yer aldığı 12.12.2013, 02.05.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri’nin X-2 madde hükmü ve davalılar vekilince borcu yapılandırılan borçlu şirketin bu süreç içinde ödeme yaptığı iddiası dikkate alınarak, dava dışı asıl borçlu şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenerek taraf iddia ve savunmaları, dosyada mevcut delil durumuna göre varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.” şeklinde mahkememizce kurulan kaldırılmış ise de ;
Davalı şirket her ne kadar dava dışı 3. Kişinin ticari defter kayıtlarına dayanmış ise de; dava dışı asıl borçlu şirkete ait defterlerin mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen temin edilemediği , şirket yetkilisine çıkarılan tebligatların bila iade döndüğü ,davalının beyanları da dikkate alındığında bu delil ve belgeleri dosyaya sunmakta davalıların sorumluluğunda olduğu , ancak sunulmadığı , dava dışı şirkete ait kayıtların nerede tutulduğuna dair bir adres de bildirilmediği anlaşılmakla bu kapsamda iddia edilen hususların davalı tarafça ispatlanamadığı , dosya kapsamında toplanan mevcut deliller kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda ;
Taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerinin imza tarihleri 02.05.2013 ve 12.12.2013 olup, davalılar vekilince sunulan cevap dilekçesinde müvekkillerinin 14.07.2015 tarihli Genel Kurulda yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği, bilahare hissedarlık ilişkisinin de bittiği bildirilmiştir. O halde davalılar … İle … Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı 02.05.2013 ve 12.12.2013 tarihlerinde yönelim kurulu üyesi olduğu kabul ve ikrar edilmiş olmakla şirket ortağı ve yöneticisi konumunda bulunan davalılar yönünden TBK’nın 584(3) maddesi gereğince eş rızası alınmasına gerek bulunmamaktadır.
Dosya içerisinde bulunan 18.01.2017 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin incelenmesi neticesinde davalılar tarafından imzalanmadığı tespit edilmekle birlikte sözleşmenin 6.2. Temerrüt halinin hukuki sonuçları başlıklı maddesinin “Sözleşme süresince ve kapsamında öngörülen yükümlülüğünden herhangi birini yerine getirmemesi hallerinde , herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın düzenlenmiş Genel Kredi Sözleşmesi hükümleri uygulanarak borçlar tüm faizleriyle muaccel hale gelecek ve işbu protokol feshedilerek alacaklı banka yasal yollara müracaat edecektir….”
6.5: Borç tasfiye sözleşmesinin yorumu ve borç tasfiye sözleşmesinde hüküm bulunmayan haller başlıklı maddesinin “İşbu borç tasfiye sözleşmesi, Garanti ile borçlular arasında daha önce düzenlenen kredi közleşmelerinin eki niteliğinde olup hiçbir şekilde borcun yenilenmesi olarak kabul edilmeyecek ve yorumlanmayacaktır.Bu borç tasfiye sözleşmesinde hüküm bulunmayan hallerde, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinin ve taahhütnamelerinin hükümleri geçerli olacaktır. ” şeklinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından dosyada ki delillerin incelenmesi neticesinde dava dışı kredi borçlusu şirket tarafından borç tasfiye sözleşmesine uygun ödemelerin yapılmamış olması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği tespit edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 11.10.2012 tarih, 2012/9018 Es. ve 2012/14916 K. sayılı ilamında ” …Kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 12.03.2012 tarih, 2011/12765 Es. ve 2012/3919 K. sayılı ilamında “…….Asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılma kefilin sorumluluğunu sona erdiren bir neden değildir……” olduğu belirtilmiştir.
TBK’nın 599. Maddesi “Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.
Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Toplanan tüm delillere ve dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalılar aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı toplam 159.813,58 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı ancak davalılar tarafından borca itiraz edildiği, dosya kapsamında toplanan delillerin değerlendirilmesi neticesinde yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket tarafından imzalanan ve davalılar tarafından imzalanmayan 18.01.2017 tarihli borç tasfiye sözleşmesinde, borç tasfiye sözleşmesinin hiçbir zaman borcun yenilenmesi olarak kabul edilmeyeceğinin hüküm altına alındığı, borç tasfiye sözleşmesinin feshedilmiş olmasıyla davalılarında müteselsil kefil olarak imzalamış oldukları genel kredi sözleşme hükümlerinin geçerli olacağı, davalıların genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak imzalarının bulunması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığa genel kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği ve dolayısıyla müteselsil kefil olarak borçtan sorumluluklarının devam edeceği, kefaletin müteselsil kefalet olduğu, kefalet tutarı kadar sorumlu oldukları müteselsil kefaletin kefalet tarihinden önce doğmuş kredilerde dahil olmak üzere ileride doğması muhtemel borçlan da kapsayacağının davalılar tarafından kabul beyan ve taahhüt edildiği, kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden yukarıda belirtilen yargıtay kararlarında da değinildiği üzere asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılma kefilin sorumluluğunu sona erdirmeyeceğinden ve davalıların söz konusu kefaletten dönmeye ilişkin ihtarnamesinin 30.03.2016 tarihinde davacı bankaya tebliğ edildiği, ihtarnamenin davacı bankaya tebliğ edildiği tarihte sözleşmeden doğan kredi borcunun devam ettiği/doğmuş olduğu, geri ödeme planların da davalıların imzalarının mevcut olduğu dikkate alındığında TBK’nın 599. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, zira TBK’nın 599. maddesinin gelecekte doğacak bir borca kefaleten dönme ile ilgili hüküm içeren bir madde olduğu, 30.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda 23.08.2017 takip tarihi itibariyle … nolu taksitli ticari kredi hesapları ile tazmin edilen teminat mektubundan kaynaklanan alacak miktarı tutarının her iki davalı yönünden toplam 144.529,64.-TL, ticari kredili mevduat (tek hesap) hesabından kaynaklanan alacak miktarının müteselsil kefil … yününden 11.651,20.-TL, müteselsil kefil … yönünden 11.648,74-TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalılardan …’ın …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 156.180,84 -TL üzerinden iptaline, davalılardan … …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 156.178,38 -TL üzerinden iptaline, her iki davalı yönünden takibin 126.760,11 TL’lik asıl alacağa (… nolu ticari kredilerden kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren % 48 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, davalılardan … yönünden 10.761,06 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, davalılardan … yönünden 10.758,79 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle, devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likid olması nedeniyle davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetlerine, koşulları oluşmadığından davacının davalılar aleyhine disiplin para cezası hükmedilmesi talebinin reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)a)Davalılardan …’ın …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 156.180,84 -TL üzerinden İPTALİNE,
b)Davalılardan … …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 156.178,38 -TL üzerinden İPTALİNE,
-Her iki davalı yönünden takibin 126.760,11 TL’lik asıl alacağa (… nolu ticari kredilerden kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren % 48 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle,
-Davalılardan … yönünden 10.761,06 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle,
-Davalılardan … yönünden 10.758,79 TL asıl alacağa (… nolu tek hesaptan kaynaklanan) tahsilde tekerrür etmemek kayıt ve şartıyla takip tarihinden itibaren %24,24 temerrüt faizi ve faizin % 5’i oranında B.S.M.V. uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-)Alacağın %20’si oranındaki 31.236,16 TL icra inkar tazminatının davalılardan …’nın sorumluluğu 31.235,67 TL ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Davacının disiplin para cezası talebinin reddine,
4-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 10.668,71-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 1.930,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.738,56-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 1.930,15-TL peşin harç , 4,60-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.966,15-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti ve müzekkere /davetiye gideri olmak üzere toplam 1.042,50-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.018,80-TL’sini davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalılar tarafından yapılan 13,00 TL davetiye giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 0,29-TL ‘sini davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, bakiyesinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 24.998,93 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-)Davalılar duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden red kabul oranına göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 3.632,74-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
10-)Davacının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya / vekiline iadesine,
11-)Davalıların gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davalılara / vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır