Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/430 E. 2022/951 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/430 Esas
KARAR NO:2022/951

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ:09/04/2013
KARAR TARİHİ:28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın kredi borçlusu dava dışı … Tekstil San.Tic. A.Ş.’nin kullandığı kredilerin müşterek borçlu müteselsil kefili olan davalı … hakkında …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından alacaklı olduğunu, adı geçen davalının maliki olduğu İstanbul, …, … ada Mah. 17 pafta, 66 ada, 3 parsel, 4 nolu bölüm olarak kayıtlı taşınmazın 05.04.2007 tarihinde 103.000.TL bedelle davalılardan …’a , bu davalının da 24.10.2007 tarihinde 105.000.TL bedelle diğer davalı …’a temlik ettiğini, davalılar arasındaki tasarruf işleminin İİK.278/1. Maddesi gereğince iptali gerektiğini, müvekkilinin davalı borçludan alacaklı olduğunu, alacağının tahsil imkanının bulunmadığını, davalı borçlunun taşınmazını düşük bedelle alacaklısını ızrar ve mal kaçırma gayesi ile yakınlarına devrettiğini, tasarrufun İİK.nun 278/III-1 maddesi gereğince de iptali tabi olduğunu, söz konusu devirlerin tümü ile muvazaalı olup, iki devir arasında 6 aylık bir süre bulunduğunu, işlemin İİK.nun 278/II-2 maddesi gereğince bağışlama hükmünde olduğunu, her iki devirdeki satış bedellerinin taşınmazın rayiç değerinin çok altında kaldığını, ivazlar arasındaki fahiş fark nedeniyle mutlak şekilde iptale tabi olduğunu belirterek davalılar arasındaki satış tasarrufunun müvekkili banka yönünden iptaline ve cebri icra yoluyla hakkını alma yetkisinin tanınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen kredinin 29.06.2006 tarihinde kullanıldığını ve 29.12.2006 tarihinde kapatıldığını, daha sonraki borçlanmalar nedeniyle önceki tasarrufların iptali için aranan zaman aşımı sürelerinin dolduğunu, taşınmazın yaklaşık olarak gerçek değeri üzerinden satıldığını ve borçlu şirketin finansmanında kullanıldığını, olayın özelliği gereği dava hakkında İİK.nun 278/III-3 maddesinin uygulanamayacağını, müvekkili ile davalı …’ın tanışıyor olmalarının dava ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin davalı …’ı önceden tanımadığını, alım satım sırasında ödenen emlak vergisinin rayiç değer üzerinden yatırıldığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bu taşınmazı rayiç değeri üzerinden satın aldığını, bedelini davalı …’in T…. Bankası A.Ş. … … şubesi nezdinde bulunan hesabına 200.000.TL olarak ödediğini, iptali istenen satışın 5.4.2007 tarihinde gerçekleştiğini, dava konusu borca ilişkin hesap kat ihtarnamesinin 13.05.2008 tarihli olup, davacı alacağının iptali istenen satıştan sonra doğduğunu, davacı banka tarafından kullandırılan kredi 26.12.2003 tarihinden sonrasına ait olduğundan, kesin aciz belgesi sunulması gerektiğini, müvekkilinin bu taşınmazı aldıktan sonra çok önceden beri doktor muayenehanesi olarak kullandığı ve kirada oturduğu taşınmazın mal sahibi tarafından satılığa çıkarılması üzerine muayenehanesini satın alabilmesi için para ihtiyacı olduğundan dava konusu taşınmazı satışa çıkardığını, muayenehanenin bulunduğu daireyi 30.07.2007 tarihinde satın alarak borçlandığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazın satışından elde ettiği para ile borcunu ödediğini, bu nedenle muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; TMK 1023 maddesi uyarınca müvekkilinin tapu kütüğündeki tescile iyi niyetli dayanan 3. kişi olduğunu, müvekkili ile borçlu davalı arasında tanışıklık dahi bulunmadığını, borçlunun mal kaçırma niyetinden haberdar olmadığını, bu taşınmazı 164.000.USD bedele satın aldığını ve …’a bu tutarda 23.10.2007 keşide tarihli … Bankası Bahçeşehir Şubesinden tahsil edilen çeki verdiğini belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.
29/05/2008 tarihinde açılan dava, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş ve yapılan yargılama neticesinde 25/06/2009 tarihli 2009/400 karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD 22/02/2010 tarih 2010/27 esas 2010/1364 karar sayılı ilamında; “…Davalı borçlu … ile 3. kişi … arasında gerçekleşen satışta, davalı 3. kişinin borçluya yaptığı havaleler de dikkate alındığında İİK’nın 278/2 anlamında bedel farkının olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı 3. kişi … dava konusu taşınmazı 05/04/2007 tarihinde vekili olarak hareket eden … aracılığı ile satın almış ve 24/10/2007 tarihinde de aynı vekil vasıtasıyla diğer davalı …’ye satmıştır. Vekil olarak hareket eden … tarafından 24/10/2007 tarihli resmi senette adres olarak … 01 02 Blok D:4 … adresi bildirilmiştir. Bu adres davalı 3. kişi …’ın borçlu …’e 200.000 YTL gönderdiği hesaptaki adresi ile aynıdır. Davalı borçlunun verdiği 13/05/2008 tarihli vekaletnameden de anlaşılacağı üzere borçlunun ağabeyi ve vekili avukat …’dir. Borçlu vekili olarak adı geçen avukata çıkarılan tebligat 26/06/2009 tarihinde birlikte daimi çalışanı olarak …’e yapılmıştır. Aynı şekilde bu avukata tebliğe çıkarılan gerekçeli karar, 28/08/2009 tarihinde daimi çalıştığını beyan eden …’e tebliğ edilmiştir. Yine davacının temyiz dilekçesi de 29/09/2009 tarihinde birlikte çalıştığı şerhi ile …’e tebliğ edilmiştir. Hem 3. kişi …’ın vekili olarak dava konusu taşınmazı alan ve satan kişi hem de borçlunun ağabeyinin daimi çalışanı olan kişinin adı geçen … olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Bu nedenle davalı borçlu ve 3. kişi … arasında bir tanıdıklık bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve 3. kişinin borçlunun durumunu bilen ya da bilebilecek kişilerden olup olmadığı belirlenmelidir. Davalı …’nin ise … gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceği açıklığa kavuşturulmalıdır. Yukarıda açıklanan hususların üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas 2009/400 karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiş, davalılar … vekili ve … vekilinin süresi içerisinde karar düzeltme isteğinde bulunması üzerine Yargıtay 17. HD 27/01/2011 tarih 2010/10707 esas 2011/435 karar sayılı ilamında karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi üzerine dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş ve Yargıtay 17. HD 22/02/2010 tarih 2010/27 esas 2010/1364 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, 6110 Sayılı Kanunun 13. Maddesi gereğince, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 16.05.2011 tarihli ve 879 Sayılı kararı ile 25 Temmuz 2011 tarihinden itibaren Ticaret Mahkemelerinin tek hakimli olarak faaliyetine devam etmesine ilişkin karar ve yine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesinin 15.07.2011 tarih ve 1364 sayılı kararı ile yeni ticaret mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi ve dosyaların devrine ilişkin kararları gereğince, …. Asliye Ticaret Mahkemesinde bulunan derdest dosyaların paylaşımı sonucu yapılan dağıtım neticesinde …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sırasına kaydedilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 08/02/2012 tarihli 2012/30 karar sayılı kararında “…dava konusu taşınmazın tapudaki resmi akit tablosunda 103.000.00.TL ve 105.000.00.TL bedelle satıldığı görülmekte ise de; gerçekte davalı … tarafından 05.04.2007 tarihli satış tasarrufu için alıcı …’e 200.000.TL bedel ödendiği, 26.10.2007 tarihli satış için de bedel olarak davalı …’ın …’a 164.000.USD ödemede bulunduğu, gerçek satışların bu bedeller üzerinden yapıldığı anlaşılmış, sabit olan bu duruma göre, rayiç değer ile satış bedelleri arasında fahiş bir farkın mevcut olmadığı anlaşıldığından, İİK.nun 278/2. maddesinde öngörülen iptal koşulları oluşmamıştır. Davalı …’ın muayenehane olarak kullandığı yeri satın alabilmek için davaya konu taşınmazı diğer davalı …’a satıp devrederek satış bedelini tahsil ettiği toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından anlaşıldığından ve davalı borçlu … ile davalılar … ve … arasında satış ve devir öncesinde bir tanışıklık bulunup bulunmadığı ve davalıların borçlunun içinde bulunduğu ekonomik durumu ve alacaklıdan mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini bildikleri hususu kanıtlanamadığı gibi,3.şahıs davalıların bu durumu bilmeleri gerektiği konusunda Mahkememize kanaat oluşturacak nitelikte delil sunulmamıştır.Bu nedenle somut olayda İİK.nun 280 maddesi hükmünde öngörülen yasal koşullarında gerçekleşmediği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili ve vekalet ücreti yönünden davalılar … vekili ve … vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD 24/09/2012 tarih 2012/6751 esas 2012/9898 karar sayılı ilamı ile “….bozma sonrası yapılan incelemede davaya konu taşınmazın 3. kişi …’a satışı sırasında bu davalının vekili olarak borçlunun kardeşinin yanında çalışan kişi aracılık etmiş yine bu davalının taşınmazı davalı …’ye satışı sırasında da aracılık etmiştir. Bozmadan sonra getirtilen SGK kayıtları da bu hususu doğrulamıştır. Bu kişinin böyle bir satışta hem alırken hem de satarken 3. kişi adına vekil olarak etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmediği gibi 3. kişi olan …’ın, borçlunun doktoru olduğu yönündeki iddia da borçlunun cevap dilekçesinde kabul edilerek tanışıyor olmalarının, davanın nitelemesine etki etmeyeceği yönünde savunma yapılmıştır. Hal böyle olunca izah edilen olaylar birlikte değerlendirildiğinde davalı 3. kişi …’ın borçlu …’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. 280/I) nazara alınarak 4. kişi hakkındaki yapılacak inceleme neticesine göre 3. kişi hakkındaki davanın kabulü ya da bedele dönüştürülmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi yanlıştır.
Davalı … hakkında yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya yeterli değildir. Hükmüne uyulan bozma ilamında …’nin, … gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı …’nin, …’da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetli değildir…”gerekçesiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararına karşı süresi içinde Davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı kararın düzeltme yoluna başvurması üzerine Yargıtay 17. HD 28/02/2013 tarih 2013/1103 esas 2013/2415 karar sayılı ilamında karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi üzerine dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında bozma ilamına karşı 22/05/2013 tarih 2013/133 karar sayılı kararı ile aynı Mahkemenin 08/02/2012 tarih … sayılı kararında direnilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/10/2015 tarih 2013/17-1735 esas 2015/2326 karar sayılı ilamında; “…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas 2013/133 karar sayılı direnme kararının bozulmasına karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamına karşı davalı … vekilince süresi içerisinde karar düzeltme isteğinde bulunulması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22/06/2016 tarih 20156/17-973 esas 2016/838 karar sayılı ilamında karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi üzerine dosya …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Mahkememize tevzi edilerek Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin … esas sayılı dosyasında bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı kapsamında taşınmazlar üzerinde bilirkişi aracılığı ile keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış olup, 02.08.2017 havale tarihli raporunda özetle; İstanbul, …, … ada Mah. 17 pafta, 66 ada, 3 parsel, 4 nolu bölüm olarak kayıtlı taşınmazın dava konusu olan taşınmazın piyasa koşullarına göre gerçek rayiç değeri saptanmış ve gerekçesine göre kabule değer görülmüştür. Buna göre ilk davalı …’in davaya konu taşınmazın …’a sattığı 04.04.2007 satış tarihi itibarıyla piyasa koşulları ile gerçek rayiç değeri; 188.002.-TL olup o günkü döviz kuru 1.3641 Tl den 137.821.-USD olduğu, Davaya konu taşınmazın …’ın diğer davalı …’a sattığı 24.10.2007 tarihinde ise; 191.946.-Tl olup o günkü döviz kuru 1.2083 Tl den 158.856.-USD olduğu belirlenmiş, Davalı …’ın tanıkları duruşmada dinlenmiş, olayda, davalı …’ın dava konusu taşınmazı 103.000.TL bedelle aldığı tapu kayıtlarında belirtilmekte ise de; gerçekte adı geçen davalı tarafından taşınmaz maliki olan davalı …’e 200.000.TL’nin ödendiği getirtilerek incelenen … Bankası … Şubesi kayıtlarından anlaşılmaktadır. Devir ve temlik işlemi ile ödeme işlemi aynı gün içersin de gerçekleşmiş olup, davalı …’ın taşınmazın bedelini rayiç bedele yakın tutarda ödediği kabul edilmelidir. Diğer davalı … ise; bu taşınmazı 164.000.USD bedelle satın aldığını, bedelin … Bankası Mahmutpaşa şubesinin 23.10.2007 keşide tarihli 8500166 numaralı … emrine düzenlenmiş 164.000.USD’lik çeki ile yapıldığını ve söz konusu çekin davalı … tarafından 25.10.2007 tarihinde … Bankası Bahçeşehir şubesinden tahsil edildiğini belirterek buna ilişkin dekontu dosyaya sunmuş, Mahkemece yapılan araştırma sonucunda da davalıların gerçek satış bedelinin ödendiğine ilişkin savunmalarının doğrulandığı, dinlenen davalı tanıkları yeminli anlatımlarında;
Tanık … Beyanında; Ben … Adada … Emlak adında emlak ofisim vardır, … bana müşteri olarak geldi, kendisinin İstanbuldan adaya geldiğini biliyorum, … adaya yerleşik değildir, bana geldi, kendisiyle o zaman tanıştım, bana … adada almak istediği evin şartlarını anlattı, bende bir kaç ev gösterdim, bu evler içinde dava konusu evi beğendi, evi satan şahısın önerdiği rakamı söyledim, ev sahibi 175.000-USD istiyordu, … Liman da bu rakamı uygun buldu, hatırladığım kadırı ile bu bedeli öderken de banka kıredisi kullandığını sanıyorum, bu şekilde evi satın aldı, kendisinin … adada zora düşmüş bir müşterinin evini satın alma durumu yoktur, bu nedenle mal kaçırma amacı ile alınmış bir ev değildir, evi ben önerdim ve ben sattım, ben …ın herhangi bir akrabasının olduğunu ve ada ile bağlantılı olduğunu bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu,
Tanık … Beyanında; Ben 27 yıldır … Adada yaşıyorum, yazları sürekli gitmekteyim, …ın satın aldığı binada kat malikiyim, daha önceki ev sahibini de tanıyorum, dairenin ilk sahibinin adı …’dur, daha sonra … aldı, …’da evi …’e sattığını duydum, o da …’a satmış, ben bu şahısları tanımam, o satın aldıktan sonra bu daire bir kaç yıl kapalı kaldı ve sahibini de hiç görmedim, bu şahsın sattığı …ı ise daireye taşındıktan sonra tanıdım, … adılı değildir, acak ermeni vatandaşıdırlar, bende ermeniyim, adalı olsalardı kesinlikle tanışırdık, muhtemelen evi satın alma gerekçesi ermeni vatandaşların çok yaşadığı bir yer olduğu için almıştır, ilk maliklerin de ermeni olması nedeni ile onlar kredi kaçırsalarda belki yardım edebilirdi ancak … ve …’a yardım etmesi için herhangi bir neden yoktur, benim tanıdığım hanım efendi saygı değer, yasadışı işlere bulaşması mümkün olmayan muteber bir hanımefendidir, evi alış sebebi yazlığa ve cemaate yakın olma isteğidir, benim bilgim görgöm bu kadardır şeklinde beyanda bulunduğu,
Davaya konu taşınmazın 3. kişi …’a satışı sırasında bu davalının vekili olarak borçlunun kardeşinin yanında çalışan kişinin aracılık ettiği, yine bu davalının taşınmazı davalı …’ye satışı sırasında da aracılık ettiği, bozmadan sonra getirtilen SGK kayıtlarının da bu hususu doğruladığı, Bu kişinin böyle bir satışta hem alırken hem de satarken 3. kişi adına vekil olarak etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği gibi 3. kişi olan …’ın, borçlunun doktoru olduğu yönündeki iddia da borçlunun cevap dilekçesinde kabul edilerek tanışıyor olmalarının, davanın nitelemesine etki etmeyeceği yönünde savunma yapılmıştır. Hal böyle olunca izah edilen olaylar birlikte değerlendirildiğinde davalı 3. kişi …’ın borçlu …’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. 280/I) nazara alınarak hakkındaki davanın bedele dönüştürülmesine karar vermek gerektiği,
Davalı … hakkında yapılan inceleme …’ın … gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiği, ilk davalının vekili olarak borçlunun kardeşinin yanında çalışan kişi aracılık etmiş yine bu davalının taşınmazı davalı …’ye satışı sırasında da aracılık ettiği, getirtilen SGK kayıtlarının da bu hususu doğruladığı, Bu kişinin böyle bir satışta hem alırken hem de satarken 3. kişi adına vekil olarak etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmediğinden duruşmada dinlenen tanıklar çok genel anlamda ifade vermiş olup bu ifadelerden davalı …’ın mal kaçırma kastı ile hareket ettiği kanaatine varılmış olmakla hakkındaki davanın bedele dönüştürülmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle 27/12/2017 tarih 2017/1067 karar sayılı kararında İİK.nın 280/1. maddesi uyarınca Malvarlığı borçlularına yetmeyen davalının alcaklısı olan davacıya zarar vermek kastıyla taşınmazını satış gibi gösterdiği kabul edilerek, satış tarihi olan 04.04.2007 de 188.002-TL ye satılan taşınmazın aynı kanunun 283/2 maddesine göre davalılar …, … ve … hakkında malın değeri miktarında ve takip edilen alacakla sınırlı olmak üzere tahsiline karar verildiği, kararın davacı vekili ile davalı … vekili ve davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. HD 09/11/2020 tarih 2018/3364 esas 2020/6706 karar sayılı ilamında; “…Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Dairemiz bozma ilamında; davalı 4.kişi …’nin, … gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması, davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanlarının sorulması, davalı …’nin, …’da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının burada yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulması gereğine değinilmiş ve mahkemece; davalı …’ın … gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiği, ilk davalının vekili olarak borçlunun kardeşinin yanında çalışan kişi aracılık etmiş yine bu davalının taşınmazı davalı …’ye satışı sırasında da aracılık ettiği, bu kişinin böyle bir satışta hem alırken hem de satarken 3. kişi adına vekil olarak etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmediği, duruşmada dinlenen tanıkların çok genel anlamda ifade vermiş olup bu ifadelerden davalı …’ın mal kaçırma kastı ile hareket ettiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Yargılama sırasında dinlenen tanık …; 27 yıldır … Ada’da yaşadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmanda kat maliki olduğunu, davalı …’ı daireye taşındıktan sonra tanıdığını, …’ın adalı olmadığını, adalı olsaydı kesinlikle önceden tanıyor olması gerektiğini, kendisi ve davalı …’nin Ermeni olduğunu, evi alış sebebinin yazlığa ve cemaate yakın olma isteği olduğunu beyan etmiş olup, buna göre 4. kişi konumunda bulunan davalı …’ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davanın davalı … açısından reddi ile davalı 3.kişi …’ın taşınmazı elinden çıkardığı 24/10/2007 tarihindeki gerçek değeri üzerinden tazminatın davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere davalı …’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Kabule göre de; İİK’nun 283/1. maddesi gereğince tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, davacı davaya konu mal üzerinde cebri icra yetkisini elde eder ve dava konusu mal taşınmaz ise, davalı üçüncü kişi üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir.
Somut olayda, davacı alacaklı tarafından dava konusu taşınmazın devrine ilişkin tasarrufun iptali talep edilmiştir. Davalı borçlu … tarafından önce …’a daha sonra da davalı …’a devredilen taşınmaz hala davalı … üzerinde kayıtlı olup elden çıkarılmadığından; davanın kabulü halinde davacının alacağına ilişkin takip dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere taşınmazın devrine ilişkin tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
4-Yine kabule göre; Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekir. Somut olayda; dava kabul edilmesine rağmen, davalılar yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi de doğru değildir.
5-Yine kabule göre; davanın İİK’nun 283.maddesi gereğince bedele dönüşmesi halinde üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki bedel ile sadece üçüncü kişinin sorumlu olması gerekirken zaten alacağın tahsili için açılan davada borçlunun mükerrer borç ödeme külfeti yüklenecek şekilde tazminattan sorumlu tutulması da hatalı olmuştur…” gerekçesiyle Mahkememizin … esas 2017/1067 karar sayılı kararının bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına karşı davacı vekili ve davalı … vekilince süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 4. HD 04/04/2022 tarih 2021/18725 esas 2022/6767 karar sayılı ilamında karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi üzerine dosya Mahkememizin 2022/430 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2022/430 esas sayılı dosyasında Yargıtay 17. HD 09/11/2020 tarih 2018/3364 esas 2020/6706 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 17. HD 09/11/2020 tarih 2018/3364 esas 2020/6706 karar sayılı bozma ilamı kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirmede; bozma ilamında açıkça belirtildiği üzere dinlenen tanık beyanlarından, dördüncü kişi konumunda bulunan davalı …’ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalı … yönünden davanın reddine karar verildiğinden ve taşınmaz halen … üzerine kayıtlı olduğundan ve İİK 280.madde uyarınca malvarlığı borçlularına yetmeyen davalı …’in alacaklısı olar davacıya zarar vermek kastı ile taşınmazı satış gibi gösterdiği kabul edilerek İİK 283.madde uyarınca dava bedele dönüştüğünden, üçüncü kişi konumunda bulunan davalı … yönünden Mahkememizce bozma öncesi bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda belirlendiği üzere taşınmazı elden çıkardığı 24/10/2007 tarihindeki gerçek değeri olan 191.946,00-TL üzerinden tazminatın, davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere davalı …’dan tahsiline karar vermek gerekmiş, ayrıca dava konusu taşınmaza ilişkin verilen tedbir kararının, kararın kesinleşmesine kadar devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-A)Davanın davalılar … ve … yönünden KABULÜNE, Dava konusu İstanbul ili, … ilçesi … Mahallesi 17 pafta 66 ada 3 parsel 4 nolu bağımsız bölüm olarak kayıtlı taşınmazın elden çıkarılmış olması nedeniyle …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konu alacağın asıl ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere taşınmazın elden çıkarıldığı 24/10/2007 tarihteki gerçek değeri olan 191.946,00-TL.nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
B)Davalı … yönünden davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafın harçtan muaf olması nedeniyle peşin alınan harç bulunmadığından karar tarihi itibariyle alınması gereken 13.111,83-TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 735,80-TL tebligat/ posta gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.235,80-TL yargılama giderinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 29.791,90-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 29.791,90-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, davalı …’in/vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır