Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/457 E. 2022/683 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/457 Esas
KARAR NO :2022/683

DAVA:Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:05/07/2022
KARAR TARİHİ:06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Abisinin 07/02/2022 tarihinde trafik kazası sebebiyle vefat ettiğini davalı … … sayılı dosyası bulunduğunu, davalı şirketin 30/05/2022 tarihli rapora göre eş …’e 217.000,00-TL bakmakla yükümlü olduğu annesi …’ e 35.835,83-TL ödenmesi gerekirken eksik ödeme yapıldığını, bize rapor sunmadan arabuluculu fiyat teklif edilmeden rapordaki rakkamdan bile eksik ödeme yaptıklarını, abisinin oğlu …’in davalı Türkiye Sigortanın arabuluculukta ilk teklifin 185.000,00-TL olduğunu, annesinin o rakamı kabul ettiğini kendisine söylediğini, …’ye dalgınlıkla 185.000,00-TL yazmadan kabul ettiklerini hukuki haklarını kullanmayacaklarına dair mail attıklarını, o maile istinaden rapordaki rakamdan bile aşağısını eş … 14/06/2022 annesine 9 gün sonra 23/06/2022 tarihinde ödediklerini, raporda eşe 16 sene ömür biçildiğini 217.000,00-TL, annesine 6 sene ömür biçildiğini 35.835,00-TL ödeme çıktığını, bu hesaba göre annesine 81.375,00-TL ödenmesi gerektiğini, mahkememizce eksik yapılan poliçe ödemesinin miktarının tespitini, bütün yargılama gidrelerinin tavalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 07/02/2022 tarihli kazaya karışan Mütevefa …’in geride kalan dava dışı mirasçılarının annesi ve eşi olduğunu, müteveffanın kardeşi olan davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacının (yapıldı ise) arabuluculuk tutanağının aslını veya onaylı suretini mahkemeye ibraz etmesi gerektiğini, müvekkil Şirketin Sorumluluğunun Sigortalısının Kusuru Ve Poliçe Limiti İle Sınırlı olduğunu, davacının dava dışı annesi … adına 18/06/2022 tarihi ibranameyi imzalamış olduğunu, müvekkilin bu konuya ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığını, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın adli tıp trafik ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, davacının kusurunun tespiti halinde, yerleşik yargıtay içtihatları doğrultusunda %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının, müteveffanın ölümü ile desteğinden yoksun kaldığının kanıtlaması gerektiğini, akabinde ‘TRH2010’ adı verilen ulusal mortalite tablosu kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini, davacının oran orantı yöntemi ile yaptığı hesaplamalara dayalı olarak açılan haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dava, trafik kazası neticesinde uğranılan zarar nedeniyle eksik ödeme yapıldığından bahisle, eksik ödemenin sigorta şirketinden tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
HMK’nın 114. maddesinde, sınırlı olmaksızın sayılmış olan dava şartları öğretide üç ana başlık altında incelenmektedir;
1- Mahkemeye ilişkin dava şartları (mahkemenin görevli olması, yargı yolunun caiz olması vb.)
2-Tarafa ilişkin dava şartları (tarafların taraf ve dava ehliyetinin, dava takip yetkisinin bulunması)
3-Davanın konusuna ilişkin dava şartları (davayı açmakta hukuki yararın bulunması, tasarrufun iptali davasında aciz belgesinin alınmış olması, davanın derdest olmaması vb).
Dava şartlarının hangi sırayla inceleneceğine dair kanunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte bu konuda, usul ekonomisi gibi, yargılama hukukuna hakim olan ilkeler yanında, dava şartının niteliğinin de dikkate alınması gerektiği açıktır. Nitekim HMK m.115 f.1’in gerekçesinde, “…Genel dava şartlarının inceleme sırasının ne olacağı hususu ise pozitif bir düzenlemeye elverişli bir nitelik taşımaması sebebiyle, tümüyle doktrin ve yargı uygulamasına bırakılmıştır” denilmek suretiyle, bu konu öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır.
Belli bir dava şartının yokluğu halinde diğerlerinin incelenmesine gerek kalmayacak ise ilk önce o dava şartının incelenip karara bağlanması gerekir. Mahkemeye ilişkin dava şartları en önce, tarafa ilişkin dava şartları ikinci sırada, davanın konusuna ilişkin dava şartları ise en son incelenmelidir (Prof Dr. Baki KURU, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku: Ders Kitabı, Ağustos 2017, Ankara, s.144-145; Pekcanıtez Usul, C:II, s. 954).
Dava poliçe kapsamında eksik ödemenin tahsiline ilişkin olduğundan Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır. Arabuluculuk, 6325 sayılı Kanun ile hukukumuza giren Mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yollarından birisi olup 19.12.2018 tarihli 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı kanun MADDE 20- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere “3. Dava şartı olarak arabuluculuk – MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile 01.01.2019 tarihi itibariyle ”konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için” dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiş olup, eldeki davada da dava şartı olarak arabuluculuk geçerli olmaktadır. Dava dilekçesi ekinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna dair belge sunulmadığı gibi dava dilekçesi içeriğinde de bu hususa değinilmemiş ise de dava dilekçesi içeriğinden davacı …’in annesi adına eksik ödeme yapıldığından bahisle annesi için eksik poliçe ödemesini talep ettiği, yani davayı annesi adına açtığı anlaşılmıştır. Bu durumda yukarıda da değinildiği gibi davanın konusuna ilişkin olan arabuluculuk dava şartından önce tarafa ilişkin dava şartının incelenmesi gerektiğinden arabuluculuk son tutanağının sunulması hususunda davacı tarafa süre verilmemiştir.
Tarafa ilişkin dava şartının incelenmesine gelince; taraf ve dava ehliyeti, usul işlemi’ni yapabilme ehliyetini ifade eder. Davanın açılması bir usul işlemi olup, davayı açan kişinin taraf veya dava ehliyeti yoksa, usulüne uygun açılmış bir davanın varlığından da söz edilemeyecektir. Somut olayda davacı …, annesinin zararı nedeniyle annesine eksik ödeme yapıldığından bahisle annesi adına bu davayı açmış olup, davalıdan kendisi adına talep ettiği bir husus bulunmadığından davacının davada taraf ehliyeti bulunmadığı gibi avukat olduğuna dair herhangi bir vekaletname de sunulmadığından davayı takip etme ve annesi adına usul işlemi yapma ehliyeti de bulunmamaktadır. Netice olarak davacı …’in işbu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın HMK ‘nun 114/1-d ve 115/2 madde uyarınca aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-İş bu davada davalının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından HMK ‘nun 114/1-d ve 115/2 madde uyarınca aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 80,70-TL harç peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacı ve davalı vekilinin yokluğunda; gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır