Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2021/973 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/686 Esas
KARAR NO :2021/973

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/06/2014
KARAR TARİHİ:28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeninin akrabası dava dışı …’ın 2012 ekim veya Kasım aylarında … A.Ş ‘ne iş başvurusu yaptığını, iş başvurusunda vekiledeni …’nın isminin referans olarak verildiğini , vekiledeninin şirkette çalışan arkadaşlarının aracı olması ile başvurunun olumlu sonuçlandığını ve …’ ın … A.Ş ‘ de işe başladığını, şirkette yeni başlayan herkesten teminat senedi aldıklarını bu senette kefil gösterilmesi gerektiğini ancak bu senedi işe başlayan kişinin güven sağlamasını müteakip bir müddet sonra iptal edeceklerini söyleyerek vekiledeninden, …’ın borçlu ve kendisinin kefil olarak imzaladığı boş ve tarihsiz senet aldıklarını, bir müddet sonra …’ın işten ayrıldığını ve bu hususu vekiledenine bildirince dava dışı ….A.Ş.yetkilileri ile senedin iadesi hususunda görüştüğünü, ancak yetkililerin …’ın çalıştığı süre içinde satmış olduğu malların bedelini tahsil edemediklerinden dolayı bu bedelin ödenmesini, aksi halde senedi işleme koyacaklarını bildirmeleri üzerine, vekiledeninin …..A.Ş.’ne senedin gerçeğe aykırı doldurulmaması, iadesi, aksi halde hukuki işlem başlatılacağına dair ihtarname gönderdiğini, ancak söz konusu senedin doldurularak vekiledeni aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini , yapılan takibe …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden itiraz edildiğini, ancak, itirazlarının reddine karar verildiğini beyanla, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibin tedbiren durdurulmasına, vekiledeninin dayanak senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve icra dosyasına yapılan ödemelerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kambiyo senetlerinde soyutluk ilkesinin geçerli olduğunu, alt ilişki ile senet arasında bir bağlantı aranmadığını, dolayısıyla senetlerin herhangi bir ilişkiye dayandırılması gerekmediğini, davacının senede ilişkin itirazlarının yalnızca senette görülen hukuka aykırılıklarla sınırlı kalmak zorunda olduğunu, davacının senedin alacaklısının farklı birisi olduğu veya senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu gibi iddialarının, hukuki bir dayanağı olmayan iddialar olduğunu, davacının, senedin alacaklısının farklı olduğunu ileri sürdüğünü, ancak, bir kambiyo senedine karşı yine bir senede dayalı olarak iddialar ileri sürülebileceğini, davacının iddialarını yazılı bir delille ispat etmesi gerektiğini, bu nedenle davacının tanık deliline dayanmasına muvafakat etmediklerini, davacının tanık delilinin “senede karşı senet ile ispat” ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini, bonolarda teminat senedi olarak verildiğinin iddia edilmesi için hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğunun açık bir şekilde yazılması gerektiğini veya bononun teminat niteliğini gösteren yazılı bir sözleşme sunulması gerektiğini, bu haller dışında bonoların teminat senedi olduğunun kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının, senedin teminat olarak verildiği iddiasının dayanağının bulunmadığını, vekiledeninin davacı iddialarında geçen….A.Ş.ile herhangibir bağı bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

GEREKÇE:
Dava, açığa imza atmak suretiyle ve teminat olarak düzenlendiği iddia edilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı vekili delil ve belgelerini ibraz etmişler, davada; … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına, bilirkişi incelemesine, tanık beyanlarına, … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasına v.s. delillere dayanmışlardır.
Davaya dayanak edilen senedin; 15.01.2013 tanzim, 20.03.2013 ödeme tarihli, 200.000-TL bedelli, alacaklı … lehine, nakden, borçlu … ve kefil … tarafından keşide edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Getirtilip incelenen … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … ve … aleyhine 200.000-TL asıl alacak, 13.863,01-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 213.863,01-TL alacağın tahsili için 27/09/2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlu … tarafından … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyasında yapılan itiraz üzerine 05.02.2014 tarihinde yetki itirazı, borca itiraz ve kefaletin usulüne uygun olmadığına ilişkin şikayetin reddine karar verildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından 2014/221-2015/1049 E. K. sayılı, 24/12/2015 tarihli karar ile :”…Somut olayda ispat yükü davalı alacaklıdadır, ancak davalı alacaklı iş bu davada senedin mücerretliği ilkesinden gayri hiç bir delil sunmamışlardır. O halde, senedin işe girerken dava dışı şirkete teminat olarak verildiği ve kayıtsız şartsız borç ikrarına haiz olmadığı, bono vasfını kaybettiği, bononun gerçek bir borcu temsil etmediği ve davalı yanın bu senede dayalı olarak alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ” karar verilmiş,
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/5547-2016/14017 E. K. Sayılı 27/10/2016 tarihli ilamı ile :”…Davacı, dava konusu bonoda aval veren olup, davalı ise lehdar konumundadır. 6102 sayılı TTK’nun 702/2 maddesi uyarınca; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.” Mahkemece uyuşmazlığın belirtilen yasa hükmü çerçevesinde değerlendirilip, çözümlenmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce 24.12.2015 tarihli kararda direnilmesine karar verilmiş olup 2017/61- 2017/178 E. K. sayılı, 14/03/2017 tarihli karar ile “… davanın kabulüne, davacı …’nın … İcra Müd … E sayılı dosyasına dayanak edilen 15.01.2013 keşide tarihli 200.000-TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı yanın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,” karar verilmiş,
Direnme kararını davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-3091- 2021/965 E. K. Sayılı 07.07.2021 tarihli ilamı ile ”… Somut olayda, davacı aval veren tarafından senedin zorunlu şekil şartlarına ilişkin bir eksiklik ileri sürülmemiş, sadece teminat senedi olduğundan bahisle geçersiz olduğu ileri sürülmüştür. Oysa ki, Türk Ticaret Kanunu’nun 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Eş söyleyişle, lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile aval veren bu geçersizliği ileri süremez,
Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememiz tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 2017/11-3091 Esas 2021/965 Karar sayılı bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Somut olayda davacı, dava konusu bonoda aval veren olup, davalı ise lehdar konumundadır. 6102 sayılı TTK’nun 702/2 maddesi uyarınca; “Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.”, eş söyleyişle, lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile aval veren bu geçersizliği ileri süremeyeceği anlaşılmakla bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 59,30-TL red karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 3.652,25-TL’den mahsubu ile bakiye 3.592,95-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı tarafından yapılan toplam 281,25-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 25.520,41-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-)Davalının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davalıya/vekiline iadesine,
İlişkin davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/12/2021

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı