Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/336 E. 2023/858 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/336 Esas
KARAR NO :2023/858

DAVA:İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/05/2022
KARAR TARİHİ:07/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının Davacıdan hizmet aldığını ve bu çerçevede taraflar arasında 13.09.2021 tarih ve 128 sayılı Değerleme Hizmet Sözleşmesi imzalandığını; Sözleşmede işin konusunun “herhangi bir kısıtlayıcı etki ve baskı olmaksızın Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunacak Değerleme Kuruluşları Hakkında Tebliğ (III-62.3) 1. Maddesinin 2. Fıkrası ve Değerleme Raporlarında Bulunması Gereken Asgari Hususlar kapsamında taşınmazın pazar değerinin uluslararası değerlendirme standartları kapsamında yabancı satışlarında kullanılmak üzere değerleme raporunun hazırlanması işi” olarak belirlendiğini ve hakkında değerleme raporu hazırlanacak taşınmazların tek tek belirtildiğini; Davacının Sözleşmede belirtilen edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini; Sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 77.880,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 113.280,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 94.400,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 127.440,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 122.720,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 7.080,00 TL bedelli, 17.09.2021 tarihli ve … numaralı 28.320,00 TL bedelli toplam yedi fatura düzenleyerek Davalıya gönderdiğini; Davalının bu borcu ödemediğini; ayrıca Davalının 01.09.2021 tarihli ve … numaralı 7.080,00 TL bedelli fatura ile 20.08.2021 tarihli ve … numaralı 16.000,00 TL bedelli fatura sebebi ile bakiye ekspertiz hizmet 2 bedeli borcu bulunduğunu; bunun üzerine Davacı tarafın 31.03.2022 tarihinde …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını; ancak Davalının itirazı üzerine bu takibin durduğunu; Davalının borcun varlığından ve miktarından haberdar olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini; arabuluculuğa ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğunu beyan etmiştir. Neticeten Davalının icra takibine ilişkin itirazının iptalini, alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmilini talep etmiştir
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının 13.09.2021 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ayıplı, eksik ve sözleşmeye aykırı şekilde yerine getirdiğini; Davacı tarafından hazırlanan raporların mevzuata, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı …. (İstanbul) Bölge Müdürlüğünün 2019/5 sayılı Genelge ve ekine, 2020/5 sayılı Genelge hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini; bu durumun Davalının … Tapu Müdürlüğüne taşınmaz satışı ile ilgili yaptığı başvurulardan anlaşıldığını; nitekim Davalının …. Tapu Müdürlüğüne yaptığı…. numaralı başvurulara ilişkin olarak … Tapu Müdürlüğünün Davalıya … ile değerleme raporlarının eksik, hatalı ve ayıplı olduğunu bildirdiğini; öte yandan bu raporlardaki usule aykırılıklar nedeniyle Davacının birçok kez şikayet edildiğini ve resmi makamlar tarafından incelemeye alındığını; böylelikle Davacının sunmuş olduğu hizmetle Davalıya fayda sağlamadığını aksine maddi ve ticari zarara neden olduğunu; Davalının tapu işlerinin geciktiğini, taşınmaz satış işlemlerinin aksadığını; Davalının hem kendisinin hem müşterilerinin mağdur olduğunu; sonuç olarak Davalının Davacıya karşı borcunun bulunmadığını; Davacının düzenlediği faturaların muhasebe departmanının dikkatsizliği nedeniyle Davacının deftererine işlendiğini; kaldı ki Davacı ile Davalı arasında 13.09.2021 tarihinde yapılan sözleşmenin bu tarihten sonraki raporlara ilişkin olduğunu ve dolayısıyla 20.08.2021 tarihli … numaralı 16.000,00 TL bedelli fatura ile 01.09.2021 tarihli … numaralı 7.080,00 TL bedelli faturanın Davalı ile herhangi bir ilgisinin bulunmasının mümkün olmadığını; bu iki fatura yönünden Davacının Davalıdan alacaklı olmadığını; Davacının sözleşme şartlarına uygun olarak ifada bulunduğunu ve işi eksiksiz olarak teslim ettiğini ispatlama yükünün kendisine düştüğünü; Davacının SPK lisansının iptal edilip edilmediğinin ve iptal edildiyse sebebinin öğrenilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Neticeten davanın reddini, Davacı aleyhine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, faturalara, Müvekkili şirkete ait Ticari defter ve kayıtlarına, yazışmalara ve 13.09.2021 tarih ve 128 sayılı Değerleme Hizmet Sözleşmesi’ne dayanmışlardır.
Davaya dayanak 14. İcra … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından … aleyhine 503.560,00-TL alacağın tahsili için 01/04/2022 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin 06/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği 11/04/2022 tarihinde süresinde borca ve yetkiye itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre, dava ve takip tarihi itibariyle davaya konu alacağın oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davacının davalıdan alacağı, varsa miktarı ile taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti için bilirkişi heyetinden alınan 20/09/2022 havale tarihli raporunda: ”
1. Davacının, hazırlayacağı değerleme raporlarının belirli standartlara uygun olması konusunda bir sonuç taahhüdünde bulunduğu; bu itibarla taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümü bakımından eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulama alanı bulması gerektiği;
2. Davacının 239 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işini gereği gibi yerine getirdiği; 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işini ise gereği gibi yerine getirmediği;
3. Davalının bu 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporlarının ayıplı olduğuna dair uygun süre içinde herhangi bir bildirimde bulunmadığı; bu sebeple raporları olduğu gibi kabul ettiği;
4. 01.09.2021 ve 20.08.2021 tarihli faturalar açısından, TTK m. 21/II’nin uygulanmasının mümkün olmadığı ve Davalının borçlu olduğunun Davacı tarafından başkaca bir şekilde de ispat edilmediği;
5. 17.09.2021 tarihli faturalar açısından, TTK m. 21/II’nin uygulanacağı ve buna göre Davalının Davacıya karine gereği 571.120,00 TL borçlu olduğunun kabulünün gerekeceği; 6. Davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıtlara göre Davalı tarafça 25.10.2021 tarihinde yapılmış olan 90.640,00 TL’lik ödemenin TBK m. 102 uyarınca mahsubunun gerekeceği” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunmuş oldukları, mahkememizin 20/10/2023 tarihli ara kararı uyarınca bilirkişi raporunun yeterli kanaat verici nitelikte olduğu anlaşılmakla, yapılan itirazların reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen değerleme hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflar arasında 13.09.2021 tarihinde akdedilmiş olan “Değerleme Hizmet Sözleşmesi”ne ilişkin bir çekişme bulunmamaktadır.
Davacı yanın, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden edimlerini gerçekleştirdiklerini, ancak davalı yanın faturaya dayalı borcu ödememesi nedeniyle icra takibi başlattıklarını, davalı borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, davalı yanın ise; davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini ayıplı, eksik, hatalı ve sözleşmeye aykırı bir şekilde yerine getirdiğini, ayıplı ifa nedeniyle davacının herhangi bir ücrete hak kazanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu görülmüştür.
O halde çekişme, sözleşmenin hukuki niteliğinin tespiti, davacı tarafından sözleşmenin gereği gibi ifa edilip edilmediği, ayıbın mevcudiyeti halinde süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve nihayet davacı yanın işbu sözleşme kapsamında davalıdan alacaklı olup olmadığı ve varsa tutarının belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
Eser Sözleşmesi, iş sahibinin istek ve talimatları çerçevesinde bir eserin, bedeli karşılığında yüklenici tarafından meydana getirilmesini sağlamaktadır. Eser sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK.) çerçevesinde iş görme sözleşmesidir ve TBK. m. 470. Hükmünde; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eseri meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir.” şeklinde tanımlanmış olup, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin eser sözleşmesi niteliği taşıdığı sonucuna varılmıştır.
Davacı yüklenicinin eser sözleşmesi ile üstlendiği edimi gereği gibi ifa ettiğinin kabul edilebilmesi için, sonuç taahhüdünün yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Bu bağlamda alınan bilirkişi heyeti raporuna göre; davacının 239 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işini gereği gibi yerine getirdiği, 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işi gereği gibi yerine getirmediği, bu 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporlarının ayıplı olduğu, ancak davalı yanın …m.474-477 hükümlerinde belirtildiği gibi uygun bir süre içinde ifanın ayıplı olduğunu davacıya yana bildirmesi gerektiği, …ilçesi, … Ada 4 Parsel F Blok 21,22,23 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin değerleme raporlarının Eylül 2021 tarihli oldukları, bu raporlara dayalı olarak yapılan başvuruların tapu idaresi tarafından yine 2021 yılı içerisinde reddedildiği, ancak davalı yanın kendisine karşı takibe geçilmesi üzerine Nisan 2022’de itirazda bulunduğu, aradan geçen sürenin uygun süre olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, tarafların ticari kayıtları kapsamına göre davalının davacıya 571.120,00 TL borçlu olduğu, davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıtlara göre davalı tarafça 25.10.2021 tarihinde yapılmış olan 90.640,00 TL’lik ödemenin TBK m. 102 uyarınca mahsup edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti raporu ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda;
Taraflar arasında hukuki niteliği eser sözleşmesi olan “Değerleme Hizmet Sözleşmesi” akdedildiği, buna göre davacı yüklenicinin toplam 342 adet taşınmazın yabancıların taraf olduğu işlemlerde düzenlenecek değerleme raporlarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 2020/5 (1905) sayılı genelgeye, eki Uygulama Kılavuzundaki Değerleme Raporlarında Bulunması Gereken Asgari Hususlara ve Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunacak Gayrimenkul Değerleme Kuruluşları Hakkında Tebliğ (11-62.3) 1.2 maddesine uygun olarak tanzim etmeyi taahhüt ettiği, bu kapsamda 239 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işini gereği gibi yerine getirdiği, 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporu hazırlama işi gereği gibi yerine getirmediği, bu 3 bağımsız bölüme ilişkin değerleme raporlarının ayıplı olduğu, ancak davalı yanın …m.474-477 hükümlerinde belirtildiği gibi uygun bir süre içinde ifanın ayıplı olduğunu davacıya yana bildirmesi gerektiği, Esenyurt ilçesi, 498 Ada 4 Parsel F Blok 21,22,23 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin değerleme raporlarının Eylül 2021 tarihli oldukları, bu raporlara dayalı olarak yapılan başvuruların tapu idaresi tarafından yine 2021 yılı içerisinde reddedildiği, ancak davalı yanın kendisine karşı takibe geçilmesi üzerine Nisan 2022’de itirazda bulunduğu, aradan geçen sürenin uygun süre olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, tarafların ticari kayıtları kapsamına göre davalının davacıya 571.120,00 TL borçlu olduğu, davacı tarafın ticari defterlerindeki kayıtlara göre davalı tarafça 25.10.2021 tarihinde yapılmış olan 90.640,00 TL’lik ödemenin TBK m. 102 uyarınca mahsup edilmesi sonucunda davacının bakiye 480.480,00 TL alacağının kaldığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile takibin bu tutar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, likit olduğu kabul edilen ve hüküm altına alınan asıl alacak tutarı üzerinden hesaplanacak %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
…. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 480.480,00 TL olan asıl alacağa takip tarihinden itibaren AVANS faizi uygulanmak suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-)Hüküm altına alınan asıl alacak tutarı üzerinden hesaplanacak %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 32.821,58-TL harçtan peşin alınan 6.081,75-TL mahsubu ile bakiye 26.739,83-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin; 71,50-TL’sinin davacıdan, 1.488,50-TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvurma harcı, 6.081,75-TL peşin harç, 11,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 6.173,95-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 342,50-TL davetiye/tezkere gideri, 12.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 12.342,50-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre 11.776,80-TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 73.267,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-)-Karar kesinleştiğinde davacının / davalının gider avansından artan bakiyesinin talep halinde iadesine
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır