Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/473 E. 2023/737 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/473 Esas
KARAR NO:2023/737

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:26/07/2021
KARAR TARİHİ:01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; murisin 02.06.2006 tarihinde … ili hudutları dahilinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin eşi…’in vefat ettiğini ve kazaya trafik poliçesi … Sigortada olan … plakalı araç kusuruyla sebebiyet verdiğinden … A.Ş. … hasar dosyasından bir kısım ödeme yaptığını ancak daha sonra kusur oranları değişmiş ve artmış olduğunu ve aracın kaza anı itibariyle Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza poliçesi bulunmadığından … hesabı işbu sebeple sorumlu olduğunu ve … Hesabı hasar dosya no ise; … olduğunu ve Kaza ile ilgili olarak davalılardan maddi destek tazminatı talebi söz konusu olduğunu belirterek, belirsiz alacak ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili … için şimdilik her bir davalı için 500 TL+500 TL toplamda 1.000,00 TL maddi destek tazminatının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın 02.06.2006 tarihinde saat 16.00 sıralarında … Yahyalı – Karahisar Karayolu 1. Km’sinde … plakalı aracın kazaya sebebiyet vermesi ile meydana geldiğini, başvurucunun müteveffa yolcu…’in eşi olduğunu, Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası 14.06.2007 gün ve 26552 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile … Hesabı kapsamına alındığını, dolayısıyla … Hesabı’nın hukuki sorumluluğu ancak 14.06.2007 tarihinden itibaren doğduğunu, dava konusu trafik kazasının ise 02.06.2006 tarihinde meydana geldiğini ve anılan Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen kaza ile ilgili … Hesabı’nın hukuki sorumluluğu bulunmadığını, bu itibarla davanın reddi gerektiğini, hesaplamaya esas alınacak yaşam tablosu ve uygulanacak teknik faizin tespit yönteminin teknik bir konu olup aktüer bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, kusur yönünden itirazda bulunduklarını, müterafik kusur ve hatır indirimi itirazlarının dikkate alınarak kusur bilirkişisi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazları olduğunu, özellikle işleten sorumlusu trafik sigortasıcısı hakkında uzamış zamanaşımı uygulamasının kabul edilemeyeceğini, zira uzamış zamanaşımının haksız fiil faili hakkında uygulanabildiğini, yasal faiz işletilmesi gerektiğini ve faizin başlangıç tarihinin başvurucu tarafından eksik belgelerin tamamlandığı tarih olduğunu, aracın devri halinde önceki sigorta sözleşmesi geçerliliğini devam ettirdiğinden geçerlilik süresi içerisinde kazanın gerçekleşmesi halinde sigorta sözleşmesinin varlığı sebebiyle … Hesabının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, önceki sigorta bildirimi ve sigorta şirketinin trafik sigorta sözleşmesine dair fesih ihbarı bulunmadığından sorumluluğun devam ettiğini, sigortacıya aracın devri bildirilmemiş olsa bile eski işletenin mevcut sigorta sözleşmesi içerisinde riziko gerçekleşmiş ise devredenin işleten sıfatı kalmasa da sigorta ettirenin sıfatının devamı dolayısı ile devredenin sigortacısının sorumluluğunun devam ettiğini, KTK 94. maddesine göre araç işleteninin değişmesi halinde sadece sigortacıya fesih hakkı tanınmış olduğundan, sigortacı devir işleminin kendisine bildirilmemiş olmasını bir fesih sebebi olarak ileri süremeyip, zarar gören üçüncü kişiye ödemede bulunduğu zaman, aslında bu davranış devir alan işleten ve zarar gören kişilerin hukuki yararlarını gerektirdiğinden, mahkemece devir işlemi ile sigorta ilişkisinin sona erdiğine karar verilemeyeceğini, Karayolları Trafik Kanunu 78. Maddesinin atfıyla Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150. Maddesinde açıkça “M1 sınıfı otomobillerin, M1G ve N1G sınıfı arazi taşıtlarının, N1, N2, N3 sınıfı kamyonet, kamyon ve çekicilerin, M2 ve M3 sınıfı minibüs ve otobüslerin bütün koltuklarında bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan “emniyet kemeri”nin bulundurulması ve “kullanılması zorunludur.” denildiğini, hatır taşımasının söz konusu olduğunu, hatır taşımasından kaynaklanan indirimin yapılması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin dava, itiraz ve beyan hakları saklı kalmak kaydıyla davanın öncelikle usulden reddine, esasa girilmesi halinde esas yönünden savunmalarımız kapsamında dosyanın esastan reddine, aksi yönde kanaat halinde yine savunmalarımız kapsamında müterafik kusur ve hatır indirimlerinin uygulanarak karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde Yapılan Değişiklik ile trafik sigortalarına ilişkin açılacak maddi tazminat davalarına ilişkin düzenlemeler yapıldığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun değiştirilen 97.maddesinin “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” düzenlenmiş olup eski madde hükmüne göre “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir.” şeklinde düzenleme mevcut olduğunu, anılan madde hükmü 6704 Sayılı Kanun’un 5.maddesi ile şu şekilde değiştirilmiştir : “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde düzenlendiğini, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkının ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliyle başvurunun tam yapılması gerektiğini, fakat davacı tarafın şirkete başvuru yapmaksızın dava yoluna başvurduğundan dolayı iş bu davanın öncelikli olarak dava şartı yokluğunda reddi gerektiğini, zamanaşımı konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde de; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. “denildiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirket’in sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru nispetinde olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması zorunluluk arz ettiğini, müvekkili şirketin; Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. kişilere verdiği zararı, yine poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, Zira Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi ve ayrıca Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi marifetiyle kusur durumu tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk olduğunun aşikar olduğunu, tazminat hesabının uzmanlık gerektiğinden Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı tarafından hesaplanması gerektiğini, 5510 sayılı yasanın “Ölüm Sigortasından Sağlanan Haklar ve Yararlanma Şartları” başlıklı 32. Maddesinde; “Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır:a) Ölüm aylığı bağlanması, b) Ölüm toptan ödemesi yapılması, c) Aylık almakta olan “kız çocuklarına” evlenme ödeneği verilmesi, d) Cenaze ödeneği verilmesi.” olduğunu, bu kapsamda davacıların herhangi bir ödeme alıp almadıklarının tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkili şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davacı tarafın dava öncesinde kazaya ilişkin müvekkili şirkete hiçbir bildirimde bulunmadığını, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olduğundan aleyhine faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, öncelikle zaman aşımı def’i ve usuli itirazlarız dikkate alınarak, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının, müteveffanın kendisine destek olduğu hususunun ispatına, ölüm nedeniyle SGK’dan herhangi bir gelir elde edilip edilmediğinin sorulmasına ve gelir elde edilmişse olası tazminattan mahsubuna; aksi halde davacı tarafa SGK’ya (veya ilgili kuruma) karşı dava açması için önel verilmesine; açılacak bu yeni dava sonuçlanıncaya kadar da, Mahkemeniz huzurundaki işbu davada bekletici mesele yapılmasına, kazaya karışan şahsın kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, aleyhe hüküm kurulması halinde dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; … plakalı aracın karıştığı 02/06/2006 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde vefat eden…’in desteğinden yoksun kalınması nedeniyle açılan maddi tazminat davasıdır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 14/03/2022 tarihli raporunda; kazanın oluşumunda … plakalı minibüs sürücüsü Çağlar Hasan DEMİR’in kusursuz, minibüste meydana gelen lastik patlaması şeklindeki teknik arızanın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu hususu tespit ve rapor edilmiştir.

Aktüer bilirkişi… 16/06/2022 tarihli raporunda özetle; kazanın 02.06.2006 tarihinde meydana geldiği, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesinde Yapılan Değişiklik ile trafik sigortalarına ilişkin açılacak maddi tazminat davalarına ilişkin düzenlemeler yapıldığı, Şirket’in; Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. kişilere verdiği zararı, yine poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğu, dava konusu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası bulunmayan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada, …’in vefatından dolayı herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası 14.06.2007 gün ve 26552 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesi ile … Hesabı kapsamına alındığı, dolayısıyla … Hesabımın bu branşlardaki hukuki sorumluluğu 14.06.2007 tarihinde başladığı, başvuruya konu trafik kazası ise Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce (02.06.2006 tarihinde) meydana geldiği, kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen kaza ile ilgili … Hesabı’nın bir sorumluluğu konusunda hukuki değerlendirmenin takdirinin sayın mahkemeye ait olmak üzere … A.Ş 02/06/2006 tarihli kazaya neden olan … plaka sayılı araçta kaza tarihi itibariyle poliçe limitleri gösterir şeklide sigorta poliçesinin sunulmuş olduğu ve 22/02/2006 öğle Saat 12:00 Bitiş Tarihi 22/02/2007 öğle Saat 12:00 Süre olduğu görülmüş olmakla bedeni tazminat talepleri ve ölüm tazminatı 57.500,00TL olduğu ve bakiye alacak miktarın olan davacının maddi desteklik zararının olan 23.107,26-TL limitler dahilinde olduğu ve temerrüt tarihinin olay tarihi ve manevi tazminat talebi takdirinin mahkemeye ait olduğu, tespit ve rapor edilmiştir.
Aktüer bilirkişi… 01/12/2022 tarihli ek raporunda özetle; Dava konusu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası bulunmayan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada, …’in vefatından, … Hesabımın bu branşlardaki hukuki sorumluluğu 14.06.2007 tarihinde başlamaktadır. Trafik kazası ise Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce (02.06.2006 tarihinde) meydana gelmiştir. Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen kaza ile ilgili … Hesabı’nın bir sorumluluğu konusunda hukuki değerlendirmenin takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere … A.Ş 02/06/2006 tarihli kazaya neden olan … plaka sayılı araçta kaza tarihi itibariyle poliçe limitleri gösterir şeklide sigorta poliçesinin sunulmuş olduğu ve 22/02/2006 öğle Saat 12:00 Bitiş Tarihi: 22/02/2007 öğle Saat 12:00 Süre olduğu görülmüş olmakla Bedeni tazminat talepleri ve ölüm tazminatı 57.500,0TL olduğu ve bakiye alacak miktarın olan davacının maddi desteklik zararının hesaplanan alacak miktarının 19.070,18 TL olduğu ve 23.522TL ödemenin güncel miktarının olduğu ve desteğin P.M.F. (YAŞAM TABLOSU- 1931) kapsamında bakiye yaşam kapsamında Desteklik süresinin davacı … demirini murisin bakiye ömür sınırı olan 5 yıl ile sınırlı olduğu ve bu nedenle … demirin 24/06/2022 tarihinde vefat ettiği ve yasal asgari ücretin artışının yeniden hesaplamaya hiçbir etkisinin olmadığı ve murisin bakiye ömür sınırının 5 yıl olduğu nedenleri ile davalı sigorta şirketinin ödemesinin denkleştiği nedenleri ile … demirin mirasçıları için hesaplanacak alacak desteklik tazminatı olmadığı ve manevi tazminat yönünden takdirin mahkemeye ait olacağı hususu tespit ve rapor edilmiştir.
Aktüer bilirkişi… 01/03/2023 tarihli ek raporunda özetle; … A.Ş 02/06/2006 tarihli kazaya neden olan … plaka sayılı araçta kaza tarihi itibariyle poliçe limitleri gösterir şeklide sigorta poliçesinin sunulmuş olduğu ve 22/02/2006 öğle Saat 12:00 Bitiş Tarihi: 22/02/2007 öğle Saat 12:00 Süre olduğu görülmüş olmakla Bedeni tazminat talepl, ve ölüm tazminatı 57.500,0TL olduğu ve bakiye alacak miktarın olan davacının maddi desteklik zararının hesaplanan alacak miktarının 19.070,18 TL olduğu ve 23.736 TL ödemenin güncel miktarının olduğu ve desteğin P.M.F. (YAŞAM TABLOSU- 1931) kapsamında bakiye yaşam kapsamında Desteklik süresinin davacı … demirini murisin bakiye ömür sınırı olan 5 yıl ile sınırlı olduğu ve bu nedenle … demirin 24/06/2022 tarihinde vefat ettiği ve davalı sigorta şirketinin ödemesinin denkleştiği nedenleri ile … demirin mirasçıları için hesaplanacak alacak desteklik tazminatı olmadığı ve manevi tazminat yönünden takdirin mahkemeye ait olacağı hususu tespit ve rapor edilmiştir.
Aktüer bilirkişi… 17/07/2023 tarihli ek raporunda özetle; dava konusu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası bulunmayan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kazada, …’in vefatından, … Hesabımın bu branşlardaki hukuki sorumluluğu 14.06.2007 tarihinde başlamaktadır. Trafik kazası ise Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce (02.06.2006 tarihinde) meydana gelmiştir. Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen kaza ile ilgili … Hesabı’nın bir sorumluluğu konusunda hukuki değerlendirmenin takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere … A.Ş 02/06/2006 tarihli kazaya neden olan … plaka sayılı araçta kaza tarihi itibariyle poliçe limitleri gösterir şeklide sigorta poliçesinin sunulmuş olduğu ve 22/02/2006 öğle Saat 12:00 Bitiş Tarihi: 22/02/2007 öğle Saat 12:00 Süre olduğu görülmüş olmakla Bedeni tazminat talepleri ve ölüm tazminatı 57.500,0TL olduğu ve bakiye alacak miktarın olan davacının maddi desteklik zararının hesaplanan alacak miktarının 23.707,92 TL olduğu ve 24.064,72TL ödemenin güncel miktarı HESAP EDİLMİŞ OLDUĞU VE THR -2010 yaşam tablosu kapsamında desteğin Desteklik süresinin davacı … demirini murisin bakiye ömür sınırı olan 6 yıl ile sınırlı olduğu ve bu nedenle … demirin 24/06/2022 tarihinde vefat ettiği ve yasal asgari ücretin artışının murisin bakiye ömür sınırının 6 yıl olduğu …’in desteklik süresinin murisin bakiye ömür sınırı ile sınırlı olduğu ve davalı sigorta şirketinin ödemesinin denkleştiği … demirin mirasçıları için hesaplanacak alacak desteklik tazminatı olmadığı ve manevi tazminat yönünden takdirin mahkemeye ait olacağı hususu tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Her iki davalı vekili cevap dilekçesinde süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, zamanaşımı yönünden yapılan incelemede; Dava konusu kazada 2918 sayılı KTK’nın 109/2.maddesi gereği uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanacak olup, kaza tarihi olan 02/06/2006 tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi gereği dava konusu uyuşmazlık 15 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabidir. Davacının 28/05/2021 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk sürecinin son tutanağın düzenlendiği 19/07/2021 tarihinde tamamlandığı ve arabuluculukta geçen sürede zamanaşımı süresinin durduğu, ayrıca Covid-19 salgın hastalığının hızla yayılması sebebiyle yargı sürelerinin 26/03/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun Geçici Madde 1’de; “(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a)Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muha- kemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden… itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” denildiği, 30/04/2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı olan Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar Madde 1’de; “(1)Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıp- larını önlemek amacıyla, 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci madde- sinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu ihale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.” hükmü ile Durma sürelerinin, salgının devam etmesi nedeniyle 30/04/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 15/06/2020 tarihine kadar uzatıldığı, ayrıca arabuluculuğa başvuru tarihi olan 28/05/2021 tarihi ile son tutanağın düzenlendiği 19/07/2021 tarihleri arasında da zamanaşımı süresinin durduğu dikkate alındığında 26/07/2021 dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla Mahkememizin 22/12/2021 tarihli celse 2 nolu ara kararı ile davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın esası yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili dava dilekçesinde 02/06/2006 tarihli kaza nedeniyle trafik sigortası yönünden davalı …’dan 500,00-TL ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Poliçesi olmadığından davalı … Hesabı’ndan 500,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL destek zararı talebinde bulunmuştur.
Davacı …, 02/06/2006 tarihli kazada … plakalı minibüste yolcu olan müteveffa…’in desteğinden yoksun kaldığından bahisle destek zararı için maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı … hesabı cevap dilekçesinde sorumluluğunun doğduğu kanunun kaza tarihinden sonra yürürlüğe girdiğini ve bu nedenle sorumluluğunun olmadığını belirtmiş, bilirkişi raporunda da bu husus değerlendirilerek; Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası 14.06.2007 gün ve 26552 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesi ile … Hesabı kapsamına alındığı ve davalı … Hesabının bu branşlardaki hukuki sorumluluğunun 14.06.2007 tarihinde başladığı belirlendiğinden davalı … Hesabı yönünden sorumluluğunun başladığı 14/06/2007 tarihinden önce 02/06/2006 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davalı … hesabının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davalı … Hesabı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı … dava sırasında 24/06/2022 tarihinde vefat etmiş ve davacı vekili 21/09/2022 tarihli beyan dilekçesi ekinde müteveffa davacı …’in mirasçılık belgesini sunmuş, ayrıca mirasçıların vekaletnamelerini de sunarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Müteveffa davacı …’nin vefatı üzerine ölüm tarihine kadar destek zararının ve bu zararın mirasçıların payları oranında dağılımı hususunda bilirkişiden ek rapor alınmış ve davalı … yönünden ise yapılan değerlendirmede adı geçen davalının yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş tutarının davacıların talep edebileceği tutardan fazla olduğu belirlenmişse de bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında hesaplamanın PMF 1931 yaşam tablosuna göre yapıldığı belirlenmiş ve bu hesaplama Yargıtay 17.HD 14/01/2021 tarih 2020/2598 esas 2021/34 karar sayılı ilamı başta olmak üzere emsal birçok ilamına aykırı olduğundan davacı vekilinin bu husustaki itirazı yerinde görülerek 17/05/2023 tarihli celse ara kararında TRH 2010 yaşam tablosuna göre hesaplama için dosya bilirkişiye verilmiştir. Alınan 17/07/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda da davalı … tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının davacıların talep edebileceği tutardan fazla olduğu belirlendiğinden davalı … yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Ayrıca dava dilekçesi incelendiğinde harca esas değerin 2.000,00-TL olarak belirtildiği, dilekçenin devamında davalılardan yarı oranında talep edildiği ve tevzi formunda da harca esas değerin 2.000,00-TL olarak belirtildiği anlaşıldığından talebin davalı … Hesabı yönünden 1.000,00-TL ve davalı … AŞ yönünden 1.000,00-TL olduğu anlaşılmakla yargılama giderleri yönünden bu tutar dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı … hesabı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … Hesabı’na verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı … AŞ lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … AŞ’ye verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan bakiyenin yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır