Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/405 Esas
KARAR NO :2023/250
DAVA:İtirazın İptali (İş Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/06/2022
KARAR TARİHİ:28/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasında;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı vekili dava dilekçesinde davalı borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı borçlu tarafından tebellüğ edilen ödeme emrine borçlu vekilinin sunmuş olduğu itiraz dilekçesi ile takibe, borca, işlemiş ve işleyecek faize ve tüm ferilere yönelik yapılan tüm itirazlar haksız olup adeta davacı müvekkil şirketin alacağının tahsilini geciktirme gayesi ile borca ve ferilerine itiraz teşkil eder nitelikte olduğunu, tüm bu süreçler akabinde davacı müvekkil şirket adına dava şartı olan arabuluculuk başvurusu da gerçekleştirildiğini ancak kötü niyetli olarak davalı borçlu ile anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlunun müvekkil şirket ile olan sözleşmesel ilişkisine ve kurulan güveni suistimal etmeye yönelik davranışları sebebiyle huzurdaki davanın müvekkil şirket lehine sonuçlanması halinde dahi müvekkil şirketin alacağına kavuşamaması ihtimalinin mevcut olduğunu, bu nedenle davalı borçluya ait Bağcılar … Köyü, Ada 2303, Parsel 48, Kat 1, Normal Blok Bağımsız Bölüm, Bağcılar … Köyü, Ada 2303, Parsel 48, Kat 2, Normal Blok Bağımsız Bölüm No:55, … … Mah., Ada No., 3567 Parsel No. 4, … Mah.., Pafta No. 021, Ada No, 129 Parsel No 44 olan taşınmazlara dava konusu uyuşmazlığı değerlendirildiğinde müvekkil şirketin güvenini kötüye kullanan davalı borçlu yüzünden uğradığı zararı tazmin edememe tehlikesi ile karşı karşıya olduğundan ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle kaydına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini, üçüncü kişilere devir temlik edilmesinin engellenmesini , akabinde davanın kabulü ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan borca itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalı borçlunun itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan takip konusu tutarın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava ettikleri anlaşıldı.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket, müvekkil … Şirketi aleyhine …. İcra Dairesi, … E. Sayılı icra dosyası başlatılan icra takibine itirazın iptali için 14/10/2022 tarihinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayısı ile dava açtığını, işbu davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/405 E. sayısı ile … aleyhine açılan itirazın iptali davası ile birleştirilmesini talep ettiğini, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas … Karar sayılı ilamıyla dosyasının huzurdaki dosyayla birleştirilmesi ve yargılamanın bu mahkemede devam edilmesine karar verildiğini, işbu karar kanaatlerince yerinde olmayıp kaldırılması gerektiğini, davalı … gerçek kişi olup, davacının iddiası haksız fiilden kaynaklandığını, tüzel kişi yönünden yapılacak araştırma ile gerçek kişi yönünden yapılacak araştırmaların farklı olacağı delillerin bu yönüyle değerlendirileceği göz önüne alındığında, birleştirmenin esasa ilişkin yapılacak tahkikatta ayrı ayrı değerlendirileceği muhakkak olduğunu, bu durumda uyuşmazlığın, davacı şirket ile davalı … arasında iş sözleşmesinden kaynaklı hukuki ilişki olduğu, davalı … yönünden Asliye Hukuk veya İş mahkemelerinin görevli olacağı bu yönüyle birleştirme kararının isabetli olmadığı kanaatlerinde olduklarını, huzurdaki davada müvekkil … yönünden görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca tarihlere dikkat edildiğinde icra takibi ve akabinde açılan işbu davanın yasada belirlenen zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olduğunu, zamanaşımı def’ilerinin mevcut olduğunu, açıklanan nedenle huzurdaki davanın esasına girilmeden zamanaşımı sebebiyle reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin ise ; müvekkil …, 01.03.2007- 06.01.2020 tarihleri arasında … A.Ş’de çeşitli idari ve yöneticilik pozisyonlarında görev aldığını ve görev aldığı süre boyunca sürdürdüğü başarılı işler dolayısıyla … A.Ş’nin uluslararası anlamda gelişmesinde büyük katkıları olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülenlere külliyen itiraz ettiklerini, davacı şirketin yeni yönetimi tarafından müvekkil ve mevcut yöneticilerin yerine geçmek amacıyla üzerlerinde kurulan baskı sonucu müvekkil 06/01/2020 tarihinde tehditle görevinden zorla çıkartıldığını, haksız yere işinden olan müvekkil, bunun üzerine davacı şirket aleyhine işçilik alacaklarına ilişkin dava açtığını, işbu davayı açması sebebiyle sırf davada haksız çıkartılmak üzere … A.Ş tarafından müvekkil hakkında mesnetsiz ve somut gerçekliğe aykırı iddialarda bulunulduğunu, müvekkilin içinde bulunduğu havacılık ve yer hizmetleri sektöründe müvekkil aleyhine olumsuz izlenim oluşturarak itibarının zedelenmesi, kazanç kaybı yaşaması amaçlandığını, nitekim müvekkil … hakkında dava dilekçesinde ileri sürülen asılsız iddialar ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında … soruşturma numarasıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, gerekli tahkikatın yapılması akabinde suçun unsurlarının bulunmaması nedeniyle kesin olarak Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verildiğini, davacı şirketin delil listesinde dayandığı deliller tek taraflı ikame edilebilecek sonradan düzenlenebilir evraklar olup, asılsız ve somut gerçeğe dayanmayan tüm delillere itiraz ettiklerini, davacı tarafın müvekkil hakkındaki iddiaları somut gerçekliğe uymamakta olup haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkil ile ilgili dava dilekçesi ve ekindeki evraklarla ileri sürülenler imza yetkisi bulunmayan müvekkil açısından maddi imkansızlık arz ettiğini, yukarıda izah edildiği üzere müvekkillerin davacıya, icra takibinde talep edilen şekilde ve tutarda herhangi bir borcu bulunmadığını, sayılan sebeplerle icra takibine itirazda haklı olan müvekkiller aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki talep yerinde olmadığını, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, dava konusu ihtiyati tedbire esas bir hak olmayıp para alacağı olması nedeniyle tedbir konulmasının mümkün olmadığını, davacının iyiniyetli olmadığının açık olduğunu, İcra iflas kanununun 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasında alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davacı tarafça müvekkiller aleyhine haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibine geçildiğinin aşikar olduğunu, bu sebeple asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkiller lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi karar verilmesini talep ettikleri anlaşıldı.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, 20/03/2007 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ve işçi özlük dosyasına, … … Services Limited ticaret sicil evrakı ve noter onaylı çevirisi … … şirketi tarafından 2021/ Kasım ayına kadar düzenlenen faturalara ilişkin tabluya, … … sahibi …’ın , İstanbul CBS’nın … soruşturma nolu dosyasına verdiği ifade, birim fiyat üzerine eklenmiş bulunan bedel nedeniyle … operation limited şirketinin uğradığı zarara ilişkin tablo, ilgili dönemlerde … Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.tarafından … … şirketi adına düzenlenen faturalara ilişkin tablo, … Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.tarafından … … Şirketi’ne kesilen ve icra dosyasında mübrez fatura suretleri … ve … tarafından tanzim edilen uzman görüşü raporuna, ticari defterlere, bilirkişi incelemesine, tanık deliline, yemin ve yasal tüm delillere dayanmışlardır.
Davaya dayanak ….İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlular … ile … ŞİRKETİ aleyhine 530.354,00-USD alacağın tahsili için 18/03/2022 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlulara ödeme emrinin 30/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, 20/04/2022 tarihinde süresinde borca ve yetkiye itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı …’ın tacir olup olmadığı hususunun tespiti için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan teskereye verilen cevabi yazıda ilgili şahsın ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davalı …’ın tacir olup olmadığı hususunun tespiti için İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan teskereye verilen cevabi yazıda ilgili şahsın … vergi kimlik numaralı mükellef … GIDA TEKSTİL TARIM SAN. VE DIŞ. TİC. A.Ş.’nin ortağı olduğunu, ilgili şirketin 28/02/2020 tarihi itibariyle mükellefiyet tesis ettirdiği, kurumlar vergisi
mükellefi olduğu, Bilanço esasına göre defter tuttuğu, ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ‘nun 177. Maddesi
hükmünce 1. sınıf tüccar statüsünde olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptaline ilişkindir.
Mahkememiz dosyası ile birleştirilen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası bu dosyadan tefrik edilmiştir.
Dosya kapsamına göre davalı … ile davacı arasında 01.03.2007-06.01.2020 tarihleri arasında “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” bulunduğu, davanın da iş sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmamaktır.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
7036 sayıl İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesine göre; 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere İş Mahkemelerince bakılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda taraflar arasında iş akdi bulunup, dava konusu uyuşmazlığın da iş sözleşmesinden kaynaklandığı, davalının gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından görev nedeniyle eldeki davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)HMK’nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten itibaren, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesini talep ettikler takdirde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunda karar verileceğinin ihtarına ,
4-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Taraf vekillerinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi. 29/03/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır