Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/781 E. 2022/159 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/781 Esas
KARAR NO:2022/159

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:15/03/2012
KARAR TARİHİ:01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Vekiledeninin Aydınlatma ürünleri üretimi piyasasında önde gelen tacirlerden olduğunu, davalı şirketin vekiledeninin satış yaptığı şirketlerden; … …v.b firmalara gerek ihtarname keşide ederek, gerekse sözlü olarak “…’ten aldıkları aydınlatma ürünlerinin şirketlerine ait tescilli tasarımların taklit ve benzeri olduğunu, mezkur ürünlerin alınmaması, alınması durumunda tasarım tescil hakkına tecavüz teşkil edeceğini, bu sebeple haklarında suç duyurusunda bulunacağı..” nı ihtar ettiklerini, kötü niyetli haksız, yanlış, yanıltıcı ve gerçeğe aykırı beyan ve fiilleri neticesinde; üçüncü kişilerin vekiledeni şirketin müşterilerinin verdikleri ürün siparişlerinden vazgeçtikleri gibi artık ürün de almadıklarını beyanla, davalının fiil ve eylemlerinin haksız olduğunun tespiti ile haksız rekabetin menine, davalının yanlış ve yanıltıcı beyanlarının düzeltilmesine ve masrafı davalıdan alınarak hükmün ilanına, haksız ve kusurlu davalıdan; şimdilik 25.000.-TL maddi (zarar ve ziyan) tazminatı ile 25.000.-TL manevi zarar tazminatının alınarak davacıya verilmesine ve her iki tazminat alacağı için fiil ve eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari temerrüt faiz oranı üzerinden faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Vekiledeni şirketin, Türk Patent Enstitüsü’nün 2009/…, 2009/…, 2009/…, 2009/… tescil numaralı Tasarım Tescil Belgeleri sahibi olduğunu, Endüstriyel Tasarım Sicilinde, tasarım tescil hakkına sahip bulunduğu aydınlatma direği, sokak lambaları, çim aplikler, banklar ve çöp kovaları gibi endüstriyel tasarımlar ile ilgili bilgiler ve resimler yer aldığını, endüstriyel tasarım sicilinde yer alan ürünlerin vekiledeni şirket tarafından özel olarak tasarlattırılmış tamamen özgün ürünler olduğunu, ürünlerin, yenilik ve ayırt edicilik özellikleri ile aynı alanda kullanılan ürünlerden farklı kabul edildiğinden TPE tarafından da tescil belgesi verilmeye uygun bulunduğunu, vekiledeni şirketin tescil belgesi sahibi bulunduğu endüstriyel tasarımların, başka firmalar tarafından izinsiz olarak üretildiğini, teklif verdikleri firmalara aynı ürünlerle ilgili düşük teklifler verildiğini ve hatta sözleşme yapmış oldukları bazı firmaların bu nedenle sözleşmelerini iptal ettiğini tespit etmeleri üzerine, bu ürünleri satın alan veya satın alma aşamasında olduğunu tespit ettiği firmalara, Tasarım Tescil Belgesi Sahibi olduğu tasarımlarla ilgili tescil belgelerini ve ürün fotoğraflarını eklemek suretiyle BİLGİLENDİRME AMACIYLA ihtarnameler gönderdiklerini, tasarım tescil hakkından kaynaklı haklarını kullandıklarını, vekiledeninin dava dışı … İnş. Taah. Ve San. Tic. A.Ş.ile yapmış olduğu 25.04.2009 tarihli sözleşme uyarınca, … için aydınlatma armatürleri tasarladığını, projenin 1.kısmının projeye uygun aydınlatma armatürleri üretilmek suretiyle vekiledeni tarafından tamamlandığını, ancak projenin ikinci kısmına ilişkin ihaleyi kazanamadıklarını bunun sebebinin davacının daha düşük fiyat vermek suretiyle dava dışı şirketle anlaşması olduğunu, Türkmenistan’ daki projenin tamamlanabilmesi için bu tasarımların teslim edilmesi gerektiğini, bu tasarımlar üzerinde yasal hak sahibi bulunanın vekiledeni şirket olduğunu, buna rağmen bu iki şirketin de hukuka aykırı olarak aralarında anlaştıklarını ve projenin bitirilmesi için …’ın bu ürünleri üretmesi konusunda mutabakata vardıklarını, Türkemenistandaki başka bir proje için teklif sunan ve Türkiyedeki taşeron firma olan … Elektirk firması ile anlaşma yapan vekiledeni şirketin anlaşmasının sonradan iptal edildiğini , bu durumun sebebini araştıran firma yetkililerinin, davacı … …’ın aynı iş için vekiledeni şirketten çok daha düşük bir teklif vermiş olduğunu, vekiledeni şirket ile yapılan anlaşmanın iptal edilerek işin ……’a verilmiş olduğunu tespit ettiklerini, ……’ın bu projede de vekiledini şirketin 2009 … tescil numaralı tasarım tescil belgesi ile tasarım tescil hakkına sahip bulunduğu 2.1 nolu sokak lambasını birebir ürettiğini ve … Elektrik firmasına sattığını, müşterilere gönderilen ihtarnamelerde de bu durumun aksini gösterir hiçbir haksız, yanlış, yanıltıcı beyan ve haksız itham bulunmadığını, aksine vekiledeni şirketin ticari itibarını zedeleyen ve haksız rekabet oluşturan eylemleri nedeniyle davacı hakkında tazminat talep haklarını saklı tuttuklarını beyanla, haksız ve yasal dayanaktan yoksun, müvekkil şirketi yıldırmaya yönelik davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; TTK. 54 ve devamı maddelerine (6762 sayılı yasanın 56 ve devamı) dayalı haksız fiilin tesbiti ile haksız rekabetin önlenmesi, yanlış yanıltıcı beyanların düzeltilmesi ve maddi ve manevi tazminat taleplerinden ibarettir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda verilen 2012/74-2014/5 E. K. sayılı, 22/01/2014 tarihli karar ile :”…tasarım tescil belgesi hükümsüz kılınıncaya kadar şikayet hakkının kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği, davalı tarafın Kartal F.S.H.H.M’nde açmış olduğu tasarıma tecavüzün tespiti davasının halen derdest olduğu, tecavüze dayanak yapılan ürün asıllarına ulaşılamadığı, dosyadaki delillerin tecavüzü ispatlar nitelikte olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiği, davacının ürünlerinin davalının tasarımına tecavüz ettiğinin sabit hale gelmediği, davalının gönderdiği ihtarnamelerde açıkça isim kullanılarak davacının kötüniyetli olduğunun, davalının izni olmaksızın üretime devam ettiğinin, davalının tasarımının benzerini yaptığının açıklandığı nedenle 6762 sayılı TTK’nın 57/1-2 maddeleri uyarınca eylemin haksız rekabet teşkil ettiği, davacının maddi tazminat talebini ispat edemediği, olay nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, haksız rekabetin önlenmesine, 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, maddi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/9772-2015/6365 E. K. Sayılı 05.05.2015 tarihli ilamı ile :”…Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, haksız rekabetin tespitine, manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Oysa, Dairemiz’in yerleşik uygulamasına göre, tasarım tescil belgesinden kaynaklanan hakların kullanılması, bu belge ile sağlanan koruma kapsamında olup, tescilli bir tasarımın haksız kullanımından söz edilemez. Ancak, tasarım tescil belgelerinin hükümsüzlüğü yolundaki kararlar ile sicilden terkinleri sağlandıktan sonra korumaları kalkacak ve bu tarihten itibaren kullanımlarının haksız olduğu ileri sürülebilecektir. Tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tescil hükümsüz kılınmadıkça tasarımını kullanabilir. Somut uyuşmazlıkta da davalı, usulüne uygun şekilde tescil ettirmiş bulunduğu tasarım tescil belgesine dayanarak, davacının müşterilerine ihtarname göndermiş, aydınlatma direği tasarımı bulunduğunu, davacıya lisans hakkı vermediğini, tasarımları izinsiz olarak üreten firmadan alım yapmaları durumunda bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceğini, tecavüze son vermelerini, aksi halde yasal yollara başvuracağını belirtmek suretiyle şikayet hakkını kullanmıştır.
Bu itibarla, mahkemece, yukarıda anılan hususlar nazara alınmadan, davacının müşterilerine gönderilen ve içeriği itibariyle haksız rekabet unsuru içermeyen ihtarnamelere dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce 2015/751-2015/844 E. K. sayılı, 12/11/2015 tarihli karar ile 22.01.2014 tarihli kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememizin direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2623 – 2021/387 E. K. Sayılı01.04.2021 tarihli ilamı ile “…. Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestîsi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
Hem 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6762 sayılı TTK) hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabete ilişkin genel ilke “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması gibi hususlar aranmamaktadır. Bununla birlikte failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır.
6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabetin genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 57. (6102 sayılı TTK’nin 55.) maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 57. maddesinde sayılan hâllerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hâllerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hâllerine tam olarak uymuyorsa veya bu hâllerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinin uygulanması mümkün olacaktır.
Bu aşamada uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi gereğince; “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buradaki “kötüleme” kavramı, genel bir ifade ile bir kişinin ticari hayatı hakkında olumsuz intiba yaratılmasını ifade etmektedir.
Kötüleme yoluyla haksız rekabette, doğrudan mağdura yönelik bir hareket yer almamakta, dürüstlük kurallarına aykırı davranılarak, mağdurun dışında yer alan kişilere, mağdurla ilgili yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bilgiler verilerek bu kişilerin mağdur hakkında yanlış kanaat edinmeleri sağlanarak mağdur kötülenmektedir. Bu haksız rekabet türünde, konu mağdur veya onun ticari işletmesi ya da buna dâhil değerler, muhatap ise mağdurun müşterileridir. 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Susma ise bu madde kapsamına girmemekle birlikte bilgilendirme yükümlülüğünün söz konusu olduğu yerde susmanın haksız rekabet sayılması ancak 6762 sayılı TTK’nin 56. (6102 sayılı TTK’nin 54/2) maddesindeki genel ilke kapsamında mümkün olmaktadır.
Görüldüğü üzere kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir açıklamanın (beyanın) olması; bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Bu itibarla mağdurun müşterilerine yönelik yapılan eylemin kötüleme niteliğinde olup olmadığı müşterilerin de özellikleri gözetilerek her somut olaya göre titizlikle incelenmelidir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların aydınlatma ürünlerinin üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdikleri, … …’nin birinci kısmının ihalesini kazanan dava dışı … İnş. Taah. ve San. Tic. A.Ş.’nin talebi üzerine davalı tarafından anılan projede kullanılmak üzere sokak lambası tasarımı yapıldığı ve bu tasarımların 2009/… sayı ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirildiği, ayrıca bu tasarımlara konu ürünlerin üretiminin yapılarak … …’nde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan … …’nin ikinci kısmının ihalesinin … İnş. Taah. ve San. Tic. A.Ş. tarafından alınamadığı, ihaleyi alan şirketlerin de anılan projenin ikinci kısmının sokak lambası işini davacıya verdikleri, davacının da projenin birinci kısmında kullanılan sokak lambalarıyla bağlantılı olacak şekilde sokak lambası üretim yaptığı dosya kapsamı ile sabittir.
Davalı tarafından, …’nin ikinci kısmında kullanılan sokak lambalarının tescilli tasarımının taklidi olduğundan bahisle davacı aleyhine 05.10.2009 tarihinde … … 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde (… Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi) tescilli tasarıma tecavüzün tespiti, men’i ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, anılan mahkemece dava konusu ürünlerin yeterli görselinin elde edilemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmektedir. Bununla birlikte davacı tarafından davalının dava konusu sokak lambası tasarımının da aralarında bulunduğu 2009/… sayılı çoklu tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığından bahisle … 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde tasarımın hükümsüzlüğü davası açıldığı, anılan mahkemece davalı adına tescilli 2009/…-… sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verildiği, dava konusu tasarımın da aralarında bulunduğu diğer tasarımlara yönelik hükümsüzlük talebinin ise reddedildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından davacı aleyhine …. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan dava devam ederken, davalı tarafından tescilli tasarım hakkına dayanılarak davacının müşterilerinden ……. Ltd. Şti. ile … Gıda Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine dava konusu olan 11.01.2012 tarihli ihtarnameler gönderilmiştir. İhtarnamelerde ise davalının tescilli sokak lambası tasarımı bulunduğu, davacıya bu tasarımlar için lisans hakkı verilmediği, tasarımları izinsiz olarak üreten davacıdan alım yapmaları hâlinde bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceği, aksi hâlde yasal yollara başvurulacağı belirtilmiştir. Ayrıca ihtarnamelerin ekinde sokak lambası görsellerinin yer aldığı tasarım tescil belgesi ve ekleri anılan şirketlere gönderilmiştir. İhtarname gönderilen şirketlerin …l Projesi’nden ihale alan şirketler olduğu ve bu şirketlerin anılan projede kullanılacak sokak lambalarını davacıdan tedarik ettikleri tarafların beyanları ve ihtarnamelerin içeriği ile sabittir. Bu itibarla ihtarname gönderilen şirketlerin … Projesi’nin birinci kısmının sokak lambalarının davalı tarafından üretildiğini bilen ya da bilmesi gereken şirketler olduğu ortadadır.
Hemen belirtilmelidir ki, tescille kazanılan tasarım hakkı, tasarım üzerindeki ve tasarımdan doğan inhisari yetkilerle donatılmış mutlak bir haktır. Mutlak hak niteliği sebebiyle herkese karşı ileri sürülebilir. Tasarım hakkı sahibine, tasarımdan ekonomik olarak her türlü yararlanma ve onu her şekilde değerlendirme yetkisi sağladığı gibi, tecavüz hâlinde tasarımı koruyucu yetkiler de sağlamaktadır. Tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynısını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçlarla depolamak ve elde bulundurmak gibi fiiller tasarım hakkına tecavüz kabul edilmektedir. Görüldüğü üzere sadece tasarımın uygulandığı eşyayı üretmek değil aynı zamanda bunun üretilmesi için icapta bulunmak, satın almak ve kullanmak da tasarıma tecavüz teşkil etmektedir. Somut olayda da davacının eyleminin …. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin vereceği karar sonucunda davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği sabit olursa ihtarname gönderilen şirketlerin eylemlerinin de davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceği ortadadır. Bu itibarla davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinde yer alan hususların davacıyı kötüleme boyutunda olmadığı, ihtarname gönderilen şirketlerin taraflar arasındaki çekişmeyi bildiği ya da bilmeleri gerektiği dikkate alındığında dava konusu ihtarnamelerin uyarı niteliğinde olduğu ve şikâyet hakkı kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, mahkemece, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinin 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi anlamında davacıyı kötüleme olarak kabul edilemeyeceği, davalının tescilli tasarımına dayanarak uyarı ve şikâyet hakkını kullandığı, bu nedenle dava konusu ihtarnamelerin haksız rekabet oluşturmadığı gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı tarafından İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan dava derdest iken dava konusu ihtarnamelerin davacının müşterilerine gönderilmesinin yasal hakkı kullanma erkini ziyadesiyle aştığı, kaldı ki anılan mahkemece davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu itibarla davacının davalıya yönelik eyleminin tasarım hakkına tecavüz teşkil etmediğinin kesinleştiği, dolayısıyla dava konusu ihtarnamelerin içeriğinin yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlardan oluştuğunun sabit olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle direnme kararı bozulmuştur.
Mahkememiz tarafından Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/9772 Esas ve 2015/6365 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/9772 Esas ve 2015/6365 Karar sayılı bozma ilamında da belirtildiği üzere Dairenin yerleşik uygulamasına göre, tasarım tescil belgesinden kaynaklanan hakların kullanılması, bu belge ile sağlanan koruma kapsamında olup, tescilli bir tasarımın haksız kullanımından söz edilemeyeceği, ancak, tasarım tescil belgelerinin hükümsüzlüğü yolundaki kararlar ile sicilden terkinleri sağlandıktan sonra korumaları kalkacak ve bu tarihten itibaren kullanımlarının haksız olduğunun ileri sürülebileceği, tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tescil hükümsüz kılınmadıkça tasarımını kullanabileceği somut uyuşmazlıkta da davalının, usulüne uygun şekilde tescil ettirmiş bulunduğu tasarım tescil belgesine dayanarak, davacının müşterilerine ihtarname gönderdiği, aydınlatma direği tasarımı bulunduğunu, davacıya lisans hakkı vermediğini, tasarımları izinsiz olarak üreten firmadan alım yapmaları durumunda bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceğini, tecavüze son vermelerini, aksi halde yasal yollara başvuracağını belirtmek suretiyle şikayet hakkını kullandığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 80,70-TL red karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 742,50-TL’den mahsubu ile bakiye 661,80-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Maddi tazminat yönünden;Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Manevi tazminat yönünden;Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3-4 maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)