Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/7 E. 2021/819 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/7 Esas
KARAR NO:2021/819

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/10/2020
KARAR TARİHİ: 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 11/07/2017 tarihinde davalıdan ”… İli, … İlçesi, … Ada, 1… Parsel sayılı” taşınmaları satın aldığını, gayrimenkul alım satım faaliyeti ile iştigal olan müvekkili şirketin davaya konu parseller üzerinde taşınmazlar inşat ettiğini ve yüklü miktarda harcamalar yaptığını, müvekkili ve davalı ile dava dışı 3.kişi …. Ltd. Şti.ye karşı … tarafından … … alacaklı olduğu gerekçesi ile …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile ihtiyati haciz talepli tasarrufun iptali davası ikame edildiğini, … … tarafından ikame edilen dava ile müvekkilinin maliki olduğu davaya konu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz koyulduğunu ve müvekkilinin mağdur durumda bırakıldığını beyanla müvekkilinin …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı tasarrufun iptali davasında davalı ve dava dışı 3.şahıs … … aralarındaki satışın muvazaalı olduğu kanaatine varılıp tasarrufların iptal edilmesi durumunda müvekkilinin davalıdan aldığı ”… İli, … İlçesi, 1872 Ada, 11,12 Parsel” numaralı taşınmazların devri iptal edileceğinden müvekkilinin bu iptal nedeniyle doğacak taşınmaz satış bedelleri, taşınmaz satış masrafları ve taşınmaza yapılan yararlı kazanımlar iptal edilmesi durumunda müvekkilinin doğacak zararının tazmini için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu dava, tazminat davası olduğunu, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilin adresi …/…’olduğunu, yargı çevresi … Adliyesi olmakla, … Mahkemeleri iş bu davaya bakmakla yetkili olmadığını, bu nedenle yetki itirazımızın kabulü ile, mahkemenin yetkisizliğine, … Mahkemeleri’nin yargı alanı çevresinde olması itibariyle dosyanın yetkili … Mahkemeleri’ne gönderilmesini, iş bu dava, maddi tazminata ilişkin olup ticari bir iş veya işlemden kaynaklanan maddi tazminat davaları açısından görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının işbu davayı açmasında hukuki yararı bulunmamakta olduğunu, davacı her ne kadar …. Asliye Hukuk Mahkemesi … e. Sayılı dosya ile görülen tasarrufun iptali davasında iyi niyetli 3. Kişi olduğunu iddia ederek zarar göreceğini belirtmiş ise de öncelikle işbu davayı açabilmesi için zararı meydana gelmesini, bekletici mesele yapılmasını, müvekkilin tasarrufun iptaline konu taşınmazları iyi niyetli bir şekilde iktisap ettiğini, müvekkil tapu kütüğünde bu taşınmaz konusunda herhangi bir takip yahut takyit bulunup bulunmadığını ( kaldı ki bunu araştırmakla yükümlü bulunmamasına rağmen ) araştırmış ve böyle bir engelin bulunmadığını tespit ettikten sonra taşınmazı iyi niyetle iktisap ettiğini, Bu nedenle tasarrufun iptaline ilişkin bir karar mevcut olmadığını, müvekkilinin sonrasında davacıya söz konusu taşınmazları devrettiğini, taraflar arasında muvazaa bulunmamakta olup davacının devirde bir zararı bulunmadığı gibi tasarrufun iptali halinde de bir zararı bulunmamakta olduğunu, nitekim davacı iyi niyetli olduğunu belirtmiş olup iyi niyetli olduğunun tespiti halinde mülkiyet hakkı korunacağını, bu nedenle de bir zararı bulunmadığını, keza tasarrufa konu olan taşınmazlarda halen mülkiyetinde bulunmadığını, iyi niyetli olduğuna karar verilmesi halinde bir zararı bulunmadığını, mülkiyet kendisinde olduğundan ve bir başkasına satılmadığından tazminat ile de sorumlu tutulması da mümkün olmadığını, davacı işbu davasında maddi tazminat talep etmiş ise de zararını ispat edecek herhangi bir belge ve evrak sunmadığını, davacı yalnızca …. Asliye Hukuk Mahkemesi … e. Sayılı dosyada görülen tasarrufun iptali davasında iyi niyetli olduğunu iddia ettiğini, ancak söz konusu beyan yeterli olmamakta ayrıca bu iyi niyetinin tespit edilmesi ile birlikte zararının oluşması gerekmekte olduğunu , dolayısıyla işbu dosyada davacı zararını ispat edemediğinden davanın reddi gerektiğini, davacı her ne kadar “… İli … İlçesi … … Mah. … … Mevkii … Ada … Parsel” ve “… İli … İlçesi … Mahallesi … … Ada 5 Parsel” taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de söz konusu dava, tazminata ilişkin olduğundan dava konusu para alacağı olduğundan ihtiyati tedbir talep edilmesi mümkün olmadığını, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddini öncelikle yetki itirazımız kabul edilerek davanın yetkili yere gönderilmesine, görev yönünden itirazımız kabul edilerek görevsizlikten davanın reddine, davacının tasarrufun iptali davasını ileri sürerek iyi niyetli 3. Kişi olması sebebi ile açmış olduğu işbu davayı açmada hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine; sonrasında davacının zararını ispat edemediğinden ve bir zararı bulunmadığından davanın haksız ve usule aykırı davasının esastan reddine, tedbir ve haciz taleplerinin reddine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davanın; dava konusu olan ve davacıya ait olan taşınmaza ilişkin …. Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında görülen tasarrufun iptali davası neticesinde davanın kabulüne karar verilmesi halinde davacının uğraması muhtemel zararlarına ilişkin tazminat davası olduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; Zarar, bir kimsenin mal varlığında iradesi dışında ortaya çıkan azalma şeklinde ifade edilmektedir. Ortaya çıkış zamanı bakımından zarar; mevcut, müstakbel ve muhtemel zarar olarak ayrıma tabi tutulmaktadır. Mevcut zarar, zararın hesap edildiği tarihe kadar gerçekleşmiş olan zarardır. Müstakbel zarar ise, bu tarihte gerçekleşmiş olmayan fakat başka bir unsurun eklenmesine gerek olmaksızın normal olarak gerçekleşmesi beklenen zarardır. Sağ kolu kesilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması sebebiyle uğrayacağı zarar müstakbel zarara örnektir. Müstakbel zararın miktarının ispatı imkânsızdır. Bunu hâkim takdir edecektir. Muhtemel zarar ise henüz var olmayan ancak eklenecek bir riskin gerçekleşmesi hâlinde var olma ihtimali bulunan zarardır. Yaralandığı için ağır bir ameliyat geçiren bir kimsenin ölmesi riskine bağlı zararlar, muhtemel zarara örnek olarak verilebilir. Muhtemel zararın tazmini, risk gerçekleşmedikçe söz konusu olmaz (Oğuzman, K./Öz, T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.2, İstanbul 2013, s. 43 vd.).
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan müzekkere cevabında … esas sayılı dosyasında görülen tasarrufun iptali davasında dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlandığı ancak henüz duruşma günü verilmediği bildirilmiş, bahsi konu bu tasarrufun iptali davası henüz neticelenmediği gibi yargılama neticesinde ne karar verileceği de belirsizdir. Bu durumda davacının tazminata konu zararının muhtemel zarar olduğu anlaşılmakla, zararının henüz doğmadığı gibi yargılama neticesinde zarar doğacağı hususu da bu aşamada belirsiz olduğundan henüz doğmamış veya doğması muhtemel zararlar ile doğmuş olması kuvvetle muhtemel olmakla birlikte belli bir miktar olarak ispatlanamayan zararların tazminine imkan bulunmadığından tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır