Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/173 E. 2023/226 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/173 Esas
KARAR NO:2023/226

DAVA:Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/03/2022
KARAR TARİHİ:15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın 07/06/2010 – 14/10/2016 tarihleri arasında müvekkil şirkette idari işler departmanında idari işler giriş seviyesi pozisyonunda çalıştığını, davalı, iş akdinin sonlanmasının ardından 11/11/2016 tarihinde … 30. İş Mahkemesi 2016/… Esas sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine işe iade davası açtığını, işbu davada müvekkil şirket lehine karar verildiğini, daha sonra ilgili davalının 12/11/2018 tarihinde sabah saatlerinde müvekkil şirketin bulunduğu adres olan …’nın önüne gelerek boynuna astığı iki taraflı pankart ile eylemde bulunduğunu, işbu pankartın en üstünde müvekkil şirkete ait olan “…” logosu bulunmakta olduğunu, altında da büyük puntolarla “Beni işten çıkarttı! 6 yıl engelli kadrosunda çalışmış olduğum iki kişinin yanlış beyanı ve ….’nın mobing uygulamasından dolayı hiçbir hakkımı almadan haksız yere işten çıkarıldım. Protesto ediyorum” yazmakta olduğunu, söz konusu pankart ile 2020 yılının Temmuz – Ağustos aylarında ise aynı pankartı arabasının üzerine koyarak tüm Ege bölgesini dolaştığını, ayrıca müvekkil şirketin bulunduğu binanın önünde eylemlerine devam ettiğini, ayrıca basın açıklamalarında bulunduğundan bahisle müvekkil şirketin zararının önlenmesi amacıyla davalı tarafından hazırlanan ve müvekkil şirketin logosunun ve isminin yer aldığı yanıltıcı beyanları içeren pankartın toplatılması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalı işçinin 6 yılı aşan bir süreyle davacı işvereninin yanında engelli kadrosuyla çalıştığı, davalı işçiyi tazminatsız bir şekilde işten çıkarmak için kendisine mobbing yapılmaya başlanmış ve mobbinge direnen davalı işçi aleyhine kurgulanmış senaryoyla iftira atılarak tazminatsız bir şekilde iş akdi sonlandırıldığı, adli mercilerde hak aramaya başlayan müvekkilinin, aleyhine tesis edilen kesinleşmemiş yargı kararını, vekilinin üst mahkemeye göndermeyi ihmal etmesi neticesinde tüm yargı yolları tüketilmeden aleyhine teslis edilen kararın kesinleştiği, iş akdi kurgulanmış senaryo ile haksız bir şekilde sonlandırılan, tazminat hakkı elinden alınan, ilaveten bir de ihmal nedeniyle yargı yolları tam tüketilmeden kararın kesinleşmesi, engelli olan müvekkilde hayal kırıklığına yol açmış ve tüm bu menfi olayları birleştirerek, haksızlığa uğradığından bahisle eleştiri/eylem yapmaya başladığı, bu durumdan rahatsız olan karşı yan al kademe yöneticileri, davalı işçiyi durdurmak için önünü bir çok kestiği ve haksız müdahalelerde bulunduğu, müvekkili işçinin özel güvenlik görevlilerinin baskılarına da boyun eğmeyince, haksız rekabetten kaynaklı tazminat istemiyle huzurdaki davanın ikame edildiği, 12.11.2018 tarihli eylem,
03.07.2019 tarihli eylem, 07.2020-08.2020 tarihli eylem, ve 2021 yılına ait 2 adet eylemlere ilişkin 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, iş bu eylemlerin hükme esas alınmaması gerektiği, müvekkili davalı işçinin, uğradığı haksızlıklara ve yukarıda da izah edildiği gibi vekilinin ihmali neticesinde yargı yollarını tamamen tüketmeden aleyhine verilen kararın kesinleşmesi neticesinde mağdur olduğu, davalı işçi emekli olsa da, geçimini sürdürmek ve çocuğunun masraflarını karşılamak için iş hayatını engelli haliyle devam ettirmek zorunda kaldığı, davacı işvereni tarafından yaşadığı olumsuzluklar neticesinde aile hayatı bozulmuş ve eşiyle de boşanmak zorunda kaldığı, maddi ve manevi olarak kaybı büyük olan davalı işçiye, bir de huzurdaki dava ikame edilmiş ve 50.000,00 TL gibi emekliler için çok büyük bir bedel istendiği, müvekkili davalının işçi olup; davacı yanla rekabet edecek, edebilecek statüye, birikime ve bilgiye sahip olmadığı, karşı yanın ticari herhangi bir sırrını ifşa etmediği, kendisi için, karşı yanın müşteri çevresini ele geçirmediği, karşı yanın müşterilerinin karşı yanla olan ticari bağını iptal için girişimde bulunmadığı, ez cümle davalı işçi, haksızlığa uğradığından bahisle insani, medeni, taşkınlık yapmadan, bir başkasına zarar vermeden, sadece haksız işten çıkarıldığıyla sınırlı beyanlarla eleştiri hakkını kullandığı, davacı işveren tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına haksız rekabete ilişkin müvekkili işçi aleyhine suç duyurusunda bulunulmuş, 2018 / … soruşturma nolu dosyasıyla yapılan soruşturma neticesinde, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar 31.01.2019 tarihinde verildiği, davalı işçi kanuni tanıma uygun herhangi bir ihlal yapmadığı gibi, haksızlığa uğradığından bahisle haksızlığına dair olayla sınırlı, sınırlı ifadelerle, insancıl ve tek başına eylemlerde bulunmuş ve iş bu eylemlerde 3. bir kişi de kesinlike zarar görmediği, aksine karşı yanın tehditlerine maruz kaldığı, bu nedenle davanın reddine,
yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; davalı tarafça gerçekleştirildiği iddia edilen haksız fiil ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan manevi zararlara ilişkin tazminat davası olduğu anlaşıldı.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davalı taraf süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 60.maddesinde haksız rekabetten kaynaklanan davalarda zamanaşımı düzenlenmiş olup madde metninde; “56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.” şeklinde zamanaşımı süresinin 1 yıl ve 3 yıl olarak düzenlendiği görülmüştür.
60.maddeye göre uzamış zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede dava dilekçesinde söz konusu eylemler nedeniyle suç duyurusunda bulunulacağı belirtilmiş ama şikayete dair bilgi belge sunmamış olup, davacı vekiline bu hususta beyanda bulunması için 08/06/2022 tarihli celse 2 nolu ara karar ile süre verilmiş, davacı vekili 12/07/2022 tarihli beyan dilekçesinde 2018 yılından bu yana davacının eylemlerinin devam ettiğini ve dava açmadan evvel gerçekleştirdiği son eylemleri ve internet haberlerinin tarihlerinden de anlaşılacağı üzere 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadan davanın açıldığını belirtmiş, daha önce de İstanbul CBS 2018/… sor sayılı dosyasında da suç duyurusunda bulunduklarını, huzurdaki dava açıldıktan sonra yeni bir suç duyurusu yapılmadığını bildirmiştir.
Davacı vekilinin bildirdiği …CBS 2018/… sor sayılı dosyası uyap sistemi üzerinden istenmiş ve soruşturma dosyası incelendiğinde; davalının 12 Kasım 2018 günü gerçekleştirdiği eylem nedeniyle şikayette bulunulduğu görülmüş, yapılan soruşturma neticesinde 30/01/2019 tarihli 2019/… karar sayılı karar ile davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, KYOK kararına itiraz üzerine İstanbul … SCH 2019/… D.iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi içeriğinde davalının haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen Fiillerinin tarihleri;
-12/11/2018
-03/07/2019
-2020 yılı temmuz ve ağustos ayları
-08/12/2021 olup, eldeki davada dava tarihi 15/03/2022’dir.
Dava konusu edilen 12/11/2018 tarihli eylem nedeniyle yapılan şikayet neticesinde haksız rekabet suçu oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinden 12/11/2018 tarihli eylem hakkında uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı anlaşılmış, başkaca bir şikayet/soruşturma bulunmadığından dava konusu edilen 12/11/2018, 03/07/2019, 2020 yılı temmuz ve ağustos ayları eylemleri yönünden dava tarihinin 15/03/2022 olduğu da göz önünde bulundurulduğunda bu tarihlerdeki eylemler için eylem işyeri adresinde olduğundan eylemlerin yapıldığı tarih itibariyle öğrendiği kabul edildiğinde arabuluculuk sürecinde duran zaman dikkate alındığında dava tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından 12/11/2018, 03/07/2019, 2020 yılı temmuz ve ağustos ayları eylemleri yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
08/12/2021 tarihli eylem (basın açıklaması) için zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede ise eylem tarihinden itibaren 1 yıllık süre dolmadan dava açıldığından bu eylem yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davalının 08/12/2021 tarihli basın açıklamasının haksız rekabet teşkil edip etmediği hususuna gelince;
6102 sayılı TTK’nın haksız rekabeti düzenleyen hükümleri 54. Ve devamı maddelerinde yer almakta olup;
Madde 54; “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55.maddede ise ;”(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak,
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde metninde haksız rekabet teşkil eden davranışlar sınırlı sayıda olmayıp örnek olarak belirlenmiş ve gerek 54. Madde gerekse 55.madde içeriği birlikte değerlendirildiğinde davalının davranışları veya eylemlerinin davacının rakipleri arasında veya tedarik edenlerle müşterileri arasındaki ilişkileri etkileyecek nitelikte davranışlar veya ticari uygulamalar şeklinde olmalıdır. Davalının eylemleri davacı ile davalı arasındaki iş ilişkisinin sona erme sebebine ve şekline dair eleştirel nitelikteki açıklamalar olup, 55.madde içeriğinden anlaşıldığı üzere haksız rekabet olarak sayılan sebepler çoğunlukla faaliyet alanına, ürünlerine, iş sırlarına, işlerinin ifasına ilişkin davranışlar olup, bu davranışların aynı zamanda kişinin rakipleri, müşterileri veya tedarik edenleri arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilemesi gerekmektedir. Davalının eylemi ise davacının rakipleri veya tedarik edenleri yahut müşterileri ile aralarındaki ilişkiyi etkileyecek nitelikte olmayıp daha önce de belirtildiği üzere davacı işveren ile davalı işçinin aralarındaki iş ilişkisine dair eleştirel davranış olduğundan bu davranışın TTK’nın 54. Ve 55.maddelerine göre haksız rekabet teşkil etmediği kanaatine varılmıştır. Davalının 08/12/2021 tarihli eyleminin (basın açıklamasının) haksız rekabet olmadığı değerlendirildiğinden davacının haksız rekabet olarak değerlendirilmeyen eylemlerden dolayı davalıdan manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığından 08/12/2021 tarihli eylem yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalının 12/11/2018, 03/07/2019, 2020 yılı temmuz ve ağustos ayları eylemleri yönünden manevi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
08/12/2021 tarihli eylem yönünden manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 673,90-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır