Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/90 E. 2021/580 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/595 Esas
KARAR NO:2021/507

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/06/2017
KARAR TARİHİ:30/06/2021

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı müvekkili tarafından, 11/02/2016 tarihli fatura ile … … Servis ve Tic. A.Ş.’den … marka aracın 11.02.2016 tarihinde 125.971,50 TL. bedel ödenerek satın alındığını, ancak …. Noterliği, … yevmiye numaralı ve 01/03/2017 tarihli İhtarnamede belirtildiği üzere söz konusu aracın kullanılmaya başlanmasından birkaç ay sonra aracın 120 km ve üzeri hıza ulaşması ile araçta olağandışı bir sarsıntı meydana gelip bu sarsıntının aracın kendisinin, sürücüsünün, yolcularının hatta 3. kişilerin olası güvenliğini tehlikeye atacak derecede olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine aracın davalı … … …. A.Ş.’ye arızanın giderilmesi amacıyla defalarca bırakıldığını, ancak araçtaki sorunun servis tarafından giderilemediğini, araçta defalarca meydana gelen arızanın “gizli ayıp” olması ve “ağır kusurlu” olan davalı şirketler tarafından arızanın giderilememesi sebebiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 227 gereğince aracın yenisiyle değiştirilmesine ancak mümkün olmaz ise söz konusu aracın fatura bedelinin iadesine hükmedilmesini talep ettiklerini, söz konusu araçtaki arızaların fabrikasyon çıkışlı imalat niteliğinde olarak “gizli ayıp” niteliğinde olduğunun ve işbu dosyadaki davalı şirketlerin “ağır kusurlu” olduğu Mahkemece yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacağını, somut olayda, davalı şirketlerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 219 gereğince sorumlu olduğunun açıkça olduğunu, araçtaki ayıbın işbu aracın kullanımı bakımından tehlikesi ve davacı müvekkilinin araçtan beklediği faydaları ortadan kaldıran nitelikte olması sebebiyle söz konusu davayı açtıklarını, davacının, 11/02/2016 tarihli fatura ile satın almış olduğu … marka aracı kullanmaya başlamasından birkaç ay sonra arızalar ortaya çıktığını, aracın hangi tarihlerde satıcının servisine getirildiğine ve teslim alındığına ilişkin tüm servis kayıtlarının dosyadaki davalı şirketlerde mevcut olduğunu, söz konusu servis kayıtlarının davalı şirketler tarafınca sunulmasını talep ettiklerini, söz konusu arızanın satıcı tarafından giderilememesi ve arızanın araçtan beklenen faydayı ortadan kaldırması sebebiyle satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesi mümkün olmaz ise söz konusu aracın fatura bedelinin iadesi talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.227 gereğince satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini, ancak mümkün olmaz ise söz konusu aracın fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte fatura bedelinin iadesi için davanın kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … ve Tic. A.Ş’nin, davaya konu aracın ne satıcısı ne de ithal edeni olduğunu, ithalatçı veya satıcı sıfatına haiz olmayan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava dilekçesi ve araç faturasından göreceği üzere uyuşmazlığa konu … plakalı aracın satıcısının davalılardan … …, ithalatçısının ise davalılardan …Tic. A.Ş olduğunu, müvekkili şirket açısından husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davacının usulüne uygun bir ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının tacir olduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda TTK hükümleri ve TBK hükümleri uyarınca ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, davacının onarım hakkını kullanmasına rağmen değişim veya fatura bedelinin iadesi talebinin garanti yönetmeliğinin 9.maddesindeki şartları taşımadığından reddinin gerektiğini, dava konusu aracın, muadili malların kullanım amacını taşıdığını, alıcının beklediği faydaları ortadan kaldırmadığını, davacının iddialarının ve taleplerinin Mahkemece etraflı bicimde değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu aracın … alanında uzman bilirkişiler tarafından incelenmesini talep ettiklerini, aracın teknik yeterliliği olan bir laboratuvarda bilimsel metotlarla incelenmesi gerektiğini, davacının taleplerinin TMK 2.maddesine aykırı olduğunu, incelemede araçta meydana gelen kullanıcı kaynaklı değer kaybının ve kullanım bedelinin tespitini, aracın iadesine karar verildiği takdirde kabul anlamına gelmemek kaydıyla aracın takyidatsız olarak iadesine karar verilmesini, davacının terditli talepte bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının faiz başlangıç tarihi ile faiz cinsi talebinin de hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiğini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) hükümleri uyarınca müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, TTK’de öngörülen ayıp ihbar sürelerine uyulmadığından davacının taleplerinin her halde reddinin gerektiğini, TTK m.23/c uyarınca: “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiğini, Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu” hal böyleyken, davacının aracı satın aldıktan bir yılı aşkın zaman sonra davalılara …. Noterliği’nin 01.03.2017 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü süresi içerisine yerine getirmediğini ve söz konusu sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğunu, davacının mevzuatta öngörülen seçimlik hakları kullanması mümkün olmadığını, davacının terditli talepte bulunmasının mümkün olmadığını, seçimlik haklardan hangisini tercih ettiğinin açıklatılması gerektiğini, davacının iddia ettiği arızaların yetkili servis veya müvekkili şirket tarafından tespit edilemediğini, aracın ayıplı olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının ayıpsız misli ile değişim talebinin kabul edilemez olduğunu, davacının seçimlik hakkını orantısız şekilde kullanmasının Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere kabul edilemez olduğunu, ayıba yönelik itirazlar saklı kalmak üzere dava konusu aracın üzerinde takyidat bulunması halinde ayıpsız misli ile değişim veya bedel iadesi talep edilemeyeceğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla araçta oluşan araçta davacının kusurundan dolayı değer kaybı olup olmadığının araştırılması ve bilirkişi aracılığıyla hesaplatılması ile belirlenmesi halinde araç bedelinden düşülerek davacıya yükletilmesi gerektiğini, gerektiğini, dava konusu araç halen davacıdan olduğundan davacının faiz talep etme hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığını, tacir olan davacının ayıp iddiasında bulunarak seçimlik haklarını kullanabilmesi için süresinde ve usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, ancak davacı huzurdaki olayda kanunun kendisine yüklediği bu yükümlülükleri yerine getirmediğini, yasal süreler geçtikten aylar sonra gönderdiği ihtara hukuksal sonuçlar bağlamaya çalıştığını, davacının inceleme/inceletme ve ihbar yükümlülüğünü süresi içerisine yerine getirmemesi nedeniyle söz konusu süreler hak düşürücü nitelikte olduğundan davanın öncelikle bu yönden reddine karar verilmesini, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, davacının aracın ayıplı oluğu iddiasının hiçbir delile dayanmadığını, davacının dava konusu aracı aldıktan sonra servise ilk olarak 28/04/2016 tarihinde başvurduğunu, bu başvurusunda herhangi bir şikayette bulunmadığını, davacı araçta balans ayarı yapılmasını talep ettiğini, talebi doğrultusunda servis işlemleri yapılarak araç ilgilisine teslim edildiğini, davacının ikinci kez 14.07.2016 tarihinde servise geldiğinde müşteri istek formuunn beyanları doğrultusunda düzenlendiğini, ancak araca müdahale edilmemesinin talep edildiğini ve servis işlemleri yapılamadan aracın servisten alındığını, devam eden süreç içinde davacının servise başvurularında dile getirdiği şikayetlerin tamamının giderildiğini, özellikle iddia ettiği titreme ile ilgili sorunlarla ilgili araştırmalar yapıldığını, araştırmalar sonucunda gerçek durumun davacı tarafından belirtilen şekilde olmadığını, müşteri memnuniyeti çerçevesinde müdahaleler yapıldığını, gerekli parçalar değiştirildiğini, özellikle dava konusu aracın servise son olarak getirildiği 08.02.2017 tarihinden sonra davacının iddiaları karşısında yeniden uzman kişilerin katılımıyla araçta uzun süreli test sürüşleri/teknik incelemeler yapıldığını, neticede iddia edildiği gibi bir durumun olmadığının somut bir şekilde tespit edildiğini, davacının, şikâyeti çok basit işlemlerle tespit edilebilecek nitelikte olduğu halde ve olası tüm şartlar altında ölçüm/test sürüşü yapılmasına rağmen araçta davacının iddia ettiği gibi bir arıza tespit edilmediğini, bu nedenle, davacının soyut iddialarının aksine dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, araç değişim talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiğini, araçta fabrikasyon ve servis kaynaklı herhangi bir ayıp söz konusu olmadığını, aracın kullanılmasından elde edilen menfaat ve bu kullanım nedeniyle oluşmuş bir değer kaybı söz konusu ise mahsubunun gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aracın iadesine karar verilmesi halinde tüm takyidatlardan arındırılacak şekilde hüküm kurulmasını, davacının araçtan sürekli şekilde faydalanması nedeniyle fatura tarihinden itibaren faiz talebinin kabul edilemeyeceğini, faizin cinsinin de kanuna aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 11/02/2016 tarihli faturaya konu … marka araçta fabrikasyon çıkışlı imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde arızalar olduğu iddiasıyla aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi. Değişim mümkün olmaması halinde aracın fatura bedelinin fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsili taleplerinden ibarettir.
Makine Mühendisi … tarafından imzalı 20/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya içerisinde aracın servise getirilerek onarım gördüğüne ilişkin servis kayıtları ile iş emir bulunmadığını, dava vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu 09/03/2017 tarihli, aracın sağ önden hasarlı olarak servise girdiğini gösterir iş emri ile servis kaydının bulunduğunu, dava konusu araç ile yapılan test sürüşünde düşük hızlarda herhangi bir sorun bulunmadığını, hızın 140 km/saat seviyesine çıkması ile aracın gerek direksiyonunda gerekse koltuklarında hissedilen titreşimlerin ortaya çıktığını, iddia edildiği gibi olağanüstü sarsıntı şeklinde olmasa da hissedilebilen bir titreşim olduğunu, hızın düşmesi ile titreşimin ortadan kalktığını, mevcut delil ve tespitlerden aracın daha önce 120km/saat hızında başlayan titreşimin yapılan onarım ile şiddetinin azaltıldığı ve 140km/saat değerine ötelenmiş olduğu, motor devrinin kritik aralıklarla rezonansa girmesi ile oluşan titreşim arızasının kullanım kaynaklı olmayıp üretimden kaynaklandığını belirterek, aracın kullanımını etkilemeyen bu arızanın araçtan yüksek hızlarda faydalanmayı olumsuz yönde etkileyen bir arıza olduğu tespit ve kanaatini bildirmiştir.
Makine Mühendisi … tarafından imzalı 10/03/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; dosya içerisindeki iş emirlerinden davacı vekilinin belirttiği gibi aracın birçok kez aynı arıza nedeniyle servise girmiş olduğunun görüldüğünü, ileri sürüldüğü gibi çok şiddetli bir arıza olmamakla beraber arızanın kısman devam ettiğini, yüksek hızlarda araçta titreşim olduğunun tespit edildiğini ve bu arızanın kullanıcı tarafından kabul edilebilir bir olgu olmadığını, söz konusu arızanın hasarlı kazadan çok önce başlamış olması, arızanın üretim kaynaklı olduğunu gösterdiğini, nedenlerinin araştırılmasının davalı tarafın imkanları ile yapılacak mühendislik çalışmaları ile belirlenerek arızanın giderilmesi gerektiğini, araçtan hiç fayda sağlanmadığını söylemenin mümkün olmadığını, bu tespitlerle aracın yenisi ile değiştirilme şartı olup olmadığının takdirinin Mahkemede olduğu, ancak aracın bazı seyir şartlarında devam eden ve konfor açısından araç sürücüsünü olumsuz etkileyen arıza nedeniyle araçta 5.000,00-TL değer kaybı meydana geleceği kanaati tespit ve rapor edilmiştir.
Makine Mühendisi …, … ve … tarafından müşterek imzalı 28/08/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; taraflara ulaşılmaması nedeniyle taşıtın laboratuvara çağrılarak inceleme imkanı bulunmadığı, mevcut belgelere istinaden oluşan kanaate göre yol testi ve taşıt fiziki incelemesi dışında yüksek maliyetli yüksek maliyetli laboratuvar testleri yapılması için gerekli prosedürün tamamlanmasına ihtiyaç olduğu, bunun makul ve usul açısından ekonomik olmayacağı, taşıttaki titreşim probleminin bilirkişi raporu ile tespitinin yapıldığı ve titreşim probleminin imalat kaynaklı olduğu ve gizli ayıp niteliğinde olduğu, taşıtın toplam kat ettiği mesafe dikkate alındığında konfor durumunu etkilemekle beraber maldan yararlanamama halinden bahsedilemeyeceği, problemin can ve mal güvenliğini tehdit edecek yapıda olduğuna dair somut bir bulguya ulaşılamadığı, problemin kaynağının kesin olarak belirlenemediği ve servis tarafından giderilemeyen problem nedeniyle hizmet kusurunun ortaya çıktığı, taşıtta mevcut sorun nedeni ile ikinci el piyasada 5.000,00-TL civarında değer kaybı oluşacağı, bedel iadesi veya ayıpsız misli ile değişim hususunun hukuki nitelikte olduğundan takdirinin mahkemeye ait olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Makine Mühendisi …, … ve … tarafından müşterek imzalı 01/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; laboratuvar ortamında incelenen ve yol testine çıkılan … tescil numaralı … marka … prestige … tip 2016 model … şase … motor numaralı taşıtın arızasının kullanımdan kaynaklandığına dair hiçbir bulgu bulunmadığı, normal bir otomobil kullanıcısı tarafından alım sırasında anlaşılamayacağı, kullanımla ortaya çıkacağı, imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğu, taşıttan yararlanamamanın mevzu bahis olmadığı fakat konforu etkileyecek düzeyde olduğu, yetkili servis şartlarında orijinal parçalarla uygun şekilde onarılması halinde iade şartlarının oluşmayacağı, ikinci el piyasada 5.000,00-TL civarında değer kaybı oluşacağı tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacının araçta gizli ayıp olduğu iddiası nedeniyle ispat yükünün davalı tarafta olduğu iddiası yerinde değildir. Çünkü ayıp iddiasında bulunan da davacıdır. … BAM 26. HD 28/11/2017 tarih 2017/494 esas 2017/1432 karar sayılı ilamında “4721 sayılı TMK’nun 6. maddesi gereğince kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olmasına, HMK’nun 190. maddesi gereğince de ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait bulunmasına, Kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olmasına, Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın, kanuni karinenin aksini ispat edebilmesine, davacı vekilinin, sigortalı otobüsün imalat hatası, yetkili servisin aracın bakım onarımını gereği gibi özenle yapmamasından kaynaklı servis hatası sebebiyle araçta yangın çıktığını iddia etmiş olması nedeniyle ispat külfetinin davacı üzerinde olmasına,” şeklinde belirtildiği üzere ispat yükü davacıdadır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde, dava konusu araçta gizli ayıp olduğu iddiasıyla aracın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise söz konusu aracın fatura bedelinin faizi ile iadesi talep edilmişse de, davacının değer kaybına ilişkin bir talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 31/12/2020 tarihli ara kararı doğrultusunda laboratuvar incelemesi yapılmış, araçta mevcut arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ancak taşıttan yararlanamamanın mevzu bahis olmadığı, fakat konforu etkileyecek seviyede olduğu, aracın orjinal parçalarla onarılması halinde iade koşullarının oluşmayacağı, 2. El piyasada 5.000,00TL değer kaybı ortaya çıkacağı belirlenmiş olup; Bu tespitler göz önüne alındığında her ne kadar araçta mevcut arıza gizli ayıp niteliğinde de olsa, onarımı mümkün olduğundan ve ikinci el piyasa değer kaybının araç değerine göre miktarı göz önünde bulundurulduğunda, ayıpsız misli ile değiştirilme veya fatura bedelinin iadesini gerektirecek düzeyde olmadığı anlaşıldığından ve davacı tarafın taleplerinin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya fatura bedelinin iadesinden ibaret olması nedeniyle bu talepleri yerinde görülmemiş, dava dilekçesinde araca ilişkin değer kaybı talebi de bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.151,28-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.091,98-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı … … tarafından yapılan 25,20-TL tebligat/posta giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 15.917,29-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır