Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1 E. 2022/708 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/1 Esas
KARAR NO:2022/708

DAVA:Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:03/01/2022
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı araç, müvekkil …’in annesi … adına trafik tescil kayıtlı olduğunu, işbu araç 14.05.2020 tarihinde davalı şirket nezdinde ”Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” ile sigortalandığını, 21.10.2020 tarihinde … Otoyolunda …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … kuzey gişelerinde gişe girişindeki beton bariyere çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde … 24.10.2020 tarihinde vefat ettiğini, müvekkili …, …’un tek mirasçısı olup …’a ait mirasçılık belgesinin dilekçe ekinde sunulduğunu, taraflarınca davalı sigorta şirketine destekten yoksun kalma tazminatı için başvuru yapıldığını, sigorta şirketince taraflarına herhangi bir cevap verilmediğini, alacağın miktarının bu aşamada tam ve kesin olarak belirlenebilmesi taraflarınca mümkün olmadığından iş bu davayı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107.maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, arz ve izah edilen nedenlerle ve re’sen gözetilecek hususlar neticesinde ; davalarının kabulüne, şimdilik 100,00 TL olmak üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107.maddesinin 2.fıkrası gereğince tahkikat neticesinde ortaya çıkacak tam ve kesin miktar itibariyle talep edecekleri bedelin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili Mapfre Sigorta A.Ş. nezdinde 4102-0202-66736 sayılı Trafik Sigorta Poliçesi ile 11.05.2020-2021 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, zorunlu trafik sigortası sorumluluk sigortası olup, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanması amaçlandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartları ve ilgili mevzuat gereği, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hesaplama, güncel TRH-2010 (Kadın-erkek Hayat) Tabloları esas alınarak yapılması gerektiğini, bilirkişi incelemesine başvurulması halinde, hazırlanacak raporda TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınması gerektiğini, şüphesiz ki, davacı yanın acısı maddiyat ile ölçülemeyecek derece büyük olduğunu fakat dava konusu kazadan dolayı müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı …’in annesi müteveffa …, … Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi raporu’nda da belirtildiği gibi KTK m.52/1-b maddesini ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı yanın destekten yoksun kalma tazminatı istemi TBK’nun 52. maddesi hükmü hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği reddedilmesi gerektiğini, sürücü yakınlarının destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmalarının mümkün olmadığını, BK.’nun 52/2 maddesi hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayandığını, hukukun genel ilkelerinden kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesi gereği davacıların talep hakkı bulunmamakta olup, bu nedenle müvekkili şirket aleyhine açılan iş bu davanın reddi gerektiğini, başvurucu vekilince harcanan; talep edilen cenaze ve defin giderleri bakımından da müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, nitekim cenaze ve defin gideri poliçe teminatı kapsamında yer almadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müteveffa açısından destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacılar müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmeleri gerektiğini, yine aktüerya hesaplamasında dikkat edilmesi gereken husus ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğunu, müteveffanın gelir durumunun ispatı ise davacı tarafa düştüğünü, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilinin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple Sayın Mahkemece faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faiz dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu, arz edilen nedenlerle; aleyhlerine açılan davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; 21.10.2020 tarihinde meydana gelen ölümlü tek taraflı trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderlerine ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilmiş , bilirkişi tarafından hazırlanan 14.09.2022 tarihli raporda; Sayın Mahkemece, davacının desteği olan müteveffanın kusuruna isabet eden maddi
tazminatın ZMS Sigortacısından talep edilebileceği kanaatine varıldığı takdirde,
müteveffanın oğlu …’in destekten yoksun kalma nedeniyle talep
edebileceği maddi tazminat miktarının 171.960,25 TL olduğu, maddi tazminatların, davacının davalı sigorta şirketine başvurduğu tarihi izleyen 8
işgünü sonraki tarih olan 04.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan tahsili gerektiği tespit ve rapor edilmiştir.
Davanın; 21.10.2020 tarihinde meydana gelen ölümlü tek taraflı trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderleri tazminatından ibaret olduğu ,
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
TTK’nın 1425. maddesine göre sigorta poliçesi, tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içerir. Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartların A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak ”üçüncü kişinin ölümü” dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Yine Genel Şartların A.6. maddesinin (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih , 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
Eldeki uyuşmazlığın çözümü için Anayasa Mahkemesinin iptal ve itiraz ret kararının Genel Şartlar açısından sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.04.2021 tarih, 2021/17(4)-86 Esas ve 2021/516 K. sayılı kararında ” …Anayasa Mahkemesinin KTK’nın 90. maddesinde “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, 2. cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin iptalinin ne anlama geldiğini ortaya koymak açısından KTK’nın 90. maddesinin hangi alanı düzenlediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
78. Maddenin “Maddi ve manevi tazminat” olan yan başlığından da anlaşılacağı üzere bu madde sigortacının ödeyeceği tazminatın hesaplanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Destekten yoksun kalma zararları TBK’nın 53. maddesinde bedensel zararlar ise TBK’nın 54. maddesinde düzenlenmiştir. Keza haksız fiil sorumlusu açısından tazminatın belirlenmesinin usul ve esasları 55. maddede, tazminattan indirim nedenleri ise 51 ve 52. maddelerinde düzenlenmiştir.
79. Nitekim Anayasa Mahkemesi iptal gerekçesinde “Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla zorunlu kılınan mali sorumluluk sigortası uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir.” tespitini yapmıştır.
80. Anayasa Mahkemesinin KTK’nın 90. maddesinde vermiş olduğu kısmi iptal kararı ile madde değişiklikten önceki hâline getirilmiştir. KTK’nın 90. maddesinde 14.04.2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişiklik yapılmadan önce 01.06.2015 tarihine kadar 12.08.2003 tarihli Genel Şartlar hükümleri uygulanmıştır. Zira Genel Şartların hükümlerinin uygulanmasının hukukî dayanağı KTK’nın 90. maddesi değildir.
81. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının dayanağı TTK’nın 1425. maddesi, Sigortacılık Kanunu’nun 11. ve KTK’nın 93. maddeleridir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, “Kanun’un 93. maddesinin birinci fıkrası, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının Bakanlıkça tespit edileceğini ve Resmî Gazete’de yayımlanacağını öngörmektedir. Bu itibarla kural ile yürütmeye düzenleyici nitelikte işlem yapma yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği üzere Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngörmediği konularda kanunda genel ifadelerle düzenleme yapılarak ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması mümkündür. Öte yandan Anayasa’da münhasıran kanunla düzenleneceği öngörülen konularda da kanun koyucu temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakabilir. Yürütme organına böyle bir yetkinin tanınmış olmasının sebebinin ise zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin ana muhtevası niteliğindeki genel şartların Bakanlık tarafından belirlenmesini sağlamak suretiyle sözleşmenin güçlü tarafı olan sigorta şirketlerinin kendisi lehine olan sözleşme koşullarını dikte ettirmesinin önlenmesi olduğu görülmektedir” gerekçesi ile KTK’nın 93. maddesinde yapılan itiraz iptal istemini reddetmiştir.
82. Anayasa Mahkemesi gerekçesinde şu ifadelere de yer vermiştir: “Kural uyarınca sigortalının sorumluluk riski kapsamında değerlendirilemeyecek risklerden doğan tazminat taleplerinden dolayı zorunlu mali sorumluluk sigortasına dayanılarak sigorta şirketinden talepte bulunulamayacaktır. Mali sorumluluk sigortasının sigortalının kanundan doğan hukukî sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla zorunlu kılındığı dikkate alındığında, sigortalının hukukî sorumluluğu kapsamında olmayan tazminat taleplerinden dolayı sigorta şirketinin de sorumlu tutulamamasının işin niteliği gereği olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketinin sorumluluğunun zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına aldığı riskler ile sınırlandırılması suretiyle ilgililerin, işletenin dahi sorumlu olmadığı tazminat taleplerini sigorta şirketine yöneltmelerinin önüne geçilmesinin ve sigorta şirketinin mülkiyet hakkının korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esasen sigortalıdan talepte bulunması mümkün olmayan ilgililerin, sigorta şirketinden de talepte bulunamamasının Anayasa’nın 17. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarını ihlal ettiği söylenemez. Kuralın ilgililerin menfaatleri ile sigorta şirketinin menfaatleri arasında makul bir denge kurulmasını engelleyen bir yönünün bulunmadığı görülmektedir.”
83. KTK’nın 91. maddesine göre sigortacı, işletenin KTK’nın 85/1. maddesindeki motorlu aracın işletilmesi sırasında üçüncü kişilere vermiş olduğu zararlardan sorumluluğunu üstlenmektedir. Bir başka deyişle sigortacının motorlu bir aracın işletilmesinden doğan zarardan sorumlu tutulabilmesi için öncelikle o zarardan işleten sigortalının sorumlu olması gerekir. İşleten sigortalının sorumlu olmadığı bir zarardan sigortacıyı sorumlu tutma imkânı bulunmamaktadır. Davacıların kendi desteklerinin tam kusuru ile kendi ölümüne neden olduğu olayda destekten yoksun kalma zararlarını işleten sigortalıya karşı nasıl ileri süremeyeceklerse sigortacıya karşıda ileri süremeyeceklerdir. Bu nedenle zorunlu malî sorumluluk sigortacısının, sigortalı işletenden daha fazla bir sorumluluk altına girmesi mümkün değildir.
84. Sigortacı, kendisinden sigorta tazminatı talep edenlere karşı işletenin yapabileceği tüm savunmaları ileri sürebilir. Yani sigortalı işleten hangi oranda sorumlu ise sigortacıda aynı oranda sorumludur (Ünan, S./ Yazıcıoğlu,E.: Sigorta Hukuku Sempozyumları, Ergüne, M.S.:Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İstanbul 2018, s. 18 vd.).
85. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Malî Sorumluluk Sigortası Genel Şartların A.2 (d) bendinde sigortalının sorumlu olduğu zarar tanımında, A.3 maddesinde sigortanın sorumluluk kapsamında ve A.5. (ç) maddesinde destekten yoksun kalma teminatı kapsamında sigortacının destekten yoksun kalma zararlarından sorumluluğunu motorlu araçların işletilmesi sonucu üçüncü kişinin ölümü ile sınırlandırılmış olması karşısında gerek işletenin kendisine karşı gerekse işleten adına hareket eden sürücünün işletene göre üçüncü kişi olmadığı göz önüne alındığında davacıların sigortacıdan destekten yoksun kalma zararlarını talep etmeleri mümkün görülmemektedir.
86. Ayrıca Genel Şartlar A.6. (d) maddesinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri teminat kapsamı dışında tutulmuş olması karşısında davacıların desteklerinin sorumluluk riski kapsamında olmayan desteğin tam kusuru ile kendi ölümüne neden olmadan kaynaklanan destekten yoksun kalma zararlarından sigortacıda sorumlu değildir.
87. O hâlde mahkemece; sorumluluk hukukunun genel ilkeleri, karayolları motorlu araçlar zorunlu malî sorumluluk sigortacısının Karayolları Trafik Kanunu’nda sınırları çizilen sorumluluk alanı ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartların A.2. maddesinin (d) bendi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi ve A.6. maddesinin (d) bendi gereği davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun güncel bu kararı ile; Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları hükümlerinin uygulanmasının hukuki dayanağının iptal edilen KTK’nın 90. maddesi olmadığı, TTK’nın 1425. maddesi, Sigortacılık Kanunu’nun 11. ve KTK’nın 93. maddeleri olduğu, nitekim Anayasa Mahkemesi’nin KTK’nın 93. maddesinde yapılan itiraz iptal istemininin reddine karar verildiği açıklanmış; KTK’nın 91. maddesine göre sigortacı, işletenin KTK’nın 85/1. maddesindeki motorlu aracın işletilmesi sırasında 3. kişilere vermiş olduğu zararlardan sorumluluğunu üstlendiği, işleten olan sigortalının sorumlu olmadığı bir zarardan sigortacıyı sorumlu tutma imkanı bulunmadığından davacıların kendi desteklerinin tam kusuru ile kendi ölümüne neden olduğu olayda destekten yoksun kalma zararlarını işleten sigortalıya karşı nasıl ileri süremeyeceklerse sigortacıya karşıda ileri süremeyeceği ve bu nedenle zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, sigortalı işletenden daha fazla bir sorumluluk altına girmesi mümkün olmayacağı, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartların A.2. maddesinin (d) bendi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi ve A.6. maddesinin (d) bendi gereğince de destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri teminat kapsamı dışında tutulmuş olması karşısında davacıların desteklerinin sorumluluk riski kapsamında olmayan desteğin tam kusuru ile kendi ölümüne neden olmasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararlarından sigortacıda sorumlu olmadığı sonucuna varılmıştır.
Somut olay değerlendirildiğinde; kazanın 21/10/2020 tarihinde gerçekleştiği, tazminata konu desteğin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı dosyası için düzenlenen 25.12.2020 tarihli kusur raporunda, tek taraflı trafik kazasının meydana gelmesinde, davacıların murisi olan müteveffa sürücü …’un asil ve tam (%100 oranında) kusurlu bulunduğu , poliçe tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 26.04.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 92/g-h maddeleri ile 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartların 6/d Maddesinde, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının (müteveffanın) kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri teminat dışında tutulduğundan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 80,70-TL red karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabulucuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 ve 13/1 maddeleri uyarınca 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..18/10/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)