Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/349 E. 2023/167 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/349 Esas
KARAR NO :2023/167

DAVA:Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/03/2022
KARAR TARİHİ:23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …, davalı …, dava dışı … … ve dava dışı … …, 2016 senesinde …’te yat charter hizmeti vermek amacıyla bir anonim şirket kurulmasına karar vermiş olduklarını, bunun üzerine 20.07.2016 tarihinde … Ticaret Müdürlüğü’nce tescil edilen 9588 sicil numaralı… Turizm Ticaret A.Ş (“GMM/Şirket”) kurulmuş olduğunu, bu şirketin, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yer alan Şirket esas sözleşmesinin 6. maddesinden görüleceği üzere 1.000.000(birmilyon)-TL sermaye ile kurulmuş olduğunu, … %30 hisse, 12.000 hisse adedi, 300.000.- TL, … %30 hisse, 12.000 hisse adedi, 300.000.- TL, … … %20 hisse , 8.000 hisse adedi 200.000.- TL ve … … %20 hisse , 8.000 hisse adedi 200.000.- TL şirket ortakların hisse oranları ve ödemekle yükümlü oldukları sermaye tutarları olduğunu, şirket ortaklarından … … ile … … sermaye paylarının ödenmesi için, sırasıyla 13.06.2016 tarihinde 40.061 Euro ve 16.06.2016 tarihinde 40.080 Euro’yu davalı …’e göndermiş olduklarını, şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığında tespit edileceği üzere; davalı … Şirkete kendi sermaye payına karşılık sadece 75.000.-(yetmişbeşbin)-TL ödeme yapmış olduğunu, … tarafından Şirkete kendi sermaye payına karşılık başkaca hiçbir ödeme yapılmadığı şirket kayıtları ile sabit olduğunu, esasen davalı …’in işbu 75.000.-TL’yi dahi kendi cebinden ödememiş olduğunu, şirket ortaklarından dava dışı … … tarafından kendi sermaye payını yatırması amacıyla davalıya gönderilen para ile ödeme yapmış olduğunu, … adına (bakiye sermaye taahhüt borcunu karşılamak üzere) Şirket’e müvekkilii … tarafından 11.04.2017 tarihinde 40.832 (kırkbinsekizyüzotuziki) Euro ve 21.04.2017 tarihinde banka aracılığı ile 16.420 (onaltıbindörtyüzyirmi) Euro ödeme yapılmış olduğunu, bu ödemelerin yapılma sebebinin şirketin kuruluşunun bir an önce tamamlanarak bekleyen işlerin kaçırılmaması olduğunu, bu ödemelerin şirket kayıtlarında da açıkça görülmekte olduğunu, müvekkilinin Patrick Frere tarafından şirkete gönderilen bu bedellerin gönderildiği tarihte …’in bakiye sermaye taahhüt borcunu karşılamış olduğunu, …’in sermaye taahhüt borcu yapılan bu ödemeler ile kapatılmış olduğunu, davalı …’in müvekkili …’ye, kendisi adına yapılan bu ödemeler dolayısıyla, 57.252 (elliyedibinikiyüzelliiki) Euro borçlu olduğunu, şirket kuruluşu sırasında Türkiye’de olmayan ortak … …, kendisinin (… …’ün) sermaye payını şirkete yatırması için Türkiye’de bulunan …’e 13.06.2016 tarihinde banka aracılığıyla 40.061 Euro göndermiş olduğunu, ancak Şirket kayıtlarında davalı …, … … adına Şirkete sadece 50.000 (ellibin) TL yatırmış olduğu, bu paranın, yatırıldığı tarihteki (20.07.2016) kura göre (3.3318 – 20.07.2016 Günü Saat 15:30’da Belirlenen Gösterge Niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kurları – Döviz Alış Euro) karşılığı 15.006 Euro olduğunu, yani davalı …’in, … …’ün kendisine gönderdiği 41.061 Euro’nun sadece 15.006 Euro’luk kısmını … … için kullanmış ve 50.000.- TL olarak Şirket’e yatırmış olduğunu, …’in, … …’dan gelen paranın bakiyesinin (25.055.- Euro) yeter miktardaki kısmını ise kendi sermaye payını ödemek için kullanmış olduğunu, … …’e herhangi bir meblağ iade etmemiş olduğu ve neticede davalı … işbu bakiye (25.055.- Euro) kadar … …’e borçlanmış olduğunu, … …’ün davalı …’den 25.055Euro alacaklı olduğunu, … …’ün işbu alacağını, 15.10.2021 tarihinde …’ye devir/temlik etmiş olduğunu, 11.04.2017 tarihinde Şirket’e … adına sermaye payı olarak ödediği 40.832 Euro, 21.04.2017 tarihinde Şirket’e … adına bakiye sermaye payı olarak ödediği 16.620 Euro, 13.06.2016 tarihinde … … tarafından davalı …’e gönderilen, ,yukarıda belirtildiği şekilde … …’den 15.10.2021 tarihinde devir/temlik aldığı alacak 25.055.- Euro olmak üzere toplam 82.302 Euro …’nin davalı …’den alacaklı olduğunu, Müvekkili …’nin, alacağının belli bir kısmının ödenmesi talebiyle davalı …’e 19.11.2021 tarihinde ihtarname göndermiş olduğunu, ancak davalı …’in bu ihtara rağmen müvekkiline olan borcunu ödememiş olduğunu, ihtarnameye cevap dahi vermemiş olduğunu, hal böyle olunca bahse konu alacakların tahsili için huzurdaki davayı açmak zorunluluğunun hâsıl olduğunu, dava konusu alacağın rehinle temin edilmemiş ve vadesi çoktan gelmiş olduğunu, davalının müvekkiline vaki borcunu uzun yıllardır ödemediğini, yapılan ihtara kayıtsız kaldığı ve borcun tutarının oldukça yüksek olduğu gerçeği karşısında, davalının mevcut mallarını kaçırmasının önlenmesi ve borcun tahsilinin güvence altına alınması amacıyla davalının taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerde bulunan alacakları, bankalarda bulunan mevduatları ve başkaca hak ve alacaklarının ihtiyaten haczedilebilmesi için ihtiyati haciz kararı verilmesini, Sonuç olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, davalı-borçlunun alacağa yetecek miktarda maddi varlığına ihtiyati haciz konulmasına, davanın kabulü ile 82.302 Euro’nun, beher ödemenin, duruma göre, davalıya gönderildiği ve davalı adına şirkete ödeme yapıldığı tarihten itibaren işlemiş ve işleyecek faizi ile, davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve yasal vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle esasa girilmeksizin davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 2016 yılında dava dışı German Marine şirketi kurulduğunu, 4 ortaklı yapıda davacı, davalı müvekkil ve dava dışı … ile … isimli şahıslar yer almakta olduğunu, bahsi geçen 4 kişi kurucu ortak olduğunu, tarafların sermaye taahhütleri şirket ana sözleşmesinde belirttiğini, müvekkilin taahhüdü de tıpkı diğer kurucu ortaklar gibi 1/4’ü tescilden önce, bakiyesi de 24 ay içinde ödenmek üzere olduğunu, başka bir ifade ile müvekkilin sermaye taahhüdü, tescilden önce ödenen 75.000,00 TL’den ibaret olduğunu, … ve … isimli şahısların sermaye taahhüdü ise 1/4 oran üzerinden 50.000,00 TL olduğunu, şirket kuruluş tarihi 20.07.2016 olup, bakiye sermaye koyma taahhüdü bu tarihten itibaren 24 ay sonrası olduğunu, ortaklar arası yapılan görüşmede aslen Alman uyruklu olan ve Almaya’da yaşayan ortakların tüm sermaye borcunu üstlenmesi, Türkiye’de bulunan diğer iki ortağın da şirketin faaliyetlerini üstlenmesi kararlaştırıldığını, bu anlaşma sonucunda da şirketin kuruluş ve tescilinden kısa bir süre önce Alman ortaklar sermaye koyma borcunu euro cinsinden müvekkile gönderdiğini, zira müvekkil avukatlık faaliyeti yürütmekte olup, şirketin kuruluş sürecini de bizzat yöneteceği için tek hesaptan kuruluş sermayesinin yönetilmesinin daha kolay olacağı kararlaştırıldığını, müvekkile gelen 14.06.2016 ve 17.06.2016 tarihli ödemeler toplamda 80.000 Euro etmekte olduğunu ve ödeme tarihindeki Merkez Bankası kuru üzerinden ödenen toplam meblağ 234.830,00 TL olduğunu, müvekkile yukarıda belirtilen ödeme yapıldıktan sonra müvekkil tarafından bu meblağ Türk Lirasına çevrilmiş ve şirketin kuruluş ve tescili için şirket adına açılan hesabına gönderildiğini, dava dilekçesi baştan sona gerçek dışı ifadeler içerdiğini, zira dilekçede hiçbir şekilde bizzat davacının sermeye koyma borcunun dahi müvekkil tarafından şirket hesabına yatırıldığı ifade edilmediğini, davada, müvekkil adına sermaye koyma borcunu yerine getirdiğini iddia eden davacı, kendi sermaye borcunun dahi müvekkil hesabından ödendiğini Sayın Mahkeme’den gizlediğini, dava dilekçesinde izah edildiğinin aksine, ortaklar arasındaki anlaşma uyarınca sermaye koyma borcunu tamamen yabancı ortaklar üstlenmiş, para müvekkilin hesabına gönderilmiş, bu para Türk Lirasına çevrilerek eksiksiz şekilde ortakların 1/4’lük kuruluş sermaye ödemesi olarak yine şirket hesabına gönderildiğini, açıklanan bu durum karşısında müvekkilin ne dava dışı … ve … isimli şahıslara ne de alacağını temlik aldığını iddia eden davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, sermaye koyma borcundan tescil öncesi ödenmesi gereken 75.000,00 TL, müvekkil tarafından 19.07.2016 tarihinde eksiksiz ödendiğini, dava dilekçesinde, müvekkilin bakiye sermaye borcunun karşılanması amacıyla davacı tarafından 11.04.2017 ve 21.04.2017 tarihlerinde şirkete ödeme yapıldığı, bunun nedeninin de kuruluş işlemlerinin bir an önce tamamlanarak bekleyen işlerin kaçırılmaması olduğu ifade edildiğini, müvekkilin hesap hareketleri incelendiğinde de görüleceği üzere davacının müvekkilin bakiye borcunun karşılanması bir yana, davacının 1/4’lük kuruluş ve tescil sermaye taahhüdü dahi şirket kuruluş ve tescilden önce müvekkil tarafından ödendiğini, davacının 300.000 TL olan sermaye taahhüdünün 1/4’lük oranı olan 75.000,00 TL 19.07.2016 tarihinde müvekkil tarafından ödendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının varlığını iddia ettiği alacak bakımından takas / mahsup defiinde bulunduklarını, şirket ana sözleşmesinde şirketin sermayesi ve ortakların sermaye payları açıkça ve Türk Lirası cinsinden belirtildiğini, ancak davacı yan, müvekkilin bakiye taahhüdü için 40.832 Euro ve 16.420 Euro olarak ödeme yapıldığını iddia ettiğini, neticede davadaki alacak talebi de euro cinsinden belirtildiğini, hangi nedenle ödemenin euro cinsinden yapıldığı bunun TL karşılığının şirket muhasebesine nasıl yansıtıldığı dava dilekçesinde açıklanmadığını, şirketin tüm ticari defter ve kayıtlarının yönetimi davacı yanda olduğunu, gerçeğe aykırı kayıt ile defterlerde müvekkilin borçlandırılması söz konusu ise bu duruma karşı suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, esasa ilişkin cevaplarından önce usule ilişkin olarak yetkisiz mahkemede açılan iş bu davada yetki itirazında bulunduklarını, genel yetki kuralları bu davada cari olup, müvekkilin ikametgahında açılması gerektiğini, müvekkilin adresi İstinye Mah. … Cad. No:46/8 Sarıyer / İSTANBUL olduğunu, davacı yan daha önce … Arabuluculuk Bürosundan arabuluculuk başvurusu yapmış, yetki itirazımız sonucu … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.02.2022 Tarih, … E. Sayılı dosyasından yetki itirazımız kabul edilerek dosyada yetkili merkezin İstanbul Adliyesi Arabuluculuk Komisyonu olduğu bildirildiğini, bu nedenledir ki iş bu davada arabuluculuk tutanağı İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun 2022/… sayılı dosyasında yapılmış görüşme tutanağı olduğunu, açıklanan nedenlerle özel yetki gerektirmeyen iş bu davada müvekkilin adresi Sarıyer / İSTANBUL olduğundan ve buna göre yetki İstanbul Adliyesi’nde bulunduğundan Sayın Mahkeme’ye yetki itirazında bulunduklarını, dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 2016 yılında kurulan davacı şirkette müvekkil, kurucu ortaklardan biridir ve 2021 yılının Temmuz ayında gerçekleşen genel kurulda görevden alınana kadar yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevini yürüttüğünü, başka bir ifade ile şirketten borç alındığı iddia edilen tarihlerde müvekkil aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğunu, 2021 yılında davacı şirket yönetim kurulu başkanı olan dava dışı …’nin şirket hesaplarında usulsüz işlemler yaptığının tespit edilmesi üzerine tarafımızdan bir takım suç duyurularında bulunulmuş ve usulsüz şekilde hesabına para aktardığı gerekçesiyle T.T.K. Madde 555. gereğince … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayısında sorumluluk davası açıldığını, bu dava nedeniyle de huzurdaki iş bu dava, intikam saiki ile hukuki mesnetten uzak ve zorlama gerekçelerle açıldığını, davacı dava dilekçesinde ilki 28.06.2018, sonuncusu ise 03.02.2021 tarihinde olmak üzere 11 kalemde toplam 56.000 Euro ödeme yapıldığını ve bunun “düpedüz” borç olarak gönderildiğini iddia ettiğini, dava dilekçesi ekinde yapılan ödemelere dair banka dekontları yer almakta olduğunu, müvekkile bahsi geçen ödemeler yapıldığını ancak bu ödemeler borç olarak yapılmadığını, davacı dışı … Ürünleri Yat. San. Ve Tic. A.Ş.’nin o tarihte tek yetkili ve ortağı dava dışı …’dir ve bu kişi davalı …’in babası olduğunu, bu şirketin kuruluş tarihi çok eski olduğundan ve bankalarda kredibilitesi fazla olduğundan, ticari olarak faydalı olabileceğinden bahisle adı geçen şirketin davacı GMM tarafından satın alınmasına karar verildiğini, bu nedenle ödeme dekontlarında görünen 13.08.2018 ve 20.08.2018 tarihli 12.500,00’er EURO olmak üzere toplam 25.000,00 EURO satış bedeli olarak kararlaştırılmış ve bedel müvekkilin hesabına gönderildiğini, gönderilen diğer meblağlara bakılırsa aylık / iki / üç aylık dönemlerde belirli miktarda ödemeler olmasına rağmen, 2018 yılı Ağustos ayında 1 hafta içinde aynı miktarda 2 adet ödeme yapıldığını, bu durum dahi anlaşma gereğince bu paranın müvekkile gönderildiğinin kanıtı olduğunu, dava dışı …, dava dışı … Ürünleri Yat. San. Ve Tic. A.Ş.’nin tek pay sahibi ve yetkilisi iken bu anlaşma sonucu şirketin ortaklık yapısı değişmiş ve 4 ortaklı bir anonim şirkete dönüşmüştür ki halihazırda da … Ürünleri Yat. San. Ve Tic. A.Ş. 4 ortaklı yapıda olduğunu, halihazırda adı geçen şirketin ortaklarından olan … ve … … isimli şahıslar aynı zamanda davacı şirketin de hissedarı olduğunu, hatta … yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmekte olduğunu detaylıca dilekçede arz edilen ve re’sen gözetilecek sebeplere binaen davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşıldı.
GEREKÇE:
Dava; davacının kendi ve temlik aldığı dava dışı şirket ortağının sermaye payını ödemesi için davalıya yaptığı havalenin şirkete ödenmediği iddiasına dayalı olarak alacak istemine ilişkindir.
Davacı yan dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde; davacı ile dava dışı şirket ortağı … …’ün kendilerine ait sermaye payını şirkete yatırması için davalıya havale yaptıklarını, bu ödemenin tüketim ödüncü olduğunu, ancak davalının bu tutarları kendi sermaye payını ödemek için kullandığını, kendilerine herhangi bir meblağ iade etmediğini ileri sürmüş, davalı yan ise; davanın zamanşımına uğradığını savunmuştur.
Dava öncelikle İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/177 Esas sayılı dosyasına tevzi edilmiş, mahkemenin 2022/177 -171 E K sayılı 17/03/2022 tarihli görevsizlik kararı ile özetle; davanın hukuki niteliği itibariyle, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı ortaktan sermaye alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, anonim şirketlerde sermaye koyma borcunda temerrüde düşülmesinin sonuçları TTK md. 482-483’te düzenlendiği, TTK md 482’de temerrüdün genel sonuçları, TTK md 483’te ise ıskat usulünün düzenlendiği, pay sahibinin belirlenen vadede sermaye borcunu ifa etmeyip temerrüde düşmesi halinde şirket yönetim kurulu mütemerrit pay sahibini, kısmi ödemelerden doğan haklardan mahrum etmeye ve şirketten çıkarmaya yetkili olduğu (TTK 482/2), anonim şirkete sermaye koyma borcunun ifa edilmediğine ilişkin uyuşmazlığın TTK da düzenlendiği ve bu hali ile davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosya mahkemize gönderilmiştir.
Davacı yan iddiasını tüketim ödüncü sözleşmesine dayandırmıştır. TBK.m.386 hükmüne göre; Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. Tüketim ödüncünde, bir miktar paranın kullanılması ve geri verme borcunun doğması anında ise iadesi gerekmekte olduğu halde, somut olayda iade etmeye ilişkin unsurunun eksik olduğu, çekişmenin iade borcundan değil, davalının aldığı havaleyi aralarında kararlaştırıldığı gibi, sözleşmeye uygun olarak yerine getirip getirmediğinden kaynaklandığı, dolayısı ile tüketim ödüncü sözleşmesinin yasal unsurları somut olayda mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
HMK.m.33 hükmüne göre hakim hukuku resen uygular. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ise hakime aittir.
Bu bağlamda yapılan değerlendirmede davacının davasının hukuki dayanığı vekalet sözleşmesidir. TBK.m.502 hükmüne göre;
“Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.”
Yine TBK.m.506/2 hükmüne göre; vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davanın vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin olduğu, vekilin özen borcunu yerine getirip getirmediğinin ve vekil edenin menfaatlerini gözetip gözetmediğinin belirlenmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ticari davalar, TTK.m.4’de mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta ele alınmıştır. Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davaların, TTK.m.4’de yer almayıp genel hükümlere tabi olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına giriği anlaşıldığından HMK.m.114/1-c ve 115/2 uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ile Mahkememizin karşı görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştiğinde, mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın ilgili İstinaf Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin İSTANBUL 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-)Karar kesinleştiğinde, mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın ilgili İstinaf Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır