Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/425 E. 2021/970 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/425 Esas
KARAR NO : 2021/970

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/02/2007
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacılar vekili (temlik eden) dava dilekçesinde özetle; davalıların vekiledeninin eski dönemde yönetim ve denetim kurulu üyeliği görevinde bulunduklarını, yapılan inceleme sonucunda şirketin Ergani Şubesi muhasebe kayıtlarında 29.11.2003 tarihinde 5,00-YTL kasa noksanı tespit edildiğini, ayrıca şirketin 110.000.00-TL parasının çaldırıldığını, bunların ‘197 Sayım ve Tesellüm Noksanları ‘hesabına kaydının yapıldığını, ayrıca şirketin mali durumunu dikkate almadan aynı gurupta yer alan dava dışı şirketten sağladıkları fonları işletme sermayesi ihtiyacı olarak kullanmaları gerekirken büyük kısmı …şirketler grubuna dahil kuruluşların iştirak hisselerini satın almak için kullandıklarını, şirketi ödemeyeceği borç yükü altına soktukları gibi muhtemel gelirlerden mahrum bıraktıklarını, şirket aleyhine tesis edilmiş Şişli … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 26.08.2003 tarihli müteferrik kararına rağmen merkez ve şube kasalarında zorunlu gider, cari hesap veya vergi ödemeleri haricinde bazı grup firmalarına uzun yıllardan beri süregelen alacaklarına rağmen fon aktarımı amacıyla ödemeler yaptıklarını, bu itibarla şirketi uğrattıkları zararlardan sorumlu olduklarını beyanla ve 10.000,00-YTL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Temlik alan TMSF vekili 17.08.2007 tarihli ıslah dilekçesinde, ikame edilen … E. sayılı mali sorumluluk davası, …A.Ş. denetçileri tarafından 19.02.2007 tarihinde 10.000,00-YTL üzerinden kısmen açıldığını, Fon Kurulu’nun 13.02.2004 tarih ve 13 Sayılı Kararı uyarınca … Grubuna ait şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi TMSF tarafından devralındığını, davacı …A.Ş. adına şirket denetim kurulu üyeleri tarafından eski Yönetim ve Denetim Kurullarında görev yapan üyeler aleyhine, açılan mali sorumluluk davasına konu alacağın vekiledeni Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile …A.Ş. arasında yapılan 01.05.2007 tarihli temlik sözleşmesine istinaden vekiledeni kurum tarafından temlik alındığını, vekiledeni kurumun davayı temlik alacaklısı sıfatı ile takip ettiğini, açılan dava fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-YTL talepli olarak ikame edilmiş ise de tespit edilen ortaklık zararının 10.939.361,12-YTL olduğunu, Denetim Kurulu tarafından hazırlanan ve dava dilekçesi ekinde sunulan Denetim Kurulu Raporunda da belirtildiği üzere, Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerinin kişi bazında sorumluluk tutarlarının belirtildiği şekilde olduğunu, bu nedenle, HUMK. 83 ve devamı maddeleri gereğince dava değerinin 10.939.361,12-YTL üzerinden ıslah edilmesini talep ettiklerini beyanla fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-YTL olarak açılan davanın 10.939.361,12-YTL olarak ıslahı ile ıslahı istenen 10.939.361,12-YTL ortaklık zararının, zararın verildiği tarihten itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası’nca ilan edilen avans faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı-muris … 25.01.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … Grubunda bordrolu memur olarak çalıştığını, şirkete verilen bir zarar olması halinde, iş akdi çerçevesinde İş Mahkemesi nezdinde ileri sürülebileceğini, bu nedenle Mahkemenin bu davada görevli olmadığını, davacı şirket ile diğer grup şirketlerinde yapılan denetçilik ve yönetim kurulu üyeliğinin tamamen iş kaybetme kaygısında ve işverenin talebi ile yapılmış haydi bir görev olduğunu, huzurdaki davanın 6762 Sayılı TTK’un 336,337 ve 359. maddelerine istinaden eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla açılan dava olduğunu, TTK 1460. maddesine göre, şirketlerin idare meclisi azaları, müdürleri veya murakıplarına karşı açılacak mesuliyet davalarında basit muhakeme usulünün tatbik edileceğini, 18.08.2006 tarihli Genel Kurulun Ortak olmayan kişilerce yapıldığını, bu nedenle yok hükmünde olduğunu, şirketteki kasada 5,00-TL açık olduğunun ifade edildiğini ancak kasanın ne zaman nasıl sayıldığının bilinmediğini hiçbir kasa işleminde imzasının bulunmadığını, işlemlerin muhasebe tarafından yapıldığını, davacıların yönetim ve denetim kurullarına atama tarihinin 13/02/2004, davanın açılma tarihinin 19/02/2007 olduğunu, 2 yıllık zamanaşımı süresinin TK 341, 309 ve 355 maddelere göre dolduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … 07.09.2007 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketinde dahil olduğu …Grubu şirketlerde personel olarak çalıştığını, davacı şirket ile diğer grup şirketlerde yönetim kurulu veya denetim kurulu üyeliği işini tamamen işini kaybetmeme kaygısıyla gerçekleştirdiğini, şirket denetçileri davacıların bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, denetçi davacıların atanma tarihleri 13/02/2004 olup, bu tarih itibarıyla şirketin tüm mali ve ekonomik durumunu bilmeleri sebebiyle dava tarihi itibarıyla zamanaşımının gerçekleştiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişler, ıslah dilekçesi verilmesinden sonra sundukları dilekçeleri ile şirketin tüm varlığı ve yönetimin TMSF ne geçtiğini, …grubu şirketlerine el konulmasından sonra da TMSF nin atadığı yöneticiler tarafından şirketler arasında para ve hisse aktarımı yapılmasına devam edildiğini, şirkete el konulduğu tarihten sonra kasa sayımında kasanın 5,00-TL eksik olduğunu, şirket kasasından alınan 110.000-TL paranın çalınması ile şahsının bilgisinin olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … ve … ıslah dilekçesinden sonra verdikleri beyan dilekçelerinde şirketin varlık ve yönetiminin TMSF’na geçtiğini, bu itibarla davanın konusunun kalmadığını, … grubun şirketlere el konulmasından sonra TMSF’nin atadığı yöneticiler tarafından şirketler arasında para ve hisse aktarımı yapılmasına devam edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Diğer davalı … davaya cevap vermemiştir.
GEREKÇE;
Dava; davacı şirketin önceki dönemlerde yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların, görevleri sırasında zarara neden oldukları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce; iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, …E.K. sayılı, 23.12.2009 tarihli karar ile”…Çeşitli tarihlerde grup şirketlerine toplam 761.211.04-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, bu ödemelerin kur farkı ve faiz tahakkukları yaptırılarak borç kaydedildiği, anılan işlemlerin gurup şirketleri arasında geçmişte olağan uygulamalar olduğu, ceza mahkemesince verilmiş tedbir kararına rağmen ödeme yapıldığı ileri sürülmüş ise de bu kararların dosyada mevcut olmadığı, tebliğ edildiğine dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, gurup şirketleri ile ilgili hisse alımlarından doğan zararın da talep edildiği, söz konusu şirketlerin aynı gurup şirketler olması dolayısıyla karşılıklı borç-alacak mahsubu imkanı olduğu ve iştirak edilen şirketlerin mali durumlarının açıkça dosyada belli olmadığı, ayrıca ileride bu şirketlerin mali alımlarının ne olacağının bilinmesinin mümkün olmadığından şirkete verilebilecek bir zarardan bahsedilemeyeceği, davacı şirketin parasının çaldırmasıyla ilgili olarak sanıkların suçsuz bulunmasının, bu miktar paranın kasada bulunmayacağının göstergesi olduğu, bu nedenle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bulunmadığı, 5,00-TL’lik kasa açığının nasıl oluştuğunun ve varlığının ispat edilemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen işbu kararın temlik alan davacı TMSF vekili ile katılma yoluyla davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2010/6381-2012/6194 E.K. sayılı 17/04/2012 tarihli ilamı ile eksik inceleme gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizden verilen 30/11/2017 tarih ve 2012/196 – 2017/881 E.K. sayılı karar ile: “…Özellikle, mahkememizce benimsenen en son bilirkişiler heyeti raporuna göre, dosyaya ibraz edilen tüm bilgi ve belgelerden; zararın kasa açığından, cari hesap ödemesinden, fon aktarımı ve grup şirketler hisse alımlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı şirketin incelenen bilanço ve gelir tablolarına göre, 2002 yılında 1.669.159,34-TL zarar ettiği, geçmiş yıllardan zarar geldiği ve 2003 yılında kar-zarar mahsup edildiğinde, davacı şirketin 6 milyon TL üzerinde zararda olduğu, dolayısıyla davacının 2003 yılında borca batık olduğu, 2004 yılında ise, 2003 dan daha yüksek kar oluşması sebebiyle öz kaynakların artı bakiye verdiği, ancak buna rağmen davacının kendisi ile birlikte grup şirketler hakkında Şişli … Sulh Ceza Mahkemesinin 26.08.2003 tarih, …ve … sayılı müteferrik tedbir kararlarına rağmen bu karara aykırı olarak bilirkişi raporu ile saptanan miktarda cari hesap ödemesi yaptıkları, söz konusu ödemelerin şirketin zorunlu faaliyetleri için değil, bazı grup şirketlere Fon aktarımı amacıyla yapıldığı, keza … A.Ş. (ÇEAŞ) ve…A.Ş. nin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nca 12.06.2003 tarihinde imtiyaz sözleşmelerinin iptal edilmesine rağmen, bu tarihten sonra bu iki şirkete Fon aktarımında bulunulduğu, tedbir kararından sonra yapılan bu ödemeler sebebiyle davacı şirketin kendi kaynaklarını kaybettiği, yine davacı …yönetiminin çoğunluğu …Grubu aile bireylerine ait…A.Ş., …A.Ş.,…A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., …Kağıt A.Ş., …A.Ş., … A.Ş., … Çimento A.Ş.,.. A.Ş., … Çimento A.Ş. ne ait iştirak hisselerini 18.06.2003-03.07.2003 tarihleri arası satın almak suretiyle kaynak aktarımı yaptığı, davalıların yapılan işlemlerden sorumlu olduğu, keza davalıların kasa açığı sebebini ve sorumlusunu araştırmamaları, bu açığın kasa sayımından sorumlu olana veznedar, gişe elemanı gibi şahıslardan tahsil edilmemesi sebebiyle nihai olarak kasa açığından şirket yönetimi ve onları denetlemeyen denetçilerin sorumlu olduğu, 110.000-TL para nakli sırasında gerekli önlemlerin alınmadığı örneğin paranın bir güvenlik görevlisi dahil edilerek taşınmadığı, taşınacak paranın sigorta ettirilmediği, davacı şirketin yetkili birimlerince gerekli inceleme ve soruşturmanın yapılmadığı, para nakline karar veren birim amiri ya da şahıslara rücu edildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı o halde davalıların çalınan para dolayısıyla doğan zarardan da sorumlu oldukları, nihayet şirket zararının tüm bu eylemlerden kaynaklandığı ve şirket yöneticisi ve denetci davalılarında bu zarardan sorumlu oldukları anlaşılıp kabul edilmekle, mirası kesin olarak reddeden davalı … mirasçısı … yönünden davanın reddine, diğer tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.” gerekçesiyle karar verilmiş,
Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2021 tarih ve 2020/320 – 2021/2742 E.K. sayılı ilamı ile “….Somut olayda davacı şirket vekili, önceki dönemde yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların müvekkili şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürmüş, hangi eylemleriyle zararın doğduğunu dilekçesinde ayrıntılı şekilde açıklamıştır. Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyarak aldırmış olduğu bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların, görevleri sırasında zarara neden oldukları iddiasına dayalı açılan tazminat istemlerine ilişkin davada, davalıların eylemleri esas itibariyle haksız eylem olup, davacı şirketin uğramış olduğu maddi zararın belirlenmesinde hukuka aykırı fiilin işlendiği an esas alındığına göre, faiz başlangıç tarihinin de talep halinde bu tarih olması gerekmektedir. Davalıların davaya konu eylemleri işledikleri tarihler dosya içerisindeki dava dilekçesinde kalem kalem tespit edildiği ve talep edilen faiz başlangıç tarihi de bu tarihler olmasına rağmen ıslahla arttırılan kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. Ayrıca, davacı 30.07.2015 tarihli dilkeçesi ile davalılardan … hakkında açılan davayı 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasını talep ettiği halde davalı … hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davalı … yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bu yönden de kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile bozmuş, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce uyulmasına karar verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2021 tarih ve 2020/320 – 2021/2742 E.K. sayılı ilamına göre; gerek dava dilekçesinde kalem kalem tespit ve talep edilen faiz başlangıç tarihleri, gerekse mahkememizce hükme esas alınan 21/05/2013 tarihli ve 29/12/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporları kapsamına göre faiz başlangıç tarihleri belirlenerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuş, ancak özellikle … ve …’in faaliyeti durdurulmasına rağmen, bu şirketlere 21.08.2003-12.02.2004 tarihleri arasında çok sayıda fon aktarımı yapılmış olup, yapılan fon aktarımının toplamı olan 761.211,04-TL’ne son işlem tarihi olan 12.02.2004 tarihinden itibaren, yine … A.Ş. tarafından 18.06.2003-03.07.2003 tarihleri arasında, muhtelif … Şirketler Grubuna ait hisse senetlerinin alınması için çok sayıda kaynak aktarımı yapılmış olup, yapılan kaynak aktarımının toplamı olan 1.108.756,50-TL’ne son işlem tarihi olan 03.07.2003 tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönünde karar verilmiştir.
Öte yandan her ne kadar davalı davalı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına rağmen, kısa kararda maddi hata sonucu “…davalılar müteveffa … mirasçısı … ile davalılar …, …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile…” şeklinde hüküm kurularak bu davalıdan da tahsiline karar verildiği anlaşıldığından HMKnın 304 maddesi gereğince resen … adının kısa karardan aşağıdaki gibi çıkarılmasına ve hükmün bu surette tashihine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davalı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına,
2-)Davalı … mirasçısı … yönünden davanın REDDİNE,
3-)DİĞER DAVALILAR HAKKINDAKİ DAVANIN KABULÜNE;
a)… A.Ş.’nde oluşan 5,00-TL’lık kasa farkına tespit edildiği 29.11.2003 tarihinden itibaren,
b)Para nakli esnasında çalınan 110.000,00-TL’ne bu tutarın ticari deftere kayıt tarihi olan 01.12.2003 tarihinden,
c)…A.Ş. hakkında tedbir kararı olmasına ve Şirketin zorunlu harcamaları ile ilgili olmamasına rağmen, bu karara aykırı olarak yapılan cari hesap ödemesi tutarı 8.959.388,58-TL’ne tedbirin konulduğu 26.08.2003 tarihinden itibaren,
d).. ve …’in faaliyeti durdurulmasına rağmen, bu şirketlere 21.08.2003-12.02.2004 tarihleri arasında yapılan fon aktarımı toplamı 761.211,04-TL’ne son işlem tarihi olan 12.02.2004 tarihinden itibaren,
e)… A.Ş. tarafından 18.06.2003-03.07.2003 tarihleri arasında, muhteli… Grubuna ait hisse senetlerinin alınması için kaynak aktarımı yapılan 1.108.756,50-TL’ne son işlem tarihi olan 03.07.2003 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalılar müteveffa … mirasçısı … ile davalılar …, …, …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 747.270,40-TL ilam harcındaın başlangıçta peşin olarak yatırılan 135,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 747.132,75-TL harcın davalılar … mirasçısı …, …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yatırılan 13,10-TL başvurma harcı, 135-TL peşin harç, 2,20-TL vekalet harcı, 4.500,00-TL bilirkişi ücreti, 636,50-TL davetiye ve müzekkere gideri, olmak üzere toplam 5.286,80-TL yargılama giderinin davalılar … mirasçısı …, …, … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 198.018,61-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … mirasçısı …, …, … ve … ‘den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının yatırdığı gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya/vekiline iadesine,
7-)Davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
İlişkin davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Üye …
¸e-imzalıdır.
Katip …
¸e-imzalıdır.