Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/707 E. 2022/802 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:… Esas
KARAR NO :2022/802

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/11/2021
KARAR TARİHİ:09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … …A.Ş. vekili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben düzenlenen ve konusu “Davalının …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının likit olarak yer alan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesi talebidir.” olan dava dilekçesini vermiştir. Dava dilekçesi tevzi formu tarihi 08.11.2021’dir. Tevzi edilen mahkeme İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi olup Esas No: … E.’dir. Dava dilekçesinde yer alan hususlar aşağıdaki gibidir. “açıklamalar 1. davalı, sözleşme kapsamında ödemekle yükümlü olduğu borcu ödemediğinde, müvekkil şirket tarafından başlatılan icra takibi kapsamında tebliğ edilen ödeme emirlerine haksız olarak itiraz etmiştir. haksız ve mesnetsiz borca itirazların iptali gerekmektedir. müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşme kapsamında, Müvekkil Şirket davalı şirket için proje gerçekleştirmiş ve bu proje kapsamında ifa etmesi gerekli tüm edimlerini eksiksiz bir şekilde ifa etmiştir. Müvekkil Şirket’in edimlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğu Sayın Mahkemeniz tarafından yapılacak olan yargılama ile de tespit edilebilecektir. Ayrıca Müvekkil şirket tarafından 01.01.2019 tarihli Sözleşme ile taraflar arasındaki yürürlükteki Asansör İşletme, Bakım ve Periyodik Kontrol Yönetmeliği (“Bakım
Yönetmeliği”) ile sair mevzuat kapsamında periyodik bakım, onarım ve arıza giderimi işi yüklenilmiştir. Sözleşme kapsamında periyodik bakım, onarım ve bakım işleri karşılığında davalı tarafça ödenmesi gereken bedel sözleşme ekinde liste halinde belirlenmiştir. İşbu ticari ilişki kapsamında Müvekkil Şirket tarafından gerçekleştirilen proje dışında 114 adet asansörün bakım ve onarımı Müvekkil Şirket çalışanları tarafından yapılmıştır. Müvekkil Şirket tarafından taraflar arasındaki ticari ilişki doğrultusunda gerekli tüm edimler yerine getirilmiş olduğu halde davalı taraf ödeme borcunu ifa etmemiştir. Müvekkil şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki gereğince Müvekkil Şirket tarafından verilen hizmet
karşılığında faturalar düzenlenmiş ve davalı tarafa usulüne uygun bir şekilde faturaların tebliği sağlanmıştır. Ancak Davalı tarafça anılan faturalara itiraz edilmemiş ve faturaların ödeme vade tarihleri geçmiştir. Buna rağmen davalı taraf Sözleşme kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin olarak ödemekle yükümlü olduğu bedelleri ödememiştir. Bu husus Müvekkil Şirket ile davalı taraf arasındaki sözleşme, taraflar arasındaki yazışmalar, cari hesap, faturalar, Müvekkil şirket ticari defter ve kayıtları incelendiğinde Davalı şirketin yapması gerekene ödemeleri yapmadığı, Müvekkil Şirket’in davalı şirketten alacaklı olduğu sabittir. Müvekkil Şirket’in davalı şirketten alacaklı olduğu hususu bilirkişi incelemesi ile de sübuta erecektir. 1.3. Davalı şirket tarafından ödenmeyen 345.890,93-TL tutarındaki borç için Müvekkil Şirket adına …. İcra Müdürlüğü … Esas numarası ile icra takibi başlatılmış olup davalı/borçlu tarafından işbu takibe itiraz edilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklamış olduğumuz üzere, davalı tarafın işbu itirazı haksız ve mesnetsiz olup borcun ödenmesini geciktirme amacı taşımaktadır. Müvekkil Şirket’in davalı taraftan alacaklı olduğu ve davalı tarafın ödeme emrine itirazının haksız olduğu sabit olduğundan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin talep edilmesi gereği hasıl olmuştur. 2. davalı tarafından yapılan borca itiraz haksız, kötüniyetli ve yalnızca takibi durdurmaya yöneliktir. icra takibine konu alacağın likit olduğu da göz önünde bulundurulduğunda davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. davalı taraf, alacak likit ve muayyen olmasına rağmen müvekkil şirket tarafından başlatılan
icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak, takibi sürüncemede bırakmak ve ödemeyi geciktirmek amacıyla itirazda bulunmuştur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları dikkate alındığında, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlu olan davalı tarafın itirazının kötü niyetli olması gerekmemekte, itirazında haksız olmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. 3. zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılarak dava şartı yerine getirilmiş ancak anlaşma sağlanamamış olduğundan işbu dava ikame edilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış olan takibe borçlu/davalı tarafça itiraz edilmiş olup işbu borca itiraz dilekçesi tarafımıza tebliğ edilmemiştir. Borca itiraz edildiğinin öğrenilmesi üzerine yasal süre içinde itirazın iptali davası ikame edilebilmesi için zorunlu arabuluculuk başvursu yapılmış, başvurumuz üzerine açılan … numaralı arabuluculuk dosya kaydı üzerinden görüşmeler yapılmıştır. Taraflar arasındaki görüşmeler 20.01.2021 tarihinde anlaşmama ile sona ermiş olduğundan işbu davanın açılması zorunluluğu hasıl olmuştur. Davamızın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, 2. Davalının itirazı, likit alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik tamamen kötüniyetli olmakla birlikte, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
3. Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirket hakkında …. Icra Müdürlügü … E. sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itirazımız üzerine davacı alacaklı tarafından açılmış işbu itirazın iptali dava dilekçesi müvekkil şirkete tebliğ edilmiş olup, yasal süre içerisinde sunduğumuz cevaplarımız aşağıdaki gibidir: Davacı tarafın müvekkil aleyhine haksız bir biçimde ikame ettiği itirazın iptali dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, Taraflar arasında, 01.01.2019 tarihli sözleşme ile … Okullarının asansör bakım ve onarım sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında, 114 adet asansörün bakım ve onarımı yapıldığı ancak, davalı taraf ödeme borcunu ifa etmediği, yapılan işlerle ilgili faturaların … A.Ş. adına kesildiği, ancak fatura bedellerinin ödenmediği, söz konusu fatura alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine müvekkil tarafından yapılan itiraz üzerine işbu davanın açıldığı beyan edilmiştir.
Dava konusu takibe dayanak faturaların borçlusu müvekkil değildir. Nitekim, davacı taraf dava dilekçesi ekinde sunduğu teklif formunda, teklifin … … Okullarına yapıldığı, yine davacı tarfın sunduğu 06.09.2018 tarihli ek protokolde açıkça “… A.Ş ve … Asansör San. Tic. A.Ş arasında 07.08.2018 tarihinde karşılıklı imzalanan” ifadeleri yer almaktadır. Yine davacı tarafın sunduğu, verilecek hizmetin içeriği şeklindeki listede, … A.Ş. maliki ve işletmecisi olduğu, … kolejlerindeki okullara hizmetin verileceği düzenlenmiştir. Özetle, dava konusu faturalar, … A.Ş. 2018 yılında maliki ve işletmecisi olduğu … Okullarının Kampüslerinin asansör bakım ve onarımından kaynaklandığı görülmektedir. Bu durumda, davanın asıl muhatabı, davacı şirketin hizmet verdiğini iddia ettiği dava dışı … A.Ş.’dir. Zira hizmet sözleşmesine konu hizmet, müvekkil şirkete değil … A.Ş’ye verilmiştir.
Söz konusu hizmet sözleşmesinde taraf olmayan, müvekkil şirketin sorumlu tutulması mümkün olmadığından, bu talepler hakkında müvekkil şirket bakımından davanın husumet yönü ile davanın reddine karar verilmesiniverilmesini talep etmekteyiz.Davacı dava dilekçesinde de beyan ettiği üzere, fatura konusu hizmet, … A.Ş.’nin maliki ve işletmecisi olduğu … Okullarına verilmiştir. Bu nedenle, davacının tüm hak ve alacaklarından sorumlu olan taraf … A.Ş. Olduğundan davanın söz konusu şirketin davaya müdahil olarak katılımını teminen, kendilerine davanın ihbar edilmesinde tarafımız açısından hukuki yarar bulunmaktadır. Zira kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davayı kaybetmemiz halinde, davacı tarafa ödemek zorunda kalınacak miktarın rücu edilmesi söz konusu olacaktır.
Davacı taraf her ne kadar dav dilekçesinde, üstüne düşen gerekli tüm edimlerin yerine getirilmis olduğunu beyan etmişse de; bu husus gerçeği yansıtmamaktadır. Davacı taraf, müvekkile karşı, asansör bakım ve onarım hizmeti sunmamıştır. Bu sebeple, alacağa hak kazanmamıştır. faturaya itiraz edilmemesi faturanın içeriğini kabul anlamına gelmemektedir.Nitekim davacı taraf faturaya konu hizmet sözleşmesinin tarafı ve menfaat sağlayanı müvekkil şirket değildir. Bu nedenle, davacı şirket, müvekkil şirketten herhangi bir alacağa hak kazanmayacaktır. Müvekkilin davacıya karşı herhangi bir borcu bulunmamaktadır.
İcraya konulan alacak, davacı tarafça hesaplanmıştır, belirli veya belirlenebilir bir alacak değildir; yani alacak likit değildir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu şartlar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. Yukarıdaki açıklamalarımızdan davacının taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği bizce açıktır. Sayın Mahkemenin de bu kanaatte olması halinde müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmekteyiz. Şöyle ki; Mahkemece İİK’nın 67/2. maddesinde hükme bağlanan söz konusu tazminat, itirazın iptali davalarında davanın reddine karar veren mahkemece alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varılırsa, mahkeme alacaklıyı borçluya, reddolunan alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum eder. Yukarıda açıklanan nedenler ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine; davacı şirketin icra inkar tazminatı talebinin reddine, müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında akdedilen 01/01/2019 tarihli sözleşme kapsamında düzenlenen faturalar ve cari hesaptan kaynaklanan alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
…. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … …Anonim Şirketi, borçlunun … Anonim Şirketi olduğu, takibin 345.890,93-TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, takip dayanağının cari hesap alacağı olduğu, 31/05/2019 tarihli ödeme emrinin, 10/06/2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 17/06/2019 tarihinde, süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişi Nebahat Yavaş ve asansörler alanında uzman makine mühendisi bilirkişi … 22/04/2022 tarihli heyet raporunda özetle; Davacı şirketin 2018 ve 2019 yılı kanuni defterlerinin açılış ve kapanış beratları kanuni sürelerde alınmış olup nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Bilirkişilik uzmanlık alanımız bakımından HMK m. 222 uyarınca davacı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte görüldüğü, Davalı şirketin 2018 yılı kanuni defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, 2019 yılı kanuni defterlerinin beratlarının kanuni sürelerde alınmış olduğu tasdiklerinin kanuni sürelerde yaptırıldığı, nihaf takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Bilirkişilik uzmanlık alanı bakımından Davalı şirketin kanuni defterlerinin HMK m. 222 uyarınca Davalı şirket lehine ve aleyhine delil teşkil eder nitelikte görüldüğü, Davacı şirket kanuni defter kayıtlarına göre, icra takip tarihi itibariyle (31.05.2019), Davacı şirketin Davalı şirketten 345.890,93 TL alacaklı olduğu, Davalı şirket kanuni defter kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle (31.05.2019) Davalı şirketin Davacı şirkete 204.011,28 TL borçlu olduğu, ancak, Davacı şirket tarafından Davalı şirket adına 2018 yılında düzenlenen 3 adet faturanın (58.862,41 TL) 2019 yılında Davalı tarafça kanuni defterlere kaydedildiği, diğer bir ifade ile Davacı şirket tarafından 2018 yılında düzenlenen ve toplam tutarı 58.862,41 TL olan faturaların 2019 yılında Davalı şirketin kanuni defterlerine kaydedildiği, Davalı tarafın 2018 yılında adına düzenlenen 3 adet faturayı kanuni süresinde kanuni defterlerine kaydetmiş olması halinde icra takip tarihi (31.05.2019) itibariyle Davacı şirkete borcunun (204.011,28 * 58.862,41-) 262.873,69 TL olacağı, bu durumda icra takip tarihi itibariyle tarafların muhasebe kayıtları arasındaki farkın 83.017,24 TL olacağı, Fark tutar olan 83.017,24 TL’nin 79.000,00 TL’sinin Davalı şirket kayıtlarında Davacıya ödeme olarak yer alan, ancak, Davacı şirket kayıtlarında yer almayan tutarın olduğu, bu ödeme tutarına ilişkin Davalı şirketten ödeme belgesi talep edildiği ancak tarafımıza kaydın belgesinin sunulmadığı, Davacı şirket muhasebe kayıtlarına göre; davalı tarafından davacı şirkete verilen 79.000,00 TL tutarlı çekin, davacı şirket muhasebe kayıtlarına önce alındığı, daha sonra çekin karşılıksız çıkmasıyla beraber muhasebe kayıtlarından çıkarıldığı, Kalan fark tutarın (83.017,24-79.000,00-) 4.017,24 TL olduğu, bu tutarın 4.012,00 TL’sinin Davalı tarafından Davacı adına düzenlenen fiyat farkı faturası olduğu, ancak fiyat farkı faturasının Davacı tarafa ulaştırıldığına dair bir belgeye rastlanmadığı, Kalan 5,24 TL tutarındaki farkın ise Davacı tarafından düzenlenen 1.180,00 TL tutarındaki faturanın Davalı şirket kayıtlarına 1.360,00 TL olarak kaydedilmesinden kaynaklandığı farkın 180,00 TL olduğu, diğer farkın ise davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen 185,24 TL tutarındaki “Roller” açıklamalı faturanın Davalı şirket kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, farkın (185,24-180,00-) 5,24 TL olduğu, 10-Nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Davacının icra takip tarihi itibariyle alacağının 345.890,93 TL olduğu, ancak 2 adet faturanın karşı tarafa teslim edilip edilmediğinin ispatlanması durumuna göre Davacı şirket alacağının nihai takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Asansör Muayene Uzmanı Bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlemenin Davacı firmanın unvan ve adresleri farklı, vergi dairesi numaraları aynı (v.d. no:…) davalı firmayla 01.03.2018 tarihinden itibaren sözleşmelerinin mevcut olduğu, Dava dosyasında, yapılan işlerin faturalarının mevcut olması ve bunun yanı sıra davalı firmanın, asansörlerinin bakım ve onarımlarının yapılmadığını veya sözleşmeye aykırı yapıldığını gösterir tutanak veya hiçbir. Belgeye rastlanmadığından, davalı firmanın belirtilen ücret karşılığı hizmet aldığı fakat ödeme yapmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”.
…. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası sureti incelendiğinde; alacaklının … …Anonim Şirketi, borçlunun … Anonim Şirketi olduğu, takibin 345.890,93-TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, takip dayanağının cari hesap alacağı olduğu, 31/05/2019 tarihli ödeme emrinin, 10/06/2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 17/06/2019 tarihinde, süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 08/11/2021 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı ve bu nedenle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasında 01/03/2018 tarihli, 01/01/2019 tarihli bakım sözleşmelerinin imzalandığı, sözleşmeye göre davalının müşteri, davacının ise yüklenici olduğu, sözleşmelerde tarafların kaşe ve imzalarının bulunduğu, bilirkişi tarafından davacının ve davalının defter ve dayanağı belgelerin incelendiği, her iki tarafın da defterinin sahibi lehine delil teşkil ettiğinin belirlendiği, tarafların 2018 ve 2019 yılı cari hesap ve fatura kayıtlarının incelendiği, yapılan inceleme neticesinde takip tarihi olan 31/05/2019 tarihi itibariyle davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 345.890,93-TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre ise davalının davacıya 204.011,28-TL tutarında borçlu olduğu, tarafların defterleri arasındaki 141.879,65-TL tutarındaki farklılığın, davacının davalı adına 2018 yılında düzenlediği 58.862,41-TLtutarındaki 3 adet faturanın davalı defterlerine (takip tarihinden sonra) 01/09/2019 tarihinde kaydedilmesinden kaynaklandığı belirlenmiş, bu üç adet takip tarihinden önceki tarihli tarihli (2018 yılına ait) faturalar toplamı olan 58.862,41-TL davalı defterlerine geç de olsa kaydedilmiş olduğundan 58.862,41-TL’nin davacı alacak tutarına dahil edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, dahil edilen 58.862,41-TL dikkate alındıktan sonra tarafların defterleri arasındaki fark tutarın 83.017,24-TL olduğu, bu tutarın 79.000,00-TL tutarındaki kısmı ise davalı defterlerinde davacıya ödeme olarak kaydedilmişse de davacı defterlerinde buna ilişkin kayıt olmadığı, raporda yer aldığı üzere çek görüntüsü ve muhasebe kayıtlarına göre davalının davacıya ödeme olarak verdiği 79.000,00-TL tutarlı 30/03/2019 tarihli çekin karşılıksız çıktığı ve davalı tarafça da muhasebe kayıtlarından çıkarıldığı belirlendiğinden davalı tarafça ödeme için verilen ve karşılıksız çıkan çekin tutarı olan 79.000,00-TL’nin de davacı alacak tutarına dahil edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, dahil edilen 79.000,00-TL dikkate alındıktan sonra tarafların defterleri arasındaki fark tutarın 4.017,24-TL olduğu, bu tutarın 4.012,00-TL tutarındaki kısmının davalının davacı adına düzenlediği davalı defterinde kayıtlı olan ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 4.012,00-TL tutarındaki fiyat farkı faturasından kaynaklandığı, davalının davacı adına düzenlediği 4.012,00-TL tutarındaki fiyat farkı faturasının davacıya teslim edildiği hususu ispatlanamadığından 4.012,00-TL tutarının davalı lehine alacak olarak değerlendirilemeyeceği ve davacının cari hesabından düşülemeyeceği ve davacı alacağına dahil edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu durumda davacı ile davalı defterleri arasındaki fark tutarın 5,24-TL olduğu, bu tutarın ise davacı tarafından davalı adına düzenlenen ancak davalıya teslim edildiğinin ispatlanamadığı roller faturasından kaynaklandığı ve faturanın davalıya teslim edildiği hususu ispatlanamadığından 5,24-TL tutarının davacı lehine alacak olarak değerlendirilemeyeceği ve davacının alacağına dahil edilemeyeceği kanaatine varılmış, netice olarak tarafların defter ve dayanak kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 345.885,69-TL (204.011,28-TL + 58.862,41-TL + 79.000,00-TL + 4.012,00-TL ) cari hesap alacağı bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan işlere ilişkin düzenlenen faturalardan davacının hizmetini ifa ettiği ve davalının da asansör bakım ve onarımlarının yapılmadığı veya sözleşmeye aykırı yapıldığını gösterir delil sunmadığı dikkate alındığında, davalının hizmet aldığı belirlendiğinden davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talep edebileceği 345.885,69-TL alacağı yönünden davalının itirazının iptaline ve fazlaya dair 5,24-TL tutarındaki talebin reddine, tarafların her ikisinin de tacir olması ve işin ticari nitelikte olması nedeniyle takip tarihinden itibaren asıl alacağa talep gibi yıllık %19,50 ve değişen oranlarda ticari faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 345.885,69-TL alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa talep gibi ticari faiz işletilmek suretiyle takibin devamına,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Alacağın %20’si oranında 69.177,14-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 23.627,45-TL harçtan peşin alınan 4.177,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 19.449,94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 73,50-TL tebligat gideri, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.073,50-TL’nin haklılık durumuna göre 2.073,46-TL tutarındaki kısmı ile 59,30-TL başvurma harcı, 4.177,51-TL peşin harç, 8,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 6.264,47-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 51.424,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5,24-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.