Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/146 E. 2023/632 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/146 Esas
KARAR NO:2023/632

DAVA:Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ:03/03/2022
KARAR TARİHİ:28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … … … Ticaret Sicil:… unvan ve sicil numarasıyla davalı … ile Müvekkili … tarafından sicil gazetesine tescil ve ilan edilerek kurulduğunu, müvekkilinin şirketin resmi olarak %10 ortağı olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren şirket müdürünün … olduğunu, 2014 tarihinden itibaren iki şirket müdürü olarak … ve … olduğunu, yasa gereği şirketle ilgili yapılan tüm iş ve işlemlerden şirket müdürleri bütün mal varlıklarıyla müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin otelin bugünlere gelmesinde 2009 yılına kadar aktif olarak yer aldığını, 2009 yılında müvekkilim, ortağı olan aynı zamanda dayısı olan … ile Müvekkilin babası arasındaki taşınmaz satışı ile ilgili dava ve izni olmadan kefil göstermesi nedeniyle ilişkilerinin bozulduğunu, el emeği göz nuru olan şirketinden 2009 yılından sonra müvekkilinin fiilen … tarafından uzaklaştırıldığını, müvekkili tarafından bilgi edinme ve inceleme hakkını kullanmak üzere 31.01.2020 tarihli … 23. Noterliği … yevmiye no ile ihtarname gönderildiğini, 17.02.2020 tarihli … 13. Noterliği … yevmiye no ile cevap ile; hukuka aykırı isnatlarla müvekkilinin ortak olmadığı ve şirkete hiçbir katkısı olmadığı iddia edilerek bilgi edinme ve inceleme hakkı taleplerinin hukuksuz bir şekilde reddedildiğini, %10 ortaklık payı nedeniyle müvekkilinin azınlık hakkı olarak 03.07.2020 tarihinde …. Noterliğinden … no’lu ihtarname ile OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL talebinde bulunduğunu, … Noter tarafından 14 Temmuz 2020 tarih … no’lu ihtarnameye cevaplarında OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL yapmayacaklarının bildirildiğini, … … şirketine ait restoranı … … … şirketine kiraya vermiş gibi göstererek, davacının ortağı olduğu şirketin adeta zarar ettirilmesine ve içinin boşaltılmasına imkân sağlandığını, sırf bu haliyle bile şirket müdürleri özen ve sadakat borcuyla rekabet etme yasağını ihlal ettiklerini beyanla, … … … VE TURİZM İŞLERİ LİMİTED ŞİRKETİ’nin davaya davalı olarak dâhil edilmesini, aynı şekilde … … TURİZM İNŞAAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin davaya davalı olarak dâhil edilmesini, şirket müdürleri … ve oğlu …’ın şirket müdürlüklerinden AZLİNE, yerlerine KAYYIM ATANMASINA, şirket yöneticilerinin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek şekilde yasal faiziyle birlikte bilirkişi raporu neticesinde ortaya çıkacak olan maddi zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL’nin kusurları oranlarınca şirket müdürlerinden alınarak hak ettikleri oranda şirkete ve davacıya maddi tazminat ödenmesine, yine şirket müdürlerinden kusurları oranınca 20.000.TL manevi tazminatın ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının, davalı müvekkili …’ın yeğeni olduğunu, ilk okul mezunu olup, küçük yaştan beri (dayısı olan) müvekkilinin kendi yanında davacıya iş verdiğini ve adeta himayesine aldığını, bu çerçevede davalının, müvekkiline ait … işetmelerinde ofis boy, bell boy olarak çalıştığını, müvekkili …’nin … … …Ltd Şti ‘yi 1994 yılında açarken, limited şirket iki ortak gerektirdiğinden, ikinci isimi tamamlamak üzere güvendiği yeğenini usulen ortak gösterdiğini, yoksa davacının gerçek bir ortak olmadığını, o dönem böyle bir maddi imkanı da bulunmadığını, müvekkilinin muhataba kol kanat olmak için kendi kefaleti ile davacının başka bir şirkette 2001 yılında …’ta faaliyet gösteren … … … LTD.ŞTİ unvanlı şirkete ¼ hissedar ortak olmasını temin ettiğini ve davacı bu şekilde iş sahibi olduğunu, davacının 2001 yılında kendi adına işi kurmasını sağladıktan sonra, davacı kendi geçimini sağlar hale geldiğini, yıllardır da, gerçek ortak olmadığı için, davacı, … … LTD.ŞTİ.ne arada dayısını ziyaret dışında gelmemiştir dahi. Nitekim davacı 2003 yılında, ¼ hissedar ortak olduğu … … … LTD.ŞTİ firmasındaki diğer ¼ ortağın payının tamamını, bir diğer ortağın ¼ payının ise % 70 hissesini devralarak 4.000.000.000 TL sermayeli … … … LTD.ŞTİ’nin 2.700.000 TL hakim hissedarı olarak kendi yolunda yürüdüğünü, nihayetinde 2001-2017 arası 17 yıl boyunca tüm emeğini verdiği şirketten büyük kazançlar elde ettikten sonra 2017 yılında şirketteki hakim hissesini satarak devrettiğini, davacı kendisi için 20.000 TL manevi tazminat ve 10.000 TL maddi tazminat talep etmektedir. Bu talebin kanunu dayanağı yoktur. Eğer şirketten alacaklı olduğunu düşünüyorsa şirkete dava açmalıdır. Eğer davalı müvekkillerimizin sorumlu olduğunu düşünüyorsa, tazminatı şirkete ödenmesini talep ederek dava açması gerekmektedir. Davacının usul ve yasaya aykırı olan bu haksız ve kötü niyetli talebinin de reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; tarafların ticari defterlerinin ve muhasebe kayıtları, 01/01/2009 tarihinden günümüze kadar olan tarih aralığındaki kullandıkları bankalara ait hesap hareketleri, 01/01/2009 tarihinden günümüze kadar olan tarih aralığındaki bankalardan kullandıkları kredil bilgileri, 2009 tarihinden günümüze kadar şirket adına kayıtlı taşınmazlarınTicaret Sicil Gazetesi ve Ticari Sicil Kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık deliline dayanmışlardır.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre bilirkişiler … ve Doç Dr. …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 16/03/2023 tarihli raporlarında: ”…1. Dava dışı … Ltd. Şirketi’nin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalı şirket müdürlerinin hukuka aykırı fiilleriyle şirketi zarara uğratmış olduklarına dair somut bir tespite ulaşılamadığı, 2. Dava konusu … … Turizm İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ana işletme konusunun … hizmetleri olup, şirketin … faaliyetini sürdürmekte olduğu binanın teras katındaki restoran işletmesinin dava dışı … … şirketi tarafından işletilmekte olduğu iddiası karşısında her iki şirketin işletme konularının farklı olduğu, rekabet yasağının ihlal edilip edilmediği noktasında hukuki takdir yetkisinin Sayın Mahkemede olduğu, 3. Davacı tarafın sair iddialarının ispatı noktasındaki taleplerinin HMK m. 25 hükmünde vücut bulan “Taraflarca getirme ilkesini” aşar mahiyette olduğu…” tespit ve rapor edilmişti
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğu ve mahkememizin 08/05/2023 tarihli ara kararı ile itirazların kabulüne karar verilerek dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyetinin tarihli ek raporunda; “…Yapmış olduğumuz tespit ve değerlendirmelerimiz neticesinde; davacı tarafın itirazları doğrultusunda tarafımızca düzenlenen 16.03.2023 tarihli kök raporda her hangi bir değişikliğe gidilmesine gerek bulunmadığı…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; limited şirketi yöneticilerinini sorumluluğuna dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda davacının dava dışı … … Turizm İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi’de %10 pay sahibi ortağı olduğu, davalılardan …’nin ise %90 pay sahibi olup, her iki davalının şirketin yetkili temsilcisi bulundukları tarafların kabulündedir. Çekişme … … şirktetine ait otelin restoranını işleten dava dışı … … Şirketinin davalılara ait olup olmadığı, davalı yöneticilerin TTK 613 maddesine göre bağlılık yükümlülüklerini ihlal edip etmedikleri, rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadıkları, şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları ve nihayet ve davacı yanın maddi ve manevi tazminat taleplerinin oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun Özen ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı başlıklı 626 maddesine göre; “(1) Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketi menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
(3) Müdürler de ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.”
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre, yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacı taraf, davalıların … … şirketine ait restoranı … … şirketine kiraya vermiş gibi göstererek, davacının ortağı olduğu … … şirketinin zarar ettirilmesine ve içinin boşaltılmasına imkan sağladıklarını iddia etmiş ise de, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda şirketin aktifinde kayıtlı her hangi bir bina varlığının bulunmadığı, dava tarihi itibarıyla otel binasının tapu malikinin … Kurumu olup, finansal kiralama hakkının davalı …’a ait olduğu, bina mülkiyeti veya finansal kiralama hakkı şirkete ait olmadığına göre … … şirketi ile … … şirketi arasında kiralama sözleşmesi yapılmasını gerektiren bir durumun olmadığı, bu durumda kiralama bedelinin düşük gösterilmesi suretiyle … … şirketinin … … şirketinden haksız menfaat sağlamış olması ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yine dava konusu … … Turizm İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ana işletme konusunun
… hizmetleri olup, şirketin … faaliyetini sürdürmekte olduğu binanın teras
katındaki restoranı işleten ava dışı … … şirketinin burada işletme konusunun ise restoran işletmesi olması karşısında her iki şirketin işletme konularının farklı olduğu, bu faaliyetin ise rekabet oluşturmayacağı anlaşılmıştır.
Davacı taraf … … şirketinin banka hesaplarından … … şirketinin hesaplarına para aktarılmak suretiyle şirketin zarara uğratılmış olduğunu iddia etmiştir. Rapora göne banka hesap hareketlerinden davacı taraf iddiasının aksine, … … şirketine ait banka hesaplarından … … şirketi hesaplarına sürekli olarak para aktarılmış olduğu anlaşılmakta olup, ticari defter incelemelerinden para aktarımları nedeniyle kayıtlarda oluşan borcun … … şirketi tarafından … … şirketine düzenlenen hizmet bedeli faturalarıyla kapatılmış olduğu, … … şirketinin 2013 yılından sonra dönem sonları itibarıyla … … şirketine sürekli olarak borçlu kalmış olmasının nedeni ise … … şirketi tarafından … … şirketinden gelen havale tutarlarından daha yüksek miktarlarda hizmet bedeli faturası düzenlenmiş olmasından kaynaklandığı, … … şirketinin restoran işletmeciliği yapan … … şirketine hangi hizmeti vermiş olduğu anlaşılamamakla birlikte, … … şirketinde yüksek miktarlarda devreden KDV ve birikmiş zarar bulunması, restoran işletmeciliği yapan … … şirketinin ise yaptığı işin gereği ciro nedeniyle KDV ve kar nedeniyle Kurumlar vergi ödemek durumunda kalacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, gerçekte fatura konusu bir hizmet bulunmamasına rağmen … … şirketinin vergiye esas ciro ve kazancını düşürmek amacıyla bu faturaların düzenlenmiş olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın sair iddialarına ilişkin ise bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, dava dışı şirketin mütenasip ölçekte sermayeye ve turizm sektörünün gerektirdiği profesyonel bir yönetim kadrosuna sahip olmayan, davalıların bireysel emek ve katkılarıyla faaliyet göstermeye çalışan küçük ölçekli bir aile işletmesi olduğu, kurulmuş olduğu 1994 yılından 2017 yılına kadar hiç genel kurul toplantısı yapılmamış olması da söz konusu aile işletmesinde ticari şirket prosedürlerinin hiç bir zaman işletilmemiş olduğunu gösterdiği, dava dışı … … şirketi gibi kurumsallaşma sürecini tamamlayamamış küçük ölçekli aile işletmelerinde işletme kazançlarının bir kısmının kayıt dışı tutulma ihtimalinin her zaman bulunduğu, ancak, davacı tarafın somut delillere dayanmayan, yazılı delillerle ispatı mümkün olmayan soyut ve genel nitelikteki iddialarından hareketle varsayımlara dayalı zarar ziyan tespitinin yapılamayacağı, davacı tarafın talep etmiş olduğu gibi 2009 yılı sonrasına ait 13 yıllık uzunca bir süreyi kapsayan, şirket giderlerine ilişkin masraf belgeleri ve faturaların emsallerine uygun olup olmadığı, davalıların şahsi harcamalarının şirket giderleri arasında gösterilip gösterilmediği, davalıların kişisel servetlerinde ne kadar artış olduğu, otelin internet üzerinden rezervasyon yapmak için kullandığı booking, hotels, agoda gibi internet sitelerinin giriş şifreleriyle satış ve rezervasyon kayıtlarının incelenerek faturalarla farklılık olup olmadığı konuları dosya kapsamı ve şirket ticari defterleri üzerinde yapılacak sınırlı incelemeye dayalı bilirkişi raporu ile değil, ciddi mesai harcamayı gerektirecek kapsamlı bir denetim süreciyle aydınlatılabilecek hususlar olduğu sonucuna varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Taraflarca getirilme ilkesi” kenar başlıklı m. 25 hükmünde;
“(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” düzenlemesine yer verilmiş olup, dosyaya sunulmamış ve somutlaştırılmamış iddia ve taleplere ilişkin bilirkişi heyetince değerlendirmelerde bulunulamamış olup, bu hususların mahkememizce de resen araştırılması kanunen mümkün görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle dava dışı … Ltd. Şirketi’nin ticari defter ve
belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalı şirket müdürlerinin hukuka aykırı
fiilleriyle şirketi zarara uğratmış olduklarına dair somut bir tespite ulaşılamadığı, davacı yanın maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal delillerle kanıtlanamadığı, davacı tarafın sair iddialarının ispatı noktasındaki taleplerinin HMK m. 25 hükmünde vücut
bulan “Taraflarca getirme ilkesini” aşar mahiyette olduğu anlaşılmakla davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 80,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 189,15 -TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır