Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/464 E. 2022/855 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/464 Esas
KARAR NO : 2022/855

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2021
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 03.07.2014 tarihli Acentelik Sözleşmesi imzalandığı, müvekkil Sözleşmeye uygun olarak Faaliyet göstermiş ve binlerce poliçe düzenlediği, müvekkil tarafından kesilen poliçeler sayesinde davalı yüksek miktarda kazanç elde ettiği, müvekkil yaptığı çalışmalardan dolayı ödüllendirmeyi beklerken, davalı tarafından
Beyoğlu … Noterliğinin 02.03.2020 tarih …yevmiyeli ihtarna keşide edilerek, Acentelik Sözleşmesinin tek taraflı olarak fesih edileceği, sonrasında da Beyoğlu… Noterliğinin 03.06.2020 tarih …yevmiyeli ihtarname ile fesih ve azilname düzenlenerek, müvekkile verilen vekaletname de iptal edildiği, azilname içeriğinde fesih nedeni belirtilmediği, müvekkili şirket tarafından poliçesi düzenlenen müşteriler, acentelik sözleşmesinin
feshi sonrasında davalı şirkete olan sigorta poliçelerini yenilediği, yenilen poliçelerin çok cuzi bir kısımına ulaşılabildiği, davalı poliçe listesini müvekkile vermekten imtina ettiği, son yılda kesilen poliçelerin yenilenip yenilenmediğinin davalı şirketten ve/veya tramerden istenmesi talep edildiği, davalı, haksız ve hukuka aykırı davaranışı ile müvekkilin mağduriyetine yol açtığı, zira acentelik sözleşmesi haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği, müvekkilin kendisine kazandırdığı müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmeye devam ettiği, müvekkilin elde ettiği müşteri çevresinin kaybedilmesine ve mağduriyetine
neden olduğu, müvekkilin ücret kaybına yol açtığı, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun 23/16 md “Sözleşme ilişkjisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi Sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi fesih etmesi yada kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer…” şeklindeki hüküm gereği müvekkil acentenin uğradığı söz konusu zararın haklı bir sebep olmaksızın acentelik
sözleşmesini sona erdiren davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiği, öğretide ve uygulamada denkleştirme (portföy tazminatı) talebi olarak adlandırılan bu tazminat, acentenin acentelik ilişkisinin devam ettiği sürece aracılıkla bulunduğu ve akdettiği sözleşmeler dolayısıyla ücret talep edeceği, acentenin kendi çabasıyla oluşturduğu, müşteri çevresinden ücret elde etme imkanını kaybetmesi sonucu
uğrayacağı zararın da giderilebileceği ve ekonomik bir güçlük içine düşmesinin önlenebileceği düşüncesiyle acenteye tanınan bir hak olduğu, Acentelik Sözleşmesinin feshedilmesinde müvekkilin herhangi bir kusuru
bulunmadığı, bilakis davalının haklı bir sebep olmaksızın acentelik sözleşmesini feshettiğinin sabit olduğu, Acentelik Sözleşmesinin 24 Maddesi, Fesihin Sonuçları başlığı altında C.bendinde: “Bu sözleşmede her ne sebeple olur ise olsun yürürlükten kaldırılır, sona erer veya ecente’nin görevine son verilirse ecente’nin bu sözleşmenin yürürlükten kaldırılması nedeniyle şirket’ten tazminat, masraf, portföy hakkı, elde edilemeyen kar veya diğer her hangi bir isim altında alacak ve hak talebine hakkı olmayacaktır….” şeklindeki hüküm de geçersiz olduğu, 01.07.2012 tarihinde yürülüğe giren 6102 sayılı TTK .m.122/4 de de denkleştirme
(portföy tazminatından, önceden vazgeçilemeyeceği açıkça hüküm altına alındığı, denkleştirme (portföy tazminatı) talep hakkını düzenleyen SK.m.23/16 hükmünde Sigorta Acentesinin “….uygun bir tazminat….” Talep edilebileceği öngörülmekle birlikte tazminatın nasıl hesaplanacağı belirtilmediği, bununla birlikte TTK.m 122/2 göre “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya
diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.” Bu düzenleme İsviçre ve Alman hukuklarındaki düzenlemelerden esinlenerek hazırlandığı, TTK.m.122/2 düzenlemesine göre Acentelik faaliyetinin devamı sırasında elde edilen komisyonların ortalaması esas alınarak hesaplanacak yıllık komisyon miktarını aşmayacak bir portföy
tazminatına hükmetmenin hakkaniyete uygun olacağı Mahkemenin takdirlerinde olduğu,
Y.11 HD 27.04.2017 tarih E.2016/3794, K.2017/2500 Sayılı kararında: hasar prim oranın yüksekliğinin fesih için haklı bir sebep oluşturmadığını, üç aylık süreye uyulmadan yapılacak feshin haksız fesih teşkil edeceğini, acentelik sözleşmesindeki tazminat ve portföy hakkından vaz geçildiğine dair hükmün acente aleyhine sosyoekonomik bir dengesizlik oluşturduğu ve bu nedenle hükümsüz sayılması gerektiği
gerekçeleriyle davacının Portföy tazminatı ve mahrum kalınan kar alacağı talebinin kabulüne dair verilen Mahkeme kararını onadığı, yapılan görüşmeler nedeniyle … Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğu ve
anlaşamama ile sonuçlandığı, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davalı şirketin, müvekkiline şimdilik 50.000 TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren
işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde: Müvekkil … A.Ş; Eski ünvanıyla …Sigorta A.Ş olarak 1957 yılında kurulduğu, 2020 yılı içerisinde …Sigorta Şİrketleri …Sigorta A.ş ve …Sigorta A.ş‘ni bünyesine katarak … Sigorta A.Ş adını aldığı ve 20 Bölge Müdürlüğü, 2.500’den fazla Acente ile hizmet verdiği, davacı, müvekkil acentesi olarak faaliyet gösterirken acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, davacı tarafın müvekkil şirket portföyüne katmış olduğu müşteri portföyünden önemli menfaatler elde ettiğinden bahisle portföy tazminatı talebinde bulunduğu, bilindiği üzere TTK m.122/1 uyarınca denkleştirme istem hakkının sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğü, sözleşmenin fesine ilişkin Beyoğlu ..noterliğinin 02.03.2020 tarih …yevmiye numaralı ihtarname ile sona erdirildiği, davacının talebi zamanaşımına uğradığından asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının her hangi bir tazminat hakkı kalmadığı, esasa ilişkin açıklamalar: davacı her ne kadar haksız fesihten bahsetmiş ise
de; taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin 24 Maddesi “taraflardan her biri diğer tara noter aracılığıyla veya İadeli taahhütlü bir mektupla üç ay evvelden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırabilir..” hükmünü içerdiği, müvekkil, “Verimsizlik, H/P yüksek olması” sebebiyle davaya TTK m.121/1 maddesi
gereğince tebliğden itibaren Üç ay sonrası hüküm doğurmak üzere sözleşmenin haklı sebeple feshedildiği 02.03.2020 tarihli yazı ile bildirildiği, TTK m.121/1 fıkrasında: “..Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir…..” hükmünün amir olduğu, gerek sözleşme gerekse TTK hükümlerine uygun olarak müvekkil şirket davacı taraf
ile yapmış olduğu belirsiz süreli acentelik sözleşmesini 3 aylık ihbar süresine uyarak ve karşı tarafa yapılan yazılı bir beyan ile feshettiği, portföy tazminatı dayanaksız olup, koşulları gerçekleşmediği,
denkleştirme tazminatı ile ilgili olarak, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunun 23/16 Maddesi ve TTK.1222 Maddesi ile yasal dayanağa kavuştuğu, gerek Yargıtay
uygulamaları gerek doktrin görüşleri gerekse yasal düzenlemelerden hareketle denkleştirme talebi-Portföy tazminatı ve şartları özetle: “Portföy tazminatı temelde; Acente Sözleşme süresi içerisinde emeğini ortaya
koyarak müvekkile fiilen ekonomik değeri onun lehine artan bir müşteri çevresi sağlamışsa, bir başka ifadeyle acentelik sözleşmesi bittikten sonra dahi müvekkil acentenin sağladığı müşterilerden acente portföyüne göre önemli sayılabilecek bir kazanç elde ediyorsa acenteye emeğinin karşılığı olmak üzere ve hakkaniyet gereği bir tazminat ödemesi yapılmalıdır.” Kanunen aranan şartlar İse: Sözleşmenin sona ermesi, Acentenin şirkete net kazanç sağlaması, müvekkilin müşteri çevresinin esaslı genişlemesi, yeni müşteriler sayesinde önemli menfaat elde edilmesi, bu genişlemenin müvekkil için ekonomik açıdan önemli
bir avantaj sağlayacak olması, acentenin ücret kaybına uğrayacak olması, …… Sözleşmenin otomatik olarak fesih edilmesi acenteye portföy razminatı ödemesini gerektirmediği, portföy tazminatının ödenmesi için yukarıda sayılan koşulların hepsinin bir arada bulunmasının şart olduğu, davacı acentenin, kanun maddesinde sayılan hibir menfaati sağlamadığı ve müvekkile de hiç bir verim sağlamadığı, aksine acente hasar prim oranın yüksek olduğu, ve müvekkil haklı olarak verimsiz acentenin kanunda ve sözleşmede hak verilen şartlara dayanarak acentelik sözleşmesini fesih ettiği, davacı, sözleşmenin feshi ile ortada kalmadığı 3 aylık bir süre tanındığı, diğer yandan davacı, müvekkil şirkete bir müşteri portföyü kazandırılması ve bu portföy sayesinde gelir elde edilmesi söz konusu olmadığı, zira davacı tarafın poliçe tanzim etmiş olduğu
müşteri çevresi ve portföyü dava tarafa ait olduğu, müvekkil şirket hayat dışı branşlarda (kasko, mühendislik, nakliyat, yangın ) ruhsat sahibi şirket olarak faaliyet göstermekte olup sunmuş olduğu ürünler
kısa süreli (genellikle bir yıllık) sigorta poliçeleri olduğu, müvekkilin sunduğu ve davacının bir kısım poliçelerde aracılık etmiş olduğu trafik, kasko, konut, işyeri gibi sigorta poliçeleri olup vade bitiminde sigorta şirketinin müşteri ile ilişkisi sona erdiği, acente tarafından yeniden poliçe tanzimi ile talebi yapıldığında poliçe yeniden düzenlendiği, portföy tazminatı sigortacılık alanında uzun vadeli sigorta branşlarında söz
konusu olabilecek bir durum olduğu, şöyle ki bireysel emeklilik, uzun süreli hayat sigortası, birikimli hayat sigortası.. gibi ürünlerde müşteri sigorta şirketine kazandırıldığında acente ile sözleşme ilişkisi sona erse bile
poliçe kapsamında prim ödemeleri devam etmekte ve sigorta şirketi bir gelir elde ettiği, davacı acente müvekkil şirket dışında … Sigorta,… Sigorta, … Sigorta, … Sigorta Şirketlerininde acenteliğini yaptığı, taraflar arasında her hangi bir münhasırlık durumu bulunmadığı, Y.11 HD. 07.03.2017 tarihli 2015/13042 E, 2017/1342 K sayılı kararında: davacı acentenin portföyündeki poliçeleri dava dışı başka sigorta şirketlerine kaydırması
nedeniyle TTK 122 maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı isteyip isteyemeyeceğinin tartışılmaksızın karar verilmiş olmasını bozma gerekçesi saydığı, davacının “Y.11 HD. 27.04.2017 ve 2016/3794 E., 2017/2500 K sayılı kararında, … Hasar prim oranının yüksekliğinin fesih için haklı bir sebep oluşturmadığını, üç aylık süreye uyulmadan yapılacak feshin haksız fesih teşkil edeceğini, acentelik sözleşmesindeki tazminat ve portföy hakkından vazgeçildiğine dair hükmün acente aleyhine sosyo-ekonomik bir dengesizlik oluşturduğu ve bu nedenle hükümsüz sayılması gerektiği gerekçeleriyle davacının portföy tazminatı ve maahrum kalınan kar
alacağı talebinin kabulüne dair verilen karar annmıştır….” şeklindeki örnek Yargıtay kararının somut olaya uygulanması söz konusu olmadığı, zira Acentelik Sözleşmesi, daha önce belirtildiği üzere üç aylık bildirim süresine uyularak feshedildiği, sonuç olarak: acentelik sözleşmesinin verimsizlik nedeniyle haklı sebeple ve bildirim süresine uyularak feshedildiği, müvekkilin davacının portföyünden her hangi bir
menfaat sağlamadığından davacının iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan davanın reddi gerektiği, tüm dava ve talep hakları ve itiraz hakkı, fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak
kaydıyla açıklanmış ve mahkeme tarafından resen nazara alınacak nedenlerle, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama gideleri ile vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesi etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; taraflar arasında düzenlenen acentacılık sözleşmesinden kaynaklı denkleştirme tazminatı talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili davada; Acentelik Sözleşmesi, ihtarname, azilname, hesap ciroları, poliçeler, tramer kayıtları, noter kayıtları, davalı şirketin defter ve kayıtları, bilirkişi inceleme ve raporları ile kanuni ve takdiri her türlü delile dayanmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, 13/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; a) Davalı tarafından gönderilen fesih ihtarnamesiyle, ihtarnamenin tebliğinden
itibaren üç ay sonrasından geçerli olmak üzere acentelik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, davalı tarafın bu ihtara uygun olarak sözleşme ilişkisini sona erdirdiği anlaşıldığından; taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmede yer alan üç aylık mehil süresine uygun olarak feshedildiği dolayısıyla da bir haksız fesihten söz edilemeyeceği, b) Portföy tazminatı talep etme şartlarının da oluşmadığı, c) Sayın Mahkemenin aksi kanaate olması halinde talep edilebilecek portföy tazminatı tutarının 393.192.03 TL olarak hesaplanabileceği,24/05/2022 tarihli ek raporunda özetle; Davacının kök rapora yönelik itirazlarına ilişkin
somut her hangi bir kayıt ve belge sunulmaması karşısında kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerimizi tekraren, kök raporun sonuç kısmında özetlenen görüş ve kanaatlerini tekrar ettikleri tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin 07/07/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin maddi tazminat yönünden 393.192,00 -TL olarak arttırıldığı beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bilirkişi kök raporu ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacının talebinin taraflar arasındaki 03.07.2014 tarihli acentelik sözleşmesinin davalı tarafından
feshedilmesi sonucu portföy tazminatı istemine ilişkin olduğu, davalının iddiası, davacının öngörülen performans düzeyini yakalamaması nedeniyle taraflar arasındaki acentelik
sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği yönünde olduğu,Söz konusu sözleşmenin süresi ve feshine ilişkin maddelerinin şu şekilde olduğu; Madde 23 : Sözleşmenin Süresi: “Bu Sözleşme 03.07.2014 tarihinden geçerli olmak üzere süresiz olarak akdedilmiştir.”
Madde 24 : Sözleşmenin Feshi: “Taraflardan her biri diğer tarafa taahhütlü bir mektupla üç ay öncesinden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman yürürlükten kaldırabilir.”
olduğu,
Davalı tarafından gönderilen fesih ihtarnamesiyle, ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç ay sonrasından geçerli olmak üzere acentelik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, davalı tarafın bu ihtara uygun olarak sözleşme ilişkisini sona erdirdiği anlaşıldığından; taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmede yer alan üç aylık mehil süresine uygun olarak feshedildiği dolayısıyla
da bir haksız fesihten söz edilemeyeceği, portföy tazminatı talep etme şartlarının da oluşmadığı, hususunun tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 80,70 -TL harcın başlangıçta peşin alınan 853,88 -TL ve 6.000,00 TL ıslah harcının harçtan mahsubu ile bakiye 6.773,18 -TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 58.046,88 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen taraflara/vekiline iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 25/11/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır