Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/342 E. 2023/388 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/342 Esas
KARAR NO:2023/388

DAVA:Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:28/05/2021
KARAR TARİHİ:16/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, bir müşterisi için Hollanda’da faaliyet gösteren …. Ltd. firmasından ithal etmiş olduğu … (…), sunucu barebone ve anakart’tan) oluşan üç kap ürünün taşıma işinin yapılması için davalı şirketin hızlı, güvenilir ve tecrübeli bir firma olduğu yönündeki internet sitesinde ve reklamlarında belirttiği açıklamalara güvenerek davalı şirketle irtibata geçtiğini, davalı şirket çalışanına taşıma işinin ayrıntıları ve taşınacak ürünler hakkında ayrıntılı bilgi verildiğini, en hızlı ve güvenilir yol olarak çalışanın tavsiye ettiği 275 USD tutarlı “…” yoluyla taşıma işinin yapılması konusunda anlaşıldığını, davalı şirket çalışanı …’un “Burada unutmayın … … göndermesi gerekiyor. Aman dikkat edin, riske atmamak için kodda oluşturabiliriz.” şeklindeki açıklamasına müvekkili şirket yetkilisinin de, “Bir kod oluşturalım lütfen aksilik olmasın” şeklindeki cevabıyla taşıma işinin güvenli bir şekilde yapılması için tüm söylenen talepleri kabul ettiğini, müvekkili şirket yetkilisine kargonun sigortalanması konusunda herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını, “… …” yoluyla taşımacılık ile kargonun risklerden kurtarıldığı konusunda müvekkiline güven verildiğini, ürünlerin davalı kargo firması tarafından Hollanda’daki firmadan 3 kap şeklinde teslim alındığını, Sunucu Barebone ve Anakart ürünlerinin teslimatının yapıldığını, ancak … takip no.lu 1.600 USD değerindeki … (…)’ın teslimatının yapılmadığını, kargonun akıbeti hakkında müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirketle defalarca irtibata geçilmiş olsa da gönderinin akıbeti hakkında haftalarca bilgi alınamadığını, müvekkilinin sürekli oyalandığını, bu sebeple müvekkili şirketin, müşterisine mahcup olmamak için ürünü tekrar aynı firmadan satın alıp, farklı bir taşıma firmasıyla anlaşarak ürünü müşterisine temin ettiğini, ürünün taşıma işi için davalı şirkete teslim edilmesinden itibaren yaklaşık 3 ay sonra 24.11.2020 tarihinde “Gönderinizin maalesef tespiti sağlanamamış olup kaybı verilmiştir.” herhangi bir gerekçe içermeyen açıklamayla ürünün kaybolduğunun bildirildiğini, müvekkilinin zararının karşılanması için ısrar etmesi üzerine davalı şirket tarafından 09.12.2020 tarihinde “… no.lu gönderinize ait proforma iletmenizi rica ederiz. Ödeme tarafınıza yapılacaktır.” şeklinde bir açıklama yapıldığını, müvekkili tarafından faturanın gönderildiğini, 23.12.2020 tarihinde davalı şirketten “Yurtdışı finans birimimize ödeme onayı için belgelerinizi ilettik. Onay beklemekteyiz. Tarafınıza en kısa sürede dönüş sağlayacağız.” şeklinde bir açıklama daha yapıldığını, 04.01.2021 tarihinde gönderilen e-postada ise ürününün fatura bedelini ödemekten vazgeçilerek, ürünün sigortasız olduğu ve sigortasız gönderilerde de ödemenin sadece 100 USD ile sınırlı olduğu, fatura kesilmesi halinde bu tutarın ödeneceğinin belirtildiğini, kaybedilen ürünü bedelinin ödenmediğini, davalı şirkete tebliğ edilen … 59. Noterliği’nin … yevmiye no.lu ve 18.01.2021 tarihli ihtarnamesine rağmen kaybedilen ürün bedeli ödenmeyince arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, taraflar arasında anlaşmanın sağlanamadığını, müvekkili şirket ile davalı arasındaki tüm yazışmalar incelendiğinde, taşıma risklerinin ortadan kaldırılması için “… …” yolunun tercih edildiğini, davalı şirket tarafından herhangi bir sigorta bilgilendirmesi yapılmadığını, davalı şirkete taşıma konusu ürünün ne olduğunun bildirilmiş olduğunu, üç kap olan kargonun ikisinin teslimatı yapılırken birinin teslimatının neden yapılmadığına herhangi bir kabul edilebilir açıklamanın yapılmadığını, sloganı, “Hızlı ve güvenilir Yurt içi ve Yurt dışı hizmetleri ile UPS, 100 yılı aşkın deneyimiyle tüm gönderi ihtiyaçlarınızı karşılar.” olan ve dünya çapında faaliyet gösteren davalı şirketin, 21. yüzyılda yaklaşık üç ay boyunca ürünü bulamaması ve kaybetmesi, bu süre içerisinde müvekkili şirketin tüm taleplerine rağmen bilgi verilmemesi, ürün kaybının gerekçesinin açıklanmaması ve ürün bedelinin ödeneceği belirtilmesine rağmen sonradan vazgeçilmesinin pervasızca davranıldığının ve kasta eşdeğer kusurun bulunduğunun açık bir göstergesi olduğunu, bu sebeple davalı şirketin zarardan sınırsız sorumlu olduğunu, sorumluluğu sınırlandıran hükümlerden yararlanamayacağını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, uluslararası mevzuat ve Yargıtay İçtihatlarının aynı yönde olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 886’ncı maddesine göre, zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişilerin, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağını, CMR’ye göre taşıyıcı kastı veya davaya bakan mahkemenin hukuku veya kararına göre kasta eşdeğer görülen kusuru ile zarara (ziya, hasar, gecikme) sebebiyet verdiği hallerde, sorumluluğu sınırlayan hükümlerden yararlanamayacağını (CMR m.29) iddia ederek; kaybedilen ürün bedeli olan 1.600,00 USD’nin fatura tarihi olan 21.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte müvekkili şirkete ödenmesine, ücret-i vekâletin ve yargılama giderlerinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; delilleri arasında Boş konşimento suretinin ibraz olunduğunu, (4) tür Taşıma Usulünün bulunduğunu, bu taşıma türlerinden birisinin / En Hızlı Olanın, dava dilekçesinde belirtilen “… …” usulü taşıma olduğunu, davacı şirket yetkilisinin, müvekkili şirket çalışanına En Hızlı Taşımanın hangi tür taşıma olduğunu sormuş olacaktır ki, müvekkili şirket çalışanının kendisine “… …” usulü taşımayı önerdiğini, taşıma türleri/şekillerinin, taşınan gönderi içeriği ürünün, kayıp/hasar, geç taşıma durumunda, taşıyıcının sorumluluğu ile ilgili olmadığını, dolayısı ile dava dilekçesinin bu kısmındaki “..taşıma işinin güvenli bir şekilde yapılması için …” … … usulü taşıma yapıldığı şeklindeki beyanın / iddianın, taşıma esnasında meydana gelecek kayıp veya hasar ile bir ilişiğinin bulunmadığını, her şeyden önce, davacı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olduğunu, taşınacak kargonun sigorta ettirilmesi gerektiği hususunda, taşıyıcının, göndereni/gönderileni=taşıtanı, uyarması gerektiği hususunda bir hüküm bulunmadığını, dolayısı ile dava dilekçesinin bu kısmındaki, gönderinin sigorta ettirilmesi hususunda bilgilendirilmediği iddiasının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, kaldı ki dava dilekçesinin bu kısmında aynen “…davalı şirketin hızlı, güvenilir ve tecrübeli bir firma olduğu yönündeki internet sitesinde ve reklamlarda belirttiği açıklamalara güvenerek davalı şirketle irtibata geçilmiştir…” denilmek suretiyle, müvekkili şirketin internet sitesindeki açıklamaların, davacı şirket tarafından bilindiği kabul, beyan ve ikrar olunduğunu, internet sitesinde, kayıp ve hasar sebebiyle taşıyıcının sorumluluğunun Varşova Sözleşmesi/Montreal sözleşmesi hükümlerine göre belirleneceğini, taşınan eşya bedelinin ödenmesinin, taşınan eşyanın sigorta ettirilmesi ve ek bir bedel ödenmesi suretiyle sağlanacağının açık bir şekilde belirtildiğini, bilindiği üzere, basiretli bir tacir olan, davacı şirketin de bilmesi gerektiği üzere, uluslararası hava yolu taşıması esnasında meydana gelecek, hasar ve kayıp sebebiyle hâsıl olan ihtilafların hallinde Türkiye’nin de taraf olduğu Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağını, Montreal Sözleşmesinin 22/3. maddesinde, gönderenin, kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve ek bir bedel ödemediği durumda, taşıyıcının, kayıp ve hasar sebebiyle sorumlu olduğu tutarın, gönderinin her bir kg’ı için 19 SDR karşılığı olduğunun açık bir şekilde hüküm altına alındığını, dava dilekçesinde, konşimentoda gönderenin özel bir fayda beyanında bulunduğu ve ek bir bedel ödendiği hususunun iddia dahi edilmemiş olmakla, taşıyıcı müvekkili şirketin anılan gönderinin kayıp edilmesi sebebiyle gönderinin her bir kg’ı için 19 SDR karşılığı Türk Lirası ile sorumlu olduğunu, anılan konşimentoda, gönderinin (18) kg olduğu belirtilmiş olmakla, müvekkili şirketin azami sorumluluğunun 18 kg x 19 SDR = 342 SDR karşılığı Türk Lirası ile sorumlu olduğunu, yukarıda izah ettikleri üzere, taşıma firmalarının, göndereni/taşıtanı/ gönderileni, taşınan gönderinin sigorta yaptırılması hususunda, yazılı olarak bilgilendirmesi, bilgilendirildiğine yönelik Yazı / İmza Almasının söz konusu olmadığını, taşıma firmalarının internet sitelerinde zaten bu hususa yönelik bilgilendirmenin mevcut olduğunu, keza, müvekkili şirket çalışanının kayıp/hasar halinde, taşınan ürünün ücretinin hangi hallerde ödeneceği/karşılanacağının, davacı şirket yetkililerine/ temsilcilerine izah edildiğini, davacı şirketten, anılan gönderi ile taşındığı belirtilen ürünün proforma faturasının istenilmesinin, faturanın karşılığının ödenmesi için değil, anılan gönderinin kayıp edilmesi sebebiyle taşıyıcı müvekkili şirketin sorumluluğunun Montreal Sözleşmesinin 22/3. maddesine göre hesap edilmesi ve hesap olunan bu sorumluluk tutarı ile proforma fatura tutarı karşılaştırılarak yapılacak ödemenin belirlenmesi bakımından olduğu, yukarıda da izah olunduğu ve herkesin de bilmesi gerektiği üzere uluslararası hava yolu taşıması esnasında meydana gelen kayıp/hasar ve geç taşıma sebebiyle oluşacak ihtilafların hallinde Türkiye’nin taraf olduğu Montreal Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağını, bu hususun çekişmesiz/tartışmasız olduğunu, bu itibarla da TTK’nun 886. maddesine veya CMR Sözleşmesinin 29. maddesine dayanılmasının hukuki bir ehemmiyetinin bulunmadığını, CMR Sözleşmesi hükümlerinin, uluslararası kara yolu taşıması ile ilgili ihtilafların hallinde uygulanacağını, TTK hükümlerinin de yurt içi taşımalarda husule gelen ihtilafların hallinde uygulanacağını, huzurdaki davanın konusunun, uluslararası hava yolu taşıması olmakla, taşıma esnasında husule gelen kayıp sebebiyle davalı müvekkili şirketin sorumlu olduğu tutarın/ davacı gönderi alıcısı tarafından talep edilebilecek tutarın Montreal Sözleşmesinin 22/3. maddesi hükmüne göre belirleneceğini, Montreal Sözleşmesinin 22/3. maddesinde, gönderenin, kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili Özel Bir Fayda Beyanında Bulunmadığı (yani, konşimentoda, taşınanın Bedeli/Değeri belirtilmediği) ve Ek Bir Bedel Ödenmediği durumlarda, taşıyıcının, taşınan eşyanın her bir kg’ı için 19 SDR karşılığı ile sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, Keza, Montreal Sözleşmesinde, taşıyıcının Sınırlı Sorumluluğunu Kaldıran, başkaca bir halin sayılmadığını, TTK’nun 886. maddesinde veya CMR Sözleşmesinin 29. maddesindeki hallerin, Montreal Sözleşmesinde belirtilmediğini, dolayısı ile gönderinin kayıp edilmesi ile ilgili olarak, kabul edilebilir bir açıklama getirilmediğinden bahisle TTK’nun 886. maddesindeki hallerin varlığından bahisle sınırlı sorumluluğunun kaldırılacağının iddia olunmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, dava dilekçesinde emsal olduğu iddia olunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın ilk iki kararının konusunun uluslararası karayolu taşımacılığı ile ilgili olmakla, diğer iki kararının konusunun da Türkiye içi taşıma / iç taşıma ile ilgili olmakla, huzurdaki dava için emsal olma vasfında olmadığını, esasen dava dilekçesindeki anlatım ve dava dilekçesi ekinde ibraz olunduğu belirtilen konşimento ile 275,- $ taşıma ücreti ile (3) kap gönderinin teslim edildiğini, Türkiye’ye taşındığını,… takip numarası ile taşınan (1) kap gönderinin ise kayıp edildiğinin iddia olunduğunu, bu iddianın, gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin 02.09.2020 tarihinde oluşturduğu (3) etiketin, … taşıma takip numaralı/… ve … numaralı olup, içlerinde kayıp olduğu iddia olunan … no’lu konşimento/etiket ile taşımaya alınan gönderinin bulunmadığını, davacı şirketin, daha sonra bu defa yeniden etiket oluşturduğunu, … no.lu konşimento ve … no.lu konşimento etiketi oluşturduğunu, iddiası/ beyanının … no.lu konşimento etiketi ile taşınan gönderinin kayıp edildiği / teslim edilmediği olduğunu, ekte takdim edilen Hollanda’daki satıcı firma ile yapılan e-mail yazışmalarında, kayıp olduğu / teslim edilmediği iddia olunan … no.lu gönderinin 16.10.2020 tarihinde Hollanda’daki göndericiye, Hollanda UPS tarafından iade edildiğinin açık bir şekilde kabul edilmiş olduğunu ileri sürerek; kayıp olduğu/teslim edilmediği belirtilen … taşıma takip numaralı gönderinin Hollanda’daki satıcı firmaya Hollanda UPS tarafından 16.10.2020 tarihinde teslim/iade edildiğinden, davanın bu sebeple reddine, bu talebin kabul görmemesi halinde ve anılan gönderinin kayıp edildiğinin kabulü halinde ise anılan gönderinin ağırlığı 18 kg olduğu hususu çekişmesiz/tartışmasız olmakla, taşıyıcı müvekkili şirketin Montreal Sözleşmesinin 22/3. maddesine göre azami sorumluluğu 18 kg x 19 SDR = 342 SDR karşılığı Türk Lirası olmakla, davacı şirketin, bu tutarı aşan talebinin reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Kargo taşımacılığından kaynaklı maddi tazminat davasıdır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 10/02/2022 tarihli raporda;
Mali İnceleme Sonucunda;
Davacı şirketin 2020 yılına ait ticari defter kayıtlarına göre; “yapılan ödeme nedeniyle” dava konusu ürünlerin ithal edildiği … firma cari hesabına 21.09.2020 tarihinde 1.600,- USD karşılığı 12.076,80 TL borç kaydedildiği, “Yapılan ithalat nedeniyle” 23.09.2020 tarihinde 4.154,- USD karşılığı 31.864,50 TL alacak kaydedildiği, dava dışı … Ltd. ile olan ticari ilişkinin ayrıntısını gösteren 320.02.0014 kodlu hesaba ait muavin defter dökümünün sunulmadığı, bu nedenle, dava dışı şirkete iade faturasının düzenlenip düzenlenmediği hususunda herhangi bir tespitin yapılamadığı,
Taşıma Mevzuatı Sonucunda;
Davalının, davacıya ait üç adet kargonun, Hollanda- Türkiye arasında yapılacak havayolu taşımasını yapmış olduğu taşıma sözleşmesi ile üstlenmiş olduğu, bu üç adet kargodan iki adedinin davacıya teslim edilmiş olup, bir adedinin taşıma esnasında zayi olması nedeniyle teslim edilemediği, ihtilafın sebebin de ön inceleme tutanağında tespit edildiği üzere kayıp bir adet kargo olduğu, davacının beyanına göre … no’lu konşimento(…) ile taşınan … (…)’ ın kayıp olduğu hususunda tarafların mutabık olduğu, kayıp emtianın kg cinsinden ağırlığının 18 kg olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, Uyuşmazlığa Montreal Konvansiyon hükümlerinin tatbikinin gerektiği, davalının, Montreal Konvansiyonun madde 18/1 hükmü gereği, bir adet kargonun hava taşıması esnasında kaybolması nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, Montreal Konvansiyonun md. 22/3 hükmüne göre taşıyıcının sınırlı sorumluluk üst sınırının kg başına 22 SDR olduğu, 18 kg x22 SDR olarak yapılan hesaplama sonucu bulunan değerin 555,95 USD olduğu, davanın USD (döviz talepli) açılması nedeniyle artık TL olarak hesap yapılmasının yasal dayanağının bulunmadığı, gerçek zararın davacı tarafından, 1.600 USD olarak belirtilmiş olmasına karşılık, Konvansiyonun md.22/3 ‘te açıkça hüküm altına alınmış olduğu üzere” kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe taşıyıcının sorumluluğun kg başına 22 ile sınırlı olduğu” açıkça belirtildiğinden, heyetimizin başka türlü bir hesaplama yapmasının mümkün olmadığı, ayrıca (18 kg x22 SDR olarak yapılan hesaplama sonucu bulunan değerin 555,95 USD olduğu) şeklindeki hesaplamanın muhterem mahkemeye fikir vermek için yapıldığı konvansiyonun ilgili hükmü gereği aynı hesaplamanın karar tarihi itibariyle TCMB sayfasından güncellenmesi gerektiği, davacının, davalının zararın meydana gelmesinde kastı bulunduğu gerekçesiyle sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağına ilişkin iddiasının, Konvansiyonun md.23/5 hükmü gereği sadece md.23/1 ve 23/2 için geçerli olacağı, kargo taşımadan kaynaklanan sorumluluğu düzenleyen 23/3 madde için böyle bir imkân tanınmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin hazırlamış olduğu 26/02/2023 tarihli ek raporda;
Mali İnceleme Sonucunda;
Sayın Mahkemenin ara kararı uyarınca davacı şirketçe verilen 26.09.2022 tarihli dilekçe ekinde dava dışı şirkete ait muavin defter dökümünün sunulduğu, ancak, ihtilaf konusu işlemlerin 2020 yılına ait olmasına karşılık, dava dışı şirketin 2021 yılına ait muavin defter dökümünün ibraz edildiği, 2020 Yılına ait muavin defter dökümü sunulmadığından; dava dışı şirketin 2020 yılından devreden 76.371,39 TL tutarındaki alacağının iş bu dava konusu işlemi de içerip içermediği hususuna yönelik herhangi bir tespitin yapılamadığı, diğer yandan, 16.12.2021 tarihi itibariyle dava dışı şirket borç bakiyesi 1.262,30 TL iken, 31.12.2021 tarihinde “cari virman” açıklaması ile dava dışı şirket cari hesabına 1.600,- USD karşılığı 21.364,80 TL alacak kaydedildiğinden, dava dışı şirketin 20.102,50 TL alacaklı duruma geçtiği, kaydın dayanağı belge ve bilgi sunulmadığından, dava konusu ürün bedeli ile ilgili olup olmadığı hususuna yönelik de herhangi bir tespitin yapılamadığı,
Taşıma Mevzuatı Sonucunda;
Yapılan ek görevlendirme hususları ayrı ayrı irdelenmiş ve değerlendirilmiş olup; kök raporda varılan sonuç ve kanaatlerin değişmediği, her türlü hukuki niteleme, takdir ve değerlendirmenin yüce mahkemeye ait olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Taraflar arasında kargo taşımacılığına yönelik sözleşme imzalandığı , davalının davacıya ait üç adet kargonun, Hollanda- Türkiye arasında yapılacak havayolu taşımasını yapmış olduğu taşıma sözleşmesi ile üstlenmiş olduğu, üç adet kargodan iki adedinin davacıya teslim edilmiş olup, bir adedinin taşıma esnasında zayi olması nedeniyle teslim edilemediği, ihtilafın sebebin kayıp bir adet kargo olduğu, davacının beyanına göre … no’lu konşimento(…) ile taşınan … (…)’ ın kayıp olduğu hususunda tarafların mutabık olduğu, kayıp emtianın kg cinsinden ağırlığının 18 kg olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı,
Mahkememizce yapılan yargılama , tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller , aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda ; tarafların defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı şirkete ait defterlerin açılış ve yevmiye defteri kapanış onayları yasal sürelerinde yaptırıldığından, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı davacı şirketin 2020 yılına ait ticari defter kayıtlarına göre; “yapılan ödeme nedeniyle” dava konusu ürünlerin ithal edildiği … firma cari hesabına 21.09.2020 tarihinde 1.600, USD karşılığı 12.076,80 TL borç kaydedildiği, “Yapılan ithalat nedeniyle” 23.09.2020 tarihinde 4.154,- USD karşılığı 31.864,50 TL alacak kaydedildiği, Dava dışı … Ltd. ile olan ticari ilişkinin ayrıntısını gösteren 320.02.0014 kodlu hesaba ait 2020 muavin defter dökümünün sunulmadığı, bu nedenle bu nedenle, dava dışı şirkete iade faturasının düzenlenip düzenlenmediği husunun tespit edilemediğinin belirtildiği ,
Uluslararası hava taşımasına ilişkin Türkiye 26.03.2011 tarihinde Montreal Konvansiyonuna taraf olduğu , Türkiye için bu tarihten önce meydana gelmiş vaklalara ilişkin ihtilaflar Varşova/Lahey Konvansiyonu ve 4 sayılı Montreal Protokolü çerçevesinde ele alınırken bu tarihten sonra meydana gelen vakıalara ilişkin ihtilafların artık 1999 tarihli Montreal protokolüne göre çözüme kavuşturulması gerekeceği , davaya konu olay tarihi de dikkate alındığında Montreal Konvansiyonu havayolu ile uluslararası yapılacak taşımalara ilişkin uluslararası hava taşıma sözleşmesi hükümlerinin tatbikinin gerektiği,
Hükme esas alınan ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ; davalının, Montreal Konvansiyonun madde 18/1 hükmü gereği, bir adet kargonun hava taşıması esnasında kaybolması nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, Montreal – Konvansiyonun md. 22/3 hükmüne göre taşıyıcının – sınırlı sorumluluk üst sınırının kg başına 22 SDR olduğu, 18 kg x22 SDR olarak yapılan hesaplama sonucu bulunan değerin 555,95 USD olduğu, davanın USD (döviz talepli) açılması nedeniyle artık TL olarak hesap yapılmasının yasal dayanağının bulunmadığı, davacının, davalının zararın meydana gelmesinde kastı bulunduğu gerekçesiyle sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağına ilişkin iddiasının, Konvansiyonun md.23/5 hükmü gereği sadece md.23/1 ve 23/2 için geçerli olacağı, kargo taşımadan kaynaklanan sorumluluğu düzenleyen 23/3 madde için böyle bir imkân tanınmadığı anlaşılmakla karar tarihi güncel Merkez Bankası verileri de dikkate alındığında ; davanın kısmen kabulüne; 531,65 USD nin dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-531,65 USD nin dava tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 307,24 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 233,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 73,55 TL harcın ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerektiğinden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yaptığı 59,30 TL başvuru harcı, 233,69 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.870,50 TL bilirkişi ücreti ile müzekkere /davetiye giderine ilişkin yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 614,82-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 4.497,75-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 9.185,91-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacının gider avansından artan bakiyenin re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 6100 sayılı HMK nın 341/2 maddesi gereği karar tarihi dikkate alınarak miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2023

Katip …
(E-imzalı)

Hakim …
(E-imzalı)