Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/687 E. 2022/218 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/687 Esas
KARAR NO :2022/218

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/11/2017
KARAR TARİHİ:24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni ile davalı arasında 29.09.2011 tarihinde ”Anlaşma” başlıklı bir ortaklık protokolü bağıtlanarak birlikte kırılmış kablo artıklarının değerlendirilmesi işine giriştiklerini, bir süre çalıştıktan sonra 16.10.2012 tarihli protokolle iş ilişkisinin sonlandırıldığını, iş bu protokolün 3/a maddesi uyarınca davalı şirketin vekiledenine 300.000-TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu bedelin ödenmediğini, bunun üzerine davalıya … 6.Noterliği’nin 27.06.2013 tarih, … yevmiye nolu, 11.07.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameler gönderildiğini, bu ihtarnamelere rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün …/… E sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalı yanca borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, bu kez … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalı yanca borca itiraz edildiğini beyanla, iş bu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle usule ilişkin olarak; davacının … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında 300.000-TL alacak talebinin şimdilik 80.000-TL’lik kısmı için bu alacak davası açtığını, 6100 Sayılı HMK’nın 107. Ve 109. Maddelerine göre belirsiz alacak davası veya kısmi dava açılamayacağı gerekçesi ile davnaın reddine karar verildiğini, dolayısı ile aynı konuda aynı belgeler ile açılmış dava hakkında red kararı verildiğini, davacı tarafından temyizden feragat edilmek suretiyle kararın kesinleştiğini bu konuda kesin hüküm mevcut olduğundan davanın reddi gerektiğini, ayrıca sözleşmeye dayalı borçların süreye tabi olduğunu, borcun kaynağı ile açılan dava tarihi arasında zamanaşımı hükümleri geçmiş olduğundan, zamanaşımı yönünden de davanın reddi gerektiğini,
Esasa ilişkin olarakta; davacının Anlaşmanın kendisine yüklediği edimlerini, yükümlülüklerini yerine getiremediğini, bu nedenle ortaklığın yürümediğini ve sona erdiğini, ortaklığın uğradığı tüm zararın ise vekiledeni şirketin tek başına karşıladığını, davacının bu zararın %33,33’ünden sorumlu olmasına rağmen zarara katılmadığını, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının alacağının olduğu var sayılsa bile gerek ortaklığın kar etmeden sona ermesi, gerek ortaklığın uğradığı zarardan anlaşma gereği davacının da sorumlu olması gerekse davacının teslim aldığı çekler sebebiyle davacının alacağı iddia ettiği gibi 300.000-TL olmadığını, 06.12.2012 tarihli çek teslim makbuzuna göre davacıya, protokol gereği, protokolün imzalandığı aynı gün, aynı esnada 42.750.-TL ve 47.000.-TL bedelli 2 adet çek verildiğini, davacının her nedense aldığı bu çeklerden hiç söz etmediğini, sanki bu ödemeler hiç yokmuş gibi Mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, vekiledeninin borcu olmadan baskı altında verdiği bu çekler sebebiyle de davacıdan alacaklı olduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getiremediği gibi, kusurlu davranışları ile vekiledeni şirketi büyük zarara uğrattığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; İİK 67 madde uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce verilen 2017/982 – 2019/704 E.K.sayılı 12/09/2019 tarihli karar ile; “Davanın kabulüne, davalının … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında itirazlarının TALEP GİBİ 300.000-TL asıl alacak, 35.230,13-TL faiz olmak üzere toplam 335.230,13-TL üzerinden İPTALİNE, takibin asıl alacağa yıllık %9,75 ve artan oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, alacağın %20 si oranında 67.046-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine..” karar verilmiş,
Davalı vekilinin itirazı üzerine Mahkememiz kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2020/152 – 2021/2428 E.K.sayılı ilamı ile; “…Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirketin tacir olduğu açık ise de, davacının adi ortaklıkta “tacir” sıfatını taşıyıp taşımadığı belli değildir. Dosyada bu yönde bilgi ve belge bulunmamaktadır.Bu sebeple mahkemece davada görevli olup olmadığının usulünce araştırılması, taraflardan bu yönde bilgi alınması, ilgili Vergi Dairesine davacının vergi mükellefi olup olmadığı ,beyan ettiği matrah, tuttuğu defterler, vergi matrahına göre Bakanlar Kurulunca ilan edilen miktarlar itibarıyla tacir niteliğinde olup olmadığı, Ticaret Odasından tacir kaydı bulunup bulunmadığı, kaydı varsa hangi iş kolu ile ilgili olduğu,buna göre davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve davada mahkemenin görevli olup olmadığının tesbiti ile ,mahkeme görevli olduğu takdirde yargılamaya devam edilmesi ,aksi takdirde genel mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik-dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esas yönünden karar verilmesi usul ve hukuka aykırı bulunduğundan, davalı tarafın istinaf talebini kabulü ile HMK 353/1-a-3 gereğince kararın kaldırılmasına ve dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesine…” gerekçesine dayalı olarak kaldırılmıştır.
İstinaf ilamı kapsamında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Vergi Dairesi Müdürlüğüne teskere yazıldığı, yazılan teskerelerin cevabi yazılarının incelenmesi nedicesinde …’nin vergi mükellefi olmadığı, gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda, tarafların aralarındaki protokol gereğince birlikte iş yaptıkları, davacının davalı şirketten protokol gereğince ödemesi taahhüt edilen davaya konu bedeli talep ettiği, davacının tacir olmadığı, davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı, iş bu davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK m.20 uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Tarafların / vekillerin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi. 24/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır