Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/730 Esas
KARAR NO :2022/11
DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/08/2013
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ …-… E K SAYILI DOSYASINDA
DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/08/2013
KARAR TARİHİ:11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni şirketlerle davalı banka arasında 23.05.2008 tarihli maaş ödeme sözleşmesinin başlangıç tarihinin revize edilerek 23.07.2008 tarihinde yürürlüğe girdiği ve sözleşmenin 32. maddesi gereğince 23.07.2011 tarihinde yenilenmekle yeni 3 yıllık dönemin yürürlüğe girdiğini, davalı bankanın yeni dönem için yapması gereken ödemeleri yapmaktan imtina ettiğini, uyarılara rağmen ödeme yapmadığını, yeni dönemde vekiledenlerinin küçülmeleri sonucu çalışan sayılarının azaldığını, sözleşmenin 38. maddesinde düzenlenen asgari ödemeler yapılmamış olsa da aynı maddede getirilen düzenleme ile davalı banka tarafından eksik gerçekleşen ödeme tutarları oranında yapılacak indirimle vekiledenlerine ödeme yapılmasının gerektiğini, yaptırılacak inceleme ile gereken indirimin belirlenebileceğini beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000,00-TL’nin, sözleşmeden kaynaklanan ve yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile belirlenecek alacağın, sözleşmenin yeni dönem için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 23.05.2008 başlangıç tarihli sözleşmenin bir bankacılık hizmet sözleşmesi olduğu ve sözleşme ile kararlaştırılan promosyon bedelinin bir defaya mahsus olmak üzere sözleşmenin başında ve peşin ödenen bir tutar olduğunu, nitekim sözleşmenin 37. maddesinde sözleşmenin 33. maddesinde belirlenen bütçe dışında bankadan ayni ve nakdi bir talepte bulunulmayacağının taahhüt edildiğini, sözleşmenin 33. maddesine uygun olarak da davacı şirketlere 52.000-TL tutarında promosyon bedelinin ödendiğini, dava konusu maaş ödeme sözleşmesinin 23.05.2011 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu 3 yıllık süre boyunca da taahhüt ettikleri ortalama tutarın çok altında ödeme gerçekleştiren davacı şirketlerin tahsil ettikleri promosyon tutarını sözleşmenin 38. maddesine göre eksik tutar oranında iade etmeleri gerektiğini, davacının kendisinin uygulamadığı bir sözleşmeye dayanarak vekiledeninden promosyon talep ettiğini, zira 38. maddeye göre aylık asgari maaş ödeme ortalamasının 124.000.-TL olması gerektiğini, oysaki ödemelerin bunun çok altında kaldığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre karşılıklı yükümlülük getiren sözleşmelerde kendi edimini yerine getirmeyen tarafın karşı taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu sebeple vekiledeni bankanın doğan zararını tazmin ve sözleşmenin 33. maddesindeki cezai şart bedelini talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, davacıların sözleşmenin 37. maddesindeki hükme göre vekiledeni bankadan herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
…-… E K SAYILI DOSYASINDA;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davacı şirket arasında 23/05/2008 tarihli … Maaş Ödeme Sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin 38.Maddesinde belirlenen asgari aylık ortalama 124.000,00.-TL olmak üzere bünyesinde bulunan çalışanların maaş ve diğer ödemeleri müvekkili banka üzerinden gerçekleştireceği davalı şirket tarafından taahhüt edildiğini, sözleşmenin 32 ve 33.Maddelerine göre 3 yıl için akdedilen sözleşmenin ifası için müvekkili banka tarafından 52.500,00.-TL promosyon bedeli davalı şirkete peşin olarak ödendiğini, sözleşmenin 38.maddesine göre müvekkili banka üzerinden gerçekleştirilerecek maaş ve diğer ödemelere ilişkin aylık asgari ortalama belirtilmek sureti ile asgari aylık ortalama 124.000,00.-TL maaş ödemesinin taahhüt edildiğini, bu taahhütün altında kalması halinde 33. Maddede belirtilen promosyon tutarının eksik gerçekleşen tutarlar oranından düşülerek ödeneceğinin öngörüldüğünü, ödenen 52.500,00.-TL promosyon tutarından müvekkili banka üzerinden gerçekleştirilen aylık ortalama ödeme tutarları da göz önünde bulundurularak Kıstel Yevmiye esasına göre hesaplanacak şimdilik 6.792,00.-TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ayrıca sözleşmenin 33.Maddesi uyarınca davalı tarafça ödenmesi gereken cari ortalama aylık tutarının %64’ü olan 69.137,00.-TL cezai şartın merkez bankası kısa vadeli kredilere uygulanan faiz oranı ile birlikte toplamda 75.904,00.-TL’sinin müvekkili bankaya ödenmesini ve aynı konuda daha önce açılan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı davasına karşı Mahkememize verdiği cevap dilekçesinde; birleşen davanın davacısının talebinin zamanaşımına uğradığını, Borçlar Kanunu 147. Madde 1. Bendi gereğince; dönemsel edimler ve bu edimlerden kaynaklanan borçlar üzerinden beş yıl geçmiş olmakla zamanaşımına uğradığını, Sözleşme konusu edimlere bağlı olarak düzenlenen feri düzenleme niteliğindeki ceza koşulunun da zamanaşımına uğradığını, ceza koşulu gerektiren şartların oluşmadığını, ceza koşulu düzenlemesi getirilen 33. Maddede de ceza koşulu hiçbir şekilde bankaya yatırılacak aylık asgari ortalama tutardaki eksilmeye bağlanmadığını, müvekkili şirketler tarafından sözleşmeye uyulmaması ve devamında müvekkili şirketler tarafından sözleşme konusu hususlarda başka banka veya aracı kurumlarla anlaşılması vs hükümlere bağlandığını, nitekim davacının da bu yolda herhangi bir iddiasının da bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmeye süresi boyunca harfiyen uyduğunu, bu hususta davacıdan başka başka hiçbir kurum veya kuruluşla anlaşmadığını ve bu yolda bir tavır sergilemediğini, sözleşmenin tüm diğer hükümleri de müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, müvekkili şirketlerin defter ve kayıtları ile davacı bankanın ilgili kayıtları mukayeseli olarak incelendiğinde de bu hususun apaçık görüleceğini, davacının ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olduğundan ceza koşulu talep edemeyeceğini, davacının müvekkili tarafından yapılan ifayı hiçbir çekince ileri sürmeksizin kabul ettiğini, sonrasında da sözleşmenin yenilenmesi ile asıl davasının dayanağı sözleşme süresince de müvekkili şirketlerin ifasını kabule devam ettiğini, ceza koşulunun sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa etmemesi hali için kabul edildiği varsayılırsa dahi Borçlar Kanunu 179. Madde 1. Fıkrası gereğince alacaklı ya borcun ödenmesini ya da ceza koşulunu talep edebileceğini, ceza koşulu alacağı doğacağı düşünülürse dahi borcun sözleşme ile belirlenen zamanda müvekkil şirketler tarafından edimlerin yerine getirilmemesi durumu doğmuş olacağından Borçlar Kanunu 179. Madde 2. Fıkrası gereğince hiçbir çekince öne sürmeden ifayı kabul etmiş ve hatta sözleşmenin ikinci dönem için yenilenmesi ile yeni dönem için de ifayı kabul etmeye devam eden davacının ceza koşulu talep edemeyeceğini, yine kabul anlamına gelmemek üzere ceza koşulunun sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi hali için kararlaştırıldığı düşünülürse dahi Borçlar Kanunu 179. Madde 1. Fıkrası gereğince borç veya ceza koşulundan ancak birinin talep edilebileceğini, borçlar kanunu 182.ci maddesi gereğince cezanın ifasının istenemeyeceğini, davacının müvekkili şirketler nezdinde ceza koşulunun uygulanmayacağına dair güven oluşturmuş olmakla ceza koşulu talebinde bulunamayacağını, asıl davalarında dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunun kabul edilemeyeceğini, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, dava dilekçesinin sonuç kısmında taleplere 23/05/2008 tarihinden itibaren faiz talep edildiğini, oysa sözkonusu taleplerin ödeme sürelerinin kararlaştırıldığı bir anlaşma olmadığı gibi dava tarihine kadar bu yolda bir talep de bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketlerin herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, temerrüt hükümleri Borçlar Kanununda açık olarak düzenlenmekte olup; davacının faiz başlangıç tarihi müvekkili şirketler temerrüde düşmediğinden kabul edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E, … K sayılı ilamı ile işbu davaya birleşen davanın reddine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin işbu davanın davacısına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Asıl davada dava; yanlar arasında evveliyatta bağıtlanmış olan 23.05.2008 başlangıç tarihli 3 yıl süreli maaş ödeme, sözleşmesinin yenilendiği iddiası ile yenilenen 3 yıllık dönem için promosyon alacağına ilişkindir.
Birleşen davada dava; taraflar arasında bağıtlanmış olan maaş ödeme sözleşmesinden kaynaklı akde aykırılık nedeniyle davalı şirketlere peşin ödenen miktar üzerinden hesaplanan fazla ödeme nedeni ile iade ve cezai şart tazminatı davasıdır.
Mahkememizce … E. K. sayılı, 29.12.2014 tarihli karar ile :”… Davacı şirketlerin … …. ile 23/05/2008 tarihli üç yıl süreli maaş ödeme sözleşmesi bağıtladıkları, sözleşmenin 32. Maddesine göre, taraflarca sona erme tarihinden bir ay önce noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü mektupla feshi ihbarda bulunmadıkları taktirde sözleşmenin kendiliğinden üç yıllık sürelerle yenilenmiş sayılacağı, davacı yanın buna dayandığı, Mahkememizce de sözleşme kapsamına göre , sözleşmenin yenilenmiş sayıldığı ve ayakta olduğu kabul edilmiştir. Ancak sözleşmenin 37. Maddesinde davacıların (kurum) sözleşme süresince sözleşmenin 33. Maddesinde belirtilen bütçe dışında bankadan başkaca hiçbir ad altında nakdi veya ayni herhangi bir talepte bulunamayacağının kabul, beyan ve taahhüt edildiği ve bu madde uyarınca davacılara 52.500 TL ödendiğinin ihtilafsız olduğu, davacıların 38. maddeyle taahhüt ettikleri aylık ortalama 124.000 TL ödeme gerçekleşmediği taktirde , kurum personeline ödenen aylık cari tutarın %64’ü oranında cezai şart ödeneceği ve ayrıca 38. Madde hükmüne göre, taahhüt edilen tutarın altında gerçekleşme durumunda madde 33’de belirtilen bütçe tutarı olan 52.500 TL’nin eksik gerçekleşen tutar arınanda indirilmesinin kararlaştırıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde davacının birinci üç yıllık dönemde taahhüt ettiği aylık 124.000 TL ortalamayı sağlayamadığı, ikinci üç yıllık dönem için sözleşmede yenilenme halinde promosyon ödenmeceğine dair bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla davalı bankanın yenilenen dönem için promosyon sorumluluğunun bulunmadığı, bir an için promosyon sorumluluğunun yenilenen dönem için de aynen devam edeceği kabul edilse dahi, davacı yanca (kurum) dava tarihine kadar istenilebilecek tutarın 23.552,67 TL olacağı, ancak sözleşmenin diğer koşullarında davalı yanın 33 ve 38 maddeler uyarınca iade ve cezai şart alacaklarının 123.313,43-TL olmasına karşın, davacıların talep edebileceği promosyon tutarının çok üstünde olması karşısında, davacıların kabulü mümkün alacaklarının bulunmadığı, ve nihayet olayın temelinde davacıların sözleşme şartlarına uymadıkları, öyleyse davalının sözleşmeye uymasını isteme haklarının bulunmadığı anlaşılıp kabul edilmekle davanın reddine” karar verilmiş,
Davacılar vekili tarafından mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/09/2018 tarih ve 2018/3332 E. 2018/5151 K. Sayılı, ilamı ile :”… Dava, maaş ödeme sözleşmesinden kaynaklı promosyon alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 23.05.2008 tarihli sözleşme uyarınca, sözleşmenin başında davacılara promosyon olarak 52.500 TL’nin ödendiği, sözleşme 3 yıl süreli olduğundan bu süre sonunda aynı şartlarda yenilendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, ilk üç yıllık sürede sözleşme uyarınca davacıların davalı bankaya yatırılmasını taahhüt ettikleri çalışanların ortalama aylık maaşının, sözleşmede kararlaştırılan ortalama aylık tutarı karşılamadığı, bu nedenle sözleşme uyarınca 52.500 TL’nin eksik yatan tutar oranında davalıya iadesinin ve ayrıca davacıların cezai şart ödemesinin gerektiği, bu doğrultuda hesaplanan iade ve cezai şart tutarının, davacıların sözleşmenin yenilendiği tarihten sonra dava tarihine kadar talep edebilecekleri promosyon tutarının üstünde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmenin 33 ve 38. maddelerinde davacıların eksik yatan maaş tutarı oranında 52.500 TL’nin davalıya iade yükümlülüğü ve cezai şart ödeneceği düzenlenmişse de, işbu davada davalı taraf karşı dava yoluyla bu yönde talepte bulunmadığı gibi takas mahsup def’inde de bulunmamış olup, mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyip … ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Yargıtay bozma kararından sonra …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… E., K. sayılı dosyasında mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından 21.03.2019 tarihli duruşmada taraf vekillerinin Yargıtay Bozma ilamına karşı beyanları alındıktan sonra Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/09/2018 tarih ve 2018/3332 E. 2018/5151 K. sayılı bozma kararına uyulmasına karar verilmiş olup yapılan yargılama sonucunda Mahkememizce 2018/1155-2019/724 E. K. sayılı, 24/09/2019tarihli karar ile “…Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/09/2018 tarih ve 2018/3332 E. 2018/5151 K. Sayılı bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporunda asıl davada davacıların ikinci üç yıllık dönem için talep edebileceği promosyon tutarının 23.522.67 TL olarak hesaplandığı ve taraflar arasındaki sözleşmenin 33 ve 38. maddelerinde davacıların eksik yatan maaş tutarı oranında 52.500 TL’nin davalıya iade yükümlülüğü ve cezai şart ödeneceği düzenlenmiş olmakla birlikte asıl davada davalı banka tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… E., K. sayılı dosyasında açılan davanın mahkememiz dosyasıyla birleştirildiği ve birleşen dosyada davacı bankanın taleplerinin taraflar arasındaki sözleşmenin 33. ve 38. Maddeleri doğrultusunda olduğu görülmekle ve bilirkişi raporunda asıl davada davalı birleşen davada davacı bankanın alacağının 123.313.43 TL. olarak hesaplandığı anlaşılmakla asıl davada davanın kısmen kabulü ile 23.522,67-TL sözleşmeden kaynaklı alacağın sözleşmenin yeni dönem için yürürlüğe girdiği tarih olan 23/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davadave taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulü ile akde aykırılık sebebiyle davalı şirkete peşin ödenen tutar üzerinden hesaplanan 6.762,00-TL’nin ödeme tarihi olan 23/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 69.138,00-TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş,
Asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada davalılar vekili tarafından mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2021 tarih ve 2019/5389 E. 2021/5531 K. Sayılı, ilamı ile :”… mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına,
Birleşen davada davacı banka, taraflar arasında bağıtlanan 23.05.2008 tarihli maaş ödeme (promosyon) sözleşmesinde davalı şirketlerce taahhüt edilen aylık asgari ortalama tutarın bankaya yatırılmaması sebebiyle, peşin ödenen promosyon tutarı üzerinden oranlama suretiyle hesaplanacak tutarın iadesi ve bu taahhüdün yerine getirilmemesi sebebiyle cezai şart talebinde bulunmuş olup, mahkemece yazılı gerekçe ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
23.05.2008 imza tarihli sözleşmenin 32. maddesinde, sözleşmenin 23.07.2008 tarihinden itibaren 36 yıl süre ile geçerli olacağı, taraflarca sona erme tarihinden 1 ay önce noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü mektupla feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde sözleşmenin 3 yıllık sürelerle yenilenmiş sayılacağı belirtilmiştir. Nitekim sözleşme taraflarca sona erdirilmeyip, 23.07.2011 tarihinde yenilenmiştir. Yine sözleşmenin 38. maddesinde davalı şirketlerin asgari ortalama aylık maaş ve diğer ödemelerinin taahhüt edilen tutarların altında gerçekleşmesi halinde, 33. maddede belirtilen bütçe tutarının (52.500 TL) eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek davacı bankaya ödenmesi kararlaştırılmış; 33. maddesinde ise, davalıların sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi, davalılar tarafından sözleşme konusu işlemler ile ilgili olarak bir başka banka ya da finans kurumu ile işbu sözleşme devam ettiği sürece sözleşme tanzim edilmesi ve/veya bir başka banka ya da finans kurumu aracılığı ile ödeme yapılması ve benzeri işlemlerde bulunulması ve/veya banka tarafından davalılara madde 1’de belirtilen ödemelere aracılık edilmesi amacıyla ATM cihazı tahsis edilen hallerde başka bir banka ya da finans kurumu tarafından da ATM cihazı kuruluşuna izin verilmesi yahut sözleşmeye aykırı hareketlerde bulunması durumunda, davalıların bankaya madde 1’de belirtilen, davalıların personeline ödenen aylık cari tutarın %64’ü oranındaki tutarı cezai şart olarak ödeyeceği düzenlenmiştir. Davacı banka tarafından 23.05.2008 tarihli sözleşme ile başlayan 3 yıllık 1. dönem sözleşme gereği 52.500.- TL promosyonun davalı şirketlere peşin olarak ödendiği, ancak davalı şirketler tarafından taahhüt edilen asgari ortalama aylık tutar olan 124.000.- TL’nin davacı bankaya yatırılamadığı ihtilafsız olup, davacı banka da bu sebebe dayalı olarak peşin ödenen promosyonun belli bir kısmının iadesi ve akde aykırılık sebebiyle cezai şart talebinde bulunmaktadır.
Davacı banka, davalılar tarafından sözleşmenin devam ettiği 3 yıllık 1. dönemde aylık asgari ortalama tutarın yatırılmasına ilişkin taahhüde uyulmamasına rağmen buna ses çıkarmamış, davalı şirketlere herhangi bir ihtar vs göndermemiş, hatta sözleşme yenilenmiş, 2. dönemde 27 ay boyunca davalılar tarafından bankaya yatırılan tutarları kabul etmiş, bu şekilde davalılardan bir talepte bulunulmayacağı yönünde haklı bir güven yaratmış, ne zaman ki davalı şirketler tarafından sözleşmenin 2. dönemine ilişkin açılan asıl davada verilen red kararı Dairemizce bozulmuş, bunun üzerine işbu dava ile talepte bulunmuş olup, davacı bankanın promosyon bedelinin kısmen iadesine ilişkin talebi TMK 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırıdır ve dinlenemez. (Dairemizin 2019/2467 E. 2021/516 K., 2020/2750 E. 2020/5413 K., 2018/3244 E. 2019/5019 K.)
Davacı banka, davalıların sözleşmenin 3 yıllık 1. döneminde aylık asgari ortalama tutar taahhütlerini yerine getiremediklerini, sözleşmenin 33. maddesindeki sözleşmeye aykırı davranılması halinin gerçekleştiğini ileri sürerek cezai şart talebinde bulunmuş ise de, sözleşmenin 38. maddesinde aylık asgari ortalama tutar taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde promosyonun eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek davacı bankaya ödenmesi kararlaştırılmıştır. Bir başka deyişle, bu sözleşmeye aykırılık hali için sözleşmede ayrı bir yaptırım öngörülmüş olup, buna dayalı olarak ayrıca cezai şart talebinde bulunulamaz.
Açıklanan gerekçelerle, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetli olmamış,”gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememiz tarafından Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2021 tarih ve 2019/5389 E. 2021/5531 K. sayılı bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 116.09.2021 tarih ve 2019/5389 E. 2021/5531 K. Sayılı bozma ilamın da belirtildiği üzere davacı bankanın promosyon bedelinin kısmen iadesine ilişkin talebinin TMK 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olacağı ve dinlenemeyeceği, davacı banka, davalıların sözleşmenin 3 yıllık 1. döneminde aylık asgari ortalama tutar taahhütlerini yerine getiremediklerini, sözleşmenin 33. maddesindeki sözleşmeye aykırı davranılması halinin gerçekleştiğini ileri sürerek cezai şart talebinde bulunmuş ise de, sözleşmenin 38. maddesinde aylık asgari ortalama tutar taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde promosyonun eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek davacı bankaya ödenmesi kararlaştırılmış olup bir başka deyişle bu sözleşmeye aykırılık hali için sözleşmede ayrı bir yaptırım öngörülmüş olup, buna dayalı olarak ayrıca cezai şart talebinde bulunulamayacağı anlaşılmakla Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2021 tarih ve 2019/5389 E. 2021/5531 K. sayılı bozma kararı doğrultusunda birleşen dava yönünden; davanın reddine, asıl dava yönünden; mahkememizin 24.09.2019 tarihli hükmü kesinleşmiş olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
A-)ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1)Mahkememizin 24.09.2019 tarihli hükmü kesinleşmiş olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B-)BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 80,70-TL red karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 1.296,19-TL’den mahsubu ile bakiye 1.215,49-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 10.667,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-)Davacının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya / vekiline iadesine,
Dair asıl davada davacı birleşen davada davalı ve asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022
Katip …
E-imzalı
Hakim …
E-imzalı