Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/453 E. 2022/981 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/453 Esas
KARAR NO :2022/981

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:04/07/2022
KARAR TARİHİ:30/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlunun 03.01.2020 tarihli dilekçesi ile …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takibe itiraz ettiği, itirazın usul ve yasaya aykırı olup iptali gerektiği, davalı borçlunun müvekkili yanında burs ve diğer mali işlerden sorumlu olarak çalıştığı dönemde çeşitli dönemlerde ve çeşitli tutarlarda usulsüzlük yaparak zimmetine para geçirdiğini, bu durumun fark edilmesiyle hakkında gerekli şikayetler yapıldığını ve davalı borçlu hakkında …. Ağır ceza Mahkemesinde… esas numarasıyla dava ikame edildiğini ve adı geçenin mahkumiyetine karar verildiğini, …. Ağır ceza Mahkemesinde… esas numaralı dosyasında detaylı inceleme, araştırma ve tespitler yapılarak bilirkişi raporu düzenlendiğini, müvekkilinin alacağı tutarın tespit edildiğini, Davalı/ Borçlunun itirazı üzerine duran icra takibinin devamı için huzurdaki davayı açtıklarını, Takip konusu alacağın 131.039,88 TL olduğunu, davalının müvekkillerini dolandırdığı hususu, …. Ağır Ceza Mahkemesinin… esas sayılı dosyasında verilen kararla kesinleştiğinden, borçlunun haksız eylemleri nedeniyle müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması adına davalı/ borçlunun borcunu ödememek için mal kaçırmasını önlemek amacıyla; davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile adına kayıtlı banka hesapları üzerindeki 3. kişilerdeki hak ve alacakları için ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın müvekkiline …. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibi ile 31.12.2021 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrini gönderdiği, bu ödeme emrindeki borca yasal süresinde itiraz edildiği, ancak alacaklı olduğunu iddia eden davacının itirazın iptali ile ilgili işbu davayı açtığı, oysaki davacı vekilinin dava dilekçesindeki davanın nedenleri ile ilgili yazmış olduğu sebeplerin yalan ve saldırı mahiyetinde olduğu, şöyle ki; …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara çıkmış olan… Esas No.lu davaya neden olan müştekilerin ne suç duyuru dilekçelerinde ne de mahkeme kararında herhangi bir şekilde davacı tarafın uğradığı zararın rakamsal olarak belirlenmediği, nedeninin böyle bir zararın varlığının olmayışından kaynaklandığı, ayrıca müvekkilinin davacı vekilinin adeta saldırı mahiyetinde dava dilekçesinde belirttiği gibi ne zimmetine para geçirmediği, müvekkiline verilen ceza TCK. Mad. 155/2 (hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma) göre olup, o da TCK Mad. Si/i göre ertelendiği, davacı vekilinin ağır ithamları ve yakıştırmaları nedeniyle kendisi hakkında asılsız isnattan ötürü suç duyurusunda bulunma hakkımızı saklı tuttukları, adeta hasım konumunu benimsemiş olan davacı vekili hiçbir hukuki değeri taşımayan, hukuka ve insan haklarına aykırı geniş bir kapsamlı taleple müvekkilinin menkul, gayri menkul malları, banka hesapları ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları için ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği, davacı vekili her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ise de HMK’nun 389. maddesinin amir hükmü gereğince sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, müvekkilin adına kayıtlı mal ve varlığı uyuşmazlık konusu olmadığından davacının talepleri alacak istemine ilişkin olduğundan bu talebin itibar görmediği, müvekkiline gönderilen takipte faiz hesabı yapılırken sözde borcun kaynağının tarihi 01/08/2011 olarak net olarak belirlendiği ve hesaplamanın o tarih üzerinden yapıldığı, oysaki takip tarihinin 20.12.2021 olduğu, dolayısıyla böyle bir borcun varlığı söz konusu olsa bile TBK Mad. 146’ya göre on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ayrıca ne alacaklı olduğunu iddia eden davacının şikayet dilekçesinde ne de İst. 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki… esas sayılı dosyada belirlenmiş bir zarar söz konusu olmadığı gibi bilirkişilerce de belirlenmiş bir miktarın da söz konusu olmadığı, yine arabulucunun yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 8 müştekinin uzlaşmayı kabul ettiği, 1 müştekiye ulaşılamadığı, 1 müştekinin ise 84.000 TL derneğe bağış yapıldığı takdirde uzlaşacağını beyan ettiği, Bu talep edilen 84.000 TL’nin ve takip konusu asıl alacak olarak belirlenen 54.000 TL’nin nasıl hesaplandığını anlamadıkları, bu nedenlerle öncelikle tasdikli vekaletnamemin kabulüne, haksız ve hukuka aykırı davanın REDDİNE, davacının %20’den az olmamak üzere icra inka tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Haksız fiilden (dolandırıcılık iddiasıyla zimmetine para geçirilmesinden) kaynaklanan alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davacı taraf iddiasında davalının davacı yanında mali işlerden sorumlu olarak çalıştığı dönemde usulsüzlük yaparak zimmetine para geçirdiği iddiasıyla davalının haksız fiili kapsamında davalıdan olan alacağına ilişkin davalı aleyhine takip başlattığını belirtmiş olup, davada uyuşmazlık konusunun haksız fiilden kaynaklanan alacağa ilişkin yapılan takibe itirazın iptali olduğu ve 6102 sayılı TTK uyarınca mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmıştır. Davanın nispi ticari dava olup olmadığının değerlendirilebilmesi için 14/12/2022 tarihli celse ara kararları doğrultusunda davalı gerek kişinin tacir olup olmadığının belirlenmesi için müzekkere yazılarak tacir araştırması yapılmış olup; Gelir İdaresi Başkanlığından gelen yazı cevabına göre davalının kira geliri yönünden mükellefiyetinin bulunduğu bildirilmiş, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabında da davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunamadığı bildirilmiştir. Bu durumda davalının tacir olmadığı ve ticari işletme kaydı bulunmadığından, uyuşmazlık tarafların her ikisinin de ticari işletmesinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından nispi ticari davalardan olmadığı ve uyuşmazlığın çözümünde genel Mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmıştır. HMK 114/c maddesinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup; mahkememizin görevli olmaması ve görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olması nedeniyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı vekili ve davalı vekiline gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır