Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/449 E. 2023/263 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/449 Esas
KARAR NO:2023/263

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/03/2020
KARAR TARİHİ:29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının …. İcra Dairesindeki … E. Sayılı dosyası ile aleyhine yürüttülen 11.277,54 TL tutarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen alacağa itiraz ettiklerini, borcun itirazı haksız olduğunu, borçlunun itirazında kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirketin ile borçlu taraf arasında 2020/… Arabuluculuk numaralı dosya ile 02.03.2020 tarihinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığını, arabuluculuk görüşmelerinde taraflar arasında gerekli muvafakat sağlanamaması sebebiyle takibe konu olan alacağın tahsili amacıyla işbu davanın ikame edilmesi zorunluluğu hâsıl olduğunu, borçlunun bu itirazının iptali gerektiğini, müvekkil şirket ile davalı arasında kargo sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme unsurları gereği taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunduğunu, gönderenin ise taşıma ücretini vermeyi borçlandığını, bu sözleşme içerisinde mesafelere ulaştırma saatlerinin, davalı ve müvekkil şirketin yükümlülükleri, ücret tarifesi ve ödeme şeklinin, uyuşmazlık durumunda yetkili mahkemeleri hususları belirtildiğini, müvekkil Şirketin, davalı ile aralarındaki kargo sözleşmesindeki taşıma taahhüdünü özen ve ivedilikle yerine getirdiğini yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturaların kesildiğini, buna karşılık davalının, müvekkil şirket tarafından 2018 tarihinde gerçekleştirilmiş olan taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücretin ödemediğini, bu fatura değerlerinin toplamının 11.277,54 TL olarak çıktığını, müvekkil şirket taraflar arasında imzalanan Kargo Sözleşmesi gereğince ifa yükümlülüğünde olduğu kendisine verilen kargoları tam ve özenle taşıma olan tüm edimleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalı tarafın tek yükümlülüğü olan para verme edimini gereği gibi ifa etmediğini, toplam 11.277,54 TL olan fatura dilekçemiz ekinde sunulduğunu, davaya ve ilgili icra takibine konusu faturaların çoğu e arşiv fatura olarak düzenlendiğinden e-Arşiv fatura uygulaması kapsamında oluşturulan faturalar elektronik mali mühür ve zaman damgası ile imzalanarak elektronik ortamda arşive alındığını, bu sebeple Mahkemenize sunulan faturalar asıl niteliğinde olduğunu, E-Arşiv fatura kapsamında elektronik belge biçiminde oluşturulan faturaların davalı tarafa hem elektronik ortamda hem de fiziken teslim edildiğini, yer alan faturaların üzerinde de not olarak yazdığı üzere e- Arşiv izni kapsamında elektronik ortamda iletildiğini, söz konusu e – arşiv faturaların ulaştırılması sorumluluğu Türkkep üzerinde olduğunu, davaya konu faturaların davalı yana iletilip iletilmediği hususunda Türkkep’e müzekkere yazılmasını, müvekkil şirket tarafından bahse konu alacağın tahsili amacıyla Davalı – Borçlu taraf ile defalarca iletişime geçildiğini bu borcu ödemekten kaçındıklarını, müvekkil şirket tarafından …. İcra dairesindeki … E. Numaralı dosyasıyla icra takibi başlatılmış olup borçlu tarafından bu takibe kötü niyetli olarak itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğunu, bu doğrultuda, Davalı – Borçlu tarafından haksız ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla takibe yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin faturaya ilişkin edim borcunu yerine getirmesine rağmen Davalı – Borçlu tarafından bedel ödeme borcu tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmediğini, Haklı davamızın kabulüne, borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, kötü niyetli olarak takibe itiraz eden borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava bakımından İstanbul Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, Manisa Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, icra dosyasına da itiraz eden müvekkilinin, ikametgahının Manisa olduğunu takibin Manisa’da açılması gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunulduğunu, yetki itirazını nazara almaksızın iş bu davanın açıldığını, arabuluculuk görüşmelerinin geçersiz olduğunu, Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir arabulucuk görüşmesi olmadığını, esasa ilişkin olarak Müvekkilinin davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığını, davacının, müvekkili ile kargo sözleşmesi imzaladığını iddia ettiğini ancak dava dilekçesi ekinde sunulmuş bir kargo sözleşmesi bulunmadığını, davacının iddiasının maddi dayanaktan yoksun olduğunu, kargo sözleşmesi bulunmadığı gibi, kargo sözleşmesine dayalı olarak taşıma hizmeti de alınmadığını, Taşımadan dolayı kendisine kesilmiş ve tebliğ edilmiş fatura bulunmadığını, icra dosyasındaki takip talebi ekinde ve icra dosyası içinde fatura bulunmadığını, takip dayanağının faturalar olduğunda dair icra dosyasında herhangi bir ibare bulunmadığını, Dava bakımından mahkememizin yetkisiz olduğu nazara alınarak yetkisizlik kararı verilmesini, Yapılan arabuluculuk işlemlerinin usule uygun olmaması nedeniyle, arabulucuğun hukuki sonuçlarının dava bakımından uygulanmamasını, Maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini ve Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasını, kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, faturadan kaynaklı alacağa ilişkin ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Mahkememizin 24/02/2021 tarih 2020/213 Esas 2021/152 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, verilen bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul BAM’a gönderildiği,
İstanbul BAM 14. HD nin tarih 2022/718 – 2022/650 EK sayılı ilamı ile; “… Taşıma işi TTK’da düzenlenmiş olup TTK’nın 4/1.a maddesi uyarıca mutlak ticari davadır. TTK’nın 5/1.maddesi uyarınca, kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça ticari davalara bakma görevi asliye ticaret mahkemelerine aittir. Somut olayda, itilafın özü kargo taşımacılığına dayanmakta olup davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu açıktır. Davalı vekili açıkça taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını öne sürmekte ve davacı tarafından dava dilekçesine konu edilen kargo sözleşmesini inkâr etmektedir. İlk derece mahkemesince, somut olayda akdi ilişkinin çekişmeli olduğu gerekçesine dayalı olarak 6098 sayılı TTK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddelerinin somut olayda uygulanamayacağı değerlendirilmiştir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz, HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmeli ve bu bağlamda davacı yanın bu konuda açıklama ve ispat hakkı bulunduğu gözetilmelidir. Bu durum HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir. Somut olayda, davacı vekili, akdi ilişkinin kanıtı olarak ticari defter ve kayıtlara dayandığı anlaşılmaktadır. O halde, ilk derece mahkemesince, davalının icra dairesinin yetkisine itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, sunmuş oldukları bu deliller incelenip, davalının da tacir olup olmadığının ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı araştırılarak, eğer davalı ticari defter tutmakla yükümlü ise her iki tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının saptanması halinde TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (Bkz. Yargıtay 19. HD, 04.11.2015 tarih, 2015/2795 Esas; 2015/14017 Karar sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına…” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Mahkememizce 2020/213 esas sayılı dosyada, icra dairesinin yetkisiz olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, İstanbul BAM 14. HD nin tarih 2022/718 esas 2022/650 karar sayılı ilamında tacir araştırmasının yapılması, davalının ticari defterlerinin bulunup bulunmadığının araştırılması ve akdi ilişkinin varlığı ile ilgili gerekirse inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkememizin 2020/213 esas 2021/152 karar sayılı kararını kaldırılmasına karar vermiştir. BAM kaldırma ilamı üzerine Mahkememizce yapılan araştırmada davalının tacir kaydı mükellefiyet kaydı olmadığı belirlenmiş, ayrıca davalı vekili ve davalının ticari defterleri olmadığını bildirmiş, davalının SGK kayıtları getirtilmiş, davalının davacı şirketin çalışanı olduğu belirlenmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde; davanın kargo taşıma sözleşmesi nedeniyle taşıma ücreti için düzenlenen ve ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak için yürütülen takibe itirazın iptali davası olarak açılmış, gelen müzekkere cevapları ve davalının itirazları üzerine davacı vekili sunduğu beyan dilekçesinde dava dayanağının sehven fatura alacağı olarak gösterildiğini ve davalıdan alacağın kasa açığından kaynaklandığını söyleyerek dosyanın görevli iş Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise iddianın genişletilmesine muvafakat etmediklerine dair dilekçe sunmuştur.
Basit yargılama usulüne tabi davalarda iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı dava dilekçesinin verilmesi ile başladığından ve davacının vekilinin iddiasının değiştirilmesi dilekçesine karşı davalı vekili de açıkça muvafakat etmediğini bildirdiğinden davacının görevsizlik kararı verilmesi talebi yerinde görülmemiştir. Zira dava dilekçesi kapsamındaki uyuşmazlıkta (taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak) Mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça davaya konu takip dosyasında borcun sebebi olarak 11.277,54-TL tutarlı asıl alacak olarak gösterilmiş ancak takip dosyası içeriğinde takip talebine dayanak belgelerin ek olarak sunulmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça dava dilekçesinde ise taraflar arasında kargo sözleşmesi imzalandığı ve 2018 yılında gerçekleştirilen taşıma hizmeti karşılığının davalı tarafça ödenmediğinden bahisle bu taşıma sözleşmesi kapsamında düzenlenen ve ödenmeyen fatura bedelinin tahsili için takip başlatıldığını belirterek davalının takibe itirazının iptali için eldeki davayı açtığını belirtmiştir.
Dava dilekçesi kapsamında uyuşmazlığı taşıma sözleşmesi olarak değerlendirdiğimizde davacının iddiasını değiştirdiği beyan dilekçesi ve davalının davacı şirket çalışanı olduğuna dair toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında taşıma ilişkisi ve bundan kaynaklı fatura alacağı olmadığı hususu davacı tarafça ikrar edilmiş olup, takip dosyasında da takip dayanağı belgeler bulunmadığından mevcut deliller kapsamında davacının davalıdan dava dilekçesindeki iddia kapsamında akdi ilişkileri bulunmadığı gibi takibe konu alacağının da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda taraflar arasında dava ve takip dosyası kapsamında iddia edildiği gibi bir taşıma sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan bir fatura bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 133,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 46,85-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/ vekiline iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır